Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/319 E. 2022/105 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/319 Esas
KARAR NO : 2022/105
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/07/2020
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
KANUN YOLU : İSTİNAF

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı-borçlu arasında akdedilen franchıze ve yatırım destek sözleşmesi gereğince cari hesap şeklinde işleyen ticarette, müvekkili şirketin davalıdan, 18.10.2019 takip tarihi itibarı ile 71.035,23TL, ana para nakit alacağının bulunduğunu, alacağın tahsili amacı ile davalı aleyhine ….İcra Müdürlüğü’nün 2019/… esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, yapılan bu takibe davalı tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk başvurusundan borçlu ile anlaşma ihtimali bulunmadığından bir sonuç alınamadığını, davalının, yetkiye, alacağa ve faiz oranına, tamamen hukuka aykırı bir şekilde itiraz ettiğini, Franchize ve Yatırım Destek Sözleşmesinde, yetkili Mahkeme ve İcra Dairelerinin, İstanbul Adliyesi olduğu açıkça belirtilmiş olduğundan yetki itirazının kötü niyetli olarak yapıldığını, müvekkili ile borçlu davalı arasındaki ticari ilişkinin, müvekkili kayıtlarında sabit olduğunu, borçlunun açıkça kötü niyetli olarak muaccel borcuna itiraz ettiğini, borçlu davalının temerrüdü halinde uygulanacak faiz oranının, sözleşmenin 27.7 maddesinde açıkça %25 olarak belirlendiğini, borçlu davalının faize yaptığı itirazında da kötü niyetli olduğunu beyanla davalı borçlu aleyhine başlatılan icra takibine itirazın iptali ile takibin 71.035,23 TL üzerinden devamına, davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile müvekkili arasında ticari bir anlaşma bulunduğunu, müvekkiline gönderilen ürünler karşılığında davacıya aylık belirli ödemeler yapıldığını, davacı tarafından haksız ve yersiz olarak müvekkilinin ana borcunun üzerine faiz işletilerek, borç miktarından daha fazlasının talep edildiğini, davacı şirkette, müvekkili ile görüşmeleri sağlayan personelin yerine getirilen yeni personel tarafından cari hesaba faiz işletildiğini, müvekkilinin, vade farkı adı altında toplamda 71.053,23 TL borcu olduğunun belirtildiğini, bu durumun, davaya konu anlaşmazlığın doğmasına ve davacının icra takibi başlatmasına sebep olduğunu, müvekkilinin, haksız başlatılan icra takibine, her ne kadar ilk olarak borcu olmadığını belirterek tümüyle itiraz etmiş ise de esas olarak davacı şirkete ait hesap dökümleri incelediğinde, davacı şirkete 71.035,23 TL borcu olduğunu görerek davacı şirketi aradığını, fakat davacı şirketin alış veriş tutarına faiz uygulamakta ısrar etmesi nedeniyle, müvekkilinin de haklı olarak davacıya ödeme yapmadığını, müvekkilin davacı şirkete 45.000TL borcunun kaldığını, bu borç için davacı şirkete senetler verildiğini beyanla davacı tarafından, haksız ve yersiz açılan davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı takip dosyası, taraflar arasında akdedilen Franchise ve Yatırım Destek Sözleşmeleri, faturalar, taraflara ait BA – BS formlarını içeren vergi dairesi kayıtları, ticari defter ve belgeler celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, alacak tutarının tespiti amacıyla Mali Müşavir bilirkişi … ‘a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 18/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Davacının, davalıdan, 18.10.2019 takip tarihi itibariyle 71.035,23 TL asıl alacağının bulunduğu, Bu alacağa, takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık sözleşmede yer aldığı üzere %25 faiz hesaplanabileceği…” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya, davalı defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere Mali Müşavir bilirkişi … ‘a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 15/12/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak;”…18/10/2019 tarihinde davalı …’ın kendi kayıtlarına göre davacıya 123.000,00 TL borçlu olduğu, takip tarihinden sonra davacının hesabına kaydedilen 98.000,00 TL kaydın hiçbir dayanağının bulunmadığı, esasen davalı tarafın defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, kapanış tasdiklerinin hiç yapılmadığı, kanunen aranan şartlara sahip olmadığından davalı defterlerinin delil vasfına haiz olmadığı, davacının, davalıdan, 18.10.2019 takip tarihi itibariyle 71.035,23 TL asıl alacağının bulunduğu, Bu alacağa, takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık sözleşmede yer aldığı üzere %25 faiz hesaplanabileceği…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı şirket ile davalı arasında Franhise, Ariyet ve Yatırım Destek Sözleşmelerinin imzalandığı, mezkur sözleşmeler uyarınca taraflar arasında cari hesaba dayalı akdi ve ticari ilişkinin bulunduğu, bu kapsamda davacı şirket tarafından davalıya mal ve ürün gönderildiği, davalının bu mal ve ürünlerin bedelini sözleşmede kararlaştırılan şekilde davacıya ödemekle yükümlü olduğu, davalının ticari ilişki ve cari hesaptan kaynaklanan alacağı ödememesi üzerine davacının davalı hakkında …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı takip dosyası üzerinden icra takibine giriştiği, davalının borca tümüyle itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, davacının duran takibe devam edilmesi ve alacağn tahsil edilmesine yönelik olarak işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Davalı cevap dilekçesinde, icra dosyasındaki borca itiraz dilekçesinden farklı olarak, borcunun 45.000,00 TL olduğunu beyan ve ikrar etmiş, ayrıca 45.000,00 TL’ lik borcu için davacı tarafa senetler verildiğini savunmuştur.
Uyuşmazlık, ticari ilişki kapsamında davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, özellikle düzenlenen senetler sebebiyle borcun tümüyle ödenip ödenmediği, icra takip tarihi itibariyle alacak tutarının miktarı noktasında toplanmaktadır.
Davalı icra takibinde ödeme emrine itiraz dilekçesinde, takibe konu borcun tamamına karşı itirazda bulunduğu halde, yargılama sırasında sunduğu cevap dilekçesinde bu sefer incelemiş olduğu defter ve kayıtlarına göre davacıya 45.000,00 TL borçlu olduğunu beyan ve ikrar etmiştir. Bu halde, mevcut ifadenin mahkeme içi ikrar niteliğinde olması karşısında davalının icra dosyasında borca itiraz dilekçesindeki borcunun bulunmadığına yönelik savunmalarına itibar edilmemiştir.
Mahkememizce, icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise tutarının tespiti amacıyla tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde mali bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
SMMM bilirkişinin 18/05/2021 tarihli kök raporunda belirtildiği üzere, davacının ticari defter ve belgelerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içinde ve usulünce yapıldığı, kanunen aranan şartları taşıdığı ve sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu belirlendikten sonra icra takip tarihi itibariyle davacı defterlerine göre davacının davalıdan 71.035,23 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. SMMM bilirkişi tarafından kök raporda davalı defter ve belgeleri incelenmediğinden, davalı vekili kayıtların incelenmesi yönünde itirazda bulunmuştur. Öncelikle belirtmek gerekir ki, davalı cevap dilekçesinde açıkça kendi ticari defter ve belgelerine delil olarak dayanmamıştır. Davacı dava dilekçesinin deliller kısmında yalnızca kendi defter ve kayıtlarına delil olarak dayanmıştır. Ancak, davalının delil listesinde cari hesap dökümlerine dayanmış olması, cari hesap kayıtlarının izlenebilmesi için ticari defter ve belgelerin incelenmesi zorunluluğu, davalı vekilin celse kaybına sebebiyet vermeden ticari defter ve belgeleri mahkememize ibraz etmesi, ticari defter ve belgelerin incelenmesi isteminin açıklanan nedenlerle davayı uzatmaya yönelik olmaması ve Mahkememizce eksik tahkikat yapılmaması adına itiraz talebi kabul edilmiş, ek rapor alınması yoluna gidilmiştir. Mali bilirkişi tarafından düzenlenen 15/12/2021 tarihli ek raporda da belirtildiği üzere, davalının ticari defter ve belgelerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içinde ve kanuna uygun olarak yapılmadığı, defterlerin kanunen aranan şartlara göre ve usulünce tutulmadığından sahibi lehine delil vasfına haiz olmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafın ticari defter ve belgeleri Türkiye Muhasebe Standartlarına dahi uygun şekilde tutulmamıştır. Esasen, davalı vekili ek rapora karşı beyan dilekçesinde, defterlerin kanunen aranan şartlara sahip olmadığını ve usulünce tutulmadığını kendisi de beyan etmektedir. Bilindiği üzere, ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olması zorunludur (HMK m. 222), Açıklanan nedenlerle, davalının ticari defter ve belgelerinin kanunun aradığı şartları taşımadığından davalı lehine delil olarak kabul edilmemiştir. Mevcut durum ek raporda bilimsel olarak ve kapsamlı şekilde tarif edilmiştir.
Diğer taraftan, incelenen davalı defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davalı taraf, davacı şirkete 123.000,00 TL borçlu olduğu görülmektedir. Başka bir anlatımla, davalının defter ve belgelerine göre davacı şirket icra takip tarihi itibariyle 123.000,00 TL alacaklıdır. Ancak, davalı taraf hiçbir yasal dayanağı bulunmadan ve cari hesaba ekli hiçbir belge ibraz etmeden tek taraflı ve yine kanuna aykırı olarak icra takip tarihinden sonra kendi lehine 98.000,00 TL alacak kaydı işlemiştir. Tekraren ifade etmek gerekirse, 98.000,00 TL alacak kaydına yönelik davalı defterlerinde hiçbir kayıt ve belge bulunmamaktadır. Aynı hususlar, ek raporda da ifade edilmiştir. Bu itibarla, davalının ticari defter ve belgelerinin usulünce tutulmaması sebebiyle bu kayıtlara HMK 222/2. madde hükmü gözetilerek itibar edilmemiştir.
Bilirkişi ek raporu dosyaya sunulduktan sonra davalı vekili itiraz dilekçesi vermiş olup, itiraz dilekçesi ekinde bir kısım senet fotokopilerini dosyaya delil olarak ibraz etmiş ve yeniden farklı bir heyetten defterlerin incelenmesi yönünde rapor alınmasını istemiştir. Basit yargılama usulüne tabi eldeki davada, tahkikat aşamasında sunulan senet fotokopilerine ilişkin yeni deliller ve vakıalar, öncelikle iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı kapsamındadır. Bu nedenle, HMK’ nın 319. maddesi uyarınca bu delillerin incelenmesi ve yeniden araştırma yapılması esasen yasal olarak imkansızdır. Kaldı ki, davalının ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun olarak tutulması sebebiyle kanunen delil vasfına dahi sahip değildir. Öte yandan, kanunen ve usulünce tutulmayan defterlerde tek taraflı olarak muhasebe standartlarına aykırı şekilde gelişigüzel sürekli değiştirilen kayıtların incelenmesi yargılamaya herhangi bir katkı da sağlamayacaktır. Ne var ki, Mahkememizce tüm bu durumlara rağmen belgeler incelenmiş, sunulan senetler zaten davalı tarafından ödenmiş olup, cari hesap bakiyesinden düşülen senetler olduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin rapora karşı dilekçesinde de belirttiği üzere, cari hesap bakiye borcu için verilen diğer senetler ise davalı tarafından ödenmediğinden, bu senetler halen davacı taraftadır. Davalı, cari hesaba konu diğer senetlerin halen davacı tarafta bulunması sebebiyle iadesini istemiş ise de; yine bizatihi kendi beyanlarında geçtiği üzere ödeme yapılmaması sebebiyle davacı taraf bu senetleri haklı olarak iade etmemiştir. Nitekim, davalı cari hesap bakiyesinin cevap dilekçesinde belirttiği tutarı kadar borcu olduğunu kabul etmekte ve bu borç için verilen senetlerin ödenmediğini de ikrar etmektedir. Ayrıca, usulüne uygun tutulan davacı kayıtlarında bakiye borç için verilen diğer senetlerin tahsil edildiği noktasında ödemeye ilişkin hiçbir bir kayıt da bulunmamaktadır. Aksine, davacı şirket takip tutarının tamamı kadar davalıdan alacaklıdır.
Yapılan açıklamalar karşısında, davalının cari hesap bakiyesinden kalan borcunu ödemediği, ödeme itirazında bulunarak borcu bulunmadığını savunmuş ise de kendi defterlerinin usulüne uygun tutulmadığından sahibi lehine delil vasfının dahi olmadığı, usulünce tutulan davacı kayıtlarında cari hesap bakiyesinin ödendiği noktasında herhangi bir ödeme belgesi veya delil de olmadığından deöeme savunmasının ispatlanamadığından davacının icra takip tarihi itibariyle davalından 71.035,23 TL alacaklı olduğunun belirlenmesi karşısında SMMM bilirkişinin kök ve ek raporu doğrultusunda davanın kabulüne, ayrınca alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla İİK 67.adesindeki yasal koşullar oluştuğunda davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilerek aşağıda şekilde hüküm kurumuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında ve aynen DEVAMINA,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (71.035,23 TL) üzerinden alınması gereken 4.852,41 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 857,93 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 3.994,48 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 857,93 TL peşin harç, posta ve tebligat masrafı 66,60-TL, bilirkişi ücreti 1.000,00 TL olmak üzere toplam 1.924,53 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 10.034,58 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.16/02/2022

Katip …
e-imza *

Hakim …
e-imza *