Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/20 E. 2021/498 K. 02.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/20 Esas
KARAR NO : 2021/498

DAVA : Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/04/2013
KARAR TARİHİ : 02/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … plakalı aracın 17/02/2013 tarihinde davalı …’e ait, davalı …’ün sevk ve idaresinde olan … plakalı araçla kazaya karıştığını, davacıya ait aracın kavşağı geçmekteyken davalı aracının kontrolsüz şekilde kavşağa girmesi sonucu meydana geldiğini, kaza sonrasında düzenlenen kaza tutanağının gerçeğe uygun olmadığını, davalı araç sürücüsünün alkollü olduğunu, müvekkilinin aracında parça bedeli, işçilik, değer kaybı ve 30 günlük iş durması yönünden zarar meydana geldiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
ISLAH: Davacı vekili 18/03/2016 tarihinde harçlandırılan ıslah dilekçesi ile, talep tutarını 36.245,65 TL’ye çıkarmış, sigorta şirketi tarafından davadan sonra yapılan kısmi ödeme (18.375,00 TL)’nin düşülerek karar verilmesini, kısmi ödemeye kadar toplam tutar üzerinden yasal faiz uygulanmasını talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza ile ilgili davacı tarafa 15/07/2013 tarihinde 18.375,00 TL ödeme yapıldığını, bunun dışında bir sorumluklarının olmadığını, bakiye teminat limitinin 4.125,00 TL’den ibaret olduğunu, gerçek zararın ve kusurun ispatlanması gerektiğini, değer kaybının ve kazanç kaybının müvekkilinden istenemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; olay nedeniyle oluşan zararın sigortacı tarafından karşılandığını, alkol oranının kazaya etkili olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Davacıya ait araç ile davalı …’e ait aracın trafik kazasına karıştığı, davalıya aracın diğer davalı sigorta şirketi tarafından trafik poliçesi ile sigortalandığı, davacıya araç araçta hasar meydana geldiği, bu hasarla ilgili davalı sigortacı tarafından dava tarihi sonrası ön inceleme yapılmadan önce davacıya 18.375,00 TL ödeme yapıldığı hususları sabit olup uyuşmazlık, bu tutarın üzerinde zarar meydana gelip gelmediği ve gelmişse bu tutardan davalıların sorumlu olup olmadıkları konularındadır.
Dava 25/04/2013 tarihinde … 8.Asliye Hukuk M.nin …E dosyasında açılmış, 29/04/2013 tarihli …K sayılı görevsizlik kararının kesinleşmesi sonucu İstanbul (Kapatılan) 49.ATM’ye tevzi edilerek 2013/251 E sayısını almış, bu mahkemenin kapanması üzerine mahkememizin 2014/925 E dosyasına kaydedilmiştir.
Kaza tutanağı, araç kayıtları, hasar fotoğrafları, …. 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş delil tespiti dosyası bilirkişi raporu, davalı sigorta şirketinin hasar dosyası, ZMMS poliçesi, ödeme belgesi, eksper raporu, … 9.Asliye Ceza Mahkemesinin …E dosyası Uyap kaydı incelenmiş, davadaki talepler yönünden trafik kazalarında uzman İTÜ öğretim üyesi makine mühendisi bilirkişiden ve oluşan çelişki nedeniyle teknik üniversite (YTÜ) makine mühendisliği fakültesi otomotiv anabilim dalı öğretim üyesi, tafik kazası kusur uzmanı bilirkişi ve sigortacı bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan kök rapor ve ek rapor alınmış, raporlarda (ceza dosyası tespitlerine paralel şekilde) dava konusu kazada davacının araç sürücüsünün %25 kusurlu, davalı sürücünün %75 kusurlu olduğu tespit edilip bildirilmiştir.
Mahkememizin 2014/925 E dosyasında yapılan yargılama sonucunda, dosyada son alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporundaki tespitlere itibar edilmek suretiyle, kaza sonucu davacının aracının tamirinin daha ekonomik olacağı ve pert sayılması gerekmediğine dair bu rapordaki görüş ve hasar-değer kaybı-30 gün kazanç kaybı zararlarına ilişkin yapılan tespit ve hesaplamalardan davalının %75 kusuruna isabet eden kısım üzerinden, mahkememizin 11/07/2016 tarihli 2016/484 K sayılı kararıyla:
“Davanın kısmen kabulü ile, 17.592,40 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile (davalılardan … Sigorta A.Ş’nin sorumluluğu 13.114,90 TL ile sınırlı olmak üzere) davacıya verilmesine,
Talebin 18.375,00 TL kısmı dava aşamasında 15/07/2013 tarihinde … Sigorta A.Ş tarafından ödenmiş olduğundan bu kısım yönünden dava konusuz kaldığından bu tutar yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dava aşamasındaki ödemenin dikkate alınması suretiyle faiz talebi ile ilgili olarak;
a-Davalılardan … ve … bakımından 17/02/2013 tarihinden 15/07/2013 tarihine kadar 35.967,40 TL üzerinden, bu tarihten itibaren 17.592,40 TL üzerinden yasal temerrüt faizi yürütülmesine,
b-Davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihi olan 25/04/2013 tarihinden 15/07/2013 tarihine kadar 31.489,90 TL, bu tarihten sonra 13.114,90 TL üzerinden yasal temerrüt faizi yürütülmesine” karar verilmiştir.
Kararın davalılar tarafından ayrı ayrı temyizi üzerine, Yargıtay 17.HD’nin 27/12/2018 tarihli 2018/2972 E 2018/12903 K sayılı kararıyla, davalıların temyiz istemleri kısmen kabul edilerek mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiş, bozma üzerine dosya mahkememizin 2020/20 E sayısına kaydedilmiştir.
Bozma ilamının gerekçesi ise, “6100 sayılı HMK’nın 297/2 maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan yasal düzenlemenin de gereği olarak mahkemece verilen hükmün, infazda tereddüt yaratmayacak mahiyette olması gerekmektedir.
Somut olayda, davacı 25.4.2013 tarihinde karşı aracın sürücüsü,maliki ve trafik sigortasına dava açarak, parça bedeli, işçilik, değer kaybı ve 30 günlük kazanç kaybını talep etmiştir. Davalı trafik sigortası tarafından dava devam ederken 15.7.2013 tarihinde 18.375,00 TL davacıya ödeme yapmıştır. Mahkemece, hükümde 17.592,40 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermiş olup aynı bentte parantez açarak davalı sigorta şirketini 13.114,90 TL’siyle sınırlı sorumlu tutmuştur. Hükmün 1.bendin ikinci paragrafında ise talebin 18.375,00 TL kısmının dava aşamasında davalı sigorta şirketi tarafından ödenmiş olduğundan bu kısım yönünden dava konusuz kaldığını belirterek karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir. Esasen davacının ıslah yaparken, davalı sigortanın yapmış olduğu ödemenin düşülerek ıslah yaptığı gözönüne alınmayarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulması suretiyle infazda çelişki yaratılması bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre; kaza tarihinde trafik sigortanın limiti 25.000,00 TL olup kusur oranında ve poliçe limitiyle sınırlı sorumluluğu vardır. Yargılama devam ederken davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 18.375,00 TL ödeme yapılmıştır. Buna göre davalı sigorta şirketinin geriye 6.625,00 TL bakiyesi kalmış olup mahkemece kararda limiti aşılarak hasar ve değer kaybından sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre, haksız fiil niteliğindeki trafik kazası nedeniyle TTK’nın 1283. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin ancak gerçekten uğradığı zararı tazmine mecburdur.
Dosyada mevcut ekspertiz raporunda, sigortalı aracın tamiri için gereken parça ve işçilik bedeli toplamı 34.986,54-TL belirlenmiş, ilgili servisle yapılan görüşmeler neticesinde 24.500,00 TL teklif alınmış, aracın rayiç değerinin 55.500,00-58.400,00.-TL ve sovtaj değerinin ise 15.200,00.-TL olduğu değerlendirilerek hasar bedelinin ekonomik olacağı kabul edilmiş kusur oranı düşülerek 18.375,00 TL davacıya ödeme yapılmıştır.
… 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyasında bulunan 16.4.2013 tarihli bilirkişi raporunda ise sigortalı aracın tamiri için gereken parça ve işçilik bedeli toplamı 44.074,67 -TL, aracın rayiç değerinin 65.000,00.-TL ve sovtaj değerinin ise 55.000,00.-TL olacağı belirtilmiş olup tamirinin ekonomik olmayacağı pert total hesabı yapılması gerektiği belirtilmiştir.
18.2.2015 tarihli makine mühendisi bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda, parça ve işçilik bedeli toplamı 34.986,54 TL belirlenmiş ve raporda aracın onarımının ekonomik olmayacağı belirtilerek rayiç değerinin 57.000,00 -TL, sovtaj değerinin 15.200,00.-TL ve zararın kusur oranı da düşülerek 5.475,00.-TL olduğu, davalı sigorta şirketi hariç diğer davalıların 25 günlük araç mahrumiyet zararının kusur oranına göre 4.687,50 TL olacağı değerlendirilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, parça ve işçilik bedeli toplamı 34.986,54-TL, rayiç değerinin 57.000,00 -TL, sovtaj değerinin 15.200,00.-TL olacağı belirtilerek, raporda aracın onarımının ekonomik olacağı ve zararın 34.986,54-TL. olduğu, 30 günlük onarım süresinde kazanç kaybının ise 5.970,00 TL, değer kaybının da 7.000,00 TL olarak değerlendirilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki değerlendirmelere göre aracın tamirinin ekonomik olmayarak pert total hesabı yapılması gerekmektedir.
Buna göre, İTÜ ya da Karayolları Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek hasar konusunda uzman bilirkişi kurulundan, zarar gören aracın tamirinin ekonomik olup olmadığı, ekonomik ise tamir bedelinin, ekonomik değilse; aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa rayiç bedelinden sovtaj değerinin mahsubu ile gerçek zarar miktarının hesaplanması, perte ayrılması durumunda değer kaybı zararının olmayacağı ve onarım süresine göre araç mahrumiyetinin hesaplanmıyacağının gözönüne alınması dosyada mevcut tüm deliller birlikte değerlendirilerek çelişkiler giderilecek biçimde, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak, varılacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklindedir.
Bozma ilamı sonrası tensip zaptı oluşturulup duruşma günü bildirilerek “bozma ilamına uyulup uyulmayacağı” hususunun duruşmada değerlendirileceği bildirilmiş, tensip zaptının tebliği üzerine davacı vekili vekaletten istifa ettiğine dair dilekçe sunmuş ve bu istifa dilekçesinin davacı asile tebliği için (dosyada hiçbir gider avansı bulunmadığından) gerekli tebliğ masrafını dosyaya yatırmış, duruşmalara da katılmamıştır. Aşağıda açıklandığı şekilde bozma ilamı sonrası dava takip edilmemekle davanın açılmamış sayılması koşulları oluştuğundan, bozma ilamına uyulup uyulmayacağı konusunda bir karar da oluşturulamamıştır.
Davalılardan … ve … vekilince sunulan dilekçe ile, davacının aracı üzerine ihtiyati tedbir konması talep edilmişse de, bu talebi 21/09/2020 tarihli gerekçeli ara kararla reddedilmiştir.
Davacı vekilinin istifa dilekçesi, Yargıtay bozma ilamı, tensip zaptı, duruşma günü, davanın takibi gerektiğine dair yasal ihtarlar davacı şirkete tebliğe çıkarılmış ise de, tebligat “ilgili sokakta belirtilen hane no bulunmadığı” şerhiyle iade gelmiştir. Davacı şirketin araştırılan güncel ticaret sicil adresinin tebligatın iade geldiği adresle aynı olduğu, bu nedenle TK md 35’e göre ticaret sicilde kayıtlı adrese tebligat yapılması gerektiği anlaşılmışsa da, TK md 35’e göre tebliğ yapılmış sayılabilmesi için tebligat parçasının-ihbar kağıdının adreste kapıya yapıştırılması şart olduğu, ancak adreste böyle bir hane no-kapı bulunmadığından (kentsel dönüşüm, yıkılma vb) fiilen kapıya yapıştırmanın uygulanmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından, mahkememizce 05/10/2020 tarihli muhtıra yazılarak davacı vekiline normal yolla tebliğe çıkarılmış, bu muhtırada istifa dilekçesi vb. diğer tebligatın müvekkiline yapılamadığı, TK md. 35’e göre tebliğin de fiilen imkansız olduğu, bu nedenle adres araştırması ve davacı şirket yine bulunamazsa ilanen tebliğ yapılması gerektiği, istifa dilekçesi tebliğ edilemediğinden yasal olarak vekil sıfatının ve görevlerinin devam ettiği açıklanarak, müvekkilinin fiilen bulunduğu adresi dosyaya bildirmesi gerektiği, farklı bir adres bildirilmezse, istifa dilekçesi ve davanın takip edilmesi gerektiğine dair ihtarların tebliği için dosyada hiç gider avansı bulunmadığı anlaşıldığından, gerekli tebliğ ve ihtarlar için dosyaya şimdilik üç adres araştırma yazısı için 27,00-TL, müvekkiline yapılacak tebligat için 19,00-TL olmak üzere toplam 46,00-TL gider avansını iki haftalık kesin süre içinde yatırması gerektiği, aksi takdirde vekalet görevinden doğan sorumlulukların devam edeceği ve dosyada taraf yokluğuna dair hükümlerin uygulanacağı hususları ihtar edilmiş, bu muhtıranın davacı vekiline tebliğine dair gider avansı davalılardan Hüseyin ve Aydın vekilince dosyaya yatırılmak suretiyle muhtıra tebliğe çıkarılabilmiş, gönderilen muhtıra tebliği “vekilin bildirdiği adreste tanınmadığı” şerhiyle iade gelmiş, bu aşamada davacı vekilinin e-teblğ adresinin bulunduğunun tespiti üzerine (vekalet görevinin kanunen devam ettiği ihtarını da içeren) aynı muhtıra ve sonraki duruşma gününü de (26/03/2021) içeren son duruşma zaptı ile önceki duruşma zabıtları davacı vekiline e-tebliğ yoluyla usule uygun şekilde 01/03/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Dosyanın 26/03/2021 tarihli duruşmasında ise, davacı vekilince müvekkilinin adresine dair bir bildirim yapılmamış, istifa dilekçesinin tebliği için gider avansı da yatırılmamış olup, HMK md 82 ve Avukatlık Kanunu md 41 uyarınca vekalet görevinin devam ettiği açık olup, duruşmaya da katılmamış, herhangi bir mazeret bildirimine de rastlanmamıştır. Durum tutanakta tespit olunmuş, duruşmaya katılan davalılardan … vekilince davanın takip edilmediği beyan edilerek dosyanın işlemden kaldırılması talep olunmuş, bu nedenle HMK md 150 uyarınca taraf yokluğuna dair hükümler uygulanarak dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK 150. maddesi “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş taraflar gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar süresinin dolduğu gün itibariyle açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” hükümlerini ihtiva etmektedir.
Dosya kapsamından taraflarca veya vekilleri tarafından dosyanın işlemden kaldırıldığı 26/03/2021 tarihli duruşmadan itibaren üç aylık yasal süre içerisinde dosyanın işleme konulmasının talep edilmediği anlaşılmakla, HMK 150. maddesi gereği davanın açılmamış sayılmasına ve harç, yapılan yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davacıya yüklenmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın takip edilmemesi, işlemden kaldırma kararı sonrası yasal süre içinde işleme konmasının istenmemesi nedeniyle, 6100 sayılı HMK.nın 150. maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 59,30-TL olup, peşin alınan (170,80 TL peşin harç, 448,00 TL ıslah harcı) 618,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye 559,50 TL harcın karar kesinleştikten sonra ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalılardan … ve … tarafından yapılan 220,90-TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle bu davalılara verilmesine,
6-Davalılardan … Sigorta tarafından yapılan 120,00-TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle bu davalıya verilmesine,
7-Davalılar vekille temsil olunduklarından, tüm davalılar yönünden aynı sebeple aynı karar verildiğinden, dava değeri üzerinden yürürlükteki AAÜT gereği hesap ve takdir olunan 5.436,85 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tek olarak alınarak, tüm davalılara verilmesine,
Dair, tarafların ve vekillerinin yokluğunda, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.02/07/2021

Katip

Hakim