Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/274 E. 2022/250 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/274 Esas
KARAR NO : 2022/250

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan), Çek İstirdat
DAVA TARİHİ : 14/06/2020
KARAR TARİHİ : 25/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan), Çek İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … Ltd.Şti tarafından diğer müvekkili …Ltd.Şti adına keşide edilen … seri numaralı 30/05/2020 vadeli çekin 20.02.2020 tarihinde keşideci müvekkili … tarafından …’a iletilmek üzere … Kargo kuryesinde iken müvekkili …’a teslim edilmeden ve bu müvekkilinin yetkilileri tarafından kaşe imza sureti ile ciro edilmeden önce çalındığını, vakit kaybetmeksizin … 18. Asliye Ticaret Mahkemesi … E sayılı dosyası ile 21.02.2020 tarihinde çek zayi davası açıldığını, 25.02.2020 tarihinde ilgili dava tensip olunarak çekin zayiine ilişkin ilan metninin 25.02.2020 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmak üzere müvekkiline verildiğini, vakit kaybetmeksizin ilgili gazetede yayınlandığını, anılan mahkeme dosyasından davaya konu çek ile ilgili ödemeden men kararı verildiğini, ilgili banka şubelerine de yazı yazılarak çeklerin ibrazı halinde ibraz tarihlerinin ve ibraz edenlerin bildirilmesi ile ibraz edenlerin mahkemeye müracaatının temininin sağlanması hususlarının bildirildiğini, ilgili çekin vadesi gelmesi ile takasa verildiğinin öğrenildiğini, kim tarafından takasa verildiği araştırıldığında ise davalılardan … A.Ş.’nin çeki ciro sureti ile elinde bulundurduğu ve bankaya ibraz ettiğinin tespit edildiğini, ilgili firma telefon ile aranarak çek ile ilgili bilgi verildiğini, polis tutanakları ve ödeme yasağına ilişkin belgelerin ibraz edildiğini, müvekkili …’ın kaşe ve imzası taklit edilerek sahte imza ile imzalanmak suretiyle tedavüle sokulan çekteki cironun sahte olduğu ve ciro silsilesinin bu şekilde koptuğunun bildirildiğini, ayrıca çek zayi davasına da ihbarda bulunması ve çeki elinde bulundurduğunu bildirmesi gerektiğinin hatırlatıldığını, dava konusu çekin ciro silsilesinin bozulduğunu, müvekkillerinin her ikisinin de takip alacaklısına veya çekte yazılı isimlerin herhangi birine hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkillerinden biri tarafından imzalanmadığı gibi herhangi bir ticari faaliyet nedeni ile kimseye teslim edilmediğini, müvekkili rızası hilafına elinden çıkan çek yaprağının üzeri sonradan doldurulmuş ve sahte imza ile tedavüle sokulmuş olduğunu, çek üzerindeki imzalar ve yazıların müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, dava konusu çek incelendiğinde emre yazılı değil nama yazılı bir çek olduğu ve TTK md 788/1 uyarınca kanunun amir hükmü gereği nama yazılı çekin devri için zilyetliğin devrinin yeterli olmayıp mutlaka müvekkiline ait ciro bulunması gerektiğini, bu bağlamda çekin hiçbir zaman hamiline yazılı hale gelmemiş, zilyetliğin devri ile veya beyaz ciro ile devri mümkün olmadığını, bu nedenle elinde bulunduran davalıların yetkili hamil sıfatı kazanamayacağını, davalı factoring şirketine çekin 6361 sayılı Kanun uyarınca aranan şartlar dahilinde geçip geçmediğinin araştırılması, kanun hilafına bir işlem yapılıp yapılmadığının tespitinin gerektiğini, yapılan tüm açıklamalar karşısında davalı … AŞ’nin iyiniyetli hamil olduğu iddiasında bulunamayacağının şüphesiz olduğunu, üzerlerinde açıkça tahrifat yapılmış olan ve arkalarındaki ciro silsileleri en asf bakışla dahi şüpheli görünin çekleri, haklarında hiçbir soruşturma yapmadan ve keşidecileri aramadan almış olmasının, özellikle de bir finans kuruluşu olduğu dikkate alındığında basiretli tacir olma gereklerine ve hükümlerine aykırı düştüğünü, bu nedenle kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğunun açık olduğunu belirterek, çalıntı, tahrifatlı ve sahte kaşe ve imzalar ile ciro edilmiş çeke dayalı olarak her iki müvekkili yönünden takip konusu çekten dolayı davalılara borçlu olmadıklarının tespitine, (dilekçenin ilk sayfasında çekin istirdadına karar verilmesi talebi de bulunmaktadır), İİK 72. maddesi mucibince takip öncesi açılan dava doğrultusunda çeki elinde bulunduran davalılar yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmek sureti ile açılacak takiplerin durdurulmasına, … 18 ATM’de açılan çek zayi davasında o mahkemeye yatırılan teminatın bu dosya için de geçerli olduğu açık olduğundan teminatsız tedbir kararı verilmesine, olayda ağır kusurlu ve kötü niyetli hareket eden davalı … A.Ş. aleyhine takibe konu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Usule uygun tebligata rağmen davalılar tarafından yasal sürede davaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Davalı … A.Ş. vekili tarafından yasal süreden sonra 17/09/2020 tarihinde cevap dilekçesi şeklinde Uyap’tan sunulan ve bu nedenle basit yargılama usulüne tabi davada ancak beyan dilekçesi olarak kabul edilebilecek olan dilekçesinde özetle; Davaya konu çekin 6361 sayılı Kanun ve TTK hükümlerine uygun şekilde temlik alındığını, Faktoring Sözleşmesi ve eklerinden anlaşılacağı üzere, müvekkili ile müşterisi arasındaki faktoring işleminin 6361 sayılı Kanunun 9/3 maddesine uygun şekilde yapıldığını, müvekkili temlik alınan alacağı tevsik eden belgeleri kontrol ettiğini, bu kapsamda kanunun kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirdiğini, müşteriye finansman sağlanarak gerçek bir ödeme yapıldığını, karşılığında davaya konu edilen çekin ciro yoluyla devir alındığını, dolayısıyla yapılan faktoring işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu,
TTK.md.790 gereğince çekin yasal hamili olduğunu, davacının iddiasının aksine çek üzerindeki ciro zincirinin kopuk olmadığını, çek üzerinde davacının cirosunun bulunduğu ve görünüş itibariyle ciro zincirinin tam olduğunu, cironun sahte olmasının ciro zincirinin kopuk olduğu sonucunu doğurmadığını, davacının dayandığı Yargıtay Kararının, davaya konu çek açısından uygulanma imkanının olmadığını, karara konu maddi vakıanın tamamen farklı olduğunu, Yargıtay Kararında ”ilk cironun bononun lehtarına ait olması gerektiği” vurgulanarak lehtarın cirosunun (ciroya dair imza) hiç bulunmaması halinde cironun kopuk olacağının kabul edildiğini, davaya konu çeke bakıldığında lehtarın cirosunun bulunduğunun açık olduğunu, davacı hem TTK.md.788/1 hem de 788/2’ye dayanarak kendi içinde çelişmişse de çekin emre yazılı olduğunu, davacı cirosunun bulunduğu ve el değiştirdiğinin aşikar olduğunu, çekin TTK md 788/2’ye tabi olmadığını, devir için temlik yapılması gerekmediğini, alacağın temlikine ilişkin def’ilerin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, davacıların müvekkilinin yaptığı faktoring işleminin tarafı (müşterisi) olmadığını, müvekkilinin çek üzerindeki davacı kaşe ve imzasının sahte olup olmadığını yahut çekin davacı elindeyken zayi olup olmadığını bilme imkanı olmadığını, müvekkilin çeki ciro yoluyla devralan iyi niyetli yasal hamil olduğunu, davacının dayandığı ödeme yasağı kararı ise 02.03.2020 tarihli olup müvekkilinin çek iktisabından sonra olduğunu, faktoring işleminin yapıldığı ve çekin iktisap edildiği tarih itibariyle iyi niyetli hareket edildiğini, davacı faktoring işleminin tarafı (müşterisi veya fatura borçlusu) olmadığından bedelsizlik def’ini müvekkiline karşı ileri sürmesinin mümkün olmadığını belirterek, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, takibin durması halinde alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK md 72/3 kapsamında kambiyo takibi sonrası menfi tespit ve TTK md 792 kapsamında çekin istirdadı istemlerine ilişkindir.
Dava dilekçesinde dava konusu çekin dava tarihinde takip konusu yapılmış olup olmadığı konusunda çelişkili beyanlar bulunmakla birlikte herhangi bir takip no. bildirilmemiş olduğundan, davanın açıldığı 14/06/2020 tarihinde henüz takip bulunmadığı ve davanın takip öncesi menfi tespit davası olduğu kabul edilerek dava dilekçesindeki ihtiyati tedbir talebi İİK md 72/2’nin emredici hükmü uyarınca her iki davacı lehine ve davanın taraflarıyla sınırlı uygulanmak koşuluyla ve telafisi imkansız zarara neden olunmaması bakımından, %15 teminat karşılığı kabul edilerek, dava tarihinden sonra davalılar tarafından davacılar hakkında başlatılacak takiplerin durdurulmasına dair 15/06/2020 tarihinde gerekçeli ihtiyati tedbir ara kararı verilmiş, davacılar vekilince 16/06/2020 tarihinde davacılardan sadece … lehine düzenlenmiş olan kesin süresiz banka teminat mektubu sunularak kasaya alınmış, bu tarihte takip başlatıldığına dair bir bilgi dosyada bulunmadığından herhangi bir icra müdürlüğüne tedbir kararı gönderilmemiş; ancak yargılama sırasında imza incelemesi için celbedilmek istendiğinde, taraf vekillerince çek aslının takip dosyasında olduğunun bildirilmesi üzerine bildirilen … 28.İM … E takip dosyası celbedilip incelendiğinde, çekin takip konusu yapılmış olduğu öğrenilmiş, davamızın konusu olan çeke dayanarak davalılardan … AŞ tarafından davacılar ve diğer davalılar dahil ciro zincirinde yer alanlar aleyhine mahkememizin tedbir kararının infaz yasal süresi içinde teminatın yattığının ertesi günü 17/06/2020 tarihinde kambiyo senedine özgü ilamsız takip başlatılmış olduğu, dolayısıyla davanın açıldıktan hemen sonra (3 gün sonra) İİK md 72/2’ye göre verilen tedbir kararının infaz süresi içinde takip sonrası menfi tespit davasına dönüştüğü yargılamanın ileri aşamasında anlaşılmış, icra müdürlüğüyle yapılan yazışmada ise, davacılar vekilince İİK md 72/2 kapsamında verilen tedbir kararının dosyaya sunulduğu, infazı istendiği, tedbir kararının tarihi takip tarihinden önce olduğundan icra müdürlüğünce tedbir kararı infaz edilerek takibin tamamen durdurulmasına karar verildiği ve durdurulduğu, aslında yasal sürede dosyamıza teminatı yatırarak tedbir kararının infazı hakkını kazananın sadece davacılardan … Ltd.Şti olduğu, buna rağmen davacılar vekilinin takip dosyasına sunduğu karar üzerine icra müdürlüğünce mahkememizden teyit ve bilgi alınmadan takibin her iki davacı yönünden de durdurulmuş olduğu tespit edilmiştir.
Dava dilekçesinin sonuç ve talep kısmında çek istirdat isteminden bahsedilmemekle bilikte, bildirilen çek zayi davasına ilişkin … 18 ATM… E dosyası Uyap kaydı incelendiğinde, çekin keşideci … tarafından keşide edilip-imzalanıp kendisine kargoyla gönderilirken çalındığı, yetkili hamilin kendisi olduğu beyan edilerek açılan davada mahkemenin davacı …’a çeki elinde bulundurduğu tespit edilen hamile karşı çek istirdat davası açmak üzere kesin süre verdiği, davacı … tarafından Mahkemizde açılan davanın o dosyaya “çek istirdat davasının açıldığı” şeklinde bildirilmesi üzerine mahkemenin KVYO kararı vermiş olduğu tespit edilmiş, ayrıca dava dilekçesinin sonuç istem kısmında yer almamaktaysa da ilk sayfada “Konu” kısmında menfi tespit ve çekin istirdadına dair dava açıldığının belirtildiği farkedilmesi üzerine, davacılar vekiline süre verilerek HMK md 31-33 kapsamında davada çek istirdat talebi bulunup bulunmadığı, varsa hangi davacının hangi davalıdan çek istirdat talep ettiği konusunda açıklama yapması sağlanmış, davacılar vekilince ilk sunulan dilekçede “tüm davacıların çek istirdat talebi olduğu” açıklanmışsa da hangi davalıdan çek istirdat talebi bulunduğu açıklanmamış, daha sonra sunulan talep açıklama dilekçesinde, ilk sunulan dilekçede maddi hata yapıldığı, davacılardan sadece …’ın davalılardan sadece … AŞ’den çek istirdat talebi bulunduğu açıklanmıştır.
Dava dilekçesindeki beyanlarda bir yandan çekin … tarafından keşide edilip …’a kargoyla gönderilirken çalındığı ve davacı …’ın lehdar ciranta kaşe ve imzasının sahte olarak oluşturulup tedavüle sokulduğu belirtildiği, diğer yandan devamında “çekin müvekkillerince kimseye verilmediği, çek yaprağının üzerinin müvekkillerinden habersiz sonradan doldurulup tedavüle sokulduğu, çek üzerindeki imzalar ve yazıların müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığı” şeklinde, bu ibarelerin hangi davacı yönünden yazıldığı net olarak belirtilmeden beyanda bulunulduğu görülmüş, celbedilip incelenen … 18.ATM zayi nedeniyle iptal davasında, …’ın dava dilekçesindeki beyanında çekin davacılardan … tarafından keşide edilip (yani imzalanıp) …’a kargoyla gönderilirken kargoda çalındığı beyan edildiğinden, ön inceleme celsesinde uyuşmazlığın konusu “davacıların keşideci ve lehtar olduğu dava konusu çekin davacılardan lehtar tarafından ciro edilmeden önce çalındığı iddiası nedeniyle, davacı lehtarın ciro kaşe ve imzasının kendisine ait olup olmadığı, davalılardan faktoring şirketinin bu çeki faktoring mevzuatına uygun ve iyi niyetli iktisap etmiş sayılıp sayılamayacağı, kötü niyet veya ağır kusurunun bulunup bulunmadığı, bu çek nedeniyle davacıların ciro zincirinde yer alan ciranta ve hamil davalılara borçlu olup olmadığı” şeklinde tespit edilmiş, bu tespite davacılar vekilince yargılama boyunca bir itirazda bulunulmamış, davacılar vekilince müvekkillerinden …’nın çek yaprağını hiç keşide etmediği, …’nın …’a imzasız-boş-kambiyo evrakı vasfı taşımayan çek yaprağını gönderirken çalındığı, bu nedenle keşideci imzasının da bu müvekkiline ait olmadığına dair bir beyan-iddia ileri sürülmemiş, imza inkarına ilişkin sadece müvekkillerinden lehdar ciranta … yetkililerinin (4 yetkili) imzalarının bilirkişi marifetiyle incelenmesi talep edilmiş olmakla; davada …’nın çeki imzalayarak davacı … lehine keşide etmiş olduğu, imza ve kaşe inkarının sadece … ciro imzasına yönelik olduğu kabul edilmiştir.Yukarıda açıklandığı üzere davacılardan …’ın davalılardan …’den çek istirdat talebi de bulunduğu, dolayısıyla uyuşmazlık konularına çek istirdat talebinin kabul edilebilir olup olmadığı hususunun da dahil olduğu davacılar vekilince Mahkemenin 07/01/2022 tarihli celse ara kararı gereği sunulan talep açıklama dilekçesiyle tespit edilmekle, bu talep yönünden de davada değerlendirme-yargılama yapılıp hüküm kurulmuştur.
Yukarıda detayları açıklandığı şekilde davanın takip sonrası menfi tespit davasına dönüştüğü yargılama sırasında tespit edilmiş olup, davacılar vekilince de takip sonrası menfi tespit hükmü kurulması talep edilmekle, İstanbul 28.İM 2020/10958 E takip dosyası celbedilip incelendiğinde takip çıkış rakamının “70.686,00 TL çek bedeli asıl alacak, 479,31 TL işlemiş faiz, 7.068,60 TL çek tazminatı, 212,06 TL komisyon toplamı 78.445,97 TL” olduğu görülmüş, dava açılırken sadece çek bedeli olan 70.686,00 TL dava değeri bildirilerek peşin harç yatırıldığı tespit edilmekle, doğru dava değeri olan 78.445,97 TL üzerinden hesaplanan eksik peşin karar ve ilam harcı ile, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından tek maktu başvuru harcı yatırılmış olduğu tespit edildiğinden diğer davacı için eksik başvuru harcı davacılar vekiline kesin süre verilerek tamamlatılmıştır.
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, dava konusu …bank … Şubesine ait … seri no.lu 30/05/2020 keşide tarihli 70.686,00 TL bedelli çek aslı, … CBS … sayılı hırsızlık suçundan başlatılan soruşturma dosyası Uyap kayıtları, davacı …’nın çeki kargoya teslim fişi, davacılardan (imza inkarı bulunan) …’ın çek keşide tarihindeki yetkililerini gösteren ticaret sicil kayıtları ve TSG ilanları, … 18 ATM … E Uyap kayıtları, davalı factoring şirketi vekilince sunulan factoring sözleşmesi ve eki devir tutarını gösterir alacak bildirim formu, çek tevdi bordrosu, temlik alınan fatura incelenmiş, davacılardan …Ltd.Şti’nin çek keşide tarihindeki münferiden temsile yetkili oldukları anlaşılan dört yetkilisinin huzurda tatbike medar imza örnekleri usule uygun alınarak kasaya alınmış, bu yetkililerin çek keşide tarihinden önce ve bu tarihe yakın tarihli ıslak imzalı belgelerinin bulunduğu kurumlar davacılar vekilince bildirilerek buralardan celbedilip kasaya alınmış; çekteki lehdar ciranta imzasının … yetkililerinden birinin eli ürünü olup olmadığı hakkında adli grafolog bilirkişiden rapor alınmıştır.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; mukayese imzaları tek tek açıklanarak, grafolojik ve grafometrik usullere göre optik cihazlar kullanılarak ve çıplak gözle yapılan incelemede, imzalar arasında tersim tarzı, istif, eğim, ebad, seyir, sürat, gelişmişlik, baskı derecesi, işleklik ve alışkanlıklar yönünden farklı olduğundan, çekteki lehdar ciranta imzasının …’ın dört yetkilisinin de eli ürünü olmadığı tespit edilip bildirilmiştir.İmzalardaki farklılık. Mahkememizce çek aslı incelendiğinde de … ciro imzasının şirket yetkililerinin imzalarından çıplak gözle tespit edilir düzeyde farklı olduğu görülmüştür.
İncelenen … 18.ATM … E dosyasının, davacılardan …’ın çekin zayi nedeniyle iptali talebiyle 21/02/2020 tarihinde dava açılmış olduğu, mahkemenin 25/02/2020 tarihinde tensip ara kararıyla %15 teminat karşılığı ödemeden men tedbir kararı verdiği, teminatın 28/02/2020 tarihinde yatırılması üzerine kararın muhatap bankaya 02/03/2020 tarihinde yazıyla gönderilmiş olduğu, muhatap bankaca çekin ibraz edildiğinin bildirilmesi üzerine mahkemenin davacıya çek istirdat davası açması için kesin süre verdiği, bunun üzerine Mahkememizde dava açıldığının bildirildiği ve anılan mahkemece bu nedenle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olduğu görülmüştür.
Davalı … tarafından yasal sürede davaya cevap verilmemiş ve davacılar vekilince de bu davalının süresinde sunulmayan savunmalarına muvafakatları bulunmadığı açıkça beyan edilmişse de, ön inceleme celsesi öncesi beyan dilekçesi ekinde sunulan factoring sözleşmesi ve ekleri, dava dilekçesinde davacılar vekilince de dayanılan ve araştırılması-celbi istenen delillerden olduğundan Mahkememizce incelenmiştir.
Davalı … vekilince, çek lehdarı davacı … ile ciro zincirinde sonraki sırada yer alan diğer davalı … arasında ticari ilişki ve çekin kaydı olup olmadığına dair bu şirketlerin ticari defterlerinin mali bilirkişiye inceletilerek rapor alınması talep edilmişse de, davacılar vekilince muvafakat edilmemiş, aşağıda açıklandığı üzere davacı … yönünden mutlak def’i niteliğindeki imza inkarına yönelik alınan rapor içeriği karşısında bu inceleme sonuca etkili olmadığından, davalı faktoring vekilinin bu talebi reddedilmiştir.
Dava konusu çek aslı celbedilip incelenmiş ve ön-arka yüz fotokopisi dosyaya takılmış olup, (keşide tarihine ilişkin keşideci … düzeltme imzası da inkar edilmemekle) 30/05/2020 keşide tarihli 70.686,00 TL bedelli çekin keşidecisinin davacı …Ltd.Şti, görünürdeki ciro zincirine göre lehdar cirantasının davacı …Ltd.Şti, sonraki cirantanın davalı …Ltd.Şti, sonraki cirantanın davalı … Ltd.Şti, hamilin ise davalı … AŞ olduğu, hamil tarafından yasal sürede ibrazında muhatap bankaca “… 18 ATM’nin ödeme yasağı kararı bulunduğu” kaşesiyle ödeme yapılmamış olduğu görülmektedir.
İncelenen 16/10/2019 tarihli Faktoring Sözleşmesi ve eklerine göre, davalı … AŞ ile (çek ciro zincirinde kendisinden önce yer alan) diğer davalımız …Ltd Şti arasında akdedilen sözleşme kapsamında, …’nin (bir önceki ciranta) müşterisi …Ltd Şti’ne düzenlediği 03/01/2020 tarihli … no.lu mal satış faturasından doğan alacağının 21/02/2020 tarihinde temlik alınmış olduğu, bu temlik karşılığında müşterisine 66.000,00 TL devir-ödeme yapılmış olduğu, fatura alacağına istinaden müşterisinin dava konusu 30/05/2020 keşide tarihli müşteri çekini cirolayarak 21/02/2020 tarihinde faktoring şirketine tevdi/teslim etmiş olduğu; factoring işleminin 6363 sayılı Kanun ve ilgili yönetmeliklerine şeklen uygun şekilde yapılmış olduğu görülmüştür.
Kanundaki atıf nedeniyle çeklerde de uygulanan 6102 sayılı TTK 687.maddesinde;” Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi adasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez, meğerki hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK 790. maddesi uyarınca, cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır.
TTK 818/c maddesi yollamasıyla çekler hakkında da uygulanacak TTK 677. maddesine göre, “imzaların istiklali” prensibi benimsenmiş olup, ciro imzalarından biri sahte bile olsa, düzgün ciro silsilesi yer alan diğer imzaların geçerliliği etkilenmez.
6102 sayılı TTK md 792’de ise “Çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da, hamil hakkını 790.maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmü yer almaktadır.
TBK md 188’de de “Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir” hükmüne yer verilmiştir.
Davacıların, ciro zincirinde görünürde kopukluk bulunmadığı, yasal unsurlarının tam olduğu görülen, sebepten mücerret ve tedavülü mümkün kambiyo evrakına dayalı çalınma iddiası nedeniyle davalı cirantalar ve yetkili hamile karşı açtığı menfi tespit ve ve çek istirdat davasında, öncelikle davacı …’ın çekin yetkili hamili olduğunu, çekin elinden rızası dışında çıktığını, sonrasında ise davacıların, davalıların çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğunu, çekin iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu hareket ettiğini ispatlaması zorunludur.
Ayrıca davalılardan … AŞ yönünden, incelenen factoring sözleşmesi ve eklerine göre, davacı keşideci, factoring işleminin köşelerinden değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-900 E 2019/591 K sayılı ve daha pek çok emsal içtihadında, Yargıtay 11.HD 2014/8479 E 2014/20362 K sayılı ilamında, Yargıtay (Kapatılan) 19.HD 2019/385 E 2020/1372 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, factoring sözleşmesine taraf olan ve factoring ilişkisinin köşelerinde yer alan taraflar, TBK md 188 kapsamında şahsi def’ileri hamile karşı ileri sürebilirse de, factoring ilişkisinin köşelerinde yer almayan kambiyo borçluları TBK md 188’e dayanamaz, bu nedenle factoring ilişkisinin köşelerinde yer almayan kambiyo borçlularının açtığı davalarda uygulanması gereken hüküm 6361 sayılı Kanunun 9/2.maddesi değil, 9/3.maddesidir. Bu maddede “Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla factoring şirketine devri halinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri factoring şirketine karşı ileri süremez; meğer ki factoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” hükmüne yer verilmiştir.
Davalı factoring şirketinin müşterisi olan diğer davalıyla 16/12/2019 tarihinde sözleşme akdetmek suretiyle akdi ilişkisi sürerken, müşterisinden fatura alacağı temlikiyle birlikte dava konusu çeki ciro yoluyla iktisap tarihi olan 21/02/2020 tarihinde, bu çek hakkında bir iptal davası ilanı veya ödemeden men tedbir kararı mevcut değildir. Görünürde ciro zincirinde kopukluk bulunmayan çekin ciro zincirindeki imzaların sıhhatini araştırma- kontrol yükümlülüğü ve imkanı ise bulunmamaktadır. Aksi bir kabul, TTK kambiyo hukuku kurallarına da aykırıdır.
Davacılar vekilince sunulan kolluk ifade tutanağına göre, çek kargoda iken kargo personelinin “19/02/2020 tarihinde el arabasıyla kargo dağıtırken, içinde pek çok çek-senet bulunan el çantasını el arabasının koluna taktığını, el arabasını bu şekilde yol kenarına bırakıp, evrak teslimi için bir işyerine girdiği, çıkınca el çantasının çalındığını farkettiği” yönünde kolluğa ihbarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Daha sonra davacılardan keşideci … tarafından, davalılar hakkında (Mahkememizde 14/06/2020’de iş bu dava açıldıktan ve çek takip konusu yapıldıktan sonra) CBS’ye suç duyurusu yapıldığı, soruşturma dosyası açılmış ise de dosyada yapılan herhangi bir tespit, davalılar hakkında soruşturma başlatıldığına dair bir işlem veya karar bulunmadığı görülmüştür. Davacılar vekilince bildirilen bu soruşturma dosyasının içinde iddia edilen hırsızlık olayı hakkında bir bilgi-belge bulunmamakta ise de, dava dilekçesi ekinde kargo gönderimine ilişkin ambar tesellüm fişi, çekin dayanağı olan …’nın faturası ve çek tevdi bordrosu sunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, incelenen deliller, alınan ve hüküm kurmaya elverişli görülen adli grafolog bilirkişi raporu tespitleri hep birlikte değerlendirildiğinde:
Davacı lehdar ciranta …’ın davalılardan menfi tespit ve takibin iptaline karar verilmesi talebi yönünden yapılan hukuki değerlendirme sonucunda; imza inkarı her zaman ve herkese karşı ileri sürülebilecek nitelikte mutlak def’i olmakla, kimse atmadığı imza nedeniyle kambiyo evrakından sorumlu tutulamayacağından, ciro imzası kendisine ait olmayan cirantaya karşı TTK kambiyo hukuku hükümleri kapsamında müracaat hakkından bahsedilemeyeceğinden, sahte imza cirantayı bağlamadığı gibi, ayrıca takipte çek lehdar cirantası olan bu davacıdan talep edilen 7.068,60 TL çek tazminatının TTK ve Çek Kanunu gereği sadece keşideciden istenebilecek tazminat türü olmakla takipteki bu talebin esasen baştan itibaren kanuna uygun olmadığı da görüldüğünden, davacılardan …’ın (davalı … yönünden takip sonrası, ciro zincirinde davacıdan sonra yer alan diğer davalılar yönünden takip öncesi menfi tespit talebi niteliğindeki) menfi tespit davasının kabulüne, dava dilekçesindeki (menfi tespite bağlı yan talep olarak ileri sürülen) takibin iptaline karar verilmesi isteminin ise tedavüldeki bir çeke dayalı olarak tüm ciro zincirindekilere karşı başlatılmış bir takibin, dava dışı üçüncü kişileri de etkileyecek şekilde iptaline karar verilemeyeceğinden reddine karar vermek gerekmiştir.
Çekteki ciro zinciri ve ciranta … ile davalı factoring şirketi arasında iki adet ciranta (dosyamızdaki diğer davalıların) bulunduğu, çekin davacı …’dan doğrudan factoring şirketine ciro yoluyla geçmemiş olduğu görülmekle, davalı factoring şirketinin davacı … aleyhine kötüniyetle takip başlattığı ispatlanamadığından, bu davacının …’den kötüniyet tazminatı talebinin reddine, ayrıca diğer davalılardan olan kötüniyet tazminatı talebinin ise diğer davalıların başlattığı bir takip bulunmamakla sadece ciro silsilesinde davacıdan sonraki sırada yer almaları nedeniyle takip öncesi menfi tespit hükmü kurulduğundan, İİK md 72/5’e göre kötüniyet tazminatı isteminin yasal koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Davacı lehdar ciranta …’ın davalı … AŞ’den çekin istirdadı talebi yönünden yapılan hukuki değerlendirme sonucunda ise; dava konusu çeki davalı factoring şirketi 6361 sayılı Kanunda yazılı kurallara uygun şekilde temlik aldığı fatura alacağına dayanarak ve faturadaki alacak ilişkisine uygun ciro zinciri içeren çek şeklinde tevdi almış olup, davacı …’ın kendisinin çekte hamil olduğunu, çekteki imza kendisine ait olmamakla çekin elinden rızası dışında çıkmış olduğunu ispatladığı, menfi tespit talebinin kabul edilmesi gerektiği anlaşılmakla birlikte, davadaki çek istirdat talebi yönünden ayrıca davalı hamil …’in bu çeki kötüniyetle veya ağır kusurla iktisap ettiğini ispatlamakla yükümlüdür. Dosyada mevcut deliller kapsamında davacı hamilin çeki ağır kusurlu, kötüniyetli, bile bile borçlunun zararına hareket ederek iktisap etmiş olduğu ispatlanamadığından, davacı …’ın çek istirdat talebinin ise reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer davacı olan keşideci …’nın davalılardan menfi tespit istemleri yönünden yapılan hukuki değerlendirme sonucunda; keşidecinin çekle ilgili imza inkarı bulunmamakta olup, çeki keşide ettikten sonra elinden rızası dışında çıktığını ispatlamış sayılsa bile, tedavülü mümkün kambiyo evrakı niteliğindeki çeki davalıların iktisap ederken çekin çalıntı olduğunu bildiklerini, keşidecinin zararına hareket ettiklerini, ağır kusurlu veya kötüniyetli iktisap ettiklerini ispatlayamadığından, imzaların istiklali ilkesi gereğince çek borcundan davalılara karşı sorumluluğu bulunmakla, ciro zincirindeki cirantalardan birinin imzasının sahte çıkması istikrar kazanmış Yargıtay ve BAM içtihatları uyarınca ciro zincirinin kopuk olduğu anlamına gelmeyeceğinden, ciro zincirinde görünürde bir kopukluk olmayan ve isme ciro içermeyen çeki, kambiyo hukuku kurallarına uygun iktisap etmiş olduğu anlaşılan davalı cirantalara ve hamile karşı açtığı menfi tespit davasının, yukarıda açıklanan deliller ve gerekçeler de dikkate alındığında, incelenen deliller kapsamında kabulüne imkan bulunmamaktadır.
Davacı …’nın menfi tespit davasının reddolması nedeniyle, davalı … vekilinin bu davacıdan İİK md 72/4’e göre icra tazminatı talebinin ise, bu davalı yasal cevap süresinden sonra sunduğu beyan dilekçesinde icra tazminatı talep etmiş ve davacı vekili muvafakatı bulunmadığını beyan etmişse de İİK md 72/4 hükmünde (maddedeki diğer fıkraların aksine) tazminata hükmedilmesi için alacaklının talepte bulunması gerektiğine dair bir düzenleme bulunmamakla açıkça talep edilmediği beyan edilmedikçe, bu maddeye dayalı icra tazminatının talep olmasa bile değerlendirilmesi gerektiğinden savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı bir talep olarak değerlendirilemeyeceği ve davacının muvafakatına tabi olmadığı sonucuna varılmıştır. Mahkememizce bu kapsamda yapılan hukuki değerlendirme sonucunda, Mahkememizce davacılar lehine %15 teminat karşılığı verilen tedbir kararının İİK md 72/2’ye göre takibin durdurulması-takip başlatılmasının önlenmesine yönelik olduğu, ancak kararın infaz süresi içinde takibin başlatılmış durumda olduğu, davacılardan sadece …’ın tedbir kararının infazı için yasal sürede kesin teminat mektubu sunarak kararın infazını talep ettiği, dolayısıyla davacılardan … lehine verilmiş tedbir kararının HMK md 393/1 uyarınca kendiliğinden hükümsüz hale geldiği, Mahkememizce bu aşamada takip başlatılmış olduğuna dair dosyada bir bilgi-beyan bulunmadığından tedbir kararının icra dairesine gönderilmemiş olduğu, buna rağmen takip dosyasına davacılar vekilince tedbir kararımız sunulduğunda icra müdürlüğünce davacıların birinin veya her ikisinin birden yasal sürede teminat yatırıp yatırmadığı, tedbir kararının yasal sürede infazının talep edilip edilmediği Mahkememize sorulmadan, takibin her iki borçlu davacı yönünden tamamen (İİK md 72/2 kapsamında) durdurulmuş olduğu, gerçek hukuki durum itibariyle sadece (yasal sürede teminatı yatıran) davacılardan … hakkındaki takibin durdurulması gerektiği, davacılar lehine İİK md 72/3’e göre verilmiş tedbir kararı ise bulunmadığı, kaldı ki mahkememizce verilen ve takip dosyasında her iki davacı lehine icra müdürlüğünce infaz edildiği anlaşılan İİK md 72/2 tedbir kararı sonrası davacılardan …’ın açtığı menfi tespit davasının ise yukarıda açıklandığı şekilde kabulüne karar verilmekle tedbir kararı davada haklı çıkan … yönünden de verilmiş tedbir kararı olduğundan, dosyada tek başına … lehine verilmiş tedbir kararının infazı nedeniyle (üstelik icra müdürlüğünce … yönünden kendiliğinden hükümsüz kalmış tedbir kararının infaz edildiği sabitken) takipte alacağına kavuşmasının engellendiğinden sözedilemeyeceğinden, davalı faktoring şirketinin menfi tespit davası reddedilen …’dan icra tazminatı istemesinin, tedbir kararı takip dosyasında infaz edilmiş olsa bile İİK md 72/4 hükmüne göre yasal koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, bu davalının …’dan icra tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı … Ltd.Şti.’nin davasının KISMEN KABULÜ ile, menfi tespit isteminin kabulüne, 30/05/2020 düzenleme tarihli, 70.686,00-TL bedelli çek nedeni ile … Ltd.Şti.’nin tüm davalılara (davalı …’e … 28.İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasında borçlu olmadığı, diğer davalılara ise takip öncesi borçlu olmadığı) borçlu olmadığının tespitine, bu davacının takibin iptali ve davalı …’den istirdat isteminin reddine,
Davacı … Ltd. Şti.’nin kabul olan menfi tespit davası nedeniyle davalı …’den kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
Davacı … Ltd. Şti.’nin tüm davalılara yönelik menfi tespit ve davalı …’in başlattığı takibin iptali istemlerinin reddine,
Davacı … Ltd. Şti.’nin reddolan menfi tespit davası nedeniyle davalı …’in icra tazminatı isteminin reddine,
2-Davacılardan ….Ltd.Şti’nin kabul edilen menfi tespit davası nedeniyle alınması gereken karar ve ilam harcı 4.828,56-TL olup, peşin alınan 1.207,15-TL ile 132,51-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 3.488,90-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydına,
3-Davacılardan ….Ltd.Şti. yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden, kabul edilen takip sonrası menfi tespit dava değeri (78.445,97 TL) üzerinden yürürlükteki AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 10.997,98-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle adı geçen davacıya verilmesine,
4-Davalılardan … yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davacılardan … yönünden reddedilen dava değeri (78.445,97 TL) üzerinden yürürlükteki AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 10.997,98-TL nispi vekâlet ücretinin davacı ….Ltd.Şti’den tahsiliyle adı geçen davalıya verilmesine,;
Ayrıca davacılardan …’ın reddedilen çek istirdat davası nedeniyle çek bedeli dava değeri (70.686,00 TL) üzerinden yürürlükteki AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 9.989,18-TL nispi vekâlet ücretinin davacı ….Ltd.Şti’den tahsiliyle davalı … A.Ş’ye verilmesine,
5-Davacılar tarafından davadaki tüm talepler yönünden yapılan 358,50-TL posta ve tebligat gideri, 1.500,00-TL bilirkişi ücretinden ibaret 1.858,5‬0-TL yargılama giderinden, davacıların tek davasının kabul edilip iki davasının ise reddedilmesi nedeniyle üçte birine isabet eden 619,50 TL ile 80,70 TL başvuru harcı, (…’ın kabul edilen davasına ilişkin peşin alınıp yukarıda mahsubu yapılan harçlar olan) 1.207,15-TL peşin harç, 132,51-TL tamamlama harcı toplamı 3.333,26‬-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacılara verilmesine,
Dair, davacılar vekili ve davalılardan … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.25/03/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır