Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/639 E. 2022/401 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/639 Esas
KARAR NO : 2022/401

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2019
KARAR TARİHİ : 18/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin taraf olmadığı bir icra dosyasından hacize gelinerek haciz ve muhafaza baskısı altında protokol ve senet imzalatıldığını, müvekkilinin alacaklı faktoring şirketinden aldığı bir hizmet olmadığını, müvekkilinin alacaklı faktoring şirketine herhangi bir borcu olmadığını, müvekkilinin taraf olmadığı bir icra dosyasından hacize gelinerek haciz ve muhafaza baskısı altında protokol ve senet imzalatıldığını, … 14. İcra Müdürlüğü … Esas ( … 15. İcra Müdürlüğünün … T.) sayılı dosyasından müvekkilinin işyerine hacze gelindiğini, müvekkilinin haciz sırasında istihkak davası açmak için gerekli girişimlerde bulunsa da İcra müdürlüğünce İİK.97’ye göre işlem yapılmasına karar verilmesi ve İcra Mahkemesince takibin devamına karar verilmesi üzerine alacaklı vekilince bu sefer muhafaza tehdidiyle ikince kez 05.07.2019 tarihinde hacze gelindiğini, hacizde eşyaların muhafazası için nakliye çağrıldığını, ancak protokol, senet ve nakit kısmi ödeme yapılırsa muhafaza işleminin durdurulacağı alacaklı vekilince bildirildiğini, eşyalarının iş yerinden çıkartılarak götürme aşamasına gelindiğinde icra ve muhafaza baskısı altında iradesi sakatlanarak eşyalarının muhafazasının engellemek amacıyla alacaklı vekilinin talebi ile 05.07.2019 tarihli protokolü imzalamak zorunda bırakıldığını, müvekkilinin eşyaların muhafaza edilmemesi için alacaklı vekilinin söylediği tutarı nakden haciz sırasında ödediğini, müvekkilinin kendisinin taraf olmadığı icra dosyasında yapılan haksız ve hukuka aykırı haczin kaldırılması için … 24.İcra Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dosyada istihkak davası açtığını, istihkak davasının derdest olduğunu, ayrıca müvekkilinin haciz mahalinde haciz baskısıyla alınan bu senetlerin iptali için … 7.Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açtığını, bu davanın arabulucu başvurusunun eksik olmasından dolayı reddedildiğini, müvekkilinin bu arada senetlerdn dolayı takibe düşmemek için senetleri ödemeye devam ettiğini, senetlerin bugün için 64.000,00 TL tutarı ödendiğini, ödenmeyen senetlerin iptali; ödenen senetlerin ise istirdatını talep etiklerini, müvekkilinin haciz ve muhafaza tehdidi altında iradesi sakatlanarak imzalamış olduğu protokol ve senedin 6082 sayılı TBK 37/1 ve 38/2. maddesi gereği korkutma ve tehdit altında verilmiş olduğundan geçerli bir sözleşme hükümlerini doğurmadığını, bu sebeple iptali gerektiğini, 6082 Sayılı TBK 37/1.maddesi ” Taraflardan biri, diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu bir sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı değildir.” ; aynı kanunun 38/2.maddesi “Bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı korkutmasıyla sözleşme yapıldığında, bu hakkı veya yetkiyi kullanacağını açıklayanın, diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat sağlamış olması hâlinde, korkutmanın varlığı kabul edilir.” denilerek bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağının açıklanarak baskı ve tehditle yapılan sözleşmelerde de korkutmanın varlığı kabul edildiğini, somut olayda davalı alacaklı vekili tarafından 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu tarafından tanınan haciz ve muhafaza yapma hakkı müvekkiline karşı tehdit ve korku aracı olarak kullanıldığını, müvekkilinin eşyalarının iş yerinden çıkartılması halinde eczacılık faaliyetini sürdüremez hale geleceği korkusuyla elden 20.000 TL ödemiş protokol ve senet imzalamak zorunda kaldığını, bu sebeple yapılan ödemeler ve verilen protokol ile senet tehdit altında verildiğinden geçerli bir irade beyanı olmadığından iptal edilmesi gerektiğini, borçlu müvekkilinin annesi olup alacaklı faktoring şirketi olduğunu, müvekkilinin annesi ile herhangi bir ticari bağı olmadığını, müvekkilinin alacaklı faktoring şirketi ile de herhangi bir ticari faaliyeti söz konusu olmadığını, faktoring şirketinden aldığı bir hizmet ve fatura olmadığını, müvekkilinin yapılan hacze ilişkin istihkak iddiasında bulunup İcra Hukuk mahkemesinde davası sürerken ayrıca protokol düzenleyip bonolar vermesi hayatın olağan akışına aykırı olup dava konusu protokol ve senetleri haciz ve muhafaza tehdidi altında vermiş olduğunun açıkça gösterdiğini, bu sebeple yapılan protokolün ve protokol ile verilen senedin iptali gerektiğini, mahkemeye açılan davada da, Yargıtay kararında yazılı olduğu üzere ” dava konusu bonoların haciz ve muhafaza tehdidi altında verildiği” haciz tarihi ile protokol tarihinin aynı tarihli olmasından da açıkça anlaşıldığını, bu nedenle de yapılan protokolün, protokol ile verilen bononun iptali ile protokol ile yapılan protokolün istidadı ile haciz ve muhafaza baskısı altında elden ödenen miktarın istirdatı için iş bu davanın açılma zarureti hasıl olduğunu, müvekkili ile davalı alacaklı arasında arabuluculuk görüşmesinde anlaşma sağlanamadığını beyanla öncelikle, icra haciz ve muhafaza baskısı altında yapılan protokol ile davalı … A.Ş lehine düzenlenen ve verilen 05.07.2019 düzenleme tarihli, 12.07.2019 vade tarihli 96.000- TL bedelli bonodan halen ödenmemiş olan 32.000,00 TL meblağa ilişkin borçlu olmadığının tespitine, 12/07/2019 vadeli 05/07/2019 tanzim tarihli 96.000,00 TL tutarlı senedin takibe konmaması için tedbir kararı verilmesine, dava konusu senet bedeline ilişkin haciz ve muhafaza baskısı ile protokol uyarınca ödenmiş olan 64.000,00 TL nin istirdadına, yine haciz ve muhafaza baskısı altında haciz mahallinde elden ödenen 20.000,00 TL nin istirdadına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kambiyo senedi kayıtsız şartsız ödeme taahhüdünü içerdiğini, davacı borçlu tarafından imza inkarında da bulunulmamış olup imzası ikrar edilmiş belge niteliğine sahip olduğunu, bu nedenle davacıların iddiaları haksız ve hukuka aykırı olup reddi gerektiğini, davacılar tarafından, davaya konu senedin haciz baskısı altında imzalandığı ileri sürülmüşse de haciz işlemi … 14. İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra dosyasına ilişkin olarak gerçekleştirilmiş olup söz konusu icra dosyasında taraf olmayan davacıya karşı haciz baskısı yapılması mümkün olmadığını, davacı ile … 14. İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosya borcuna binaen protokol yapılmış olup 05.07.2019 tanzim, 12.07.2019 vade tarihli 96.000,00 TL bedelli senet verildiğini, davacı tarafından imzalanan protokol ile borç üstlenilmiş olup ödeme aracı olarak davaya konu bono ve protokol ile 20.000TL ödeme yapıldığını, dolayısı ile iş bu davaya konu bonodan dolayı davacı borçlu olduğundan borçlu olmadıkları yönündeki itirazları ve yaptıkları ödemelerin iadesi talepleri mesnetsiz olduğunu, nitekim yapılan protokolde ”Bu protokol ile alınan bononun kayıtsız ve şartsız bir ödeme aracı olduğunu ve bononun alınması ile bu protokolün düzenlenmesinin amacının dosya borcunun ödeme şeklini belirlemek olduğunu taraflar sözleşme serbestisi ilkesi kapsamında kabul beyan ve taahhüt ederler” şeklinde ki hususlar yer almakta olup tarafların karşılıklı iradeleri ile protokol imzalandığını ve yukarıda belirtilen icra dosyasına istinaden bono verildiğini beyanla usul ve yasaya aykırı davanın reddine, davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 24. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, …Karar sayılı istihkak dava dosyası, … 19. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası, … 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası, … 14. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası,… 15. İcra Müdürlüğü’nün …Talimat sayılı haciz tutanağı, 05/07/2019 tarihli taraflar arasında imzalanan protokol, protokol kapsamında verilen senet örnekleri, vergi kayıtları, ödeme dekontları, vergi levhası, kira kontratı, SGK Protokol Belgeleri, Bakanlık teftiş raporları, Diploma, Ruhsatname, Oda Kayıt Belgesi, Faturalar, Sicil Gazetesi, takip borçlusu şirkete ait ticaret sicil kayıtları, davacının vukuatlı aile nüfus kayıt tablosu celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, haciz ve muhafaza baskısı altında verildiği iddia olunan senetlerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti, vadesi gelen senetler yönünden ödeme yapıldığından bu tutarların istirdadı ve yine haciz işlemleri sırasında davalı takip alacaklısına elden ödenen nakit paranın iadesi istemlerine ilişkindir.
Hemen belirtmek gerekir ki, davanın açıldığı tarih itibariyle henüz vadesi gelmemiş senetler yönünden davacının menfi tespit isteminde bulunduğu, ancak senetler hakkında icra takibine konu edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden yargılama sürecinde protokol kapsamındaki tüm senetlerin vadesinin geldiği ve davacının bu senetleri vadesinde ödediği banka dekontları ile sabittir. Bu bakımdan davacı vekilince cevaba cevap dilekçesinde ifade edildiği üzere, senetler yönünden eldeki dava İİK 72/6. maddesi uyarınca istirdat davasına dönüşmüştür. Nitekim, protokole konu tüm senetlerin bedelinin ödendiği ihtilafsız olup, davalı alacaklı vekili 05/03/2020 tarihli ikinci cevap dilekçesinde bu durumu teyit ve ikrar etmiş, davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
… 14. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında takip alacaklısının … A.Ş., takip borçlusunun … Ltd. Şti. olduğu, takip alacaklısının 31/12/2015 keşide tarihli ve 65.000,00 TL bedelli çeke dayanarak (asıl alacak ve ferileri ile birlikte toplam 93.114,28 TL) takip borçlusu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibinde bulunduğu görülmüştür. Davacının haciz baskısına ilişkin iddialarının kaynağı bahsi geçen icra dosyası (… 15. İcra Müdürlüğünün …Talimat sayılı haciz işlemi) olup, davacı … icra dosyasında taraf olarak yer almamaktadır.
Davacı icra dosyasında takip borçlusu olarak yer almadığından mahallinde yapılan haciz işlemleri sırasında istihkak iddiasında bulunmuş, davalı alacaklı istihkak iddiasına karşı süresinde itirazda bulunarak İİK 97. maddesi uyarınca karar verilmesi için İcra Mahkemesine başvurmuştur. … 19. İcra Hukuk Mahkemesi … Esas, … Karar sayılı dosyada, davalı alacaklının istihkak itirazı üzerine İİK 97. maddesi uyarınca takibin devamına karar vermiştir. Bunun üzerine, takip alacaklısı 05/07/2019 tarihinde mahallinde haciz işlemlerinin yapılmasını ve muhafaza tedbiri uygulanmasını talep etmiş, bu sırada haciz ve muhafaza tedbirlerine karşı çıkmak isteyen davacı, davalı ile protokol, senet ve elden nakit ödeme karşılığında anlaşmış, bu suretle haciz ve muhafaza tedbiri işlemlerine son verilmiştir. Öte yandan davacı, takip alacaklısı davalı aleyhine icra mahkemesinde istihkak davası açmıştır.
Davacı ilk vakıa (iddia) olarak haciz işlemleri sırasında istihkak iddiasında bulunduğunu, İcra Hukuk Mahkemesinde istihkak davası devam ederken ayrıca protokol düzenlenip senet verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dolayısıyla senetlerin ve protokolün haciz baskısı altında verildiğine dayanmıştır. Bilindiği üzere, icra dosyasında borçlu olarak taraf sıfatı bulunmayan üçüncü şahıslar yönünden, bu şahısların haciz işlemleri sırasında istihkak iddiasında yani malların takip borçlusuna değil, kendisine ait olduğunu ileri sürmesi halinde; aynı zamanda sanki böyle bir iddiası hiç yokmuş gibi takip alacaklısına karşı senet düzenlemesi yahut onunla anlaşmak için protokol imzalaması hayatın olağan akışına uygun değildir. Nitekim, yerleşik Yargıtay içtihatlarında bu durum vurgulanmakta, böyle bir halde istihkak davasının sonucunun beklenmesi gerektiği, şayet istihkak davası davacı lehine sonuçlanırsa senetlerin ve protokolün haciz ve muhafaza baskısı altında verildiğinin kabulünün zorunlu olduğu, aksi halde ise davacının haciz ve muhafaza baskısı iddialarının dinlenmeyeceği belirtilmektedir (Y. 19. H.D. 2018/3482 E., 2019/3484 K.).
… 24 . İcra Hukuk Mahkemesinin …E.,… K.sayılı dava dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine bahsi geçen istihkak davasının açıldığı, mahkemesince yapılan yargılama sonucunda dosya borcu infazen kapatıldığından (tüm senetlerin bedeli ödendiğinden) karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir. Ancak, mahkeme gerekçesinde istihkak iddialarına ilişkin olarak davacının takip borçlusu şirketin eski ortağı olduğu, mevcut şirket ortaklarının ise davacının anne ve babası olduğu, haciz işlemleri sırasında davacı kayıtlarında takip borçlusu şirkete ait bilgi ve belgelere rastlanıldığı, bilirkişi incelemesine yönelik olarak davacının kendi ticari defter ve belgelerini de ibrazdan kaçındığı, sonuç olarak davacı ile takip borçlusu şirket arasında organik bağ bulunduğu belirtilerek alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı işlemler yapıldığından davacının istihkak davasında haksız olduğu açıklanmıştır. … 24 . İcra Hukuk Mahkemesinin …E., … K.sayılı istihkak davasına ilişkin dosya, … BAM 21. Hukuk Dairesinin 2021/1238 E., 2021/1080 K.sayılı ilamı ile kesinleşmiştir. İstihkak davasına ilişkin kesinleşen ilam, Mahkememiz dosyası bakımından kesin delil teşkil etmektedir. Bu bağlamda davacı, icra mahkemesinde istihkak iddialarını ispatlayamadığından eldeki dava dosyası bakımından senetlerin ve protokolün haciz ve muhafaza baskısı altında düzenlendiğini söyleyebilme imkanı yoktur. Nihayetinde, davacı ilk vakıa olarak dayandığı istihkak iddiasını, yani istihkak davası nedeniyle senetlerin ve protokolün haciz baskısı altında verildiğini ispatlayamamıştır.
Diğer taraftan; davacı, haciz tarihi ile protokolün düzenlenme tarihinin aynı olması sebebiyle protokol kapsamında verilen senetlerin haciz baskısı altında verildiğini gösterdiğini iddia etmiştir. Ne var ki, yerleşik içtihatlarda vurgulandığı üzere, haciz tarihi ile protokol tarihinin aynı olması protokol kapsamında verilen senetlerin haciz baskısı altında verildiğini kabul için yeterli değildir. (Örnek bir karar için bakınız. İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi 2018/2823 E.,2021/882 K. ) Nitekim, bahse konu protokol incelendiğinde, protokol içerisinde senetlerin haciz ve muhafaza baskısı altında verildiğine yönelik davacının herhangi bir ihtirazi kayıt / çekincesi de bulunmamaktadır. Aksine, protokolde, mevcut anlaşma ve şartların “sözleşme serbestisi ilkesi” uyarınca tarafların karşılıklı iradelerine uygun şekilde düzenlendiği yazıldığından bu yöndeki iddianın da ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
Davacı diğer bir vakıa olarak haciz işlemleri sırasında cebri icra baskısı altında düzenlenen protokol ve senetlerin 6098 sayılı TBK’nın 37/1, 38/2 md. uyarınca korkutma (ikrah) sonucu düzenlendiğini, davalının tehdit ve korkutmaları sebebiyle iradesinin sakatlandığını, bu nedenle protokolün ve senetlerin geçersiz olduğunu iddia etmiştir. Aynı korkutma ve tehdit altında davalıya ayrıca elden 20.000,00 TL ödeme yapmak zorunda bırakıldığını söylemiştir. Ancak, dava dosyası kapsamında protokolün ve senetlerin tehdit yahut korkutmak suretiyle düzenlendiği yahut davacıdan alındığına yönelik hiçbir delil bulunmamaktadır. Esasen, korkutma ve tehdit iddiası irade fesadı hallerinden olduğundan her türlü delille, yani tanıkla dahi ispat edilebilir. Nitekim, davacı tarafından tanık deliline dayanılmış, ismi bildirilen tanıklar mahkememizce dinlenmişse de; tanıkların anlatımlarından davalının (haciz işlemleri sırasında alacaklı vekilinin ) avukatının böyle bir tehdit yahut korkutmasının bulunmadığı, tanıkların bu hususta görgüye dayalı bilgilerinin de olmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan, mevcut iddiaları destekleyecek, söz gelimi haciz aşamasında davalının ya da avukatının tehdit ve korkutmasıyla protokol düzenlendiği / senet imzalatıldığına ilişkin davacı tarafından kolluk makamlarına yahut savcılığa yansıyan şikayet, bu konuda yürütülen bir soruşturma da bulunmamaktadır. Kaldı ki, haciz tutanağı incelendiğinde resmi icra makamları tarafından bu yönde yaşanan bir olay ya da hukuka aykırı suç teşkil edebilecek bir eylem tutanakta da belirtilmemiştir. Dolayısıyla, davacı tehdit ve korkutma iddialarını da usulünce ispatlayamamıştır.
Davacının takip borçlusu şirket ile arasında organik bağ bulunmadığına yönelik iddialarına gelince, takip borçlusu … Ltd. Şti’nin mevcut şirket ortaklarının celp edilen ticaret sicil kayıtları uyarınca davacının anne – babası olduğu, davacının da öncesinde şirketin ortağı olduğu, sonrasında ayrıldığı, ancak davacıya ait eczanede yapılan incelemeler ve haciz işlemleri sırasında davacı kayıtlarında takip borçlusu şirkete ait çok sayıda belgenin (takip borçlusu şirkete ait ticaret sicil kayıtları, borçlu şirket hakkındaki … 9. Asliye Ticaret Mahkemesindeki iflas erteleme davasına ait evraklar, borçlu şirketin ara bilançosu, rayiç özkaynak çalışması, mali eylem planları, borçlu şirkete ait tapu kayıtları, davacının çocuklarına burs alabilmek için takip borçlusu şirket adına olan taşınmazların alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla eşinin üzerine taşınmaz devrinin yapıldığına yönelik yazışmaları, takip borçlusu şirket hakkında aile şirketim diye bahsedilen belgeler…vs) tespit edildiği, nitekim bu delillerin istihkak dava dosyası ile birlikte işbu dosyaya da celp edildiği, esasen istihkak davasında kesinleşen mahkeme ilamına göre davacının bu iddialarının artık dinlenebilir de olmadığı, yukarıda ifade edildiği üzere istihkak davasına ilişkin kesinleşen ilamın ve özellikle mahkeme gerekçesi ve kabulünün eldeki dosya bakımından da kesin delil niteliği taşıdığı açıktır.
Haciz ve muhafaza baskısı altında düzenlendiği iddia olunan protokol incelendiğinde; protokol kapsamında verilen senetlerin kayıtsız şartsız ödeme taahhüdüne ilişkin kambiyo evrakı olduğu, bono miktarları kadar borcun davacı tarafça kabul edildiği, protokol içeriğindeki maddelerin bononun ödenme kayıt ve şartlarını değil, icra dosyasının ödeme şeklini oluşturan hükümler olduğu, sözleşme serbestisi ilkesi doğrultusunda bu durumun kabul ve taahhüt edildiği aynen yazılmıştır. Dolayısıyla, protokol kapsamında verilen senetlerin kayıtsız şartsız borç ikrarını içerdiği, icra dosyasına mahsuben alındığı, senetlerin yalnızca icra dosyasındaki borcun ödenmesi şartlarını oluşturduğu kabul ve taahhüt edildiğine göre haciz ve muhafaza baskısı altında senet verildiğinin kabulü de artık mümkün değildir (Örnek karar için bakınız. İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi 2018/2966 E., 2021/1065 K.).
Öte yandan; protokol düzenlenirken ve özellikle senetler verilirken ne haciz tutanağında ne de protokol içeriğinde aksini delalet edebilecek davacının hiçbir ihtirazi kaydı da bulunmamaktadır. Yani davacı, protokolü ve senetleri haciz baskısı altında düzenlemek zorunda kaldığını ihtirazı kayıt / çekince olarak hiçbir surette belirtmemiştir. Aynı durum, henüz vadesi gelmemiş ancak işbu yargılama sırasında vadesi gelen senetler için de geçerlidir. Nitekim, davacı yargılama sırasında vadesi gelen senetler yönünden her senedin vadesinde ve banka aracılığıyla ödeme yapmasına rağmen dosyaya celp edilen banka dekontlarında senet bedelleri hakkında açıklamalar kısmına herhangi bir ihtirazi kayıt koymamış, bu hususu belirten hiçbir açıklama dahi yazmamıştır. Ayrıca protokol içeriğinde “sözleşme serbestisi ilkesi doğrultusunda” taraflar protokolün imzalandığını ve senetlerin verildiğini kabul etmişlerdir. O halde, sözleşme serbesitisi ilkesi doğrultusunda özgür irade ve irade açıklaması söz konusu olduğundan, davacının beyanlarının aksine zorla bir protokol düzenlendiği ve senet alındığı iddialarını kabul etme imkanı bulunmamaktadır.
… 14. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında davacı, taraf olarak yer almamaktadır. Takip borçlusu dava dışı … Ltd. Şti. olup, davacının takip borçlusu sıfatı bulunmamaktadır. Bilindiği üzere, haciz ve muhafaza baskısı altında hukuki işlemde bulunmak zorunda bırakılması, yalnızca icra dosyasındaki takip borçlusu yönünden mümkün olmaktadır (Bakınız. İstanbul BAM 44. Hukuk Dairesi 2020/541 E., 2021/1458 K.). O halde davacı, icra dosyasında takip borçlusu olmadığından esasen davacı yönünden haciz ve muhafaza baskısı altında senet verildiği/ alındığı iddiası kabul edilemez.
Yapılan tüm bu açıklamalar, mahkememizce varılan kanaat ve gerekçe doğrultusunda, davacının haciz ve muhafaza baskısı altında protokol düzenlendiği, senet verildiği / alındığı ve nakit ödeme yapılmak zorunda bırakıldığına ilişkin iddiaları ispatlanamadığından davacının menfi tespit (protokol) ve istirdat (ödeme yapılan tüm senetler ile nakit para) taleplerinin tümden ve ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Davalı menfi tespit davası nedeniyle her ne kadar tazminat isteminde bulunmuş ise de; İİK 72/4.maddesinde “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır” denildiği, ancak eldeki dava dosyasında senetler yönünden herhangi bir tedbir kararının verilmediği, bu nedenle davalı alacaklının alacağına geç kavuşması gibi yasada öngörülen bir durumun somut olayda bulunmadığı, tam aksine senetler hakkında herhangi bir tedbir kararı verilmediği için vadesi gelen tüm senetler yönünden davacının ödeme yaparak davalı alacaklının alacağına kavuştuğu gözetilerek davalının yasal koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davacının menfi tespit ve istirdat taleplerinin tümden ve ayrı ayrı REDDİNE,
2-Davalının tazminat talebinin yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 1.980,99 TL’ nin mahsubu ile fazladan alınan 1.900,29 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (116.000,00-TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 14.970,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davacıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.18/05/2022

Katip
e-imza *

Hakim
e-imza *