Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/254 E. 2020/171 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/254 Esas
KARAR NO : 2020/171

DAVA : İhalenin Feshi (Pazarlık Suretiyle Satışın İptali)
DAVA TARİHİ : 01/06/2020
KARAR TARİHİ : 16/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan İhalenin Feshi (Pazarlık Suretiyle Satışın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; iflas tasfiyesi … 2.İflas Dairesi’nin … İflas sayılı dosyasında devam eden …Tic.AŞ’den müvekkilinin 30 yıl önce 129 ada, 1 parselde kain, 87 nolu gayrimenkulde yer alan bağımsız bölümlerden bir kısmını bedelini ödemek suretiyle satın aldığını ve halen kullanmaya devam ettiğini, ancak bu taşınmazın anılan iflas müdürlüğünce iktisadi bütünlük oluşturduğu gerekçesiyle üzerinde yer alan (sahipli başka bağımsız bölümlerle birlikte) 31 adet bağımsız bölümle birlikte 13/03/2020 tarihinde yapılan ihale ile diğer davalı …Ltd.Şti’ye pazarlık suretiyle yapılan satış ihalesi sonucu satılmış olduğunu, müvekkili tarafından kendi bağımsız bölümü hakkında gayrimenkulün kayıtlı olduğu … 1.Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas dosyası ile tapu iptal ve tescil davası açıldığını ve davanın halen devam ettiğini, anılan dosyadan verilen ihtiyati tedbir kararının gayrimenkulün kaydına işlendiğini, ancak iflas müdürlüğünün gerçekleştirdiği bu ihalenin pek çok usulsüzlükler barındırdığını, ihaleye esas kıymet takdirinin usule uygun olmadığını, söz konusu ihalede sitenin ortak kullanım alanları ve sahipli gayrimenkullerin de satıldığını, kıymet takdir raporlarının ve satış ilanının hak sahibi ve ilgili olan site yönetimi ile gayrimenkul sahiplerine herhangi bir tebligat yapılmadığını, yüzlerce kişinin ikamet ettiği sitenin elektrik trafosu, su deposu gibi ortak alanlarının da ihale konusu yapıldığını, herhangi bir ticari bütünlük söz konusu olmamasına rağmen, 31 adet gayrimenkul birlikte satışa çıkarılmak suretiyle ihaleye iştirakin azaltıldığını, iflas idaresi tarafından gayrimenkullerin “açık arttırma” yerine “pazarlıkla ve bir bütün olarak” satılmasına karar verilmesinin ihaleye iştirak edilmesini çok büyük ölçüde kısıtladığını, kıymet takdirinin bile yapılmadığı bir ihale süreci gerçekleştiğini, gayrimenkullerin tek tek ihaleye çıkarılması durumunda ihaleye iştirakin çok daha fazla olacağını, bu hususun kamunun ciddi bir zarara uğramasına da neden olduğunu, söz konusu ihale aslen kesinleşmeden iflas idaresi tarafından tescil yazısı yazıldığını, söz konusu ihaleye ilişkin 7 günlük dava açma süresinin 7226 Sayılı Kanun ile önce 30/04/2020, daha sonra ise 15/06/2020 gününe kadar uzamış bulunduğunu, usule uygun bir kıymet takdiri dahi yapılmaksızın gerçekleştirilen ihale ile yalnızca müvekkilinin mülkiyet hakkının ihlal edilmediğini, kamu zararı da doğduğunu, ihale konusu gayrimenkullerin ayrı ayrı ve açık arttırma usulü ile satıldığı takdirde, çok daha yüksek katılım olacağını ve gayrimenkullerin daha yüksek bedelle satılacağını, bunun da kamuya daha yüksek vergi ve harç tahsil edileceği ve davalılardan iflas halinde … A.Ş.’nin alacaklılarına ödeme yapılabileceği anlamına geldiğini, bu nedenle … 2.İflas İdaresi tarafından … İflas sayılı dosyadan 13/03/2020 tarihinde yapılan ihalenin fesih edilmesini, lehine vekalet ücretine hükmedilmesini, davalı ihale alacaklısı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, davalı ihale alacaklısı ve sorumlular hakkında ihaleye fesat karıştırmaktan ötürü suç duyurusunda bulunulmasını talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, iflas idaresi tarafından yapılan İhalenin Feshi (Pazarlık Suretiyle Satışın İptali) istemine ilişkindir.
Açılan davada dava türü olarak iflas sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) olarak Uyap kaydı yapıldığı ve bu nedenle ihtisas mahkemesi sıfatıyla mahkememize tevzi edildiği anlaşılmışsa da, incelenen dosya kapsamından, sıra cetveliyle ilgili bir kayıt kabul talebi bulunmadığı, iflas idaresince gerçekleştirilen taşınmaz satış ihalesinin feshinin talep edildiği ve ihalenin pazarlık suretiyle satış şeklinde yapılmış olduğu görülmektedir.
2004 sayılı İİK. M.134’de icra (md.244 atfıyla iflas) müdürlüklerince yapılan satış ihalelerinde icra dairesi tarafından taşınmaz kendisine ihale edilen alıcının o taşınmazın mülkiyetini iktisap etmiş olacağı ve ihale kesinleşinceye kadar taşınmazın ne şekilde muhafaza ve idare edileceğinin icra dairesi tarafından kararlaştırılacağı, ihalenin feshini, Borçlar Kanununun 226 ncı maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenlerin, yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla icra mahkemesinden şikayet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilecekleri, ilgililerin ihale yapıldığı ana kadar cereyan eden muamelelerdeki yolsuzluklara en geç ihale günü ıttıla peyda ettiğinin kabul edileceği, talebin reddine karar verilmesi halinde icra mahkemesinin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği, ancak işin esasına girilmemesi nedeniyle talebin reddi halinde para cezasına hükmolunmayacağı hükümlerine; iflas tasfiyesine ilişkin sekizinci bap’ta md.241’de ise masaya ait malların iflas idaresi marifetiyle açık artırma yahut alacaklılar karar verirlerse pazarlık suretiyle satılacağı, üzerlerinde rehin hakkı bulunan eşyanın ancak rehin sahibi alacaklıların da muvafakati halinde pazarlık suretiyle satılabileceği, ticari ve ekonomik bütünlük arz eden ya da bir bütün halinde satıldığı takdirde daha yüksek gelir elde edileceği anlaşılan mal ve hakların bir bütün olarak paraya çevrileceği hükümlerine; iflas tasfiyesinde artırma suretiyle satışın şartlarına ilişkin olarak da md.244’te 117, 118, 124, 125, 130, 131, 133, 134 ve 135 inci maddelerin burada da uygulanacağı ve icra dairesine ait vazifelerin iflas idaresi tarafından görüleceği hükmüne yer verilmiştir.
İİK’da cebri taşınmaz satış ihaleleriyle ilgili hükümlerde artırma suretiyle satış usulü düzenlenmişse de, İİK.nun 242, 243 ve 244. maddelerinde açıkça İİK.nun 117, 118, 124, 125, 130, 131, 133, 134 ve 135. maddelere atıfta bulunulduğu halde, pazarlıkla satışı düzenleyen bir hükme İİK’da yer verilmemiştir. Bu nedenledir ki İİK.nun 241. maddesine göre pazarlık sureti ile yapılan ihalede İİK.nun 244 madde delaleti ile açık artırma hükümlerinin uygulanmasına yasal imkan yoktur. Yargıtay 12. H.D. 21/04/1992 T E 1991/10758 K 5219 sayılı kararında yer alan aynı görüş HGK. 08/11/1989 tarih E 12-413 K:583 sayılı kararında da benimsenmiştir. Bu gibi durumlarda anlaşmazlığın genel hükümler dairesinde B.K. 225. ve onu izleyen maddelerine göre çözümlenmesi gerekir.
İcra İflas Kanunu’nda pazarlıkla satışın şekline ilişkin bir hüküm bulunmaması karşısında, pazarlıkla satışın normal bir satış olduğunun kabulünden hareketle bu satışın Türk Borçlar Kanununun md. 275 (818 Sayılı Eski Borçlar Kanunu md 225) ve onu izleyen maddelerine göre genel mahkemelerde satışın iptali istenebilir. Zira Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989-12-413 E. – 89/583 K. sayılı 08/11/1989 tarihli kararında da bu tür uyuşmazlıklarda genel mahkemede pazarlıkla satışın iptalinin istenebileceği belirtilmiştir. Bu nedenle iflas dosyasında pazarlık usulü ile yapılan ihalenin iptaline ilişkin davanın icra mahkemesinde değil genel mahkemelerde görülmesi gerekir. (Yargıtay 12. H.D. 1991/10758 E 1992/5219 K; 24/11/2009 T. 2009/19223 E. 2009/23589 K; İstanbul BAM 20 HD 2017/1604 E 2018/65 K).
Dava konusu uyuşmazlık yönünden mahkememiz icra mahkemesine göre genel mahkeme olmakla birlikte, mahkememizin ihtisas mahkemesi olması nedeniyle ticari dava niteliği taşıyıp taşımadığı yönünden yapılan hukuki değerlendirme sonucunda; 6335 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde ticari davalar düzenlenmiş olup, somut uyuşmazlığa konu dava maddede tahdidi olarak sayılan mutlak ticari dava türlerinden olmadığı gibi, davacı tarafın tacir sıfatına dayanarak açtığı dava olmadığından her iki tarafın tacir olduğu nispi ticari dava da olmadığı, davacı tacir olsa bile iflas idaresinin cebri ihale işlemi her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davası sayılamayacağından yine nispi ticari dava sayılamayacağı, bu nedenlerle iflas tasfiyesi sırasında yapılan pazarlıkla satışların iptali ile ilgili olarak açılan ve TBK md 274 ve devamı maddelerinden kaynaklanan bu tür davalarda HMK md.2 uyarınca genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Tamamen Yeniden Yazılmış ve Genişletilmiş 2. baskı, 2013, sayfa 1352-1353. sayfalar).
Nitekim konuyla ilgili emsal olan Yargıtay 23 HD 2014/8496 E 2015/3605 K sayılı içtihadı da aynı yöndedir.
Görev hususu kamu düzeninden ve dava şartı olmakla yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiğinden, HMK md.114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği, dosya üzerinden yapılan inceleme üzerine aşağıdaki şekilde davanın görev yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Gerekçelerle:
1-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle 6100 Sayılı HMK. 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde mahkememize veya bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla HMK md 341 uyarınca İstanbul BAM nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.16/06/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır