Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/344 E. 2020/266 K. 14.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/344 Esas
KARAR NO : 2020/266

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 10/07/2020
KARAR TARİHİ : 14/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müteveffa …’ nun … şubesinden kredi alabilmek için hayat sigortası yapılması şart koşulduğundan, … Sigorta A.Ş.’ ye elektronik ortamdan sigorta poliçesi ile 11/11/2019 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli Azalan- Uzun Süreli Vefat Sigortası yaptırdığını, davalı şirkete sigortalı olan …’ nun, solunum sıkıntısı şikayeti ile hastaneye yattığını ve solunum yetmezliğinden 21/01/2020 tarihinde vefat ettiğini, davacı eşin, kocasının vefatından sonra alınan veraset belgesi ile kendi adına asaleten ve çocukları adına velayeten poliçede yazılı teminatın ödenmesi için davalı … şirketine başvuru yaptığını ve sigorta şirketi tarafından ret cevabı verildiğini, vefat teminatının ödenmemesinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, sulhen alacaklarının ödenmemesi nedeniyle vefat sigortası poliçe teminat bedeli olan 90.000,00 TL’ nin vefat tarihi olan 21/01/2020′ den itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, davacının murisi ile davalı … arasındaki hayat sigorta poliçesine dayalı olarak vefat tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Somut olaya benzer bir olayda, … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/761 Esas 2019/396 Karar sayılı ilamı ile ;
“Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi Bayar İbili’nin davalı … nezdinde hayat sigortası poliçesi ile sigortalı olduğunu, 03/10/2014 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat ettiğini, davacıların mirasçı sıfatı ile davalı … şirketine yaptıkları başvurunun reddedildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında davayı 21.000,00 TL olarak ıslah etmiştir…
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesinin 1/k maddesinde tüketicinin; “ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, ve benzeri sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı kanunun 73/1 maddesinde; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesinde ise göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirtilmiş olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında görev re’sen gözetilecektir. Buna göre somut olayda mahkemece, Tüketici Kanunu’ndaki davalı aleyhine açılan iş bu dava “Hayat Sigortası Sözleşmesi”ne dayandığından tüketici mahkemesinin görevli olduğu nazara alınarak davanın tüketici mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek yazılı olduğu biçimde karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 353/1-a-3. maddesine göre ilk derece mahkemesinin kararının esası incelenmeksizin münhasıran görevsizlik nedeniyle kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.” şeklinde karar vermiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2020/570 Esas 2020/955 Karar 02.06.2020 tarihli kararında ;
“..Dava, 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra 18/05/2018 tarihinde açılmıştır. Dava, davacıların murisi ile … Bankası TA.O. arasında yapılan kredi sözleşmesi ile buna bağlı olarak davalı … ile aktedilen hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacıların murisi tüketici sıfatını haiz olup davacılar, irs ilişkisine dayanarak dava açmaktadırlar. Taraflar arasındaki sözleşme, tüketici işlemi niteliğinde olup, davacıların murisi tüketici sıfatını haiz bulunduğuna göre dava tarihinde yürürlüğe girmiş olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3, 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait bulunmaktadır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; İstanbul 13. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 02/06/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.” şeklinde hükmü ile Tüketici Mahkemesini yargı yeri olarak belirlemiştir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve tüketici kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir.
Aynı Kanun’un 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken, 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanun’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Davanın dayanağı hayat sigorta sözleşmesidir. Hayat sigorta sözleşmelerinin, niteliği gereği sigortalı tarafın mesleği ne olursa olsun (tacir, esnaf, işçi, memur vs.) gerçek kişi ve tüketici olması dışında bir seçenek yoktur. 6502 sayılı yasanın 73/1. maddesindeki düzenlemede belirtildiği üzere, murisin tüketici konumunda olup davacılar da irs ilişkisine dayanarak dava açtıklarından ve davalı … ile aralarında akdedilen sigorta sözleşmesi de bir tüketici işlemi olmasından dolayı, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığa bakma görevi anılan kanunun 3, 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca tüketici mahkemesine ait bulunmaktadır.
Uyuşmazlık, bir tarafı tüketici olan sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakta olup,6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerine tabidir. (Yargıtay 11.H.D., 10.10.2016 T., 2016/7590 E., 2016/7972 K.) (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2018/944 Esas 2018/831 Karar Sayılı Kararı.)
Bu nedenle mahkememizin görevsizliğine dair (tarafların adalete mümkün olduğu ölçüde hızlı ulaşması ilkesi gereğince, dava dilekçesi tebliğ edilmeksizin görevsizlik kararı verilebileceğine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/4-2247 esas 2013/1667 karar sayılı emsal içtihadı ile,yargıda hedef süre kriterleri, HMK’nın 30. Maddesindeki usul ekonomisi ilkesi, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/1435 esas 2018/87 karar sayılı kararı ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 2020/570 esas 2020/955 karar sayılı kararı da göz önünde bulundurularak) aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 114/1-c, 115/2. Maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan mahkememizin görevsizliği ile davanın USULDEN REDDİNE, Görevli mahkemenin TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğuna,
2-HMK.nın 20. Maddesi uyarınca taraflardan birinin , bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 20 maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği,
4-Yargılama gideri konusunda HMK’nın 331/2 maddesi gereğince görevli Mahkemece karar verilmesine, davaya bir başka Mahkemede devam edilmediği takdirde talep halinde Mahkememizce yargılama giderleri hakkında karar verilmesine,
5-Harç ve masrafların yetkili ve görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli karar tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/07/2020

Katip …

Hakim …