Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/324 E. 2023/270 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/324
KARAR NO : 2023/270

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 03/07/2020
KARAR TARİHİ : 27/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan sıra cetveline itiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde; iflas nedeniyle tasfiye halinde … A.Ş. tarafından müvekkil şirket ile birleşen … A.Ş. adına keşide edilen 106.000,00.-€ (Euro) meblağlı 25/12/2015 tanzim tarihli çek nedeniyle davalıya karşı … 15. İcra Müdürlüğü’nün… E. (yeni dosya numarası … Genel İcra Müdürlüğü’nün … E.) sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, “…”ne getirdiği müşteriler nedeniyle müvekkil şirkete borçlanmış ve ödemesini sözkonusu çek ile yapmak istemiş, ancak bilahare davalı şirketin iflas etmesi üzerine çek tahsil edilememiş olduğunu, davanın kabulü ile alacak kaydının iflas masasına kayıt ve kabulünü talep etmiştir.
Davalı iflas idaresi vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı, davayı inkar eden konumda olduğu, ayrıca davalının sunmuş olduğu beyan dilekçesinde de ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonrasına kadar olmak üzere durdurma kararı verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın müflis şirket tarafından davacı şirket ile birleşen … A.Ş adına keşide edildiği şeklen gözüken 106.000-Avro bedelli çekin taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtlarında gözüküp gözükmediği, ne şekilde çekin düzenlendiği ve verilmesine dayanan ticari ilişkinin taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtlarında gözüküp gözükmediği, ne şekilde gözüktüğü bu çekten dolayı ödeme yapılıp yapılmadığı, çekten dolayı davacının alacak hakkının devam edip etmediği, bu suretle iflas tarihi itibari ile davacının iflas idaresinin red kararı içeriği de dikkate alındığında davacının takip talebinde belirtilen ve iflas müdürlüğüne sunduğu, asıl alacak, tazminat ve komisyon miktarları nedeni ile alacaklı olup olmadığı, kaç TL alacaklı olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Davacıya sıra cetvelinin tebliğ tarihinin 22/06/2020 tarihi olduğu, dava tarihinin 03/07/2020 olduğu, davanın onbeş günlük süre içinde açılan kayıt kabul davası niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki dava, İİK m.235 ve devamından kaynaklanan, uygulamada kayıt kabul davası olarak nitelendirilen ve kanunda ise sıra cetveline itiraz olarak belirtilen, tahsili amaçlamayan, sadece iflas masasına kayıt yapılmasını amaçlayan bir dava olup durma kararı verilmesinin yasal dayanağı ise yoktur.
İİK m.235/f.1 hükmüne göre “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içerisinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar”.
Kayıt kabul aşamasında iflas dairesince davacının talep ettiği miktar oranında alacaklı olduğunu ortaya koyan yeterli belge olmadığından alacağın reddedildiği açıktır.
Kayıt kabul davası bilindiği üzere alacağı kısmen veya tamamen red edilen alacaklı tarafından iflas idaresine karşı açılır. Davada husumet iflas masasına yöneltilmelidir. İflas masasının temsilcisi adi tasfiyede somut olayda olduğu üzere iflas idaresi, basit tasfiyede ise iflas dairesidir. İspat yükü kural olarak masaya yazdırılması gereken alacağı olduğunu iddia eden davacı alacaklı üzerindedir. Davacı alacağını genel hükümlere göre ispat etmek yükümlülüğü altındadır.
Dava, kayıt kabul istemine ilişkin olup dosya kapsamına göre davacı, müflis şirket aleyhine, adı geçen çekle ilgili takip yapmıştır. Adı geçen raporlardan anlaşılacağı üzere çek taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davalı tarafından davacı şirkete ciro edilmiş, müflis alacağından düşülmüştür. Davacı gerek iflas müdürlüğüne yönelttiği talep aşamasında ve gerekse dava aşamasında adı geçen icra takibine konu etmiş olduğu çek ile ilgili kayıt kabul talebinde bulunmuş olmakla, taraflar arasındaki ticari ilişkide davacının adı geçen çek ile ilgili ve temel ilişki çerçevesinde alacaklı olup olmadığı üzerinde durulması gerekmektedir.
Mahkememizce atanan bilirkişi marifetiyle ve öncelikle … İlinde bulunan davacı şirketin ticari defter ve kayıtları incelenmiş, akabinde müflis davalı şirket defterlerini dahi incelemek ve birleştirici yönde rapor hazırlamak üzere Mahkememizce bilirkişi ataması yapılmıştır.
Birleştirici yönde rapor sunan bilirkişinin 18/11/2021 tarihli raporuna göre “davalı müflis şirkete ait ticari defterlerin içinde bulunduğu bildirilmiş olan iflas dosyasında bulunmaması (İflas Müdürlüğü’ne teslim edilmemiş olması) nedeniyle davalı müflis defterleri üzerinde inceleme yapmak ve dolayısı ile davacının alacak kayıt talebini dayandırdığı icra takibine konu çeke ve alt ilişkisine dair herhangi bir tespit yapmak mümkün olmadığı, asıl alacak yönünden bilindiği üzere yabancı para alacaklarının masaya TL olarak kaydı gerekmekte olup, yabancı para cinsinden düzenlenmiş olan 106.000,00 EURO bedelli çekin TCMB efektif satış kuruna göre 30/05/2019 iflas tarihindeki TL karşılığı (106.000,00 x 6,7322) 713.613,20 TL olarak hesaplandığı, feri alacaklar yönünden bilindiği üzere iflas tarihine kadar işleyen faizlerin ve takip masraflarının da asıl alacağa eklenerek masaya kaydı gerektiği, davacının alacak kayıt talebini dayandırdığı icra takibindeki talebi ve icra dosyasındaki kapak hesabı da gözetilerek talep edebileceği feri alacaklar ve miktarlarının hesaplandığı, yabancı para cinsinden hesaplanan işlemiş faiz tutarının TCMB efektif satış kuruna göre 30/05/2019 iflas tarihindeki TL karşılığı (3.635,95 x 6,7322) 24.477,94 TL olarak hesaplandığı, T.T.K. Md. 783/3 maddesi uyarınca çek düzenleyenin karşılıksız çek bedeli için tazminat ödemesi gerekmekte olup, buna göre takip konusu çek için ödenmesi gereken tazminat miktarı (106.000,00 x *4 10) 10.600,00 Avro olarak hesaplandığı, yabancı para cinsinden hesaplanan çek tazminatı tutarının TCMB efektif satış kuruna göre 30/05/2019 iflas tarihindeki TL karşılığı ise (10.600,00 x 6,7322) 71.361,32 TL olarak hesaplandığı, T.T.K.m.810/d maddesi uyarınca karşılıksız çek bedeli için çek komisyonu talep hakkı bulunmakta olup, buna göre takip konusu çek için ödenmesi gereken komisyon miktarı 318,00 Avro olarak hesaplandığı, yabancı para cinsinden hesaplanan çek komisyonu tutarının TCMB efektif satış kuruna göre 30/05/2019 iflas tarihindeki TL karşılığı ise (318,00 x 6,7322) 2.140,83 TL olarak hesaplandığı, takip masrafları açısından icra müdürlüğü tarafından yapılan kapak hesabında takip masraflarının 71.638,17 TL harç, 45.439,31 TL vekalet ücreti ve 66,55 TL masraf olarak gösterildiği, talimat yolu ile alınmış olan bilirkişi raporu içeriğinden davacı defterlerine göre 25/12/2015 tarihli 106.000,00 EURO bedelli çekin cari hesap ilişkisi çerçevesinde düzenlenen faturalara karşılık alındığı, çek bedelinin karşılıksız çıkması üzerine cari hesaplardan çıkarıldığı, söz konusu çek nedeniyle davacının müflis şirketten 31/12/2015 tarihi itibariyle 352.007,35 TL (110.777,74 EURO karşılığı) ve 31/12/2019 tarihi itibariyle ise 766 225,73 TL (110.777,74 Avro karşılığı) alacaklı gözüktüğünün anlaşılmakta olduğu, davalı müflis şirkete ait ticari defterler incelemediğinden taraflar arasındaki borç / alacak durumu yönünden muhasebesel açıdan herhangi bir hesaplama ve değerlendirme yapmanın mümkün bulunmadığı, Mahkemece talimat yolu ile alınmış olan bilirkişi raporuna itibar edilmesi ve davacının alacak kayıt talebini dayandırdığı icra takibine dayanak olan çek nedeniyle müflis şirketten alacaklı olduğunun kabulü durumunda 30/05/2019 iflas tarihi itibariyle davacının müflis şirketten alacaklı bulunduğu vel kaydını talep edebileceği alacak miktarının detayları gösterildiği şekilde 928.737,32 TL olabileceği” şeklinde görüş bildirmiştir.
Taraf şirketlerin ünvanlarındaki değişikliklerin açıkça ve kayden ortaya konulması açısından “… vergi kimlik numaralı …A.Ş nin … sicil numaralı davacı şirket ile birleştiğine dair mevcut sicil kayıtlarının içeriklerinin bilirkişi tarafından dikkate alınması, ayrıca dava konusu çeki keşide eden şirketin vergi kimlik numarası ile davalı şirketin vergi kimlik numarasının aynı olması karşısında bu şirketlerin dahi aynı şirket olduğunun bilirkişi tarafından dikkate alınması, dava konusu çek içeriği dikkate alındığında dava dosyasının tarafları arasında temel ilişki bulunduğunun dahi dikkate alınması, … 46. Asliye Ceza Mahkemesi dosyası içindeki iflas müdürlüğünce atanan bilirkişinin ve ceza mahkemesince atanan bilirkişinin rapor içerikleri dikkate alındığında şirket yetkilisi tarafından … 3. İflas Dairesinin… iflas sayılı dosyasına flash bellek içinde 2015 yılının 12 aylık yasal defter ve kayıtları ile 2016 yılı Ocak ayına ait kayıt ve maliye beratlarının iflas müdürlüğü nezdinde incelenmesi, çekin muhasebesel olarak ne şekilde taraf defterlerinde yer aldığının ayrıntılı incelenmesi, tüm bu yapılacak incelemeler sonrasında dava konusu çek ile ilgili bankadan gelen 04/05/2022 tarihli cevabi yazı içeriği dikkate alındığında dava konusu çekin karşılıksız kaldığının tartışmasız olması ve buna göre taraflar arasında ödeme amaçlı olarak davalıya verilen çekin karşılığının bulunmaması durumu dahi dikkate alındığında, daha önce hazırlanan 31/12/2020 tarihli duruşmanın 6 numaralı ara kararı çerçevesinde iflas tarihi itibariyle davacının kaç TL alacaklı olduğunun araştırılması, bu araştırma yapılırken tespit olunan bedele, a)İcra vekalet ücretinin ana paraya eklenmesi durumunda kaydı gereken miktarın ne olduğu, b)İcra vekalet ücretinin ana paraya eklenmemesi durumunda kaydı gereken miktarın ne olduğu, hususlarını içerecek şekilde bilirkişi Gökhan AÇAR’ın ek raporunu sunmasına” dair ara karar oluşturulmuştur.
Bunun üzerine bilirkişi hazırlamış olduğu 09/11/2022 tarihli ek raporda “USB bellek içerisinde yer alan müflis şirketin 2015 yılı ve 2016 yılı ocak ayı yevmiye ve kebir defter kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde; müflis şirketin davacı şirket ile açık hesap şeklinde yürütmüş olduğu ticari bir ilişkisinin mevcut olduğu, davacı şirketten “…” ile ilgili hizmet aldığı, talimat yolu ile alınan bilirkişi raporunda dökümü yapılan davacının cari hesap kayıtlarında gözüken davacı faturaların tamamının müflis defterlerinde davacıyı alacaklandıracak şekilde kayıtlı olduğu, davacı şirketin alacak dayanağı olarak gösterdiği 106.000.00 Avro bedelli çekin esasen 349.916.60 TL karşılığında … tarih ve … yevmiye numarası ile davacıya olan cari hesap borcuna mahsuben verilmiş şekilde kayıtlarda yer aldığı, celp edilen banka kayıtları ile karşılıksız olduğu sabit olan çeke ilişkin herhangi bir ters kayıt işlemi yapılmadığı, bu nedenle çekten dolayı davacıya herhangi bir borç gözükmediği, iflas dosyasına sunulan flash bellek içerisinde yer alan müflis şirketin 2015 yılı ve 2016 yılı ocak ayına ait yevmiye ve kebir defter kayıtlarına göre müflis şirketin davacı şirket ile cari hesap yani açık hesap şeklinde yürütmüş olduğu ticari bir ilişkisinin bulunduğu, davacın cari hesaplarında gözüken faturaların tamamının müflis kayıtlarında davacıyı alacaklandıracak şekilde yer aldığı, davacının alacağına dayanak olarak gösterdiği çekin müflis kayıtlarında davacının cari hesap borcuna mahsuben verilmiş şekilde gözüktüğü, celp edilmiş olan banka kayıtları ile ödenmediği sabit olan çeke ilişkin ters kayıt işlemi yapılmadığından müflis kayıtlarında çekten dolayı davacıya herhangi bir borç gözükmediği, icra vekalet ücretinin hesaplamaya dahil edilmesi durumunda kök raporda arz edildiği şekilde icmal olarak gösterildiği üzere 928.737,32 TL olduğu, icra vekalet ücretinin hesaplamaya dahil edilmemesi durumunda ise 45.439.31 TL olan icra vekalet ücreti düşülerek icmal olarak gösterildiği üzere 883.298,01 TL olduğu” şeklinde görüş bildirmiştir.
Adı geçen ek raporun taraf vekillerine tebliğ olunmasından sonra ise 29/12/2022 tarihli ara karar ile “kayıt kabul davasına konu belgenin çek olması, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin uygulaması gereği karşılıksız çıkan çekte keşidecinin temerrüde düşürülmesine gerek olmadığı, keşide tarihinden itibaren temerrüt faizini hükmedilmesi gerektiği uygulaması dahi dikkate alındığında, ayrıca devlet bankalarından gelecek tablolar incelendiğinde iflas tarihi itibariyle talep edilebilecek ana paranın, işlemiş faiz miktarının, ayrıca çek için icra dosyasında talep edilmiş bulunan çek tazminatı ve çek komisyon bedellerinin iflas tarihindeki Merkez Bankasının efektif satış kur kaşılığı dikkate alınarak bedelin belirlenmesi, ayrıca gerek icra müdürlüğünden gelecek kayıt ve belgeler ve gerek dosya üzerinde yapılacak incelemeler sonucunda “tahsil harcı hariç olmak üzere “takip masraflarının belirlenmesi, buna göre ve sonuç olarak icra vekaleti dahil edilerek ve edilmeksizin masaya kaydı gereken miktarın ne olduğu hususunda hesaplama yapması, ek raporunu sunması için bilirkişi Gökhan AÇAR dan ek rapor alınmasına” dair ara karar oluşturulmuştur.
Bu defa bilirkişi 28/02/2023 tarihli ek raporunda ise devlet bankalarından gelen yazı cevapları içeriğine göre keşide ve ibraz tarihleri aynı olmakla bu tarihten başlayıp iflas tarihine kadar işlemesi gereken faizi tek tek hesaplamıştır. Buna göre yapılan hesaplama sonucunda işlemiş faiz tutarının 61.489,35 TL olduğu, ayrıca eklenmesi gereken çek tazminatının, çek komisyonunun ise tahsil harcı hariç olmak üzere ve icra vekalet ücreti dahil olunduğunda kaydı gereken miktarın 897.931,01 TL olduğu saptanmıştır.
Müflis şirketin söz konusu çekten dolayı borçlu olduğu, bu çekin ticari hayatın olağan akışı içinde bir borcun ifası için verilmiş çek niteliğinde bulunduğu Mahkememizce anlaşılmıştır. Öte yandan “her ne kadar çek, tek başına kayıt kabul davasında alacağı ispata yeterli değil ise de çekin keşide ve takip tarihinin iflastan önceki tarihi taşıması, borçlu tarafından takibe itiraz edilmeyip, ödendiği iddiasıyla herhangi bir itiraz ve dava konusu dahi olmayıp takibin iflastan çok önceki yıllarda kesinleşmiş olması gözönüne alındığında davacının dava konusu çeke dayalı olarak kayıt kabul talebinde bulunabileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda, Mahkememizce, çeke dayalı olarak, davacının çekten kaynaklı alacak hakkının bulunduğu anlaşılmaktadır. (Yargıtay 23.HD 2013/4737E. 2013/6127K.sayılı kararından hareket edilmiştir)
Kaldı ki dava, kayıt kabul istemine ilişkin olup dosya kapsamına göre davacı müflis şirket aleyhine adı geçen çek ve ferileriyle ilgili kambiyo senedine mahsus yolla takip yapılmıştır. Adı geçen kambiyo senedinin takip numarası …E.olup bu dosyanın daha sonradan almış olduğu numara ise…E.sayılıdır. Müflis şirket hakkındaki iflas kararı ise 30/05/2019 günü itibariyle tesis edilmiştir. Karşılıksız çıkan bu çek ile ilgili herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi iflas kararından yaklaşık dört yıl önce yapılan takipte şirketin herhangi bir itirazı dahi söz konusu değildir. Bu durum çekin muvazaalı olarak davacının eline geçmediğini, gerçek bir cironun olduğunu öncelikle göstermektedir.
Zaten gerek davacı şirketin gerek müflis şirketin ticari defter ve kayıtları gözetildiğinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin açık hesap şeklinde yürütüldüğü, müflis şirketin davacı şirketten hizmet aldığı, davacının cari hesaplarında gözüken faturaların tamamının müflis şirket defterlerinde davacıyı alacaklandıracak şekilde kayıt edildiği, alacağın dayanağı olarak gösterilen 106.000,00Avro bedelli çekin 349.916,60 TL karşılığında davacıya olan cari hesap borcuna mahsuben verildiğinin kayıtlarda yer aldığı, celbedilen banka kayıtlarında dahi çekin karşılıksız kaldığının isabet olduğu, çek ile ilgili herhangi bir ters kayıt işleminin yapılmadığı, çekin verilmesine esas olan temel ilişkinin ispatlandığı, yapılan muhasebesel tespitlerden açıkça anlaşılmaktadır. Bu haliyle müflis şirketin ticari defter ve kayıtları dahi mutlak anlamda davacı lehine delil niteliğindedir. Müflis şirketin ticari defter ve kayıtlarının HMK m.220 m.222 hükümleri dikkate alındığında müflis şirket aleyhine ve ancak davacı lehine delil niteliği bulunduğu, müflis şirketi bağlayacağı Mahkememizce kabul olunmuştur.
Öte yandan müflis şirketin söz konusu çekten dolayı borçlu olduğu, çeki ticari defterine kayıt ettiği tarih ile iflas tarihi arasındaki uzun süre karşısında bu çekin mevcut ticari hayatın olağan akışı içinde bir borcun ifası için verilmiş bir çek niteliğinde bulunduğu Mahkememizce anlaşılmıştır. Öte yandan “her ne kadar çek, tek başına kayıt kabul davasında alacağı ispata yeterli değil ise de çekin keşide ve takip tarihinin iflastan önceki tarihi taşıması, borçlu tarafından takibe itiraz edilmeyip, ödendiği iddiasıyla herhangi bir itiraz ve dava konusu dahi olmayıp takibin iflastan çok önceki yıllarda kesinleşmiş olması gözönüne alındığında davacının dava konusu çeke dayalı olarak kayıt kabul talebinde bulunabileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda, bir an için müflis şirketin ticari defter ve kayıtlarıyla çekin verilmesinin nedeni temel ilişkinin anlaşılamamış olsa dahi çeke dayalı olarak, kayıt ve kabulü gereken miktar olarak hesaplanmış rakam üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekli ve mümkündür.” (Yargıtay 23.HD 2013/4737E. 2013/6127K.sayılı kararından hareket edilmiştir)
Bu çerçevede bilirkişinin iflas tarihi itibariyle asıl alacak, gecikmiş faiz, komisyon ve çek tazminatı takip tarihinden iflas tarihine kadar işlemiş faiz ile birlikte ve tahsil harcı hariç olmak üzere icra masraf miktar ve kalemleri tek tek hesaplanmış, ayrıca bilirkişi raporunda seçenekli olarak belirtilmiş olmakla birlikte Mahkememizce icra vekalet ücretinin dahi ana paraya eklenmesi bir kısım BAM kararlarının aksine uygun görülmüştür. Zira “icra vekalet ücretinin takip masraflarına dahil olduğuna ilişkin İİK’nun 138/3 maddesi ile iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masraflarının anaparaya ekleneceğine ilişkin İİK’nun 195 maddesi karşısında icra vekalet ücretinin dahi iflas masasına kayıt kabulüne ilişkin talebin reddi mümkün olmadığından bu miktarı dahi ana paraya eklenmesi takdir olunmuştur. (Yargıtay 6.HD 2021/2200E. 2022/1505K.sayılı kararı ve Başkan …’ın Mahkememizin 2019/207E. 2021/421K.sayılı ve benzeri kararlarındaki karşı oy gerekçesi)
Kaldı ki irdelenen durum karşısında bilirkişi raporu gerekçeli, ara karar içeriklerine uygun ve denetime elverişli olup itibar edilmesine engel herhangi bir durum mevcut değildir.
Davalı vekili kök rapora itiraz etmiş olmakla birlikte Mahkememizce yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda iflas müdürlüğü tarafından reddolunan 928.737,26 TL’nin değil yukarıda açıklandığı üzere 897.938,01 TL’nin kabulü gerekmiştir. Böylelikle her ne kadar davacının kayıt ve kabulünü talep ettiği miktar 928.937,26 TL olarak ileri sürülmüş ise de Mahkememizce oluşturulan ara kararlar çerçevesinde tespit olunan bu rakama itibar olunmuştur. Mahkememizce en son ek raporun alınmış olduğu tarih itibariyle ise davacı vekili dahi ek rapora itiraz etmiş ise de bu itirazlara dahi itibar edilmesi mümkün görülmemiştir. Zira geçerli olan faiz oranları devlet bankalarından sorulmuş ve bu çerçevede bilirkişi tarafından hesap yapılmıştır. Öte yandan çek bedeli ile diğer ferileri Avro olarak hesaplanmakla birlikte fiili ödeme günündeki kur üzerinden hesaplama yapılması yönündeki davacı itirazına dahi itibar edilemez. Zira Yargıtay 23. HD’nin yerleşik uygulamalarında kabul olunduğu üzere “Yabancı para alacaklarının iflas masasına kayıt şekli konusunda İcra ve İflas Kanunu’nda açık bir hüküm yoktur. Sadece İcra ve İflas Kanunu’nun 198. maddesinin 1. fıkrasında, konusu para olmayan alacakların, ona eşit bir kıymete para alacağına çevrileceği öngörülmüştür. Öğretide, konusu yabancı para olan alacakların da anılan yasa hükümlerine göre iflasın açıldığı andaki döviz kuru üzerinden Türk Lirası’na çevrilerek iflas masasına yazdırılacağı kabul edilmiştir.(Kuru B. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2013, 2. Baskı, Ankara, sayfa 1244) İcra İflas Kanunu’nun 195. maddesinde iflasın açılması ile müflisin borçlarının muaccel olacağı ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının ana paraya ilave edilerek masaya kaydedileceği öngörülmüştür. Bu hükmün amacı, iflas tarihinde masanın aktif ve pasiflerinin eşit şekilde ve aynı zamanda belirlenerek müflisin tüm alacaklılarına eşit ödeme yapılmasıdır. Bunu sağlamak için de yabancı para alacakların aynı paraya (Türk Parasına) çevrilmesi gerekir. Çeviri zamanı ise, yabancı para alacakları ve konusu para olmayan alacaklar için iflas kararının verildiği tarih olmalıdır. Diğer taraftan yabancı para alacağının aynen kaydı, alacaklılar arasında eşitliği ön planda tutan İflas Hukuku’nun bu prensibini de zedelemiş olacaktır. Zira, iflasta imtiyazlı alacaklar İİK’nın 206. maddesinde ilk beş sırada sayılmış olup, yabancı paranın masaya aynen kaydedilmesi halinde, yabancı para alacakları lehine kanunda öngörülmeyen bir imtiyaz yaratılmış olur. Bu durumda ise, aynı sırada bulunan ülke parası alacaklısı ile yabancı para alacaklısı arasında eşitsizlik meydana gelecektir. Bu sonuç ise, her sıradaki alacaklıların eşit hakka sahip olduğunu belirten İİK’nın 207. maddesine aykırılık teşkil eder. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 08.05.1997 tarih ve 2756 E., 4683 K. sayılı ilamı ile Dairemizin 11.03.2014 tarih ve 2013/7176 E., 2014/1802 K. sayılı ilamı bu yöndedir”.(Yargıtay 23. HD’nin 2014/5224E. 2015/3582K.sayılı ilamı) O halde davacı vekilinin Mahkememizce itibar olunan ek raporda da belirtilmiş olduğu üzere alacağın iflas tarihindeki TCMB efektif satış kur karşılığı dikkate alınarak hesaplanması gerek Yargıtay gerek doktrin görüşlerine uygundur. Bu nedenle itiraza itibar edilmesi mümkün değildir.
Mahkememizce itibar olunan 28/02/2023 tarihli bilirkişi ek raporu davalı iflas masası vekiline tebliğ olunduğu, yasal süresi içinde ek rapordaki hesaplamalara yönelik davalı vekilinin itirazı bulunmadığı gibi açıklanan nedenlerle Mahkememizce itibar olunan 28/02/2023 tarihli ek rapordaki miktarın hükme esas alınmasına engel bir hal bulunmamaktadır.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının kısmen kabulüne, davacı tarafından iflas masasına kaydı talep olunan alacağın, 897.938,01-TL’lik kısmının … 3.İflas Müdürlüğünün … iflas dosya numaralı iflas masasına davacı alacağı olarak kayıt ve kabulüne, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kısmen kabulüne,
Davacı tarafından iflas masasına kaydı talep olunan alacağın, 897.938,01-TL’lik kısmının İstanbul 3. İflas Müdürlüğünün 2019/13 iflas dosya numaralı iflas masasına davacı alacağı olarak kayıt ve kabulüne,
Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsup edilerek 125,50 TL bakiye ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvuru harcı gideri toplamı olan 108,80‬ TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından harcanan 577,60 TL tebligat posta masrafı ile 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.577,60 TL yargılama giderininden davanın kabul nispetine göre (%96) 3.434,49TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Dava kısmen kabul edildiğinden ve davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Dava kısmen reddedildiğinden ve davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin huzurunda davalı vekilinin yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi.27/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip