Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/327 E. 2022/174 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/327 Esas
KARAR NO : 2022/174

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/07/2020
KARAR TARİHİ : 07/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişkide kullanılmakta olan ve işleyen cari hesap nedeniyle davalı şirketin müvekkili şirketine sunulan cari hesap mutabakat formundan görüleceği üzere 71.943,26.-TL anapara borcu bulunduğunu, işbu husus taraflar arasındaki ticari defterlerin incelenmesi ile de ortaya çıkacağını, İşbu borcun tüm uğraşlara rağmen tahsil edilememesi sebebiyle davalı/takip borçlusu şirketin “Konkordato Talebinin Reddine” dair karar verilmesi akabinde, müvekkili alacağının tahsili için … 7. İcra Müdürlüğünün… E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı/ borçlu şirket tarafından işbu takibe alacağın elde edilmesini zorlaştırmaya/ imkansızlaştırmaya çalışır şekilde haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini ve takip durdurulduğunu, davalı/ takip borçlusu tarafından … 7. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptalini ve takibin devamını, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinden tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İtirazın iptali davasının nerede açılacağı konusunda İİK özel bir yetki kuralına yer verilmediğini, mahkemelerin yetkilerinin ancak kanun ile belirlenebileceği göz önüne alındığında icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinin HMK hükümlerine göre yetkili mahkeme değil ise icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde itirazın iptali davası açılamayacağını, icra takibinde yetkiye itiraz edilmediğini, sonuç olarak icra dairesinin yetkisinin kesinleşmiş olsa dahi icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi yetkili hale gelmeyeceğini, nitekim bu husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 27.01.2016 tarihli 2014/4965 E. , 2016/1011 K. Sayılı kararında şu şekilde belirtilmiştir. ”Davalı borçlu ilk başlatılan … 1. İcra Müdürlüğü’nün … Sayılı dosyasında sadece borca itiraz ettiğini, yetkiye itiraz etmediğini, dolayısıyla bu borçlu yönünden yetki hususu kesinleşmiş olup Beyoğlu İcra Dairesi’nin yetkisi kabul edildiğini, itirazın iptali davası yönünden özel bir yetki kuralı getirilmediğinden genel hükümlere göre yetkili mahkemece belirleneceğini, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi o yerdeki mahkemeyi itirazın iptali yönünden yetkili hale getirmeyeceğini, davalı borçlu açılan itirazın iptali davasında yetkiye itiraz edebileceğini,
açılan davada yetkiye açıkça itiraz ettiğini, borçlu olduğu iddia edilen müvekkilin adresinin Ankara olduğundan itibarla Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürdüğünü,
müvekkili ile karşı yan arasında her ne kadar cari hesap mutabakat formu düzenlenmiş olsa da müvekkilinsı karşı yana bir borcunun bulunmadığını, İşbu husus taraflar arasındaki ticari defterlerin incelenmesi ile de ortaya çıkacağını, cari hesap mutabakat formu ileri sürülmüş olsa da cari hesap mutabakat formunun da bağlayıcılığı tek başına bulunduğunu, detaylı bir defter incelemesi neticesinde borcun var olup olmadığı meydana çıkacağını, yetki itirazının kabulü ile … mahkemelerinin yetkili olduğuna, açılan itirazın iptali davanın reddini, başlatılan icra takibinin iptalini, icra inkar tazminatının kaldırılarak %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin karşı taraftan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Mali Müşavir Bilirkişisi …’e tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 18/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; ” Davalı taraf ticari defter ve belgeleri dosya içeriğine sunmadığından, mutabık kalınan borcun olup/olmadığı yönünde tespit yapılamamıştır.” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya Mali Müşavir Bilirkişisi …’ya tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 12/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “Davacı yana ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun yapıldığı, dolayısı ile sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, Davacı Şirketin Ticari Defter kayıtlarına göre, Takip tarihi itibariyle Davalı Şirketten 53.473,30 TL alacağının bulunduğu, Takip tarihi olan 01.07.2019 itibariyle 6.599,19 TL İşlemiş faiz miktarı hesaplandığı, Davacı/Alacaklı takip talebinde 2.279,40 TL fazlası ile 8.878,59 TL İşlemiş faiz miktarı talep etmiş olduğu, Takip tarihi olan 01.07.2019 itibariyle 53.473,30 TL Cari hesap alaca 6.599.19 TL İşlemiş Faiz miktarı talep edebileceği, Sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespit edilmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olarak … 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından 71.943,26-TL cari hesap alacağı ve 8.878,59-TL işlemiş faiz alacak için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Uyuşmazlık ise davalının cevap dilekçesi içeriğinde yapmış olduğu yetki ilk itirazının niteliği ve mahkememizin yetkili olup olmadığı noktasındadır.
Davalı … Limited Şirketi’nin 0707/2020 tarihinde … adresine çıkarılan ilk tebligat iade olmuştur. Davalı vekiline 20/08/2020 tarihinde çıkartılan ikinci tebligatın ise dava dilekçesi tebliğ edilmeden, davalı vekilince dosyaya vekaletname ibrazı nedeniyle e-tebliğ yoluyla tebliğ edilmiştir.
Davalı cevap dilekçesi içeriğinde; müvekkili şirket adresi … olduğunu, davalı adresi gözetilerek öncelikle yetkiye itiraz etmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davalının süresinde sunduğu cevap dilekçesi içeriğinde … mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetki itirazında bulunduğu;
Mahkememizce 15/12/2020 tarihli ön inceleme duruşmasında; “Cari hesap alacağına dayalı olarak genel haciz yolu ile davalı aleyhine girişilen ilamsız icra takibinde borçlu borca itiraz etmiş ve icra dairesinin yetkisine itiraz etmemiştir. İtirazın iptali istemli mahkememizde açılan davada ise davalı mahkememizin yetkisine itiraz etmiş olup davacı alacaklı ile arasındaki hukuki ilişkiyi inkar etmemiştir. Şu halde TBK’ nın 89/1 maddesine göre davacı alacaklının kendi ikamet adresinde dava açması karşısında yasaya aykırılık bulunmadığından yetki itirazının reddine karar verildi. ” şeklindeki ara karar ile yetki itirazının reddine karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan 18/01/2022 tarihli celsenin 4 nolu ara kararı ile -15/12/2020 tarihli ön inceleme duruşmasında verilen yetki itirazının reddine yönelik ara karardan, itirazın dosya kapsamıyla uyumlu olarak yeniden değerlendirilmesi için rücu edilmesine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 6/1.maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişiliğin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm aksine kesin yetki kaydı olmayan tüm davalar için genel yetki kaydıdır.
6100 sayılı HMK’nın 19/2. maddesinde ”Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmü , 19/4. maddesinde ise ”Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir.” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkemenin yetkisi yönünden davanın fatura alacağın ilişkin olması nedeniyle TBK’nın 89. Maddesi gereğince para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğinden davacı-alacaklının yerleşim yer mahkemesi de yetkilidir.
Davalı taraf cevap dilekçesi içeriğinde cari hesap borçlarının olmadığını beyan etmiş olmasına karşın, taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi olduğu noktasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasında akdi ilişkinin varlığının saptanması halinde TBK’nın 89/1 ve HMK’nın 10. maddeleri uyarınca, davanın para alacağına ilişkin bulunması nedeniyle alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olduğu açıktır.
Huzurdaki davanın dava tarihinin 06/07/2020 olduğu, dosya kapsamında bulunan davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde 30/01/2020 tarihi itibariyle şirket adresinin … adresine taşındığını tescil ve ilan edildiği görülmekle, dava tarihi itibariyle davalı tarafın ticari sicil merkezinin … olduğu, dava dilekçesinin ilk olarak dava dilekçesinde gösterilen … İlindeki adrese tebliğe çıkarıldığı, tebligatın iade döndüğü, dava dilekçesi henüz tebliğ olmaksızın verilen cevap dilekçesi içeriğinde … Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğuna yönelik yetki itirazında bulunulduğu, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin ihtilafsız olarak varlığının anlaşılmasına rağmen TBK’nın 89/1 ve HMK’nın 10. maddeleri uyarınca, davanın para alacağına ilişkin bulunması nedeniyle alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinin Bakırköy mahkemelerinin yetki alanında kaldığı anlaşılmaktadır.
TBK’nın 89. Maddesinde Aksine bir anlaşma yoksa, Para borçlarının, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği düzenlenmiştir, Somut olayda, davalının taraflar arasında ticari alım-satım ilişkisi olmadığı yönünde açıkça bir savunması olmadığı gibi zımni olarak kabulü olduğu, davacı alacaklının ikamet adresinin bulunduğu …’dur. Davalı borçlunun yerleşim yeri … olup HMK 6. maddeye göre … mahkemeleri, davacı alacaklının yerleşim yeri ise … olup HMK 10. Ve TBK 89 maddelerine göre Bakırköy mahkemeleri yetkili olmaktadır.
Somut olayda olduğu üzere bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacı bu mahkemelerden birinde dava açma hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçmektedir. (aynı yönde Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 23/09/2013 tarih 2013/9042 Esas 2013/12620 Karar)
Davacı alacaklının şirket merkezinin … olduğu, bu haliyle Bakırköy yargı çevresi sınırları içerisinde yer aldığı davalının dava tarihindeki sicil adresinin de Ankara olduğu anlaşılmakla, davalının yetki ilk itirazının kabulü ile Ankara Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğundan bahisle HMK 116/1-a madde yollamasıyla HMK 114 ve 115. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davalının yetki ilk itirazının KABULÜ ile HMK 116/1-a madde yollamasıyla HMK 114 ve 115. maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE, Mahkememizin Yetkisizliğine,
2-HMK 20.maddesi hükmüne göre kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili ANKARA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE gönderilmesine, 2 haftalık yasal süre içerisinde talepte bulunulmadığı takdirde dosyanın resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.07/03/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır