Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/728 Esas
KARAR NO : 2020/54
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2019
KARAR TARİHİ : 04/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki sebebi ile yaptıkları bağlantı anlaşması gereği davalının müvekkiline 81.000,00 TL değerinde 3.000 kg örme kumaşı göndereceği, müvekkilinin de buna karşılık satış bedelini 30.12.2019 ve 15.01.2020 keşide tarihli, …bank … Şubesi’nin … ve … seri numaralı her biri 24.000,00 TL miktarlı toplam 48.000,00 TL miktarlı iki çek ile, kalanını ise nakit ödeme hususunda anlaştıklarını, müvekkilinin belirtilen çekler ile nakit ödemeyi yaparak üstlendiği edimini yerine getirdiğini, bunun üzerine davalının müvekkile 27.09.2019 tarihli, 641811 sıra numaralı fatura ile 3.000 kg örme kumaşı müvekkiline gönderdiğini, ancak gönderilen örme kumaşın 1.780 kg defolu çıktığını ve davalıya … tarih ve … sayılı irsaliye ile iade edildiğini ve … tarihli ve … sıra numaralı iade faturası düzenlendiğini, davalı tarafça müvekkiline iade edilen ürünlerin sağlamlarının gönderilmediğini, alınan çeklerin de iade edilmediğini, davalı ile yapılan sözleşme dolayısıyla belirlenen yükümlülüklerinin davalı tarafından kasten ve hiçbir surette yerine getirilmemiş olması sebebiyle, müvekkilinin davalı lehine keşide ettiği 30.12.2019 ve 15.01.2020 keşide tarihli, …bank … Şubesi’nin … ve … seri numaralı her biri 24.000,00 TL miktarlı iki çek (toplam 48.000,00 TL) karşılığında (öncelikle dava konusu çeklerin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebiyle birlikte) davalı tarafa herhangi bir borcunun olmadığının tespiti ile söz konusu çeklerin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi, bu aşamada yasal koşulları yaklaşık da olsa oluşmadığı gerekçesiyle, gerekçeli ara karar yazılarak reddedilmiştir.
Davacı vekilince sunulan beyan dilekçesinde, menfi tespit davalarının dava şartı arabuluculuğa tabi olmadığı ileri sürülmüşse de, TTK’nın 5/A maddesi metni göz önüne alındığında, zorunlu arabuluculuğun “ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri” yönünden dava şartı olarak öngörüldüğü düşünülebilir ise de, anılan maddede “talep sonucu” olan alacak ve tazminat istemlerine değil “dava konusuna” vurgu yapılarak, “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan davalar” için dava şartı olan arabuluculuğun öngörüldüğünü belirtmek gerekmektedir. Alacak ve tazminat davaları yanında, menfi tespit davalarının da konusu bir miktar paranın ödemesine ilişkindir. Bu husus, alacak ve tazminat davalarında bir miktar paranın ödenmesi olarak tezahür ettiği gibi, menfi tespit davalarında ise bir miktar paranın ödenmemesi olarak ortaya çıktığından konu itibariyle menfi tespit davasının da dava şartı olan zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Zira, kanun koyucunun amacı, uyuşmazlıkların yargı önüne gelmeden, taraflar arasında bir arabulucu vasıtasıyla görüşmeler yapılmak suretiyle, daha hızlı ve kesin olarak çözülmesi ve bu çözüm yolunun olabildiğince geniş uyuşmazlık ve dava türlerine uygulanmasıdır. Bu amaç göz önüne alındığında, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan menfi tespit davalarında da zorunlu arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olduğu sonucuna varılmaktadır. Aksinin kabulü halinde kanun koyucunun amacına aykırı yorum yapılmış olacağından, bu yorum tarzı hukuka uygun düşmeyecektir.
Kaldı ki, İİK’nın 72/1. maddesinde “Borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını tespit için menfi tespit davası açabilir”, 72/6. Maddesinde “Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.” 72/7.maddesinde “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.” hükmü düzenlenmiş olup, bu hükümler göz önüne alındığında da, menfi tespit davasında alacaklının icra takibi ile elde etmek istediği para alacağı bakımından borçlu olunmadığının tespiti; paranın ödenmek zorunda kalınması halinde ise istirdat davasına dönüşerek bu bir miktar paranın geri alınması söz konusu olmaktadır. TTK’nın 5/A maddesinde belirtilen bu bir miktar para alacağının taraflardan hangisine ait olduğu önem taşımamaktadır. Bu nedenle, “bir miktar paranın tahsili” istemli alacak veya tazminat davası ile “bir miktar para borcu bulunmadığının tespiti” istemli menfi tespit davasının “aynı bir miktar paraya ilişkin” olduğu açıktır. Tüm bu açıklamalar göz önüne alındığında, konusu bir miktar para borcu olan alacak ve tazminat davaları gibi, menfi tespit davasında da zorunlu arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olarak düzenlendiği sonucuna varılmaktadır.(İstanbul BAM 15.HD 2019/2103 E 2019/1517 K sayılı içtihadı).
6102 sayılı TTK’nun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrası gereğince arabulucuya başvurmadan konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkin ticari dava açılamayacağından, menfi tespit davaları da dava şartı arabuluculuğa tabi olduğundan, davacıya tensip öncesi ara karar tebliğ edilerek arabuluculuk son tutanağının sunulması için imkan ve süre tanınmasına rağmen sunulan tutanak bulunmamakla davanın arabulucuya başvurulmaksızın açıldığı sabit olduğundan, 6102 sayılı TTK.na 7155 sayılı Kanunla eklenen 5/A maddesi gereği dava öncesi zorunlu arabuluculuğa tabi olan davada 6325 sayılı Kanuna yine 7155 sayılı Kanunla eklenen 18/A maddesi ikinci fıkrası gereği dava şartı yönünden dosya üzerinden inceleme yapılıp karar verilebileceği anlaşılmakla, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Alınması gerekli 54,40-TL karar harcının peşin alınan 819,72-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 765,32-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, tarafların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize ulaştırılacak dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 04/02/2020
Katip …
¸E-İmza
Hakim …
¸E-İmza