Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/61 E. 2019/949 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/61
KARAR NO : 2019/949

DAVA : İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
DAVA TARİHİ : 05/02/2019
KARAR TARİHİ : 19/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan iflas (doğrudan elacaklı tarafından talep edilen iflas (İİK 177)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;doğrudan iflas yoluna ilişkin davaların dava şartı arabuluculuk kapsamı dışında olduğunu,bu nedenle arabuluculuk yoluna başvurulmadan dava açıldığını,müvekkilinin davalı şirketlerin işçisi olarak çalıştığını,ancak işçilik alacakları ödenmeden iş akdinin davalı taraflarca haksız yere fesih edildiğini,davalılar aleyhine … 2.İş Mahkemesinin …/… K.sayılı dosyasından alacak davası açıldığını,müvekkilinin alacağını tahsil edememesi nedeniyle davalılar aleyhine … 2.İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından ilamlı icra takibi başlatıldığını, davalılar başlatılan icra takibine rağmen işçilik alacaklarından kaynaklanan borçlarını ödemediğini,icra dosyasından yapılan araştırma ve haciz işlemleri sonuç alınamadığını,alacağın tahsilinin mümkün olmadığını,davalılar hakkında iflas kararı verildiğinde şirket yetkilileri hakkında hileli iflas nedeniyle suç duyurusunda bulunulacağını,zira kötüniyetli olarak şirketlerin aktifi azaltıldığını, şirketin malvarlığının şirket yetkililerinin şahsi mal varlığına dahil edildiğini,şirketler arasında organik bağ bulunduğunu,İİK madde 177/4 gereği davalılara açılan ilamlı icra takibine rağmen borçlarını ödemediklerinden iflaslarına karar verilmesi gerektiğini,müvekkilinin davalının iş akdini fesih etmesinden sonra iş bulamamış olup hala daha işsiz olduğunu,bu süreçte ekonomik sıkıntılarının da etkisiyle eşiyle boşandığını, ailesinin yanına taşındığını,mahkeme masraflarını karşılayacak ekonomik gücünün olmadığını,müvekkilinin mahkeme masraflarından muaf tutularak, adli yardımdan yararlanmasına karar verilmesini, İİK m.177/4 gereği davalı şirketlerin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle;müvekkili şirket aleyhine başlatılan ilamlı icra takiplerine ödeme yapılmamasından kaynaklı açılan doğrudan iflas davası olduğunu,öncelikle icra takiplerine konu olan ilamların usulüne uygun olarak kesinleşip kesinleşmediğinin bu davanın akıbeti için önemli olduğunu,icra takiplerine konu olan ilamların akıbetinin incelenmesi ve usulüne uygun tebliğ yapılıp yapılmadığının kontrolü için dava dosyalarının celbi gerektiğini,icra takibine konu ilamlar henüz kesinleşmemiş ise bekletici mesele yapılmasını gerektiğini,davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü, davanın dayanağı olan icra dosyalarının celbi gerektiği,icra dosyaları şehir dışında olduğu için inceleyemediklerini,dosyalar açısından da usule uygun kesinleşme olup olmadığı hususunda dosyalar geldiğinde inceleyip beyanda bulunacaklarını,davacının müvekkili şirket aleyhine açmış olduğu icra takibi ile borcu tahsil etmeye yönelik haciz, muhafaza, satış vs.araçları kullanmadığını, iddia ettiği alacağın tahsiline yönelik herhangi bir çaba sarfetmediğini,en son başvurması gereken iflas yoluna kötü niyetli olarak başvurduğunu,müvekkili şirketin aciz vesikası almadığını,müvekkili şirketin mevcut borçlarını karşılayabilecek durumda olduğunu,müvekkili şirketin aciz halinde olmadığını, müvekkili şirketin ülkenin en büyük sanayi kuruluşlarından olup binlerce kişiyi istihdam ettiğini, ülke ekonomisine büyük katkı sunduğunu,bu nedenle müvekkili şirketin iflasının kamuyu etkileyeceğini belirterek davacının iflas taleplerine ilişkin davanın reddine,yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Dava; İİK.m.177/f.4 hükmüne dayalı doğrudan iflas talebine ilişkindir.
6100 sayılı HMK.m.137/f.1 hükmü gereği ön inceleme duruşmasının tamamlanabilmesi, dava şartlarının tam ve eksiksiz gerçekleştiğinin tespiti sonrası olup HMK.m.138 hükmü uyarınca ise duruşma sırasında da bu hususun incelenebilmesi gerekli ve mümkündür.
Yargıtay 23.HD’nin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere İİK.m.160 hükmüne göre iflas isteyen alacaklının ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflarla birlikte iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarını peşin vermesi zorunludur.Dava dosyası içinde mevcut cevabi yazılardan anlaşılacağı üzere İstanbul İflas Dairelerinin 2019 yılı itibariyle 25.000,00TL’den az olmamak üzere iflas avansına ihtiyaç duyduğu ise sabittir.
Bu çerçevede davacı vekiline 12/07/2019 tarihli tensip tutanağının 8 nolu ara kararı ile ve iflası istenen iki davalı şirket bulunması karşısında her bir şirket için 25.000,00TL’den olmak üzere toplam 50.000,00TL iflas avansını depo etmesi için süre verildiği, normal olarak verilen bu süreye uyulmadığı, adli yardım talebinin ise red olunduğu, akabinde mahkememizce 11/04/2019 tarihi itibariyle davacı vekiline yeniden iflas avansını depo etmesi için süre verilmediği, bilakis ilk adli yardım talebinin sürecinin tamamlanmasının beklendiği, 29/07/2019 tarihi itibariyle ilk adli yardım talebinin reddi sonrası ve 12/09/2019 tarihi itibariyle ise bu defa davacı vekiline iki aylık kesin sürenin yeniden tanındığı, buna rağmen avansın yine yatırılmadığı, adli yardım talebinin reddine dair mahkememiz kararına itiraz olunduğu, bu itirazın dahi yeniden red olunduğu, akabinde de yeniden ve farklı bir beyan sunulmadığı, esasen Yargıtay 23.HD’nin 2014/7945E. 2015/2915K.sayılı ilam içeriğinin sonuç olarak mahkememizce verilen adli yardım talebinin reddi kararının isabetli olduğunu açıkça ortaya koyduğu, davacı vekiline tahkikatın bitimi ile hüküm aşamasına geçileceğinin dahi bildirildiği, iflas avansının dava şartı olduğunun davacı vekiline ihtaratlı olarak bildirilmesine rağmen avans eksikliğinin giderilmediği sabittir.
Bilindiği üzere Yargıtay 23.HD somut iflas davası açısından iflas avansının depo edilmesini dava şartı olarak benimsemekte, bu şart yerine getirilmediği takdirde davanın usulden reddi gerektiğini, istikrarlı şekilde açıklamaktadır.(Yargıtay 23.HD 2014/7945E. 2015/2915K., 2016/6863E.2019/2749K.sayılı vb.ilamları) Ne var ki davacı vekili dava şartına ilişkin eksikliği verilen süreye rağmen gidermemiştir.
6100 sayılı HMK.m.115/f.2 hükmü uyarınca dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise de verilen kesin süreye rağmen davacı vekili tarafından bu eksiklik tamamlanmadığından davanın adı geçen yasal düzenleme uyarınca usulden reddi yasal zorunluluk arz etmektedir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının, iflas avansına ilişkin dava şartı noksanlığı giderilmediğinden ve usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının, iflas avansına ilişkin dava şartı noksanlığı giderilmediğinden ve usulden reddine,
2-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Red nedeni aynı olduğundan davalılar lehine AAÜT gereği tek olarak takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde gider avansının talep halinde iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi.19/12/2019

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır