Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/322 E. 2021/704 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/322 Esas
KARAR NO : 2021/704

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/02/2018
KARAR TARİHİ : 27/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili şirket arasındaki iş ilişkisinden doğan ve icra takibine konu 20.05.2016 tarihli fatura ile sabit olan alacağın tahsili için 25.01.2017 tarihinde … 4. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu ödeme emrine, asıl borca, faize ve ferilerine 06.02.2017 tarihinde itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, borçlunun itirazı haksız olup borçlu itirazında kötü niyetli olduğunu, davalının takibe konu borcu kabul ettiğini, ancak bu borcun ödendiğini savunmuş olmasına karşın, borcun ödendiğini gösterir hiçbir ödeme dekontu, havale makbuzu gibi yazılı delil sunmadığını, dolayısıyla borçlunun bu beyanı ikrar mahiyetinde olduğunu, bu açıdan borçlunun bu beyanı karşısında borcu ödediğini yazılı belgeyle ispat etmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın kabulüyle borçlunun ödeme emrine, asıl borca, faize ve ferilerine itirazının iptaline, takibin devamına, haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin de davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya hiçbir borcunun olmadığını, konşimentonun hamiline çek hükmünde olduğunu, olayda ticaret CİF teslim şeklinde ypaıldığını, CİF teslimide satıcının sorumluluğunun yükleme limanında sona erdiğini, sadece malın hasarına karşılık cüzi oranda taşıma sigortası yaptırmak zorunda olduğunu, bunun haricindeki sorumluluğun yükleme limanına teslim ile sona erdiğini, malı teslim eden kıymetli evrakın alıcıya teslimi karşısında faturanın hiçbir hükmü olmadığını, alacaklının alacağını ispat etmesi gerektiğini, davacı ile Dubai fuarında yapılan görüşmede ticaretin devam edeceği düşüncesi ile kendi ülkesinde paketleme masrafı yapıtığını, bunun müvekkili tarafından ödenmesini istediğini, … limanında gümrük işlemleri yapılan bir konteynır çay bedeli 23.500,00 USD bedelli maldan bir alacağının olmadığını davacının bildiğini, bu nedenle davacının davasının reddine, kötüniyetli davacının alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 4. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, 20.05.2016 tarihli faturanın noter onaylı yeminli mütercim tercüman tarafından yapılan tercüme sureti, ticaret sicil kayıtları, celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, ticari satıma dayalı faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı şirket arasında mal satımına dayalı ticari ilişki bulunduğu, davacı şirketin satılan mala karşılık 20/05/2016 tarihli faturayı düzenlediği, ancak davalının fatura bedelini tamamını ödemediği, bunun üzerine davacının davalı hakkında … 4. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası ile icra takibinde bulunuğu, takip talebi ve ödeme emri incelendiğinde borcun sebebi olarak 20/05/2016 tarihli faturanın gösterildiği ve takibe dayanak faturanın bir örneğinin icra dosyasına takip talebine eklendiği / konulduğu belirlenmiştir.
Davalı / borçlu icra takibine yönelik süresinde sunduğu ödeme emrine itiraz dilekçesinde “Fatura alacağı nedeni ile kesilen 20/05/2016 tarihinde düzenlenmiş olan fatura karşılığı ödenmiştir. Müvekkilin bu nedenle karşı tarafa borcu bulunmamaktadır.” şeklinde ödeme itirazında bulunmuştur. Davalı / borçlu açıkça ödeme savunmasına dayandığından artık ispat yükü kendisine geçmiş olup, davacıya takip tarihi itibariyle borcunun bulunmadığını ve davacıya borcunu ödediğini usulüne uygun olarak yazılı ve kesin delillerle ispat etmekle yükümlüdür.
Konuya ilişkin emsal ilamlara ve yerleşik içtihatlara bakıldığında:
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/4443 Esas, 2017/2329 Karar sayılı ilamında:
“…Mahkemece, taraflara iddialarını ispatlamaları için verilen iki haftalık kesin süre içerisinde herhangi bir delil sunmadıkları,davacının başlatmış olduğu icra takibinin ilamsız icra takibi olması nedeniyle ispat yükünün davacı alacaklıda olduğu,davacı alacaklının alacağını ispata yarayacak her hangi bir delil ibraz etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı aleyhindeki icra takibine yönelik itirazında borcu ödediğini savunmuştur.Bu durumda somut olay bakımından ispat külfetinin ödeme savunmasında bulunan davalı da olduğu gözetilmeden, mahkemece ispat yükünün tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. …”
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/973 Esas, 2019/3326 Karar sayılı ilamında
“…Davanın alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkin olduğu, davalı borçlu itiraz dilekçesinde icra takibine konu borcu ödediğini belirtmiş olup, bu durumda, takibe konu borcun ödendiğini ispat yükümlülüğü davalıya ait olduğu …” şeklinde çok sayıda yerleşmiş kararları / içtihadı bulunmaktadır. Tekraren vurgulamak gerekir ki, anılan Yargıtay içtihatları doğrultusunda davalı / borçlunun itiraz dilekçesinde ödeme savunmasında bulunduğundan ödemeye ilişkin ispat yükü davalı tarafa düşmektedir.
Ne var ki, davalı taraf cevap dilekçesinde ödemeye ilişkin hiçbir kayıt ve delil sunmamıştır. İcra dosyasında ödeme emrine itiraz dilekçesinde fatura borcunu ödediğini bildirdiği halde, ödeme yapıldığına yönelik itiraz dilekçesi ekinde dekont, makbuz, …gibi sair başkaca hiçbir belge ve kayıt da ibraz edilmemiştir. Tam aksine, davalı vekilinin cevap dilekçesinde ispat yükü noktasında yanılgıya düşerek “davacı davasını ispat etmek zorundadır” denilerek hiçbir delil dahi gösterilmemiştir. Bu halde, ödeme savunmasının ispatlanamadığı açıktır. Mahkememizce, 10/02/2021 tarihli duruşmada 3.nolu ara karar ile davalı tarafa icra dosyasında açıkça ödeme savunmasına dayandığından ispat yükünün kendisine düştüğü, ödemeye ilişkin elindeki tüm kayıt ve belgeleri ya da sair dekont, makbuz, fiş…gibi delilleri dosyaya ibraz etmek üzere yeterli ve süre imkan tanınmış, aksi halde ödeme savunmasına itibar edilmeyeceği ve ödeme savunmasının ispatlanmamış sayılacağı ihtar edilmiş, bu hususta davalı vekiline usulüne uygun meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiştir. Ancak davalı tarafından yine hiçbir belge ve delil ibraz edilmemiş, hatta yazılı beyan dilekçesi dahi sunulmamıştır. Böylelikle, davalı ödeme savunmasını ispatlayamamıştır. Alacağın miktarı nazara alındığında ödeme savunmasının kesin delillerle ispatının zorunlu olduğu, senetle ispat kuralının istisnasını teşkil edebilecek bir durumun bulunmadığı, kaldı ki davalının cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla, davalının ispatlanmayan ödeme savunmalarına itibar edilmemiş, davacının takipteki asıl alacak tutarı olan 25.160,00 USD kadar davalıdan alacak olduğu sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan, muaccel bir borcun borçlusu ancak alacaklının ihtarıyla temerrüte düşecektir. Temerrüt için öncesinde ihtar yapılmamışsa, borçlu ancak takip yapılması veya dava açılmasıyla temerrüte düşer. Bu bağlamda, alacaklının icra takibinde işlemiş faiz talebinde bulunabilmesi için takip öncesinde davalı borçluyu temerrüte düşürmesi gerekmektedir. Somut olayda, davacı takip talebinde her ne kadar işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de; cari hesap bakiyesine yönelik olarak takip öncesinde davalı tarafı temerrüte düşürdüğünü, bu hususta ihtarda bulunduğunu ispat edemediğinden davacının işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
İcra inkar tazminatı talebi bakımından, alacağın likit ve muayyen olduğu, İİK 67.maddesindeki icra inkar tazminatına yönelik yasal koşulların oluştuğu görülmekle davacı lehine asıl alacak tutarı gözetilerek icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Ancak, eldeki itirazın iptali davasına temel teşkil eden takip dosyasında alacağın yabancı para cinsinden talep edilmesi karşısında, yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince icra inkar tazminatına takip tarihindeki Türk Lirasının kur karşılığı hesap edilerek bu tutar üzerinden (%20 oranında) icra inkar tazminatı takdir edilmiştir. Söz gelimi, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/1997 Esas, 2020/852 Karar sayılı ilamında “…kabul edilen miktara göre Euro’nun takip tarihindeki TL karşılığı (1 Euro=2.804 TL) üzerinden hesaplanan miktarın % 20’si olan 12.477,80 TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,..” şeklinde benzer olarak bu husus vurgulanmış olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1-Davalının … 4. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZININ İPTALİ ile; takibin 25.160,00 USD Asıl Alacak üzerinden takip talebinde gösterilen şartlarla DEVAMINA, davacının fazlaya ilişkin takipteki işlemiş faiz talebinin REDDİNE,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacak 25.160,00 USD nin 25/01/2017 takip tarihindeki (1 USD=3,76 TL) karşılığı olan 94.601,60 TL ‘nin %20 si oranındaki 18.920,32 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (dava tarihi itibariyle 1 USD = 3,7833 TL ; 25.160,00 USD = 95.187,82 TL ) üzerinden alınması gereken 6.502,27 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 1.615,55 TL’nin ve 110,22 TL tamamlama harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 4.776,50 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 1.615,55 TL peşin harç, 110,22 TL tamamlama harcı, 193,00 TL posta, tebligat ücreti olmak üzere toplam 1.918,77 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.807,35 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığı anlaşıldığından bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (95.187,82 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 12.992,84 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (5.867,75 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 27/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır