Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/111 E. 2020/646 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/111
KARAR NO : 2020/646

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 12/02/2020
KARAR TARİHİ : 17/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan sıra cetveline itiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … A.Ş ile müflis arasındaki kredi ilişkisi sebebiyle, … A.Ş.’nin müflis … Ltd.Şti’nden alacaklı olduğunu, kredinin banka tarafından kat edildiğini, alacak kayıt dilekçesi sunulduktan sonra müflis şirketin asaleten sorumlu olduğu nakdi alacağın müvekkili kurum tarafından temlik alındığını, temlik işlemi gerçekleştikten sonra ise iflas idare memurlarınca tanzim edilen sıra cetvelinde müvekkiline temlik edilen 321.756,74-TL alacağın hukuka aykırı olarak reddedildiğini iddia ederek, müvekkilinin alacağının tamamının iflas masasına kaydı ile İİK’nun 235., 237.ve 297.maddeleri uyarınca müvekkilinin yapılacak olan ikinci alacaklılar toplantısına ne oranda katılınacağının tespiti hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; verilmiş olan kararın davacı tarafından kayıt talebinde hiçbir ispata yarar evrakın sunulamaması sebebiyle verilmiş olduğunu, davalı şirketin davacı tarafa hiçbir borcunun bulunmadığını savunarak davacının davasının reddi ile yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu, taraflar arasında varlığı inkar olunmayan sözleşme çerçevesinde davacı tarafından davalıya kredi tahsis edilip edilmediği, davalı şirketin kredi kullanıp kullanmadığı, fiilen kullanılan kredi var ise dayanak sözleşme hükümleri de dikkate alındığında iflas tarihi itibariyle davacının iddia ettiği nakit alacağının tahakkuk edip etmediği, oluşan temerrüt durumu var ise iflas tarihine kadar gerekli tüm hesaplamalar yapıldığı takdirde kayıt ve kabule esas miktarın ne olduğu noktasında toplanmaktadır.
Davanın kayıt kabul davası olarak açıldığı, taraflar arasında kredi sözleşmesi bulunduğu, davacının banka, davalının kredi borçlusu konumunda olduğu, kayıt kabule konu miktarın ise nakdi kredi alacağı olduğu tartışmasızdır.
Taraflar arasındaki dava, İİK. 235 ve devamından kaynaklanan, uygulamada kayıt kabul davası olarak nitelendirilen ve kanunda ise “sıra cetveline itiraz” olarak belirtilen, tahsili amaçlamayan, sadece iflas masasına kayıt yapılmasını amaçlayan bir davadır.
İİK m.235/f.1 hükmüne göre “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içerisinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar”.
Kayıt kabul aşamasında iflas dairesince davacının talep ettiği miktar oranında alacaklı olduğunu ortaya koyan yeterli belge olmadığından alacağın reddedildiği açıktır.
Kayıt kabul davası bilindiği üzere alacağı kısmen veya tamamen red edilen alacaklı tarafından iflas idaresine karşı açılır. Davada husumet iflas masasına yöneltilmelidir. İflas masasının temsilcisi adi tasfiyede somut olayda olduğu üzere iflas idaresi, basit tasfiyede ise iflas dairesidir. İspat yükü kural olarak masaya yazdırılması gereken alacağı olduğunu iddia eden davacı alacaklı üzerindedir. Davacı alacağını genel hükümlere göre ispat etmek yükümlülüğü altındadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın araştırılması amacıyla mahkememiz tarafından atanan bankacı bilirkişi sunmuş olduğu 10/09/2020 tarihli raporda temel faizinin %22,32 oranında olmak üzere tespit olunduğunu, buna göre kat tarihi itibariyle asıl alacağın 191.596,72 TL olduğunu, kat tarihinin 30/01/2019, temerrüt tarihinin 03/09/2019, krediye kısmi faiz olarak uygulanan oranının %88 oranında olup, temerrüt faizi itibariyle alacağın 186.486,18TL olarak hesaplandığını, iflas tarihi itibariyle yapılan hesaplama sonucunda ise iflas tarihine kadar işletilmesi gereken faiz ve ayrıca yapılan kısmi tahsilatın ise mahsup olunması sonucunda iflas tarihi itibariyle davacı alacağının 184.665,74 TL olarak hesaplandığını açıklamıştır.
Anılan raporun taraflara tebliğ olunması sonrası ise mahkememizce oluşturulan 14/10/2020 tarihli ara karar ile “davacı vekilinin 25/09/2020 tarihli dilekçesini incelemesi, gerekir ise davacı kurum veya temlik eden şirket uhdesindeki tüm defter ve kayıtları itirazları karşılayacak şekilde incelemesi, bu çerçevede davacı vekilinin itirazları tek tek karşılanarak iflas tarihi itibari ile kaydı gereken alacak miktarının tespiti için bilirkişiden ek rapor alınmasına” dair ara karar oluşturulmuştur.
Akabinde bilirkişi 01/11/2020 tarihli ek raporunda davacı bankanın Çağlayan Şubesinden temin edilen belgelere göre iflas tarihi itibariyle yeni bir hesaplama yapıldığını, temerrüt tarihi itibariyle ayrıca 88.234,66 TL asıl alacak, temerrüt tarihinin 01/03/2019, iflas tarihinin 01/08/2019 olduğunu, temerrüt faiz oranının ise %33 olduğunu, kredi kartına ilişkin alacak nedeniyle davacının 88.744,21 TL toplam alacaklı bulunduğunu, sonuç olarak iflas tarihi olan 08/02/2019 tarihi itibariyle daha önce hazırlanan 10/09/2020 tarihli kök raporda da hesaplandığı üzere toplam alacak miktarının 184.665,74 TL olduğunu, buna mukabil yine iflas tarihi itibariyle şirketin kredi kartları yönünden davacının 88.234,66 TL ana para alacağı ve işlemiş faiz ve gider vergisi dikkate alındığında 88.744,21 TL tutarında nakdi alacağı olduğunu hesaplanmıştır.
Rapor taraf vekillerine tebliğ olunduğu halde davalı tarafından rapora yönelik bir itiraz sunulmadığı gibi davacı vekili de 12/11/2020 tarihli beyan dilekçesiyle bilirkişi tarafından sunulan ek raporun kredi kartından doğan alacak açısından davacının haklılığını ortaya koyduğunu açıklamıştır.
Yargılama aşamasında davalı müflis şirketin kefaleten ve asaleten riski mevcut olduğundan ve davalı müflis şirketin asaleten riski sadece davacı tarafından temellük edildiğinden davacı 320.756,74 TL üzerinden kayıt kabul davasını açmış, bu çerçevede uyuşmazlık konusu araştırılmıştır.
Davacı vekilinin nakdi kredi alacağı yönünden hesabın kat tarihi itibariyle 191.596,72 TL tutarında alacağın mevcut olup kat tarihi ve temerrüt tarihi arasındaki kısa süre dikkate alındığında ise 237,58 TL faiz ile bu faize isabet eden 11,88 TL gider vergisi hesaplanmıştır. Bu arada toplamı 191.486,18 TL olarak temerrüt tarihi itibariyle saptanan asıl alacak tutarının iflas tarihi olan 08/02/2019 tarihine kadar işlemesi gereken faiz ve gider vergisi tutarı dahil edildiğinde 192.595,33 TL olup, 7.929,79 TL tutarın mahsubu sonucunda iflas tarihi itibariyle nakdi alacak miktarı 184.665,74 TL’dir. Hesaplanma gerekçeli ve denetime elverişli şekilde gerçekleştirilmiştir.
Bilirkişi raporunda sözleşmede açıkça bir akdi faiz oranı belirtilmemiş olduğundan Yargıtay uygulamasına uygun olmak üzere TCMB tarafından bildirilen en yüksek faiz oranlarına göre değil dava konusu krediye fiilen uygulanan %14,88 akdi faiz oranının dikkate alınması ve buna göre %50 oranında arttırım yapılarak %22,32 oranında olmak üzere temerrüt faizi ile iflas tarihine kadar temerrüt faizi işletilmesi Yargıtay’ın benimsediği yönteme uygundur. (Yargıtay HGK 2017/19-1650, 507K.sayılı ilamı) Bu duruma göre nakdi kredi yönünden fazlaya ilişkin talebin sübut bulmadığı açıktır.
Öte yandan davacının haklılık durumunun iflas tarihi itibariyle araştırılması İİK m.195 hükmü gereğidir. Haklılık durumunun araştırılacağı tarih itibariyle davacı lehine yapılmış ödeme var ise bu ödemenin mutlak suretle ve TBK m.100 hükmü uyarınca mahsubunun yapılması mümkün ve gereklidir. Nitekim bilirkişi raporunda iflas tarihi itibariyle tespit olunan toplam 192.595,53 TL tutardan 7.929,79 TL tutarlı kısmi tahsilatın mahsubu yapılmış, bu suretle iflas tarihi itibariyle davacının talep edebileceği nakdi alacak miktarı hükme elverişli şeklide saptanmıştır.
Kök raporda incelenmeyen şirket kredi kartı alacağıyla ilgili, banka nezdinde yeniden inceleme yapılması amacına dönük olmak üzere bilirkişi görevlendirilmiş, bu defa bankacı bilirkişi yine iflas tarihi itibariyle asıl alacak tutarını, işlemesi gereken faiz ve gider vergisini saptamıştır. Ayrıca dava konusu bu alacağın “şirketin kredi kartı alacağı” olması da dikkate alındığında ve TCMB tebliğlerine göre uygulanması gereken azami faiz oranının yani %33 oranındaki faiz oranının uygulanması zorunlu ve gereklidir. Nitekim bilirkişi bu çerçevede davacı şirketin kredi kartı yönünden ilgili tebliğ hükümlerini dikkate alarak hesaplamasını yapmıştır. Sonuç olarak davacı şirketin “kredi kartı alacağı” yönünden ve iflas tarihi itibariyle 88.744,21 TL tutarında ayrıca nakdi alacağı olduğu ortaya çıkmıştır.
Mahkememizce hükme esas alınan kök ve ek raporlara itibar etmeye engel gerekçeli bir itiraz olmadığı gibi başkaca bir bilirkişiden yeni bir rapor alınmasını gerektirir bir hal bulunmamaktadır. Esasen bu yönde bir beyan mevcut olmadığı gibi bilirkişinin kök ve ek raporları da mahkememizce oluşturulan ara karar içeriklerine uygun içerik taşımaktadır.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının kısmen kabulüne, 184.665,74-TL ticari kredi alacağı ile 88.744,21-TL şirket kredi kartı alacağının … 1. İflas Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyasına istinaden açılan iflas masasına kayıt ve kabulüne, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının ikinci alacaklılar toplantısına, kabul edilen miktar çerçevesinde katılmasına tedbiren izin verilmesine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kısmen kabulüne,
184.665,74-TL ticari kredi alacağı ile 88.744,21-TL şirket kredi kartı alacağının … 1. İflas Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyasına istinaden açılan iflas masasına kayıt ve kabulüne,
2-Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
3-Davacının ikinci alacaklılar toplantısına, kabul edilen miktar çerçevesinde katılmasına tedbiren izin verilmesine,
6-Peşin alınan harç yeterli olduğundan ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvuru harcı toplamı olan 88,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 357,00 TL tebligat ve posta gideri ile 1.700,00TL bilirkişi ücreti ile birlikte toplamı 2.057,00 TL yargılama giderinden davanın kabul nispetine göre (%84,97) 1.747,83TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Artan avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin huzurunda ve oy birliği ile karar verildi.17/12/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …