Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/87 E. 2020/39 K. 24.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/87 Esas
KARAR NO : 2020/39

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 08/04/2013
KARAR TARİHİ : 24/01/2020

İstanbul (Kapatılan) 49.Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/02/2014 tarih ve 2013/95 Esas, 2014/33 Karar sayılı kararının Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 29/11/2018 tarih ve 2018/2118 Esas, 2018/11498 Karar sayılı ilamıyla bozulması üzerine dosyaların devredildiği mahkememize tevzi edilen dosyada yapılan yargılama sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirkete ait … plakalı aracın davalı tarafından kasko poliçesi ile sigortalandığını, 24.09.2012 tarihinde aracın … yönetiminde iken kaza yaptığını, araçta büyük hasar meydana geldiğini, hasarın tesbit ettirildiğini, tazminat taleplerinin davalı tarafından reddedildiğini, reddin haklı sebebe dayanmadığını belirterek davacı zararının 175.000,00.-TL olduğunu, şimdilik 20.000,00.-TL’lik kısmının talep edildiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kısmi alacak davası olarak görülmesi gerektiğini, tam zararın tahsilinin talep edilmesi halinde hurda tescil belgesinin ibrazı gerektiğini, talep üzerine yapılan çalışmada kuşkulu durumlara rastlandığını, kazanın farklı bir şekilde meydana geldiğinin tahmin edildiğini, hasarın teminat dışında olduğunu, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı istenemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
CEVABA CEVAP
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle, kısmi dava açmakta hukuki yararlarının olduğunu, davanın kısmi alacak davası olarak görülmesi ve şimdilik 20.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini belirtmiştir.
ISLAH
Davacı vekili (Yargıtay bozma ilamı sonrası sunduğu) ıslah dilekçesi ile, davadaki talebini 154.388,00 TL’ye yükseltmiş, ıslah harcı yatırmıştır.
DELİLLER ve GEREKÇE;
Dava, trafik kazası nedeniyle araç hasar bedeline ilişkin maddi tazminatın kasko sigorta şirketinden tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
… 3.İM .. E sayılı takip dosyası getirtilerek incelendiğinde, “25.09.2012 tarihli … numaralı poliçeden kaynaklanan ödenmeyen hasar bedeli” açıklamasıyla 137.750,00 TL asıl alacak ve 9.646,27 TL işlemiş faiz talepli başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, takip dosyası, … 6.Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş dosyası, feribot biletleri, hasar dosyası, araç fotoğrafları, eksper raporu, poliçe, araç kayıtları, davacı şirketin HGS/OGS hesap dökümleri, kaza tutanağı, dava konusu araç sürücüsünün sürücü belgesi el koyma bilgileri, emniyet müdürlüğü ile yapılan yazışmalar, … 1.Sulh Ceza Hakimliğinin … D.iş kararı ve içindeki bilirkişi raporu, dosyada mevcut … 49 ATM … E.dosyasında verilen karar, Yargıtay onama ve karar düzeltme aşamasında verilen bozma kararı incelenmiş, dava konusu araç üzerinde İTÜ makine/otomotiv mühendisi bilirkişi incelemesi yapılarak raporlar alınmıştır. Kaza yerinde Mobese kameralarının bulunmadığı emniyet yazışmasıyla tespit edilmiş, bu nedenle dosyaya kazandırılamamıştır.
24/09/2012 tarihinde meydana gelen tek taraflı kazada davacı şirkete ait, davalı şirketçe kasko poliçesi ile sigortalanmış … plakalı aracın 24.09.2012 tarihinde gerçekleşen tek taraflı kaza sonucu ağır (tam) hasar gördüğü, takip öncesi davacının başvurusuna rağmen davalı sigorta şirketince ödeme talebinin 19.11.2012 tarihli yazıyla “kazanın beyan edilen şekilde olmadığının anlaşıldığı” gerekçesiyle reddedilmiş olduğu, bunun üzerine davacı tarafça … 6.Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasıyla delil tespiti amaçlı bilirkişi raporu alınarak takip başlatıldığı tarafların kabulündedir.
Davanın açıldığı … (Kapatılan) 49 ATM …E dosyasında araç üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, araçta oluşan hasarla ilgili rapor alındıktan sonra, … İlçe Emniyet Müdürlüğüyle yapılan yazışmada alınan cevaba göre kaza tarihinde sürücü …’nin ehliyetine üçüncü kez alkollü araç kullanma fiili nedeniyle (KTK 48/5) el konulmuş olduğu, kazadan önce de iki kez el konulmuş olduğunun bildirilmesi nedeniyle, kaza tarihinde sürücünün ehliyeti bulunmadığı, bu nedenle zararın Kasko Sigortası Genel Şartları gereği teminat dışı olduğu gerekçesiyle 19.02.2014 tarihli 2014/33 K sayılı kararla davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 17.HD’ce karar onanmışsa da, davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine bu aşamada Emniyet birimleriyle yapılan daha detaylı yazışmalar üzerine, sürücünün ehliyetine üçüncü kez alkollü araç kullanma nedeniyle 5 yıl süreyle el konmasına dair 13.02.2010 tarihli işlemin … 1.Sulh Ceza Mahkemesinin… D.iş sayılı 23.10.2014 tarihli kararıyla “üçüncü değil ikinci kez alkollü araç kullanma tespiti olduğundan yasal şartın oluşmadığı” tespit edilerek iptal edilmiş olduğu, dolayısıyla kaza tarihinde sürücünün ehliyetinin bulunduğunun anlaşılması nedeniyle, Yargıtay 17. HD’nin 29.11.2018 tarihli 2018/2118 E 2018/11498 K sayılı ilamıyla, onama kararı düzeltilerek yapılan temyiz incelemesi üzerine, işin esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.
Bozma sonrası … 49.ATM’nin kapatılması nedeniyle dosya Mahkememize tevzi edilmiş ve yargılamaya … E sayısıyla devam edilmiş, taraf beyanları alındıktan sonra Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek işin esasının incelenmesine başlanmıştır.
İncelenen dosya kapsamına göre, her ne kadar davalı vekilince kazanın araç sürücüsü ve kardeşi tarafından beyan edilen şekilde olmadığı iddia edilmişse de, araç sürücüsünün … olduğuna dair beyanın sunulan feribot biletleri, kaza saati, kaza tarihindeki sürücü …’nin kullandığı … plakalı araçla aynı tarihte aynı yolda kardeşi …’nin kullandığı beyan edilen … plakalı araçların OGS geçiş bilgilerinde yer alan geçiş-çıkış saatlerinin kazanın oluş şekli ile ve anılan kişilerin beyanlarıyla tamamen uyumlu olduğu, TTK md 1409 kapsamında sürücünün başkası olduğunun veya kazanın beyan edilen şekilde gerçekleşmediğinin, dolayısıyla rizikonun teminat dışı olduğunun davalı sigorta şirketince ispatlanamadığı, kaza tarihi itibariyle sürücünün ehliyeti el koyma nedeniyle emniyet biriminde bulunsa da, 2009’da yapılan 2 yıl el koyma işleminin süresi bitmeden 13.02.2010’da yapılan 5 yıl el koyma işleminin hukuka aykırı olduğunun, beş yıl içinde üçüncü el koyma olarak kabul edilemeyeceği, ancak ikinci el koyma kabul edilebileceğinin 2014’te verilen mahkeme kararıyla tespit edilmesi, 2009 el koyma işleminin süresinin de 2011’de yani kaza tarihinden önce sona ermiş olması, kaza tarihinde sigorta şirketinin araştırma raporunda sürücü Mehmet’in el koyma süresi sonrası psikoteknik eğitimi almadığı ve bu nedenle ehliyetsiz işlemi görmesi gerektiği belirtilmişse de, sürücünün ehliyetine hukuka aykırı olarak 2010’da tekrar 5 yıl el koyma işlemi yapılmakla psikoteknik eğitimi alsa bile ehliyetini alma imkanına ancak bu idari işlemin iptalinden sonra yani kaza tarihinden sonra kavuşabildiği, bu nedenle kaza tarihi itibariyle kendi kasti fiiliyle ehliyetsiz araba kullandığının kabulünün hukuka uygun olmayacağı, nitekim Yargıtay 17.HD’nin bozma ilamının da bu yönde olduğu anlaşılmıştır.
Kazada hasar gören … plakalı araçta meydana gelen hasarın değerlendirilmesi hususunda dosyada mevcut bilirkişi raporları ise aşağıda özetlenmiştir:
D.iş Dosyası Bilirkişi Raporu (20.12.2012): Takip başlatmadan önce davacı şirketçe yaptırılan delil tespiti sırasında alınan bilirkişi raporunda aracın kaza tarihindeki rayiç değerinin 275.000 TL, hasarın ise yetkili servis ön ekspertizine göre 206.188,54 TL olduğu, dolayısıyla tamirinin ekonomik olmayacağı ve pert sayılması gerektiği, sovtaj bedelinin 100.000 TL olduğu tespit edilerek bildirilmiştir.
Bozma İlamı Öncesi Alınan Bilirkişi Raporu (24.12.2013): Aracın kaza tarihindeki rayiç değerinin 326.000 TL, hasarın ise incelenen hasarlı araç fotoğraflarına göre 107.087,30 TL olması gerektiği, dolayısıyla hasara uğramasının ekonomik olmayacağı ve tamir edilmesi gerektiği, sovtaj bedelinin 200.000 TL olduğu tespit edilerek bildirilmiştir.
Mevcut iki rapor arasında hem aracın pert sayılması gerekip gerekmediği, hem rayiç değeri, hem gerçek hasar bedeli, hem de sovtaj değeri açısından ciddi farklar ve hatta pert konusunda çelişki bulunması, taraf vekillerinin de bu hususta itirazlarının bulunması nedeniyle, bozma ilamı sonrası mahkememizce yeni bir uzman bilirkişi raporu alınmış, bilirkişiden iki rapor arasındaki farklar açıklanarak çelişkileri giderici rapor düzenlemesi istenmiştir.
Bozma İlamı Sonrası Alınan Bilirkişi Raporu (12.05.2019): Aracın kaza tarihindeki rayiç değerinin 280.000 TL, hasarın ise incelenen hasarlı araç fotoğraflarına göre 154.388 TL olması gerektiği, dolayısıyla tamirinin ekonomik olmayacağı ve pert sayılması gerektiği, sovtaj bedelinin 140.000 TL olduğu tespit edilerek bildirilmiştir.
Alınan son rapor önceki raporlar arasındaki çelişkiyi ve farkı gerekçeleriyle, hatta sigorta eksper raporunu da irdeleyerek ve fotoğraflarla açıklayan, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bir rapordur ve kazanın oluş şekline de uygundur.
Davacı vekilince son bilirkişi raporundan sonra verilen ıslah dilekçesiyle dava değeri 154.388 TL’ye (raporda bildirilen hasar bedeli) yükseltilerek eksik peşin harç (ıslah-tamamlama harcı) yatırılmış, davalı vekiline tebliğ edilmiş, beyanı alınmıştır.
Davalı vekilince, sürücünün kaza mahallini terk etmesinin de Kasko Genel Şartlar A.5 maddesi gereği teminat dışı hal olduğuna dair bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde savunma yapılmışsa da, böyle bir savunmaya bu aşamaya kadar yer verilmemiş olsa da, kaza tespit tutanağında “sürücü tespit edilemedi” şeklindeki tespit nedeniyle yapılan değerlendirme sonucu, davacı tarafça sunulan kaza tarih ve saatiyle ve sürücü beyanlarıyla uyumlu feribot biletlerinin incelenmesinden, kaza saati itibariyle sürücünün kaza yerini terk kastının bulunmadığı, çocuğu ve yeğenini okula göndermek için feribota yetiştirmek amacıyla kaza yerine kardeşini çağırarak ayrılmasının terk kastını ortadan kaldıran sebep sayılması gerektiği, TTK md 1409/2 ve yerleşik Yargıtay 17 HD ilamlarına göre rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddiayı ispat külfetinin davalı sigorta şirketine ait olduğu ve sunulan delillerle bu hususun kanıtlanamadığı, kazanın davacı beyanından farklı şekilde oluştuğunun da davalı sigorta şirketince kanıtlamadığı kanaatiyle, bu savunmaya itibar edilmemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekilince, aracın pert sayılabilmesi ve kasko sigortası kapsamında rayiç bedelinin ödenebilmesi için, aracın hurdaya ayrıldığı ve trafikten çekildiğinin Genel Şartlar gereği davacı tarafça ispatlanması ve buna ilişkin belgelerin sigorta şirketine sunulmasının şart olduğu, ancak davacı tarafın bu belgeleri sunmadığı gibi aracı 3.kişiye sattığı ileri sürülmüş, aracın dosyaya getirtilen trafik tescil kaydına göre kazadan sonra satış nedeniyle 12.05.2017 tarihinde tescil malikinin değiştiği, yani aracın satılmış olduğu görülmüştür. Bilirkişi raporlarında aracın pert sayılması gerektiği, tamirinin ekonomik olmadığı bildirilmişse de, davacının tazmin talebinin kaza sonrası davalı sigorta şirketince reddedilmiş olduğu gözönüne alındığında, malikin aracı hurdaya ayırarak-trafikten çekerek sigorta şirketine teslim etmek suretiyle rayiç bedelini tazmin alamadığı, bu nedenle hurda haliyle veya tamir ettirerek satmış olmasının beklenebilen bir davranış olduğu, ancak hurda halini kasko şirketine teslim etmemek ve satmak suretiyle, yargılamanın geldiği nokta itibariyle sigorta şirketini de hurda aracı değerlendirme imkanından mahrum bıraktığı, bu nedenle rayiç bedeli talep edemeyeceği, olsa olsa rayiç bedel ile sovtaj değeri arasındaki farkı (280.000-140.000= 140.000 TL) davalıdan talep edebileceği hususları değerlendirilmişse de, dava türü, davadaki talep ve Yargıtay bozma ilamı sonrası ıslahla talebin artırılıp artırılamayacağı hususlarının HMK usul kuralları ve yerleşik yüksek yargı içtihatlarına göre ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamına göre, dava itirazın iptali talebiyle ve hatta kısmi (20.000 TL) dava şeklinde açılmış olduğundan, itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu, takipteki talep aşılamayacağı gibi, yerleşik hale gelmiş Yargıtay ve BAM içtihatları gereği itirazın iptali davasının belirsiz alacak davası olarak da açılamayacağı ve görülemeyeceği, dava dilekçesinde kısmi iptal davası olduğunun açıkça belirtilmiş olduğu, davacı vekilince verilen cevaba cevap dilekçesinde “davanın ihbar tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faiziyle birlikte 20.000 TL kısmi alacak davası olarak-fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak- görülmesinin” talep edildiği belirtilmişse de, dava dilekçesi HMK’ya uygun şekilde ıslah dilekçesi verilerek ıslah edilmediği sürece, cevaba cevap dilekçesiyle davanın türünün ve hatta temerrüt tarihinin, istenen faizin türünün ıslah edilmiş-değiştirilmiş sayılmasının mümkün olmayacağı, bu nedenle davanın (dava dilekçesindeki gibi) kısmi itirazın iptali davası kabul edilmesinin zorunlu olduğu, bu davada ancak iptali istenen itiraz kısmı yönünden hüküm kurulabileceği, Yargıtay İBBGK’nun (1948 tarihli kararda değişiklik yapılmasına gerek olmadığına dair) 06.05.2016 tarihli 2015/1 E 2016/1 K.sayılı içtihadın birleştirilmesi kararı gereği, dosyada daha önce verilmiş ilk derece mahkemesi kararının niteliği ne olursa olsun bozma ilamı sonrası ıslah yapılamayacağı, bu nedenle ıslahla artırılan kısım yönünden davacı tarafın ayrıca dava/talep haklarını kullanmakta muhtariyeti mevcutsa da, iş bu itirazın kısmen iptali davasında dava konusu kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle ıslahla ilgili davalı vekilinin beyan ve itirazlarının da bu dosyada değerlendirilemeyeceği, ancak dava dilekçesinde talep edilen kısım yönünden hüküm kurulabileceği (emsal Yargıtay 17 HD 2018/1229 E 2019/11804 K, 2018/487 E 2018/11990 K, 2015/11145 E 2018/6289 K sayılı ilamları) kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Dava dilekçesindeki kısmi talep yönünden davalının temerrüdünün takip öncesi 25.09.2012 tarihinde yapılan başvuruya Genel Şartlar B.3.1 maddesi gereği 15 gün içinde incelemeleri tamamlayıp cevap verilmemesi nedeniyle 10.10.2012 tarihinde oluştuğu, takip talebinde en yüksek banka mevduat faizi talep edilmişse de banka mevduat faizi talebinin yasal dayanağı olmadığı ve dava konusu sigortalı aracın kullanım amacı hususi olarak kayıtlı olmakla talep edilebilecek faizin türünün yasal faiz olduğu (emsal Yargıtay 17 HD 2016/18798 E 2017/9949 K), davalının takibe itiraz dilekçesinde işlemiş faize de itiraz edildiği, dava dilekçesinde itirazın kısmen iptali talebinin, kısmi asıl alacağa isabet eden takip öncesi işlemiş faize itirazın iptali talebini de içerdiği, temerrüt tarihi ile takip tarihi (14.02.2013) arası işleyen yasal faizin 626,30 TL olduğu tarafımızdan hesaplanmakla, aşağıdaki şekilde dava dilekçesindeki kısmi talep ve buna isabet eden takip öncesi işlemiş faizi yönünden davanın kabulüne, alacak likit sayılamayacağından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, bozma sonrası ıslah yapılmamış sayılarak ıslahla artırılan kısım yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ayrıca bu kısımla ilgili esasa yönelik hüküm kurulmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebi yönünden de karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Hüküm kurulmamış kısım yönünden taraflar lehine-aleyhine yargılama gideri-vekalet ücreti hükmü de kurulmamıştır.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
Davalının … 3.İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasına vaki itirazının KISMEN İPTALİNE, takibin 20.000,00-TL asıl alacak ve 626,30-TL işlemiş yasal faiz toplamı 20.626,30-TL alacak yönünden, 20.000,00-TL asıl alacağa takip tarihi sonrası yasal faiz işletilmek suretiyle aynı koşullarda devamına,
Davacının icra inkâr tazminatı talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine,
2-Islah dilekçesinde talep edilen 134.388,00-TL maddi tazminat talebi hakkında bozma sonrası ıslah yapılamayacağından karar verilmesine yer olmadığına, davacının bu kısımla ilgili ayrı dava açmakta muhtariyetine, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,
3-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin, ıslah edilen kısım yönünden hüküm kurulmadığından bu talep hakkında da karar verilmesine yer olmadığına,
4-Alınması gereken harç 1.366,20-TL olup, peşin alınan 24,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.341,30-TL karar ve ilâm harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan ilk dava açma gideri 365,85-TL, posta ve tebligat masrafı 286-TL, bilirkişi ücreti 1.300,00 TL olmak üzere toplam 1.951,85-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 3.400,00-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Bozma sonrası ıslah dilekçesinde talep edilen 134.388,00-TL maddi tazminat nedeniyle davacı tarafça yatırılan 2.297,00-TL ıslah harcının, karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 15 GÜN içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 24/01/2020

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır