Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/22 E. 2020/412 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/22 Esas
KARAR NO : 2020/412

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2013
KARAR TARİHİ : 09/10/2020

İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/359 E-2013/507 K sayılı görevsizlik kararının kesinleşmesi sonucu mahkememize tevzi edilerek 2014/1076 E sayısı alan dosyada verilen 2015/506 sayılı karar Yargıtay 19. HD 2016/3514 E -2016/14820 K sayılı ilamı ile bozulması, bozma sonrası mahkememizin 2019/48 E sayısına kaydedilen dosyada verilen kararın da Yargıtay 19.HD’nin 2019/2345 E-2019/4200 K sayılı ilamı ile bozulması üzerine, bozma sonrası 2020/22 E sayısını alan dosyada yapılan yargılama sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında davalı tarafından 80.000,00 TL tutarlı çekten dolayı ihtiyati haciz kararı alınıp takibe konduğunu, müvekkilinin …’da olması sebebiyle takibin kesinleştiğini ve taşınmazlarına haciz konduğunu, müvekkili ev hanımı olup davalıyı tanımadığını ve ticari faaliyetinin-ilişkisinin olmadığını, çek kullanmadığını, dolayısıyla çekte keşideci yada ciro imzasının bulunmadığını ileri sürerek … 1.İcra Müdürlüğünün … E (doğrusu …’dir) sayılı takibinden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafından davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, takip konusu çekten dolayı menfi tespit istemine ilişkindir.
… 1.İM … E takip dosyası, dayanağı 31/08/2013 keşide tarihli 80.000,00 TL bedelli çek incelenmiş, çek ciro zincirinde davacının lehdardan sonraki ciranta, davalının ise davacıdan çeki beyaz ciroyla temlik almış görünen hamil olduğu, davacı hakkında başlatılan takibin kesinleşmiş olduğu görülmüş, ciranta imza inkarı nedeniyle davacının tatbike medar usule uygun imza örnekleri alınmış, ayrıca çek keşide tarihi öncesi ve sonrası yakın tarihli ıslak imzalı belge asılları dosyaya celbedilerek ciranta imzasının davacıya aidiyeti konusunda İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesi Kurulu vasıtasıyla adli grafoloji bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
ATK’nın 08/07/2015 tarihli kurul raporuyla, takip dayanağı çekteki davacı adına atılı ciranta imzasıyla mukayese imzalar arasında, tersim biçimi, işlerlik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından aynı elden çıktıklarını gösterir yeterlik ve nitelikte bulgu saptanamadığı tespit edilerek bildirilmiştir.
Kambiyo evrakına ilişkin imza inkarı, herkese karşı ileri sürülebilen mutlak def’ilerden olup, bu nedenle davacının eli ürünü olmadığı anlaşılan ciranta imzası davacı açısından bağlayıcı sayılamayacağından, davacının çeki kendi imzasıyla cirolayıp kendisine verdiğini de davalı ispat edemediğinden, davanın ilk açıldığı Mahkememizin 2014/1076 Esas dosyasıyla yapılan yargılama sonunda 28/09/2015 tarihli 2015/506 K sayılı kararla, takip sonrası menfi tespit istemi yönünden davanın kabulüne, davacının kötüniyet tazminatı talebinin ise takipte kötüniyet ispatlanamadığından reddine karar verilmiş, davacı ve davalı vekillerince kararın ayrı ayrı temyizi üzerine Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 16.11.2016 günlü E.2016/3514 K.2016/14820 sayılı kararıyla davalının menfi tespit isteminin kabulü hükmü yönünden davalının temyiz istemi reddedilmiş, ancak davacı vekilinin temyiz istemi kabul edilerek “davaya konu çekte davacı ara ciranta olup, ciro silsilesine göre çekin davacıdan davalıya ciro yoluyla intikal ettiği, davalının çekteki ciranta imzasının davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olması nedeniyle kötüniyetli olduğundan davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği” gerekçesiyle kararımız bozulmuştur.
Bozma sonrası dosyanın kaydedildiği 2019/48 E dosyada taraf beyanları da alındıktan sonra yapılan yargılamada Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, mahkememizin 25/03/2019 günlü 2019/279 K sayılı kararıyla, menfi tespit istemi yönünden kurulan dava kabul hükmü davalının temyiz istemi reddedilmek surtiyle kesinleştiğinden menfi tespit istemi yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, takip ve dava konusu çek ciro zincirinde davalının çeki davacı cirantadan ciro yoluyla almış göründüğü, bu nedenle ciro imzasının davacıya ait olmadığını bilebilecek durumda ve konumda olduğu, buna rağmen davacının imzalamadığı çek nedeniyle davacı hakkında takip başlatmakta kötüniyetli olduğunun kabulü gerektiği kanaatiyle, davacının kötüniyet tazminatı talebinin alacağın %20’si oranında kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19.HD’nin 16/07/2019 günlü 2019/2345 E 2019/4200 K sayılı ilamıyla “Yerel mahkemenin 28/09/2015 tarihli kararı bozma kararı ile tamamen şekli anlamda ortadan kalktığı halde bozmaya uyulduktan sonra verilen kararda bozma kapsamı dışında kalan hususların kesinleştiğinden bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına ve bozmada işaret edilen kötüniyet tazminatına yönelik talebin kabulü yönünde karar vermekle yetinilmiştir. Dairemizce yerel mahkeme kararının herhangi bir bölümü onanmış olmadığından kazanılmış haklar saklı kalmak ve bunlara dikkat etmek koşuluyla mahkemece HMK’nın 297/2 maddesine uygun yeni bir hüküm kurulması gerekir. Mahkemece bu hususa riayet edilmemiş olduğundan verilen kararın bozulması gerekmiştir” gerekçesiyle, hükmün bozulmasına ve bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına şeklinde bozma kararı verilmesi üzerine, dosya bu kez mahkememizin 2020/22 E dosyasına kaydedilmiştir.
İkinci bozma kararıyla ilgili taraf beyanları alındıktan sonra bozma ilamına uyulmasına karar verilerek ve taraflar yönünden bozmaya uyma kararı nedeniyle usuli kazanılmış haklara dikkat edilmek suretiyle, mahkememizin 2014/1076 E dosyasından verilen ilk kararın ilk bozma ilamıyla şekli anlamda ortadan kalkmış olduğu gözetilerek, yukarıda açıklandığı üzere imza inkarının herkese karşı ileri sürülebilen mutlak def’ilerden olması, ciro imzasının davacı eli ürünü olmadığının ATK raporuyla anlaşılması nedeniyle (imzaların istiklali ilkesi gereği taraflarla sınırlı uygulanmak ve çekteki diğer imza sahiplerini etkilememek şartıyla) davacının takip dosyasında takip dayanağı çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, ayrıca çeki doğrudan davacı cirosu ile almış görünen davalının, ciro imzasının davacıya ait olmadığını bilebilecek konumda olması nedeniyle, bu çekle ilgili davacıya karşı takip başlatmakta kötüniyetli olduğu değerlendirilerek, davacı lehine İİK md 72/5 uyarınca takip konusu çek alacağının %20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
… 1.İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takip nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Takip konusu alacağın %20’si oranında 16.000,00-TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken harç 5.464,80-TL olup, peşin alınan 1.366,20-TL’nin mahsubu ile bakiye 4.098,60-TL karar ve ilâm harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, bozma kararı öncesi 2014/1076 E’tan yazılan 24/02/2016 tarihli 4.098,60- TL tutarlı ve 2019/48 E’tan yazılan 13/05/2019 tarihli 4.098,60 TL tutarlı harç tahsil müzekkerelerine istinaden tahsilat yapılmadığı anlaşılmakla, bunların işlemsiz iadesi için ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,
3-Davacı tarafça yapılan ilk dava açma gideri 1.394,25-TL, posta ve tebligat masrafı 391,26-TL, ATK bilirkişi ücreti 210,00-TL olmak üzere toplam 1.995,51-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 11.200,00-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider ve delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafından yatırılan gider ve delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin ve davalı asilin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 15 GÜN içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.09/10/2020

Katip …

Hakim …