Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/690 E. 2021/914 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/690 Esas
KARAR NO : 2021/914

DAVA : İstirdat (Çek İadesi)
DAVA TARİHİ : 12/12/2019
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Çek İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin inşaat malzemeleri taşeronluk işleri yaptığını, söz konusu çek iş karşılığı çek keşidecisi …’ten aldığını, çekin müvekkili tarafından alındıktan sonra müvekkili çeki kaybettiğini anladığını, bunun üzerine kıymetli evrak iptali için mahkememize başvurulduğunu ve ödemeden men kararı verildiğini, keşideciye gelen icra takibi ile söz konusu çekin kimde olduğunu öğrendiklerini, cirantalardan …’in müvekkilinin yanında olduğu gün müvekkili çeki aldığını hatırladığını ve …’in çeki bilgisi ve rızası dışında aldığını ve kullandığı çek fotokopisindeki ciro silsilesinden anladıklarını ve ortaya çıktığını, ancak alınan çekin ilgili bankalarca ödenmemesi bakımından verilmiş olduğundan üçüncü kişileri bağlayıcı nitelikte olmadığını, çeklerin üçüncü kişiler tarafından icraya konmaması ile ilgili bir hüküm olmadığından çalınan çeklerden 10/11/2019 keşide tarihli … Bank … Şubesi Muhatap, … çek nolu …’in keşidecisi bulunduğu ve müvekkilinin rızası dışında elinden çıkan 7.500,00-TL meblağlı çek davalı şirket tarafından … 34 İcra Dairesinde …E. sayılı dosya ile icraya konulduğunu ve müvekkilinin mağduriyetine neden olduğunu, çekteki iki ciro ve takip alacaklısının müvekkili ve çek keşidecisi ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığı açıkça ortada olduğunu, ancak alacaklının ticari defteri incelendiği takdirde de bu durum ortaya çıkacağını, müvekkilinin rızası ve bilgisi dışına çekin elinden çıkmış olması nedeni ile çekin istirdatına asıl alacaklının müvekkili olduğunun tespitine karar verilmesini talep ettiklerini beyanla teminatsız ya da mahkememizce takdir edilecek miktarda teminatlı olarak yapılan takibin durdurulmasına, çekin istirdatına, icra takibine konan çekin taraflarına iadesine, çek nedeni ile alacaklı olduklarının tespitine, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine, 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 4667 Sayılı Kanunla değişik 164/son fıkrası uyarınca karşı taraf vekalet ücretinin Avukat olarak adına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davalılardan … herhangi bir cevap dilekçesi sunmamıştır.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından arabuluculuğa başvurulmamış olup davanın işbu sebeple usulden reddi gerektiğini, çekin müvekkili ihtivasında bulunmuyor olması ve müvekkilinin iyiniyetli 3. kişi olması sebebiyle davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkili çekin yetkili hamili olmakla birlikte, çek bakımından iyi niyetli olması sebebiyle davacı tarafa herhangi borcu ve kötü niyetli olmadığı gibi kusuru da bulunmadığından çeki iade zorunluluğu bulunmadığını, TTK madde 792 “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmüne amir olduğunu, madde hükmünde de belirtildiği üzere yetkili hamilin kötü niyetli ve ağır kusurunun bulunması durumunda çekin iade edilmesi gerektiği belirtildiğini, ancak müvekkilinin ne çek iptali davasına ilişkin ne de çekin davacının elinden izinsiz çıkmasına ilişkin bir bilgisi bulunmadığından kötü niyetli olduğundan bahsedilemeyeceğini, ayrıca davacı tarafından da bu hususun ispatına yarar herhangi bir delil sunulmadığını, çekler bakımından sebepten mücerretlik ilkesi geçerli olduğunu, buna rağmen; müvekkiline ait ticari defterlerin incelenmesi halinde de müvekkilinin, çeki ticari ilişki dolayısıyla cirantadan almış olduğu anlaşılacağını, davacı aleyhine, haksız ve mesnetsiz olarak yöneltilen dava dolayısıyla HMK 329 uyarınca akdi vekalet ücretine hükmedilmesi talebi olduklarını, HMK madde 329 “Kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir.” hükmüne amir olduğunu, bu hükümden referansla davacı haksız ve kötüniyetli şekilde dava ikame ederek, davalı müvekkili yönünden avukatlık masrafına sebebiyet vermiş olması dolayısıyla akdi vekâlet ücretinin de HMK Madde 329 gereğince davacıya tahmiline karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkili aleyhinde ikame edilen işbu davanın öncelikle usulden reddine, kabul edilmemesi halinde esastan reddine, yargılama giderleri, akdi ve mahkemece hükmedilen vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 34. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası, vergi kayıtları, … 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası celp edilmiş incelenmiştir.
… 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dava dosyasında yapılan incelemede; davacı …’ nin davaya konu çek hakkında hasımsız olarak çek iptali davası açtığı, bu davada dava dilekçesinde çekin elinden rızası dışında çıktığını beyan ettiği, yargılama sürecinde davaya konu çek hakkında icra takibi yapılması üzerine çeki elinde bulunduran kişinin tespit edildiği, Mahkemece davacıya istirdat davası açmak üzere süre ve imkan tanındığı halde, dosyanın takipsiz bırakıldığı, akabinde davanın açılmamış sayılması kaarı verildiği ve bu kararın şeklen kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dava, çekin istirdadı istemine ilişkindir.
Davalı …Ltd. Şti cevap dilekçesi ile birlikte arabuluculuk dava şartı ve aktif husumet itirazında bulunmuştur.
Hemen belirtmek gerekir ki, 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü uyarınca, konusu bir miktar para alacağı olan talepler hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiştir. Somut olayda ise uyuşmazlık, TTK’nın 792. maddesi uyarınca çek istirdatı istemine ilişkin olup, konusu bir miktar para alacağı değildir. Dava devam ederken çekin bedelinin davalı tarafça tahsil edilmesi halinde davanın çek bedelinin istirdatına dönüşmesi halinde de durum değişmeyecektir. Zira çek bedelinin istirdatı istemi davadaki asli taleptir. O halde davacının çek istirdatı talebinin TTK’nın 5/A maddesi gereğince arabuluculuk dava şartına tabi olmadığından (İstanbul BAM 14. H.D. 2020/1338 E., 2020/1347 K.; İstanbul BAM 44. H.D. 2021/586 E., 2021/658K.) bu yöndeki dava şartı itirazları yerinde görülmemiştir.
Aktif husumete yönelik itirazlara gelince, çek istirdatı davalarında davacı çekin yetkili hamili olduğunu, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ve davalının çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Çeki elinde bulunduran davalının çeki edinme nedenini açıklama mecburiyeti bulunmamaktadır, aksi düşüncenin kabulü çekin “mücerretlik” vasfını ortadan kaldırır. Somut olayda davaya konu çeklerin ciro silsilesinde davacının ismi bulunmasa da TTK 595/2 maddesi uyarınca lehine ciro yapılanın gösterilmesi zorunluluğu bulunmayıp davacının çeki inşaat işlerine yönelik taşeronluk faaliyeti sebebiyle ticari ilişki kapsamında keşideciden beyaz ciro ile devraldığı ve davacının çeklerle ilgili zayii nedeniyle iptal davası açmasına göre, davaya konu çeklerin davacının rızası dışında elinden çıktığının kabulü gerekir. Buna göre rızası dışında elinden çıkan çekler yönünden davacının çek istirdatı davası açmakta taraf sıfatı (aktif dava / husumet ehliyeti) ve hukuki yararı bulunduğu anlaşılmıştır. (Birebir benzer olay ve emsal gerekçe için bakınız. İstanbul BAM 12. H.D. 2018/2374 E., 2020/466 K). Bu itibarla, davalının aktif husumete yönelik itirazları yerinde görülmemiş, davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
Davacı, müşteri çeki olarak keşideci … ‘ ten aldığı davaya konu … Bankası A.Ş. … Şubesine ait 10/11/2019 tarihli ve 7.500,00 TL bedelli çekin bilgisi ve rızası dışında davalı … tarafından çalındığını, akabinde çekin diğer davalı … Ltd. Şti’ nin iktisap ettiğini, ancak çek keşidecisi …’ in ve dahi kendisinin, davalı hamil…Ltd. Şti ile aralarında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, bu nedenle rıza dışında çıkan elinden çıkan çekin istirdadına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı hamil…Ltd Şti. iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, davaya konu çeki ticari ilişki çerçevesinde diğer davalı …’ den iktisap ettiğini savunmaktadır.
Uyuşmazlığın temeli, davalı hamilin çekin iktisabında kötü niyeli ya da ağır kusurlu olup olmadığı, bu bağlamda çekin iadesine yönelik yasal koşulların oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yasal düzenlemeye bakıldığında:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 792. maddesinde ” Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür” denilmiştir.
O halde, çek istirdatı davalarında davacı çekin yetkili hamili olduğunu, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ve davalının çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Çeki elinde bulunduran davalının çeki edinme nedenini açıklama mecburiyeti bulunmamaktadır, aksi düşüncenin kabulü çekin “mücerretlik” vasfını ortadan kaldıracaktır.
Davaya konu çek incelendiğinde; keşidecinin … olduğu, çekin hamiline keşide edildiği, çekin arka yüzünde sırasıyla …, … ve …Ltd. Şti.’ nin cirolarının bulunduğu, 11/11/2019 tarihinde ödenmek üzere bankaya ibraz edildiği, ancak … 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dava dosyasından verilen ödeme yasağı / ihtiyati tedbir kararı sebebiyle çek bedelinin ödenmediği anlaşılmıştır. Akabinde davalı hamil …Ltd. Şti. tarafından … 34. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe geçildiği tespit edilmiştir. Davaya konu çek incelendiğinde; davalı hamil …Ltd. Şti. yönünden TTK 790. madde hükmü uyarınca hak sahipliğini ispat ettiği, ciro zincirine herhangi bir kopukluk bulunmadığı ve şeklen düzgün bir ciro silsilesinin bulunduğu aşikardır. Dolayısıyla, davacının, davalı hamilin çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir.
Ne var ki, davalı hamil … Ltd. Şti.’ nin çekin iktisabında kötü niyetli ya da ağır kusurlu olduğu davacı tarafından ispat edilememiştir. Zira, davalı hamilin çekin davacının bilgisi ve rızası dışında diğer davalı … tarafından çalındığını bildiğine yahut hal ve şartlara göre bilebilecek bir durumda olduğuna yönelik hiçbir delil ibraz edilmemiş hatta vakıa olarak dahi ileri sürülmemiştir. Öte yandan; keşidecinin ya da davacının, davalı hamil ile ticari ilişkisinin bulunmaması kötü niyetin veya ağır kusurun ispatı için yeterli değildir. Açıklanan nedenler karşısında, davanın davalı hamil …Ltd. Şti. yönünden esastan reddine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-159 Esas, 2021/417 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; uyuşmazlığın çözümünde ayrıca önem arz etmesi nedeniyle çek istirdadına ilişkin davalarda taraf sıfatına (husumete) değinilmesinde yarar bulunmaktadır. Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf sıfatı (husumet), maddi hukuka göre belirlenen, bir sübjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir sübjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavram olup dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesi kapsamında çek istirdadı istemiyle açılacak davalarda husumet kural olarak çeki elinde bulunduran kimseye (hamile) yöneltilir. Başka bir anlatımla, çeki muntazam bir ciro zinciri ile elinde bulundurması nedeniyle şekli anlamda meşru hamil sıfatını haiz kimseler, kendilerine karşı, çekin iktisabında 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesi anlamında kötü niyetli veya ağır kusurlu oldukları iddiasıyla açılacak davalarda davalı olarak yer alırlar. Bu anlamda yeni hamilin çeki devraldığı kimsenin çeki iktisabındaki kötü niyetine veya ağır kusuruna dair iddia, çekin istirdadı istemine ilişkin olarak yeni hamile karşı açılan davada uyuşmazlık konusu olmadığından mahkemece yapılacak değerlendirmede nazara alınmaz. Bu tür davalarda uyuşmazlık, çeki elinde tutan hamilin çeki iktisabında kötü niyeti yahut ağır kusurunun mevcudiyeti noktasında toplanmakta olup yargılama, çekin istirdadını talep eden davacı ile çeki elinde bulunduran hamil arasında görülüp karara bağlanır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; davaya konu çekte, diğer davalı … ciranta olarak yer almaktadır. Eldeki dava açılmadan evvel, hamilin tüm borçlular / sorumlular hakkında (davalı … dahil) kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna icra takibine giriştiği yukarıda ifade edilmekle birlikte, bu durum dava dilekçesindeki anlatımlardan ve kıymetli evrakın iptali davasındaki yargılama sürecinden de görüleceği üzere davacının da bilgisi dahilindedir. Davacı eldeki dava açılmadan evvel, davaya konu çek hakkında bilgi sahibi olduktan sonra davalılar hakkında bu davayı ikame etmiştir. Ancak, yukarıda değinilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca bu dava yalnızca çekin istirdadını talep eden (davacı) ile çeki elinde bulunduran hamil (davalı….Ltd. Şti.) arasında görülüp karara bağlanması gerektiğinden; davaya konu çekte hamil olmayan ve bu suretle kendisine husumet yöneltilmesi mümkün bulunmayan davalı … yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın, davalı … Limited Şirketi yönünden REDDİNE,
2-Davanın, davalı … yönünden husumet yokluğundan REDDİNE,
3-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harçtan başlangıçta peşin alınan 142,30 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 83,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı … Ltd. Şti. yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Ltd. Şti.’ ye VERİLMESİNE,
6-HMK’ nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, davalı …’in yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.22/12/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)