Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/3 E. 2021/286 K. 21.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/3 Esas
KARAR NO : 2021/286

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/01/2020
KARAR TARİHİ : 21/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının … poliçe nolu mali mesuliyet sigortası ile sigortalandığı; … plakalı aracın 11/01/2018 tarihinde kazaya karıştığını ve araçta bulunan müvekkilinin yaralandığını, kaza sonucunda müvekkilinin ameliyata alındığını ve dalağının alındığını, kalçasında meydana gelen kırıklar neticesinde kalıcı maluliyete ve organ kaybına uğradığını, bu nedenlerle müvekkilinin uğradığı zararından fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminatın kaza tarihi olan 11/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, somut olayda dava öncesi müvekkili şirkete hiçbir başvuruda bulunulmadığından davada yazılı başvuruda bulunulmasına ilişkin dava şartının yerine getirilmediğini, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere davacının geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi gideri talebinin poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunu, talebin reddinin gerektiğini, hatır taşıması nedeniyle zarar miktarında indirim yapılmasının gerektiğini, davacı yanın avans faizi talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını, bu nedenlerle haksız davanın reddine, kabul anlamına gelmemek üzere tazminat hesaplaması yapılması halinde %40′ tan az olmamak üzere hatır taşımacılığı sebebiyle müterafik kusur indiriminin yapılmasına, müvekkili şirket aleyhine tazminata hükmedilmesi halinde dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
ZMMS poliçesi, hasar dosyası, kaza tespit tutanağı, arabuluculuk son tutanağı, … SGK İl Müdürlüğünün yazı cevabı, davacının kaza nedeniyle görmüş olduğu tıbbi tedavilere ilişkin tüm hastane kayıtları ve raporlar ile sosyal ve ekonomik durum araştırması celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi tazminat (sürekli iş göremezlik / maluliyet) istemine ilişkindir.
Davacı … 11/01/2018 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle yaralanmış olup, kaza neticesinde oluşan maluliyet zararının tazmini amacıyla kazaya karışan … plaka sayılı aracın ZMMS sigortacısı .. Sigorta A.Ş.’ ye karşı işbu davayı ikame etmiştir. Davalı sigorta şirketi, dava açılmadan evvel davacı veya vekili tarafından kendilerine yazılı başvuruda bulunulmadığını ve dava şartına yerine getirilmediğini savunmuştur.
Uyuşmazlık, eldeki davada sigorta şirketine usulüne uygun olarak yazılı başvuruda bulunulup bulunulmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yasal düzenlemeye bakıldığında: KTK’ nın Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı başlıklı 97. maddesinde “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Sigorta şirketine yazılı başvuru yapılması, özel bir dava şartıdır. Zarar gören kimse, mali sorumluluk sigortası kapsamında dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunmak zorundadır. Ancak, yerleşik yargı uygulamasında bu hüküm kesin suretle ve katı bir şekilde uygulanmamış, trafik kazasında cismani zarara uğrayan kişilerin bu dava şartı nedeniyle hukuki yükümlülüklerini tam olarak bilememeleri ihtimaline binaen tekrar mağdur olmaları önlenmek istenilmiş, yargılama sürecinde dahi bu şartın yerine getirilmesi ve gerekirse bu konuda Mahkemelerin taraflara süre ve imkan tanınması gerektiğine ilişkin kararlar verilmiştir (İstanbul BAM 9. H.D. 2017/1674 E., 2018/1858 K.). Yerleşik yargı uygulamasının bu husustaki yasal dayanağı ise, HMK’ nın 115/2. maddesi olup, bahsi geçen hükümde aynen “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder”. denilmiştir. Tarafların hak kaybının önlenmesi ve hükmün konuluş amacı gözetildiğinde, KTK 97. maddesinin sonradan tamamlanabilen bir dava şartı olduğu konusunda duraksama yoktur. Bu halde, Mahkemelerin yazılı başvuru şartına yönelik olarak bu özel dava şartının sonradan tamamlanabilen bir dava şartı niteliğinde olduğu gözetilerek taraflara süre ve imkan tanıması gerektiği açık olup, hemen davanın usulden reddi yoluna gidilmemesi konusunda özen göstermesi gerekir.
Mahkememizce hasar dosyasının celp edilmesi amacıyla davalı sigorta şirketine müzekkere yazılmış, dava öncesinde yazılı başvuru yapılmadığı için davalı sigorta şirketi hasar dosyası yerine, ZMMS poliçesini göndermiştir. Bu durum üzerine, Mahkememizin 30/09/2020 tarihli 1. celsesinin 3. nolu ara kararı uyarınca KTK’ nın 97.maddesi uyarınca dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine yazılı başvuru yapılıp yapılmadığı, yazılı başvuru yapılmış ise buna ilişkin kayıtların varsa dosyaya ibraz edilmesi için davacı vekiline iki haftalık süre ve imkan tanınmıştır. Hatta aynı ara kararın devamında yazılı başvuru yapılmamışsa iki haftalık süre içinde başvuru yapılmasına aksi halde KTK 97. ve HMK 114/2. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verileceği duruşmada hazır bulunan vekilin yüzüne karşı ihtarla tefhim edilmiştir. Davacı vekilinin ara karar içeriği ve ihtar gereğince sunduğu bila tarihli dilekçesinde yazılı başvuru şartına yönelik evrak örneğini dosyaya ibraz ettiği anlaşılmıştır. Ne var ki, ibraz edilen belgede açıklamalar kısmında “… plaka sayılı araç” için ve “geçici iş göremezlik ile tedavi giderlerinin” ödenmesinin talep edildiği görülmüştür. Başka bir anlatımla, davacı vekili tarafından sunulan evrak mahkememizde talep edilen araç ve zarar kalemleri ile uyumlu değildir. Esasen bu başvuru, aynı kazaya karışan diğer araçla ilgili yapılmış olup, davaya konu araç ve maluliyet tazminatı ile ilgisi bulunmadığı açıktır. Davaya konu araç ve maluliyet tazminatı için davalı sigorta şirketine dava öncesinde yapılan yazılı bir başvuru bulunmadığı belirlenmiştir.
Mahkememizce 1. celsenin 3 nolu ara kararı ile verilen sürenin “kesin süre” niteliğinde olmaması ve yukarıda açıklandığı üzere hemen davanın usulden reddi yoluna gidilmemesi konusunda özen gösterilerek; 09/12/2020 tarihli 2.celsenin 1 nolu ara kararı ile davalı sigorta şirketine yazılı başvuru yapılması konusunda davacı vekiline yeniden süre ve imkan tanınmıştır. Mahkememizce verilen bu ikinci süre esasen HMK’ nın 94/2. maddesi uyarınca kesin süre olmakla birlikte, yine de ara kararda açıkça ve ayrıca kesin süre verildiği, kesin süreye konu işlemin ne olduğu, davacı vekili tarafından ne yapılması ve nereye başvurulması gerektiği, aksi halde hangi usuli sonuçların doğacağı ve ne şekilde karar verileceği yaklaşık bir sayfa ve büyük harflerle dikkat çekici bir şekilde detaylı olarak yazılmış ve kapsamlı olarak açıklanmıştır. Ancak mevcut ara karar içeriğine rağmen davacı vekili tarafından sunulan bila tarihli belgede, önceki başvuruya ilişkin araç bilgilerinin sehven yanlış yazıldığı sigorta şirketine bildirilmekle yetinilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki,… plaka sayılı araç için yapılan başvuru tarihi, sehven yapıldığı belirtilen ilk başvuru olup 30/09/2020 tarihlidir ve sigorta şirketi kayıtlarına 07/10/2020 tarihinde girmiştir. Bu başvurunun sehven yapıldığına yönelik ikinci başvurunun tarihi ise ilk başvurudan daha önce 15/02/2020 tarihli olması akıl ve mantık kurallarıyla bağdaşması mümkün değildir. Davacı vekili mahkeme ara kararındaki sürede başvuru yapıldığını ispatlayabilmek adına daha sonra başvuru yapmasına rağmen talep dilekçesine eski tarihli olarak 15/02/2020 tarihini atmıştır. Ne var ki, bu ikinci belgenin sigorta şirketi kayıtlarına 15/12/2020 tarihinde girdiği kaydından anlaşılmaktadır. Öte yandan sehven yapıldığı belirtilen ilk başvuruda davaya konu maluliyet tazminatından farklı olarak açıkça davayla ilgisi bulunmayan geçici iş göremezlik ve tedavi giderleri talep edilmiştir.
Mahkememizce yazılı başvuru şartına yönelik olarak dava şartının, davanın usulden reddine karar verilmesi konusunda araç olarak kullanılmaması, hemen davanın usulden reddi yoluna gildilmemesi konusunda özel çaba gösterilmesine rağmen, dava öncesinde ve yargılama aşamasında bu konuda her türlü süre ve imkan tanınmış, ancak yine de usulüne uygun şekilde sigorta şirketine yazılı başvuru yapılmadığından davanın usulden reddine karar verilmesine hükmedilmiştir.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere );
1-Davacının sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunma şartını yerine getirmediğinden davanın iş bu dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 111,48 TL harcın talep ve istek halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığı anlaşıldığından bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 7/2. ve 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-HMK’ nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
7-Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenecek olan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/04/2021

Katip
(e-imzalıdır)

Hakim
(e-imzalıdır)