Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/630 E. 2022/902 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/630 Esas
KARAR NO : 2022/902

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/11/2019
KARAR TARİHİ : 28/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nin arkadaşları … ve … ile birlikte 13/10/2019 tarihinde saat 16.30 sıralarında…’de … Stadyumu karşısında (…. ‘den karşıya geçerken) bulunan yaya geçidinde karşıdan karşıya kontrollü bir şekilde geçmekteyken, davalılardan …. sevk ve idaresindeki … plakalı hafif ticari aracın çarpması sonucu vücutta birden fazla kemik kırılmasına neden olacak şekilde yaralandığı ve dava tarihinde yürüyemediği, bahse konu kişinin aracıyla …’ye ve …’e çarparak genç kızların yaralanmalarına sebebiyet verdiği, yanlarında bulunan …’ın ise son anda kaçarak ezilmekten kurtulduğu, kazaya karışan … plakalı araç, diğer davalı sigorta şirketi nezdinde 04/05/2019-04/05/2020 dönemleri arasında … poliçe na’lu ZMM sigortası ile sigortalı olduğu, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97’nci maddesi uyarınca dava açılmadan evvel 30/10/2019 tarihinde, iadeli taahhütlü mektupla davalı sigorta şirketine başvurulduğu, başvurunun 31/10/2019 tarihinde davalı sigorta şirketine ulaştığı, davalı şirketçe bu başvuruya olumlu bir yanıt verilmediği, taraflarınca … Adliyesi Arabuluculuk Merkezi’ne … başvuru numarasıyla başvuru yapıldığı, başvuru kapsamında 15/11/2019 tarihinde saat 15.30’da Arabulucu …’ın ofisinde bir araya gelindiği, arabulucu toplantısı sonucunda anlaşmaya varılamadığı, kaza sonrasında … İl Emniyet Müdürlüğü/… Polis Merkezi Amirliği tarafından düzenlenen 13/10/2019 Tarihli Yaralanmalı Trafik Kazası Tespit Tutanağı’nda; “Yayalar … ile … önünden yaya geçidini kullanarak … Stadyumu istikametine gitmek için halk otobüsü önünden devam etmeleri sonucu sol şeritte sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracının 6 ve 10 no’lu kısımları ile yaya geçidinden geçmekte olan yayalara çarpması sonucu tek araçlı yayaya çarpma yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kazanın oluşumunda sürücü …, 2918 sayılı K.T.K’nun 74. ( yaya geçidinde iik geçiş hakkını yayalara vermemek) kuralını ihlal ettiği ve kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.” denilmek suretiyle kazanın meydana gelmesinde sürücünün asli kusurlu olduğu, kaza mağduru olan müvekkilinin ise kusurunun bulunmadığının ortaya konulduğu, kazanın meydana geldiği yer incelendiğinde; sağ ve sol yanı demir bariyerlerle çevrili bir yaya geçidi olduğu ve genç kızlarırı bu geçidi kullandığı esnada kazaya uğradıklarının anlaşılacağı, yaya geçidi, taşıt yolunda, yayaların güvenli geçebilmelerini sağlamak üzere, trafik işaretleri ile belirlenmiş alan olduğu, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 74’üncü maddesinde 26/10/2018 tarihinde yapılan değişikle; “sürücüler, görevli bir kişi veya ışıklı trafik işareti bulunmayan ancak trafik işareti veya levhaları ile belirlenmiş kavşak giriş ve çıkışları ile yaya ve okul geçitlerine yaklaşırken yavaşlamak, varsa buralardan geçen veya geçmek üzere bulunan yayalara durarak ilk geçiş hakkını vermek zorundadırlar” hükmü bulunduğu, ne olursa olsun sürücünün yaya geçidinde geçmekte olan yayalara öncelik vererek durması ve onlar geçişini tamamladıktan sonra yoluna devam etmesinin bir trafik kuralı olduğu, davalı sürücünün bu kuralı açıkça ihlal ettiğinden meydana gelen kazada asli ve tek başına kusurlu olduğu, kaza nedeniyle müvekkil …’nin sağ bacağının kırıldığı ve ayak bileğinden kalçasına kadar alçıya alındığı, müvekkilinin sol bacağında da iç bağ yırtığı oluştuğu, bacakta mikro kırıklar ve çarpmaya bağlı ödemler meydana geldiği, müvekkilinin sol ayak bileğinden kalçasına kadar metal dizlik kullanmak zorunda kaldığı, iki bacağını da kullanamayan müvekkilinin yatağa bağımlı durumda olduğu, hastaneye götürülmesi gerektiğinde tekerlekli sandalye yardımıyla taşındığı, müvekkilinin yüzünün sol tarafında çarpmaya bağlı cam kırıkları nedeniyle yaralanma meydana geldiği, yüzüne dikiş atıldığı, sol gözününde yaralanmaya bağlı morarıp şiştiği ve kanlandığı, müvekkilinin bu nedenle de tedavi gördüğü, müvekkilinin kazanın etkisiyle bilincini kaybettiği, kaza yerine gelen ambulansla … Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne kaldırıldığı, hastanede kendisine ilk müdahalede bulunulduğu ve iki gün boyunca yatarak tedavi gördüğü, daha sonra müvekkilinin taraflarınca … Hastanesi’ne götürüldüğü, burada Beyin ve Sinir Cerrahisi, Ortopedi ve Travmatoloji, Göz Hastalıkları kliniklerinde muayene ve tedavi edildiği, müvekkilinin vücudundaki kırıkların durumunun daha iyi anlaşılması için Emar (MR) Merkezi’ne sevk edildiği, çıkan emar neticesinde sağ bacağında kırık olduğu, sol bacağında da iç bağ yırtığı ve ödemle birlikte mikra kırıklar olduğu, her iki bacağını da kullanmaması gerektiği ortaya çıktığı, müvekkilinin bir hafta sonra yine taraflarınca Sivas Medicana Hastanesi’ne götürülerek burada da Ortopedi ve Travmatoloji, Beyin ve Sinir Cerrahisi, Göz Hastalıkları kliniklerinde muayene edildiği, tedavisine burada devam edildiği, kaza nedeniyle … Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Bölümü tarafından geçici rapor düzenlenip karakol dosyasına gönderildiği, müvekkilinin kırıkları nedeniyle 60 gün boyunca yatarak istirahat etmesi yönünde … Hastanesi tarafından 60 günlük istirahat raporu verildiği, bir bacağı ayak bileğinderi kalçasına kadar alçıda olan ve diğer bacağında da iç bağ yırtığı, ödemler ve mikro kırıklar bulunan ve bu bacağında da ayak bileğinden kalçasına kadar metal dizlik kullanan müvekkil kazadarı beri yatmakta, tuvalet ihtiyacını dahi bir başkasının yardımı olmadan giderememekte, sürgü yöntemiyle tuvaletini yapabildiği, müvekkilinin alçı çıkarıldıktan sonra fizik tedavi görmesi gerektiği doktorlarca bildirildiği, kaza nedeniyle bacaklarındaki kalıcı hasar (maluliyet) durumunun ne şekilde olacağının şu aşamada belirsiz olduğu, müvekkilinin tedavi masrafları tamamıyla ailesi tarafından karşılandığı, davalı sürücünün bu konuda en ufak bir katkısı olmadığı, tedavi masraflarına dair makbuzların dava dilekçesi ekinde olduğu, müvekkilinin bu süre zarfında düzenli olarak bir bakıcı yardımından yararlarımak zorunda kaldığı, Müvekkilinin 17 yaşında olup, …Lisesi’nde 12. Sınıf öğrencisi olduğu, okuduğu okul Lise Giriş Sınavı’nda yüzde 1.7’lik dilime girmeyi başaran çok başarılı öğrencilerin girebildiği bir fen lisesi olduğu, müvekkilinin derslerinde son derece başarılı bir öğrenci olup, okul tarafından verilmiş takdir belgeleri ve üstün başarı belgelerinin bulunduğu, müvekkilinin üniversite sınavına hazırlanmakta ve … veya …’da iyi bir devlet üniversitesinde Tıp Fakültesi’nde okumayı arzu ettiği, çok sıkı çalışmakta olduğu ve hatta hafta