Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/32 E. 2022/384 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/32 Esas
KARAR NO : 2022/384

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/01/2020
KARAR TARİHİ : 16/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine … 19. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından icra takibinde borca ve fer’ilerine itiraz ederek takibin durdurulduğunu, müvekkili inşaat mühendisi olduğunu, … isimli şahıs firmanın mühendislik ve inşaat hizmetlerini verdiğini, müvekkili, davalı şirket için inşaat işi yaptığını, yapılan inşaat işlerinde kullanılacak malzemeler de müvekkili tarafından temin edildiğini, davalı, müvekkilin emek ve kullandığı malzemelerin karşılığını ödemediğini, davalının müvekkile olan borcunun likit borç olduğunu ve muaccel hale geldiğini, müvekkilin davalı ile aralarında yapmış olduğu anlaşma uyarında inşaat işlerinin sabit olduğunu, alacağın tahsilini teminen alacak miktarından az olmamak üzere davalının haczi kabin tüm taşınır, taşınmaz mal ile hak ve alacakları üzerinde ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini beyan ederek davanın kabulü ile borçlunun itirazının iptalini, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının davayı açmasında hukuki yarar olmadığını, davanın bu usuli eksiklik nedeniyle reddi gerektiğini, hizmetten beklenen faydanın sağlanamamış olduğunu aksine zarar oluştuğunu, davacı edimini eksik ve ayıplı olarak ifa ettiğini, müvekkili şirket ödemezlik defi hakkını kullandığını, davacı taraf edimini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmemesi sebebiyle alacağa hak kazanmadığını, faturaya itiraz edilmemesi faturanın içeriği kabul anlamına gelmediğini, faturaya konu edimlerin ayıpsız ve sözleşmeye uygun ifa etmediğini beyan ederek davanın reddini, davacı müvekkili aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talebinin reddini, müvekkili şirket lehine icra takibi bedelinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına takdirine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı alacak için … 19. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
…19. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından 86.400,00-TL alacak için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4).
Ticari defterler uyumlu değil ise muntazam tutulmuş olsun veya olmasın sahibi aleyhine delil olacaktır. Ancak defterlerden biri muntazam olsa da her iki defter de sahibi aleyhine kayıt içeriyor ise aleyhe delil sayılma yönünden öncelikle iddiasını ispat yükü altında olan taraf defterleri aleyhine delil sayılmalıdır. Yani ispat yükü altında olan taraf kendi defterindeki aleyhe kayıtları bertaraf edecek şekilde karşı tarafın aleyhine olan ticari defterler kayıtlarından yararlanmamalıdır. Bunun sonucu ise aleyhe kayıtların uyuşmayan kısmından ispat yükü altında olan tarafın yararlanamayacağı kabul edilmelidir. Çünkü ispat yükü, uyuşmazlık konusu hususlar için olup, karşı tarafın ileri sürmediği bir husus için ispat yükü de söz konusu olamayacağından bu sonuca varılması usul kurallarının da temel bir sonucudur”.(Yargıtay 15. 2017/23 2018/2735K.sayılı ilamı)
Davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde ve tüm dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, incelenen ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal sürede yapılıp yapılmadığı, sahibi lehine delil teşkil edip etmediği, davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilen faturanın tarafların ticari kayıtlarında bulunup bulunmadığı, bu fatura konusu tutarın sözleşme ile kararlaştırılan şekilde hesaplanarak fatura edilip edilmediği ve diğer uyuşmazlık noktaları dikkate alınarak diğer hususlarda bilirkişi raporu alınmasına karar verilerek; Mali Müşavir Bilirkişisi…’e tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 15.04.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “Davacının 2018 yılı defterlerinden yevmiye, defter-i kebir ve envanter defterleri 213 sayılı VUK’un 220.maddesi, 6102 sayılı TTK’nın ilgli 64.maddesine hükmüne göre açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırdığı, buna istinaden ilgili yılların yasal defterlerinin sahibi lehine delil olma özelliği taşıdığı, 21.09.2018 tarih … nolu faturanın hatalı cariye işlenmesinin sehven yapıldığı, bu … A.Ş.’nin borcunu ortadan kaldırmayacağı ve hatada kasıt olmadığı, Takip tarihi olan 14.06.2019 tarihinden dava tarihi olan 14.01.2020 tarihine kadar …’nın … A.Ş.’den 86.400,00.-TL (53.100.-TL fatura + 41.300.-TL fatura – 8.000.-TL ödeme) + 9.878,01.-TL %19.50 faiz olmak üzere Toplam 96.278,01.-TL alacağı olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.” şeklinde tespit edilmiştir.”
Davalı defterleri de değerlendirilmek suretiyle Mali Müşavir Bilirkişisi …’dan talimat mahkemesince sunulan rapor da dikkate alınarak birleştirici mahiyette rapor tanzimi istenmiş; dosya Mali Müşavir Bilirkişisi, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 07.04.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “1. Taraflarca ibraz edilen yasal defterlerin (HMK md. 222) sahipleri lehine delil niteliklerinin bulunduğu,
2. Taraflarca ibraz edilen yasal defter, davacının icra takibi ve davalı cari hesap ekstraları kayıtlarında 14.06.2019 takip tarihi itibari ile 86.400,00 TL’lik davacı alacağı konusunda tam mutabakatın bulunduğu belirlenmiştir.
3. Davacı tarafça takibe konu mal ve/veya hizmetlerin verildiği ayrıca takibe konu edilen mal ve hizmet teslim bedellerine ait faturaların davalı yasal defterlerinde aynen kayıtlı olduğu, davacının alacağının da davalı defterlerinde aynen kayıtlı olduğu, davalının kalan bakiyenin ödendiğine dair herhangi bir vesaik sunmadığı nazara alındığında davacı tarafın 14.06.2019 takip tarihi ile Davalı taraftan 86.400,00 TL’si asıl alacaklı olduğunun ispatlandığı,
14.06.2019 tarihli 86.400,00 TL’lik takip miktarı ile karşılaştırıldığında fazla talebin söz konusu olmadığı,
Bu itibarla takibin 86.400,00 TL’si üzerinden devamı ile tarafların tacir ve davalının İcra ödeme emrinin tebliğ tarihi itibari ile mütemerrit olduğu nazara alınmak suretiyle 14.06.2019 İcra ödeme emri tebliğ tarihinden itibaren ispatlanmış davacı asıl alacağı 86.400,00 TL.sına davacı talebi doğrultusunda 3095 Sy.K.nun 4489 Sy.K.nun ile değişik 2.Maddesi gereğince T.C Merkez Bankası tarafından dönemde Kısa Vadeli Avans Kredilerine uygulanan faiz oranları (01.07.2018- 31.12.2019 arası %19,50; 01.01.2020-30.06.2020 arası %13,75; 01.07.2020- 31.12.2020 arası %10,00; 01.01.2021-31.12.2021 arası %16,75; 01.01.2022 tarihi sonrası %15,75) üzerinden basit usulde(3095 Sy.K.m3)temerrüt faizi tahakkukunun uygun olacağı,
4. Davacı tarafça talep edilen %20 oranında icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatının sayın mahkemenin takdirinde bulunduğu, görüş ve kanaatine varılmıştır. ” şeklinde tespit edilmiştir.
Yargıtay uygulamasında da kabul olunduğu üzere “davalının ticari defterlerinde kayıtlı borç bakımından defterleri kendi aleyhinde delil olacaktır. 6100 sayılı HMK m.220, m.222 hükümleri dikkate alındığında hiçbir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşemeyeceğinden faturaların davalı defterinde kayıtlı olması, faturalar içeriğindeki hizmetin davalıya teslim edildiğine karine oluşturur. Bu karinenin aksini,bir başka deyişle faturalar içeriği hizmetin teslim edilmediğini, faturaların usulsüz olduğunu davalı ispatlamalıdır.”(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/19-823E.2019/553K.sayılı ilamı)
Dosya kapsamında birbiri ile uyumlu taraf defterleri içeriğine göre; takip konusu alacağını oluşturan faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafından cevap dilekçesi içeriğinde hizmetin ayıplı ifasına yönelik savunmada bulunulmuştur. Taraflar tacir olduğundan davalı savunması yönünden dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 23/1-c maddesi hükmünün uygulanması gerekmektedir. Buna göre; “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK’nun 223. maddesinin 2. fıkrası uygulanır.” Yargıtay uygulamasında ayıp ihbarının, 6102 Sayılı TTK’nın 18/3 maddesinde açıklandığı şekilde yapılması zorunludur. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 18/2. maddesi uyarınca; “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.”
Davalı tarafından kendisine verilen hizmetin eksik ve ayıplı olduğu yönünde cevap dilekçesindeki soyut ifadeler dışında dosya kapsamında herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu haliyle de somutlaştırılmayan ayıp iddiasına ihbar sürelerine uyularak davacıya yönelik bir bildirimde bulunulmadığı ve bu hususa ilişkin bir delile de dayanılmadığı nazara alınarak ayıplı hizmet savunmasına itibar edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamına göre, davacının takip konusu ettiği faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu taraf defterlerinin uyumlu olduğu, davalı tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların davacı kayıtlarına aykırı olmaması, davalının somutlaştırılmamış ayıp savunması dışında bir ödeme savunmasının bulunmaması, 6100 sayılı HMK m.220, m.222 hükümleri dikkate alındığında hiçbir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşemeyeceğinden faturaların davalı defterinde kayıtlı olması, faturalar içeriğindeki hizmetin davalıya teslim edildiğine karine oluşturması, davalı tarafça karinenin aksinin ispatına yönelik bir delilin sunulmamış olması, cevap dilekçesi içeriğinde ayrıca yemin deliline de dayanılmamış olması karşısında davanın kabulü ile, davalının … 19. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında aynen devamına, karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (HGK’nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Dosya kapsamında birbiri ile uyumlu taraf defterleri içeriğine göre; takip konusu alacağını oluşturan faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, alacağın davalı tarafça gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte olduğundan alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın kabulü ile,
Davalının … 19. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında aynen devamına,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla 86.400,00-TL’ nin %20′ tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen dava değeri (86.400,00 TL) üzerinden alınması gereken 5.901,98 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 1.043,50 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 4.858,48 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 1.043,50 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, posta ve tebligat masrafı 226,75 TL, bilirkişi ücreti 1.450,00- TL olmak üzere toplam 2.774,65 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yatırılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca belirlenen 12.032,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin dava açılmadan evvel arabuluculuk görüşmelerine mazeret bildirmeksizin katılmaması sebebiyle davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair,e-duruşma ile katılan taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.16/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır