Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/205 E. 2022/474 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/205
KARAR NO : 2022/474

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 18/03/2020
KARAR TARİHİ : 03/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan konkordato davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketlerin faaliyetine devam edebilmesi ve malvarlığının korunabilmesi için İcra ve İflas Kanunu’nun 287, 288, 294, ve 295. maddeleri gereğince; İİK.’nun 206/1 sırasındaki haklar hariç olmak üzere, 6183 sayılı Kanundan doğan vergi ve her türlü harç, ceza ile SGK alacakları (prim, idari para cezalan dahil) ile ilgili takipler dahil olmak üzere, hangi sebebe dayanırsa dayansın müvekkil şirket aleyhine yeni takip yapılmaması, haciz, ihtiyati haciz, e-haciz, ihtiyati tedbir, satış, muhafaza işlemleri uygulanmaması, evvelce yapılmış olan tüm takiplerin durdurulmasını, müvekkilleri hakkında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılmış ve yapılacak tüm icra takiplerinde satışlarının durdurulması, rehinli menkullerin muhafazasının durdurulmasını, müvekkillerinin tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının 3. kişilerce haciz, muhafaza ve tahsil edilmesinin önlenmesi ve evvelce yapılmış takiplerden üzerine haciz konulan hak ve alacaklar da dahil olmak üzere tüm hak ve alacaklarının müvekkil şirkete ödenmesini, müvekkillerin muhafaza altına alınmış ve alınacak emtia, taşıt, cihaz, leasing kapsamındaki makine ve diğer hak ve alacakların şirkete iadesini, müvekkillerinin takip borçlusu olduğu takiplerde kendisi aleyhine veya 3.şahıs konumunda oldukları takiplerde kendisine yönelik İİK md.89/1 haciz ihbarnameleri gönderilmesinin tedbiren önlenmesini, müvekkiller tarafından keşide edilen kambiyo senetlerinin ve çeklerin muhatap bankaya ibraz edilmesi halinde bankalar tarafından “Konkordato geçici mühleti verildiğinden işlem yapılamayacağına ilişkin şerh düşülmesine” dair tedbir kararı verilmesini, yargılama neticesine kadar tensiben ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve şirkete komiser tayinini, İİK’nın 287.maddesi gereğince üç aylık geçici mühlet verilmesini ve gerekli görülmesi halinde işbu müddetin iki ay daha uzatılmasını, geçici İİK 285. maddesi çerçevesinde geçici mühlet neticesinde İcra ve İflas Kanununun 289.maddesi gereğince bir yıllık kesin mühlet kararı verilmesine ve gerekli görülmesi halinde bu mühlet kararının altı ay daha uzatılmasını, kesin mühlet kararının ilanını, yargılama neticesinde İİK 305. ve diğer maddeleri gereğince konkordatonun tasdikini, tasdik kararının ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK m.286 ve devamı hükümlerinden kaynaklanmakta olan konkordato talebine ilişkindir.
Mahkememizce davacılar lehine geçici mühlet, akabinde ise kesin mühlet kararı verilmiştir.
Kesin mühletin devam ettiği aşamada davacı vekili e-imzalı 25/05/2022 tarihli dilekçesinde şirketin borca batık olmadığını, feragat nedeniyle davanın nedeniyle reddini talep etmiş, ayrıca 03/06/2022 tarihli duruşmada her iki davacı yönünden davadan feragat ettiklerini açıklamış ve beyanının altını imzalamıştır.
Öncelikle davacılar vekilinin talebi İİK m.292/f.2- bend (d) hükmüne dayanmaktadır. Aynı hükmün 2. fıkrasına göre ise “Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder. ”
Kaldı ki davacılar vekilinin talebi” borçlunun mali durumunun düzelmesi nedeni ile kesin mühletin kaldırılması ” olarak nitelendirilse dahi bu durumu düzenleyen İİK m.291/f.2 hükmüne göre dahi “Mahkeme bu madde kapsamında kesin mühletin kaldırılmasına karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.”
Her iki hükmün konkordato kurumunu düzenleyen İİK m.285 ve devamından sonra yer alan 12. BAP’ da yer aldığı, bu itibarla adı geçen hükümlerin özel hüküm niteliğinde olduğu, buna mukabil 6100 sayılı HMK ‘nın ikinci bölümünde yer alan ve yargılamaya hakim olan ilkelerden m.30 hükmünün ise genel nitelikte bir usul hükmü olduğu dikkate alındığında öncelikle özel hükmün uygulanması gerektiği yorum bilimi (hermenötik) açısından zorunludur. O halde HMK m.30 hükmünde yer alan düzenlemenin bu açıdan dikkate alınabilmesi mümkün değildir. Bir başka deyişle uyuşmazlık ile ilgili pozitif hukukta özel düzenleme olduğu sürece genel düzenlemelerin uygulanması düşünülemez. Gerek yargısal uygulama gerek doktrin bu konuda uyum içindedir.
Yukarıda açıklanan İİK m.291/f.2 ve İİK m.292/f.2 hükmünün emredici nitelikte olduğu, nitekim kanun koyucunun somut olayda olduğu üzere sebebi ne olursa olsun konkordato talebinden feragat edilmesi durumunda mahkemenin duruşma günü açması gerektiğini açıkça düzenlediği sabittir. Bu noktada mahkemeye herhangi bir nedenle takdir alanı ise kesin olarak bırakılmamıştır.
Kanun hükmünün yorum gerektirmeyecek derecede açık ve kesin olması halinde yapılacak şey kanunun emredici hükmünün yerine getirilmesidir. Mecelle’deki ifade ile ” Mevrid-i nasta içtihata mesağ yoktur.” Elbette açık hükmün içeriği sert görülse de yine Roma Hukukunda kabul edilen ifade ile ” Kanun serttir, fakat kanundur” (Dura lex sed lex).
Nitekim mehaz niteliğindeki İsviçre İcra İflas Kanunun m.296 b nin bu yönde bir hüküm içermemekle birlikte, 2013 değişikliğinden önceki düzenlemede olduğu gibi mahkemenin yer, gün ve saati belirleyerek duruşma açması ve borçlu ile alacakları dinlemesi, hatta İsviçre İİK ( eski) m. 295 f.5, ( eski) m.308′ e de yollama yaptığından, duruşmanın gün, yer ve saatini ilan etmesi gerektiği kabul edilmektedir. (Prof. Dr. Alican Budak, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel Yeni Konkordato Hukuku, Ankara-2009 ikinci baskı sayfa 315 te atıf yapılan kaynak KUKO SchKG- Hunkeler, m. 296b, no. 13, Gilleron, Commentaire, m. 295, no. 24, s.373,)
Hemen belirtmek gerekir ki 6100 sayılı HMK m. 307 hükmünde düzenlenen davadan feragat beyanı, batıklık sebebine dayanan iflasa göre karar verilmesi halini de içinde barındıran konkordato talepleri açısından sıradan bir feragat beyanı olarak nitelendirilemez. Zira talep ile ilgili olan alacaklıların hüküm verilmeden önce feragat talebinde bulunan şirketin batık olup olmadığı noktasında beyanda bulunma haklarının kısıtlanmaması gerekir. Esasen duruşma açılmasının asıl amaçlarından biri de bu nedendir. Zaten kanun koyucu da en azından bu nedenle konkordato talebinden feragat olsa dahi duruşma açılması noktasında emredici düzenleme getirmiştir.
Komiser heyeti tarafından ve ayrıca daha önce atanan bilirkişiler marifetiyle davacı şirketlerin borca batıklık incelemesinin yapılmış olması, nihayet ve güncel olarak komiser heyetinin 28/04/2022 tarihi itibariyle dahi ve önceki veriler doğrultusunda güncel olarak davacı olan şirketlerin borca batık olmadığını ortaya koymuş olması karşısında önceki bilirkişi kurulundan güncel ve ek rapor alınmasına, önceki veriler dikkate alındığında ve halihazırda davacı şirketin borca batık olup olmadığının yeniden ve teyiden önceki bilirkişi kurulu marifetiyle araştırılmasına, bilirkişi kuruluna her türlü yerinde inceleme yetkisinin dahi tanınmasına, konkordato talep eden davacı şirketlerin halihazırda güncel ve fiili rayiç değerler gözetildiğinde borca batık olup olmadığının araştırılması, bu konuda gerekçeli ve denetime elverişli şekilde ve iki hafta içinde raporun sunulması konularıyla sınırlı gerekli açıklamaların yapılması hususunda bilirkişilerin görevlendirilmesine dair ara karar oluşturulmuştur.
Komiser heyeti ise 28/04/2022 tarihli raporlarında davacı şirketlerin rayiç değerlere göre borca batık olmadığını, davacı şirketlerin ticari faaliyetlerinin halihazırda devam ettiğini, çalışma kabiliyetine sahip olduğunu bildirmişler, ayrıca aynı konuda inceleme yapan bilirkişiler 22/05/2022 tarihli raporunda davacı şirketlerin borca batık olmadığını açıkça, gerekçeli ve denetime elverişli şekilde açıklamışlardır.
Mevcut dosya kapsamına göre iflasa tabi davacı şirketler vekili konkordato talebinden feragat etmiş ise de davacı şirketlerin her birinin ayrı ayrı borca batık olmadığı, bu nedenle davacılar hakkında İİK m.292 hükmü çerçevesinde iflas kararı verilmesinin yasal şartının oluşmadığı ortaya çıkmıştır.
Belirtmek gerekir ki davacılar vekili konkordato talebinden feragat etmiş olup, vekilin ise feragat yetkisi bulunmaktadır. Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun feragate ilişkin 307 ve devamındaki maddelerine göre; feragat, davacının, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmaksızın talep sonucundan kayıtsız-şartsız vazgeçmesidir. Hükmün kesinleşmesine kadar yapılabilen feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Bu durumda mevcut feragat beyanı çerçevesinde ve yukarıda yapılan araştırmalar sonucunda iflasa tabi olan davacı şirketler hakkındaki konkordato talebinin sadece feragat nedeniyle reddi gerekir.
Yapılan açıklamalar karşısında … Ticaret Sicil Müdürlüğünün .. numarasında kayıtlı (Eski .. Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numarasında kayıtlı) …ŞİRKETİ’nin, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numarasında kayıtlı (Eski … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … nosunda kayıtlı) … ŞİRKETİ’nin, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numarasında kayıtlı (…Ticaret Sicil Müdürlüğünün … nosunda kayıtlı …LİMİTED ŞİRKETİ’nin davadan feragat beyanı karşısında davacıların konkordato talebinin feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine, davacılar vekilinin 09/05/2022 tarihli feragat beyanı karşısında, davacılar lehine verilmiş olan kesin mühletin ve tüm tedbir kararlarının 16/05/2022 günü saat 16:00 itibariyle kaldırıldığından bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, konkordato komiserinin görevine son verildiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine, konkordato komiserlerine kesin mühletin kaldırıldığı tarihten sonrası dönem için herhangi bir ücret takdir edilmemesine, 16/05/2022 tarihi öncesi tahakkuk eden dönem ücretinin ödenmesine, davacılar hakkındaki konkordato talebinin feragat nedeniyle ret olunduğunun, kesin mühlet kararlarının ve tüm tedbirlerin kaldırıldığının ve konkordato komiserlerinin görevine son verildiğinin daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan ilgili yerlere derhal bildirilmesine, davacı şirketler hakkında ayrı ayrı İflas şartları oluşmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numarasında kayıtlı (Eski … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numarasında kayıtlı) …ŞİRKETİ’nin, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numarasında kayıtlı (Eski … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … nosunda kayıtlı) …TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numarasında kayıtlı (Eski … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … nosunda kayıtlı …LİMİTED ŞİRKETİ’nin davadan feragat beyanı karşısında davacıların konkordato talebinin feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine,
2-Davacılar vekilinin 09/05/2022 tarihli feragat beyanı karşısında, davacılar lehine verilmiş olan kesin mühletin ve tüm tedbir kararlarının 16/05/2022 günü saat 16:00 itibariyle kaldırıldığından bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Konkordato komiserinin görevine son verildiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine, konkordato komiserlerine kesin mühletin kaldırıldığı tarihten sonrası dönem için herhangi bir ücret takdir edilmemesine, 16/05/2022 tarihi öncesi tahakkuk eden dönem ücretinin ödenmesine,
4-Davacılar hakkındaki konkordato talebinin feragat nedeniyle ret olunduğunun, kesin mühlet kararlarının ve tüm tedbirlerin kaldırıldığının ve konkordato komiserlerinin görevine son verildiğinin daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan ilgili yerlere derhal bildirilmesine,
5-Davacı şirketler hakkında ayrı ayrı İflas şartları oluşmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 53,8 TL harcın (ilk duruşmadan sonra feragat olduğundan 2/3’ü alınmıştır) peşin alınan 54,40TL harçtan mahsubu ile bakiye 0,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
7-Davacılar tarafından harcanan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan avansın yatıranlara iadesine,
Dair; davacılar vekili ve bir kısım alacaklılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren on günlük yasal süre içinde ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.03/06/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip