Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/113 E. 2021/487 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/113 Esas
KARAR NO : 2021/487

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ :13/02/2020
KARAR TARİHİ :30/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin müflis şirket ödenmeyen maaşları, kıdem tazminatı ve diğer alacakları nedeniyle alacaklı olduğunu, alacağının tahsili için … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından müflis şirket hakkında icra takibi ikame edildiğini, müvekkilinin müflis şirketten iflasın açıldığı tarih itibariyle 25.237,69 TL alacaklı bulunduğunu, bu alacağın davalı iflas masasına kaydı için 09/05/2019 tarihinde talepte bulunduklarını ancak bu talebin davalı tarafından reddedildiğini, davalının bu itirazını kabul etmediklerini, bu nedenle davanın kabulü ile alacağın tamamının sıra cetveline kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri müflis şirketin iflas işlemlerinin yürütüldüğü iflas idaresine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, ancak iflas masasını teşkil eden iflas müdürlüğünün davaya herhangi bir cevap dilekçesi vermediği ve duruşmaları takip etmediği görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosya sureti, … 2. İş Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dosya sureti, … 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosya sureti, müflis şirketin iflasına yönelik kayıtlar, iflas dosyası, davacının hizmet dökümü ile iş yeri unvan listesine ait belgeler celp edilmiş, incelenmiştir.
Dosya E.İcra/ İflas Müdürü Bilirkişi …’ e tevdi edilmiş, dosyaya sunulan 08/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak: “… incelemeler neticesinde somut olayla ilgili olarak müflis şirket ile … A.Ş.’nin şirket adreslerinin ve faaliyet alanlarının ve de hakim ortaklarının aynı kişilerden oluştuğu, yönetimde yer alan …’ nun her iki şirketinde yönetiminde görev aldığı aynı zamanda da her iki şirkete de ortak olduğu, müflis şirket ile … A.Ş. arasında organik bağ olduğu kanaatine varılması halinde; müflisin … A.Ş.’ nin davacıya olan borcundan sorumlu olacağı, tüm ferileriyle birlikte iflas tarihi itibariyle 19.056,03 TL alacağın iflas masasına 4.sırada kayıt ve kabulü gerekeceği, bakiye 4.443,97 TL’ nin ise reddi gerekeceği…” şeklinde mütalaa verilmiştir.
Dava, İİK’ nun 235. maddesi uyarınca açılan kayıt kabul istemine ilişkindir.
İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. m).Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut davada, … 2. İflas Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilgili vermiş olduğu 05/06/2020 tarihli cevabı yazıda, sıra cetveli ilanının …tarihli … Gazetesinde ilan edildiği, alacaklı tarafından masraf yatırıldığı, red kararının 29/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği bildirilmiştir. Davanın, 13/02/2020 tarihinde yani yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığının anlaşılması üzerine işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
… 2. İş Mahkemesinin 16/12/2016 tarih ve … Esas, … Karar sayılı ilamı uyarınca, …’ nin … A.Ş’ den olan işçilik alacakları sebebiyle açılan davanın 10.884,73 TL üzerinden kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, bu ilamın 08/03/2017 tarihinde kesinleştiği, aynı zamanda …’ nin … A.Ş’ den olan işçilik alacaklarının tahsili için … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyası üzerinden başlattığı icra takibinin kesinleştiği ve kapak hesabına göre toplamda 25.249,17 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığı, davacının mahkeme ilamı ve kesinleşen icra takibi nedeniyle müflis borçlu … Sanayi Ltd. Şti’ nin iflas işlemlerinin yürütüldüğü … 2. İflas Müdürlüğünün…sayılı iflas dosyasına kayıt kabul başvurusunda bulunduğu, ancak iflas masası tarafından takip borçlusunun müflis şirketten farklı tüzel kişilikler olması sebebiyle kayıt kabul talebinin tümüyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı dava dilekçesinde, müflis şirket ile takip borçlusu şirketin aynı şirketler olduklarını, grup şirket olarak faaliyette bulunduklarını, farklı tüzel kişilikler olmadığını, takip borçlusu şirketin müflis şirkete bağlı bir firma olduğunu, bu nedenle alacağın iflas masasına kaydının gerektiğini ileri sürmektedir. Uyuşmazlığın temeli, değinilen hususa ilişkindir.
Müflis şirket ile takip borçlusu şirket arasında organik bağ bulunup bulunmadığına yönelik olarak araştırmalar yapılmış, bu kapsamda ticaret sicil, vergi ve sgk kayıtları dosyaya kazandırılmıştır. Organik bağ bulunup bulunmadığı hakkında değerlendirme yapılmadan evvel, konuya ışık tutabilecek emsal bir karardan bahsedilmesinde fayda bulunmaktadır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2190 E., 2021/25 K. Sayılı ilamında:
“..Uyuşmazlık müflis şirket ile davacının çalışmış olduğu diğer davalı müflis şirket arasında organik bağ olup olmadığı, bu anlamda, müflis şirket çalışanı olmayan davacı alacağının müflis masasına kayıt ve kabulüne dair talebinin ve talebin reddine dair mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır.
15.02.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda sonuç olarak, müflis … A.Ş ile davacının hizmet akdi imzaladığı … A.Ş ‘nin şirket merkezlerinin, ortak ve yönetici yapısının, işlem refleksi tetkik edildiğinde bunların ayniyet ihata ettiği, perdenin kaldırılması prensibinin uygulanmasının somut ilişkide mümkün görülebileceği, karar tarihinin 21.07.2011, iflas tarihinin 12.06.2013 olduğu, iflas tarihi itibariyle davacının toplam alacağının 18.765,10 TL olduğu, belirtilmiştir.
Mahkemece, gerek ilk, gerekse de istinaf konusu kararda, rapordaki gerekçelerin aksine davanın reddine karar verilmiştir.
Organik bağın genel ve kapsayıcı bir tanımı bulunmamakla birlikte, her somut olayın özelliğine göre tespit edilmesi gerekir. Emsal Yargıtay kararlarında, şirketlerin ortaklarının aynı olması, şirketlerin iç içe geçmiş olarak ticari faaliyet yürütmeleri, firmalar arasında sıklıkla işçi geçişi olması, şirketin faaliyet konularının aynı olması gibi durumlarda şirketler arasında organik bağın bulunduğu kabul edilmektedir. Emsal Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 15.11.2016 Tarihli, 2016/29064 Esas, 2016/20166 Karar sayılı ilamında, tüzel kişilik perdesinin aralanması sureti ile gerçek işveren veya organik bağ içinde olan tüm işverenlerin sorumlu tutulması gerektiği, organik bağın ise şirketlerin adresleri, faaliyet alanları, ortakları ve temsilcilerinin aynı olmasından, aralarındaki hukuki ilişkilerin tespitinden anlaşılacağı, bu şirketler arasında bulunan organik bağ sebebiyle davalının da işçilik alacaklarından sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi doktrinde genel olarak, ” tüzel kişilik tülünün veya perdesinin kaldırılması “ şeklinde ifade edilmektedir. Bu teori, tüzel kişiliğin, sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü yükümlülük ve borçlarından kurtulmak için bir araç olarak kullanılması karşısında geliştirilmiş bir teoridir. Hukuk sistemimizde, tüzel kişilik kimliğinin ortaklarının kimliğinden tamamen farklı bir kimlik olduğu, ortaklarından bağımsız kendine ait kimlik olduğu fikri üzerine oturmuştur. “ Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması “ teorisi bu sistemi sorgulamakta ve hakkın kötüye kullanıldığı bazı durumlarda bu iki ayrı kimliğin, birbirinden bu denli keskin hatlarla ayrılmaması gerekeceğini ortaya koymaya çalışmaktadır. ( Marmara Üniversitesi, Sempozyum No 1, Tüzel kişilik perdesinin aralanması “ sayfa 240 vb 2 Şubat 2008).
Açıklanan tüm nedenler ve özellikle müflis şirket ile davacı şirket yönetim kurulu başkanlarının aynı olması, müflis şirketin davacının çalıştığı ve dava dışı grup şirketlerle ilgili işlemleri, dava dışı grup şirket çalışanı hakkındaki tasarrufu, protokol, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi, şirketler arasında ki organik bağ, masaya kaydı istenen işçi alacağı ile ilgili bu konuda Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin emsal ilamları ve Dairemizin 2018/3262 Esas, 2019/2074 Karar ve 14.11.2019 tarihli emsal kararı gereğince mahkemenin red kararı yerinde görülmemiştir. Belirtilen nedenlerle, bilirkişi raporunda tespit edilen alacağın masaya kayıt kabulü gerekirken red kararı usul ve yasaya uygun düşmemiştir.
Açıklanan nedenlerle ve özellikle emsal mahkeme kararları ile yasal düzenlemeler kapsamında, davanın davalılardan müflis … A.Ş yönünden kabulü gerekirken red kararı uygun görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerekmiştir…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu itibarla somut olaya bakıldığında; takip borçlusu şirket ile müflis şirket arasında organik bağ bulunup bulunmadığına yönelik yapılan incelemelerde; her iki şirketin iş adreslerinin aynı olduğu, faaliyet gösterdikleri alanların birebir aynı olduğu, yönetim kurulunda bulunan ve yetkili olan bir takım kişilerin aynı kişiler oldukları, hakim ortakların aynı kişiler oldukları, şirketlerin faaliyetlerin iç içe geçtiği nazara alındığında şirketler arasında yukarıda değinilen ilkeler uyarınca organik bağ bulunduğunun kabulü zorunludur. Esasen oy ve görüşüne başvurulan hesap uzmanı bilirkişi de aynı hususu detaylı ve kapsamlı şekilde açıklayarak raporunda bu durumu vurgulamıştır. Tüzel kişilik perdesinin aralanması sureti ile gerçek işveren veya organik bağ içinde olan tüm işverenlerin sorumlu tutulması gerektiği, organik bağın ise şirketlerin adresleri, faaliyet alanları, ortakları ve temsilcilerinin aynı olmasından, aralarındaki hukuki ilişkilerin tespitinden anlaşılacağı, bu şirketler arasında bulunan organik bağ sebebiyle davalının da işçilik alacaklarından sorumlu olacağı aşikardır. .
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi doktrinde genel olarak ”tüzel kişilik tülünün veya perdesinin kaldırılması “ şeklinde ifade edilmektedir. Bu teori, tüzel kişiliğin, sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü yükümlülük ve borçlarından kurtulmak için bir araç olarak kullanılması karşısında geliştirilmiş bir teoridir. Hukuk sistemimizde, tüzel kişilik kimliğinin ortaklarının kimliğinden tamamen farklı bir kimlik olduğu, ortaklarından bağımsız kendine ait kimlik olduğu fikri üzerine oturmuştur. “ Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması “ teorisi bu sistemi sorgulamakta ve hakkın kötüye kullanıldığı bazı durumlarda bu iki ayrı kimliğin, birbirinden bu denli keskin hatlarla ayrılmaması gerekeceğini ortaya koymaya çalışmaktadır.
Açıklanan tüm nedenler, özellikle müflis şirket ile takip borçlusu şirketin bir takım yönetim kurulu üyelerinin, temsile yetkili kişilerin ve hakim ortakların aynı olması, iş adreslerinin aynı olması, aynı alanda faaliyet göstermeleri grup şirket olarak çalışmaları, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi, şirketler arasında ki organik bağ, masaya kaydı istenen işçi alacağı ile ilgili bu konuda Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin emsal ilamları ve yukarıda değinilen emsal BAM kararı gereğince alacağın iflas masasına kayıt kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.
Ancak, hesap uzmanı bilirkişi 08/02/2021 tarihli raporunda her ne kadar 1.306,16 TL icra vekalet ücretinin de masaya kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerektiğini söyleyerek kaydı gereken alacak tutarını 19.056,03 TL şeklinde hesaplamış ise de; Mahkememizce bu hesaplamada yer alan 1.306,16 TL icra vekalet ücreti alacağının İİK 195. Maddesi hükmü uyarınca masaya kaydı talep edilemeyecek alacaklardan olduğundan bu tutar hesaplamadan dışlanarak dava kısmen kabul edilmiştir. Esasen, icra vekalet ücreti alacağı yasal olarak İİK 195.maddesi uyarınca masaya kaydedilemeyeceği gibi, yargısal uygulamada aynı yöndedir.
Yasal düzenlemelere bakıldığında;
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun Müflisin Borçlarının Muacceliyet Kesbetmesi başlıklı 195. maddesi “Borçlunun gayri taşınır mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur. Müflisin vadesi gelmemiş faizsiz borçlarından yıllık kanuni faiz hesabıyla iskonto yapılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yargısal uygulamalara bakıldığında;
*Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/2703 Esas, 2016/5220 Karar sayılı ilamında:
“… İİK’nın 195. maddesi uyarınca, müflisin borçlarının iflas ile birlikte muaccel hale geleceği ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masraflarının asıl alacağa ekleneceği, bilirkişilerin işlemiş faiz hesabını doğru yaptığı, ancak yasal düzenlemenin aksine vekalet ücretini de asıl alacağa eklediğini, İİK’nın 195. maddesinde takip masrafları arasında vekalet ücreti ve tahsil harcına yer verilmediği, bu nedenle bilirkişilerin hesaba ekledikleri toplam 42.497.40 TL vekalet ücreti haricindeki 1.281.457,51 TL’nin sübuta erdiği gerekçesiyle, 1.281.457,51 TL alacağın Müflis … Ltd. Şti’nin iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı iflas idaresi vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA”,
*İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2019/3453 Esas, 2020/144 Karar sayılı ilamında:
“…Diğer yandan, davacının masaya yazdırılması gereken alacak kalemlerinin değerlendirilmesi gerekecektir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun yedinci babında iflasın hukuki neticeleri düzenlenmiştir. Yasanın 184. maddesi “ İflas Masası“, üst başlığı ise “Borçlunun Malları Hakkında İflasın Neticeleri “ dir. 193. maddesinde, “ Takibin durması ve düşmesi “ başlığı ile iflasın açılmasının, borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle, teminat gösterilmesine İlişkin takipleri durduracağı, iflas kararının kesinleşmesi ile bu takiplerin düşeceği, iflasın tasfiyesi müddetince müflise karşı birinci fıkradaki takiplerden hiçbirinin yapılamayacağı, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takiplere iflastan sonra da takip alacaklıları tarafından İflas masasına karşı devam edileceği, satış bedelinin 151’inci maddeye göre rehinli alacaklılara paylaştırılacağı, artan kısmın İflas masasına intikal edeceğine yer verilmiştir.” Alacaklıların Hakları Üzerine İflasın Tesirleri “ üst başlığı ile 195. maddede, “ Müflisin borçlarının muacceliyet kesbetmesi “ başlığı ile, borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılmasının müflisin borçlarını muaccel kılacağı, iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının anaya zammolunacağı ifade edilmiştir.
Somut olayın yasal düzenlemeler kapsamında değerlendirilmesi halinde, davacının İflas kararından önce müflise karşı başlatmış olduğu İcra takibinin İflas kararının kesinleşmesi ile düştüğü anlaşılmaktadır. Yani takip hükümsüz kalmıştır. Bu durumda fiilen yapılan takip masrafları haricinde, vekalet ücreti ve tahsil harcına karar verilemeyecektir. ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2001/7124 Esas, 2002/483 Karar ve 24.01.2002 tarihli emsal ilamda, “İİK .nun 195. maddesinde takip masraflarınında masaya kaydının istenebileceği hükme bağlanmış olup, vekalet ücreti ve tahsil harcı haricindeki diğer takip masraflarının masaya kabul edilmemesi isabetli değildir “ şeklinde belirtilmiş, emsal, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/2703 Esas, 2016/5220 Karar ve 30.11.2016 tarihli ilamında ise, ilk derece mahkemesi tarafından, “…İİK ‘nın 195. maddesi uyarınca, müflisin borçlarının İflas ile birlikte muaccel hale geleceği ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masraflarının asıl alacağa ekleneceği, bilirkişilerin işlemiş faiz hesabını doğru yaptığı ancak yasal düzenlemenin aksine vekalet ücretinin de asıl alacağa eklendiği İİK 195. maddesinde takip masrafları arasında vekalet ücreti ve tahsil harcına yer verilmediği bu nedenle bilirkişilerin hesaba ekledikleri ….TL vekalet ücreti haricindeki alacağın subuta erdiği gerekçesiyle…” bakiye kısmın müflisin İflas masasına kayıt kabulüne karar verildiği.“ şeklinde verilen karar özeti ilamda açıkça gösterilerek karar onanmıştır.
…toplam talep edilen, 266.696,55 TL den İcra takip dosyası için talep edilen 18.937,16 TL ‘ vekalet ücret alacağının mahsubu neticesinde 247.759,39 TL ) ve müflis şirketin İflas masasına kayıt kabulü gerekirken, yasa gereğince düştüğü kabul edilen İcra takip dosyası için hesaplanan vekalet ücreti alacağının da masaya kaydı yönünden karar tesisi isabetli olmamıştır…”
*İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2019/2096 Esas, 2020/1053 Karar sayılı ilamında:
“…İİK’nun 195. maddesi uyarınca, müflisin borçları iflas ile birlikte muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları asıl alacağa eklenir. Bununla birlikte anılan maddede takip masrafları arasında, tahsil harcı ile icra vekalet ücretine yer verilmiş değildir. Bu nedenle mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 9.057,31 TL icra vekalet ücretinin de alacak olarak masaya kaydına karar verilmesi doğru olmamıştır.
Tüm dosya kapsamına göre; davacı alacağının İİK’nun 206/4. maddesi gereğince iflasın açılmasından önceki 1 yıl içinde tahakkuk etmediğinden 106.373,76 TL alacağın 1. sıraya kaydının mümkün olmadığı, İİK’nun 195. maddesinde icra vekalet ücretinin takip masrafları arasında sayılmadığı, 9.057,31 TL icra vekalet ücreti yönünden davanın reddi gerektiği…” şeklinde karar verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, İİK ‘ nun 195. maddesinde iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masraflarının ana paraya ekleneceği, vekalet ücreti alacağının takip masrafı kalemi olarak kabul edilmediği, dolayısıyla takip dosyasında kapak hesabında yer alan icra vekalet ücreti alacağının masaya kaydı gereken alacak kalemlerinden olmadığı, yukarıda değinilen ve yerleşik uygulama haline gelen içtihatlarda, vekalet ücreti alacağının takip masrafı olmadığı için masaya kaydı talep edilemeyecek alacaklardan olduğunun açıkça ifade edildiği, bu bağlamda raporda belirlenen toplam 19.056,03 TL miktardan icra vekalet ücreti olan 1.306,16 TL çıkartıldığında masaya kaydı gereken 17.749,87 TL alacağın … 2.İflas Müdürlüğünün … sayılı iflas dosyasına istinaden açılan iflas masasına kayıt ve kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur,
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere );
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1-17.749,87 TL alacağın … 2.İflas Müdürlüğünün … sayılı iflas dosyasına istinaden açılan iflas masasına KAYIT VE KABULÜNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Kayıt kabul davaları maktu karar ve ilam harcına tabi olup, alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 4,90 TL harcın davalı iflas idaresinden alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 54,40 TL peşin harç, 700,00 TL bilirkişi ücreti ve 41,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 795,90 TL yargılama giderinden davanın kabul red oranına göre hesaplanan 559,76 TL’sinin davalı iflas idaresinden alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiyesinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığı anlaşıldığından bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5-Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı iflas idaresinden alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleşiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 günlük yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 30/06/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)