sonları dahi okulun pansiyonunda kalarak daha fazla ders çalışmakta ve ailesinin yanına nadiren uğradığı, Üniversite sınavına bu kadar rekabetçi bir ortamda çalıştığı nazara alındığında müvekkili için 1 günlük bir devamsızlığın büyük bir kayıp olduğu, müvekkilinin kazadan sonra okula devam edemediği derslerinden geri kaldığı, doktorların en az 2 ay yatarak istirahat etmesi gerektiği yönünde rapor verdiği, bu istirahat sonrasında da hemen okula dönemeyecek fizik tedavi görmesi gerekeceği, Fen lisesi müfredatının karmaşık olduğu yoğun bir çalışma gerektirdiği, müvekkilinin bu kadar uzun süre okuldan geri kaldığı için okul başarısının olumsuz etkilendiği, üniversite sınavında başarılı olma şansının düştüğü, dersleri konusunda çok hassas olan ve üniversite sınavı nedeniyle zaten son derece stres altında olan müvekkilinin bu durum karşısında son derece üzgün olduğu, müvekkilinin iki bacağı da kırık olduğu ve bir bacağı kalçasından ayak bileğine kadar alçıda ve diğer bacağı da kalçasından ayak bileğine kadar metal dizlik yardımıyla sabitlendiği için canının çok acıdığı, hareket edemediği, tuvaletini 3. bir kişinin yardımı olmadan yapamadığı, özel durumu nedeniyle banyo yapamadığı, özel birtakım tıbbi temizleme ürünleri vasıtasıyla vücut temizliğinin sağlandığı, hastaneye götürülürken tekerlekli sandalyeden yararlanılsa da doktorlar sandalyeyi dahi kullanmaması gerektiğini, dizlikte olan bacağını da kullanmaması gerektiğini salık verdikleri için evde sadece düz bir pozisyonda yattığını, Hem kaza nedeniyle hem de uzurı müddet yatağa bağımlı kaldığı için ağrıları olduğu, buna bağlı uykusuzluk çektiği, müvekkilini hastaneye tedaviye veya kontrollere götürmek ise başlı başına zor bir hadise olduğu, müvekkili rahat taşıyabilmek için tekerlekli sandalye aldıklarını ve evin girişine bu sandalye için özel bir yol yaptırıldığı, buna rağmen müvekkilini arabaya yerleştirmek için her defasında 3-4 kişinin yardımı gerektiği, bu taşıma işlemlerinin de müvekkili için son derece ağrılı olduğu, Müvekkilinin 17 yaşmda gencecik bir kız olduğu nazara alındığında tuvaletini bir başkasının yardımıyla yapmasının kendisini rencide ettiğini, bu durumu kabullenemeyen müvekkilinin çoğu kez ağlayarak “Şu duruma düşeceğlme keşke ölseydim” şeklinde serzenişte bulunduğunu, kazanın olduğu gün ambulansla üniversite hastanesine kaldırılan müvekkilinin iki bacağının da kırık olduğu acil servis doktorları tarafından ilk etapta anlaşılamamış, çocuk yürütülmeye çalışıldığı, yürüyemeyen müvekkilinin bunun üzerine saatlerce “Yürüyemiyorum, sakat kaldım” diye ağladığı, kazanın ancak ertesi günü ortopedi doktoru tarafından muayene edildiği ve sağ bacağının alçıya alındığı, sol bacağında ise bir sıkıntı olmadığının söylendiği, oysa ki müvekkilinin sol bacağının da kırık olduğu, müvekkilinin daha sonra özel hastanelere götürüldüğü, emar çektirildiği ve esasında sol bacağında da kırık olduğu, iç bağ yırtığı olduğu, bu bacağının da sabitlenmesi gerektiği öğrenildiği ve doğru bir tedavi uygulanabildiği, kaza sonucu yürümesinde kalıcı bir sıkıntı olup olmayacağı belirsiz olduğu için müvekkilinin halen bu konuda endişe taşıdığı, kazada müvekkilinin ayrıca yüzünün sol tarafı ve sol gözü de aracın ön camına hızla çaptığı için cam kırıkları nedeniyle yaralandığı, yüzüne dikiş atılmak zorunda kalındığı, bir genç kız açısından yüzünde sablit bir dikiş izinin bulunması son derece moral bozucu bir durum olduğu, bu sebeple ileride estetik operasyon geçirmek zorunda kaldığı, davalı sürücü … kaza sonrasında kısa sürede serbest kalmasına karşın hastaneye gelerek müvekkilinin durumuna bakmadığı, müvekkilinden ve ailesinden özür dilemediği, geçmiş olsun ziyaretinde bulunmadığı, aileyi arayıp sormadığı, davalı sürücünün kazadan sonra … Emniyet Müdürlüğü’ndeki polis memurlarınca gözaltına alındığı, ancak ifadesi alındıktan sonra kısa sürede serbest bırakıldığı, davalı sürücü daha kazanın olduğu gün serbest kalmış olmasına karşın hastaneye gelmediği, kazadan sonra …’ın … ilçesinde bulunan müvekkilinin anne ve babası gelene kadar müvekkiline çocuk polisleri eşlik ederek onu sakinleştirmeye çalıştığı, kazanın gerçekleştiği yerde iki tane hastane olduğu, yani davalının yaralıların nerede tedavi gördüğünün bilmemesinin mümkün olmadığı, davalının buna karşın ne kazanın olduğu gün ne de kazadan sonra uzun bir müddet boyunca müvekkilini ve ailesini arayıp sormadığı, özür dilemediği, geçmiş olsun dileklerini iletmediği, bir ihtiyaç olup olmadığını sormadığı, davalının bu düşüncesiz tavrı da hem müvekkilini hemde ailesini son derece üzdüğü, davalı 2 tane genç kıza çarptıktan sonra hastaneye uğrayıp ne durumda olduklarını öğrenme zahmetine dahi girmediği, kaza nedeniyle kendisinden şikayetçi olunduğunu öğrendikten sonra müvekkili ve müvekkili ve ailesi ile temasa geçmeye çalıştığı, bu iletişim esnasında özür dilemek yerine kendisinin de maddi zararı olduğunu dile getirerek müvekkilinin sıkıntıları ile adeta alay ettiği, davalının hiçbir pişmanlık göstermeyen ve adeta üste çıkan tavrı karşısında müvekkili ve ailesinin son derece sinirli ve üzgün olduğu, müvekkilinin kaza nedeniyle uğradığı acı, elem ve ızdırabın karşılığı olmasa da bu acıyı bir miktar gidermesi açısından 50.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ettikleri, anılan sebeplerle, hiçbir kusuru olmadan kazaya uğrayan müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararların (geçici iş göremezliği ve maluliyetinin), tedavi giderlerinin, bakıcı masraflarının ve manevi yönden uğradığı zararın giderilmesi için huzurdaki davayı ikame ettikleri, tüm bu nedenlerle HMK.M.107 gereği alacaklarının miktarını şu an itibariyle belirlemek olanaksız olduğundan şimdilik; Öncelikle davalı sürücünün alacaklarını elde etmelerini engellemek maksadıyla kötü niyetli olarak kazaya karışarı … plakalı aracı 3.kişilere devir ve temlik etmesinin engellenmesi için araç üzerine teminatsız olarak tedbir konulmasına; Müvekkilinin kaza nedeniyle uğradığı maluliyetinin karşılığı olarak şimdilik 250 TL’nin kaza tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde ticari faiziyle birlikte, davalılardan sigorta şirketi açısından poliçe teminat bedeliyle sınırlı olmak kaydıyla, müştereken ve müteselsilen tahsiline; müvekkilinin kaza nedeniyle uğradığı geçici iş göremezliği karşılığı olarak şimdilik 250 TL’nin kaza tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde ticarl faiziyle birlikte davalılardan sigorta şirketi açısından poliçe teminat bedeliyle sınırlı olmak kaydıyla, müştereken ve müteselsilen tahsiline; müvekkilin kaza nedeniyle ödemek zorunda kaldığı tedavi giderlerinin karşılığı olarak şimdilik 250 TL’nin kaza tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde ticari faiziyle birlikte davalılardan sigorta şirketi açısından poliçe teminat bedeliyle sınırlı olmak kaydıyla, müştereken ve müteselsilen tahsiline; müvekkilinin kaza nedeniyle ödemek zorunda kaldığı bakıcılık giderlerinin karşılığı olarak şimdilik 250 TL’nin kaza tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde ticari faiziyle birlikte davalılardan sigorta şirketi açısından poliçe teminat bedeliyle sınırlı olmak kaydıyla, müştereken ve müteselsilen tahsiline; kaza nedeniyle 2 bacağı kırılan, aylarca yatağa bağımlı kalacak olan, yüzünde sabit iz kalan, üniversite sınavına hazırlandığı sene okulundan uzun süre geri kalan müvekkilin katlanmış olduğu manevi acı, ızdırap ve kederin karşılığı olarak 50.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde yasal faiziyle birlikte davalı …’dan tahsiline; Yargılama masrafları ve ücret-i vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın müvekkili şirkete yapmış olduğu başvuruda eksik evrak ile başvuru yapmış olduğundan KTK Madde 97 uyarınca işbu davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği, davacı taraf işbu dava öncesinde müvekkili şirkete sunmuş olduğu başvuru dilekçesi ekinde sadece hastane evraklarını ve tespit tutanaklarını sunduğu, ancak sunulan işbu evraklar eksik olup, Karayolları Trafik Sigortası Genel Şartları Ekinde açıkça sigorta şirketine yapılacak başvuru sırasında sunulması gereken belgelerin sayıldığı, davacı tarafın müvekkili şirkete yapmış olduğu başvuruda davacıya ait maluliyet durumunu gösterir Sağlık Kurulu Raporunu sunmadığı, davacı tarafın eksik evrak ile başvuru yaptığı ve yapılan başvurunun geçerli bir başvuru olarak kabulü mümkün olmadığı, kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 04.05.2019/2020 tarihlerini kapsayan zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğu, müvekkili şirketin sorumluluğu poliçe teminatı ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranı ile sınırlı olduğu, bedeni zarar halinde maddi tazminat talepleri şahıs başına geçerli olan teminat limiti ile sınırlı olduğu, Müvekkili Şirket kazaya karışan aracın ZMMS Poliçesini düzenleyen şirket olduğu, müvekkili şirketin sorumluluğu poliçe limitleri dahilinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğu, kaza tespit tutanağında her ne kadar müvekkili şirketçe sigortalı … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu tespit edilmiş olsa da, söz konusu tespite katılmanın mümkün olmadığı, kaza tespit tutanağı incelendiğinde, davacının trafik akışı gerekliliklerine uymadan geçiş yaptığı, maluliyet oranının 20.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve daha önce yürürlükte olan yönetmelikleri yürürlükten kaldıran çocuklar için özel gereksinim değerlendirmesi hakkında yönetmeliğe uygun olarak tespit edilmesi gerektiği, 20.02.2019 tarihli çocuklar için özel gereksinim değerlendirmesi hakkında yönetmeliğe uygun olarak rapor düzenlenmek üzere dosyanın Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesi’ne gönderilmesini, müvekkili şirketin sorumluluğu ZMMS Genel Şartları gereğince hiçbir şekilde geçici iş göremezlik tazminatını, geçici bakıcı ve tedavi giderine ihtiva etmediği, bu tazminatın sadece SGK’dan talep edilebildiği, şirketten talep edilemeyecek bu tazminat için hesaplamanın kabul edilemeyeceği, bu nedenle başvuran tarafın geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddine karar verilmesini, geçici dönem bakıcı giderinin talep edilebilmesi için de geçici dönem boyunca tüm bakımların bedel karşılığı yapıldığının ispatı gerektiği, davacı tarafın bu gideri yaptığına dair bir delili, mevcut olmadığı, bu sebeple bu bakım işleminin aile ve yakınları tarafından gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, tüm bu açıklamalar çerçevesinde ve de dosya kapsamına göre davacı tarafın gerek kalıcı dönem gerekse geçici dönem bakıcı gideri talep hakkı bulunmadığı, iş bu talebin de reddi gerektiği, müvekkili şirket tarafından sigortalı araç hususi araç olup sahibinin şahıs olduğu, K.T.K’nın tazminatın biçimi ile ilgili Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiil hükümlerine atıf yaptığı ve Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen haksız fiil sorumluluğunda uygulanacak faiz türünün yasal faiz olacağı, davacı tarafın dava dilekçesinde kaza tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulduğu, işbu talebinin tamamen yasal dayanaktan yoksun olduğu, müvekkili şirketin faizden sorumlu tutulabilmesi için öncelikle temerrüte düşürülmesi gerektiği, Sigorta Şirketinin temerrüte düşürülmesine ilişkin Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın B.2 maddesinde gerekli açıklamanın yapıldığı ve madde metninde de açıkça ifade edildiği üzere Sigorta Şirketi kendisine yapılan başvurudan itibaren 8 iş günü sonrasında temerrüte düşmüş kabul edildiği, olayda davacı tarafın usulüne uygun bir başvurusu söz konusu olmadığından, temerrüte düşmesinin söz konusu olmadığı, uyuşmazlık konusu kaza CMK kapsamında uzlaşmaya tabi bir suç olduğu, dosyanın savcılık aşamasında uzlaştırmacıya gönderilmiş olma ihtimali bulunduğu, uzlaşmaya ilişkin Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253. Maddesinin 19. Fıkrası ile uzlaşma sürecinde anlaşılması durumunda tazminat davası açılamayacağı açılmış olsa bile feragat edileceği düzenlemesi getirildiği, ilgili madde metninde de açıkça düzenlendiği üzere uzlaşma sağlanması durumunda tazminat davası açma hakkı sona erdiğinden öncelikle savcılık dosyası kapsamında uzlaşma sağlanıp sağlanmadığının mahkeme tarafından tespiti için kazaya ilişkin soruşturma ve kovuşturma dosyasının celbini talep ettikleri, tüm bu nedenlerle; başvuru şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine, maluliyet raporu alınmak üzere davacının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne sevkine, Kusur raporu alınmak üzere davanın, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne sevkine, Usule ilişkin itirazlarımızın reddi halinde esasa ilişkin itirazlarımızın kabulü ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın haksız fiilin olduğu yer olan … Mahkemelerinde görülmesi gerektiği, yine müvekkilinin tacir olmaması nedeni ile de görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği, Kaza tespit tutanağında her ne kadar müvekkili … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu tespit edilmiş olsa da, söz konusu tespite katılmadıkları, kaza tespit tutanağı incelendiğinde, davacının trafik akışı gerekliliklerine uymadan geçiş yaptığı, bu durumun inceleme konusu yapılmadan kaza tespit tutanağı düzenlendiği, sunulan olay yerinde çekilmiş resimler ve kaza yeri mobese kayıtları incelendiğinde davacı tarafın trafik kurallarına uygun olmayan ve yaya geçidine 5 metre ilerisinde kendi kusurlarından kaynaklı kazaya sebebiyet verdikleri, araç resimleri incelendiğinde müvekkilin sağ aynasının kırıldığı, bununda müvekkil değil davacı tarafca araca yandan çarpıldığını gösterdiği, olay sonrası mahalli gazete de yayınlanan haberde de bu durumun açıkça görüldüğü, kusurlu olan tarafın davacı olduğu, “Karayolları Trafik Yönetmeliği 156/3 maddesi gereğince Trafik Zabıtasının kusur belirleme yetkisi yoktur. Bu sebeple kusurun uzman kurum ya da bilirkişi kurulu tarafından belirlenmesi zorunludur. ” hükmünün bulunduğu, mahkeme tarafından esasa ilişkin incelmeye geçilerek kusur konusunda olay yerinde keşif yapılması keşif sırasında yaya geçidinde duran ve müvekkilinin görüşünün engellenmesine neden olan otobüsün durumu da dikkate alınarak yeniden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesi halinde kusur raporunun Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınmasını, yine davacı vekilinin müvekkilin olaya kayıtsız kalması olaydan sonra ilgilenmemesi yönündeki beyanlarını kabul etmedikleri, müvekkil hastahaneye gitmek yaralıların sağlık durumlarını öğrenmek ve yardımcı olmak istediği, ancak müvekkilinin ilgililer tarafından engellendiği, tatsız bir hadisenin meydana gelmemesi için bu girişimini tamamlayamadığını, Müvekkilin … Sigortada ile yapılmış Kasko sigortasınında mevcut olduğu, Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen haksız fiil sorumluluğunda uygulanacak faiz türünün yasal faiz olacağı, ayrıca müvekkil şirketin işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenmiş olduğu dikkate alındığında başvuran tarafın avans faizi isteminin de haksız olduğu, açıklanan nedenlerle ve yargılama sırasında belirecek sair nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Olay yerine ve davacının yaralanmasına ilişkin resimler, Kaza tespit tutanağı, davacıya rücuya tabi ödeme yapılamayacağına ilişkin SGK yazı cevabı, ZMMS poliçesi ve hasar dosyası, sosyal ve ekonomik durum araştırma yazıları, davacının tedavi giderlerine dair makbuz ve dekontlar, öğrenci belgesi, okul kayıtları, başarı belgesi, … CBS’ nin … Soruşturma sayılı dosyası, … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin …Esas, … Karar sayılı ceza dava dosyası, davacının trafik kazası nedeniyle görmüş olduğu tıbbi tedavilere yönelik tüm hastane kayıtları, … Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi kayıtları, … Hastanesi kayıtları, Sivas Medicana Hastanesi kayıtları celp edilmiş incelenmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 04/11/2021 tarihli adli tıp raporunda özetle ve sonuç olarak;”…Mevcut belgelere göre; Adli Tıp Uygulamalarında olay tarihinde yürürlülükte olan yönetmelik esas alınmakla birlikte Mahkemenizin 03/06/2020 tarih ve 2016/277 esas nolu üst yazısına istinaden 20/02/2019 tarihli 30692 sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe göre yapılan değerlendirmede; Travmaya bağlı gelişen yaralanmalarda esas olarak alınan cetvel, şekil ve tabloların tamamını söz konusu yönetmelik içermediği dolayısıyla aynı tarih ve sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmelik kapsamında değerlendirildiğinde; Kişinin tüm vücut engellilik oranının % 3 (yüzdeüç) olduğu, iyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, ayrıca başka birinin sürekli veya geçici olarak bakımına muhtaç durumda olmadığı oy birliği ile mütalaa olunur.
..” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya, İTÜ Makine Fakültesi Öğretim Görevlisi Uzman Yüksek Mühendis …, Aktüerya Uzmanı … ve Tıp Doktoru İş Sağlığı Uzmanı …’a tevdi edilmiş, bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan 20/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Rapor, tazminat talebinin hukuken oluşup oluşmadığına dair bir değerlendirme içermeyip, sadece tazminatın hesabına ilişkindir. Olay günü olan 13.10.2019 tarihinde gerçekleşen kazada davacının malul kalması sebebiyle sürekli iş göremezlik – geçici iş göremezlik tazminatı ile bakıcı giderleri ve tedavi giderleri talebinde bulunulduğu, 1- KUSUR YÖNÜNDEN; 1-)… plaka numaralı hususi kamyonetin davalı sürücüsü …’ın %95 (yüzde doksanbeş) oranında asli kusurlu olduğu, 2-)Davacı yaya …’nin %5 (yüzde beş) oranında tali kusurlu olduğu, 3-)Hadisenin meydana gelmesinde, yaralanma ile sonuçlanmasında, dava konusu zararın doğmasında ve artmasında başkaca kusurlu kişi, kurum, kuruluş veya etkili faktör bulunmadığı, tespit, sonuç, görüş ve kanaatine varılmıştır. 6754 sayılı bilirkişi kanunu 6. Maddesi kapsamında Bakanlık tarafından 07.09.2020 tarihli bilirkişilerin uyacağı rehber ilkelerin 27. Maddesi gereği (asli kusurlu, tali kusurlu, kusur oranı) tespiti Hakim yetkisindedir. 2- TALEP EDİLEBİLECEK MADDİ ZARAR YÖNÜNDEN; -Davacının 29.01.2021 tarih 1404 karar numaralı Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda; Maluliyet oranının %3,3 olarak hesaplandığı ve 9 ay geçici iş göremez olduğu, -Rapor tarihi (14.04.2022) itibarıyla, TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak progresif rant yöntemiyle %3,3 maluliyet oranına göre sürekli maluliyet zararının 96.402,92 TL olabileceği, davacının kazanın oluşumunda %5 davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %95 kusurunun bulunduğunun Sayın Mahkeme tarafından kabulü durumunda, talep edebileceği sürekli maluliyet zararının 91.582,77 TL olduğu, – Davacının; kaza tarihinde 18 yaşında (17 yıl, 8 ay, 28 gün) lise öğrencisi olduğu ve herhangi bir kazancının bulunmadığının tespiti ile geçici iş göremezlik/ kazanç kaybı zararından söz edilemeyeceği, 3-TEDAVİ GİDERLERİ ZARARI YÖNÜNDEN;* Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödemelerin gerçekleştirilmiş olduğu, dosyada mevcut faturalardaki meblağların ise SGK. Tarafından karşılanmayan hizmet bedelleri olduğu, dolayısıyla davalı tarafın sorumluluğunun bulunduğu, * Tedavi, ilaç ve tıbbi malzeme bedeli toplamının yasal faizi hariç 4.673,49 TL olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %95 kusurunun bulunduğunun kabulü durumunda, davalıdan talep edebileceği tedavi, ilaç ve tıbbi malzeme bedelinin yasal faizi hariç 4.724,82 TL olabileceği, * Adli Tıp Kurumu Başkanlığı İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 27/10/2021-17492 Karar Nolu kararında “başka birinin sürekli veya geçici olarak bakımına muhtaç durumda olmadığı oy birliği ile mütalaa olunur.” denildiğinden, bu karar gereğince Bakıcı Gideri Hesaplaması yapılmaması gerektiği, 4- Talep edilebilecek maddi zarar toplamının 390.000,00 TL limit dahilinde bulunduğu, Sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinin 18.11.2019 dava tarihi olarak kabulünün hukuki tüm takdir ve değerlendirmesinin elbette Yüce Mahkemeye ait olduğu, davacı için talep edilen 50.000,00 TL manevi tazminatın değerlendirmesinin Sayın Mahkemenin takdirlerinde olduğu, ZMMS Genel şartları gereği manevi tazminat taleplerinin sigorta şirketi yönünden teminat dışı olduğu kanaatlerine ulaşılmıştır…” şeklinde tespit edilmiştir.
Mahkememizce, itirazların karşılanması ve maluliyetin hesaplanması amacıyla ek rapor alınması için dosya, Aktüerya Uzmanı …’a yeniden tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 20/10/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Rapor, tazminat talebinin hukuken oluşup oluşmadığına dair bir değerlendirme içermeyip, sadece tazminatın hesabına ilişkindir. 2- TALEP EDİLEBİLECEK MADDİ ZARAR YÖNÜNDEN; Davacının 27.10.2021 tarih 17492 karar numaralı Adli Tıp Kurumu- İstanbul 2. Adli tıp Kurulu tarafından düzenlenen mütalaada; tüm vücut engellilik oranının % 3 olarak hesaplandığı ve 9 ay geçici iş göremez olduğu, Ek Rapor tarihi (20.10.2022) itibarıyla, TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak progresif rant yöntemiyle %3 maluliyet oranına göre sürekli maluliyet zararının 116.625.24 TL olabileceği, davacının kazanın oluşumunda %5, davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %95 kusurunun bulunduğunun Sayın Mahkeme tarafından kabulü durumunda, talep edebileceği sürekli maluliyet zararının 110.793,98 TL olduğu, Davacının; kaza tarihinde 18 yaşında (17 yıl, 8 ay, 28 gün) lise öğrencisi olduğu ve herhangi bir kazancının bulunmadığının tespiti ile geçici iş göremezlik/ kazanç kaybı zararından söz edilemeyeceği, Talep edilebilecek maddi zarar toplamının 390.000,00 TL limit dahilinde bulunduğu, Sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinin 18.11.2019 dava tarihi olarak kabulünün hukuki tüm takdir ve değerlendirmesinin elbette Yüce Mahkemeye ait olduğu, davacı için talep edilen manevi tazminatın değerlendirmesinin Mahkemenin takdirlerinde olduğu, ZMMS Genel şartları gereği manevi tazminat taleplerinin sigorta şirketi yönünden teminat dışı olduğu, kanaatlerine ulaşılmıştır…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi ek raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davacı vekilinin ek rapordan sonra sunduğu 25/10/2022 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; Yerel mahkemede görülmekte olan dava dosyasına sunulan talep edilen alacakların, 20/10/2022 tarihli bilirkişi ek raporu doğrultusunda ıslahı yolu ile 110.793,98 TL sürekli maluliyet zararı alacaklarının (250 TL olan taleplerini 110.543,98 TL artırarak) davalı … yönünden kaza tarihi olan 13/10/2019 ‘dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; davalı sigorta şirketi yönünden şirkete yasal bildirim yapılan tarih olan 31/10/2019’dan itibaren başlayacak yasal faiziyle birlikte müteselsilen; 4.724,82 TL tedavi gideri alacağı taleplerinin (250 TL olan taleplerini 4.474,82 TL artırarak) davalı … yönünden kaza tarihi olan 13/10/2019 ‘dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; davalı sigorta şirketi yönünden şirkete yasal bildirim yapılan tarih olan 31/10/2019 ‘dan itibaren başlayacak yasal faiziyle birlikte müteselsilen, 50.000 TL olan manevi tazminat alacak taleplerini davalı …’dan kaza tarihi olan 13/10/2019 tarihinden itibaren başlayacak yasal faiziyle birlikte tahsiline; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının trafik kazasında yaralanması ve cismani zarara uğraması sebebiyle eldeki maddi ve manevi tazminat davasının açıldığı, davalılardan … Sigorta A.Ş.’ nin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu, davalı sigorta şirketi bakımından sorumluğun sigorta poliçesi dayanması sebebiyle zorunlu trafik sigortacısına karşı açılan ve sigorta hukuku yönünden ikame edilen davanın mutlak ticari dava kapsamında Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu, öte yandan 6100 sayılı HMK 7.maddesi hükmü uyarınca davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğu, davalı sigorta şirketinin yerleşim yerinin Sarıyer / İstanbul olması nedeniyle somut uyuşmazlık bakımından Mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmakla, davalı … vekilinin hem görev dava şartı hem de yetki ilk itirazının ayrı ayrı reddedilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, 14/04/2016 tarihinde 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 97. maddesi uyarınca zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği, eldeki davanın açıldığı 18/11/2019 tarihi itibariyle anılan yasa hükmü uyarınca trafik kazasından doğan tazminat talepleri hakkında sigorta şirketlerine yazılı başvuru yapılmasının dava şartı olduğu, davacı tarafından dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı başvurunun yapıldığı, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından hasar dosyasının açıldığı, nitekim hasar dosyasının tümüyle dosya arasına celp edildiği, ancak davalı sigorta şirketi tarafından maluliyet raporu ile bir kısım belge ve kayıtlar istenerek hasar başvurusunun sürüncemede bırakıldığı ve sigorta tazminatının ödenmediği anlaşılmakla, 2918 sayılı KTK’ nın 97. maddesinde düzenlenen sigorta şirketine yazılı başvuru yapılmasına yönelik dava şartı davacı tarafından yerine getirilmiş olduğundan davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yazılı başvuru yapılmadığına yönelik usuli itirazı yerinde görülmemiştir.
Bu aşamada önemle vurgulanmalıdır ki, davacı …’nin davanın açıldığı tarih itibariyle mümeyyiz küçük olup fiil ehliyetinin ve dolayısıyla dava ehliyetinin bulunmaması sebebi ile davanın küçük adına velayeten yasal temsilcisi olan annesi ve babası tarafından ikame edildiği, ancak davacının yargılama sürecinde reşit olmakla fiil ehliyetini tamamlamadığı, bu bakımdan Mahkememizce davaya vekalet ehliyeti yönünden davacı tarafından vekil adına düzenlenmiş usulüne uygun vekaletname örneğinin dosyaya ibraz edilmesi konusunda süre ve imkan tanınmış, vekil tarafından usulüne uygun vekaletname ibraz edilmekle usuli eksiklik giderilmiş ve davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
… ili, … ilçesinde, 13/10/2019 tarihinde saat 16:35 sıralarında, davalı … Sigorta A.Ş.’nin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu, davalı …’a ait, … plaka sayılı aracın davalı sürücü …’ın sevk ve idaresinde bulunduğu sırada, sigortalı aracın … Bulvarı istikametinden … Kavşağı istikametine doğru seyir halinde iken … stadyumu mevkisine geldiğinde; yayalar … ile …’nin yaya geçidini kullanarak yolun karşısına ve kendilerine yol veren halk otobüsünün önünden geçmek için hareket ettikleri esnada sol şeritte seyir halinde olan sigortalı aracın ön kısımlarıyla yaya geçidinde geçmekte olan ve yaya geçidi üstünde bulunan yayalara çarpması sonucunda trafik kazasının meydana geldiği, bahse konu trafik kazası nedeniyle dava dışı … ile davacı …’nin yaralandığı anlaşılmıştır.
Davaya konu trafik kazasının yaralanmayla sonuçlanması nedeniyle soruşturma ve kovuşturma da yürütülmüştür. … Cumhuriyet Başsavcılığının …Soruşturma sayılı dosyasında taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olmak suçunun 6763 sayılı Kanun ve 5271 sayılı CMK 253/1-b, 2. madde hükümleri uyarınca uzlaşma kapsamında olduğu halde, Uzlaştırma Bürosu tarafından görevlendirilen uzlaştırmacıya rağmen tarafların soruşturma dosyasında uzlaşma sağlayamadığı, bu nedenle davalı / şüpheli sürücü … hakkında iddianame düzenlenerek kamu davasının açıldığı anlaşılmıştır. … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas, …Karar sayılı ceza dava dosyasında davalı / sanık … hakkında TCK’ nın 89/1. maddesinde düzenlenen taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olmak suçundan açılan kamu davasında, Ceza Mahkemesince trafik kazasına yönelik tüm delillerin toplandığı ve kusur raporu alındığı, buna göre “suça konu trafik kazasında sanık araç sürücüsün sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … Bulvarı üzerinde seyir halinde olduğu, yaya geçidine yaklaştığı esnada sağ şeritte duran otobüsün önünden mağdur / davacı İlkem’in ve şikayetçi olmayan…’in aniden çıktığı, sanığın fren yapmış olmakla katılana çarpmak suretiyle davacı …’nin yaralanmasına neden olduğunun” maddi vakıa olarak kabul edildiği, ayrıca gerekçeli kararın devamında suça konu trafik kazasında kusur durumunun tespiti amacıyla trafik bilirkişisinden alınan 24/02/2021 tarihli kusur raporu ile sanığın yaya geçidinde yayalara ilk geçiş hakkını vermediğinden tamamen ve asli kusurlu olduğu, davacı …’nin ise trafik kuralı ihlali söz konusu olmadığından kusurunun bulunmadığı belirtilerek davalı / sanık …’ın TCK 89/1, 89/2-b,d, 62. maddesi uyarınca 300 gün karşılığı 6.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına / mahkumiyetine karar verildiği, ancak yasal şartları bulunduğundan adli para cezasının CMK 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı hukuk hâkimi için bağlayıcı değildir (TBK 74). Ancak, Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet kararı bağlayıcı nitelikte olduğu gibi, Hukuk Mahkemesi hakimi her halde Ceza Mahkemesince belirlenen maddi olgu / vakıalarla bağlıdır. Dolayısıyla, Hukuk Mahkemesi Hakimi, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı ve maddi olgularla bağlı olduğundan belirtilen bu hususları nazara almak zorundadır. Nitekim, Mahkememizce, ceza yargılamasındaki maddi olgularla trafik kazası ve kazanın oluş şekline yönelik bağlı kalınarak kusur tayini yapılmıştır.
Davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde, özellikle ceza mahkemesince “suça konu trafik kazasında sanık araç sürücüsün sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … Bulvarı üzerinde seyir halinde olduğu, yaya geçidine yaklaştığı esnada sağ şeritte DURAN OTOBÜSÜN ÖNÜNDEN mağdur / davacı İlkem’in ve şikayetçi olmayan …’in ANİDEN ÇIKTIĞI, sanığın fren yapmış olmakla katılana çarpmak suretiyle davacı …’nin yaralanmasına neden olduğunun” maddi vakıa olarak kabul edilmesi karşısında; davacıya yaya geçidi üzerinde ve karşıdan karşıya geçmeye çalıştığı sırada ilk geçiş hakkını vermediğinden davalı sigortalı araç sürücüsünün asli ve yüksek oranda kusurlu olduğu mahkememizin de kabulündedir. Ancak ceza mahkemesinin trafik bilirkişisinden aldığı ve hükme dayanak yaptığı kusur raporundan (ceza mahkemesinin kusur tayini ile mahkememiz bağlı değildir) farklı olarak davacı …’nin sağ şeritte duran otobüsün önünden sol şeritte akan trafiği dikkate almadan ve hızlı bir şekilde aniden yola fırlaması neticesinde kendi can güvenliği tehlikeye atmakla tali ve alt düzeyde davacının da kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Tarafların trafik kazasında kusur durumlarının tespitine yönelik olarak dosya, trafik kazaları kusur uzman Makina Mühendisi ve İ.T.Ü. Makine Fakültesi Öğretim Üyesi …’e tevdi edilmiştir. Mahkememizin kusur dağılımı yönündeki tespiti destekleyen ve benimseyen uzman bilirkişinin 20/06/2022 tarihli raporundaki tespitler, kazanın oluş şekli, davalı sürücünün ve davacı yayanın ihlal ettiği trafik kuralları, yasal geciktirici nedenler ve bilimsel yönden yapılan detaylı açıklamalar içeren kusur raporuna gerekçeli ve denetime açık olduğundan itibar edilmiştir.
Bahse konu raporda belirtildiği üzere, davalı sürücü …’ ın ilerisinde yaya geçidi bulunan hem yer işaretlemesi hem de trafik levhası ile bilgilendirilen yaya geçidine yavaşlamadan ve hızını kesmeden yaklaştığı, yolun sağ tarafında duran halk otobüsünü ve bu otobüsten inerek karşıya geçmesi muhtemel yayaları öngörmeden tedbirsiz ve dikkatsiz şekilde çevresini kontrol etmeden seyrini sürdürdüğü, yaya geçidi üzerinde yolun karşısına geçmeye çalışan yayalara ilk geçiş hakkını tanımayarak geçit üstünde yayalara çarpmasında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 46/a,c, 52/a,b, 74, 109/d maddelerini ihlal etmesi sebebiyle %95 oranında kusurlu olduğu; davacı …’nin ise ceza mahkemesinde maddi vakıa olarak kabul edilen olaydan hareketle, sağ şeritte duran otobüsün önünden sol şeritte akan trafiği dikkate almadan ve hızlı bir şekilde aniden yola fırlaması neticesinde kendi can güvenliği tehlikeye atmakla 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 68/a,b maddesini ihlal etmesi sebebiyle %5 oranında kusurlu olduğu, doğru bir şekilde ve somut olaya uygun olarak takdir ve tayin edilmiştir.
I. MADDİ TAZMİNAT
Davacı … trafik kazasında yaralanması sebebiyle maddi tazminat olarak geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik, tedavi gideri ve bakıcı gideri tazminatı isteminde bulunmuştur.
Yargıtay uygulamasında kabul olunduğu üzere, haksız fiil sonucu sürekli iş göremezlik kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gereklidir. Söz konusu belirlemenin ise, Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Davacının yaralanmasına ilişkin olarak görmüş olduğu tıbbi tedavilere yönelik tüm hastane kayıtları getirtilmiş, Adli Tıp Kurumu tarafından eksik olduğu belirtilen tıbbi kayıtlar davacının muayenesi yaptırılarak ve Üniversite Hastanesine sevki sağlanarak ikmal ettirilmiştir. Bu çerçevede, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu 04/11/2021 tarihli raporunda davacının trafik kazasında yaralanması nedeniyle %3 oranında maluliyetinin oluştuğunu, ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren dokuz ay (9) aya kadar uzayabileceğini tespit etmiştir. Ancak, davacının trafik kazası sebebiyle geçici yahut sürekli olarak bir başkasının bakımına muhtaç durumda olmadığından bakıcı gideri zararı bulunmadığını belirlemiştir. Bahse konu Adli Tıp Kurumu raporu, kaza tarihi (13/10/2019) itibariyle yürürlükte bulunan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmeliğine göre tanzim edildiğinden denetime açık olup, rapordaki maluliyet oranı ve iyileşme süresi ile bakıcı gideri zararı bulunmadığına ilişkin bilimsel tespitler hükümde esas alınmıştır.
Kusur durumunun tespit edilmesi ve maluliyetin tayininden sonra dosya, maddi tazminat hesabı yapılması için aktüerya konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından sunulan 20/06/2022 tarihli raporda (kök rapor) mahkeme ara kararına aykırı şekilde kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan bu nedenle somut olaya uygulanması imkanı olmayan yönetmelik hükümlerinin ve maluliyet oranının esas alınarak maddi tazminat (sürekli iş göremezlik) hesabı yapıldığından işbu 20/06/2022 tarihli kök rapora itibar edilmemiştir. Keza, davalı sigorta şirketi vekili tam da bu sebeple kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan maluliyet oranın esas alınarak yapılan hesaplamanın hükme esas alınmayacağını bildirerek itirazda bulunmuş, hem davalı vekilinin rapora karşı itirazlarının karşılanması hem de denetime elverişli rapor düzenlenmesi amacıyla ek rapor alınması yoluna gidilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından sunulan 20/10/2022 tarihli ek raporda, davacı …’nin geçici iş göremezlik zararının bulunmadığı, sürekli iş göremezlik tazminatı 110.793,98 TL olarak hesaplamıştır. Aktüer ek raporun ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olması, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerinin ve maluliyet oranının esas alınması, 2022 yılı güncel asgari ücret verilerinin de hesaplamada isabetli ve doğru olarak yer verilmesi, özellikle 13/10/2019 kaza tarihi itibariyle hesaplamada güncel içtihatların ve Yargıtay uygulamasının takip edilerek TRH 2010 yaşam tablosunun ve prograssive rant formülüne göre hesaplama yapıldığından hüküm kurmaya elverişlidir, bu nedenle hükme esas da alınmıştır. (Yargıtay 4. H.D. 2021/3033 E., 2021/1560 K; İstanbul BAM 9. H.D. 2022/591 E., 2022/1026 K.).
Gelinen aşamada; davacının maddi tazminat istemi kapsamında talep ettiği zarar kalemlerine ilişkin açıklama ve değerlendirme yapılması zorunludur.
Geçici iş göremezlik tazminatı bakımından davacı …’nin kaza tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olduğu, dosyaya ibraz edilen okul ve başarı belgelerine göre lise öğrencisi olduğu, kaza tarihi itibariyle davacının yaşı gözetilerek gelir getiren bir işte çalışmasının söz konusu olmaması, dolayısıyla tedavi (iyileşme) süresi boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığından geçici iş göremezlik tazminatı talebinin tümden reddine karar verilmiştir. (Y. 17. HD. 2014/17502 E., 2017/1211 K.). Bakıcı gideri zararı bakımından davacının trafik kazası sebebiyle adli tıp raporuyla sabit olduğu üzere geçici veya sürekli olarak bir başkasının bakımına muhtaçlık durumu bulunmadığından bakıcı gideri tazminatı talebinin de tümden reddine karar verilmiştir.
Davacının tedavi gideri kapsamında dosyaya sunduğu tüm tedavi masrafları tek tek incelenmiş, adli tıp uzmanı (SUT uzmanı) doktor bilirkişiden alınan 20/06/2022 tarihli kök raporda isabetli ve doğru bir şekilde SGK tarafından karşılanmayan ve belgeye bağlanması mümkün olmayan (belgesiz tedavi gideri) masrafların toplamının 4.673,49 TL olduğu hesaplanmıştır. Davalılar bu tedavi gideri tazminatından kusurları oranında (%95) sorumlu olduklarından hesaplanan toplam tazminat miktarından kusurlarına isabet eden kısmın bulunması gerekir. Ne var ki doktor bilirkişi tazminat hesabında maddi hataya düşmüştür. Şöyle ki, 4.673,49 TL’nin %95 ‘i 4.439,81 TL (4.673,49 x 95/100 = 4.439,81 TL) olduğu halde, sehven raporda daha fazla olmak üzere 4.724,82 TL yazılmıştır. Mevcut maddi hata, hesaplama hatası olup ek rapor alınması yoluna gidilmemiş, mahkememizce hükümde nazara alınmıştır. Bilimsel mütalaanın isabetli olması nedeniyle rapor içeriği denetlenerek hesaplanan tutarın (maddi hata gözetilerek) belgesiz tedavi giderlerinden davalıların sorumlu olması nedeniyle kabul edilmiştir. Son olarak, sürekli iş göremezlik zararı yönünden denetime elverişli ve hükme esas alınan aktüer ek rapor doğrultusunda davacının toplam 110.793,98 TL maluliyet tazminatı hak kazandığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili, aktüerya bilirkişisinin ek raporu doğrultusunda bedel artırım dilekçesi sunmuş, artırılan dava değeri üzerinden eksik harcı ikmal etmiştir. Bedel artırım dilekçesinde sürekli iş göremezlik tazminatı toplam 110.793,98 TL, tedavi gideri tazminatı toplam 4.724,82 TL (rapordaki maddi hata davacı vekili tarafından da gözden kaçırılmış, sehven bedel artırım dilekçesinde fazla talebe neden olmuştur) olarak belirtilmiştir. Bedel artırım dilekçesinin bir sureti davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili bedel artırım dilekçesine karşı ıslah edilen tutarın zaman aşımını uğradığını ileri sürerek itirazda bulunmuş ise de; eldeki davanın kısmi dava olarak açılmadığı, aksine dava dilekçesinde açıkça davanın HMK 107. maddesi kapsamında belirsiz alacak davası olarak ikame edildiğinin ifade edildiği, belirsiz alacak davasında alacağın tamamı için dava tarihi itibariyle zaman aşımının kesildiği, nitekim 2019 yılındaki kaza için eldeki davanın yine 2019 yılında açılması karşısında TCK 89/1, 66/1-e, KTK 109/1-2. maddeleri uyarınca uzamış ceza zaman aşımı sürelerinin (bedel artırım 2022 yılında gerçeklemişmiştir, bu tarihte dahi zaman aşımı dolmamıştır) dolmadığı açık olduğundan davalının zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Nihayetinde; davaya konu trafik kazasında kazaya sebebiyet veren davalı sürücü …’ın kusurlu olması, zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı … Sigorta A.Ş.’ nin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitleri dahilinde zarardan müteselsilen sorumlu olması, bu bağlamda dosyaya sunulan kök (belgesiz tedavi gideri / SUT uzmanı doktor bilirkişi — maddi hesaplama hatası nazara alınmıştır–) ve ek (aktüer bilirkişi) raporların denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olması karşısında; davanın bedel artırım dilekçesi doğrultusunda kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Davacı vekili bedel artırım dilekçesinde, davalı sigorta şirketi için her ne kadar davalı … Sigorta A.Ş.’ye başvuru tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini talep etmiş ise de; aktüer raporunda ifade edildiği üzere tazminat hesabının yapılmasına ilişkin davalı sigorta şirketinin talep etmesine rağmen davacının maluliyet oranlarını gösteren raporu teslim etmediği, bu bağlamda davalı tarafından dava öncesinde maddi tazminat hesabı yapılamayacağından davalının dava öncesi temerrüte düşürülemediği, somut olayda temerrütün davalı sigorta şirketi için davanın açılmasıyla dava tarihi itibariyle gerçekleştiği nazara alınarak davalı sigorta şirketi için dava tarihinden itibaren; davalı sürücü … yönünden haksız fiil tarihi itibariyle temerrüt meydana geldiğinden kaza tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekmiştir.
II.MANEVİ TAZMİNAT
6098 sayılı TBK’nun 56. (818 sayılı BK’nun 47.) maddesi hükmüne göre, Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Manevi tazminat yönünden, davacının trafik kazası sonucunda yaralanması ve henüz çok genç yaşta malul kalmasından dolayı manevi olarak elem ve ızdırap duyacağı, bu zararın geleceği üzerinde manevi olarak olumsuz izler bırakacağı / zarar uğrayacağı muhakkaktır.
Davacı … trafik kazasında yaralanması sebebiyle sigorta şirketi dışında diğer davalı …’dan ayrıca 50.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkememizce yukarıda açıklanan ilkeler nazara alındığında, davacının kaza tarihinde henüz 17 yaşında olması, kazanın oluş şekli (yaya geçidi üzerinde gerçekleşmesi), özellikle davalı sürücünün asli düzeyde ve yüksek oranda kusurlu olması, bununla birlikte davacı yayanın tali düzeyde ve düşük oranda kusurunun bulunması, davacının yaralanma düzeyi ve maluliyet oranı, diğer taraftan kazanın ve maluliyetin davacının geleceğindeki üzerindeki (lise son sınıf ve başarılı bir öğrenci olması) ağır ve olumsuz etkileri, olay tarihinde paranın alım gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı lehine 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebi reddedilmiş, bu suretle Mahkememizdeki vicdani kanıya göre hükmedilen tutarın adalet duygusunu pekiştirecek, davaya konu trafik kazası sebebiyle duyulan elem ve üzüntüyü dindirecek ve tatmin edecek düzeyde olduğu,ayrıca tarafların zenginleşmesine – fakirleşmesine mahal vermeyeceği değerlendirilmiş, açıklanan nedenlerle davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1) MADDİ TAZMİNAT TALEPLERİ YÖNÜNDEN:
Davanın bedel artırım dilekçesi doğrultusunda KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
a-Davacı … için 110.793,98 TL Sürekli İş Göremezlik tazminatının davalı … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 18/11/2019 tarihinden itibaren, davalı … yönünden kaza tarihi olan 13/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
b-Davacı … için 4.439,81 TL Tedavi Gideri tazminatının davalı … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 18/11/2019 tarihinden itibaren, davalı … yönünden kaza tarihi olan 13/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, davacının fazlaya ilişkin tedavi gideri tazminatı talebinin REDDİNE,
c-Davacı …’ nin geçici iş göremezlik ile bakıcı gideri tazminatı taleplerinin ayrı ayrı ve tümden REDDİNE,
2) MANEVİ TAZMİNAT DOSYASI YÖNÜNDEN:
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
a-Davacı …’nin manevi tazminat talebinin KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 13/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya VERİLMESİNE, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin REDDİNE,
3)HARÇ
Davanın başında maddi ve manevi tazminat isteminin toplamı olan 51.000,00 TL üzerinden toplam 174,20TL peşin harç yatırıldığı, maddi tazminat istemi olan 1.000,00 TL’ye isabet eden peşin harç tutarının 3,42 TL ; manevi tazminat istemi olan 50.000,00 TL’ ye isabet eden peşin harç tutarının 170,78 TL olduğu anlaşılmakla; ( 3,42 TL + 170,78 TL = 174,20 TL ) ayrı ayrı hesaplama yapılması gerekmiştir.
3.1. Maddi tazminat yönünden kabul edilen dava değeri (110.793,98 TL + 4.439,81 = 115.233,79 TL) üzerinden alınması alınması gereken 7.871,62 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 3,42 TL’nin ve 220,37 TL tamamlama harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 7.647,83 TL harcın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3.2. Manevi tazminat yönünden kabul edilen dava değeri (30.000,00 TL) üzerinden alınması gereken 2.049,30 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 1.878,52 TL harcın davalı …’dan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4)YARGILAMA GİDERİ
Maddi ve manevi tazminat istemlerinin hepsi yönünden tahkikat bir arada yürütülmüş, birlikte yargılama gideri yapılmıştır. Bu nedenle, ortak yargılama gideri yapıldığından tarafların haklılık durumlarına göre oranlama yapılmak suretiyle yargılama giderleri paylaştırılmıştır.
4.1.Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 174,20 TL peşin harç, 220,37 TL ıslah harcı, 356,15 TL posta ve tebligat masrafı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.750,72 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 3.281,14 TL’sinin davalılardan (sigorta şirketinden manevi tazminat istemi bulunmadığından davalı … Sigorta A.Ş.’nin bu yargılama giderinin 2.603,37 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4.2.Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yargılama nedeniyle yapılan 500 TL bilirkişi ücretinden oluşan yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 3,38 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5)VEKALET ÜCRETİ
5.1.Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden maddi tazminat talebi bakımından kabul edilen dava değeri (115.233,79 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 18.285,07 TL vekalet ücretinin tüm davalılardan müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5.2.Davalılar … Sigorta A.Ş ve … yargılama sırasında kendilerini bir vekille temsil ettirdiklerinden maddi tazminat talebi bakımından reddedilen dava değeri (785,01 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1.2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 785,01 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … Sigorta A.Ş ve …’a VERİLMESİNE,
5.3.Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebi bakımından kabul edilen dava değeri (30.000,00 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1,4. ve 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5.4.Davalı … yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebi bakımından reddedilen dava değeri (20.000,00 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1,2,4. ve 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
6-6183 sayılı Kanuna göre dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin tarafların haklılık durumlarına göre;
a)1.154,74 TL’sinin davalılardan (sigorta şirketinden manevi tazminat istemi bulunmadığından davalı … Sigorta A.Ş.’nin bu yargılama giderinin 916,21 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
b) 165,26 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/12/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır