Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/330 E. 2023/597 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/330
KARAR NO : 2023/597

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 07/07/2020
KARAR TARİHİ : 06/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan sıra cetveline itiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin müflis olan şirketten 5.239.147,22-TL nakdi, 2.030,00-TL gayrinakdi krediyi asaleten, ayrıca 18.056.529,97-TL nakdi, 229.268,20-TL gayrinakdi ise kefaleten olmak üzere iflas masasına kaydettirdiğini, gerekli belgeleri sunduğunu, tüm belgelerin kayıt dilekçesi ekinde olmasına rağmen iflas idaresi müflis firma yetkilisinin beyanları doğrultusunda 231.298,20-TL taliki şarta bağlı olmak üzere 19.027.896,01-TL’nin kabulüne, 4.499.079,38-TL’nin ise reddine dair karar verildiğini, bu reddin haksız ve yersiz olduğunu, bankalarının Merkez Bankasının bildirdiği en yüksek ticari kredi faiz oranının % 50 fazlasının uygulayacağı hükmü gereği akdi faiz oranının %38, temerrüt faiz oranının %57 olduğunu, akdi faizin ana paraya kapitalize edilmesinin TTK m.8 hükmüne uygun olduğunu, bu nedenle 4.499.079,38-TL tutarının iflas masasına kayıt ve kabulünü talep etmiştir.
Davalı müflis şirketi temsilen iflas idaresi vekili 09/12/2020 tarihli cevap dilekçesi ile; müflis şirket yetkilisinin beyanı ve ibraz edilen belgelerin incelenmesi neticesinde kayıtlı alacağın 231.298,20 TL’si taliki şarta bağlı olmak üzere 19.027.896,01 TL’nin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla kabul edilerek (4.) sıraya alınmasını, bakiye 4.499.079,38 TL.’nin ise faize faiz işletildiği ve ayrıca asıl alacağa fahiş faiz işletildiğinden ve işin halli muhakemeyi gerektirdiğinden reddine karar verilmiş olduğunu, verilen karara göre davacı talepleri ile müflis şirket ticari defter ve kayıtlarının uygunluk arz etmemekte olduğunu, bu sebeplerle iflas idaresince alınan kararın hukuka uygun olup, davanın reddinin gerektiğini, alacaklı tarafından talep edilen işlemiş faizin fahiş oranda hesaplanarak iyi niyet kurallarına aykırı davranılmış olduğunu, söz konusu kanuna ve iyi niyet kurallarına açıkça aykırılık teşkil eden faiz oranının da dürüstlük kuralı çerçevesinde muhakemeyi gerektirir nitelikte olduğunu, bu sebeple de iflas idaresince alınan kararın hukuka uygun olduğunu, müflis şirket tarafından davacı bankaya yapılan kısmi ödemelerin hesaplara yansıtılmamış olduğunu, ödemeler neticesinde kalan borçtan gerekli düşümler yapılmadan işbu davanın açılmasının söz konusu olduğunu, faizler hususunda Bankalar Kanunu’na göre, kredilere uygulanacak faiz oranlarını belirlemeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğunu, bu yetkisini kullanarak kredilere uygulanacak faiz oranlarını serbest bırakmış olduğunu, bankaca dayatılan faiz oranlarının hakkaniyete uygun olmadığını, müvekkiller ile davacı banka arasındaki hukuki ilişkide uygulanmak istenen faiz oranlarının, bankanın hakkını kullanırken dürüstlük kuralına uymaması, hakkını açıkça kötüye kullanması sebeplerinden ötürü hukuka aykırı düşmekte olduğunu, tüm bu nedenlerle davacı Bankaca ikame edilen işbu davada, faiz oranlarının iyi niyeti suistimal eder nitelikteki yüksekliklerinden ötürü iflas idaresi kararının yerinde ve hukuka uygun olup işbu davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında varlığı inkar olunmayan sözleşme çerçevesinde davacı tarafından davalıya kredi tahsis edilip edilmediği, davalı şirketin kredi kullanıp kullanmadığı, fiilen kullanılan kredi var ise dayanak sözleşme hükümleri ve özellikle Yargıtay uygulaması çerçevesinde Merkez Bankalarına bildirilen faizin fiilen uygulanan faiz olup olmadığı ve buna göre hesap kat tarihi itibari ile bankanın ilgili hesabın kat tarihi itibari ile bu krediye fiilen uygulanan faiz oranın tespit olunmasının gerekip gerekmediği dahi dikkate alındığında iflas tarihi itibariyle davacının iflas masasına kayıt ve kabulü gereken nakdi alacak miktarın ne olduğu noktasında toplanmaktadır.
Davanın kayıt kabul davası olarak açıldığı, sıra cetvelinin red kararının tebliğinin 10/03/2020 tarihi, arabuluculuğa başvurunun 20/03/2020 olup 7226 sayılı Kanun gereği durmanın başladığı tarihin 20/03/2020, son arabuluculuk tutanağının düzenlendiği tarihin 06/07/2020, dava tarihinin 07/07/2020 tarihi olduğu, arabuluculuğa başvurulmadan önce işleyen sürenin on gün olduğu, yukarıda açıklanan son tutanak tarihi ve dava tarihi arasında bir gün olduğu, bu çerçevede davanın onbeş günlük hak düşürücü sürede açıldığı tartışmasızdır.
Taraflar arasındaki dava İİK. 235 ve devamından kaynaklanan, uygulamada kayıt kabul davası olarak nitelendirilen ve kanunda ise sıra cetveline itiraz olarak belirtilen, tahsili amaçlamayan, sadece iflas masasına kayıt yapılmasını amaçlayan bir davadır.
İİK m.235/f.1 hükmüne göre “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içerisinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar”.
Kayıt kabul aşamasında iflas dairesince davacının talep ettiği miktar oranında alacaklı olduğunu ortaya koyan yeterli belge olmadığından alacağın reddedildiği açıktır.
Kayıt kabul davası bilindiği üzere alacağı kısmen veya tamamen red edilen alacaklı tarafından iflas idaresine karşı açılır. Davada husumet iflas masasına yöneltilmelidir. İflas masasının temsilcisi somut olayda olduğu üzere adi tasfiyede iflas idaresi, basit tasfiyede ise iflas dairesidir. İspat yükü kural olarak masaya yazdırılması gereken alacağı olduğunu iddia eden davacı alacaklı üzerindedir. Davacı alacağını genel hükümlere göre ispat etmek yükümlülüğü altındadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın araştırılması amacıyla, mahkememiz tarafından atanan bankacı bilirkişinin hazırlamış olduğu 07/03/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre “davacı banka ile davalı kredi lehtarı müflis, …A.Ş. arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, bahse konu sözleşme kapsamında muhtelif türden ticari kredi kullandırılmış olduğu, kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgeler dosyada mevcut olduğundan, davacı bankanın davalı müflis şirketin tespit edilen asaleten ve kefaleten borçlarının iflas masasına kaydı bağlamında talep edebileceği kanaatinin edinildiği, davacı bankanın, müflis şirketten asaleten ve kefaleten iflas tarihi 13.06.2019 itibariyle alacaklarının Mahkemece raporun benimsenmesi halinde; müflis şirketin iflas tarihi olan 13.06.2019 itibariyle tespit edilen bakiye 1.491.011,21 TL nakdi alacağın, iflas masasına alacak olarak kaydettirilebilineceği” şeklinde görüş bildirmiştir.
Taraf vekillerinin dilekçe içerikleri karşısında itirazlara konu olan hususların bankacılık uygulamaları çerçevesinde irdelenerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi …’in hazırlamış olduğu 11/06/2021 tarihli ek raporda “(a-2) bendi altında davacı bankanın uyguladığı akdi ve temerrüt faiz oranları etraflıca irdelenerek tartışılıp değerlendirildiği, bu bent altında tekrara düşmemek için 2.kez aynı konuların tartışılmasına ihtiyaç duyulmadığı, davalının 3.bent altındaki itirazı davacı banka kayıtlarına göre hesap kat tarihinden sonra müflis şirket hesabına 13.03.2019 tarihinde 124.759,68 TL ödeme yapıldığı,… A.Ş. hesabına 04.02.2019 tarihinde 1.170.370,71 TL, 19.03.2019 tarihinde 168.171,99 TL ve 13.06.2019 tarihinde 584,92 TL olmak üzere toplam ödeme miktarı 1.339,127,62 TL olduğu, davacı banka kayıtlarında iflas tarihi itibariyle bu mezkur ödemeler dışında başkaca bir ödeme kaydına/dekontuna/ekstresine rastlanılamadığı, bu ödemelerin TBK’nun 100 m. uyarınca zaten borca mahsup edildiği, kök raporun revize edilmiş en son halinin arz edildiği, davacı banka ile davalı kredi lehtarı MÜFLİS, … A.Ş. arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, bahse konu sözleşme kapsamında muhtelif türden ticari kredi kullandırılmış olduğu, kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgeler dosyada mevcut olduğundan, davacı bankanın davalı müflis şirketin tespit edilen asaleten ve kefaleten borçlarının iflas masasına kaydı bağlamında talep edebileceği kanaatinin edinildiği” şeklinde görüş bildirmiştir.
İkinci bilirkişi kurulunun hazırlamış olduğu 07/11/2021 tarihli raporda ise “davacının davalı yanın iflas tarihi 16.03.2019 tarihi itibarı ile ….A.Ş.’den asaleten ve vekaleten borcunun 20.187.277.77 TL olarak tespit ve hesaplandığı, iflas idaresinin 18.796.597.81 TL nakit alacağı kabul ettiğinden 1.390.679.96 TL daha davacı nakit alacağının sıra cetveline kaydının yapılması gerektiği, bir önceki ile taraflarının yaptığı yapılan hesaplamalar neticesinde oluşan fark 6.sayfadaki tabloda temerrüt gerçekleşmeden tahsilatın anaparadan mahsup edilmesinden ve bir önceki bilirkişi tarafından BK m.100 e göre mahsup etmesinden ve küçük hesaplama hatasından kaynaklandığı, Mahkemece BK m.100’e göre mahsup edilmesi gerektiği yönünde karar verilmesi halinde bir önceki bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın esas alınabileceği” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
30/12/2021 tarihli ara karar ile ise “2.bilirkişi kurulunun 9 sayfadan ibaret ve 07/11/2021 tarihli raporuna yönelik davacı vekilinin 26/11/2021 tarihli ve davalı vekilinin ise 25/11/2021 tarihli dilekçesini incelemeleri, faiz başta olmak üzere maddi hata olup olmadığı, revize edilmesi gereken durum olup olmadığı hususlarını ele almaları özellikle 07/11/2021 tarihli raporun son sayfasında belirtildiği üzere” 6098 sayılı TBK m.100 hükmüne göre mahsup işleminin yapılması durumunda” bir önceki bilirkişi durumundaki …’in hazırlamış olduğu 11/06/2021 tarihli raporun son sayfasına “aynen” iştirak edilip edilmediğinin açıklanması” şeklinde ara karar oluşturulmuştur.
07/02/2022 tarihli raporda ise “tüm delillerin takdiri tamamen Mahkemeye ait olmak üzere, davacı ve davalı tarafın beyan ve itirazları bir kez daha ayrıntılı olarak değerlendirildiği, izah edilen sebeplerle; davacı bankanın davalı ….A.Ş.’den 13.06.2019 iflas tarihi itibariyle asaleten ve kefaleten toplam 20.289.816,46 TL nakit ve 2.030,00 TL gayrinakit alacak tutarının bulunduğu, Mahkeme tarafından raporun benimsenmesi halinde, davacı bankaca, iflas masasına, mevcuda ilave olarak 1.493.218,65 TL’lık nakit alacak tutarının kaydettirilebileceği, bir önceki bilirkişi …tarafından düzenlenen 11.06.2021 tarihli raporun son sayfasında ise davacı banka tarafından iflas masasına ilave olarak 1.493.210,92 TL alacak tutarı kaydettirilebileceği” şeklinde görüş açıklanmıştır.
Taraflar arasında varlığı inkar olunmayan sözleşme çerçevesinde davacı tarafından davalıya kredi tahsis edilip edilmediği, davalı şirketin kredi kullanıp kullanmadığı, fiilen kullanılan kredi var ise dayanak sözleşme hükümleri ve özellikle Yargıtay uygulaması çerçevesinde Merkez Bankalarına bildirilen faizin fiilen uygulanan faiz olmadığı ve buna göre hesap kat tarihi itibari ile bankanın ilgili hesabın kat tarihi itibari ile bu krediye fiilen uygulanan faiz oranın tespit olunmasının gerekip gerekmediği dahi dikkate alındığında iflas tarihi itibariyle davacının iflas masasına kayıt ve kabulü gereken miktarın ne olduğu hususlarının araştırılması, özellikle bankacı bilirkişi …’ in hazırlamış olduğu 11/06/2021 tarihli raporun sonuç kısmı ile 07/02/2022 tarihli raporu sunan bilirkişi kurulu raporları arasında uyum olduğunun açıklanması karşısında maddi hesap hatası olup olmadığı, bu suretle iflas tarihi itibari ile kayıt kabule esas miktarın hesaplanması açısından yeni bilirkişi kurulundan yeni rapor alınmasına dair ara karar oluşturulmuştur.
18/10/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda “tevdi olunan görev doğrultusunda yapılan inceleme, tespit ve irdelemeler sonucunda davacı bankanın – iflas (13.06.2019) tarihi itibariyle davalı müflis firmadan (asli ve kefaletten kaynaklanan) borçlarından dolayı nakit 20.260.858,03 TL, gayrinakit 231.298,20 TL, toplam 20.492.156,23 TL alacaklı olduğunun belirlendiği, bankanın kayıt kabul talebinde alacağının 231.298,20 TL gayri nakit * 18.796.597,81 TL toplam 19.027.896,01 TL’lik kısmının kabul edilmiş, kalan kısım reddedilmiş olmakla; davacı bankanın tespitleri kapsamında (20.492.156,23 TL -19.027.896,01 TL) 1.464.260,22 TL’lik bakiye nakit alacağının da iflas masasına kayıt kabulünü isteyebileceği” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Mevcut itirazlar sonrası davacı vekilinin 11/11/2022 tarihli ve ayrıca önceki tarihli dilekçe içerikleri karşısında taahhütname ve ödeme planına dair belge nedeniyle temerrüt tarihinin 24/01/2019 olarak alınması, bu çerçevede hesap yapılması noktasındaki itirazlarının bankacılık uygulamaları açısından değerlendirmeleri, bu değerlendirme sonucunda temerrüt tarihinin 24/01/2019 olarak kabulü halinde bilirkişi kurulunun 18/10/2022 tarihli kök raporlarında değiştirilmesi gereken miktar olup olmadığını hesaplamaları,-takdiri mahkemeye ait olmak üzere- seçenekli olarak bu yönden dahi hesap yapmaları, bu şekilde bu yöne ilişkin davacı vekilinin itirazlarının karşılanması amacıyla 18/10/2022 tarihli raporu hazırlayan bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına dair ara karar oluşturulmuştur.
Bunun üzerine 17/02/2023 tarihli raporda, tevdi olunan görev doğrultusunda yapılan inceleme, irdeleme ve değerlendirmeler sonucunda; davacı banka ile davalı firma arasında 13.500.000,- TL’lik genel kredi sözleşmesi akdolunduğu, akdolunan bu sözleşmeler kapsamında davalıya nakdi ve gayrinakdi krediler kullandırıldığı, davalı firmanın ayrıca; …AŞ ile banka arasında akdolunan 39.500.000,- TL ve …Ltd Şti ile banka arasında akdolunan 675.000,-TL’lik genel kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı, dolayısıyla davalının bankaya, asaleten ve kefaleten borçlandığı, borç ödemekten aciz duruma düşen davalı şirketin … 3.ATM …E.sayılı dosyası ile 13.06.2019 tarihi itibariyle iflasına karar verildiği, iflas işlemlerinin … 2.İflas Dairesinin… İflas dosyası üzerinden yürütüldüğü, davalı bankanın 09.08.2015 tarihinde iflas masasına başvurarak 5.239.147,22 TL nakit * 2.030,-TL gayrinakit – 5.241.177,22TL – asaleten 18.056.529,97 TL nakit 229.268,20 TL g.nakit 18.285.798,17TL kefaleten toplam 23.526.975,39’TL olan borcunun kayıt ve kabulünü istediği, ancak iflas idaresi nin ; 231.298,20 TL’si gayri nakdi olmak üzere toplam 19.027.896,01 TL’nin kabulüne, 4.499.079,38 TL reddine karar verdiği, bu karar üzerine davacı, alacaklı banka tarafından huzurdaki işbu davanın ikame olunduğu, tevdi olunan görev doğrultusunda yapılan inceleme, tespit ve irdelemeler sonucunda davacı bankanın – 13.06.2019 tarihi itibariyle davalı müflis firmadan (asli ve kefaletten kaynaklanan) borçlarından dolayı; 21.127.127,54 TL toplam alacaklı olduğunun belirlendiği, bankanın kayıt kabul talebinde işbu alacağının 231.298,20 TL gayri nakit * 18.796.597,81 TL – toplam 19.027.896,01 TL’lik kısmı kabul edilmiş – kalan kısım reddedilmiş olmakla; davacı bankanın tespitleri kapsamında (21.358.425,74 TL -19.027.896,01TL)=2.330.529,73 TL’lik bakiye nakit alacağının da iflas masasına kayıt kabulünü isteyebileceği” şeklinde görüş bildirmiştir.
Davacı vekilinin 09/03/2023 tarihli hesaba yönelik itirazların dikkate alınması, ayrıca 21/12/2022 tarihli duruşmanın 1 numaralı ara kararında belirtildiği üzere “davacı vekilinin 11/11/2022 tarihli ve ayrıca önceki tarihli dilekçe içerikleri karşısında taahhütname ve ödeme planına dair belge nedeniyle temerrüt tarihinin 24/01/2019 olarak alınması ve bu çerçevede hesap yapılması noktasındaki itirazlarının bankacılık uygulamaları açısından değerlendirmeleri, bu değerlendirme sonucunda temerrüt tarihinin 24/01/2019 olarak kabulü halinde raporlarında değiştirilmesi gereken miktar olup olmadığını hesaplamaları, -takdiri mahkememize ait olmak üzere- bu şekilde bu yöne ilişkin davacı vekilinin itirazlarının karşılanması, buna göre ve sonuç olarak 3.bilirkişi kurulunun 17/02/2023 tarihli raporlarına sonuç rakamlar olarak itibar edip etmedikleri, neden itibar edildiği veya edilmediği hususunu incelemeleri, bu inceleme sırasında yukarıda belirtilen ara karar ile bağlı kalınması zorunluluğu karşısında bu çerçevede ara karara uygun hesap yapmaları için, 11/06/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporu karşısında ise dosyanın bilirkişi …’e teslimine, akabinde ikinci bilirkişi kurulunun 07/11/2021 tarihli raporu karşısında bilirkişi kurulu adına dosyanın … e teslimine, adı geçen bilirkişilerin yine kurul halinde ek raporlarını sunmalarına, bilirkişi kurullarının harcayacağı ek emek ve zaman dikkate alınarak ve dava dosyasına muhtemel katkıları dikkate alınarak; … için ek 1500-TL ücretin, ikinci bilirkişi kurulunu oluşturan … için ek 1000-TL, diğer bilirkişiler …ve …için ek 500-TL olmak üzere toplam 2000-TL ücretin, iki hafta içinde davacı vekili tarafından mahkememiz veznesine depo olunmasına” dair ara karar oluşturulmuştur.
02/05/2023 tarihli raporda ise “mahkemenin ara kararı doğrultusunda yukarıda temerrüt tarihi (İki firmanın nakdi borçları yönünden) 24.01.2019 olarak revize edilerek hesaplama yapıldığı, en son bilirkişi kurulundan alınan 17.02.2023 raporla kendilerinin yaptığı hesaplama sonuçlarının karşılaştırılması; hesap kat ihtarı davalı müflis şirkete İİK’nun 68/b m. gereği 18.01.2019 tarihinde tebliğ edilmiş sayıldığı, ödeme için verilen bir günlük mehil süresi bitimine müteakip 20.01.2019 tarihi itibariyle temerrüde düşürülmüş sayılması gerekirken, ara karar uyarınca hafta sonu tatiline denk geldiği gerekçesiyle temerrüt gününün 24.01.2014 olarak revize edilerek hesaplama yapıldığı, düz mantık dahilinde tebliğin yapıldığı günün hafta sonuna ya da resmi bayram vesaireye denk geldiğine bakılmaksızın ödeme için verilen sürenin eklenmesini müteakip gelen ilk günün temerrüt tarihi olarak kabulü gerektiği, davacı banka ile davalı kredi lehtarı MÜFLİS, … TİC. A.Ş. arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, bahse konu sözleşme kapsamında muhtelif türden ticari kredi kullandırılmış olduğu, kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgelerin dosyada mevcut olduğu, davacı bankanın davalı müflis şirketin kefilin temerrüdü bilindiği üzere başta TTK’nun 7 m. ile bu yöndeki onlarca istikrar kazanmış emsal içtihatlar nazara alındığında, kefile usulüne uygun olarak hesap kat ihtarı tebliğ edilememiş ise (ki, kefile Yargıtay uygulamaları kapsamında geçerli bir tebligatın yapılamamış sayıldığı) kefilin somut olayda iflas tarihi itibariyle temerrüde düşürülmüş sayılabileceklerinin mahkemenin takdirinde olduğu, başka bir deyişle müflis asaleten borçları bakımından temerrüde düşürülmüş sayılsa da, öte yandan diğer firmalara olan kefaleti bakımından kefaleten borçları hesaplanırken kefil pozisyonunda olduğu için temerrüde düşürülüp düşürülmediğinin mahkemenin takdirinde olduğu, tespit edilen asaleten ve kefaleten borçlarının iflas masasına kaydı bağlamında talep edebileceği, Mahkemece raporun benimsenmesi halinde müflis şirketin iflas tarihi (13.06.2019) itibariyle tespit edilen bakiye 2.330.529,46 TL nakdi alacağın iflas masasına alacak olarak kaydettirilebilineceği” şeklinde görüş bildirmiştir.
30/03/2023 tarihli ve yukarıda açıklanan ara karar çerçevesinde görevlendirilen bilirkişi kurulu ise 07/05/2023 tarihli raporunda “davacı banka tarafından kredi hesabı 14.01.2019 tarihinde kat edildiği, davalı müflis şirket 22.01.2019 tarihinde temerrüde düşmekle birlikte, Mahkemenin ara kararı uyarınca, davalı müflis şirketin 24.01.2019 tarihinde temerrüde düştüğünün kabul edildiği, bu kapsamda, kat tarihi itibariyle hesaplanan alacak tutarına 24.01.2019 temerrüt tarihine kadar akdi faiz oranı üzerinden faiz hesaplandığı, davalı şirket hakkında … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.06.2019 tarih, …E. ve… K. sayılı kararı ile 13.06.2019 günü saat 17:08 itibariyle iflas kararı verildiği, davacı banka kayıtları incelendiğinde; temerrüt tarihinden sonra ancak iflas tarihinden önce, davalı müflis şirkete ait tazmin olan teminat mektupları nedeniyle banka kaynağından yapılan ödemeler ve kredi kartından kaynaklanan 104.563,08 TL borç tutarı ile aynı tarihler itibariyle davacı banka tarafından yapılan tahsilatlar dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, davalı müflis şirketin iflas tarihi itibariyle 4.043.997,83 TL Asıl Alacak, 584.510,92 TL işlemiş
faiz ve 29.225,55 TL BSMV olmak üzere, asaleten toplam 4.657.734,30 TL nakit ve iade edilmemiş 1 adet çek yaprağının banka sorumluluk tutarından dolayı, 2.030,00 TL gayrinakit
borcu bulunduğu, kat tarihi itibariyle davacı bankanın 14.435.193,26 TL asıl alacak tutarı bulunduğu, 24.01.2019 temerrüt tarihinden önce 22.01.2019 tarihinde banka kaynağından ödenen 1.600,00 TL’lik çek tazmin bedeli de dikkate alınarak, kat tarihinden temerrüt tarihine kadar, krediye uygulanan akdi faiz oranından faiz hesaplandığı, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan asıl alacak tutarı 14.567.314,36 TL olduğu, davacı banka kayıtları incelendiğinde iflas tarihi öncesinde, 04.02.2019 tarihinde 1.170.370,71 TL’lik tahsilat yapıldığı, 19.03.2019 tarihinde tazmin edilen teminat mektubundan dolayı banka kaynağından 274.987,01 TL tutarında ödeme yapıldığı ve aynı gün 168.171,99 TL’lık tahsilat yapıldığı, böylece 19.03.2019 tarihinde asıl alacak tutarında 106.815,02 TL (£ 274.987,01 TL 168.171,99 TL) artış olduğu ve 13.06.2019 tarihinde 584,92 TL tahsilat yapıldığı tesis edildiği, söz konusu tahsilat ve tazmin tutarları da dikkate alınarak, 24.01.2019 temerrüt tarihinden 13.06.2019 iflas tarihine kadar yıllık yüzde 46,50 temerrüt faiz oranından faiz hesaplandığı, davacı bankanın ayrıca teminat mektubundan dolayı 104.626,20 TL ve iade edilmemiş çeklerden dolayı toplam 66.562,00 TL alacak tutarı bulunduğu tespit edildiği, Yargıtay emsal kararlarına göre, kefillerin gayrinakdi kredilerin deposundan sorumlu tutulabilmesi için, sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunması gerektiği, fakat taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi incelendiğinde, kefilin gayrinakdi kredilerin deposundan sorumlu olduğuna ilişkin bir hükme rastlanmadığı, bu nedenle, söz konusu teminat mektubu ve iade edilmemiş çeklerin banka sorumluluk tutarından kaynaklanan gayrinakdi borcun deposundan, adı geçen davalı müflis kefilin sorumlu tutulamayacağı değerlendirildiği, ancak iflas idaresi tarafından, davacı talebindeki gayrinakdi alacakların tamamen kabul edildiği, bu sebeple, davacının gayrinakdi alacaklarının talep edilebilir alacak tutarına dahil edildiği, davacı bankanın müflis şirketten, iflas tarihi itibariyle asaleten ve kefaleten toplam 21.358.424,95 TL alacak tutarı bulunduğunun hesaplandığı, önceki bilirkişi raporları ile hesaplanan tutarların çok uyumlu olduğu, arz ve izah edilen sebeplerle; davacı bankanın davalı ….A.Ş.’den 13.06.2019 iflas tarihi itibariyle asaleten ve kefaleten toplam 21.127.126,75 TL nakit ve 231.298,20 TL gayrinakit alacak tutarının bulunduğu” şeklinde görüş sunmuşlardır.
Son alınan ek raporlarda 17/01/2019 tarihli ve delil olarak dayanılan ihtarnamenin davalı şirkete tebliğ tarihinin 21/01/2019 olduğu, buna göre temerrüt tarihinin ise 24/01/2019 olduğu anlaşılmakta olup, bilirkişiler son ek raporlarında bu çerçevede ve Mahkememizce oluşturulan ara karara uygun raporunu sunmuşlardır.
Mahkememizce de temerrüt tarihi 24/01/2019 tarihi olarak esas alınmıştır. Zira delil olarak sunulan 19/03/2019 tarihli tutanağın 3.sayfasında açıkça “ödeme planının alacaklı bankaca uygun bulunması hiçbir zaman alacaklının alacaklarının bir kısmından feragat anlamına gelmediği” açıkça belirtilmiştir.” Bu durumda 24/01/2019 tarihi itibariyle davacı lehine temerrüt tarihinin oluştuğu, davacı lehine bu hakkın doğduğu, bu tarih itibariyle doğmuş ve doğacak tüm haklarının 19/03/2019 tarihli tutanaktaki açık hükümler de dikkate alındığında ortadan kaldırılmayacağı, bilakis devam edeceği hususunun kabulü gerekir. Zaten müflis şirket, asıl borçluya kefil olan konumundadır.
Temerrüt tarihi 24/01/2019 tarihi olarak dikkate alınması sonucunda yapılan hesaplamada, 07/05/2023 tarihli raporu sunan bilirkişi kurulunun raporları ile 17/02/2023 tarihli raporu sunan diğer bilirkişi kurulu raporu kuruş farkıyla aynı miktarı işaret etmektedir. Esasen münferiden ek rapor sunan …’in 02/05/2023 tarihli raporunda yine kuruş farkıyla aynı miktarı işaret etmektedir. Birbiriyle uyumlu olan her üç rapor dikkate alındığında, kat tarihi itibariyle davacı bankanın alacak tutarı 14.435.193,26 TL’dir. Adı geçen bilirkişiler her üç raporda 24/01/2019 olan temerrüt tarihinden önce ve 22/01/2019 tarihinde ödenen 1.600,00 TL bedeli dikkate almışlar, akabinde Yargıtay uygulamasına uygun şekilde kat tarihinden itibaren temerrüt tarihine kadar akdi faiz oranı uygulamışlardır.
Böylelikle temerrüt tarihi 24/01/2019 olarak kabul olunduğunda ve uygulanması gereken temerrüt faizinin ise %46,50 olarak tespit olunması karşısında temerrüt tarihi itibariyle asıl alacak miktarı 14.435.193,26 TL olarak tespit olunmuştur. Bu miktar ile ilgili en son rapor sunan bilirkişi kurullarının ek raporları, kuruş farkı ile birbirine yakın olup bu noktada miktara itiraz olunmadığından 17/02/2023 tarihli bilirkişi kurulunun ek raporundaki miktarlar -kuruş farkı olsa dahi- esas alınmıştır. Yine 24/04/2019 temerrüt tarihi itibarile çek yasal bedeli tazmin durumu ve tazmin sonucunda oluşan asıl alacak miktarının ise 14.436.793,26 TL; akdi işlemiş faizin 124.305,81 TL, ayrıca BSMV miktarının ise 6.215,29 TL olup sonuç olarak toplam asıl alacak miktarının 14.567.314,36 TL olduğu saptanmıştır. Bu miktara 24/01/2019 tarihinden 13/06/2019 olan iflas tarihine kadar %46,50 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisi uygulanmıştır. Ayrıca söz konusu tarihler arasında gerçekleşen tazmin ve tahsillerin mahsup edilmesi sonucunda iflas tarihi itibariyle davalının …ve ….A.Ş.’ne olan 116.114.860,88 TL nakit alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Buna göre müflis davalı şirketin …Ltd.Şti olan kefaletinden kaynaklanan borcunun dahi iflas tarihi itibariyle tespiti yapılmıştır. Buna göre davalı müflis şirketin alacaklı banka ile akdolunan 675.000,00 TL’lik sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı, temerrüt tarihinin kefil yönünden 24/01/2019 tarihi olarak, temerrüt faizinin %46,50 olarak esas alınması durumunda müflis şirketin 13/06/2019 iflas tarihi itibariyle asaleten ve kefaleten kaynaklanan borçları ve bu noktadaki kapak hesabına konu miktarlar dahi dikkate alındığında gayri nakdi krediler dahi düşürüldüğünde davacı bankanın iflas tarihi itibariyle asaleten ve kefaleten olmak üzere davalı müflis şirketten 21.358.425,74 TL alacaklı olduğu, bu arada gayri nakit miktar ile kabul olunan miktarın mahsup olunması sonrasında ise davacının 2.330.529,73 TL tutarında nakdi alacağının olduğu hesaplanmıştır.
İflas tarihi itibariyle hesaplanan nakdi alacak miktarı 21.127.127,54 TL olup masaya kayıt olan 18.796.597,81 TL’nin mahsubu sonrası ise bulunan rakam 2.330.529,73 TL’dir. Davalı müflis şirketin nakdi kredi alacakları yönünden 2.330.528,94 TL tutarında alacaklı olduğu hesaplanmıştır ki bu hesaplamalarda belirtilen tüm miktarlar yönünden 07/05/2023 tarihli bilirkişi kurulundaki rakamlar benimsenmiştir. Esasen …’in hesaplamış olduğu 02/05/2023 tarihli raporda da iflas tarihi itibariyle tespit olunan bakiye alacak 2.330.529,46 TL, yine 17/02/2023 tarihli ek raporunu sunan diğer bilirkişi kurulunun ise yine iflas tarihi itibariyle tespit ettiği bakiye alacak miktarı ise 2.330.529,73 TL’dir. Dikkat edildiğinde kuruşlandırma farkı ile iflas tarihi itibariyle nakdi alacaklar yönünden üç farklı bilirkişi raporunda bulunan rakamlar birbirinin aynısı durumundadır. Ne var ki bu rakamlardan kuruş farkı ile birlikte diğerlerden yüksek olan, ancak itiraz edilmeyen 2.330.529,73 TL rakamı esas alınmıştır.
Yargıtay uygulamasında da benimsendiği üzere “Mahkemece bir hususun çözümüne ilişkin olarak bilirkişi raporu alınmıştır. HUMK’nun 275 ve müteakip maddelerinde “bilirkişilik” müessesesi düzenlenmiş olup, anılan 275’nci maddede, mahkemenin, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra, 286’ncı maddede de, bilirkişinin rey ve mütalaasının hakimi takyit etmeyeceği düzenlenmiş ise de, işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre, verilen rapor yetersiz, noksan ve müphem ise, mahkeme HUMK’nun 283 ncü maddesi gereğince, bilirkişiden izahat ve açıklama yeni ek rapor isteyebileceği gibi, 284 ncü madde gereğince de, yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alınabilir. (Yargıtay 11.HD 2012/4507E. 2013/977K.sayılı kararı) Atıf yapılan Yargıtay kararı da dikkate alındığında bilirkişi raporu alınmış ise de birinci bilirkişi kurulunun hazırlamış olduğu kök rapora itiraz edilmiştir. Söz konusu itiraz dilekçe içerikleri ve özellikle dosya kapsamı dikkate alındığında yeni bilirkişi kurulundan yeni raporlar alınmış, akabinde tespit olunan temerrüt tarihi ve yapılan görevlendirme çerçevesinde tüm bilirkişilerden ek raporlar dahi alınmıştır. Bu suretle Mahkememizce atanan bilirkişilerin hazırlamış oldukları raporlar arasındaki çelişki giderilmiştir.
Davanın kayıt kabul davası olması nedeniyle ve iflas tarihi itibariyle asıl alacak ve temerrüt faiz miktarları saptanmış, özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu uygulaması gereği bu dönem içerisinde yapılan ödemelerin TBK m.100 hükmü uyarınca mahsubu yapılarak iflas tarihi itibariyle talep olunabilecek miktarlar tespit edilmiş, bu suretle temerrüt tarihi itibariyle asıl alacak ve buna göre temerrüt faiz oranı dikkate alındığında iflas tarihi itibariyle kaydı gereken nakdi alacak miktarları gerekçeli ve denetime elverişli şekilde saptanmıştır.
Bu şekilde davacının haklılık durumunun iflas tarihi itibariyle araştırılması, İİK m.195 hükmü gereğidir. Haklılık durumunun araştırılacağı tarih itibariyle davacı lehine yapılmış ödeme var ise bu ödemenin mutlak suretle ve TBK m.100 hükmü uyarınca mahsubunun yapılması mümkün ve gereklidir. Nitekim Mahkememizce yapılan görevlendirme sonrası davalı kefilin 24/01/2019 tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün esas alınması halinde hazırlanan üç farklı bilirkişi raporunda da iflas tarihi itibariyle tespit olunan rakam, gerekli mahsuplar yapılmak suretiyle hükme elverişli şekilde belirlenmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere kuruşlandırma farkı ile bulunan rakamlar birbiriyle uyumludur.
Raporlar arasında kuruşlandırma farkı olsa da 17/02/2023 tarihli bilirkişi kurulu raporu esas alınmıştır. Zira söz konusu rapor tebliğ olunduğu halde itiraz edilmemiş, bu rakam yönünden davacı lehine davalı aleyhine Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereği usuli kazanılmış hak oluşmuştur.
Mahkememizce itibar olunan bilirkişi raporlarında iflas tarihi itibariyle gerekli hesaplamalar yapılmış olmakla birlikte ve tahsil harcı hariç olmak üzere icra masraf miktar ve kalemleri tek tek hesaplanmış, ayrıca Mahkememizce itibar olunan bilirkişi ek raporlarında da icra vekalet ücretinin dahi ana paraya eklenmesi sağlanmıştır. Aslında icra vekalet ücretinin dahi ana paraya eklenmemesi ile ilgili Yargıtay kararları ile uyumlu BAM kararlarında aksine görüş olsa dahi Mahkememizce uygun görülmüştür. Zira “icra vekalet ücretinin takip masraflarına dahil olduğuna ilişkin İİK’nun 138/3 maddesi ile iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masraflarının anaparaya ekleneceğine ilişkin İİK’nun 195 maddesi karşısında icra vekalet ücretinin dahi, iflas masasına kayıt kabulüne ilişkin talebin reddi mümkün olmadığından bu miktarın dahi ana paraya eklenmesi takdir olunmuştur. (Yargıtay 6.HD 2021/2200E. 2022/1505K.sayılı kararı ve Başkan …’ın 2019/207E. 2021/421K.sayılı ve benzeri kararlarındaki karşı oy gerekçesi)
Kaldı ki irdelenen durum karşısında esas alınan raporlar gerekçeli, ara karar içeriklerine uygun ve denetim elverişli olup itibar edilmesine engel herhangi bir durum mevcut değildir.
Hükme esas alınan 17/02/2023 tarihli ek rapor ve esasen kuruşlandırma farkı olsa da bu raporla uyumlu olan 02/05/2023 tarihli bilirkişi kurulu raporu ve yine 02/05/2023 tarihli bilirkişi raporu taraflar arasında varlığı tartışmasız olan sözleşme hükümlerine ve konuyla ilgili Yargıtay Kapatılan 19. HD ve 23.HD uygulamasına uygun, gerekçeli ve hükme elverişli niteliktedir. Esasen davalı tarafın hükme esas alınan rapora itibar edilmesine engel gerekçeli bir itirazı ise zaten mevcut değildir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının kısmen kabulüne, müflis davalı şirket yönünden 2.330.529,73-TL nakdi alacağın -tahsilde tekerrür olmamak üzere- … 2.İflas Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyasına istinaden açılan iflas masasına 4.sıra alacak olarak kayıt ve kabulüne, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının 2.alacaklılar toplantısına tedbiren ve mahkememizce kabul olunan miktar nisbetinde katılmasına dair karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kısmen kabulüne,
Müflis davalı şirket yönünden 2.330.529,73-TL nakdi alacağın -tahsilde tekerrür olmamak üzere- … 2.İflas Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyasına istinaden açılan iflas masasına 4.sıra alacak olarak kayıt ve kabulüne,
Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
Davacının 2.alacaklılar toplantısına tedbiren ve mahkememizce kabul olunan miktar nisbetinde katılmasına,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 54,40TL harcın mahsup edilerek 125,5‬TL bakiye ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından harcanan 250,00TL tebligat posta masrafı, 54,40 TL başvuru harcı, 11.550,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 11.854,4‬0 TL yargılama giderinden davanın kabul nispetine göre (%51) 6.045,744‬TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından harcanan 153,00TL tebligat posta masrafı, 4.350,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.503,00TL yargılama giderinden davanın red nispetine göre (%49)2.206,47‬ yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Dava kısmen kabul edildiğinden ve davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Dava kısmen red edildiğinden ve davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin huzurunda davalı vekilinin yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi.06/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip