Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/727 E. 2023/566 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/727
KARAR NO : 2023/566

DAVA : İflas (Doğrudan Sermaye Şirketleri İle Kooperatiflerin İflası (İİK 179))
DAVA TARİHİ : 25/12/2019
KARAR TARİHİ : 22/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan iflas davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile … Tic. A.Ş nin 1986 yılında faaliyete başladığını, şirketin 2018 ve 2019 yılında oluşan gelişmeler nedeni ile finansal olarak borca batık hale geldiğini, şirketin kârlılığının mevcut gelişmeler nedeni ile eridiğini, şirketin banka kredileri ile borçlanmak zorunda kaldığını, gerekli alacak tahsilatının yapılamadığını, bu nedenle şirketin iflası için başvuruda bulunulmasının zorunlu hale geldiğini, bu çerçevede borca batık olan şirket ile ilgili iflas kararı verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi dikkate alındığında uyuşmazlık, şirketin borca batık olup olmadığı noktasındadır.
Halihazırda müdahale taleplerinin mevcut olduğu, dava açılmasına dair yönetim kurulu kararı ve bu karara istinaden şirketin iflasını istemek noktasında vekile özel yetki veren vekaletnamenin mevcut olduğu, bu şekilde yönetim kurulunu oluşturan temsilcilerin ve vekilin dava ve vekalet ehliyetinin mevcut olduğu, davacı şirketin aktif ve pasiflerinin bildirildiği tartışmasızdır.
Dava, İİK’nın 178. ve 179. madde hükümlerine dayalı doğrudan iflas istemine ilişkindir.
Şirketin borca batık durumda olduğunun mahkemeye bildirimi yeterli olup, şirket temsilcisi olan yönetim kurulu üyelerinin bu bildirimi yapamamasının hukuki ve cezai sorumluluğu vardır. Temsilci veya vekili duruşmaya gelmese dahi iflâsla ilgili bir karar verilir. (Yargıtay 11.HD 01/11/2001 T.4679/6959E.K.)
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin yerleşik kararında belirtildiği üzere “6102 sayılı TTK’nın 376/3. ve İİK’nın 179. maddeleri uyarınca borca batık hale gelen şirket bunu mahkemeye bildirmek ve iflasını istemek zorundadır. İİK’nın 181. maddesinin aynı Kanun’un 160. maddesine yaptığı yollama nedeniyle, İİK’nın 178. ve 179. madde hükümleri uyarınca doğrudan iflas talebinde bulunan şirket temsilcisi ya da müdürü, ilk alacaklılar toplantısına kadar gerekli masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli tebliğ masraflarını avans olarak mahkeme veznesine yatırmalıdır.
İİK’nın 178. ve 179. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Aciz hali borçlunun ödeme araçlarından yoksunluğu nedeniyle, derhal ödemesi gereken para borçlarını ödemek konusundaki yeterli ekonomik imkâna sahip olmamasıdır. Borca batıklık ise, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Borçlunun aciz hali ne kadar ağır olursa olsun (İİK’nın 178/III deki durum olmadıkça) kendi iflâsını isteyen borçlu, aciz halinde bulunduğunu ispat etmek zorundadır. İflas talebi üzerine mahkemece bilirkişi incelemesi yapılarak iflas talebinin yerinde olup olmadığı belirlenir. Borca batıklığın tespiti için TTK’nın 376/3. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır.”
Yargıtay Kapatılan 23.HD’nin yerleşik kararlarında belirtilmiş olduğu üzere “Müdahale talebi ancak yargılama aşamasında yapılabilir (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt 4, 2001, sh: 3508). Hükmün bozulmasından sonra yapılacak yargılama sırasında müdahale mümkün ise de, 6100 sayılı HMK’nın 65. maddesi uyarınca müdahale istemi hüküm tarihine kadar yapılabileceğinden, temyiz aşamasında müdahale talep edilemeyeceği gibi asıl karara yönelik temyiz isteminde de bulunulamaz. (…) iflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklıların davaya müdahale veya itiraz edebilecekleri öngörülmüş olup, mahkemece de, İİK’nın 166. maddesi uyarınca gerekli ilanlar yaptırılmıştır.” İlandan itibaren onbeş gün içinde iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek müdahale veya itirazda bulunabileceğinden dolayı belirtilen süre içinde müdahale talebinde bulunanların müdahale talepleri kabul edilmiş, karar başlığında gösterilmiştir. Buna mukabil hak düşürücü süre içinde müdahale talep etmeyenlerin ise müdahale talepleri red olunmuş, karar başlığında sadece müdahale talep edenler olarak belirtilmiştir.
Somut olayda TTK’nın 376/3. maddesine göre borca batıklık bilançosunda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Borca batıklık, TTK’nın 376/3. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlenmelidir. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tespiti gerekir. Bu tespitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. Açıklanan durum karşısında şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, banka, vergi daireleri, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler ve müdahillerin sunacakları bilgi ve belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer veriler toplandıktan sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın tespiti gerekir.
Mahkememizce oluşturulan ara kararlar ile şirketin aktif ve pasif tüm malvarlığının araştırılmasına ilişkin olmak üzere bankalar dahil özel ve resmi kurumlara yazılar yazılmış, … Asliye Hukuk Mahkemesi, … Asliye Hukuk Mahkemesi, … Asliye Hukuk Mahkemesi, … Asliye Hukuk Mahkemesine talimatlar yazılarak şirketin taşınmazlarının güncel değerlerinin araştırılmasına yönelik ara kararlar oluşturulmuş, raporlar alınmış, ayrıca mevcut itirazlar çerçevesinde yeniden ve güncel değerlemelerin 2022 yılı itibariyle dahi yapılması sağlanmıştır. Böylelikle resmi ve özel kurumlardan özellikle banka, tapu, vergi müdürlükleri başka olmak üzere celbedilen kayıt ve belgeler, tüm dosya kapsamı bir bütün olarak dikkate alındığında raporun hazırlanacağı tarih itibariyle şirketin borca batık olup olmadığı noktasında inceleme yapılmasına dair ara karar oluşturulmuş, gerekli kayıtlar celbedilmiş, gerekli raporlar alınmıştır.
Şirketin borca batıklık durumu ile ilgili şirketin borca batıklığını tespit etmeye yarayan açıklamaların sunulduğu, resmi ve özel kurumlar nezdinde özellikle bankalar ve finansal kurumlar nezdinde gerekli tüm araştırmaların tam ve eksiksiz olarak sağlandığı, iflas avansının depo olunduğu, gerekli ilanların yapıldığı, bu arada müdahale harcını dahi depo eden ve ilandan itibaren süresi içinde başvuranların müdahale taleplerinin kabul olunduğu anlaşılmaktadır. Müdahil olanlara, delillerini somutlaştırması için tüm süreler verilmiştir. Bu yöne ilişkin somutlaştırılmış vakıa ve deliller dahi dikkate alınmak suretiyle mevcut dosya kapsamı çerçevesinde ve yukarıda anılan Yargıtay uygulaması çerçevesinde gerekli incelemeler yapılmıştır.
Bu çerçevede bilirkişi …’nın sunmuş olduğu 30/11/2022 tarihli raporda “iflası istenen şirket vekili tarafından sunulu 25.12.2019 tarihli dava dilekçesi ile; “şirket yönetim kurulunun almış olduğu 29.06.2019 tarih ve … sayılı şirketin iflası için başvuru kararı ve 03.12.2019 tarihli YMM raporu çerçevesinde, şirketin borca batık durumda olması nedeniyle, iflâsına karar verilmesini..” talep ettiği; yapılan yargılama sürecinde Mahkemeniz ara kararları kapsamında davacı şirketin iflas talebinin, İK 166/2.maddesinde öngörülen usulle 23.Ekim.2020 tarihli Karar Gazetesinde (İlan Numarası BASIN-124397) ve 30.10.2020 tarih, 10192 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi, 343.sayfasında ilan edildiği; Yargıtay uygulamaları dikkate alınmak suretiyle, şirketin 31.10.2022 tarihli verileri üzerinden borca batıklık incelemesinin yapıldığı; iflası talep edilen … Ticaret A.Ş.’nin varlıklarının muhtemel satış değerlerine göre hazırlanan 31.10.2022 tarihli rayiç değer bilançosuna göre öz varlık tutarının (-) 3.071.328,74 TL olarak hesaplanmakla, borca batık durumda bulunduğunun anlaşıldığı” açıklanmıştır.
Adı geçen raporun tebliğ olunmasından sonra mevcut beyan dilekçeleri dikkate alınarak ve ayrıca borca batıklık nedenine dayalı iflas davasının resen araştırmaya tabi taleplerden olması nedeniyle gerekli ara kararlar oluşturulmuştur.
Buna göre “1940055672 vergi kimlik numaralı davacı şirketin 2009 yılı Ocak ayından başlayıp 2020 yılı Ocak ayına kadar olan on yıllık dönem içinde sunulan kurumlar vergisi beyanname suretlerinin ve var ise dayanak belge suretlerinin iki hafta içinde mahkememize gönderilmesi için Gelir İdaresi Başkanlığı Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığına müzekkere yazılmasına; ayrıca şirketin “ortaklara olan borçlar hesabına” ait dekontları ibraz etmesi veya bu dekontlara istinaden ödeme yapılan banka ve şubelerinin bildirilmesi için davacı vekiline iki hafta kesin süre verilmesine; aksi halde mevcut dosya kapsamına göre bilirkişi incelemesi yapılacağının bildirilmesine; bilirkişi raporunda bahsedilen “ortaklara borçlar hesabında” izlenen 10.982.983,30-TL meblağın pasife geçirilmesi gereken ve gerçek bir miktar olup olmadığı noktasında müzekkere yazılmasını talep ettikleri kurum var ise ad ve adreslerini bildirmeleri, celbini talep ettikleri belge var ise isimlerini açıklamaları için mazeret sunan vekillere ve huzurda bulanan vekillere iki hafta kesin süre verilmesine, aksi halde mevcut dosya kapsamına göre yargılamaya devam olunacağının bildirilmesine; bilirkişiden kaynaklanmayan nedenlerle “ortaklara borçlar hesabı” ile ilgili … Bankası A.Ş , … T.A.Ş ve …ve diğerleri vekilinin itirazlarının incelenmesi, yukarıda belirtilen ara kararlar çerçevesinde yapılacak açıklamalar, celbedilecek belgelerin dahi tek tek incelenmesi, yapılacak bu incelemeler sonrası ortaklara borçlar hesabında görülen rakamın “bilançoda pasif kalemler içinde yer almasının gerekip gerekmediği”, neden ve ne şekilde yer alması gerektiği, muhasebe ve bilançoya ilişkin temel bilgi ve kurallar dikkate alındığında ve özelikle ek rapora yönelik itirazlar karşısında davacı şirketin borca batık olup olmadığı noktasındaki araştırmanın ve incelemenin genişletilerek irdelenmesine” dair ara karar oluşturulmuştur.
Yukarıda belirtilen ara karar çerçevesinde rapor alınması için daha önce bilirkişi olarak atanan SMMM-KGK Denetçi…’ ın yanına maliyet muhasebesi, ticari işletme ve şirketler muhasebesi, kamu maliyesi, banka muhasebesi, finansmanı ve mali analizi, kurumsal finansman, genel muhasebe ve ayrıca borca batıklık konusunda çalışmaları olan …., ticari işletme ve şirketler muhasebesi, maliyet muhasebesi, yönetim muhasebesi, genel muhasebe konularında ve yine bankacılık muhasebesi konularında ehil ve aynı zamanda borca batıklık konularında çalışmaları olan …’ ın atanmalarına dair karar verilmiştir.
İtirazlar doğrultusunda gerekli kayıt ve belgelerin bankalardan celbedilmesi ve gerekli kayıtların toplanması sonrası ise bu defa 24/05/2023 tarihli raporu sunan bilirkişi kurulu, taşınmazların rayiç değer tespitlerine ilişkin mübrez raporları, ortaklara borçlar hesabının tetkiki ile tanzim olunan kaydi/rayiç karşılaştırma tablosunu tek tek incelemişlerdir. Bu inceleme sonucunda “banka dekontları çerçevesinde şirket ortakları tarafından şirket adına gönderildiği sabit olan, başka bir ifadeyle, belgelendirilen ortaklara borçlar hesap bakiyesinin 9.704.097,75 TL olarak hesaplandığı, defter bakiyesi olan 10.982.983,30TL ile belgelenen tutar olan 9.704.097,75 TL arasındaki tutar hesaba katılmamış olup takdirin Mahkemeye ait olduğunu, diğer bir iddia konusunu oluşturan ortaklara borçların sermayeye ilave edilmesi halinde şirketin borca batık olmayacağı hususundaki iddia bakımından; hukuki açıdan yorumu mahkemeye ait olmak üzere, muhasebe sistemi uygulama genel tebliğinde yer alan muhasebenin temel kavramlarından olan kişilik ilkesi gereği, işletmenin hesapsal kişiliği için tutulması gerektiği, ortaklar da dahil olmak üzere bunun dışındakilerin üçüncü şahıslar statüsünde olduğu ve hesapsal kişilik ile üçüncü şahıslar arasındaki ilişkinin ayrıca takip edilmesi gerektiği, tüm bu bilgiler yanında ortakların şirkete koyduğu tutarın sermayeye eklenmesinin zorunlu olduğuna ilişkin hukuki bir düzenlemenin de bulunmaması göz önüne alınarak durumun değerlendirilmesi gerektiği” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Alınan ek rapor içeriği ve incelenen kayıtlara göre incelemeye konu dekont ödeme tarihleri 2016 yılıdır. Hayatın olağan akışı içinde ve dava tarihinden yaklaşık üç yıl öncesi olan bu dönemde, itiraza konu ortaklara borçlu hesabında fiktif olarak bu kaydın oluştuğu kabul edilemez. Esasen dekonta konu olanan miktar, davacı şirkete ait 331 ortaklara borçlar hesabı kısmında bulunmaktadır. Bu durum, şirketin alacakları için yapılmış bir ödeme olarak kabul edilebilir değildir. Müdahiller … Bankası A.Ş., … T.A.Ş.,ve …ve diğer vekillerin itirazları dikkate alındığında, şirketin borca batıklığı noktasında ortaklara borçlar hesabında yer almakta bulunan bu rakamın şirkete verilmiş bir borç olarak kabulü mevcut şirket defter ve kayıtlarıyla dahi uyumludur. Kaldı ki şirkete borç verildiği tarih itibariyle dahi şirketi, …’nin alacaklı olarak gösterme imkanı mevcut olduğu halde bu imkanın kullanılmamış olması şirketin kayıtlarının doğruluğunu göstermekte olduğu gibi aksine müdahillerin somutlaştırmış olduğu bir vakıa ve delil durumu söz konusu değildir. Sebebi ne olursa olsun günümüzdeki ticari hayat içinde ortakların, ortağı olduğu şirkete borç verdiği, finansal kaynak sağladığı bilinen ve sıkça rastlanabilen bir haldir. Nitekim konusunda ehil bilirkişi kurulunun belirtmiş olduğu üzere ortakların şirkete koymuş oldukları tutarların sermayeye eklenmesinin zorunlu olduğuna dair herhangi bir düzenlemenin mevcut olmadığı, muhasebenin temel kavramlarından olan kişilik ilkesi gereğidir. Ortaklar dahil olmak üzere bunun dışındakilerin şirkete göre üçüncü şahıs hususunda bulunduğu, bu nedenle dahi iddia olunan tutarın sermayeye eklenemeyeceği Mahkememizce kabul edilmiştir. Böylelikle buna yönelik itirazlar karşılanmıştır.
Nihayet Mahkememizce, bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına yol açan ödemelerin dayanakları tek tek ve ayrıntılı olarak araştırılmıştır. Gelen kayıtlar ve özellikle şirketin ticari defterleri gözetildiğinde, bu miktarlar şirkete verilen borç durumundadır. Şirketin incelenen ticari defter ve kayıtları lehine delil teşkil ettiği gibi dava tarihi 2019 olup şirketin 2018 ve 2019 yılı itibariyle ise finansal sıkıntıya girdiği beyan edilmiştir. Nitekim gerek borca batıklık talebine esas olan icra dosyalarındaki kesinleşmiş borç miktarları ve ayrıca diğer kayıtlar dikkate alındığında bu kayıtlar genel olarak 2018 ve 2019 yılına aittir. Bu durumda 2016 yılında şirkete borç olarak verilen bu ödemelerin muvazaalı olduğunun kabulü mümkün olmadığı, zira şirketin 2018 ve 2019 yıllarında ekonomik anlamda sıkıntı içine girmeye başladığı, ekonomik sıkıntı öncesi şirketin ortaklara ödeme yapmasının değil onlardan borç almasının hayatın olağan akışına uygun bulunduğu Mahkememizce değerlendirilmiştir. Bir başka deyişle bu ödemelerin açıklanan nedenlerle muvazaalı olduğu kabul edilemez. Zaten konusunda ehil bilirkişi kurulu da itiraza konu olan bu ödemelerin şirkete borç vermek amacıyla yapılmış ödemeler olduğunu açıkça ifade etmiştir. Bu nedenle belirtilen miktarlar şirketin pasif kalemleri arasında yer almalıdır.
Yukarıda belirtilen kabullere göre şirketin 31/10/2022 tarihli rayiç değer bilançosuna göre öz varlık tutarının eksi 1.792.443,19 TL olarak hesaplandığı, buna göre şirketin rayiç değerlere göre borca batık durumda olduğu, açıklanan genel kuralların dışında ortakların şirkete koymuş olduğu tutarın sermayeye eklenmesinin ise mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan müdahale talepleri kabul edilenlere, beyanlarını somutlaştırmaları için süre ve imkan tanındığı halde şirketin borca batık olarak kabulüne engel teşkil edecek başkaca somutlaştırılan vakıa ve delil yoktur.
İspat hukuku şekli hukukun içinde yer alsa da, ispat yükü maddi hukuk tarafından belirlenir… Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıalarının, iddialarının doğru olduğu veya karşı tarafın iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlamak amacı ile çekişmeli vakıalar ile ilgili deliller sunarak gerçekleştirdikleri bir hukuki faaliyettir. Delil ikame yükü ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde hakimin aleyhte karar verme tehlikesini ortadan kaldırmak amacı ile tarafların delil ikamesi faaliyeti ile kendi vakıa iddialarının doğruluğu veya karşı taraf iddialarının yerinde olmadığı yolunda hakimde kanaat oluşturmasıdır. (Bilge Umar, İspat Yükü Kavramı ve Bununla İlgili Bazı Kavramlar, İÜHFM, 1962, Cilt: 3, Sayfa: 4, 64). Bu şartlarda sonuç olarak şirketin borca batık olduğu noktasında toplanan delillerin aksini ispatlayabilecek bir halin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bilirkişinin münferiden sunmuş olduğu rapor ve akabinde konusunda ehil bilirkişi kurulunun sunmuş olduğu rapor gerekçeli, denetime elverişli, ara karara uygundur. Resmi ve özel kurumlardan gelen kayıtlar, ayrıca şirket adına kayıtlı olan taşınmazlar ile ilgili yapılan güncel bilirkişi rapor içerikleri gözetildiğinde, tüm bu veriler dahi raporda ayrıntılı olarak değerlemelere esas alınmıştır. Şirketin borca batıklığının azalmasına yol açabilecek herhangi bir veri ise yapılan tüm araştırmalara rağmen tespit edilmediği gibi en son raporun hazırlandığı tarih itibariyle aktifinin artmasına yol açabilecek herhangi bir duran varlık yani taşınmaz, araç ve benzeri bir mal varlığının dahi tespit edilemediği, bu itibarla hazırlanan rapora itibar etmeye engel bir fiili ve hukuki bir durumun mevcut olmadığı re’sen yapılan araştırmadan dahi anlaşılmaktadır.
Somut olayda gerekli iflas avansının depo olunduğu, gerekli ilanların yapıldığı, borca batıklığa dair incelemenin eksiksiz tamamlandığı, borca batıklığa dair yasal koşulların tam olarak gerçekleştiği, bu itibarla iflas koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının kabulüne, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … ticaret sicil numarasına kayıtlı … Ticaret Anonim Şirketi’nin iflasına, iflasın 22/06/2023 günü saat 14:32 itibariyle açılmasına, iflasın açıldığının İstanbul Nöbetçi İflas Müdürlüğüne derhal bildirilmesine, iflasın açıldığının … Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesine, iflas avansının derhal İflas Müdürlüğüne gönderilmesine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kabulüne,
… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … ticaret sicil numarasına kayıtlı … Ticaret Anonim Şirketi’nin iflasına,
2-İflasın 22/06/2023 günü saat 14:32 itibariyle açılmasına,
3-İflasın açıldığının … Nöbetçi İflas Müdürlüğüne derhal bildirilmesine,
4-İflasın açıldığının … Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesine,
5-İflas avansının derhal İflas Müdürlüğüne gönderilmesine,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 269,85TL karar ve ilam harcından davacının peşin olarak yatırdığı 44,40TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45‬TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından harcanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Karar kesinleştiğinde gider avansının talep halinde iadesine,
Davacı vekili ile müdahil vekilinin yüzlerine, diğer müdahillerin yokluğunda verilen karara karşı kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
22/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip