Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/679 E. 2021/851 K. 06.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/679 Esas
KARAR NO : 2021/851

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 06/12/2019
KARAR TARİHİ : 06/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili 20/01/2016-28/02/2019 tarihleri arasında davalı şirkette risk ve uzman yardımcısı olarak çalıştığını, son maaşının 6.789,01 TL olduğu, maaşın banka kanalı ile her ay davacının hesabına aktarıldığını, iş akdinin işveren tarafından sonlandırıldığını ve bu durumun kuruma verilen işten ayrılış bildirgesine belirtildiğini, müvekkilin kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin alacağı bulunduğunu beyan ederek 13.024,87 TL kıdem tazminatı, 6.640,38 TL ihbar tazminatı,1.811,36 TL yıllık izin ücreti rüçhanlı alacak olarak kayıt kabul masasına kaydedilmesini, müvekkili alacağını imtiyazlı 1. Sırada olması gereken bir işçi alacağı olması ve ileride telafisi imkansız zararların olmaması bakımından müflis şirketin mevduatı, araçları, taşınmazları ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine, teminatsız ihtiyati tedbir konulması ile Müvekkilinin alacağının temini için sıra cetvelindeki sırasını kaybetmemesi için ikinci alacaklılar toplantısına katılma ve oy kullanma hakkı tanınması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin kabulünü, iflas devam ettiğinden, müvekkilinin alacağının temini için sıra cetvelindeki sırasını kaybetmemesi için müvekkilin 21.476,61 Tl alacağının 1. Sıradan rüçhanlı alacak olarak masaya kaydedilmesine, sıra cetvelinin bu yeni duruma göre yeniden düzenlenmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
Cevap:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu taleplerin tümü zaman aşımına uğradığından, zaman aşımı itirazları bulunduğunu, davalı asilin … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi… Esas dosyasında iflasına karar verildiği ve iflasın henüz kesinleşmediğini, davaya konu taleplerin sadece davacının beyanlarından ibaret olduğu ve mevcut haliyle kabul edilemeyeceği, belirsiz alacağa dayalı davanın diğer alacaklıların hak kaybına sebep olabileceği şeklinde beyanda bulunarak, öncelikle dava şartı olan arabuluculuğa başvurulmaksızın açılan işbu davanın usulden reddine, haksız ve yasal dayanaktan yoksun işbu davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Dava, iflas tasfiyesinde düzenlenen sıra cetveline itiraz yoluyla alacağın iflas masasına kayıt kabulü talebine ilişkindir.
… 1 Asliye Ticaret Mahkemesi 18/12/2019 tarihli yazısı ile …Esas sayılı dosyalarının uyap kaydı, … 1. İflas Dairesi 07/01/2020 tarihli yazısı ve… iflas sayılı dosyasından davacı …’a ait … kayıt nolu alacak kayıt dilekçesi ve ekleri, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının … tarihli yazısı ile …’a ait belgeler, …’ın 28/02/2020 tarihli yazısı ile …a ait banka kayıtları, … bankasının 26/02/2020 tarihli yazısı ile …a ait hesap ekstresi, Tasfiye Halinde …A.Ş.’nin cevabı ile …’a ait 2016/01-2018/10 dönemlerine ait ücret pusulaları, … 1. İflas Dairesinin 21/10/2020 tarihli yazısı ile … Esas sayılı dosyasında ki Alacak kayıt başvuru dilekçesi, tebliğ mazbatası, tebliğ raporu, sıra cetveli, Gazete ilanları, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının … tarihli yazası ile …’a ait (Hizmet dökümü, Unvan listesi, işe giriş ve işten ayrılış bildirgeleri( iş yeri adres ve unvanlarını içerir) belgeler, … 1. İflas Dairesinin … tarihli yazısı ile …iflas sayılı dosyasında ki davacıya ait alacak kaydı başvuru dilekçeleri, kabul red kararı ve ptt gönderi takip sorgu raporu celp edilmiştir.
Dosya Nitelikli Hesap Uzamnı Bilirkişisi …ve Nitelikli Hesap Uzmanı bilirkişi …’e tevdi edildiği, bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan 28.03.2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle ve sonuç olarak; “Raporun tüm takdir ve değerlendirmesi sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacının haklı görülmesi halinde alabileceği; Alacak Kalemleri
Hesaplanan Miktar (Net)
Talep Edilen
Kıdem Tazminatı
17.427,74.-TL
13.024,87.-TL
İhbar Tazminatı
8.892,96.-TL
6.640,38.-TL
Yıllık Ücretli İzin Alacağı
2.033,61.-TL
1.811,36.-TL olarak hesaplanmıştır.” şeklinde tespit edilmiştir.
İİK 235. maddesinde “sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdur.” hükmü uyarınca kayıt kabul davalarında görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğu belirtilmiştir. Ancak, yerleşik Yargıtay ve BAM uygulaması gereğince iflastan sonra oluşan alacaklar iflas masası borcu olduğundan bu alacaklara ilişkin uyuşmazlığın görüleceği mahkeme, ticaret mahkemesi değil, genel mahkemeler olacaktır.
HMK’nın 115/1. maddesi “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar, dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” hükmü uyarınca huzurdaki davada mahkememizin görevli olup olmadığına ilişkin Yüksek mahkeme içtihatlarının taranması neticesinde, huzurdaki işçilik alacağının iflas tarihinden sonra doğduğundan bahisle kayıt kabul davasına konu edilip edilemeyeceğine yönelik Yargıtay’ın genel açıklamalarına değinmek gerekirse:
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 05.04.2016 gün ve 2556 E., 2121 K., 21.12.2015 gün ve 351 E., 8323 K. 23.11.2015 gün ve 2014/6942 E., 2015/7535 K., sayılı kararlarında da açıklandığı üzere:
İflas tarihinden sonra doğan bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da masa borcu olup olmadığı yönündeki inceleme, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada davacı, masa alacaklısı olduğunu iddia eden alacaklı, davalı ise iflas idaresidir. Dava sonunda verilen ve uyuşmazlık konusu alacağı masa borcu olarak kabul eden karar, bütün iflas alacaklılarını bağlar. Masa mevcudunun iflas masrafları ve masa borçlarını karşılayamadığı durumlarda bu masraf ve borçlar iflas alacaklıları arasında taksim edilemez (Öztek, S.: İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müraacat Yolları, yayımlanmamış doçentlik tezi, s. 31 vd).
İflas masasının safi (net) mevcudu (masaya giren mal, alacak ve haklar), “alacakların ödenmesine tahsis olunur” (İİK m.184,I,c.1). Buradaki “alacaklar” teriminden maksat, aslında yalnız “iflas alacaklarıdır.” İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, iflas masasından istenebilir (masaya yazdırılabilir). İflas masasından istenebilecek (hatta, iflas alacaklarından daha önce ödenecek) olan, bir başka alacak çeşidi de mas a alacaklarıdır. Bunun masa bakımından adı “masa borcu”dur. Masa borçları müflisin değil, (çünkü müflisin iflas açıldıktan sonra masayı bağlayıcı nitelikte borçlanmasına imkân yoktur.) iflas masasının yaptığı borçlardır. Masa borçları iflasın açılmasından iflas tasfiyesinin sonuçlanmasına kadar, iflas masası (masa adına iflas dairesi veya iflas idaresi) tarafından yapılan borçlardır. (İİK m. 248, 303/2) Masa borçları iflas masasından tam olarak ödenir. (örn: İflas kararının ilanı giderleri (m.166, 219), defter tutma (m.161, 208) giderleri (bkz. m.160), masa mallarının muhafazası için kiralanan depo için ödenecek kira, iflas idaresinin ücreti (m.223/IV), masanın (iflas idaresinin) taraf olduğu davaları takip eden avukatın avukatlık ücreti masa borcudur. Bu sayma tahdidi değildir; masa borçlarına bazı misaller vermek içindir. Şu halde, masa alacakları (borçları), iflas açıldıktan sonra iflasın tasfiyesi için bizzat masa (yani, masa adına iflas dairesi veya idaresi) tarafından yapılan borçlardır. Masadan ödenecek alacakların, iflas alacağı ve masa alacağı olarak ikiye ayrılmasının pratik önemi şudur: Masa borcu, iflas masasından tam ve iflas alacaklarından daha önce ödenir (m.248). Oysa, iflas alacaklarının tam olarak ödenmesi çok enderdir (belki yalnız m.206’nın ilk üç sırasındaki imtiyazlı alacaklar tam olarak ödenir.).
İflas alacakları (özellikle m. 206’nın dördüncü sırasındaki imtiyazsız alacaklar), iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında ödenir. İşte bu nedenle iflas masasından istenen bir alacağın iflas alacağı mı yoksa masa alacağı mı olduğunu belirlemenin büyük önemi vardır. (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2.b., Ankara, 2013, s.1212 vd.). İflasın açıldığı sırada müflise karşı ileri sürülebilecek alacaklar iflas alacaklarını; iflasın tasfiyesi sırasında yapılan masraflarla, iflas idaresinin yükümlü olduğu ya da devraldığı mükellefiyetler de (genel bir ifade ile) masa borçlarını oluşturur. İİK’nın 248. maddesinin kenar başlığı “iflas masrafları ve masanın borçları” şeklindedir. Madde metninde açıkça iflas masraflarının iflas alacaklarından önce ödeneceği belirtilmiş ise de masa borçlarından bahsedilmemiştir. Ancak masa borçlarının da iflas alacaklarından önce ödeneceği doktrin ve uygulamada kabul edilmektedir. (Öztek, s.14; Postacıoğlu, İ. E.: İflas Hukuku İlkeleri, İstanbul, 1978, s.205; Yargıtay 19. HD’nin 27.02.1996 gün ve 202 E, 1568 K; 20.11.1997 gün ve 6557 E, 9865 K. sayılı kararları).
İflas masraflarına örnek olarak iflas kararının ilanına ve gereken yerlere bildirilmesine ilişkin masrafları, defter tutma, malların muhafaza ve satış masrafları, iflas idare memurlarının ücretleri, paraya çevirme ve paylaştırmaya ilişkin harç ve masrafları sayılabilir. Masa borçları ise, iflasın açılmasından sonra ve devamı sırasında masa namına tekeffül edilen ve onun tarafından ödenmesi gereken borçlardır. Masa borçlarına örnek olarak, iflas idaresinin müflisin sanat veya ticaretinin devamı çerçevesinde akdettiği borçları, iflas idaresinin sebepsiz iktisap, haksız fiillerinden doğan borçları ve iflas idaresi tarafından tutulan avukatın vekalet ücretini sayabiliriz. İflas masrafları ve masa borçlarından masa sorumlu olup, müflis sorumlu tutulamaz. Masa alacaklısına alacağının masa tarafından karşılanmayan kısmı için aciz vesikası verilemez. (Öztek, s. 17-18) İflas masrafları ve masa borçlarına sıra cetvelinde yer verilmez. Ancak pay cetvelinde gösterilmelidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, ancak bu alacak masa borcu niteliğinde ise masadan tazmin edilir, değilse tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır. İflas idaresi, müflise ait işyerini masanın menfaatini gözeterek işletmeye devam ederse, diğer anlatımla müflisin yaptığı sözleşmeyi feshetmeyip benimser ise bu işletmenin borcu masa borcu niteliğindedir.
Alacak, iflastan sonra doğmuş ve masa borcu da değilse sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK’nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. İflas tarihinden sonra doğan böyle bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, inceleme, şikayet yolu ile icra mahkemesince değil, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, davalı müflisten alacaklı olduğunu iddia eden alacaklı olup, davalı ise iflas idaresidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır.
Masa borçları sıra cetvelinde yer alamayacağından, bunlar için iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK’nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz. İİK’nda masa borçları ve iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak için İİK’nın 235/2. maddesinin ilk cümlesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bu kapsamda yukarıda bahsi geçen Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 05.04.2016 gün ve 2556 E., 2121 K., ilamında, işçilik alacaklarından yüklenici firmanın sorumlu olduğu iddiasına yönelik bakanlığın ödemiş olduğu meblağın TBK’nın 168. maddesi hükümleri gereğince rücu talebi hakkında -bu davalarda yerleşmiş Yargıtay İçtihatları uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir- şu şekilde açıklamalarda bulunulmuştur:
“Dava, İş Mahkemesi kararına dayalı olarak, dava dışı işçiye davalının iflas tarihinden sonra ödenen işçilik alacaklarının rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, dava konusu alacağın iflas tarihinden önce doğmuş iflas alacağı olduğu kabul edilerek, dava kayıt kabul davası olarak nitelendirilmiş ve yazılı şekilde hüküm kurulmuştur…..dava konusu alacağın iflas alacağı ve masa borcu değil, iflas tarihinden sonra doğan genel nitelikli alacak olduğu, davanın 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra açıldığı, buna göre Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemeleri arasında görev ilişkisinin bulunduğu, davacının tacir olmadığı, buna göre davanın nispi ticari dava olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli olduğu anlaşılmaktadır.”
(Bu yönde ayrıca … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2021/1153 Esas, 2021/878 Karar sayılı ilamı, … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2018/1437 Esas, 2019/259 Karar sayılı ilamı, … Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 2018/597 Esas, 2020/498 Karar sayılı ilamı.)
Yine benzer nitelikte bir uyuşmazlıkta İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi; ticaret mahkemesince verilen görevsizlik kararı alacağını iflas masasına kaydını talep eden işçinin SGK kaydındaki tarihin müflis şirketten farklı bir şirkette olan kaydın esas alınması nedeniyle kaldırma kararı verilmiş, karar içeriğinden iflastan sonraki iş sözleşmesinin feshinden kaynaklı alacak talepleri hakkında mahkemece yapılan göreve ilişkin değerlendirmesi somut uyuşmazlığımız hakkında fikir verici niteliktedir.
Öyle ki İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2019/988 Esas, 2019/1846 Karar sayılı ilamında; “Nitekim, Yargıtay 23.HD’nin, 2016/2556E.- 2016/2121 K. ve 05.04.2016 tarihli kararın da açıklandığı üzere, alacak, iflastan sonra doğmuş ve masa borcu da değilse, sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK’nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. İflas tarihinden sonra doğan böyle bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, inceleme, şikayet yolu ile icra mahkemesince değil, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada davacı, davalı müflisten alacaklı olduğunu iddia eden alacaklı olup, davalı ise iflas idaresidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır.
Mahkemece, iflas tarihinden sonra oluşan alacaklar, iflas masası borcu olduğundan genel mahkemelerde açılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de, dosyaya sunulan işten çıkış belgesi ve SGK kayıtları incelendiğinde, davacının, 11108887 iş yeri nolu davalı müflis şirketteki hizmet akdinin 29/04/2016 tarihinde sonlandığı, iş akdinin feshedilmesinden sonra 17/10/2017 tarihinde 1213428 iş yeri nolu dava dışı başka şirkette işe başladığı, bu iş yerindeki iş akdinin fesih tarihi olan 12/01/2018 tarihi mahkemece sehven davalı müflis şirketteki iş akdi fesih tarihi alındığı görülmüştür. Davalı borçlu şirket hakkında … 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin …esas-… karar sayılı ve 22/11/2016 tarihli kararı ile iflas kararı verildiği ve bu tarih itibariyle iflasın açıldığı, dava konusu edilen alacağın ise İİK 206. maddesine istinaden iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk ettiği iddia olun işçi alacağından kaynaklandığı görülmüştür. Kayıt kabul davaları, iflastan önce müflisten alacaklı olanların bir diğer ifadeyle iflas alacaklarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalardır. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesini 04/02/2019 tarihi 2018/6255 E. 2019/560 K. Sayılı ilamı). Bu itibarla dava konusu alacağın iflas tarihinden önce doğan İİK’nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından kaynaklandığından İİK’nın 235. maddesi uyarınca görevli mahkeme ticaret mahkemeleridir.” şeklinde değerlendirmelerde bulunulmuştur.
(Benzer yönde bu kez davanın işçilik alacağından kaynaklı olması nedeniyle İş mahkemelerinin görevli olduğu hakkında Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 2015/16734 Esas, 2016/2371 Karar sayılı ilamı)
Yukarıda yapılan tüm açıklamalar neticesinde, bir davanın kayıt kabul davası olarak nitelendirilebilmesi için masaya kaydı talep edilen alacağın borçlunun iflas tarihinden önce doğmuş olması gereklidir. Bu nispette verilen iflas kararının da kesinleşmesi önem arz etmemektedir.
İflas idaresi, müflise ait işyerini masanın menfaatini gözeterek işletmeye devam ederse, diğer anlatımla müflisin yaptığı sözleşmeyi feshetmeyip benimser ise bu işletmenin borcu masa borcu niteliğindedir.
Alacak, iflastan sonra doğmuş ve masa borcu da değilse sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK’nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. İflas tarihinden sonra doğan böyle bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, inceleme, şikayet yolu ile icra mahkemesince değil, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir.
Bu bağlamda somut olaya bakıldığında; davacının iş akdinden feshinden kaynaklı ödenmeyen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin alacağına yönelik alacak taleplerinin iflas idaresince kabul edilen dışında dava konusu edilen kısmının, SGK kayıtlarının incelenmesinde iş akdinin fesih tarihi 28/02/2019 olduğu görüşmektedir. Davalı İflas Halinde … A.Ş.’nin; … 1. Asliye Ticaret Mahkemesince …Esas … Karar Sayılı dosyasından 06/01/2018 tarihinde hakkında iflas kararı verilerek tasfiye işlemlerine başlandığı görülmektedir. Davacı işçinin masaya kaydını talep ettiği işçilik alacaklarının iş sözleşmesinin feshi ile birlikte doğduğu, iş sözleşmesinin feshinin ise iflasına karar verilen … Turizm A.Ş.’nin iflasının açılmasından sonra 28/02/2019 tarihinde gerçekleştiğinin davacının SGK kaydından açıkça anlaşıldığı, davacının SGK kaydında iş sözleşmesini fesheden işveren olarak da İflas Halinde … Turizm A.Ş.’nin yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü de dikkate alınarak, davacı tarafça masaya kayıt ve kabulü talep edilen alacağın, iflas alacağı niteliğinde olmadığı, alacağın iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak oluşu, davacı ve davalı arasındaki alacak ilişkisinin TTK 4. Maddesinde sayılan ticari davaların konusunu oluşturur mahiyette olmaması taraflar arasında bu yönde bir çekişme de bulunmaması, İş Kanunu’ndan kaynaklı işçilik alacaklarının tahsiline yönelik alacak davası olması ve bu davada 7036 sayılı yasanın 5/1 maddesi uyarınca İş Mahkemelerinin görevli olması hususu dikkate alındığında, mahkememizin görevli olmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 114 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-HMK 114/1-c ve HMK 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin İŞ MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) İŞ MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi.06/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır