Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/633 E. 2022/575 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/633 Esas
KARAR NO : 2022/575

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/11/2019
KARAR TARİHİ : 20/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından 16.05.2019 tarihinde mevduat hesabından onayı olmadan 4.200 TL tahsil edildiğini, müteaddit defalar iadesi talep edilmiş olmasına rağmen iade edilmediğini, … 10 Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını, taraflar arasında husumet oluştuğunu, banka tarafından müvekkilinin tüm ticari itibarının sabote edilerek keşide etmiş olduğu tüm çeklere “Karşılığı bulunmamaktadır” kaydının düşülerek güven ve itibar kaybetmesine neden olunduğunu, müşterilerinden … ve …’nın 19.08.2019 tarihli yazı ile “banka yelkililerinin ve faktoring Şirketlerinin kendilerini arayarak; çeklerin karşılıksız çıktığı konusunda kendilerini uyardığını, bu durum karşısında kendileri ile çalışılamayacaklarının bildirildiğini, bu şekilde ki bildirimlerin hatalı olduğunu, müvekkilinin ticari piyasalarda kara listeye alınmasına sebebiyet verdiğini, (… nolu 12.600,-TL lik ve … nolu 3.000,- TL’lik) iki adet çeklerinin hesapta karşılığı bulunduğu halde banka tarafından arkalarının yazıldığını, yazışmalar ile düzeltmelerinin yapıldığını, bu düzeltmeler kapsamında Bankalar ile sorun yaşamamakla birlikte çalışmış oldukları tedarikçiler ile sorunlar yaşadıklarını, tüm bu yasa ve mevzuat hükümleri ile dosyaya mübrez, bilgi-belge ve mael yazışmalarından görüldüğü gibi davalı Bankanın haksız ve kötü niyetli işlemleri sonucunda tedarikçi firmalar (…, …ŞTİ – … AŞ -… ŞTİ.) bu kötü sicil dolayısıyla müvekkili firmayla bundan böyle çalışmayacaklarını beyan etmiş olmakla, davacı müvekkilinin maddi manevi büyük zararlara uğradığını, müvekkili çek karnesi alamamakla karşı karşıya kaldığını, yüksek faiz ile piyasada borçlandığını, müvekkiline, tedarikçi firmalar tarafından mal ve hizmet vadeli olarak verilmemekle birlikte ortaya çıkan bu güvensizlik durumu ve oluşan ticari itibar kaybı nedeniyle müvekkilinin iş yaptığı tüm firmaların “açık hesap” çalışılamayacağını bildirerek nakit ödeme talep ettikleri ve hesapların kapatılmasını istediklerini, müvekkili firmanın bankalar nezdinde kredibilite yitirdiğini, mevcut kullanmakta olduğu ve düzenli ödemeler yaptığı başkaca banka kredilerinin geri ödenmesi ile karsı karsıya kaldığını, … BANK AŞ, tarafından banka hesaplarında karşılığı bulunmasına rağmen haksız ve hukuka aykırı olarak taraflarından keşide edilen çeklere karşılıksızdır işlemi yapan banka hakkında belirsiz alacak davası olarak, şimdilik 100 TL maddi tazminat ile 100.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 100.100- TL madde ve manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı tarafından dosya kapsamına bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, banka nezdindeki hesapta para bulunmasına rağmen çeke karşılıksız kaşesi vurulması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının davalı banka nezdindeki hesabından keşide edilen … nolu 12.600,-TL ve … nolu 3.000,00-TL çeklerin arkalarının yazılması ve karşılıksız işleminin TCMB na bildirilmesi ile kara listeye alınmasından ve davacı firmanın uğramış olduğunu iddia ettiği maddi ve manevi zararının tazmini yönelik olarak huzurdaki davayı ikame etmiş olup; davacının, davalı Bankanın Çek Kullanan Ticari Mevduat Hesabı müşterisi olduğu ve taraflar arasında çek sözleşmesi bulunduğu noktasında bir tereddüt bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde davacı tarafça zikredilen ve husumet nedeni olarak gösterilen … 10. A.T.M … E.sayılı dosyanın UYAP ortamından celbi ile incelenmesi neticesinde, davalı Bankanın davacı hesaplarından kestiği komisyon bedellerinin iadesine yönelik bir uyuşmazlık olduğu, bu haliyle somut ihtilafla doğrudan bir ilgisinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davaya konu çekler; … Şb … nolu hesap üzerine Davacı … Itd. Şti tarafından keşideli, 31.07.2019 keşide tarihli/ … nolu — 3.000,00 TL lık, ve,31.07.2019 keşide tarihli/ … nolu — 12.600,00 TL lık çeklerdir.
Bu çeklerin ibraz tarihlerinde karşılığını bulunup bulunmadığı ve yapılan karşılıksız işleminin tahlili açısından dosyanın mali hesap bilirkişisi ile bankacılık konularında uzman bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiş; bilirkişi heyeti tarafından ön rapor sunulmuş; ön rapora istinaden eksik kaldığı düşünülen evrakların temini taraflara verilen sürede yerine getirilerek; Dosya Mali Müşavir Bilirkişisi …ve …’na tevdi edildiği, bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan 11.10.2021 tarihli bilirkişi heyet raporu dosyaya sunulmuştur.
Rapor içeriğine göre … no.lu Çek Hesabı (aynı zamanda Ticari KMH / Kredili Mevduat Hesabının 3.851,97-TL Artı bakiyeye, 74.600,-TL tık Kredi Bakiyesi de ilave edildiğinde 31.07.2019 tarihi itibariyle hesabın toplam bakiyesinin (3.851,97 TL * 74.600,-TL) 78.452,-TL olması gerektiği, yani ibraz olunan 3.851,97,- TL lık ve 12.600,-TL lık – toplam 16.451,97 TL lık çeklerin bedelini fazlasıyla karşılar durumda olduğuna ilişkin rapor tanzim edilmiştir.
Davalı tarafça karşılığını çeklerin arkasına karşılıksız şerhi düşüldüğü ve karşılıksız işleminin TCMB’na 02.08.2019 tarihinde bildirildiği, bu bildirim ile birlikte; TCMB nezdinde davacı firmanın kara listeye alındığı, davacının bu işleme itirazı üzerine; karşılıksız işlemine sebep olan Şubenin de talebi ile; davalı Banka Genel Müdürlüğü tarafından, davaya konu işbu iki çekin karşılıksız kayıtlarının silinmesi için 05.08.2019 tarihinde TCMB Risk Merkezine SİLME KAYDI gönderildiği, anlaşılmaktadır.
Davacının bu işlem nedeniyle maddi ve manevi zararının tazmini talebiyle huzurdaki davayı ikame ettiği anlaşılmaktadır.
Davacının talebinin temel dayanağı, haksız fiil sorumluluğu olduğuna göre zarar ile zarara sebebiyet veren eylem arasındaki illiyet bağının ayrıca irdelenmesi gereklidir. Bunun için de öncelikle zarar talebinin somutlaştırılması gereklidir.
Zarar kavramı, biri geniş diğeri de dar olmak üzere iki anlamda kullanılmaktadır. Geniş anlamda zarar hem maddi hem de manevi zararı içine alır. Dar anlamda zarar ise yalnız maddi zarardan ibarettir. Asıl zarar işte bu anlamdaki zarardır. Maddi zarar kavramı, mal varlığının iki durumu arasında yapılan bir karşılaştırmayı kapsar. Öncelikle mal varlığının haksız fiil işlendikten sonra ki durumu halen mevcut bugünkü durumu, mal varlığının haksız fiil işlenmeden önceki durumu mal varlığının net mevcudu haksız fiil sebebiyle bir azalma kaydetmiş ise, işte bu azalma miktarına zarar denir. Özellikle haksız fiil işlenmese idi, mal varlığı hangi durumda bulunacak idi ise, işte o durumla şimdiki yani, haksız fiil işlendikten sonraki durum arasındaki fark zararı ifade eder. O halde daima mal varlığı ile ilgili ekonomik, diğer söyleyişle, para ifadesi mümkün bir değerlendirmeyi kapsamaktadır. Yargıtay uygulamalarına göre ise zarar, mal varlığındaki eksilme ile zarar verici olaydan sonraki durumu ile bu olay meydana gelmese idi mevcut olacak durumu arasındaki farktan ibarettir. Hukuk literatüründe buna fark teorisi denilmektedir. (Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 2018/1685 Esas, 2019/3759 Karar sayılı ilamı)
Dava dilekçesi içeriği ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı bankanın karşılıksız çek işlemi nedeniyle 3 gün süre ile TCMB nezdinde kara listede yer alması sonucunda oluşan maddi zararını somutlaştırmadığı ve delillendirmediği, bu hususun maddi zarar ihtimali doğurması ticaret hayatında mümkün ise de tasarruf ilkesi uyarınca bu hususun davacı tarafından ortaya konması gereklidir. Zarar ile birlikte aynı zamanda bu zararın bankanın kusurlu işlemi ile nedensellik ilişkisinin de davacı tarafça ortaya konması gereklidir. Zira hukukî sorumluluğu doğuran şartlar arasında illiyet bağı büyük bir önem taşır. İlliyet bağı, sorumluluğun asli şartı, tazminat hukukunun temel ilkesi olarak görülür. Bu şart olmaksızın bir şahsın sorumluluğu düşünülemez. İnsan düşüncesinin bir kanunu olan illiyet kavramı, zararlı sonuçla sorumluluğu doğuran davranış veya olay arasında bir sebep-sonuç bağının bulunmasını gerektirir. Hukukta, gerçekleşen zararla sorumluluğu doğuran olay veya davranış arasındaki sebep-sonuç ilişkisine, genel anlamda illiyet bağı denir (Eren, F.: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 361, Sorumluluk Hukuku Açısından Uygun İlliyet Bağı Teorisi, Sevinç Matbaası, Ankara-1975). (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/(21)10-597 Esas, 2022/1079 Karar sayılı ilamı)
Sebeple zarar arasında uygunluğun yokluğunda söz konusu sebep, hayat tecrübelerine ve olayların normal akışına göre gerçekleşen türden bir zararı meydana getirmeye elverişli olsa da zararın ortaya çıkma ihtimalinde zararın varlığından bahsedebilmek mümkün olmadığı gibi, zararın ve illiyet bağının ispatı da davacı üzerindedir. Bu haliyle davacının maddi zararını ve bu zararının davalı bankanın kusuru ile nedensellik ilişkisinin ispatına yönelik sunulan tedarikçi firma yazılarının tek başına maddi zararı ortaya koymaya yeterli olmadığı, zararın somutlaştırma yükünün davacı üzerinde olduğu, HMK m.194 kapsamında maddi zararların mevcut dava dilekçesinde ekinde sunulan tedarikçi firma yazıları ile ortaya konamadığı, dosya kapsamındaki evraklardan davacı lehine maddi zararın ve miktarına ilişkin bir sonuç çıkarılamadığından maddi tazminat talebinin reddine yönelik hüküm tesis edilmiştir.
Buna karşın tüm bankalar tarafından görülebilen bir sistemde, davacı şirketin miktarda çekinin ödenmediğinin gözükmesi, davacı şirket açısından ticari itibarının sarsılmasına sebep olması için yeterlidir. Ayrıca, manevi tazminata hükmedebilmek için tazminat koşullarının varlığı yeterli olup, maddi zararın da somut olarak ispatlanması gerekmez. Bu durumda, somut olayın özellikleri dikkate alınarak davacının davalı bankanın karşılıksız çek işlemi nedeniyle 3 gün süre ile TCMB nezdinde kara listede yer alması sonucunda ticari itibarının sarsıldığının kabulü ile davacı lehine uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekmiştir. (Benzer yönde Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2016/13181 Esas, 2017/5824 Karar sayılı ilamı) Buna göre davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 02/08/2019 tarihinden itibaren tarafların tüzel kişi tacir nitelikleri uyarınca avans faizi işletilmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davacının maddi tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 02/08/2019 tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Kabul edilen dava değeri (10.000,00-TL) üzerinden alınması gereken 683,10- TL harçtan başlangıçta alınan 1.709,46 TL peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan bakiye 1.026,36-TL harcın talep edilmesi halinde davacıya iadesine,
4-Alınması gerekli ve davacı tarafından mahsup edilen bakiye 1.709,46 TL peşin harç, 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.753,86 TL harca ilişkin yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 263,10 TL posta, tebligat, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.363,10 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.127,02 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Maddi tazminat davasında davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden AAÜT m.13/2 gereğince hesap ve takdir olunan 100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Manevi tazminat davasında davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT m.10/1 gereğince hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Manevi tazminat davasında davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen edilen miktar üzerinden AAÜT m.10/2 gereğince hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.20/09/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır