Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/336 E. 2022/24 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/310 Esas
KARAR NO : 2022/25

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2020
KARAR TARİHİ : 18/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket, davalı borçluya yemek hizmeti verdiğini, söz konusu hizmet karşısında cari hesaptan kaynaklanan alacağının tahsili için müvekkili şirket tarafından … 28. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, başlatılan icra takibine borçlu tarafından itiraz edildiğini, işbu itiraz neticesinde icra tabinin durduğunu, davalı borçlunun borca itirazı haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğundan itirazın iptali gerektiğini, borçlu tarafından her ne kadar yetkiye itiraz edilmiş ise de davalı ile davacı müvekkili şirket arasında akdedilmiş olan 01/09/2010 tarihli yemek hizmet sözleşmesinin “Diğer şartlar” başlıklı 6.2. Maddesinde işbu sözleşmeden doğabilecek ihtilaf halinde İstanbul Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun belirtilmiş olduğunu, davanın kabulünü, davalı borçlunun … 28. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 2.360,46 TL üzerinden takip tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte devamını, davalı borçlu şirket aleyhine haksız itirazı nedeniyle %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazimatına hükmedilmesine, teminatsız olarak davalılar adına kayıtlı bulunan mal varlığına ihtiyati haciz konulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.
Cevap:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından müvekkili aleyhine … 28. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi başlatıldığını, müvekkili tarafından yapılan itiraz neticesinde takibin durduğunu, icra takibinde takip miktarının 11.008,68 TL asıl alacak 1.086,11 TL avans faizi olmak üzere toplam 12.094,79 TL üzerinden başlatıldığını, daha sonra davanın 2.360,46 TL üzerinden ikame edildiğini, müvekkili ile davacı şirket arasında 01/09/2010 tarihli yemek hizmet sözlemesinin tanzim edildiğini, taraflar arasında 2011-2012 ile 2012-2013 Eğitim Öğretim yılları için ek protokollerin tanzim edilerek yemek hizmetinin alındığını, söz konusu ana sözleşme ve ek protokoller gereği … firmasından alınan tüm yemek bedellerinin eksiksiz olarak ödendiğini, … firması tarafından keşide edilen 21/09/2013 tarihli ve KDV dahil 8.64,22 TL bedelli faturanın müvekkili tarafından kendilerine süresi içeresinde iade edilerek kayıtlara alındığını, Müvekkilinin davacı firma veya şirketlerine herhangi bir borcu bulunmadığından, kabul analına gelmemek üzere tahsil zamanaşımının da bulunduğundan açılan davanın reddini, ihtiyati haciz talebinin reddini, davacı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Mali Müşavir Bilirkişisi …’a tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 09.04.2021tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “1. Davacı taraf …A.Şnin (…Tic. A.Ş.) 1 Ekim – 30 Eylül döneminin, Vergi Usul Kanun’unun 174. Maddesi uyarınca özel hesap dönemi olarak belirlenmesi kararı doğrultusunda 2012-2013-2014 yıllarına ait yasal defterleri olan Yevmiye, Defteri Kebir ve Envanter defterlerinin 6102 sayılı TK nu 64/3 maddesine ve V.U.K 220-221-222 Maddelerine göre açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapılmış olduğu görülmektedir.
2.Davacı taraf … A.Ş’nin (…Tic. A.Ş.) 2012-2013-2014 yıllarına ait yasal defter bilgilerine göre takip tarihi itibari ile Davalı taraf …Tic.A.Ş ‘den 11,008,68 TL. alacaklı olduğunu görülmektedir.
3. Davalı … A.Ş.’nin davaya cevap dilekçesinde itiraz ederek iade ettiği beyanında bulunduğu 21.09.2013 tarihli 306741 nolu KDV dahil 8.648,22 TL bedelli faturanın davacı kayıtlarında olduğu, bu faturanın takip asıl alacak tutarından düşüldükten sonra (11.008,48 – 8.648,22) 2.360,46 TL. tutarın dava tutarı ile uyumlu olduğu görülmektedir.” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekilince beyan dilekçesi sunulmuştur.
Dosya Mali Müşavir Bilirkişisi …’e tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 29.11.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “Davalı şirketin “nin 2012-2013-2014-2015-2016-2017-2018-2019-2020 yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu,
Davalı şirketin sahibi lehine delil niteliği bulunan ticari defterlerine göre dava tarihi itibariyle Davacı şirkette borçlu/alacaklı olmadığı,
Davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler … 2 Asliye Ticaret mahkemesi… Talimat Raporu kapsamında incelenmiş ve Davacı şirketin delil niteliğine haiz ticari defterlerinde Davalı şirketten 11.008,68 TL tutarında alacaklı olduğu,
Taraflar arasındaki cari hesap uyuşmazlığının; Davacı şirketin Düzenlediği — 8.648,22 TL tutarındaki Vade Farkı Faturası Davalı şirketin Düzenlediği 2.360,00 TL tutarındaki Genel Gider katılım Payı faturalarından kaynaklandığı,
Davacının Davalı şirkete düzenlediği faturanın Vade Farkı faturası olduğu, Davalı şirket tarafından süresinde ihtarname ile Davacı şirkete iade edildiği, faturada belirtilen vade hesaplamasına ilişkin dosya kapsamında evrak görülmemiştir. Taraflar arasında akdedilen sözleşmede de anlaşılan bir vade farkı oran bilgisi görülmemiş, taraflar arasında süre gelen cari hesap ilişkisinde ödemelerin vadelere uygun yapılmadığı ancak Davacı şirketin ticari ilişki sonunda vade farkı faturası açıklaması ile ilgili faturayı düzenlemiş olduğu da dikkate alındığında faturanın olağan ticari ilişki kapsamında değerlendirilmesinin Takdiri Sayın Mahkemenize aittir.
Davalı şirketin düzenlemiş olduğu faturanın ise Davacı şirkete tebliğine ilişkin evrak belge sunulmadığı, ancak Davalı şirket tarafından düzenlenen bu faturanın taraflar arasında sözleşmeye uygun olarak düzenlendiği ve taraflar arasında süre gelen ticari ilişkide aylık olarak bu bedelin Davalı tarafından faturalandırıldığı ve ticari ilişkinin olağan akışına uygun olarak düzenlendiği sonucuna varıldığı,
Dosya kapsamında icra takibine konu asıl alacağın (+) 11.008,68 TL olduğu, Davacı şirketin düzenlediği (-) 8.648,22 TL vade farkı faturasının Davalı tarafından yasal süresinde iade edildiği ve Davacı şirketin dava dilekçesinde 2.360,46 TL üzerinden talepte bulunduğu (11.008,68 TL-8.648,22 TL-2.360,46) , ayrıca Davalı şirketin sözleşmeye uygun olarak düzenlediği (-) 2.360,00 TL genel gider katılım payı bedelinin de cari hesaptan düşüm yapılması suretiyle Davalının Davacı şirkete borcu bulunmadığı kanaatine varılmış olup,” şeklinde tespit edilmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olarak … 28. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Dosya ekinde yer alan … 28. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinden, davacının davalı aleyhine 26.04.2019 tarihinde asıl alacak 11.008,68 TL ve 1.086,11 TL işlemiş faiz olmak üzere 12.094,79 TL’lik ilamsız takipte ödeme emri başlattığı, Davalı tarafa ödeme emrinin tebliğ edildiği ve davalı vekilinin 07.05.2019 tarihli dilekçesinde borca, borcun tamamına, yetkiye, faize, faizin cinsine, tüm ferilerine ve ödeme emrine itiraz ettiği; başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Yapılan ilamsız icra takibinde borçlu, icra dairesinin yetkisi yanında borca veya faize itiraz etmiş ise açılan itirazın iptali davasında mahkeme ilk iş olarak icra dairesinin yetkili olup olmadığı yönünde bir inceleme yaparak bu hususta bir karar vermelidir. Yetki itirazının incelemesi neticesi mahkeme yetkili olduğuna karar verirse borçlunun icra dairesine yapmış olduğu yetki itirazının reddine karar verilecektir. Mahkeme yapmış olduğu inceleme neticesi takip yapılan icra dairesinin yetkili olmadığına kanaat getirir ise “Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip olmadığından davanın reddine” karar verecektir.(06.10.2004 tarih E:2004/19-410 K:2004/471 karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı)
Dosyanın incelenmesinde; davacının davalı aleyhine … 17.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı, takibe borçlu tarafça … İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle itiraz edilmesi üzerine, yetki itirazının alacaklı vekili tarafından 16.04.2019 tarihinde kabul edilmesi üzerine dosyanın … 28.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile devam ettirildiği, davalı tarafça 08.05.2019 tarihinde bu kez İstanbul Anadolu İcra dairelerinin yetkili olduğundan bahisle yetki itirazında bulunulduğu, huzurdaki davada bu aşamaya kadar bu itirazın değerlendirilmediği anlaşılmakla, HMK 163 uyarınca ön sorun olarak incelenmesine karar verilerek; davacının davalı aleyhine … 17.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı, takibe borçlu tarafça borca ve İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle 20.10.2014 tarihinde itiraz edilmesi üzerine, yetki itirazının alacaklı vekili tarafından 16.04.2019 tarihinde kabul edilmesi üzerine dosyanın … 28.İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile devam ettirildiği görülmekle İstanbul İcra Daireleri yetkili hale geldiğinden, borçlunun bu kez İstanbul Anadolu icra dairelerinin yetkili olduğuna yönelik yetki itirazının reddi ile açık yargılamaya devam olunmuştur.
Davalının zamanaşımı defi yönünden ise yapılan değerlendirmede; alacaklı tarafından 2014 yılında icra takibi başlatılmak suretiyle TBK m.154 uyarınca zamanaşımının kesildiği anlaşılmakla dava tarihi olan 2020 itibariyle zamanaşımı savunmasına itibar edilmemiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olduğundan ticari defterlerin delil niteliği ve tacirler arası fatura tanzim delil niteliği hakkında mevzuat düzenlemeleri uyarınca uyuşmazlığın tahlili gereklidir. Zira faturanın tebliği akdi ilişkinin varlığını ispata yetmez ise de, davalı yanca dava dilekçesinde iddia olunan ticari satım ilişkisinin, taraflar arasında bulunmadığına yönelik herhangi bir inkar veya savunma bulunmamaktadır.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4).
… Nöbetçi ATM’ye talimat yazılarak re’sen seçilecek bir mali bilirkişi vasıtasıyla davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde ve tüm dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş; Mali Müşavir Bilirkişisi …’a tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 09.04.2021tarihli bilirkişi raporunda 21.09.2013 tarihli … nolu KDV dahil 8.648,22 TL bedelli faturanın davacı kayıtlarında olduğu, bu faturanın takip asıl alacak tutarından düşüldükten sonra (11.008,48 – 8.648,22) 2.360,46 TL. tutarın dava tutarı ile uyumlu olduğu şeklinde rapor tanzim edilmiştir. Dosya talimat mahkemesinden döndükten sonra; uyuşmazlık konusu hususlarda rapor tanzim edilmesi ve dosya içerisinde mevcut mali bilirkişi raporlarının birleştirilmesi noktasında rapor tenzim edilmesinin istenmiştir.
Davacı …Tic. A.ş. (Yeni Unvan … A.Ş.) ile Davalı … San. A. Ş. arasında 01.09.2010 tarihinde Yemek Hizmet Sözleşmesi akdedildiği, taraflar arasındaki cari hesap uyuşmazlığının toplamda 11.008,22 olduğu, davacı şirketin Davalı …’a Düzenlediği 8.648,22 TL tutarındaki vade farkı faturasının Davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı tarafından düzenlen 21.09.2013 tarih … no 8.648,22 TL tutarındaki faturanın, davalı şirketin … 30.Noterliği… Tarih … yevmiye madde numaralı ihtarnamesi ile davacıya iade edildiği, anlaşılmaktadır.
Davacı şirketin düzenlediği (-) 8.648,22 TL vade farkı faturasının davalı tarafından yasal süresinde iade edildiği görülmüş; davacı tarafça da bu fatura bedeli dava konusu yapılmamıştır. Ancak taraflar arasındaki ihtilaf dava konusu edilen husus, davalı şirketin Davacı … şirketine 4.2. maddesi gereği “Genel Gider katılım Payı” açıklaması ile düzenlemiş olduğu KDV dahil 2.360,00 TL tutarındaki faturadan kaynaklandığı tespit edilmiştir. Davalı şirket tarafından Davacı Sofra Yemek şirketine Genel Gider katılım Payı” açıklaması ile düzenlenen KDV dahil 2.360,00 TL tutarındaki faturanın sözleşme kapsamında düzenlendiği, incelenen cari hesaplarda daha öncende bu maddeye yönelik Davacı şirkete faturaların düzenlenmiş olduğu ve fatura dipnotunda- belirtilen Nisan-Mayıs-Haziran-Temmuz 2013 dönemlerinde Davacı şirketin sözleşme kapsamında Davalıya hizmetin devam ettiği dosya kapsamına sunulan her iki bilirkişi raporu ile de ayrı ayrı tespit edilmiştir. Davacının davalı şirkete düzenlediği faturanın vade farkı faturası olduğu, davalı şirket tarafından süresinde ihtarname ile davacı şirkete iade edildiği, faturada belirtilen vade hesaplamasına ilişkin dosya kapsamında evrak bulunmaması, taraflar arasında akdedilen sözleşmede de anlaşılan bir vade farkı oran bilgisinin de kararlaştırılmamış olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı şirketin dava dilekçesinde 2.360,46 TL üzerinden talepte bulunduğu, bu bedelin iade fatura içeriği düşülmek suretiyle belirlendiğinin bilirkişilerce tespit edildiği anlaşılmakla, davalı şirketin sözleşmeye uygun olarak düzenlediği (-) 2.360,00 TL genel gider katılım payı bedelinin de cari hesaptan düşüm yapılması suretiyle herhangi bir borcunun olmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiş; davalının cevap dilekçesindeki kötü niyet tazminatı talebi yönünden ise davacının davasını ispatlayamamakla birlikte kötü niyetli olmadığının taraflar arasındaki ticari ilişkinin niteliğinden dahi anlaşıldığı görülmekle, davalının kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine, dair aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın reddine,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
3-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından yatırılan ve kullanılmayan masrafın iadesine,
6-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 13/1,2 maddeleri uyarınca belirlenen 2.360,46 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davacıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-HMK’ nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK 341/2 maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.18/01/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır