Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/17 E. 2022/780 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/17 Esas
KARAR NO : 2022/780

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/01/2020
KARAR TARİHİ : 07/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 24.12.2011 tarihinde, davalı … Sigortla A.Ş. nezdinde sigortalı bulunan … plakalı aracın sebebiyet verdiği kaza neticesinde sakat kaldığı, maluliyet tazminatı talebinde bulundukları, müvekkilleri …’ün yolcu olarak bulunduğu ve … Sigorta A.Ş. tarafından tanzim edilen tüm sigorla poliçeleri sebebiyle … plakalı aracın 24.12.2011 tarihinde karıştığı tek taraflı kazada maruz kaldığı, daimi maluliyeti ile ilgili olarak 27.11.2019 tarihli tazminat talebi başvuru sigorta şirketi tarafından karşılanmadığı, 13/12/2019 tarihinde zorunlu arabuluculuğa başvurulduğu, 06.01.2020 tarihli ilk ve son oturum anlaşmazlıkla sonuçlandığı, sonuç itibariyle başvuru ve dava şartı olarak belirlenen zorunlu arabuluculuk süre tamamlamış olmakla dava açma gerekliliği hasıl olduğu, Müvekkilinin kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru bulunmadığı, tüm kusurun davalı sigorta şirketine sigortalı bulunan araçta olduğu, davalı sigorta şirkeli zararın tazmini hususunda ilgili poliçelerce sorumlu olduğu, müvekkilin, bu kaza nelicesinde yaralandığı, … Eğitim ve Araştırma Hastanesi, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Tıp ve başka hastanelerde tedavi gördüğü, Müvekkilinin kaza nedeniyle vücut fonksiyon kaybı meydana geldiği, mahkeme tarafından, kişinin maruz kaldığı olay nedeniyle sağlık açısından zarara uğradığının belirlenmesi gerektiği, Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere beden gücü kaybı hesabı, özürlülük ölçülü yönetmeliğine göre değil kişinin yaşına ve vücut bütünlüğünün zarara uğramış olup, efor gücü kaybı oranı üzerinden yapılması gerektiği, davacıların kazaya bağlı başkaca maddi zararları da bulunmakta ve Yargıtay içtihatları ile sabit olmakla bu zararlar da zarar sorumlusu ve sigortacısınca tazmin edilmesi gerektiği, %100 malul sayılacakları döneme ait ve yürüyemediği için ömür boyunca bakıcı gideri tazminatı, içtihat gereği asgari ücretten daha yüksek bir maaş ile bakıcı gideri yapılacağı var sayılması gerektiği, davacıların hiç iş göremediği ve %100 oranında özürlü sayıldığı döneme ait İş tazminatı ve bu dönemde ihtiyaç hasıl olacağı üzere bakıcı gideri tazminatı ve ömür boyu yürüyemeyeceği için de ömür boyu bakıcı gideri tazminatı hesaplanarak davacılara ödenmesi gerektiği, %100 malul sayıldığı dönemde olsun ve ha keza ömür boyu yürüyemeyecek olması nedeniyle olsun bir insanın gündelik işleri için bakıcıya ihtiyaç duyacağı izahtan vareste olduğu, buna ilişkin belge sunulmasa dahi davacıların SGK tarafından karşılanmayacak tedavi gidiş gelişleri esnasında harcayacağı kesin olan ek tedavi – yol – yemek – refakatçi v.s. giderleri, davacıların haksız eylem sonucu uğradığı yaralanma neticesinde uzunca bir süre yanında bir refakatçi de olduğu halde hastanelere ve doktorlara gidip geleceği ve bunun için de ek tedavi – yol – yemek – relakatçi v.s. masralları yapacağının kesin olduğu, davacıların mesleğinde kazanacağı gelirin elor kaybı nedeniyle azalacağına yönelik tazminat hesabına, gündelik işlerinde de aynı efor kaybına uğrayacağı yadsınmayarak buradan kaynaklanan efor kaybı tazminatı da tazminat hesabına eklenmesi gerektiği, fazlaya ilişkin haklarımız, saklı kalmak kaydıyla 6100 sayılı yasanın 107. Maddesine göre, kaza sonucunda vücut fonksiyon kaybına uğrayan müvekkilleri için belirlenecek maddi tazminatlar talebinin hüküm altına alınmasını, dava konusu kazaya sebebiyet veren araç … Sigorla Anonim Şirketine sigortalı olup maddi tazminatın ödenmesinden ilgili şirket poliçe İtmiti kapsamında maluliyete istinaden maluliyet teminatının tamamından ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi ve bakıcı giderleri teminatı için teminatın tamamından sorumlu olduğu, davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, ancak bu başvuruya rağmen müvekkilinin zararlarının karşılanmadığı, gerek davalı tarafın ticari faaliyet yürüten birer şirket olmasından gerekse de taraflar arasında kurulan sigorta sözleşmesinin Türk Ticaret Kanununda düzenlenmesinden dolayı davada kaza tarihinden itibaren işleyecek Avans – Ticari faiz uygulanması gerektiği, Davalı … Sigorta Şirketinden … plakalı araca ait zorunlu trafik sigorta poliçesi ve var ise hasar dosyası ve ödeme yapılmışsa ödeme bilgileri ve ödemenin neye istinaden hangi tarihte, kime yapıldığının sorgusuna, … Eğitim ve Araştırma Hastanesi, … Üniversitesi Hastanesi Acil Tıp’a müvekkilin kimlik bilgileri ve TC numarası bildirilmek suretiyle müzekkere yazılarak 24.12.2011 tarihli kaza sebebiyle oluşturduğu tedavi dosyalarının tüm dosya içerikleri ile çıkarılarak gönderilmesinin istenmesi, … Cumhuriyet Başsavcılığı’na müvekkilin kimlik bilgileri ve TC numarası bildirilmek suretiyle müzekkere yazılarak… soruşturma no’lu soruşturma dosyaşının tüm içeriğinin, açılmış bir davanın olup olmadığı; var ise tüm dosyanın bir örneğinin UYAP üzerinden mahkememiz dosyası içerisine pönderilmesinin istenmesi, Davacının maluliyetinin belirlenebilmesi için ….Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı’na gönderilmesi, Davacının HMK 107. Madde uyarınca belirlenecek; geçici iş göremezliğe bağlı 300,00.-TL maddi tazminat, kalıcı meslekte kazanma gücü kaybına bağlı 4.500,00.-TL maddi tazminat, geçici ve tespit edilebilirse kalıcı bakıcı gideri ihtiyacına ilişkin 100,00.-TI, maddi tazminat, SGK tarafından karşılanmayan tedavi – yol – yemek – refakatçi ve sair tedaviye bağlı ek giderler için 100,00 TL tazminat olmak üzere fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL tazminat taleplerinin kabulü, bu kalemler nedeniyle belirlenecek tazminat hakkımıza olay tarihi ilibariyle ticari temerrüt-avans faiziyle tahsil edilerek davacıya ödenmesine, her türlü yargılama gideri, harç ve tazminat kalemleri için ayrı ayrı vekâlet vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı … Sigorta A.Ş. Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki dava zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığı, davacı, 24.12.2011 tarihinde meydana gelen kaza sonucu maluliyet tazminatı talebi ile işbu davayı ikame ettiği, Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinde zamanaşımı süreleri düzenlediği, huzurdaki davanın kazanın üzerinden iki yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra ikame edilmiş olduğu, ayrıca davaya konu taksirle yaralama suçu için Türk Ceza Kanunu’nun 66. maddesinde öngörülen 8 yıllık dava zamanaşımı süresinin de geçtiği, Bu husus, dilekçe ekinde sunulan Yargıtay kararında da vurgulanarak taksirle yaralama eylemi için ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu açıkça belirtildiği, anılan düzenlemeler gereği; davacının talep ettiği alacak zamanaşımına uğramış olup davanın reddini talep ettiği, esasa yönelik açıklamalarını, zamanaşımı itirazlarının reddedilmesi ihtimaline binaen usul ekonomisi gereği Sayın Mahkeme’ye sundukları, davacı, 24.12.2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanması nedeni ile geçici iş göremezlik tazminatı, sürekli iş göremezlik tazminat, tedavi gideri, bakıcı ve ulaşım gideri talepleri ile huzurdaki davayı ikame ettiği, davaya konu trafik kazasına karışan … plakalı araç müvekkili şirket nezdinde 02.08.2011 – 02.08.2012 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu, Kaza tarihinde poliçe kapsamında müvekkili şirketin sorumlu olabileceği teminat limiti 200.000.- TL olduğu, ancak teminat limitini bildirmiş olmalarının kesinlikle davayı kabul ettikleri anlamını taşımadığı, müvekkili şirketin üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlara ilişkin sorumluluğu; sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranı ile sınırlı olduğu, davacının talebinin haksız olup reddi gerektiği, müvekkili şirketçe davacıya ödeme yapıldığından bakiye tazminat talebinin reddi gerektiği, davacının maluliyet tazminatı talebi ile yapmış olduğu başvuru üzerine poliçe kapsamında … numaralı hasar dosyası açıldığı, hasar dosyası kapsamında davacı vekili …’a 22/04/2019 tarihinde 81.372,98-TL tazminat ödendiği, bu hususun hasar dosyasının celp edilmesi ile de ortaya çıkacağı, ödeme tarihi verileri dikkate alınması ve yapılan ödemenin faiz güncellemesi ile mahsup edilmesi halinde; müvekkili şirketçe ödenen tazminatın davacının zararını tam olarak karşıladığının tespit edileceği, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacının kaza nedeni ile malul kalıp kalmadığı ve maluliyet oranın tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu 3. ihtisas dairesi’ne gönderilmesini talep ettikleri, davacının trafik kazası sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının, ve varsa oranının belirlenmesi gerektiği, bu amaçla davacının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Bölümlerine sevkine karar verilmesini, hazırlanacak bilirkişi raporunda maluliyet tespit edilmesi halinde; maluliyetin geçici nitelikte olup olmadığı, kaza ile netice arasındaki illiyet bağı bulunup bulunmadığı ve maluliyetin sürekli olup olmadığı konuları belirlenmesi gerektiği, ayrıca maluliyetin tazminat gerektirip gerektirmediği konusu da açıklığa kavuşturulmasını, tazminat ödemesinin söz konusu olabilmesi için; maluliyet oranının yanında, davacının çalışabilecek durumda olup olmadığı, mesleği, maluliyet sebebi ile mesleğini yerine getirip getiremediği konuları tespit edilmesi gerektiği, davacı, maluliyetine rağmen maluliyet halinden etkilenmiyorsa, kazanç kaybına uğramadan hayatını sürdürebiliyorsa, maluliyet tazminatına hükmedilmemeli ya da somut durum tazminat hesabında dikkate alınmaması gerektiği, bakiye tazminat hesaplamasında ödeme tarihi verileri dikkate alınmasını, davacının kaza nedeni ile malul kaldığının tespiti halinde, yapılacak aktüer hesaplamada; öncelikle müvekkili şirketçe ödeme yapılan tarih dikkate alınarak ödemenin davacının zararını karşılayıp karşılamadığı hususunun tespit edilmesini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, ödemenin davacının zararını karşılamadığının tespit edilmesi halinde, bakiye tazminat tutarından müvekkili şirket tarafından yapılan ödemenin, faiz güncellemesi de yapılarak mahsup edilmesi gerektiği, bu hususta örnek Yargıtay kararın dosyaya sunulduğu, davacının tedavi giderlerine ilişkin talepleri sosyal güvenlik kurumu’nun sorumluluğunda olduğu, davanın SGK’ya na ihbar edilerek, kurumun yasal hasım olarak davaya dahil edilmesini ettikleri, davacı taraf, geçirdiği kaza nedeni ile yapmış olduğu tedavi ve iyileşme giderlerini talep ettiği, ilgili Kanun’un 59 ve Geçici 1’inci maddesi ile getirilen hükümler çerçevesinde Trafik Kazalarına bağlı olarak tedavi masrafları tazminatı ile ilgili müvekkili şirketin yükümlülüğü sona erdiği, ilgili talebin Sosyal Güvenlik Kurumu’na ihbarı gerektiği, davacının kaza nedeni ile bakıma ihtihacı bulunup bulunmadığı hususu maluliyet raporu haricinde hekim bilirkişiden alınacak ayrı bir rapor ile tespit edilmesi gerektiği, Tedavisi tamamen tamamlanan ve kalıcı şekilde malul kalan davacının, bakıma muhtaç olup olmadığı hususu maluliyet raporu dışında ayrıca alınacak bir bilirkişi raporu ile tespit edilmesi gerektiği, ilgili Yargıtay kararlarında da hususunun belirlendiği, hazırlanacak raporda davacının günlük eylemlerinden hangileri ve bir günün kaç saati için yardıma ihtiyacı bulunduğu hususları da açıklığa kavuşturulması, Bakıcı gideri ihtiyacından söz edebilmek için, tedavi süreci sona ermiş olmasının, kalıcı(sürekli) maluliyet söz konusu olmasının, davacının başka birinin yardımı olmadan hayatını sürdüremeyeceği, hekim bilirkişilerce açık şekilde tespit edilmesi gerektiğinin, hazırlanacak raporda, davacının günlük eylemlerinden hangileri için yardımcı kişiye ihtiyaç duyduğu, bir günün kaç saatini yardımcı bir kişi refakatinde geçirmek zorunda olduğu konularının açık olması gerektiği, bakıcı gideri tazminatının; belirttiğimiz kişi başı teminat limiti ile sınırlı olarak sürekli sakatlık teminatı kapsamında olduğu, davacının bakıcı gideri ihtiyacı olması halinde bakıcı gideri için hesaplanacak tazminat ve maluliyet için hesaplanacak tazminat tutarları toplamı en fazla kişi başı teminat limiti kadar olacağı, bu husus kaza tarihini kapsayan, sigorta sözleşmesinin devamı niteliğinde olan genel şartlarda açıkça belirtildiği, davacı tarafça fiilen bakıcı çalışıyor olduğuna ilişkin herhangi bir belge sunulmamış olduğundan tazminat hesaplamasının asgari ücret üzerinden yapılması gerektiği, ayrıca yapılacak hesaplamada davacının maluliyet oranı da gözetilerek değerlendirme yapılmasını, bu hususun Trafik Sigortası Genel Şartlar Ek’inde yer alan ilgili maddede de belirtildiği, davacının bakım ihtiyacı aile içersinden karşılanıyor olması halinde tazminattan %50 oranında indirim yapılması gerektiği, davacının bakım ihtiyacı bulunduğunun ve bakım ihtiyacının fiilen çalışan biri tarafından yerine getirilmediğinin tespiti halinde; hesaplanacak tazminatta indirim yapılması gerektiği, Yargıtay’ın istikrar kazanmış kararlarında da, bakıcı ihtiyacının aile içerisinde giderilmesi söz konusu ise, yapılacak hesaplamada net asgari ücretin esas alınması ve hesaplanan tazminattan %50 oranında indirim yapılması gerektiği, ayrıca davacının bakım ihtiyacının aile içerisinde karşılanması durumunda, tam mesai gerektirmeyeceği, bu nedenle de, hesaplanacak tazminattan uygun bir indirim yapılması gerektiği, davacının karşılıksız taşınması nedeniyle olayda “hatır taşıması” söz konusu olduğundan bu sebeple tazminattan %20 oranında indirim yapılması gerektiği, Ceza dosyası ifade tutanaklarından da anlaşıldığı üzere davacı, iş arkadaşları ile iş için il dışına toplantıya giderken kaza meydana geldiği, dava dışı yolcu …, Ilıca Jandarma Karakol Komutanlığı’nda 27.12.2011 tarihinde vermiş olduğu ifadede, kaza anında iş arkadaşı …’ın sevk ve idaresindeki araç ile il dışına toplantıya gittiklerini beyan ettiği, bu konuda, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2014/19744, K. 2017/2474, T. 7.3.2017 sayılı kararının örnek olduğu, davacı ile sigortalı araç sürücüsü arkadaş olup hatır için taşındığının sabit olduğu, kaza iş arkadaşlarının beraber şehir dışına seyahati esnasında meydana geldiği, Bu itibarla açıklanan sebepler göz önüne alınarak belirlenen tazminattan uygun bir indirim yapılmasını, davacının ulaşım ve sair giderlere ilişkin talepleri dolaylı zarar niteliğinde olup trafik sigortası teminatı kapsamı dışında kaldığı, söz konusu taleplerin müvekkil şirket yönünden reddi gerektiği, davacı taraf dilekçesinde kaza nedeni ile yol, hastaneye ödemiş olduğu oda ve yemek masrafları vb. talep ettiği, davacının söz konusu taleplerinin tümü zarar verici olgu ile doğrudan bağlantılı olmayan dolaylı zarar niteliğinde olduğu, Trafik Sigortası Genel Şartları A.6. başlıklı bölümün (k) bendine göre “Gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma veya dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri,” teminat dışı hallerden sayıldığı, dolayısıyla, davacının dolaylı zarar niteliğindeki söz konusu taleplerine ilişkin müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı, davacının avans faizi istemi yasaya aykırı olup, hiçbir hukuki temeli bulunmadığı, davaya konu uyuşmazlık tamamen “haksız fiil”den kaynaklandığı, haksız filden kaynaklanan taleplerde de uygulanacak ancak yasal faiz olacağı, halefiyet gereği sigortalı aracın özel araç olması durumunda müvekkili şirketin, sigortalısının sorumlu olduğu yasal faizden sorumlu olacağı, ayrıca Yargıtay, istikrarlı kararları ile davalı tarafın yalnızca sigorta şirketi olmasının yeterli olmadığını, avans faizi talebi için mutlak ticari iş niteliğine haiz bir olay olması gerektiğini belirttiği, davacı tarafın da ticari bir tüzel kişi veya tacir olması, ayrıca kazaya konu aracın bu ticari amaca hizmet eder şekilde kullanılması gerektiği, bu nedenlerle talep edilen avans faiz talebi haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğu, avans faiz talebinin reddi gerektiği, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise, davacının bakiye sürekli ve geçici iş göremezlik tazminat taleplerinin reddine, davacının kalıcı maluliyeti bulunup bulunmadığı ve varsa oranının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine, davacının hatır için sigortalı araçta taşındığı sabit olduğundan hatır taşıması nedeni ile indirim yapılmasına, davacının tedavi gideri talebinin müvekkil şirket yönünden reddi ile davanın Sosyal Güvenlik Kurumu’na ihbarı ve Kurum’un davaya yasal hasım/dahili davalı olarak dahil edilmesine, davacının kalıcı maluliyeti bulunması halinde hekim bilirkişiden bakıcı ihtiyacına ilişkin rapor alınmasına, davacının dolaylı zarar niteliğindeki taleplerinin sigorta teminatı kapsamı dışında olması nedeni ile müvekkil şirket yönünden reddine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazalı sigortalının trafik kazası sonucunda oluştuğunu iddia ettiği sürekli iş göremezliğine bağlı olarak müvekkili kurumdan tazminat talep etmesi yasal olarak mümkün olmadığı, Karayolları Trafik Yasası’nın 109/1, maddesinde Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı…”. 109/4. Maddesinde, “ Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrayacağı …” hüküm altına alınmış olduğundan, dava tarihi itibariyle dava konusu alacak bakımından zamanaşımı süresi dolduğu, Karayolları Trafik Yasasının 04/04/2015 tarih, 6645 sayılı Yasanın 60. Maddesi ile değişik 98. Maddesinde, “13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesinin birinci fıkrasına “kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın” ibaresinden sonra gelmek üzere “genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde” ibaresi ve aşağıdaki cümle eklendiği, Sosyal Güvenlik Kurumu, bu kapsama girenler yönünden genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetlerini belirler, protez ve örtezler için farklı birim fiyatı tespit ettiği, bu sağlık hizmetleri sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dâhil edilmeyeceği” hüküm altına alındığı, 27/08/2011 yayın tarihli Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık HizmetBedellerinin Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4/1. Maddesinde, “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı…”, Geçici 1/1. Maddesinde, “Kanunun yayımı tarihinden önce meydana gelen trafik kazalarından kaynaklanan ve anılan tarih itibariyle ödenmemiş tüm tedavi gideri bedelleri Kanunun Geçici 1 inci maddesi kapsamında Kurumca ödendiği, bu tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle ilgili sigorta şirketlerinden ve Güvence Hesabından tahsil edilen tutarlar bakımından ilgili sigorta şirketlerine ve … Hesabına herhangi bir iade yapılmadığı, bu tutarlar Kuruma bu Yönetmelik uyarınca aktarılan tutarlardan mahsup edilemeyeceği”, Müvekkili kurumun trafik kazaları sonucu oluşan tedavi giderlerinin ödenmesi usul ve esaslarının belirlenmesi konulu 2012/5 sayılı Genelgenin “6111 Sayılı Kanununun Yürürlük Tarihinden Sonra Verilen Hizmetler” başlıklı 1. Maddesinde, “Trafik kazasının oluş tarihine ve kazazedenin genel sağlık sigortalısı olup olmadığına bakılmaksızın 25/02/2011 tarihinden itibaren Kurumla sözleşmeli/protokollü üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarınca verilecek tüm sağlık hizmet bedelleri Sağlık Uygulamı Tebliği (SUT) hüküm ve ekleri esas alınarak Kurumca karşılanacağı…” düzenlendiği, Karayolları Trafik Yasasında 04/04/2015 tarihli 6645 sayılı Yasa’nın 60. Maddesi ile müvekkili kurumun trafik kazaları sonucu oluşan tedavi giderleri nedeniyle oluşan sorumluluğunun sınırı açıkça belirlendiği, bu kapsamda yasal düzenleme dikkate alınarak, trafik kazaları nedeniyle oluşan tedavi, tıbbi malzeme, ilaç, refakatçi ve yol giderleri müvekkil kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliği hükümleri uyarınca karşılandığı, müvekkili kurum tarafından karşılanmayan iş göremezlik, maddi-manevi tazminat talepleri ve bakıcı giderleri yönünden ise sigorta şirketlerinin sorumluluğunun devam ettiği, davacının 24/12/2011 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle müvekkili kurum tarafından sarfedilen tedavi giderleri konusunda müvekkil kurum Topkapı Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi ile yapılan yazışmalar sürdüğünden kurum kayıtlarına dayalı olarak ek beyanda bulunma ve ödemelere ilişkin belge sunulması haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini istemi zorunluluğu doğduğu, İhbar olunan sıfatıyla müvekkil kurum aleyhine hüküm kurulmamasına, Yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yana yüklenmesine ve davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Kaza tespit tutanağı, ZMMS poliçesi, hasar dosyası, davalı sigorta şirketine yapılan yazılı başvuru ve hasar evrakları, hizmet döküm cetveli, davacının yaralanması nedeniyle görmüş olduğu tıbbi tedavilere yönelik tüm hastane kayıtları, … Cumhuriyet Başsavcılığının …Soruşturma sayılı dosyası, sigortalı araç ruhsatı, davacının davaya konu trafik kazası nedeniyle SGK tarafından ödenen tazminata ilişkin yazı cevabı, sosyal ve ekonomik durum araştırması, arabuluculuk son tutanağı celp edilmiş, incelenmiştir.
Dosya, maluliyet durumunun tespit edilmesi amacıyla İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, İstanbul Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunun 22/04/2022 tarih ve 6044 sayılı mütalaasında sonuç olarak; ”…Mevcut belgelere göre; … ve … oğlu, 16/11/1971 doğumlu, Abdülkadir Eröz’in 24/12/2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak:
E cetveline göre %14.1(yüzdeondörtnoktabir) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 1.5 (bir buçuk) aya kadar uzayabileceği, Dava konusu olay nedeniyle başka birinin sürekli veya geçici olarak bakımına muhtaç durumda olmadığı oy birliği ile mütalaa olunur…” şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Kaza tespit tutanağı, ZMMS poliçesi, hasar dosyası, davalı sigorta şirketine yapılan yazılı başvuru ve hasar evrakları, hizmet döküm cetveli, davacının yaralanması nedeniyle görmüş olduğu tıbbi tedavilere yönelik tüm hastane kayıtları, … Cumhuriyet Başsavcılığının…Soruşturma sayılı dosyası, sigortalı araç ruhsatı, davacının davaya konu trafik kazası nedeniyle SGK tarafından ödenen tazminata ilişkin yazı cevabı, sosyal ve ekonomik durum araştırması, arabuluculuk son tutanağı celp edilmiş, incelenmiştir.
Dosya, maluliyet durumunun tespit edilmesi amacıyla İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, İstanbul Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunun 22/04/2022 tarih ve 6044 sayılı mütalaasında sonuç olarak; ”…Mevcut belgelere göre; … ve … oğlu, 16/11/1971 doğumlu, Abdülkadir Eröz’in 24/12/2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak:
E cetveline göre %14.1(yüzdeondörtnoktabir) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 1.5 (bir buçuk) aya kadar uzayabileceği, Dava konusu olay nedeniyle başka birinin sürekli veya geçici olarak bakımına muhtaç durumda olmadığı oy birliği ile mütalaa olunur…” şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosya, kusur durumunun tespit edilmesi ve maddi tazminat miktarının hesaplanması amacıyla bilirkişi kuruluna gönderilmiş, İ.T.Ü Makine Fakültesi Öğretim Görevlisi Uzman Yüksek Mühendis …, Tıp Doktoru İş Sağlığı Uzmanı Emekli SGK ve SSK Sağlık İşleri İL Müdür Yardımcısı …ve Hesap Bilirkişisi ..’tan heyet halinde alınan 24/07/2022 tarihli raporda “… Tüm delillerin hukuki münakaşası, her türlü hukuki tavsif, tarafların, masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer taleplerin takdiri ve nihai kararı tamamıyla Yüce Mahkemeye ait olmak üzere; Sayın Mahkemece verilen görev çerçevesinde, dosya içeriğinin, dosya incelemesi kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesi sonucunda yukarıda açıklanan nedenlerle;
Rapor, tazminat talebinin hukuken oluşup oluşmadığına dair bir değerlendirme içermeyip, sadece tazminatın hesabına ilişkindir.
1. KUSUR;
1.1-) … plaka numaralı hususi kamyonetin sürücüsü …’ın 96100 (yüzde yüz) oranında tamamen asli kusurlu olduğu, 1.2-) … plakalı hususi kamyonetin kazazede yolcusu davacı …’e hadisenin meydana gelmesinde, yaralanması ile sonuçlanmasına, dava konusu zararın doğmasında veya artmasında atfı kabil kusur-müterafik kusur bulunmadığı, hatır taşımacılığı hususunun Muhterem Mahkeme’nin takdirleri olduğu, 1.3-) Hadisenin meydana gelmesinde, yaralanma ile sonuçlanmasında, dava konusu zararın doğmasında ve artmasında başkaca kusurlu kişi, kurum, kuruluş veya etkili faktör bulunmadığı, tespit, sonuç, görüş ve kanaatine varılmıştır 6754 sayılı bilirkişi kanunu 6. Maddesi kapsamında Bakanlık tarafından 07.09.2020 tarihli uyacağı rehber ilkelerin 27. Maddesi gereği (asli kusurlu, tali kusurlu, kusur oranı) tespiti Hakim yetkisindedir.
2.MALULİYET RAPORU; ATK 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu 22.04.2022 tarih ve 6044 karar sayılı raporunda; 16.11.1971 doğumlu Abdülkadir Eröz’ün 24.12.2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak: E cetveline göre %14.1 (yüzdeondörtnoktabir) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 1.5 (birbuçuk) aya kadar uzayabileceği, Dava konusu olay nedeniyle başka birinin sürekli veya geçici olarak bakımına muhtaç durumda olmadığı, mütalaa edildiği,
3. MADDİ ZARAR; Davacının talep edebileceği maddi tazminatlarının;
3.1.) 22.04.2019 sigorta şirketi dava öncesi ödeme tarihi itibariyle hesaplandığında, davacının 24.12.2011 Tarihinde geçirmiş olduğun trafik kazası sonrası; 15 ay/45 Gün süre ile geçici iş göremezlik zararının 1.090,93 TL olduğu, SGK tarafından davacıya ödenen 486,38 TL geçici iş göremezlik ödemesinin tenzili ile davalı sigorta şirketinden 604,55 TL talep edilebileceği, SGK tarafından ödenen geçici iş göremezlik ödemesi sonrası — kalan miktara istinaden herhangi bir ödeme yapılmadığı (604,55 TL bakiye geçici iş göremezlik zararı), %14.10 maluliyet oranı dahilinde sürekli maluliyet zararının 97.142,07 TL olduğu, davalı sigorta şirketinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve azami sürekli maluliyet tazminatı teminatı üst limiti 200.000,00 TL ile sınırlı sorumluluğunun bulunduğu, Davacıya yapılan 81.372,98 TL sürekli maluliyet zararının % 83,76’sının karşılandığı (müterafık kusur indirimi uygulanmaması durumunda), (Ancak; Sayın Mahkeme tarafından müterafık kusur durumu değerlendirilerek bir indirime gidilmesi durumunda; hesaplanan toplam 97.142,07 TL tutara uygulanması gerektiği (örneğin; % 25 olarak takdir edilmesi durumunda, ödeme tarihi itibarı ile talep edebileceği sürekli maluliyet zararının 72.856,55 TL, % 20 olarak takdir edilmesi durumunda 77.713,66 TL, % 15 oranında takdir edilmesi durumunda ise 82.570,76 TL talep edilebileceği, ödenen 81.372.98 TL ile maddi zararının karşılandığı, hesaplanabilmektedir. Bu durumda davacının talep edebileceği bakiye sürekli maluliyet tazminatından söz edilemeyeceğinin takdir Yüce Mahkemenindir.)
3.2. Hesap / Rapor tarihi itibariyle, Davacının 24.12.2011 tarihinde geçirmiş olduğun trafik kazası sonrası; 15 ay / 45 gün süre ile geçici iş göremezlik zararının 1.090.93 TL olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %100 kusurunun bulunduğunun Sayın Mahkeme tarafından kabulü durumunda ve SGK tarafından davacıya ödenen 486,38 TL geçici iş göremezlik ödemesinin tenzili ile davalı sigorta şirketinden 604,55 TL talep edilebileceği, % 14.10 maluliyet oranı dahilinde sürekli maluliyet zararının 248.478,04 TL olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından sigorta sürücüsünün kazanın oluşumunda %100 kusurunun bulunduğunun Sayın Mahkeme tarafından kabulü durumunda ve davalı … Sigorta A.Ş. tarafından davacıya ödenen 81.372,98 TL ‘nin güncel değeri 105.229,75 TL sürekli iş göremezlik ödemesinin tenzili ile bakiye sürekli maluliyet zararının (müterafik kusur durumu takdiri Yüce Mahkemeye ait olmak üzere/ yukarı da ayrıntılı olarak hesaplandığı üzere müterafık kusur indirimine sayın Mahkemenin karar vermesi durumunda bakiye sürekli maluliyet tazminat tutarından söz edilemeyeceği) 143.248,28 TL olduğu, ancak davalı sigorta şirketinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve azami sürekli maluliyet tazminatı teminatı üst limiti 118.627,02 TL bakiye limit dahilinde sorumluluğunun bulunduğu, Bakıcı Giderleri Zararı talebi; ATK tarafından düzenlenen raporda davacının geçici ve sürekli olarak bir başkasının bakımına muhtaç olmadığının mütalaa edildiği, 4. SGK tarafından karşılanmayan Tedavi Giderleri Yönünden; Dava konusu olay yukarıda verilen açıklamalar doğrultusunda incelendiğinde; davacı sigortalı …’ün geçirdiği araç içi trafik kazasının 24/12/2011 tarihinde meydana geldiği, bu tarihin 04/04/2015 tarihli 6645 sayılı değişiklik ile ilgili maddenin düzenlemesine yukarıda verilen ek ibarenin konulmasından ÖNCE OLDUĞU (ki söz konusu değişiklik halen yürürlüktedir), söz konusu kanunda geçmişe dönük uygulanacağına dair hüküm bulunmadı; dava konusu trafik kazasının Danıştay 15. Dairesi’nin 14/11/2013 tarihli yürütmenin durdurulması – kararından da ÖNCE OLDUĞU ve olay tarihinde YÜRÜTMENİN DURDURULMADIĞI, dava konusu sağlık giderlerinin SGK tarafından —eğer ödemesi gereken sağlık giderleri var ise- SUT hükümleri çerçevesinde karşılanması gerektiği kanaatini taşımakla birlikte; Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun resmi (SUT) fiyatları üzerinden mi yoksa piyasa fiyatları (fatura tutarları) üzerinden mi ödeme yapacağı hususunun Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu; 4.2. Dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun traf Zzası nedeniyle hasta için ilgili hastanelere ödeme yapmış ve kanunun yüklediği yüküml yerine getirmiş olması nedeniyle dava konusu trafik kazası için Davacı …’e ayrıca ödeyeceği herhangi bir meblağın bulunmadığı; 4.3. Davacı tarafından ödeme yapıldığını gösteren dosyaya sunulmuş herhangi ödeme belgesine rastlanılamamış olup davalı … Sigorta A.Ş.’nin ödeyeceği herhangi bir sağlık gideri bulunmadığı; 4.4. Davacı …’ün Davalı … Sigorta Anonim Şirketi’nden Ulaşım Giderleri için %9 yasal faizi hariç 207,90 TL ALACAKLI OLABİLECEĞİ, (müterafık kusur durumunun takdirinin Yüce Mahkemeye ait olduğu) Ancak, Sayın Mahkemenin savunmalarının tümüne hasren tamamen davalı müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı, kanaatlerine ulaşılmıştır…”şeklinde tespit edilmiştir.
Davacı vekili 23/09/2022 tarihli bedel artırım dilekçesinde özetle; Maluliyet ve kusur durumlarının değişmesi durumunda ve her halükarda fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; dilekçelerinde alacaklarının belirsiz alacak olduğunu belirterek HMK 107 gereği; Kalıcı maluliyet tazminatı olarak 4.500,00.-TL olan talebimizi 114.127,02.-TL artırarak 118.627,02.-TL olarak, Geçici işgöremezlik tazminatı olarak 300,00.-TL olan talebimizi 304,55.-TL artırarak 604,55.-TL olarak talep ettikleri, Geçici ve varsa kalıcı bakıcı gideri zararı nedeniyle 100,00.-TL olan maddi tazminat taleplerinin makul olduğundan sabit tutmakta olduklarını, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri ile yol-yemek-refakatçi vesair sağlık giderleri için 100,00.-TL olan taleplerini 107,90.-TL artırarak 207,90.-TL olarak talep ettikleri, dosyaya sunulmuş olan aktüer raporları doğrultusunda HMK md.107 gereği şimdilik 5.000,00.-TL olan taleplerini 114.539,47.-TL artırarak 119.539,47.-TL olarak talep ettikleri, aleyhte hususları kabul etmemekle ve lehe olan hususlara bir diyecekleri olmadığını belirterek, toplam 119.539,47.-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari-avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, her türlü yargılama gideri, harç ve vekâlet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ve cismani zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davalı vekili yasal süre içinde sunduğu cevap dilekçesinde zaman aşımı itirazında bulunmuş ise de; bilindiği üzere trafik kazasından kaynaklanan tazminat davalarında 2918 sayılı KTK’ nın 109/2. maddesi hükmü uyarınca eylem aynı zamanda cezayı gerektirir fiilden doğmuşsa uzamış ceza zaman aşımı sürelerinin geçerli olacağı, davaya konu trafik kazasında davacının ve araç içinde yolcu olarak bulunan dava dışı şahısların yaralanması sebebiyle eylemin aynı zamanda cezayı gerektirir fiilden doğduğu, bu itibarla TCK 89/1, 66/1-e. maddesi hükmü uyarınca uzamış ceza zaman aşımı süresinin 8 yıl olduğu, dava konusu trafik kazası tarihi 24/12/2011 olup 8 yıllık zaman aşımı süresi eklendiğinde 24/12/2019 tarihinde zaman aşımı süresinin dolacağı, işbu dava her ne kadar bu süreden sonra 09/01/2020 tarihinde açılmış ise de; davacının zaman aşımı süresi (24/12/2019) henüz dolmadan 13/12/2019 tarihinde arabuluculuğa başvurduğu, 6325 sayılı HUAK 18/A. madde hükmü uyarınca arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar zaman aşımı sürelerinin duracağının yasal olarak hüküm altına alındığı, arabuluculuk sürecinin 13/12/2019 tarihinde başlayıp, 06/01/2020 tarihinde sona erdiği, sürenin tekrar işlemeye başladığı 06/01/2020 tarihinden sonra geriye kalan zaman aşımı süresi içinde 09/01/2020 tarihinde davanın açılması karşısında zaman aşımı süresi dolmadan dava açıldığından davalının zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
… ilinde 24/12/2011 tarihinde saat 08:50 sıralarında, davalı … Sigorta A.Ş.’nin ZMMS sigortacısı olduğu, dava dışı …’a ait, … plaka sayılı aracın dava dışı sürücü …’ ın sevk ve idaresinde bulunduğu sırada, sigortalı aracın … ili istikametinden … ili istikametine doğru seyir halinde iken kaza mahalli olan mevkiye geldiğinde; sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun gidişe göre sol kısmındaki orta alana çarpması ve takla atarak karşı şeride geçmesi sonucunda tek taraflı trafik kazasının meydana geldiği, bahse konu trafik kazası nedeniyle … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan davacı …’ ün yaralandığı anlaşılmıştır.
Trafik kazasının yaralanma ile sonuçlanması nedeniyle soruşturma da yürütülmüş, … Cumhuriyet Başsavcılığının …Soruşturma sayılı dava dosyasında dava dışı / şüpheli … hakkında TCK’ nın 89/1. maddesinde düzenlenen taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olmak suçundan yapılan soruşturma sonucunda; … yolunun 40. km.’sinde şüphelinin sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken buzlanma sebebiyle araç hakimiyetini kaybettiği ve şarampole uçtuğu, ancak trafik kazasında yaralanan şahısların şikayetçi olmamaları sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde, … plaka sayılı dava dışı sigortalı araç sürücüsü … ın aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek orta alana çarpması ve takla atarak karşı şeride geçmesiyle sonuçlanan kazada buzlanma sebebiyle hava koşullarını da yeterince dikkate almayarak 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 52/a-b maddesi uyarınca aracının hızını hava, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak kuralını ihlal ettiğinden tamamen ve asli kusurlu kusurlu olduğu, araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacı …’ ün ise kazanın önlenmesi bakımından alabileceği muhtemel bir tedbir bulunmadığından ve kazanın meydana gelmesinde bir dahli olmadığından kusurunun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Tarafların trafik kazasında kusur durumlarının tespitine yönelik olarak dosya, trafik kazaları kusur konusunda uzman Makina Mühendisi ve İ.T.Ü. Makine Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. …’e tevdi edilmiştir. Mahkememizin kusur dağılımı yönündeki tespiti destekleyen ve benimseyen uzman bilirkişinin 24/07/2022 tarihli raporundaki tespitler, kazanın oluş şekli, dava dışı sürücünün ihlal ettiği trafik kuralları, yasal geciktirici nedenler ve bilimsel yönden yapılan detaylı açıklamalar içeren kusur raporuna gerekçeli ve denetime açık olduğundan itibar edilmiştir Mevcut raporda, dava dışı sigortalı araç sürücüsü …’ ın … plaka sayılı kamyonet ile yolun icap ve şartlarına uygun olmayan, güvenle sevk ve idare edemeyeceği bir hızla ilerleyen dönemeçli kesime zamanında yavaşlayıp tedbirli davranmayan kaplama üzerinde kalamayan bu suretle aracın direksiyon hakimiyetini ve kontrolü kaybedip soluna doğru yönelerek arta alanda takla atarak durabilen dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde kazaya sebebiyet verdiğinden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 52/a-b maddesi uyarınca %100 oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu; araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacı …’ ün kazaya engel olmak adına alabileceği muhtemel bir tedbir bulunmadığından kusurunun bulunmadığı doğru bir şekilde ve somut olaya uygun olarak takdir ve tayin edilmiştir. Esasen, trafik kazası hakkında alınan kusur raporlarına karşı tarafların herhangi bir itirazları da bulunmamaktadır.
Davacı … trafik kazasında yaralanması sebebiyle maddi tazminat olarak geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik, bakıcı gideri ile SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri tazminatı isteminde bulunmuştur.
Davacının yaralanmasına ilişkin olarak görmüş olduğu tıbbi tedavilere yönelik tüm hastane kayıtları getirtilmiş, Adli Tıp Kurumu tarafından eksik olduğu belirtilen tıbbi kayıtlar davacının muayenesi yaptırılarak ve Üniversite Hastanesine sevki sağlanarak ikmal ettirilmiştir. Ayrıca, Adli Tıp Kurumunun yazılı isteği üzerine davacı muayene edilmek üzere kuruma sevk de edilmiştir. Bu çerçevede, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu 22/04/2022 tarihli raporunda davacının trafik kazasında yaralanması nedeniyle %14,1 oranında maluliyetinin oluştuğunu ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren bir buçuk ay (1,5) aya kadar uzayabileceğini, ancak davacının kaza sebebiyle geçici yahut kalıcı olarak bir başkasının bakımına muhtaç olmadığını tespit etmiştir. Bahse konu Adli Tıp Kurumu raporu, kaza tarihi (24/12/2011) itibariyle yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre tanzim edildiğinden denetime açık olup, rapordaki maluliyet oranına ve iyileşme süresine itibar edilmiş, hükme esas alınmıştır
Kusur durumunun tespit edilmesi ve maluliyetin tayininden sonra dosya, maddi tazminat hesabı yapılması için doktor bilirkişi ile aktüerya konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti maddi tazminat hesabına ilişkin 24/07/2022 tarihli raporda; davalı sigorta şirketi tarafından dava öncesinde 22/04/2019 tarihinde davacıya yapılan 81.372,98 TL tazminat ödemesinin bulunduğunu, bu nedenle yerleşik Yargıtay içtihatları (Y.17.HD. 2011/11929 E., 2012/14825 K.) uyarınca öncelikle ödeme tarihi itibariyle davacının maddi zararının tamamen karşılanıp karşılanmadığı yönünde inceleme yapmış, ayrıca bu yöndeki bilimsel mütalaaya yer verildikten sonra rapor tarihi itibariyle son güncel hesaplama da yapılarak bilirkişi raporu dosyaya ibraz edilmiştir.
Doktor bilirkişi … ile Aktüer bilirkişi … tarafından sunulan 24/07/2022 tarihli raporda, rapor tarihi itibariyle davacı …’ ün geçici iş göremezlik tazminatı 604.55 TL; sürekli iş göremezlik tazminatı 143.248,28 TL olarak (poliçe üst limiti uyarınca bakiye teminat 118.627,02 TL’dir), SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri 207,90 TL olarak hesaplanmıştır.
Ancak, raporun sonuç kısmında 3.1. madde ile dava öncesinde davalı sigorta şirketi tarafından 81.372,98 TL ödeme yapıldığından 22/04/2019 DAVA ÖNCESİ ÖDEME TARİHİ İTİBARİYLE davacı Abdulkadir Eröz’ ün geçici iş göremezlik tazminatı 604.55 TL; sürekli iş göremezlik tazminatı 97.142,07 TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri 207,90 TL olarak hesaplanmış; hatır taşıması nedeniyle kusur indirimi yapılması halinde davacının ödeme tarihi itibariyle talep edebileceği bakiye maluliyet tazminatının bulunmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi heyetinin aktüer raporunun ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olması, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerinin ve maluliyet oranının esas alınması, özellikle hesaplamada güncel içtihatların ve Yargıtay uygulamasının takip edilerek TRH 2010 yaşam tablosunun ve prograssive rant formülüne göre hesaplama yapıldığından hüküm kurmaya elverişlidir, bu nedenle hükme esas da alınmıştır.
Davalı sigorta şirketi tarafından dava öncesinde 22/04/2019 tarihinde davacıya yapılan 81.372,98 TL tazminat ödemesinin bulunduğu, bu nedenle yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca öncelikle ödeme tarihi itibariyle davacının maddi zararının tamamen karşılanıp karşılanmadığı yönünde inceleme yapılması zorunludur. Nitekim bilirkişi raporunda bu hesaplama yapılmış, hatır taşıması hükümlerinin uygulanması ve kusur indirimi yapılması halinde davacının talep edebileceği maddi tazminatın kalmadığı açıklanmıştır.
O halde, öncelikle dava öncesinde yapılan ödemenin, ödeme tarihi itibariyle maddi zararı tamamen karşılayıp karşılamadığının ortaya konulması gerekmektedir. Zira, davacıya yapılan ödemenin, ödeme tarihi itibariyle yeterli olması halinde bakiye isteyebileceği maddi tazminat bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekecektir.
Hükme esas alınan 24/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda; dava öncesinde davalı sigorta şirketi tarafından 81.372,98 TL ödeme yapıldığından 22/04/2019 dava öncesi ödeme tarihi itibariyle davacı …’ ün geçici iş göremezlik tazminatı 604.55 TL; sürekli iş göremezlik tazminatı 97.142,07 TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri 207,90 TL olmak (bakıcı gideri zararı bulunmadığı için hesaba dahil edilmemiştir.) üzere toplam 97.511, 99 TL tazminata hak kazandığı hesaplanmıştır. Ancak, davacının trafik kazasına karışan araç içinde yolcu olarak bulunduğu, davalının cevap dilekçesinde hatır taşımasına yönelik müterafik kusur indirimi talebinin mevcut olduğu, bilirkişi heyeti tarafından hatır taşımasının şartlarının varlığı ve indirim yapılıp yapılmayacağı, indirim yapılması halinde ne oranda indirim uygulanacağının takdirinin hukuki mesele olup mahkemeye ait olduğu, ancak hatır taşımasının varlığı kabul edildiği takdirde ve %20 oranında tazminattan indirim yapıldığından (97.511,99 x 20 / 100 = 78.009,59 TL) dava öncesinde yapılan ödemenin (81.372,98 TL) yeterli olduğu ifade edilmiştir.
Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı herhangi bir itiraz dilekçesi sunmamış, dava öncesinde yapılan ödemenin yeterli olmadığı benimseyerek raporun sonuç kısmındaki 3.2. maddesindeki rapor tarihi itibariyle hesaplanan tazminat miktarlarına göre bedel artırım dilekçesi ibraz etmiştir.
Ancak, davalı … Sigorta A.Ş. vekili bilirkişi raporuna karşı davacının emniyet kemeri takmadığı ve hatır taşıması hükümleri uygulanması gerektiğinden bahisle itirazda bulunmuş, belirlenen tazminat oranından kusur indirimi yapılması halinde ödeme tarihi itibariyle tazminat miktarı yeterli şekilde karşılandığından açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Hemen belirtmek gerekir ki, davalı vekili bilirkişi raporuna karşı sunmuş olduğu beyan ve itiraz dilekçesinde davacının emniyet kemeri takmaması sebebiyle müterafik kusurlu olduğunun ve bu sebeple tazminatta indirim yapılmasını talep etmiş ise de, basit yargılama usulüne tabi eldeki davada cevap dilekçesi verilmesi ile artık savunmanın genişletilmesinin ve değiştirilmesinin mümkün olmadığı, davalının süresinde sunduğu cevap dilekçesinde emniyet kemeri takılmamasına yönelik herhangi bir savunma sebebi ileri sürmediği, öte yandan ön inceleme duruşmasına kadar bu yönde hiçbir savunmada dahi bulunmadığı, mevcut savunmanın ilk kez tahkikat aşamasında ve bilirkişi raporu dosyaya sunulduktan sonra ileri sürülmesi karşısında HMK 141. maddesi uyarınca ilk kez ileri sürülen emniyet kemerinin takılı olmadığı savunmasının açıkça savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı kapsamında olmasından dolayı davacı vekilinin açık muvafakati de bulunmadığından bu yönde indirim yapılması yönelik talebi yerinde görülmemiştir ( Adana BAM 3 HD 2021/859 Esas 2022/1053 Karar).
Ancak, davalı vekilinin cevap dilekçesinde açıkça hatır taşımasına yönelik savunmalarının mevcut olduğu, bu bağlamda hesap edilen tazminat oranından hatır taşıması hükümleri uyarınca kusur indirimi yapılmasını talep ettiğinden somut olayda hatır taşımasının şartlarının olup olmadığının tartışılması gerekmektedir.
Esasen, az önce yukarıda ifade edildiği üzere somut olayda hatır taşımasının şartlarının varlığı halinde dava öncesinde sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme miktarı nazara alındığında ödeme tarihi itibariyle yapılan ödeme zararı karşıladığından davacının bakiye maddi tazminat talebinin reddine karar verilecektir.
Bilirkişi heyeti raporunda isabetli olarak ödeme tarihi itibariyle hesaplama yaptıktan sonra hatır taşımasının hukuki mesele olduğunu belirterek takdiri mahkemeye bırakmıştır.
Öyleyse, somut olayda hatır taşımasının şartlarının olup olmadığı, hatır taşımasının şartlarının varlığı halinde tazminattan indirim gerekip gerekmediği ve ne oranda indirim yapılması gerektiği tespit edilmelidir.
Bilindiği üzere, hatır taşımalarının bir menfaat karşılığı olmadığı, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nin 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerektiği hem öğretide hem de Yargıtay içtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölenin karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumlarda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Ayrıca hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi, indirim yapılacak ise de yerleşik içtihatlara göre %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması gerekmektedir.
Somut olaya bakıldığında; dava konusu trafik kazası hakkında yürütülen soruşturma kapsamında hem sürücünün hem de araç içinde yolcu olarak bulunan davacı ve dava dışı şahısların ifadelerine başvurulmuş, soruşturma dosyasından da sabit olduğu üzere … plaka sayılı sigortalı aracın dava dışı … ‘ a ait olduğu, olay günü bu kişinin sevk ve idaresi sırasında trafik kazasının meydana geldiği, davacı ile araç içinde yolcu olarak bulunan kişilerin sigortalı araç sürücüsü … ile aynı iş yerinden arkadaş oldukları, olay günü de çalıştıkları işle ilgili olarak yapılan toplantıya katılmak üzere kaza geçirdikleri belirlenmiştir. Görüleceği üzere ne soruşturma dosyasında alınan ifadelerde ne de işbu dava dosyasında taşımanın belirli ücret ya da menfaat (maddi – manevi) karşılığında yapıldığının iddia edilmediği, esasen arkadaş olan aynı iş yerinde çalışan ve olay günü birlikte iş toplantısına giden tarafların hayatın olağan akışına göre de menfaat karşılığında taşınmasının söz konusu olmayacağı birlikte değerlendirildiğinde, kazada hatır taşımasının uygulanması gerektiği açıktır. Öte yandan, il dışındaki toplantıya gidilmesi bakımından taşınanın/ davacının menfaatinin bulunduğu sabittir. Bununla birlikte, davacının taşınmasında taşıyan sürücü veya işleten bakımından / dava dışı …’ ın herhangi bir kişisel menfaatinin olmadığı da açıktır. O halde hatır taşımasının tüm şartları; maddi – manevi bedel karşılığı olmadan taşıma, taşınanın menfaatinin olması, taşıyanın herhangi bir menfaatinin olmamasına yönelik tüm şartlar bulunduğundan hatır taşıması hükümlerinin uygulanması zorunludur. Hatır taşımasının varlığı halinde yerleşik içtihatlara göre %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması gerekmektedir (Emsal karar bkz. Y. 17. H.D. 2015/14982 E., 2018/7878 K.).
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davalı sigorta şirketi tarafından davaya konu trafik kazası nedeniyle davacı …’e dava öncesinde 22/04/2019 tarihinde toplam 81.372,98 TL tazminat ödemesinin yapıldığı, bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere öncelikle yapılan ödemenin ödeme tarihi itibariyle yeterli olup olmadığının araştırılması gerektiği, bu kapsamda hükme esas alınan 24/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda isabetli ve yerinde olarak 22/04/2019 ödeme tarihi itibariyle davacının toplam 97.511,99 TL maddi tazminata hak kazandığı, ancak hatır taşımasının hukuki mesele olarak takdirinin mahkememize ait olduğunun belrtildiği, yukarıda kapsamlı olarak açıklandığı üzere somut olayda hatır taşıması hükümlerinin şartlarının bulunduğu, bu bağlamda ödeme tarihi itibariyle hesaplanan maddi tazminattan yerleşik içtihatlar uyarınca hatır taşıması indiriminin % 20 oranında uygulanması gerektiği, 22/04/2019 ödeme tarihi itibariyle hesaplanan ve davacının hak kazandığı 97.511,99 TL maddi tazminattan %20 oranında hatır taşıması indirimi uygulandığında davacının neticeten hak kazandığı maddi tazminatın 78.009,52 TL olduğu, ancak 22/04/2019 tarihi itibariyle bu tutardan daha fazla olmak üzere davalı sigorta şirketi tarafından davacıya toplam 81.372,98 TL tazminat ödemesinin gerçekleştirildiği, şu halde davalı sigorta şirketi tarafından dava öncesinde davacıya yapılan tazminat ödemesinin miktarının yeterli olduğu, davacının maddi tazminat olarak tüm zararlarının dava öncesinde yapılan ödeme ile karşılandığından bakiye isteyebileceği tazminat kalmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin dava öncesinde yapılan ödemenin yeterli olmadığından bahisle sunduğu bedel artırım dilekçesi kabul edilmemiş, açılan davanın tümden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 54,40 TL’ nin ve 392,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile fazladan alınan 365,70 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (119.539,47 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4. maddesi uyarınca maddi tazminat istemli davanın tamamen reddi sebebiyle hükmedilecek vekalet ücretinin maktu vekalet ücretini aşmamak koşulu ile belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE
5-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davacıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı ve ihbar olunan vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 07/12/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır