Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/249 E. 2022/389 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/249 Esas
KARAR NO : 2022/389

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/10/2015
KARAR TARİHİ : 17/05/2022

İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/391 E 2015/380 K sayılı ve 12/10/2015 tarihli GÖREVSİZLİK ve YETKİSİZLİK kararının kesinleşmesi üzerine Mahkememizin 2016/331 Esas sırasına tevzi edilen İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: … Tic. A.Ş. firmasının müvekkili firma ile arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan borcu için … Bank … Şubesi ‘nin … seri numaları, keşide yeri …, 30/09/2014 tarihli, 10.000,00-TL bedelli olan çeki keşide ettiğini ve bu çeki müvekkili firmaya teslim ettiğini, daha sonra müvekkili firmanın bu çeki “… Ltd. Şti. ‘ne “emrine Ödeyiniz” şeklinde ciro ettiğini ve çeki firmaya kargo yolu ile gönderdiğini, ancak bu firma tarafından 02/07/2014 tarihinde müvekkili firmaya, iş bu davaya konu edilen çekin ellerine ulaşmadığı bilgisi verildiğini, hemen akabinde 03/07/2014 tarihinde ilgili çekin iptali amacıyla … 1.Asliye Hukuk Mahkemesi ‘nin … esas sayılı dosyası ile çek iptali davası ikame edildiğini ve ilgili çek bakımından “ödemeden men talimatı” nın ilgili bankaya gönderildiğini, daha sonra dava konusu çekin … Tic. firmasında olduğunun öğrenildiğini, ve ilgili çekin bir örneğinin temin edilerek, çekte cirosu bulunan ilgililer bakımından … C.Başsavcılığı ‘na şiyatte bulunulduğunu ve savcılık makamınca… esasına kaydedilen dosya ile tahkikata başlandığını, daha sonra … 1.Asliye Hukuk Mahkemesin de açılan … esas sayılı çek iptali davasına davalı … firması tarafından müdahillik talebinde bulunulduğunu ve çekin davalının elinde olduğu bilgisinin öğrenildiğini, bu nedenlerle söz konusu çekin müvekkili firmanın rızası olmadan, rızasına aykırı olarak elinden çıkmış bir çek olduğunu, bu çekin “… Şti. emrine ödeyiniz” şeklinde ciro edildiğini ve bu firmaya gönderildiğini ancak bu frmaya ulaşmadığını, bu nedenle TTK. m. 792 hükmünce davalı tarafından bu çekin geri verilmesi gerektiğini, çekte son olarak “… Tic. Ltd. Şti.” nin cirosu olması gerekirken bu şekilde bir ciro olmadan çekin davalı eline geçtiğini, davalının ağır kusurlu olduğunu, davalı tarafından ciro silsilesinin incelenmediğini, incelenseydi ciro silsilesinin kopuk olduğunun davalı tarafından da anlaşılacağını, davalının çeki teslim aldığı kişi ile arasındaki ilişkiyi mal veya hizmetin satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belge ile alacağını tevsik etse dahi ağır kusurlu olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini, bu nedenlerle davaya konu edilen çekin takibe konu edilmesi durumunda ilgili takibin durdurulmasını, davaya konu çek bakımından ciro silsilesindeki kapokluk nedeniyle yetkili hamil olmayan ve ayrıca çek metninde anlaşılması gereken hususlar incelenmeyerek ağır kusurlu hakaret eden davalıdan …bank … Şubesi ‘nin … seri numaralı, keşide yeri …, 30/09/2014 tarihli 10.000,00-TL bedelli çekin istirdadına, yargılama aşamasında davaya konu çekin davalı tarafından tahsil edilmesi durumunda çek bedelinin keşide tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Haksız ve mesnetsiz davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davanın esasına girilmesi halinde davanın esastan reddine, yargılama ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce kaldırma ilamı öncesinde; davanın husumet yokluğundan reddine dair kararın değerlendirilidği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2020/689 Esas 2020/796 Karar sayılı ilamında:
“…Çek istirdadı talepli dava 29/09/2015 tarihinde açılmış, ilk derece mahkemesince dava konusu çek dava açıldıktan sonra dava dışı üçüncü şahıs … A.Ş. Firmasına temlik edildiğinden, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK 125/1. Madde de” Davanın açılmasından sonra davalı taraf, dava konusunu, üçüncü bir kişiye devrederse , davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir.
A) İsterse devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu taktirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderinden müteselsilen sorumlu olur.
B) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda dava konusu çek dava tarihinden sonra temlik edildiğinden, ilk derece mahkemesince, davacı vekiline HMK 125/1 maddesince davayı temlik alan üçüncü kişiye yöneltmek isteyip istemediği sorulduktan sonra, davacının seçimine göre usuli işlemlere devam etmesi gerekirken, talebin niteliği itibarıyla davalı … şirketine karşı davanın devamının mümkün olmadığı gerekçesiyle husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın 6100 Sayılı HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın davacıya HMK 125/1 maddesi gereğince seçimlik hakkı açıklattırıldıktan sonra usuli işlemlere devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir….” denilerek Mahkememiz kararı kaldırılmış, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ VE GEREKÇE ;
Dava, davaya konu çekteki ilk cironun lehtara ait olmaması nedeniyle davacı lehtar tarafından açılan istirdat istemine ilişkindir.
Dava ilk olarak hamil faktoring şirketine yöneltilmiş ise de, dava konusu çek dava tarihinden sonra temlik edildiğinden davacı vekiline HMK 125/1 maddesince davayı temlik alan üçüncü kişiye yöneltmek isteyip istemediği sorularak, dava dosyamızda temlike konu edilen çekin, dava tarihinden sonra temlik edildiğinden HMK 125/1 maddesince davamızı temlik alan üçüncü kişiye yöneltilmesi ve bu nedenle temlik alacaklısı … A.Ş. ‘nin davaya dahil edilmesi talep edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde istinaf kaldırma ilamı doğrultusunda davacı vekilince 17/06/2020 tarihli dilekçe ile dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen …A.Ş yerine HMK m.125 gereğince … A.Ş’ nin davalı olarak gösterildiği anlaşılmış; … A.Ş’ nin de … A.Ş ile birleştiği, devamında … A.Ş çatısı altında birleşmeye ilişkin bilgisinin 23/11/2020 tarihli beyan dilekçesinden anlaşıldığı görülmekle gerekçeli karar başlığında temlik alan şirketin Uyap sistemine kayıtlı ve dosya ile uyumlu son unvanına davalı sıfatıyla yer verilmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir (6102 Sayılı TTK’ nın 778.)
6102 Sayılı TTK’nın 818. (eTTK.nun 730) maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken aynı yasanın 677. (eTTK.nun589) maddesi uyarınca ”bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez”. İmzaların bağımsızlığı (istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz. İmzaların bağımsızlığı ilkesi, ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak sağlamaz. Diğer bir deyişle, “imzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir. Kanun yapıcı, 6102 Sayılı TTK’nun 677 (eTTK 589) maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Çekteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Çekin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir. (Reha Poroy/ Ünal Tekinalp; Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 17. Baskı, İstanbul 2006, s. 141-142; Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.Bası, Ankara 1997, s. 414 vd; Hüseyin Ülgen / Mehmet Helvacı / Abuzer Kendigelen/ Arslan Kaya; Kıymetli Evrak Hukuku Ders Kitabı, İstanbul 2004, s. 126 vd; Naci Kınacıoğlu; Kıymetli Evrak Hukuku, 5.Baskı, Ankara 1999, s. 122 vd; Gönen Eriş; Türk Ticaret Kanunu, Kıymetli Evrak ve Taşıma, Ankara 1988, s. 174 vd- s.286; Yargıtay 11.HD.3.11.1987 tarih, 347/5865 Esas ve Karar sayılı kararı; Oğuz İmregün; Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 1998, s.58 vd; İsmail Doğanay; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, c.II , 3. Baskı, Ankara 1990 s.1611 vd.). (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin 2020/404 Esas, 2021/653 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda; davacı, dava dışı … A.Ş. lehine keşide ettiği çekin dava dışı …A.Ş.’ye ciroladığı kendisi tarafından cirolanması sonucunda kargo ile gönderildiği, çekteki ciranta …A.Ş.’nin cirosunun sahte olması nedeniyle ciranta silsilesinin bozulduğunu, bu nedenle çekin istirdatını talep etmiştir. Davacı kendi imzasının geçersizliğine dayanmamış, dava dışı lehine ciro yaptığı cirantanın imzasının geçersizliği iddia etmiştir. Davacı tarafça dava dilekçesinde, çekin hamili olan temlik eden davalı konumundaki faktoring şirketinin 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamındaki sorumluluklarına aykırı hareket ettiği iddiasına ise ayrıca dayanılmamış; dava sebebi olarak yalnızca kendisinden sonra gelen cirantanın imzasının geçersizliği dava konusu edilmiştir.
Lehtar davacı çekteki imzasını inkar etmemiştir. TTK’nın 687. maddesi uyarınca davacı, ara cirantalar ve hamilin, dava konusu çeki, lehtarın ciro imzasının sahih olmadığını bilerek devraldıklarını ispat etmelidir. Bu hususun bilinmesi gereken an, çekin devralındığı andır. İspat yükü davacı tarafta olup, dosya kapsamı ile lehtar davacının, hamilin dava konusu çeki, lehtar imzasının geçersiz olduğunu bilerek devraldıkları ve davacıyı zarara uğratmak maksadıyla hareket ettiklerini ispatlayamadığı, ayrıca imzaların istiklali prensibi uyarınca ciranta imzasının geçersiz olmasının sadece sahibi yönünden sonuç doğuracağı, davacının ciranta imzasının geçersiz olduğunu ileri süremeyecektir.
Yargıtay 11. HD 2016/13508 E 2018/6681 K 25.10.2018 tarihli emsal karar içeriği de gözetildiğinde, dava, 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesi (6762 sayılı TTK m.704) uyarınca açılan çekin istirdadı istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür” denilmiştir. Belirtilen kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamili olduğunu ve yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir.
Buna göre, zayi olan çekin istirdadı istemine ilişkin işbu davada ispat yükü davacıda olup, davacının, kendisinin yetkili hamil olduğunu, senedin rızası hilafına elinden çıktığını ve senedi elinde bulunduran (hamil) davalının kötüniyetli ve iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekir. Bu durumda, TTK’nın 792. maddesi uyarınca davalı şirketin kötüniyetli ve iktisabında ağır kusurlu olduğuna ilişkin davacı tarafça sunulan bir delilin dosya kapsamında bulunmadığı da gözetilerek; davanın reddine dair hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan bakiye 90,08 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı … A.Ş tarafından yapılan 68,70 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … A.Ş verilmesine,
5-Davalı … A.Ş. yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … A.Ş.’e VERİLMESİNE,
6-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile e-duruşma ile katılan davalı … vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.17/05/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır