Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/661 E. 2023/8 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/661 Esas
KARAR NO : 2023/8

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 29/11/2019
KARAR TARİHİ : 10/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20.02.2017 tarihinde … karayolunda meydana gelen trafik kazasında davalılardan …Şti’nin işleteni (ZMSS sorumlusu ve araç maliki yargılama aşamasında tespit edilecek) olduğunu, … Plaka nolu .araç ile (araç maliki yargılama aşamasında tespit edilecek) …Tic.A,Ş.’nin işleteni olduğunu, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 05.06.2016 düzenleme tarihli … Poliçe nosu ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası yapılmış olan 34 YK 9300 Plakalı otobüslerin çarpışmaları sonucunda her iki araçta yaralanma ve ölüme neden olunduğunu, olay sonrası düzenlenen Trafik Kaza Tespit Tutanağı ile davalılar …Şti’nin işleteni olduğu … Plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, …Tic. A.Ş.’nin işleteni olduğunu …Plakalı araç sürücüsünün ise tali kusurlu olduğunu, her iki araç sürücüsünün de kazada hayatını kaybettiği tespit edildiğini, olay nedeniyle Aralık Cumhuriyet Savcılığı’nın … soruşturma dosyasında soruşturma başlatıldığını, davacının kaza nedeniyle yaralanmasından kaynaklanan rahatsızlıklar nedeniyle muhtelif defalar doktora gittiğini, ilaç aldığını, bu işler nedeniyle yol masrafı yapmak şeklinde giderlerin yapıldığını, Öte yandan yine kaza öncesi ve halen diş hekimi olarak çalışmakta olan davacının çalışma gücü kaybından dolayı zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesinin gerekeceğini, bu belirlemenin ise uygulamada kabul edildiği gibi Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarca yapılmasının gerektiğini, somut olayda yargılama aşamasında tanık beyanı ve belgelerle kanıtlanacağını, kaza sırasında birlikte yolculuk yaptığı yakın arkadaşının yanında ölmüş olmasını, beynindeki ve vücudundaki ağır yaralanmalar nedeniyle ağır ve tehlikeli ameliyatlar geçirdiğini, söz konusu yaralanmalar nedeniyle ameliyatlar sonrasında sol taraf kaşında ve alnında oluşan çukur nedeniyle dış görüntüsünün değiştiğini, göğüs kafesindeki kaburgalarının kırılması nedeniyle göğüs kafesinde şekil bozukluğu oluştuğunu, bu durumu günlük yaşamda iş ve sosyal çevresinden gizlemek için sürekli çaba sarf ettiğini, yara izini görenlere ise sürekli açıklama yaparak adeta kazayı sürekli yaşadığını, kafasının sol taraf derisinde hissizlik olup bu nedenle zaman zaman yaşadığı dikkat dağınıklığı nedeniyle çevresinde zor anlar yaşadığını, kaza sonrası oluşan görme problemi, boyun fitığı, bel fitığı ve sol dizi ve diz kapağındaki sürekli rahatsız edici aşırı ağrıları yaşadığını, kaza öncesi günlük ve sosyal yaşamının değişmesi, bu anlamda bir çok sosyal faaliyeti yapamaz duruma geldiğini, bu süreçte gerek mesleği ile ilgili gerekse günlük faaliyetlerle ilgili en ufak işleri dahi yapamadığını, eşi ve çocuklarına karşı olan gereken ilgi, alaka ve yükümlülüklerinin hiç birini yapamaz hale geldiğini, uzun süre bir başkasının yardımı olmaksızın bedensel faaliyete dayanan işleri yapamamış olduğunu, bütün bu süreçte söz konusu ağır bedensel yaralanmasından dolayı aylarca eşi ve çocuklarının yaşamış oldukları acı ve üzüntüyü belirtmiştir, alınacak mahkeme kararının sonuçsuz kalmaması açısından kazaya karışan …ve … Paka nolu araçların trafik kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, davanın kabulü ile, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik tedavi giderleri karşılığı için 500,00 TL çalışma gücünün azalmasından doğan kayıplar için 500,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminatın, olay tarihi olan 20.02.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan bedensel bütünlüğünün zedelenmesinden dolayı 100.000,00 TL manevi tazminatın, olay tarihi olan 20.02.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketleri dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsileri tahsiline, maddi tazminat ile ilgili fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı tutulmasına, masrafları ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Cevap: Davalı …Şirketi vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru olmadığı gibi kazada vefat eden araç sürücüsü de müvekkili şirket bünyesinde çalışmadığını, bu nedenle huzurdaki davanın müvekkili … açısından husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu talepler zamanaşımına uğramış olup huzurdaki davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin kazada hiçbir kusuru bulunmamakta olduğunu, müvekkili şirket tarafından kiraya verilen araçla yapılan kazada tarafların kusur durumlarının incelenmesi gerektiğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkiline husumet yöneltmiş olsa dahi imzalanan “Taşıt Alt Kira Sözleşmesi” uyarınca müvekkilinin hiçbir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, davacı yan müteveffanın müvekkili …’de otobüs şoförlüğü yapmış olduğunu iddia etse de kendisi müvekkili şirket bünyesinde çalışmadığını, müvekkili şirketin kazada hiçbir kusuru bulunmamakta olduğunu, … plakalı araçtaki yolcunun kaza anında tarafların kusur durumlarının “özellikle kemer takıp takmaması hususuyla birlikte” incelenmesi gerektiğini, tarafların sosyal ve ekonomik durumunun araştırılması ve davacının başkaca ödemealıp almadığı hususlarının ilgili kurumlardan sorulması gerektiğini, davacı yanın manevi tazminat talebi fahiş olup manevi tazminatın belirlenmesinde esas alınması gereken kriterler değerlendirildiğinde zararın giderilmesinden çok zenginleşme amacı taşıdığı görüleceğini, davanın araç işleteni olan…’e ihbar edilmesi gerektiğini, davacı tarafından haksız ve hukuksal dayanaktan yoksun olarak mahkememiz nezdinde ikame edilen davanın reddine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı … Anonim Şirketi vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere davacının sürekli sakatlığı adli tıp kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik kapsamında alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, ) geçici iş göremezlik ve tedavi masrafları ve bakıcı gideri bakımından müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu kalmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin aktüerler siciline kayıtlı kişilerden olması gerektiğini, müvekkili şirket yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini ve dava konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu, yaralanan ve/veya maluliyetinin olduğunu iddia eden davacının takması zorunlu olan emniyet kemerini takıp takmadığının netleşmesi gerektiğini, ortaya çıkan sonuçta müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı hususlarının mahkemece tespiti gerektiğini, davanın zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası’na ihbar edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığından haksız davanın reddine, yetkisiz yede açılan davanın usulden reddine, dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine, davanın … plakalı araç Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası’a ihbarına, maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınmasına, kusur raporunun Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınmasına, tazminat raporunun hazineye kayıtlı aktüer aracılığı ile yaptırılmasına, yapılacak hesaplamada müterafık kusur indirim sebeplerinin göz önünde bulundurulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı …Şirketi vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava şartı olan ara bulucu yolun başvuru yapmış ancak müvekkili ara bulucu tebligatı ulaşmamış ve diğer bildirim vasıtası ile bildirmediğini, ara buluculuk tutanağında müvekkilinin ismi olmasına rağmen toplantıya katılamadığını, tutanaklarda imzası olmadığını, dolayısı ile davanın usulden red edilmesini, dava zaman aşımı süresi dolduktan sonra açılmıştır zaman aşımdan reddi gerektiğini, dava trafik kazasından meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin herhangi bir kastı bulunmadığını, davacının dilekçesinde ifade ettiği gibi Aracın koltuk sigortası( … sigorta 13.06.2016 başlangıç tarihli … poliçe numaralı) ve Karayolları motorlu araç zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmadığını, (… sigorta 08.06.2016 tarih ve … poliçe numaralı ) davacıların zararları sigortadan talep etmediğini, davanın sigorta şirketine ihbarını, tedavi gideri teminatı doğrudan SGK’nın sorumluluğuna aktarıldığından geçici iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri ve refatakçi gideri gibi taleplerin de SGK’ya yöneltilmesi gerektiğini, tedavi giderinden sorumluluk Sosyal Güvenlik Kurumuna ait olduğunu, davacılar istemiş oldukları tazminatı zenginleşme amacıyla istediğini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı … Anonim Şirketi vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğu taşımacılık poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, yapılacak yargılamada tarafların kusur durumlarının tespit edilmesi gerektiğini, ancak sigortaladığı araç işletenin sorumluluğu nispetinde zarardan sorumlu tutulabileceğini, taraflarına açılmış davanın müvekkili şirket yönünden reddini, dava konusu olayla ilgili olarak ceza soruşturma dosyasındaki tüm delillerin, ifade tutanaklarının, tanık beyanlarının ve nihayet bilirkişi raporunun temini gerektiğini, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi aracılığıyla kusur incelemesi yapılmasını, davacının kazaya karışan diğer araç sürücüsü “uzlaşma” yapmış olması halinde davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ceza dosyası ve varsa kusur durumunu gösteren bilirkişi raporu celp edildikten sonra meydana gelen kazada kusur durumunun tespiti için dosyanın bu konuda uzman öğretim görevlilerinden oluşacak bir bilirkişi heyetine sevk edilmesini, yalnızca kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet durumu hakkında rapor alınmasını, davacıların Sosyal Güvenlik kuruluşlarından herhangi bir ödeme alıp almadığının tespitini, hesaba ancak vergilendirilmiş ve belgelendirilmiş gelirin esas alınması mümkün olduğunu, davacının Sosyal Güvenlik Kurumundan hizmet dökümünün celbini, tazminat hesaplamalarında 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMM Genel Şart ve ekleri dikkate alınmak zorunda olduğunu, bu nedenle hesaplamaların anılan kanun maddesi gereği genel şartlarda öngörülen aktüeryal yöntem ve teknik faiz dikkate alınarak yapılmasını, KTK md.97 uyarınca müvekkili şirket ödemeye yeterli (poliçe genel şartlarında sayılan) tüm belgelerle başvuru tarihinden 8 iş günü geçmekle temerrüde düşmüş sayıldığını, bu nedenle kaza tarihinden faiz taleplerinin de kabulü mümkün olmadığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, meydana gelen yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacının, davalılardan maddi ve manevi zararının tazmini istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile; 20.02.2017 tarihinde …karayolunda davalılardan …Şti’nin işlettiği … plakalı otobüste yolcu konumunda iken yine davalılardan …’in işlettiği … plakalı otobüslerin çarpışması nedeniyle yaralandığı iddiası ile maddi ve manevi zararlarını davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı dava dilekçesinde HMK m.119 kapsamında davalı konumunda gösterdiği kişilerin bir kısmının adres ve unvan bilgisine ulaşamadığı gerekçe göstererek dava ikame edilmiş, mahkememizce kamu düzeninden olan taraf teşkiline yönelik eksikliğin giderilmesi neticesinde, dosya kapsamında davacının yolcu konumunda bulunduğu … plakalı otobüsün işleteni …Şti’, bu işletenin zmm sigortacısı … Sigorta A.Ş., … plakalı otobüsün işleteni …A.Ş. ve bu işletenin zmm sigortacısı … Sigorta A.Ş. davalı konumundadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1-c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115.maddesinde “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57. maddesinde “ihtiyari dava arkadaşlığına” yer verilmiş, 166/4. maddesinde “davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantının varsayılacağı” hükme bağlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. maddesinde ise “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde aralarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davacı, tüketici konumu ile davalı …Ltd.Şti. işleteni olduğu … plakalı otobüste yolcu olarak seyahat ederken davaya konu kaza meydana gelmiştir. Dolayısıyla davalılardan … Ltd.Şti. yönünden taraflar arasında taşıma sözleşmesi var olduğu açıktır.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Taşıma sözleşmesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş ise de; 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıktaki gibi birden fazla davalının bulunduğu trafik kazalarında davalılardan biri yönünden tüketici işleminden kaynaklı taşıma sözleşmeleri nedeniyle davalı bulunanlar ile sigorta şirketlerinin bir arada davalı konumlarında görevli mahkemenin tespit ve tayinine yönelik içtihatlarında tetkiki gerekmiştir.
Bu kapsamda davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir.Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkeme, görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden inceler ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı verir. Taraflar da, yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. (..)
Bu durumda davanın, davacı yolcunun, davalı sürücü idaresinde bulunan davalı işletenlere ait olan yolcu otobüsünün tek taraflı trafik kazası yapması sonucunda yaralanmasından doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olması, taraflar arasındaki ilişkinin taşıma sözleşmesinden kaynaklanması ve davacı Yasin ….’un ise tüketici vasfına sahip olması nedeniyle davacı yolcu ile davalı taşıyan arasındaki temel ilişki olan taşıma sözleşmesinin dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalması nedeniyle davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olması ve uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, mahkememizce görevsizlik kararı verilmiştir. (Yargıtay17.HD 2017/573E. 2019/9190K.sayılı, Ankara BAM 26. HD 2021/284E. 2021/367K.sayılı ilamı)
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 2022/682 Esas, 2022/1235 Karar sayılı ilamında “…Davanın dayanağı olan kazanın meydana geldiği … plakalı minibüsün işleteni ve sürücüsü davalı … olup; müteveffanın taşıma sözleşmesi kapsamında yolcu olarak taşındığı anlaşılmaktadır. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır.
Anılan Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1. maddesinde; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her safhasında re’sen gözetilmelidir. Somut olayda, davacıların desteği ile davalı … arasındaki ilişki taşıma sözleşmesine dayanmakta olup, uyuşmazlık, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında olduğundan ve 6502 Sayılı Yasanın 73/1. maddesi gereğince tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri tarafından bakılması gerektiğinden, 6100 Sayılı HMK’nın 114/c maddesi gereğince davaya tüketici mahkemesi tarafından bakılması gerekmektedir. Mahkeme tarafından, tüketici mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır…”
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2018/1848 Esas, 2020/610 Karar sayılı ilamında “…Eldeki dava, 01/10/2014 tarihinde açılmıştır. Somut olayda davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacıların ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır. Dava konusu olayda davalılardan sigorta şirketleri ile davacılar arasındaki uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de iş bu dava, davacıların murislerini taşıyan olan birleşen davalı …, … Ltd. Şti.’ye karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir.
Somut olayda uyuşmazlık, taşıma sırasında davacıların yakınların vefatından kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlıktaki temel ilişkinin taşıma ilişkisi olması nedeniyle tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. Buna göre davaya konu uyuşmazlıkta tüketici mahkemesi görevli olduğundan mahkemece tüketici mahkemesi sıfatı ile bakılması gerekirken, Ticaret Mahkemesi sıfatı ile davanın görülüp sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırı olmuştur…”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 2021/1753 Esas, 2022/46 Karar sayılı ilamında “…Dava, bireysel sağlık sigortası poliçesi uyarınca hak sahiplerine ödenen tedavi giderinin 6111 sayılı Kanun uyarınca 146,94 TL lik kısmın Sosyal Güvenlik Kurumundan, SUT’u aşan kısım yönünden ZMMS poliçesi kapsamından Doğa Sigorta Anonim şirketinden, taşıma sözleşmesi kapsamında 39 Turizm Ltd. Şirketininden müştereken ve mütesilsilen tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda, iş mahkemesinin görevine giren bir hukuki uyuşmazlık olmadığı, davalı sigorta şirketi yönünden Asliye Ticaret Mahkemesi, SGK yönünden Asliye Hukuk Mahkemesi, … Ltd. Şirketi yönünden tüketici mahkemesi görevli olduğu gözetilerek bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir…” şeklindeki tespit ve değerlendirmelerde somut dava yönünden özellik arz etmiştir. (Ayrıca benzer yönde İzmir BAM 17. HD 2017/1539 E.-2018/1310 K.,Ankara BAM 26.HD.2019/3088 E.-2022/1351 K.sayılı , Samsun BAM 5.HD 2021/1596 E-2021/1608 E. Erzurum BAM 3. HD 2019/320 E.2020/211 K.sayılı, İzmir BAM 20. HD 2021/1696E. 2022/104K.sayılı ilamları)
Nihayetinde tüm dosya kapsamın ve içtihatların tetkikinde; somut davada davacının mesleki amaçla hareket etmeksizin yolcu olarak davalı …Ltd.Şti. işleteni olduğu … plakalı otobüste yolcu olarak seyahat eder konumunda iken ve bu davalı yönünden taşıma sözleşmesi kapsamında hukuki ilişkinin bulunduğu sabittir. Bu haliyle … plakalı aracın işleteni ….Ltd.Şti. yönünden somut davada tüketici mahkemesi,… plakalı kazaya karışan diğer aracın işleten olan … A.Ş. yönünden Asliye Hukuk Mahkemesi, zorunlu sigortacılar yönünden ise Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Bu durumda uyuşmazlıktaki temel ilişkinin taşıma ilişkisi olması nedeniyle tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olup, bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği açıktır.
Bu hususa da ayrıca ve özel Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 2019/3088 Esas, 2022/1351 Karar sayılı ilamında “… davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkeme, görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden inceler ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı verir. Taraflar da, yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile mahkemece re’sen, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Çünkü görev her halükarda dava şartlarındandır.
Bu durumda birleşen davanın, müteveffa yolcunun, davalı işleten …’e ait olan yolcu otobüsünün tek taraflı trafik kazası yapması sonucunda vefatından doğan manevi tazminat istemine ilişkin olması, taraflar arasındaki ilişkinin taşıma sözleşmesinden kaynaklanması ve birleşen dosyada müteveffanın da tüketici vasfına sahip olması nedeniyle müteveffa yolcu ile davalı taşıyan arasındaki temel ilişki olan taşıma sözleşmesinin dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalması nedeniyle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olması ve uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden…” şeklindeki içtihat ile ayrıca değinilmektedir.
Değinilen emsal içtihatlarda nazara alınarak, davacının anılan davalılar hakkında açıkmış olduğu davanın da ticaret ve asliye hukuk mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, (Yargıtay HGK’nın 14.02.2019 tarih, 2017/409 Esas, 2019/159 Karar sayılı ilamı) gerektiğinden bahisle davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere)
1-HMK.’nın 114/1-c, 115/2. Maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan mahkememizin görevsizliği ile davanın USULDEN REDDİNE, Görevli Mahkemenin TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğuna,
2- HMK.nın 20. Maddesi uyarınca taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten , süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 20 maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği,
4-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı … vekili ve e-duruşma ile katılan davalı … vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde karar verildi.10/01/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır