Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/589 E. 2021/480 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/589
KARAR NO : 2021/480

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/10/2019
KARAR TARİHİ : 29/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; hesap bilgileri belirtilen ve davalı tarafından bankaya ibraz edilen, icra takibine konu edilmiş bulunan çeklerdeki imzaların müvekkili şirket yetkililerinin olmadığını, çıplak gözle anlaşılabildiğini, davaya konu çeklerin imzasız olarak kaybedilmiş olup, kaybolan iki çekin davalı tarafça tahsil amaçlı olarak … 2.İcra Müdürlüğü …E.sayılı dosya ile icra takibine konulduğunu, davalı tarafından icra takibine konulan 3 adet ve toplamı 450.000,00-TL bedelli olarak doldurulmuş çeklerin müvekkili şirketlerin rızası hilafına imzasız ve boş olarak kaybedilen çek koçanından olup, başkaca çekler çıkması halinde dava açma haklarının saklı tutulduğunu, söz konusu çeklerdeki keşideci ve lehtar-ciranta imzası olarak görünen imzaların müvekkili şirketlerin yetkililerine ait olmayıp, kötü bir taklitten ibaret olduğunu, yaptırılacak imza incelemesinde de bu hususun tespit edileceğini, müvekkili şirketlerin davalı ile herhangi bir ticari ilişkisi ve borcunun bulunmadığını, müvekkili şirketleri aleyhine icra takibinin önlenmesi için öncelikle HMK md. 208 vd. uyarınca takdiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasını, bu talep kabul görmediği takdirde İİK md. 72/2 hükmü uyarınca yargılama sonuna kadar ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasını, dava konusu çekler üzerindeki keşideci ve lehtar-ciranta imzasının müvekkil şirketlerin yetkililerine ait olmadığının ve bu nedenle müvekkili şirketlerin davalıya herhangi bir borcunun olmadığının tespiti ile söz konusu çeklerin müvekkil şirketler açısından iptalini, davalı tarafın %20 kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetki hususunun İİK md 72’de açıkça düzenlenmiş olduğunu, ”Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir” hükmü gereği yetkili mahkemenin Marmaris Ticaret Mahkemeleri olduğunu, ayrıca genel yetki kuralı gereği de işbu davanın yetkili yer Marmaris Mahkemeleri olduğundan dava yetkisiz mahkemede açıldığını, öncelikle HMK ve İİK açık hükümleri gereği davanın yetkisizlikten reddi gerektiğini ayrıca davanın esastan reddi gerektiğini cevap dilekçesi ile savunmuştur.
Yargılama aşamasında tedbir talebi ret olmuştur.
Taraflar arasındaki tartışma ise davaya konu çeklerden dolayı davacıların davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava 6102 sayılı TTK’da düzenlenen çeklere ilişkin menfi tespit davası olarak açıldığından mahkememiz görevlidir.
Bu çerçevede ve akabinde mahkememizin yetkili olup olmadığı da ele alınmalıdır.
2004 sayılı İİK. 72. maddesine göre menfi tespit davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Bu nedenle takipten sonra açılan menfi tespit davalarında yetkili mahkeme icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi olabileceği gibi davalının yerleşim yeri olabilecektir. Bu noktada icra takibi sonrası yetkili mahkemeye ilişkin Yargıtay uygulaması açık ve yerleşiktir.
Dava, yukarıda açıklandığı üzere İİK m.72 maddesine göre açılmış menfi tespit davası olup, dava tarihi itibariyle icra takibine dahi başlanmıştır.
Hal böyle olunca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası açısından İİK m.72 son hükmünün uygulanma imkanının mevcut özel düzenleme gözetilerek dikkate alınması gerekir.
Menfi tespit davası icra takibinden sonra açılmış olmakla adı geçen yasal düzenleme karşısında ve Yargıtay uygulaması gereği davacının menfi tespit davasını icra takibini yapmış olduğu Marmaris İcra Müdürlüğünün bağlı olduğu Marmaris Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesinde veya yine davalının yerleşim yerinin bulunduğu Marmaris Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesinde açması gerekirken bu yetkili mahkemelerde dava açmadığı açıkça anlaşılmaktadır.
Öte yandan davacılar vekili çeklerin keşide yerlerinin İstanbul’da olması gerekçesiyle yetki itirazının reddini gerekçelerini açıklamış iseler de bir kısım Yargıtay uygulamasında belirtildiği üzere bu durum ancak menfi tespit davasının açıldığı esnada icra takibinin söz konusu olmadığı, bu nedenle takip tarihi öncesi açılan menfi tespit davalarına ilişkin genel yetki kurallarının uygulanacağı haller durumunda söz konusu olabilecektir. Hatta bazı emsal ilamda “icra takibi bulunmasa dahi HMK’nın 6. maddesi uyarınca yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesidir. Mahkemece yetki yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…”(Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2016/18022 Esas, 2017/6722 Karar)” gerekçesi ile takip öncesi dava açılmasında da genel kural uygulanmıştır. Bu noktada Yargıtay kararları ise yerleşik değildir.
Bu suretle Yargıtay uygulamasında menfi tespit davası esnasında icra takibi olmadığında çekin keşide yerininin veya muhatap bankanın bulunduğu yerin bu noktada dikkate alınabileceği noktasında bir kısım içtihatlar olsa da somut davadaki gibi takip sonrası menfi tespit davası açılmış ise artık yetkili mahkemenin sadece takibin yapıldığı yer veya davalı yerleşim yeri olacağı Yargıtay uygulaması ile tartışmasızdır.
Bu çerçevede somut olayda genel hükümler çerçevesinde menfi tespit davası sırasında icra takibi olduğundan, davacıların davalının yerleşim yeri olduğu açık olan ve aynı zamanda icra takibinin yapıldığı yer olan Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinde (Ticaret) dava açması gerekirken bu mahkemede dava açmadığı, nitekim gerek dava dilekçesi gerek sicil kayıtlarına göre ve gerekse icra dosyasına göre Marmaris Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi) mahkemelerinin yetkili bulunduğu, yetkili mahkemelerde dava açılmadığı, yetkili mahkemede davacılar dava açmadığından seçim hakkının davalı alacaklıya geçtiği, davalı alacaklının da usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunduğu, buna göre yetki itirazının kabul olunması şartlarının oluştuğu sonucuna varılmıştır. (Yargıtay 19. HD’nin 2014/3078 E. 2014/5722 K. Sayılı ilamı)
Açıklanan nedenlerle mahkememizin yetkili olmaması karşısında davanın usulden reddine, talep halinde dosyanın yetkili Marmaris Asliye Hukuk (Asliye Ticaret) Mahkemesine gönderilmesine, karara karşı kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde; süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleştirilmiş ise kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin yetkili olmaması karşısında davanın usulden REDDİNE,
Talep halinde dosyanın yetkili Marmaris Asliye Hukuk (Asliye Ticaret) Mahkemesine gönderilmesine,
2-Karara karşı kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde; süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleştirilmiş ise kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesine,
3-Başka mahkemede davaya devam edilmesi söz konusu olmadığında dava hakkında açılmamış sayılma kararı verilerek davacının yargılama giderlerine mahkum edileceğinin taraf vekillerine ihtarına,
4-HMK 331/2 maddesi uyarınca davaya başka bir mahkemede devam olunacağından yargılama giderlerine bu aşamada hükmedilmemesine,
Dair, kararın taraflara tebliğinden itibaren on gün içinde İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen ve dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi. 29/06/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …