Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/321 E. 2021/585 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/321 Esas
KARAR NO : 2021/585

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/06/2013
KARAR TARİHİ : 15/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı sigorta şirketi arasında 25/11/2011 tarihli teminat tutarı 57.335,06 TL olan hayat sigorta poliçesi imzalandığını, müvekkilinin poliçenin imzalanmasından sonra 19/12/2011 tarihinde … plaka sayılı tırın dorsesinde bulunan kalasların üzerine düşmesi sonucunda kaza geçirdiğini, başına gelen bu kazanın taraflar arasında imzalanan poliçede yer alan kaza tanım ve kapsamında yer aldığını, dolayısıyla rizikonun gerçekleştiğini, kazanın teminat dahilinde yer aldığından bu kazanın müvekkili lehine tazminat gerektirdiğini, kaza sonucunda müvekkilinin 03/12/2012 tarihli raporda görüldüğü üzere sol ayak parmağındaki iskemik nekroz nedeniyle parmak amputasyonu oluştuğunu ve operasyonla ayak başparmağının kesildiğini, ayrıca kaza nedeniyle dizinden ağır yaralandığı için iki kez ameliyat olmak zorunda kaldığını, bu raporla müvekkilinin geçirdiği ve poliçe uyarınca teminat kapsamında olduğu sabit olan kaza nedeniyle %6 oranında ayak başparmağında ve %6 oranında dizinde oluşan hasarlar nedeniyle toplam %12 oranında özür meydana geldiğinin belirlendiğini, taraflar arasında imzalanan poliçe incelendiğinde kazaen maluliyetin yanında tehlikeli hastalıklar teminatının yer aldığının görüldüğünü, bu bölümün 4 numaralı bendinde “Kroner Damar Hastalığı Sonucu Yapılan Açık Kalp Ameliyatı “nın tehlikeli hastalıklar teminatının içinde kaldığının anlaşıldığını, müvekkilinin kaza tarihinden sonra poliçe kapsamında olduğunun açıkça yazılı by pass ameliyatı olduğunu ve bu durumun müvekkilinde 03/12/2012 tarihli raporda yazılı olduğu şekilde 20+30 olmak üzere %50 oranında özre neden olduğundan bahisle, taraflar arasındaki poliçe dairesinde kazaen maluliyete ilişkin olmak üzere %12 ve tehlikeli hastalığa ilişkin olarak %50 olmak üzere toplam %62 oranında özrü meydana gelen müvekkili lehine fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL tutarındaki maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; 25.11.2011 tarihli poliçe kapsamında kazaen maluliyet teminatının 57.335,06 TL olduğunu, söz konusu poliçenin sadece kazaen maluliyet riskini teminat altına aldığını, bu kapsamda davacının kazaen maluliyet oranının %6 olarak belirlenmesi üzerine hesaplanan 3,440,10 TL.den, dain-i mürtein olan … Bankası tarafından 48,54 TL olarak bildirilen daini mürtein alacağı tenzil edilerek 3.391,56 TL.nın ödeneceği belirtilmesine karşın davacının bu ödemeyi kabul etmediğini belirtilerek davanın reddi talep edilmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 4822 sayılı kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10. Maddesinde tanımlanan tüketici kredisinden kaynaklanan hayat sigortası, maluliyet tazminatı alacağı ve hayat sigorta poliçesindeki taahhüdün yerine getirilmesi isteminden ibarettir.
… 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/04/2013 tarih ve … sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilmiş, dosya mahkememize gönderilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizin bozmadan önce yeni esas almadan 2013/173 E sayılı dosyasından yapılan yargılama sonucunda;
Davacı, … Bankası … Şubesinden Konut Kredisi ( Tüketici Kredisi ) kullanmıştır. Bu sözleşme ile birlikte de …den hayat sigortası poliçesi düzenlenmiştir. Davacı … sigortası poliçesi kapsamında kaldığını iddia ettiği şekilde 19/12/2011 tarihinde kaza geçirmiştir. Hayat sigortası kaza tazminatına ilişkin uyuşmazlık tüketici ( konut ) kredisinden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasındaki konut finansmanı kredi sözleşmesinde tüketicinin korunması hakkında kanuna atıf yapılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık 4822 sayılı kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10. Maddesinde tanımlanan tüketici kredisinden kaynaklandığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görev ile ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetileceğinden mahkememizin görevsiz olması nedeniyle davanın usulden reddine dair karar verilerek dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizden verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine davacı vekilinin talebi doğrultusunda, dava dosyası … 10. Tüketici Mahkemesine gönderilmiş ve yargılamaya … E sayılı dosya üzerinden devam olunmuştur.
… 10. Tüketici Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarihli görevsizlik kararı ile, bu kararın yasa yoluna gidilmeksizin kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü ve merci tayini için dosyasının ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Dairesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından 20/12/2019 tarihli dilekçesi ile olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü ve merci tayini için dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Dairesine gönderilmesini talep etmesi üzerinde dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesine tevzi edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2020/15 Esas, 2020/912 Karar sayılı ilamında: “…Dava, hayat sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesince, hayat sigortası kaza teminatına ilişkin uyuşmazlık, tüketici kredisinden kaynaklanmakta olduğu ve 4077 s. Tüketici Kanun kapsamında bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
… 10. Tüketici Mahkemesi tarafından ise, taraflar arasında sigorta sözleşmesi bulunduğu, sigorta sözleşmelerinin TTK’ da düzenlendiği ve mutlak ticari dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 3. maddesinde “Mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukukî işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekir.
Somut olayda davacı, 04/04/2013 tarihinde açtığı davada, davalı şirket ile arasında 25/11/2011 tarihinde hayat sigortası poliçesi imzalandığını, kazaen maluliyet şartlarının gerçekleştiğini belirterek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Davanın dayanağı hayat sigorta sözleşmesi olup kredi sözleşmesi değildir.
Buna göre, davacı banka kredisi sebebiyle yapılan hayat sigorta poliçesi kapsamında, TTK’da düzenlenen sigorta hukuku hükümlerine göre dava açarak tazminat talebinde bulunmuş olup uyuşmazlığa 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Bu durumda, uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir…” şeklinde karar verilmiş olup, dosya mahkememizin 2020/321 Esas sayılı sırasına kaydedilmekle, yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı … ile davalı … Anonim Şirketi arasında 25/11/2011 – 25/11/2012 tarihlerini kapsayan bir (1) yıl süreli Yıllık Kredi Grup Hayat Sigortası poliçesinin düzenlendiği, hayat sigortası poliçesinde Kazaen Maluliyet ve Vefat halinin riziko olarak 57.335,06 TL’ye kadar teminat altına alındığı, davacının poliçe süresi içinde iken 19/12/2011 tarihinde iş yerinde bulunan aracın dorsesinden üzerine düşen kalaslar sonucunda kaza geçirdiği, bu kaza neticesinde dizinden ve ayak baş parmağından yaralanan davacının diz bölgesinden iki kez ameliyat olduğu ve ayak baş parmağının doku kaybı nedeniyle ampute olmasından ötürü kesildiği, davacının bahsi geçen kaza dışında kalp hastası olduğu, mevcut kalp rahatsızlığı sebebiyle 03/12/2012 tarihinde by pass / kalp ameliyatı geçirdiği dosyaya sunulan sigorta poliçesi kayıtlarından, hastane ve tedavi evraklarından sübuta ermiştir.
Davacı iş yerinde gerçekleşen kazanın sigorta poliçesinde yer alan kaza tanımına uyduğunu, kalp rahatsızlığına ilişkin olarak ise poliçede tehlikeli hastalıklar klozu çerçevesinde sigorta teminatı altında olduğunu, bu nedenle hem kaza hem de hastalık sonucunda uğradığı toplam %62 oranında daimi maluliyetin sigorta tazminatından ödenmesi gerektiğini ileri sürerek maddi ve ayrıca manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı sigorta şirketi tehlikeli hastalıklar ve manevi zararlar klozunun poliçede teminat altına alınmadığını, bu nedenle kalp ameliyatındaki maluliyetten (maddi tazminattan) ve manevi zararlardan sorumlu olmadıklarını savunmaktadır.
Taraflar arasından akdedilen sigorta poliçesine bakıldığında Teminatların; Vefat Teminatı ve Kazaen Maluliyet teminatı olduğu, bu iki teminat dışında Tehlikeli Hastalıklar veya Manevi Tazminatın açıkça sertifikada teminatlar kapsamına alınmadığı / yazılmadığı görülmektedir. Sigorta poliçesinin 2. ve 4. sayfalarında Tehlikeli Hastalıklar Klozuna ilişkin açıklamalar yapılmış ise de; aynı açıklamalar bölümünde “sertifikada belirtilmiş olması kaydıyla” bu klozların teminatlar dahilinde olacağı kararlaştırılmıştır. Ancak, poliçenin / sertifikanın Teminatlar kısmı incelendiğinde Tehlikeli Hastalıkların açıkça bu bölümde yazılı olmadığı, bu nedenle sigorta kapsamına / teminata dahil edilmediği anlaşılmıştır. Bu halde; hayat sigortası poliçesi kapsamında teminatlara dahil edilmeyen Tehlikeli Hastalıklardan ötürü davalı sigorta şirketinden sigorta tazminatı talep edilemeyeceği açıktır. Diğer bir deyişle, somut olayda davacının kalp rahatsızlığı sebebiyle by pass / kalp ameliyatı olması ve maluliyet iddiaları davalı sigorta şirketine karşı ileri sürülemeyecek, bu sebeple (tehlikeli hastalık) maddi tazminat da istenemeyecektir. Öte yandan, davacının manevi zararları hayat sigortası poliçesi kapsamında olmadığından bu yöndeki talepleri de yerinde görülmemiştir.
Kazaen Maluliyet Sigorta poliçesinde teminat kapsamına alınmış olup, davacının iş yerinde 19/12/2011tarihinde geçirdiği kaza sonucunda mevcut yaralanmasının; poliçe süresi içinde gerçekleşmesi ve teminata dahil olması nedeniyle davalı sigorta şirketinin sorumluluğu kapsamında olduğu açıktır. Esasen, bu konuda taraflar arasında ihtilaf da yoktur. Davacının bahsi geçen kaza neticesinde yaralanmasına ilişkin olarak görmüş olduğu tıbbi tedavilere ilişkin tüm kayıtlar eksiksiz olarak celp edilmiş, akabinde dosya maluliyet oranın tespiti amacıyla İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kuruluna gönderilmiş, Adli Tıp Kurulu tarafından kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri uyarınca düzenlenen 29/09/2014 tarihli raporda; davacının %19,2 oranında maluliyetinin oluştuğu tespit edilmiştir. Davacı maluliyet raporuna karşı her ne kadar kalp ameliyatının da maluliyet oranının belirlenmesinde esas alınmasını gerektiğini ileri sürmüş ve itiraz etmiş ise de; yukarıda değinildiği üzere tehlikeli hatalıkların teminatlar kapsamında olmadığından bu yöndeki itirazlarına itibar edilmemiştir.
Davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarının hesaplanması amacıyla dosya aktüerya bilirkişisine tevdi edilmiş, bilirkişi … 22/06/2015 tarihli kök raporunda davacının netice olarak 10.959,79 TL sigorta tazminatı isteyebileceğini mütalaa etmiştir. Davacı aktierya raporuna karşı tıpkı maluliyet raporunda olduğu üzere geçirmiş olduğu kalp ameliyatının, tazminatın hesaplanmasında esas alınması gerektiğini ve toplam %62 maluliyet oranı üzerinden tazminatın belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek itirazda bulunmuş ise de; aktüerya bilirkişinin 03/07/2017 tarihli ek raporunda doğru ve yerinde olarak davacının kalp ameliyatının sigorta teminatı dışında olduğu, sigorta kapsamında olmayan riskler için sigorta şrketinden tazminat talep edilmesinin mümkün olmadığı, Adli Tıp Kurumu raporunda davacının kalp ameliyatı sebebiyle maluliyet verilmediği, bu yüzden %62 oranında ve bu oran üzerinden tazminat hesabı yapılmasının dosya içeriği ve poliçe hükümleri kapsamında mümkün olmadığını belirtmiş, kök rapordaki görüşlerini korumuştur. Aktüerya bilirkişisinin kök ve ek raporunun, bilimsel yönden yeterince açıklayıcı nitelikte ve uyuşmazlığı giderici mahiyette bulunduğu, raporun gerekçeli, dosya içindeki bilgi, belge ve delillerle uyumlu ve denetime açık şekilde tanzim edildiğinden hükme esas alınmıştır.
Davacı maddi tazminat talebini 10.959,79 TL üzerinden ıslah etmiş olup, mevcut ıslah beyanı doğrultusunda maddi tazminat talebinin bu tutar üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir. Dava öncesinde sigorta şirketine yazılı başvurunun hangi tarihte yapıldığı ve sigorta şirketine ulaştığına dair davacı tarafından dosyaya herhangi bir delil sunulmamıştır. Ancak, davalı sigorta şirketinin davacıya tazminat ödenmesine yönelik ibraname düzenlediği, bu ibranamenin 18/02/2013 tarihli olduğu, temerrütün en geç bu tarihte oluşacağı kanaatine varılmıştır. Esasen davalının cevap dilekçesinde ve sunduğu delillerde sigorta tazminatının ödenmesine yönelik düzenlendiği ibraname kendisinin de kabulünde olup, en geç bu ibranamenin düzenlendiği tarih itibariyle sigorta tazminatı için davalının mütemerrit durumda olduğu kabul edilmelidir. Ayrıca, davacının talebi doğrultusunda yasal faize hükmedilmiştir. Diğer taraftan; davacı her ne kadar manevi tazminat isteminde bulunmuş ise de; manevi tazminat sigorta poliçesi kapsamında olmadığından manevi tazminat talebinin tümden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1-Davacının maddi tazminat talebinin ıslah beyanları doğrultusunda KABULÜ ile; 10.959,79 TL ‘nin temerrüt tarihi olan 18/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacının manevi tazminat talebinin REDDİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (10.959,79 TL) üzerinden alınması gereken 748,66 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 204,95 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 543,71 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 204,95 TL peşin harç, 874,50 TL posta, tebligat ve 300,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.379,45 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 721,30 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından yapılan 60,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 28,62 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat talebi bakımından kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebi bakımından reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1-3-4. ve 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 15/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır