Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/96 E. 2021/574 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/96 Esas
KARAR NO : 2021/574

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/01/2017
KARAR TARİHİ : 14/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … semtinde çay ve yan ürünlerinin müşterilere uluslararası ve ulusal yüzlerce çeşitleri ile servis edildiği konsepti ile bu alanda bilinen ve prestijli markası … işletme ismi ve markası adı altında 3 yılı aşkın süredir bir ticari işletmesi olduğunu, … markası aynı zamanda Türk Patent Enstitüsü nezdinde 25/03/2015 tarihi itibariyle … dosya numarası ile koruma altında olduğunu yeme-içme sektöründe tanınmış bir marka olduğunu, müvekkilinin iş yerinin giriş katında … isimli işyerini işleletiği binanın üst katında aynı konsepte açılmış olan … isimli çay evi ile ilgili gerek işletmecilerinin aynı zamanda dükkanın bulunduğu binanın mal sahipleri olmaları davalının haksız rekabet teşkil eden davranışlarının önüne geçilemediğini, müvekkilinin ticari itibarının zedelenmesi nedeni ile uğradığı maddi manevi zararlar dolayısıyla haksız rekabetin men-i maddi ve manevi tazminat istemli iş bu davayı açma gereği hasıl olduğunu, müvekkilinin müşterilerinin algısında karışıklık yaratarak sanki …’ in masasına oturuyor sandıkları halde …’ ın masasına oturmaları hedeflendiğini, mahkemece yapılacak inceleme ve alınacak bilirkişi raporları doğrultusunda ıslah hakkının saklı kalması kaydıyla müvekkilinin maddi zararı olarak 20.000-TL maddi tazminat talep ettiklerini, müvekkilinin yurt dışında ve yurt içinde özel nitelendirilen çay ve kafe ürünü servis ettiği ve birinci sınıf kafeler statüsünde yer aldığı bir çok ödül aldığını, yaşanılan iltibas sebebi ile işletme yöneticilerinin manevi zararının doğduğu itibar zedelenmesinin sonucu olarak 50.000-TL manevi tazminat talep ettiklerini, müvekkilinin gerek logosunu, gerek menüsünü iltibas amacı doğrultusunda taklit ederek üst katta bulunan iş yerinin işgali ye hakkı olmadığı halde müvekkilinin cephesinin önüne masalarını koyarak hata en oturan müşterinin kalkmasına engel olmaya çalışan davalının müvekkilini uğrattığı davalı şirketin ilgili işletmeyi açma hazırlıkları aşamasındaki tadilat zararlarının da büyük olduğunu, davalıya ait işletmenini yerinin konseptinin müvekkili işyeri konsepti ile ayrıt edilemeyecek derecede benzer olması masalara oturan müşterilerinin yanılması ve davalı dükkanının müvekkili markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmesi nedeni ile müvekkili işletmesine davalının yapmış olduğu tecavüzün durdurulmasını, davalının ticaret unvanı ile yapmış olduğu tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesini ürettiği mal ve hizmetlerde, tabela katalog ve kartvizit gibi tanıtım vasıtalarını müvekkili işletmesinin önünde kullanmasının önlenmesini, müvekkili ticari itibarının zedelenmesi sebebi ile manevi zararının telafi edilmesini, müvekkilinin yoksun kaldığı kar nedeni ile maddi tazminata hükmedilmesini, davanın kabulü ile iktisadi ve haksız rekabete son verilmesine karar verilmesini, hükmün gazete ile ilanına karar verilmesi taleplerinin kabulünü, müvekkilinin yoksun kaldığı kar oranını belirlendikten sonra ıslah hakkının saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin maddi zararı olarak 20.000-TL maddi tazminat taleplerinin kabulünü, 50.000-TL manevi tazminat taleplerinin kabulünü, vekalet ücretlerinin davalı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacının mülk sahibi olduğu han içerisinde yalnızca bir adet iş yerinin kiracısı konumunda olduğunu, müvekkilinin ise 2 katlı iş hanının maliki olduğunu, davacı ilgili işletmede kendi beyanıyla sadece üç yıldır faaliyet gösterdiğini, dava tarihinden önce davacı ile müvekkili arasında kira bedeli ile ilgili anlaşmazlık yaşandığını, kira bedeli ile ilgili müvekkili aleyhine açılan davaya ek olarak sayın mahkemece kötü niyetli olarak iş bu davanın açıldığını, davacı yalnızca müvekkilini baskı altına almak maksatlı hareket ettiğini, müvekkili davaya konu iş yerinde bir yıla yakın süredir kafe hizmeti vermeye başladığını, davacının bu süre içerisinde sessiz kaldığını, rıza gösterdiğini, internetteki mekan sitelerinde bir karıştırılmanın mevcut olmadığını, davalı ile müvekkilinin farklı ürünler için hizmet verdiğini, müvekkilinin konseptinin davacıdan farklı olduğunu, davacının markasının kısmen tescil edildiğini, marka hukuku kapsamında davacının esas faaliyet alanı yeme içme hizmetleri içerisinde bulunan kafe hizmetleri 43.sınıfta yer aldığını, davacının kafe hizmetleri için marka tescilinin bulunmadığını, yalnızca bazı ürünler için marka tescili bulunduğunu, bunlar içerisinde çay ve çay ürünlerinin bulunmadığını, davacının tanınmış marka oldukları iddialarının temelsiz olduğunu, … markası ile ilgili tanınmışlık iddiaları fikri ve sınai mülkiyet hukuk anlamında tartışılması gereken kavramlar olup tanınmışlığın ispat edilmesi gerektiğini, davacının marka hukukuna dair iddiaların iş bu mahkemenin görev konusuna girmediğini, bu nedenlerle davacının haksız rekabet iddialarının tescilli markası noktasında yoğunlaşması ve bu noktada görevli mahkemenin ihtisas mahkemesi olması sebebiyle bu iddiaların reddine ya da davanın görevli mahkemeye gönderilmesini, davacının markasının kısmen tescil edilmiş olması davacının markasının faaliyet gösterdikleri hizmetlere ilişkin değil de ilişkili olmayan ürünler için tescil edilmiş olması, haksız rekabet iddialarının ispatlanmamış olması, davacının herhangi bir tanınmış markasının olmaması, tanınmışlığa ilişkin hiçbir delil sunamamış olması, müvekkilinin bambaşka bir ibare, menü, konsept ve çalışma tarzı ile hizmet vermesi, davacının herhangi bir manevi zararının doğmaması aksine müvekkili ile yaşadığı kira uyuşmazlığı sebebiyle kötü niyetli olarak işbu davayı açmış olması sebepleri ile davanın öncelikle reddini, davacı tarafından yapılan masrafın üzerinde bırakılmasını, her türlü vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu dava dosyası, Mahkememizin 08/12/2017 tarih 2017/4 E, 2017/1378 Kararı ile mahkememizin görevsizliği sebebiyle 6100 Sayılı HMK. 115/2 maddesi gereğin davanın usulden reddine, dosyanın görevli İstanbul Fikri Sina-i Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin 27/07/2018 tarihli istinaf dilekçesi ile mahkememiz dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 07/02/2019 tarih 2018/2688 Esas, 2019/270 Kararı ile ”İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2017 tarih ve 2017/4 Esas 2017/1378 Karar sayılı kararıyla, davanın sınai mülkiyet haklarına tecavüzden kaynaklanan haksız rekabet davası olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı vererek dosyanın İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesine karar vermiştir.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde de belirttiği üzere, davacının tescilli markası “…” davalının kullandığı isim ise “…” dır, davacı taraf tescilli markasından kaynaklanan haklarının ihlal edildiği iddiasıyla koruma talep etmediğini, davalı tarafın müvekkilinin tanınmış markasının prestijinden ve müşteri potansiyelinden faydalanmaya çalıştığını, davanın TTK 56 ve devamı kapsamında haksız rekabetin men’i ve maddi-manevi tazminat davası olduğunu beyan etmiştir.Davacının markaya tecavüz iddiasının bulunmadığı, davanın haksız rekabetten kaynaklandığı anlaşılmakla , 6769 Sayılı SMK 156. Madde ve TTK 55-56. Maddeler ile TTK 4-5 maddeleri gereğince Ticaret Mahkemesi’nin davaya bakmaya görevli olduğu kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildiği” anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı tarafın; davalı tarafın müvekkilinin tanınmış markasının prestijinden ve müşteri potansiyelinden faydalanmaya çalıştığını, davanın TTK 56 ve devamı kapsamında haksız rekabetin men’i ve maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde, davalı tarafın aynı konseptte faaliyet göstererek, çay sattığını, müvekkilinin tentesinin üstüne tentesini koyduğunu, tabelasında müvekkilinin klasikleşen tarihi özgün pencere figürü koyduğunu, tabelayı müvekkilinin masalarının önüne koyarak müşterilerin kendi işletmesine gelmesini sağlamaya çalıştığını ve müşterilerin kafasını karıştırarak müvekkiline ait işletmede oturduklarını sanmalarını sağlayarak kendi masasında oturmalarının hedeflenerek haksız rekabet fiilini işlediğini beyanla, haksız rekabete son verilmesini, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep ettiği görülmekle, mahkememizce 03/11/2020 tarihli celsede haksız rekabet uzmanı, sektör uzmanı ve mali bilirkişiden oluşacak bir heyet ile taraflar arasında ihtilaflı olan hususlarda haksız rekabet oluşturan durumlar olup olmadığının, davalının haksız rekabeti varsa davacının talep edebileceği tazminat tutarının tespiti amacıyla mahalinde keşif icrasına yönelik ara karar tesis edilmiş; 23/12/2020 günü saat 14:30′ itibariyle keşif yapılmasına karar verilmiş ise de davacı vekilince keşif harcı ve gider avansının yatırılmadığından keşfin yapılamadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafa verilen sürenin ve yapılan ihtaratın mahiyeti 6100 sayılı HMK’nın 324 delil ikamesi için yatırılması gerekli avans miktarı için verilen kesin süredir. Delil avansına yönelik ara kararında mahkemece, hangi delil için ne miktarda avans yatırılacağı açıkça belirtilmeli ve avansın kesin süre içinde yatırılmaması halinde, bu delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı kabul edilerek dosya kapsamındaki delillere göre karar verileceğinin ilgili tarafa ihtar edilmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle ihtaratın geçerli olması için, taraflarca tamamlanması gereken işlemin açıkça belirtilmesi ve ihtarata uygun hareket edilmemesi halinde hangi hukuki sonuçla karşılaşılacağının açıklanması şarttır. Dosya kapsamı itibariyle de davacı taraf vekilinin hazır bulunduğu celse de 6100 sayılı HMK’nın 324/2 maddesi gereğince toplam 2.660,00 TL gider avansı ve 384,90-TL keşif harcının karşılanmaması durumunda talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağının davacıya ihtarına karar verilmiştir. Bu yönüyle de usul hukuku tekniği itibariyle davacıya yönelik avans ihtaratı geçerli bir ihtarat niteliğindedir. Davacı vekilince keşif harcı ve gider avansının yatırılmadığından keşfin yapılamadığı halde ise eldeki uyuşmazlığın mevcut delil durumuna göre çözülmesi gereklidir.
HMK 324 maddeye göre, taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı verilen kesin süre içerisinde yatırmak zorundadır. HMK 120 maddesindeki gider avansı ile ilgili düzenlemenin HMK 324 maddedeki delil ikamesi için avans kuralı ile birlikte değerlendirilmesi ve dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dikkate alınması gerekir. Dolayısıyla delil ikamesi için alınacak avans ile dava şartı olan gider avansının birbirinden ayrılması delillerin ikamesi için alınacak avansın gider avansı içinde yer almaması zorunlu olup; bilirkişi raporu alınması, keşif gibi delil ikamesine yönelik giderler gider avansı içinde HMK 324 madde gözetildiğinde değerlendirilemeyecektir. Bu kapsamda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin 2021/757 Esas, 2021/891 Karar sayılı ilamında; “…HMK 324. maddesine bakıldığında; ” taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” düzenlemesi mevcuttur. Maddede, delil avansının yatırılmaması halinde, tarafın o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı belirtilmiştir. Delil avansı yatırılmadığında mahkemenin mevcut delil durumuna göre değerlendirme yapmak suretiyle dava ile ilgili karar vermesi gerekir. Bu durumda dava diğer deliller ile kanıtlanamamışsa, delil avansının kesin süreye rağmen yatırılmamasının sonucu davanın usulden değil, esastan reddine karar verilecektir….” şeklindeki yüksek mahkeme tespitinin hatırlatılması gerekir.
Davacının tescilli markası “…” davalının kullandığı isim ise “…” dır, davacı taraf tescilli markasından kaynaklanan haklarının ihlal edildiği iddiasıyla koruma talep etmediğini, davalı tarafın müvekkilinin tanınmış markasının prestijinden ve müşteri potansiyelinden faydalanmaya çalıştığını, davanın TTK 56 ve devamı kapsamında haksız rekabetin men’i ve maddi-manevi tazminat davası olduğu; bu haliyle davacının iddiaları olan bire bir aynı iş kolunda aynı binada, … isimli çay ocağı olduğunu iddia ettiği ve binanın üst katında açmış göründüğü mekanda müvekkilinin konsepti ile bire bir şekilde sadece çay sattığı, önce müvekkilinin tentesinin hemen üstüne kendi tentesini kurmak istediğini sonrada müvekkilinin işletmesinin klasikleşen tarihi özgür pencere figürü içerir logosunu ihtiva eder tabelasını müvekkilinin masalarının önüne koyarakmüşterinin kafasını karıştırır şekilde kendisinin işletmesine gelmesini sağlamaya çalıştığını, ayrıca cephesini müvekkilinin kullanma hakkını haiz olduğu cam kenarına ve dükkan kenarına işletmesi binanın üst katlarında açıldığı halde masalarını bina girişine koymak suretiyle müvekkilinin müşterilerinin algısında karışıklık yaratarak sanki …’in masasına oturuyor sandıkları halde …’ın masasına oturmalarının hedeflendiğine yönelik iddiaların mahalinde yapılacak keşif ile her iki işletmenin fiziki koşulları, oturma düzenleri, logoları vs. değerlendirilmeden haksız rekabetin şartlarının oluşup oluşmadığına yönelik, davacının iddia ettiği haksız rekabet mahiyetindeki özel haksız fiil olgusunu ispata yarar delillerin dosya kapsamında bulunmadığı anlaşılmıştır. Mahalinde uzman bilirkişiler refakatiyle icra edilecek keşif ile davacının iddia ettiği haksız rekabet olgusuna yönelik fiziksel olarak işletmelerin konumları, dışarıdan bakışta yanıltıcı nitelikte olup olmadıkları, oturma düzen ve şekillerine yönelik tespit ve değerlendirmelerin zorunlu olduğu, yalnızca aynı bina, semt ve sektör vb. Hizmet verme gibi olguların varlığının tek başına haksız rekabet teşkil eden davranış olarak takdirinin liberal, rekabetçi ekonomik düzenlerde mümkün olmadığı ve bu haliyle de davacı tarafından sunulan delillerin niteliği gözetildiğinde; davalı tarafça TTK 54/2’de belirtildiği üzere rakipler arasındaki ilişkileri etkileyen nispette aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırılık oluşturan davranış ve ticari uygulamaların yapıldığına yönelik dosya kapsamında bir delillin bulunmadığından haksız rekabet olgusunun ispatlanamadığı gözetilerek; davacı davasını ispatlayamadığından sübut bulmayan davanın reddine dair, aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gitmek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davası sübut bulmadığından tüm yönleriyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 71,28 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 11,98 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığı anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Maddi tazminat talebi yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT m.13/4 uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili davalıya verilmesine,
6-Manevi tazminat talebi yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT m.10/3-4 uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili davalıya verilmesine,
7-Fazla yatan avans var ise Adalet Bakanlığı HMK gider avansı tarifesinin 5. maddesine göre karar kesinleştikten sonra talep halinde elektronik ortamda hesap numarası var ise bu numara üzerinden yok ise PTT aracılığı ile adreste ödemeli gönderilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.14/09/2021

Katip …

Hakim …