Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/575 E. 2022/412 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/575
KARAR NO : 2022/412

DAVA :Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)
DAVA TARİHİ :15/10/2019
KARAR TARİHİ :24/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan konkordato davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; şirketin faaliyet alanı teknoloji ve cep telefonu olması nedeniyle ülkemizde yaşanan döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve ham madde temin edenlerin fiyatlarının dalgalanan döviz kuruna endekslemeleri ve ileride kurların değişmesi beklentisiyle hammadde fiyatlarındaki artışların müvekkili şirketin ve gerçek kişilerin borçlarını vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bıraktığını, dava dilekçe ekinde sunulan ön projedeki rakamlarla açıkça belirtildiği gibi borçlarını vadesinde ödeyememesi tehlikesi nedeniyle şirketin iktisaden zor duruma düşeceği açık olup üretim yapan şirketin 481 çalışanın da işsizlikle baş başa kalacağı kaçınılmaz olduğunu, vade konkordatosu ve buna bağlı olan geçici ve kesin mühletlerde verildiği taktirde sunulan ön projeye uygun olarak vade bakımından düşülen mali krizden çıkılacağını, her iki şirketin ortaklarının …, … ve … olması, bu şirketlerin borçlarına aynı ortakların müteselsil kefil olması, şirketin birbirlerine karşı alacak borç ilişkileri ticari faaliyet alanları gibi hususlar göz önüne alndığında her üç şirket bakımından İİK 285 maddesi uyarınca vade konkordatosu talep edilmesinin zorunluluk haline geldiğini, sunulan ön projede her bir şirket için konkordataya ilişkin ayrı açıklamalar, belgeler ve birbirleriyle olan bağlantısının gösterildiğini, gerçek kişiler …, … ve … kardeş olup, konkordato talep eden tüzel kişi şirketlerin ortakları olduklarını, gerçek kişi müvekkillerinin şirketlerin bankalardan aldıkları kredi nedeniyle aynı zamanda müteselsil kefil olduklarını, konkordato talep eden şirketlerin ödeme gücünü yitirmesi ve borçlarını vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunması nedeniyle gerçek kişi müvekkillerinin aynı tehlikeyle karşı karşıya kaldıklarını, dolayısıyla gerçek kişi müvekkillerin borçluluğu, konkordato talep eden diğer tüzel kişi şirketlerin ödemelerine bağlı olduklarını, konkordato talep eden şirketler başarılı olduğunda ve borçlar ödendiğinde müteselsil kefil …, … ve …’ın da borçları sona ereceğini, bu nedenle müvekkilleri hakkında İİK 285 ve devamı maddeleri uyarınca konkordato talebinin gerektiğini, İİK 285 ve devam maddeleri gereğince vade konkordatosu taleplerinin kabulünü, İİK 287 maddesi gereği üç aylık geçici mühlet kararının verilmesini, gerekli görüldüğünde İİK 287/5 maddesi uyarınca bu sürenin iki ay daha uzatılmasını, geçici mühlet içinde yapılacak inceleme neticesi İİK 289 maddesi gereğince kesin mühlet verilmesini ve gerekli görüldüğünde İİK 289/5 maddesi uyarınca bu sürenin altı ay uzatılmasını ve kesin mühletlerle birlikte ihtiyati tedbirlerin devamını, kesin mehil içinde yapılacak konkordato anlaşmalarının yapılması halinde İİK 305 maddesi uyarınca konkordatonun tasdikini talep etmiştir.
Talep 2004 sayılı İİK’nun 7101 sayılı yasa ile değişik 285 vd. maddeleri uyarınca konkordato talebine ilişkindir.
Davacılar vekilinin konkordato talep etmesine engel bir dava şartı olmayıp dava görevli ve yetkili olan mahkememizde açılmış, “itiraz eden alacaklılar” karar başlığında gösterilmiş, yargılama aşamasında komiser ve temsilci dinlenilmiştir.
Uyuşmazlık davacılar yönünden konkordato projesinin tasdiki koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında olup tüm davacılar yönünden mahkememizde 21/10/2019 günü itibariyle üç ay süreyle geçici mühlet kararının verildiği, akabinde yeniden geçici mühletin iki ay süreyle ve 21/01/2020 tarihi itibariyle uzatıldığı, 21/03/2020 tarihinden itibaren bir yıllık kesin mühlet verildiği, akabinde kovid-19 hastalığı nedeniyle yapılan düzenlemeler karşısında 86 günlük kanundan kaynaklanan ek sürenin ilave edildiği, bir yıllık kesin mühletin 15/06/2021 tarihine kadar uzadığı, kesin mühletin 15/06/2021 tarihi itibariyle son bulduğu halde gerçekleşen imkansızlıklar karşısında kesin mühletin altı ay süreyle uzatıldığı, kesin mühletin 15/12/2021 tarihi itibariyle son bulduğu, ancak şekli olarak komiser heyetinin gerekçeli raporunu yasal süre içinde sunduğu, süresi içinde tasdik yargılamasına başlanıldığı, bu suretle 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun yürürlüğe girmesi sonrası 86 günlük sürenin yasaya uygun olarak ilavesinin yapıldığı, bu durum gözetildiğinde mahkememizce tasdik yargılamasına süresi içinde başlanıldığı, süresi içinde dahi komiserlerin gerekçeli raporunu sunduğu, 13/12/2021 tarihli ara karar gereği “konkordato komiser heyetinin, raporu ile ilgili henüz bilirkişi incelemesine dahi başlanmamış olması, icra olunması gerekin iş ve işlemlerin alacağı süre karşısında konkordato tasdikinin yargılama aşamasına geçilmesi dahi gözetilerek tasdik yargılamasında kesin mühletin 15/12/2021 günü saat 9:30’dan başlamak üzere altı ay (6) ay süre ile uzatılmasına, tasdik yargılamasına ilişkin dosyanın tekemmül edecek olması durumunda duruşma açılarak bu süre beklenmeksizin hüküm aşamasına geçilebileceğinin bildirilmesine, mevcut altı (6) aylık tasdik yargılaması için ek süre uzatım kararının Ticaret Sicil Gazetesine ve Basın İlan Kurumu’na gönderilmesine” dair karar verildiği, bu şekilde tasdik yargılamasının sonuçlandırılması açısından kanunun mahkemeye tanıdığı ek imkanın dahi kullanıldığı, bu suretle konkordato tasdik duruşması öncesi süreye ilişkin usuli işlemlerin tam ve eksiksiz şekilde gerçekleştirildiği açıktır.
Somut uyuşmazlık açısından uygunlanması gereken 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun m.305 ve bu hükmün atıf yaptığı 302.maddesinde konkordato tasdiki şartları açıkça belirtilmiştir.
İİK m.302 maddesine göre;
“Komiser alacaklılar toplantısına başkanlık eder ve borçlunun durumu hakkında bir rapor verir.
Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecburdur.
Konkordato projesi;
a)Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya
b)Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini, aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.
Oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilir. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi ve çocuğu ile kendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmaz.
Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, 298 inci madde uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılırlar.
Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır.
Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhâl imza olunur. Toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklarda kabul olunur.
Komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder. ”
305.maddesinde ise “302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır:
a)Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması.
b)Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder).
c)Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması.
d)206 nci maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır).
e)Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması,
Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen mevcut koşullar varsa konkordato tasdik edilecektir; koşullardan birinin dahi bulunmaması halinde konkordato tasdiki mümkün olmayacaktır…(Selçuk Öztek/Ali Cem Budak/Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku, Ankara, 2019,Budak/Kale, Sayfa 527) O halde bu şartların gerçekleşip gerçekleşmediği incelenmelidir.
Tasdik koşullarının araştırılmasına yönelik olarak konkordato komiser heyetinin hazırlamış olduğu 65 sayfadan ibaret 17/11/2021 tarihli gerekçeli nihai rapor ve en son hükme esas alınan ve revize talep kapsamında oluşturulan 11 sayfadan ibaret 08/04/2022 tarihli ek nihai rapor içeriklerine göre, her bir davacı yönünden ayrı ayrı incelemenin yapıldığı, bu inceleme sonucunda her bir davacı yönünden tasdik şartlarının tek tek ele alındığı, davacı şirketler ve davacı gerçek kişiler yönünden alacak sayısı ve meblağ açısından kanunda öngörülen çoğunluğun incelendiği, bu inceleme sonucunda davacı gerçek kişiler yönünden inceleme yapılmış ise de davacı olan gerçek kişiler yönünden mahkememizin dahi yetkili olduğu, davacı şirketler ve davacı gerçek kişi … yönünden yapılan incelemede teklif edilen tutarın borçlu şirketlerin iflası halinde elde edilebilecek tutardan çok daha ve önemli oranda fazla olduğu, davacı şirketlerin rayiç değerlere göre dahi borca batık olmadığı, konkordato projesine göre davacı şirketlerin ve davacı gerçek kişi …’ın İİK m.306 hükmü uyarınca ve 23/03/2022 tarihli revize proje gereği konkordatoya tabi adi borçlarının tamamının, herhangi bir faiz işletilmeksizin ve herhangi bir indirim yapılmaksızın 48 aylık vadede, her yıl borçların %25’i ödenmek ve ilk ödeme 2022 yılı Haziran ayından başlamak ve aylık taksitler halinde ve 48 aylık dönemde olmak ödenmek üzere aylık taksit ödemelerinin, konkordatoya tabi tüm adi alacaklılara ödenmesi, davacı borçlu … ŞİRKETİ’nin rehinli alacaklısı olan … A.Ş.’ye olan borçlarının İİK m.308/h uyarınca yapılandırılması karşısında, 17/08/2020 tarihli protokole ilişkin ödeme planı çerçevesinde projenin tasdiki gerektiği, bu suretle rehinli alacaklı … A.Ş. ile davacı borçlu … ŞİRKETİ arasındaki projenin tasdik olunması gerektiği, davacı … ŞİRKETİ ve davacı gerçek kişi …’ın rehinli alacaklısı olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığı, davacı şirketler ile davacı … yönünden İİK m.305’deki tasdik şartlarının sağlandığı, davacı gerçek kişiler Alaadin YAMAN ve … yönünden ise konkordato tasdik şartlarının sağlanamadığı, bu davacı gerçek kişilerin İİK m.43 kapsamında iflasa tabi şahıslardan olmadığı açıklanmıştır.
Mahkememizce oluşturulan 13/12/2021 tarihli ara kararda ise;
“Konkordato komiser heyetinin sunmuş olduğu nihai rapor içeriği karşısında;
a-Komiser heyetinin tasdikin uygun gördüğünü açıkladığı projenin tarihini,
b-Söz konusu proje tasdikinin mahkemenin kısa kararını verdiği tarih itibariyle yürürlüğe girmesine engel herhangi bir anlaşma olup olmadığını, hangi tarihte yürürlüğe gireceğini,
c-Çekişmeli alacak kalemleri açısından tasdik tasdikin uygun bulunduğu tarih itibariyle çekişmeli olup da kesinleşmiş bir icra takibi alacağı olup olmadığını; buna göre depo kararı verilmemesi halinde telafisi imkansız bir sonuçla karşılaşılabilecek çekişmeli alacak olup olmadığını,
ç-Rehinli malın iadesi ve satışın ertelenmesi ile finansal kiralamasına söz konu mal iadesi talebi olup olmadığını,
d-“Borçlunun adi konkordatoda alacaklı lehine rehin tesis ettiği alacaklardan davacının yapılandırma teklif edip etmediği ve rehin alacaklılar ile yapılmış bir anlaşma olup olmadığını,
e-Konkordatoda gerçekleşen nisap oylamasına katılan veya iltihak süresi içerisinde katılan ve kabul oyu verenlerden vekil yoluyla katılan var ise bu vekilin HMK m.74 uyarınca “konkordato teklifine muvafakat” noktasında yetkisinin olup olmadığı, bu noktada herhangi bir eksikliğin mevcut olup olmadığını,
f-Eksiklik var ise asilden bu noktada muvafakat alınıp alınmadığını, alınamayacak ise nisap oylamasındaki sonuca olumsuz bir etkisinin olup olmadığını,
g-Sonuç olarak İİK m.305 hükmünde belirtilen şartların oluşup oluşmadığını,
Buna göre konkordato komiser heyetinin İİK m.302/son fıkra gereği ve açıkça “konkordato projesinin kabul edilip edilmediği” ve “tasdikin uygun olup olmadığı” na dair görüşlerini açık ve kesin olarak ifade etmeleri,
-Yine İİK m.305/f.l bend(a),(b), (d) ve (e) düzenlemeleri başta olmak üzere adı geçen hükümde belirtilen şartların davacı lehine ne şekilde oluştuğunu, özellikle davacının konkordatoya tabi olmayan imtiyazlı alacakları,rehinli alacakları,kamu alacaklarının ve gerekir ise düşümü mümkün olan başkaca alacakların borçlunun aktifinden düşürülerek davacının net aktifinin ne olduğunu, davacı şirketin konkordatoya tabi borçların ne olduğunu tek tek açıklaması, bu suretle sonuç itibariyle mevcut kaynaklar gözetildiğinde alacaklılara teklif edilen oranın,konkordatoyu kabul etmeyen diğer alacaklılar yönünden de kabul edilebilir olup olmadığı, davacı borçlunun mal varlığı ve kaynaklarının teklif edilen meblağ ile ne şekilde orantılı olduğu hususlarında mahkememizce yapılacak bilirkişi denetimine elverişli finansal, muhasebesel,işletmesel tespitleri içerecek şekilde gerekçeli olarak açıklaması,
-Konkordato projesinde,konkordato tasdikinin kesinleşme ile bağlı hale geleceğine dair özel ve istisnai bir düzenleme olup olmadığının açıklanması,
konularında konkordato komiser heyetinden gerekli ek açıklamalar dahi alınmış, bu yöne ilişkin eksiklik dahi giderilmiştir.
Yine 13/12/2021 tarihli konkordato tasdikine dair tensip tutanağı ile İİK m.305/f.l- bend (a),(b) ve (d) bendlerinin davacı borçlular lehine gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda;konkordatoya tabi olmayan imtiyazlı alacakların, rehinli alacakların,kamu alacaklarının ve gerekir ise düşümü gereken başkaca alacakların borçlunun aktifinden düşülmesi, bu suret ile davacının net aktifinin tespiti ile borçlunun konkordatoya tabi borçlarının yani pasifinin tespiti,akabinde en son teklif edilen oranın mevcut mal varlığı, haklarda gözetildiğinde finansal,muhasebesel, işletmesel ve mali durum ile orantılı olup olmadığını incelemeleri, bu inceleme sonucunda alacaklarını bildirmeyen veya konkordatoya olumlu oy vermemiş alacaklar yönünden daha elverişli bir teklifin söz konusu olup olamayacağının, halihazırdaki mevcut teklifin yukarıda açıklanan ölçüler gözetildiğinde makul ve kabul edilebilir olup olmadığı, özellikle konkordato komiser heyetinin “konkordato tasdikine dair gerekçeli raporlarının” içeriğinin ve sunulan ek raporun bu açıdan denetlenmesi, bilirkişi kurulunun “raporlarını hazırlayacakları tarih itibariyle” İİK m.305/f.l-bend (a),(b) ve (d) hükümleri çerçevesinde konkordato tasdikine dair şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, konkordato nisap oranlarının davacı şirketler lehine oluşup oluşmadığı, nisap hususlarının gerekçeli ve denetime elverişli şekilde ele alınması, ayrıca itiraz eden alacaklıların bu yönlere ilişkin itirazlarının muhasebesel ve işletmesel açıdan incelenmesi için bilirkişi incelemesi yapılmasına,” dair ara karar oluşturulmuştur.
Bilirkişi kurulunun hazırladığı 17/11/2021 tarihli ve 65 sayfadan ibaret raporlarında sonuç olarak ve özetle davacı şirketler ve davacı gerçek kişi … yönünden ayrı ayrı incelemenin yapıldığı, her bir davacı şirketin ve yine gerçek kişinin net aktif değerinin mahkememizce belirlenen inceleme konularına uygun şekilde hesaplandığı, davacı şirketler ve davacı gerçek kişinin konkordatoya tabi borçların ödeme planın raporlarda açıklandığı, yapılan teknik inceleme sonuçlarına göre her bir şirket ve davacı … yönünden teklif edilen tutarın konkordato talep eden borçluları ile orantılı olup olmadığının irdelendiği, davacı şirketlerin adi konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olduğu, davacı şirketlerin kaynaklarının mevcut olduğu, bu nedenle kaynakların konkordato teklifleriyle orantılı olduğu, davacı … A.Ş.ve …A.Ş.yönünden harçların yatırıldığı, davacı şirketlerin mühlet içerisinde oluşan borçlarının bulunmakla birlikte bu borçlarının ödenip ödenmediğinin tespit edilebilmesinin mümkün olmadığı, davacı …’ın ise iflasa tabi tacir olmadığından İİK m.305/a hükmü çerçevesinde değerlendirmenin yapılamadığı, İİK m.305/b hükmü uyarınca ise tespit edilen kaynakların gerçek kişi yönünden borçlarını karşılamaya yeterli olmadığı, teminata karşı borcu bulunmadığı, harcın yatırılması gerektiği ifade edilmiştir.
Yargılama aşamasında konkordato komiser heyetinin sunmuş olduğu ek nihai raporda kısa kararın verildiği tarih itibariyle proje tasdikinin yürürlüğe girmesinde engel hal bulunmadığı, finansal kiralamaya konu mal iadesinin bulunmadığı, konkordato teklifine muvafakat yetkisi konusunda yetkilerin tam olduğu, davacı gerçek kişiler yönünden ise şartın oluşmadığı yönünde açıklama yapmışlardır.
Sonuç olarak alınan bilirkişi raporu, konkordato komiser heyeti dikkate alındığında davacı şirketler yönünden tespit edilen kaynakların borçları karşılamaya yeterli olduğu, miktar ve tutar yönünden öngörülen koşulların oluştuğu, borçlu …’ın konkordato projesinin ise davacı şirketler gibi kabul olunduğu, konuyla ilgili konkordato komiser heyeti raporu ile davacı şirketler yönünden belirsizliklerin giderildiği, gerekli nisap çoğunluğunun davacı şirketler yönünden gerçekleştiği, Yargıtay uygulaması doğrultusunda aylık ödemelerin asgari 10.000,00 TL olmasından vazgeçilerek eşitliğin sağlandığı, ayrıca borçlu … A.Ş.ile rehinli alacaklı arasındaki anlaşmaya konu borç için harçların mahkeme veznesine yatırılmış ise de rapor tarihi itibariyle ödenen rehinli borç miktarının 40.455,75 TL olduğu, fazla olan bu harcın iade edilmesi gerektiği, bu yön itibariyle ve sonuç olarak davacı olan şirketler yönünden İİK m.305 hükmünün (a),(b),(c),(d),(e) bendlerinde öngörülen yasal koşulların ve yine davacı gerçek kişi … yönünden de uygulanma imkanı bulunan İİK m.305 hükmünde yer alan şartların oluştuğu bildirmiştir.
Mahkememizce icra edilen tasdik yargılaması sırasında alınan ve ayrıca yukarıda anılan konkordato komiser heyeti raporu ve bilirkişi raporu dikkate alındığında harç hesaplamalarında yukarıda açıklanan ve derhal iadesi gereken harç dışında tasdike tabi olan adi konkordatoya tabi tüm borçlar için gerekli harcın alındığı, rehinli alacaklıyla anlaşma yapan davacı şirketin ise kısmen borçlarını ödediği, bu suretle fazla yatan harcın bu davacıya derhal iade edilmesi gerektiği, davacı şirketler ve gerçek kişi yönünden yapılan hesaplamalar dikkate alındığında herhangi bir değişiklik olmadığı, sonuç olarak konkordato tasdikine engel bir halin mevcut olmadığı açıklanmıştır.
Alınan raporlar dahi gözetilerek yukarıda belirtilen yasal şartların her bir davacı şirket ve davacı gerçek kişi açısından oluşup oluşmadığı somut olarak ve tek tek irdelenecektir. Nihayet haklarındaki konkordato tasdik şartları oluşmayan diğer davacı gerçek kişiler … ve … yönünden dahi belirleme yapılacaktır.
Öncelikle belirtilmelidir ki “teklif edilen tutar ve iflas halinde elde edilebilecek tutar karşılaştırması, tamamen farazi ve varsayıma dayalı bir incelemedir. Özellikle iflas halinde elde edilebilecek tutarın kesin olarak belirlenmesi mümkün değildir.” (Hakan Pekcanıtez/Güray Erdönmez, 7101 sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato, İstanbul, 2018, Sayfa 128-129)Bu nedenle teklif edilen tutarın iflas halinde elde edilebilecek tutardan fazla olup olmadığı muhasebesel ve işletmesel incelemeyi gerektirir. İflas halinde şirketin mal varlığının normal şartlar içinde en düşük maddi değere satılması ihtimali bu noktada gözardı edilemez. Nitekim gerek konkordato komiser heyetinin oy birliği oluşturduğu raporlar gerek bilirkişi kurulunun oy birliği ile oluşturduğu rapor, teklif edilen tutarın iflas halinde elde edilebilecek tutardan fazla olduğunu göstermektedir. “Esasen burada nihai amaç konkordato teklifini kabul etmeyen alacaklıların mağdur edilmesini engellemeye yöneliktir”. (İbrahim Ercan, İcra ve İflas Hukukunda Mal Varlığının Terki Suretiyle Konkordato, Konya, 2008, Sayfa 237) Bu duruma göre davacı borçlu şirketler yönünden, mevcut konkordato teklifini kabul etmeyen alacaklılar dikkate alındığında mağduriyet doğmasını gerektirecek somut ve ispatlanmış bir durum yoktur. Özellikle bu noktada davacı borçlu şirketlerin tüm aktifinin borçların ödenmesine tahsisi mümkün olmadığı gibi konkordatonun talep edilmesini gerektiren amaca da uygun değildir. Zira davacı şirketlerin faaliyetine devam etme iradesi mevcuttur.
O halde davacı şirketler yönünden iflas kararı verilmesi halinde ve konkordato talebinin red olunması durumunda alacaklıların alacağını tamamen tahsil etmesi imkansız gözükmekle davacı şirketlerin her birinin mevcut teklifinin alacaklılara daha uygun ve daha fazla koşullarda bir imkan sağladığı mahkememizce kabul edilmiştir. Kaldı ki “konkordatonun tasdik edilmesine karşı çıkan bir alacaklının İİK m.305 hükmünde düzenlenen bu şartın sağlanamadığına ilişkin itirazda bulunması halinde, aksinin bu alacaklı tarafından da ispatlanması gerekir. (Selçuk Öztek/Ali Cem Budak/Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku Ankara 2019,Budak/Kale, Sayfa 368)
Oysaki böyle bir olayda ispat yükünü yerine getirmek zorunda olan alacaklıların üzerine düşen yükü yerine getirmedikleri, bu noktada somutlaşmış bir vakıa ve delilin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre davacı şirketler yönünden İİK.m.305/f.2 bend (a) hükmündeki şart gerçekleşmiştir.
Yeri gelmişken ifade etmek gerekir ki her bir davacı şirket ve davacı gerçek kişi … yönünden sunulan konkordato projesinde, genel olarak her bir alacaklı açısından ödeme tarih ve miktarları yönünden eşitlik sağlanmaya çalışılmıştır. Bu noktada her bir davacı şirket ve davacı gerçek kişiden, alacaklı olanlar arasında tasdik olunan konkordato projesinde eşit ve dengeli ödeme yapılması için revize proje alınmış, bu revize proje çerçevesinde de hüküm oluşturulmuştur. Böylelikle en başta sunulan ve kısmen ve az da olsa küçük alacaklılara farklı ödeme yapılmasına dair proje revize edilmiş, Mahkememizce ise bu noktada genel olarak alacaklıların çoğunluğunun lehine olan durum takdir edilmiştir.
“Alacaklı ve alacak miktarının nisabın çok üstünde bir kesim tarafından kabul edilen konkordato projesinde projeye olumlu oy kullanan büyük kesimin kabullerine değer vermek ve sonuca bu düşünceyi hakim kılmak gerekir. (…) Az yukarıda belirtildiği üzere katı uygulanan konkordato kuralları ne alacaklı ne de ekonomiye katılması amaçlanan borçluya fayda sağlamaz. (Yargıtay 15. HD 2021/2083E. 2021/1815K.sayılı ilamı) Bu şekilde somut olayda büyük kesimin kabullerine değer verilmek yanında teklif olunan yeni revize proje çerçevesinde hüküm oluşturulmuş bulunmaktadır.
Yukarıda atıf yapılan Yargıtay kararında işaret olunduğu üzere konkordato projesinde projede olumlu oy kullanan büyük kesimin kabullerine değer verilmesi önem arz etmektedir. Buna göre projede olumlu oy kullanan büyük kesim alacaklıların dahi kabulleri, konkordato tasdik kararının verilmesi ile sonuçlarının doğması ve ödemelerin başlaması yönündedir. Konkordato tasdik yargılamasına başlanılmasının ve hüküm aşamasına gelinmesinin 2022 yılı Ocak ayında olabileceği ihtimali çerçevesinde ilk ödemenin 2022 yılı Ocak ayında başlaması öngörülmüştür. Gerek alınan bilirkişi kurulu raporları, gerek Basın İlan Kurumu nezdinde ilan yapılması için ücret gönderildiği halde ilan yapılmamasının fark edilmesi nedeniyle yeniden ilanın yaptırılmasının sağlanması nedeniyle hüküm 24/05/2022 tarihi itibariyle verilmiştir. Ancak bu durum yukarıda atıf yapılan Yargıtay kararı çerçevesinde tasdik kararı ile birlikte ödemelerin yapılması noktasında projeye olumlu oy kullanan büyük kesim alacaklıların iradelerinin gözardı edilmesini gerektirmemektedir. Bir başka deyişle ödemelerin hükümden sonra hemen başlatılması projeye olumlu oy kullanan büyük kesim alacaklıların kabulleri ile uyumludur. Zaten bu nedenle ilk ödemenin 2012 yılı Ağustos ayında başlanmasına yönelik davacılar vekilinin beyanlarına itibar edilebilmesi mümkün olmadığı gibi konkordato kurumunun ve projenin amaç ve ruhu ile de uyumlu değildir. Kabul oyu kullanmayan alacaklıların dahi hakları bu şekilde korunarak bu alacaklılar yönünden de adil bir dengenin kurulması sağlanmış olacaktır. Bu nedenle kararın verildiği ayı takip eden ilk aydan itibaren ilk ödemenin başlatılması noktasında hüküm oluşturulmuş, alacaklı ve alacak miktarının nisabın üstünde bir kesim tarafından kabulü karşısında bu kesimin kabullerine değer verilmiş, ayrıca nisabın oluşmasında kabul oyu kullanmayanlar açısından ise daha aleyhe bir durumun oluşması engellenmiş, alacaklıların ve alacağın çoğunluğu ile kabul edilen teklif dikkate alınmıştır.
Mahkememizce açıklanan çerçevede projenin tasdik edilmiş olması, konkordato projesine olumlu oy kullanan büyük kesimin kabullerine değer vermek yanında oluşan iradelerini gözardı etmemek sonucunu doğurmaktadır. Bütün ülke ekonomilerinin, Kovid-19 bulaşıcı hastalığı nedeniyle dereceleri farklı olmakla beraber kırılganlaştığı bir dönemde konkordato projesinin mevcut anlaşma çerçevesinde tasdik edilmemesi dosya kapsamına aykırı olacaktır. Kararın verildiği tarihten önce yani 2022 yılı Ocak veya Mayıs ayından itibaren ilk ödemenin başlatılmasına dair bir hüküm fıkrasının oluşturulması ise hükmün infazını imkansız kılacak niteliğinde olduğundan düzeltme yapılması kurumun amacı gereğidir. Bu haliyle Mahkememizce tasdik edilen projenin, mevcut alacaklı beyanları da gözetildiğinde hukuki açıdan tasdikine engel yoktur.
Konkordatonun tasdiki açısından İİK m.305/f.2 hükmü gereği projeyle teklif edilen tutarın borçlunun kaynaklarıyla orantılı olması önem arz eder. 4949 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi borçlunun teklifinin mevcudu ile orantılı olması gerekmekte iken “mevcut” ifadesi yerine daha geniş bir kavram olan “kaynakları” sözcüğü maddeye konulmuştur. (Talih Uyar, Alper Uyar, Cüneyt Uyar, İİK Şerhi, Cilt 2, 2010, Sayfa 3154) Buna göre borçlunun kaynakları ibaresini sadece mevcut olan değil ileride mevcut olması muhtemel gelirleri de kapsayabileceği mahkememizce kabul olunmuştur. Zaten yeni düzenlemede, mahkemenin beklenen hakları dahi dikkate alabileceğinin düzenlenmesi bu düşüncenin doğruluğunu ortaya koymaktadır. Gerek konkordato komiser heyetinin kök ve ek nihai raporları gerek bilirkişi kurulu raporları bir bütün olarak dikkate alındığında, davacı borçlu şirketlerin ve davacı gerçek kişinin halihazırdaki muhtemel gelirleri, halihazırda mevcut kaynakları ve borçlarının dikkate alındığı, buna göre teklif edilen tutarların davacı şirketlerin ve gerçek kişinin kaynaklarıyla orantılı olduğu, konkordato talep eden davacı şirketlerin bilançolarında ikrar veya konkordato sürecinde kabul ettikleri alacakların gerçek borçlara tekabül ettiği, bu durumun kıyasen davacı gerçek kişi … yönünden de geçerli olduğu, davacı borçlu şirketlerin ticari defter incelemelerinde net aktif miktarla birlikte konkordatoya tabi borçların teklif edilen ve kabul edilen konkordato projesi uyarınca iflasa nazaran daha yüksek tutarda olduğu, teklif edilen tutar ile kaynakların orantılı olduğu gerekçeli ve ayrıntılı olarak belirtilmiştir.
Bu arada borç miktarı, tasdik edilen borç ödeme planı ve şekli karşısında beklenen hakların durumuna dair yapılan inceleme sonuçları ve raporlar karşısında, beklenen hakların dikkate alınabilmesi somut olayın özellikleri açısından mümkün değildir. İİK m.305/f.2 bend (b) açısından da tasdik şartı bu suretle davacı şirketler ve gerçek kişi … yönünden oluşmuştur. Özellikle belirtmek gerekir ki davacı borçlu … zaten iflasa tabi kişi konumunda değildir. Öte yandan yargılama aşamasında sunulan 10/01/2022 tarihli rapora göre, borçlu …’ın konkordato tasdik raporunda belirtilen tutarı, hissedar olduğu şirketlerden elde edebileceği muhtemel kar payları ile mevcut gayrimenkullerden karşılayabileceği belirtilmiştir. Bu nedenle bu konuda ayrıntılı irdeleme içermeyen bilirkişi raporuna itibar edilebilmesi mümkün olmamıştır.
Gerek konkordato komiser heyetinin oy birliğiyle hazırlamış olduğu kök ve ek raporların içeriği gerek bilirkişi kurulunun rapor içerikleri dikkate alındığında alacak miktarı ve alacaklı sayısı bakımından, davacı şirketler ve davacı gerçek kişi … yönünden ayrı ayrı gerekli nisap çoğunluğu dikkate alındığında kabul edilmiş bir proje bulunmaktadır. Bu nitelikli oranın sağlanması esnasında oy kullanan alacaklıların kaydı, oy kullanma tarzı ve oluşan çoğunluk kanun hükümlerine uygun olarak gerçekleşmiş olup bu açıdan şikayet konusu olabilecek ciddi bir talep ileri sürülmemiştir. Böylelikle “oyların tanzimi ve ilgili alacaklının bizzat kendisinin mi oy kullandığı yoksa bu hususta oy kullanmaya yetkili temsilci tarafından mı oy kullanıldığı, oyun açık bir şekilde mi belirtildiği ve oyu onaylayan kişinin imzasının bulunup bulunmadığı hususlarının dikkatlice tetkik edilmesi” noktasında da gerekli inceleme yapılmıştır. (Dr. Orhan Eroğlu, Uygulamada Konkordato, Ankara, 2020, sayfa 213) Diğer yandan itiraz eden alacaklı beyanlarında geçen vakıaların bu oranın sağlanmasına engel nitelik taşımadığı anlaşılmaktadır. Buna göre İİK m.305/f.2 bend (c) hükmünde belirtilen şart davacı şirketler ve … yönünden oluşmuştur. Diğer iflâsa tabi olmayan gerçek kişiler yönünde ise gerekli çoğunluk sağlanamamıştır. Bu nedenle … ve …’ın konkordato talepleri red olunmuştur.
Konkordato komiser heyeti raporuna göre, İİK m.305/f.1 bend (d) hükmünde belirtilen alacaklılar ile ilgili olmak üzere davacı şirketler yönünden gerekli teminatların sağlanması zorunludur. Bu noktada konkordato komiser heyetinin gerek kök gerek ek gerekçeli raporları yönünden davacı … A.Ş.yönünden imtiyazlı alacaklılar ve mühlet içinde komiser heyetinin izniyle akdedilmiş sözleşmelerden doğan borcun ifasının teminata bağlanmasını gerektiren gereklilik halinin bulunmadığı gibi davacı … A.Ş.yönünden de aynı hukuki ve fiili durumun söz konusu olduğu, davacı gerçek kişi … yönünden dahi teminat gösterilmesini gerektiren hukuki ve fiili bir durumun mevcut olmadığı, bu haliyle konkordato projesi tasdik olunan davacı şirketler ve davacı gerçek kişi yönünden teminatların sağlanmasına dair bir gereklilik bulunmadığı, bu konuya ilişkin gerek bilirkişi kurulu raporunun gerek konkordato komiser heyetinin raporlarının birbirleriyle uyumlu olduğu, bu itibarla İİK m.305-d hükmü kapsamında bu yöne ilişkin şartın dahi gerçekleştiği anlaşılmıştır. O halde davacı şirketler yönünden ve davacı gerçek kişi … yönünden İİK m.305/f.1 bende (d) hükmünde belirtilen şart dahi gerçekleşmiştir.
Konkordato tasdikinin gerektirmiş olduğu tüm yargılama giderleri ve özellikle konkordato tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harçların da İİK m.305/f.1 bend (e) gereği tamamlatılması gerekir. Buna göre davacı şirketler ve davacı gerçek kişi … yönünden 7101 sayılı Yasanın m.51 hükmüyle değişik Harçlar Kanununa bağlı 1.sayılı tarifeye göre adi alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden binde 2,27; yapılandırma sonunda rehinli alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinde binde 1,13 oranında harcın karşılanması gerekir. Konkordato komiser heyetinin hazırlamış olduğu kök ve ek raporları ve yine bilirkişi kurulu raporları içeriği dikkate alındığında, gerek adi alacaklılar yönünden gerekse rehinli alacaklılar yönünden harçların tamamının depo edildiği, gerekli kayıtların sunulduğu, rehinli alacaklılar yönünden ön görülen 2/3 çoğunluk sağlanmış olduğundan bu konuda dahi tasdik kararı verilmesinin yasal şartlarının tamamının oluştuğu anlaşılmaktadır. Böylelikle davacı şirketler ve davacı gerçek kişi … yönünden, adi alacak ve yine rehinli alacak açısından ödenmesi gereken tutar ve bu tutarlar nedeniyle ödenmesi gereken harç gerekçeli ve denetime elverişli şekilde açıklanmış, mahkememizce harç miktarları denetlenmiştir. Yapılan denetimde davacı … A.Ş.’nin adi alacaklılar için 719.113,12 TL ile rehinli alacaklılar için 63.400,90 TL; yine … A.Ş.’nin adi alacaklılar için 1.235.403,33 TL; …’ın ise 13.063,72 TL tutarında olmak üzere gerekli harç tutarlarını ödedikleri, harç makbuzlarının ayrıca 08/04/2022 tarihli rapora eklendiği anlaşılmıştır. Yine konkordato tasdiki duruşması öncesi konkordato tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri mahkememizce gerek kalem gerek miktarlar itibariyle ayrıntılı olarak hesaplanmış, karar altına alınmıştır. Davacı şirketler ve davacı gerçek kişi … yönünden gerek tasdik harcı gerek yargılama giderleri kalem kalem ve tek tek davacılar vekiline bildirilmiş, davacılar vekili verilen süre içinde davacı şirketler ve … yönünden konkordato tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile adi alacaklılara ve rehinli alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan bedel üzerinden ödenmesi gereken harcı hüküm öncesi mahkememiz veznesine depo etmişlerdir. Hal böyle olunca davacı şirketler ve … yönünden İİK m. 305/f.1 (e) hükmünde öngörülen yasal koşul dahi oluşmuştur.
Yargılama aşamasında itiraz eden … Bankası T.A.O.vekili kardeş olan firmaların birbirleriyle olan yüklü alacakları karşısında toplantı nisabına katılmaları, alacaklıların itiraz etmemeleri karşısında projede aranan çoğunluğu sağladıkları gerekçesiyle aslında projenin kabul edilmediği yönünde itirazda bulunmuşlardır. Oysaki konkordato komiser heyetinin açıklamış olduğu gibi davacı şirketler farklı tüzel kişiliklere sahiptir. “Mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre ise gerek şirketler hukuku gerek muhasebenin temel ilkeleri gözetildiğinde şirketlerin birbirlerinden farklı oldukları hukuki bir gerçekliktir. Zaten irdelendiği üzere her iki şirket var oldukları tarihten itibaren birbirlerine mal alım satım ilişkisini gerçekleştiren grup şirket konumundadırlar. Bu noktada şirketlerin ticari defter ve kayıtların fiktif olduğu yönünde raporlama olmadığı gibi muhasebe kurallarına uygun tutulduğu da açıklamaktadır. Şirket tüzel kişiliklerin gerek muhasebesel gerek işletmesel gerek hukuki anlamda birbirlerinden farklı bulunmaları karşısında diğer alacaklılardan oy kullanma açısından farklı bir statüde oldukları kabul edilemez. Kaldı ki İİK m.302/f.4 hükmü uyarınca alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınamayacak kişiler, kanun koyucu tarafından örneklendirme yoluyla değil sınırlayıcı yani bir başka ifadeyle “tahdidi” olarak sayılmıştır. Kanun koyucunun sınırlı olarak zikrettikleri içinde kalmayan grubun dışlandığı ise yorum bilimi gereğidir. Buna göre bu şirketlerin toplantılarda oy kullanmasına engel hal yoktur. …Bankası T.A.O’nun mevcut itirazları dikkate alındığında, grup firmalar arasında firma faaliyeti açısından bağlılık olması tek başına konkordatonun tasdikine engel oluşturmayacağı gibi süreç içerisinde sunulan raporlar ve alınan bilirkişi raporları dikkate alındığında bu şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının fiktif olduğu yönünde herhangi bir raporlama mevcut değildir. Bilakis komiser heyeti bu konuları da kapsayacak şekilde en baştan itibaren özel olarak görevlendirildikleri halde hileli bir muhasebe işlemine rastlanamadığı yönünde ayrıntılı açıklamalar yapmışlar, kesin mühlete ise bu raporlar dikkate alınarak geçilmiştir. Bu gerçeklik karşısında davacı şirketlerin alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmaları kanun hükmüne uygun olduğu gibi yukarıda açıklanan gerekçelerle dahi uyumludur. O halde …Bankası T.A.O vekilinin itiraz dilekçesindeki beyanlarının kabulü mümkün değildir.
Tasdik duruşmalarına başlandıktan sonra alacaklı … A.Ş.vekili konkordato talep edilmesinin en önemli şartının borçlunun aciz halinde bulunması olduğunu, … A.Ş.’nin aciz halinde olmadığını, bu nedenle davanın reddolunmasını savunmuştur. Öncelikle belirtmek gerekir ki İİK m. 285 f.1 hükmü gereği “borçlarını … vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu … konkordato talep edebilir” şeklindedir. Adı geçen hüküm içeriği dikkate alındığında konkordato talep edenin borçlunun vadesinde ödeyememesi hali borca batıklık hali dışında teknik olarak aciz halinden kaynaklanabileceği gibi ödemelerin tatili nedeninden dahi kaynaklanabilir. Ancak daha önemlisi bu durumun hukuken varlığının ispatlanması zorunlu olmayıp önemli olan ödeyememe tehlikesinin varlığının ispatıdır. Şüphesiz ki bu noktada en azından yaklaşık ispat seviyesinin anlaşılması gerekir. Konkordato komiser heyetinin gerek geçici mühlet aşamasında ve gerekse kesin mühlet aşamasında sunmuş oldukları rapor içerikleri bir bütün olarak dikkate alındığında, konkordato talep edenlerin borçlarını ödeyememe tehlikesi içerisinde olduklarına dair somut veriler açıklanmıştır. Bu itibarla bu yöne ilişkin ön şart gerçekleşmiştir. Hal böyle olunca … A.Ş.vekilinin …Tic. A.Ş.’nin aciz halinde olmaması nedeniyle konkordato talebinin reddi gerektiği yöndeki beyanına itibar edilemez. Bir başka deyişle bir kişi aciz halinde olmamakla birlikte aciz haline düşme tehlikesi altında ise bu durum dahi konkordato talep edebilmek için yeterli bir koşuldur. Kanun koyucunun herhangi bir ayrım gözetmeksizin herhangi bir borçluya tanımış olduğu bu imkanı içtihat yoluyla kapatmak veya yok saymak kanun koyucunun lafzına aykırı olduğu gibi amacına dahi aykırıdır. Hemen belirtmek gerekir ki bu noktada … A.Ş.vekilinin dayanmış olduğu Yargıtay 12. HD’nin 27/01/1983 tarihli kararı 7101 sayılı Kanunun getirmiş olduğu düzenleme öncesidir. Bu nedenle adı geçen karar 7101 sayılı Kanun öncesi yürürlükte olan 2004 sayılı İİK kapsamında oluşturulmuş içtihat olup mevcut kanun değişikliği karşısında somut davada emsal olabilme niteliği bulunmamaktadır. Bu nedenle … A.Ş.vekilinin, …Tic. A.Ş.yönünden konkordato talep edilmesi şartının ileri sürülen nedenle gerçekleşmediği yönündeki beyana dahi itibar edilebilmesi mümkün değildir.
Tasdik yargılamasına başlandıktan sonra … A.Ş.vekili ise müvekkilinin davacı şirketlerden alacaklı olmakla birlikte kötü niyetli bir şekilde alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla bu davanın açıldığını, alacaklının fazlasıyla mağdur olunmasına yol açıldığını, bu nedenle konkordato talebinin bu gerekçelerle reddolunmasını talep etmiştir. İtiraz eden bu alacaklı yönünden hemen belirtmek gerekir ki kanun koyucu İİK m.285 ve devamı hükümlerinde konkordato talebinde bulunulabilmesi için davacıların borçlulara borç ödenmesi veya borcun yapılandırılması noktasında başvuruda bulunmasına dair koşul vakıa öngörmediği gibi konkordato kurumunun amacı ve sürecin işleme tarzı karşısında, böyle bir talepte bulunmasına gerek de bulunmamaktadır. Konkordato talebine başvurulması, talep çerçevesinde mühlet taleplerinin kabulü kural olarak alacaklıların takip hukukundan kaynaklanan hakları başta olmak üzere bazı haklarının kanun gereği sınırlanmasına yol açar. Ancak bu durum, davacıların kanundan kaynaklanan bir hakkını kanun hükümleri çerçevesinde kullanması nedeniyle davacıların haksız olarak konkordato talep ettiğini ve bu konuda kötü niyetli bir şekilde alacaklılarından mal kaçırma amacıyla hareket ettiklerini göstermemektedir. Bu itibarla konkordato talebinin haksız olduğu yönündeki bu itirazlara dahi itibar edilmemiştir.
İtiraz edenler, projeleri kabul edilen davacı şirketler ve davacı gerçek kişinin yeterli mali güçlerinin olmadığına ilişkin somut veri sunmamışlardır. Esasen bu noktada komiser heyetinin de aksine sunduğu bir beyan ve bilgi yoktur.
Yine itiraz eden alacaklının bu alacağının tamamının borçlu tarafından bir bankaya yatırılması noktasında talep etme hakkı mevcut ise de bu konudaki takdir mahkemeye aittir. Somut olay yönünden alacağın bankaya depo edilmesini gerektirir acil ve zorunlu bir durum tespit edilememiştir. Nitekim ve bu nedenle kanunun tanımış olduğu takdir yetkisi çerçevesinde itiraz eden alacaklılar ile ilgili payın bir bankaya yatırılması ile ilgili herhangi bir hüküm oluşturulmamıştır. Bu yönden tüm itiraz eden alacaklılar yönünden dahi aynı kanaat oluşmuştur. Yine konkordato komiser heyeti raporundan ve bilirkişi heyeti raporundan da bu konuya ilişkin farklı bir değerlendirme yapılmasını gerektirir somut bir hal mevcut değildir.
Tasdik yargılamasına başlandıktan sonra davacı borçlulardan alacaklı olanların kayıt dilekçelerinde yer alan miktar esas olmak üzere bilirkişi incelemesi yapılması, İİK m.302/f.6 hükmü çerçevesinde çekişmeli alacaklara ilişkin ayrıntılı olarak araştırma yapılmış olması karşısında mahkememizce kesin olmak üzere karar verilmiştir. Gerek konkordato komiser heyeti raporu ve gerek açıklanan yönteme göre yapılan bilirkişi incelemesi sonrasında hazırlanan raporları, incelemeler tarafların dinlenilme hakları kısıtlanmaksızın, konkordato prosedürüne uygun olarak gerçekleştirilmiş olduğundan oylamanın ve çoğunluğun davacı şirketler ve gerçek kişi … yönünden konkordato tasdikine engel bir niteliği bulunmamaktadır.
İtiraz eden alacaklılar beyanlarıyla konkordato tasdikine yönelik itirazda bulunmuş iseler de tasdik yargılamasına başlandıktan sonra konkordato komiser heyetinden alınan ek raporlar ve özellikle tasdik şartlarına ilişkin olmak üzere bilirkişi kurulunun sunmuş olduğu raporlar karşısında, davacı şirketler ve davacı gerçek kişi … yönünden gerekli şartların oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu suretle İİK m.305 hükmünde belirtilen şartlar yönünden gerek konkordato komiser heyetinin ek raporları gerek bilirkişi kurulunun ayrıntılı raporu Mahkememizce açıklanan gerekçe karşısında uyum içinde olmakla bu raporlara itibar etmeye engel bir durumun varlığı ispatlanamamıştır. Öte yandan konkordato komiser heyeti ve bilirkişi raporları dikkate alındığında sunulan belge ve kayıtlara göre nisap çoğunluğunun sağlandığı tereddütsüz olup mevcut kaynaklara göre projenin başarıya ulaşacağı gerekçeli olarak açıklanmıştır.
Somut olayda konkordato kurumunun şartları ve amaçları karşısında davacı olan şirketlerin ve davacı gerçek kişi …’ın, alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiği noktasında da açık, inandırıcı, somutlaştırılmış bir delil ise yoktur.
Doktrinde “konkordato neticesinde ellerine geçecek tutarın iflas tasfiyesi sonucunda ellerine geçecek tutardan fazla olacağının her hangi bir alacaklı tarafından iddia edilmesi halinde bu iddiayı ileri süren alacaklının iflasın alacaklılar bakımından konkordatoya nazaran daha avantajlı olduğunun ispat etmesi gerektiği” vurgulanmıştır. (Selçuk Öztek/Ali Cem Budak/Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku Ankara 2019,Budak/Kale, Sayfa 527) Somut davada itiraz eden alacaklılarca ortaya konulmuş böyle bir ispat durumu da bulunmamaktadır.
Davacı şirketler ve davacı gerçek kişi …’ın konkordato talebi yönünden, itiraz eden tüm alacaklıların ileri sürdükleri vakıalar var ise de sonuç olarak konkordato tasdikine engel olabilecek somutlaştırdıkları bir delil ve deliller zincirinin olmadığı Mahkememizce kabul edilmiştir. “İspat hukuku şekli hukukun içinde yer alsa da, ispat yükü maddi hukuk tarafından belirlenir(…) Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıalarının, iddialarının doğru olduğu veya karşı tarafın iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlamak amacı ile çekişmeli vakıalar ile ilgili deliller sunarak gerçekleştirdikleri bir hukuki faaliyettir. Delil ikame yükü ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde hakimin aleyhte karar verme tehlikesini ortadan kaldırmak amacı ile tarafların delil ikamesi faaliyeti ile kendi vakıa iddialarının doğruluğu veya karşı taraf iddialarının yerinde olmadığı yolunda hakimde kanaat oluşturmasıdır. (Bilge Umar, İspat Yükü Kavramı ve Bununla İlgili Bazı Kavramlar, İÜHFM, 1962, Cilt: 3, Sayfa: 792).” Sonuç olarak itiraz eden alacaklıların davacı şirketler ve davacı … yönünden tasdikin şartlarının oluşmadığı noktasında ispatlayabildikleri bir hal yoktur.
Bu şartlarda konkordato tasdik şartlarını yerine getiren davacı şirketler ve davacı gerçek kişi … yönünden yapılan incelemede, itiraz eden alacaklıların itirazlarının mahkememizce kabul olunmasını gerektirecek bir ispat durumu olmadığı gibi kanuni çoğunluk tarafından kabul edilen teklifin içeriği, özellikle borçların ödeme süresi, ödenecek miktarlar ile ilgili ayrıntı olması karşısında İİK m.305 hükmünde belirtilen yasal koşulların oluşması nedeniyle konkordato projesinin mahkememizce tasdik olunması pandemi nedeniyle gerçekleşen ve bütün dünya ekonomisini çok olumsuz etkileyen ekonomik süreç karşısında hakkaniyet icabıdır.
Ayrıca davacı … A.Ş.yönünden rehinli alacaklılar ile ilgili İİK m.308/h bendi uyarınca yapılandırma teklifinin mevcut olduğu ve gerekli çoğunluğun sağlandığı yukarıda irdelenmiştir. Buna göre davacı borçlu şirket ile rehinli alacaklılar arasında yapılan, rehinli alacaklıların yeniden yapılandırılmasına dair anlaşma içerikleri ve ödeme planları mahkememizce yapılan görevlendirme çerçevesinde konkordato komiser heyetinin hazırladığı rapor ve eklerinde açıklanmıştır. Bu çerçevede ise İİK m.308/h uyarınca 17/08/2020 tarihli protokole ilişkin ödeme planı çerçevesinde proje tasdik edilmiştir. Zaten ödemeler dahi yargılama süresi içinde önemli tutarda gerçekleştirilmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı olan … ŞİRKETİ, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı olan … ŞİRKETİ ve … T.C.kimlik numaralı …’ın konkordato projesinin İİK m.305 hükmü uyarınca ayrı ayrı tasdikine, tüm davacı şirketler ve davacı gerçek kişi … yönünden İİK m.306 hükmü uyarınca ve 23/03/2022 tarihli revize proje gereği konkordatoya tabi adi borçlarının tamamının, herhangi bir faiz işletilmeksizin ve herhangi bir indirim yapılmaksızın 48 aylık vadede, her yıl borçların %25’i ödenmek ve ilk ödeme 2022 yılı Haziran ayından başlamak ve aylık taksitler halinde ve 48 aylık dönemde olmak ödenmek üzere aylık taksit ödemelerinin, konkordatoya tabi tüm adi alacaklılara ödenmesine, davacı borçlu … ŞİRKETİ’nin rehinli alacaklısı olan … A.Ş.’ye olan borçlarının İİK m.308/h uyarınca yapılandırılması karşısında, 17/08/2020 tarihli protokole ilişkin ödeme planı çerçevesinde projenin tasdikine, bu suretle rehinli alacaklı … A.Ş. ile davacı borçlu … ŞİRKETİ arasındaki projenin tasdik olunmasına, davacı … ŞİRKETİ ve davacı gerçek kişi …’ın rehinli alacaklısı olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, konkordato tasdik kararının kesinleşmesine gerek olmaksızın konkordato tasdikinin 24/05/2022 günü saat: 16:15 itibariyle sonuç doğurmasına, davacılar … ŞİRKETİ, … ŞİRKETİ, davacı gerçek kişi … lehine mahkememizce verilen tüm tedbir kararlarının ve tüm mühlet kararlarının tasdik karar tarihi olan 24/05/2022 günü saat: 16:15 itibariyle kaldırılmasına, konkordato komiserlerinin görevlerine 24/05/2022 günü saat 16:15 itibariyle son verilmesine; hak edilen ücretin komiserlere görev süresi ile orantılı olarak ödenmesine, mevcut alacak miktarı, alacaklı sayısı ve proje içeriği karşısında İİK m.306 hükmü çerçevesinde tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini alması amacıyla aynı zamanda komiserlik tecrübesi olan SMMM …’ın kayyım olarak tayin edilmesine, kayyım …’a kayyımlık görevi süresi boyunca her ay ve aylık ücret olarak 3.000,00×3=9.000,00 TL ücret takdir edilmesine, kayyım ücretinin her ayın en son iş günü itibariyle davacı borçlu şirketler ve davacı gerçek kişi … tarafından ayrı ayrı ve aylık 3.000,00 TL olarak Mahkememiz veznesine ödenmesine, bu suretle kayyıma gerekli ödemelerin yapılmasına, kayyımın görevinin 24/05/2022 günü saat 16:15’den itibaren başlamasına, kayyımın, işletmelerinin durumu ve proje uyarınca, davacı borçlu şirketlerin ve davacı gerçek kişi …’ın ödeme kabiliyetinin muhafaza edip etmediği konusunda ve iki ayda bir tasdik kararını veren mahkememize gerekçeli raporunu sunmasına, konkordato projesi tasdik olan borçluların mallarının mahkememizce satışına ve satış sonucunda elde edilen bedellerin ise bloke olunmasına yargılama aşamasında karar verilmiş olmakla, projesi kabul edilen davacı borçlular aleyhine açılmış hesaplarda bulunan satışa ilişkin meblağların tamamının, proje kapsamındaki konkordatoya tabi adi borçların ödenmesi için kullanılmasına; bu amaç ile bu meblağların kayyım …’ın gözetim ve denetiminde kullandırılmasına, kayyımın bu konularla ilgili konkordato projesi kabul edilen davacıları ve meblağların bloke edildiği bankaları bilgilendirmesine, ayrıca tüm bu hususların, huzurda bulunan davacılar vekiline ihtarına, davacı borçlu … ŞİRKETİ, … ŞİRKETİ, davacı gerçek kişi …’nın, İİK m.307 hükmü uyarınca rehinli malların muhafaza ve satışıyla finansal kiralama konusu malların iadesinin ertelenmesine dair talebinin projede bulunmaması ve yasal koşulların oluşmaması nedeniyle reddine, davacı şirketler ve gerçek kişi … yönünden telafisi imkansız bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla ve takdiren İİK m.308/b hükmü uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payların bir banka hesabına yatırılmasına dair karar verilmesine yer olmadığına, davacı şirketler ve gerçek kişi … yönünden İİK m.308/b hükmü gereği çekişmeli alacaklara isabet eden payların bir banka hesabına yatırılmasına dair ara karar oluşturulmadığından çekişmeli alacaklılara dava açmaları için ayrıca süre verilmemesine, davacı şirketler ve gerçek kişi … yönünden, İİK m.308/c hükmü uyarınca bağlayıcı hale gelen konkordatonun, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olduğuna, 206’ncı maddesinin birinci fırkasında yazılı imtiyazlı alacaklar, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ve 6183 Kanun kapsamındaki amme alacakları hakkında İİK m.308/c-f.2 hükmünün uygulanmamasına, komiser heyetinin hazırlamış olduğu 08/04/2022 tarihli raporunun hazırlandığı 08/04/2022 tarihi itibariyle … ŞİRKETİ’nin rehin alacaklısı konumunda olan … T.A.Ş.’ye 35.801.554,56 TL ödendiğinden, bu miktara isabet eden kısım yönünden hüküm tarihi itibariyle fazla yatan miktar durumundaki 40.455,75 TL harcın talep halinde davacıya derhal iade olunmasına, davacı şirketler ve davacı gerçek kişi … yönünden, konkordato komiserlerinin görevlerinin sona erdiğinin … Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine, davacı şirketlerin ve davacı gerçek kişi …’ın konkordato talepleriyle ilgili hüküm fıkrasının İİK m.288 hükmü uyarınca daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan Tapu Müdürlüğüne, Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Vergi Dairesine, Gümrük Ve Posta İdarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, Türkiye Katılım Bankalar Birliğine, … Ticaret Odasına, … Sanayi Odasına, …’a, Sermaye Piyasası Kurulu olmak üzere gerekli yerlere ayrı ayrı bildirilmesine, davacı borçlular … T.C. kimlik numaralı …, … T.C. kimlik numaralı …’nın konkordato tasdik talebinin, şartlar oluşmadığından reddine, davacı gerçek kişiler hakkında şartları oluşmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına, adı geçen davacı gerçek kişiler … ve … yönünden mahkememizce verilmiş olan tüm mühlet kararlarının ve tedbir kararlarının 24/05/2022 günü saat 16:15 itibariyle tümden kaldırılmasına, adı geçen davacı gerçek kişiler … ve … yönünden, 24/05/2022 günü saat 16:15 itibariyle konkordato komiserlerinin görevlerine ayrı ayrı son verilmesine; hak edilen ücretin komiserlere görev süresi ile orantılı olarak ödenmesine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-1-)… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı olan … ŞİRKETİ, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı olan … ŞİRKETİ ve … T.C.kimlik numaralı …’ın konkordato projesinin İİK m.305 hükmü uyarınca ayrı ayrı tasdikine,
Tüm davacı şirketler ve davacı gerçek kişi … yönünden İİK m.306 hükmü uyarınca ve 23/03/2022 tarihli revize proje gereği konkordatoya tabi adi borçlarının tamamının, herhangi bir faiz işletilmeksizin ve herhangi bir indirim yapılmaksızın 48 aylık vadede, her yıl borçların %25’i ödenmek ve ilk ödeme 2022 yılı Haziran ayından başlamak ve aylık taksitler halinde ve 48 aylık dönemde olmak ödenmek üzere aylık taksit ödemelerinin, konkordatoya tabi tüm adi alacaklılara ödenmesine,
Davacı borçlu … ŞİRKETİ’nin rehinli alacaklısı olan … A.Ş.’ye olan borçlarının İİK m.308/h uyarınca yapılandırılması karşısında, 17/08/2020 tarihli protokole ilişkin ödeme planı çerçevesinde projenin tasdikine, bu suretle rehinli alacaklı … A.Ş. ile davacı borçlu … ŞİRKETİ arasındaki projenin tasdik olunmasına,
Davacı … ŞİRKETİ ve davacı gerçek kişi …’ın rehinli alacaklısı olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Konkordato tasdik kararının kesinleşmesine gerek olmaksızın konkordato tasdikinin 24/05/2022 günü saat: 16:15 itibariyle sonuç doğurmasına,
2-Davacılar … ŞİRKETİ, … ŞİRKETİ, davacı gerçek kişi … lehine mahkememizce verilen tüm tedbir kararlarının ve tüm mühlet kararlarının tasdik karar tarihi olan 24/05/2022 günü saat: 16:15 itibariyle kaldırılmasına,
3-Konkordato komiserlerinin görevlerine 24/05/2022 günü saat 16:15 itibariyle son verilmesine; hak edilen ücretin komiserlere görev süresi ile orantılı olarak ödenmesine,
4-Mevcut alacak miktarı, alacaklı sayısı ve proje içeriği karşısında İİK m.306 hükmü çerçevesinde tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini alması amacıyla aynı zamanda komiserlik tecrübesi olan SMMM …’ın kayyım olarak tayin edilmesine,
Kayyım …’a kayyımlık görevi süresi boyunca her ay ve aylık ücret olarak 3.000,00×3=9.000,00 TL ücret takdir edilmesine,
Kayyım ücretinin her ayın en son iş günü itibariyle davacı borçlu şirketler ve davacı gerçek kişi … tarafından ayrı ayrı ve aylık 3.000,00 TL olarak Mahkememiz veznesine ödenmesine,
Bu suretle kayyıma gerekli ödemelerin yapılmasına,
5-Kayyımın görevinin 24/05/2022 günü saat 16:15’den itibaren başlamasına,
6-a)Kayyımın, işletmelerinin durumu ve proje uyarınca, davacı borçlu şirketlerin ve davacı gerçek kişi …’ın ödeme kabiliyetinin muhafaza edip etmediği konusunda ve iki ayda bir tasdik kararını veren mahkememize gerekçeli raporunu sunmasına,
b)Konkordato projesi tasdik olan borçluların mallarının mahkememizce satışına ve satış sonucunda elde edilen bedellerin ise bloke olunmasına yargılama aşamasında karar verilmiş olmakla, projesi kabul edilen davacı borçlular aleyhine açılmış hesaplarda bulunan satışa ilişkin meblağların tamamının, proje kapsamındaki konkordatoya tabi adi borçların ödenmesi için kullanılmasına; bu amaç ile bu meblağların kayyım …’ın gözetim ve denetiminde kullandırılmasına,
c)Kayyımın bu konularla ilgili konkordato projesi kabul edilen davacıları ve meblağların bloke edildiği bankaları bilgilendirmesine,
d)Ayrıca tüm bu hususların, huzurda bulunan davacılar vekiline ihtarına,
7-Davacı borçlu … ŞİRKETİ, … ŞİRKETİ, davacı gerçek kişi …’ın, İİK m.307 hükmü uyarınca rehinli malların muhafaza ve satışıyla finansal kiralama konusu malların iadesinin ertelenmesine dair talebinin projede bulunmaması ve yasal koşulların oluşmaması nedeniyle reddine,
8-Davacı şirketler ve gerçek kişi … yönünden telafisi imkansız bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla ve takdiren İİK m.308/b hükmü uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payların bir banka hesabına yatırılmasına dair karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı şirketler ve gerçek kişi … yönünden İİK m.308/b hükmü gereği çekişmeli alacaklara isabet eden payların bir banka hesabına yatırılmasına dair ara karar oluşturulmadığından çekişmeli alacaklılara dava açmaları için ayrıca süre verilmemesine,
10-Davacı şirketler ve gerçek kişi … yönünden, İİK m.308/c hükmü uyarınca bağlayıcı hale gelen konkordatonun, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olduğuna,
206’ncı maddesinin birinci fırkasında yazılı imtiyazlı alacaklar, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ve 6183 Kanun kapsamındaki amme alacakları hakkında İİK m.308/c-f.2 hükmünün uygulanmamasına,
11-Komiser heyetinin hazırlamış olduğu 08/04/2022 tarihli raporunun hazırlandığı 08/04/2022 tarihi itibariyle … ŞİRKETİ’nin rehin alacaklısı konumunda olan … T.A.Ş.’ye 35.801.554,56 TL ödendiğinden, bu miktara isabet eden kısım yönünden hüküm tarihi itibariyle fazla yatan miktar durumundaki 40.455,75 TL harcın talep halinde davacıya derhal iade olunmasına,
12-Davacı şirketler ve davacı gerçek kişi … yönünden, konkordato komiserlerinin görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine,
13-Davacı şirketlerin ve davacı gerçek kişi …’ın konkordato talepleriyle ilgili hüküm fıkrasının İİK m.288 hükmü uyarınca daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan Tapu Müdürlüğüne, Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Vergi Dairesine, Gümrük Ve Posta İdarelerine, … Birliğine, …Birliğine, … Ticaret Odasına, … Sanayi Odasına, …’a, Sermaye Piyasası Kurulu olmak üzere gerekli yerlere ayrı ayrı bildirilmesine,
II-1-)Davacı borçlular … T.C. kimlik numaralı …, … T.C. kimlik numaralı …’nın konkordato tasdik talebinin, şartlar oluşmadığından reddine,
Davacı gerçek kişiler hakkında şartları oluşmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına,
Adı geçen davacı gerçek kişiler … ve … yönünden mahkememizce verilmiş olan tüm mühlet kararlarının ve tedbir kararlarının 24/05/2022 günü saat 16:15 itibariyle tümden kaldırılmasına,
2-Adı geçen davacı gerçek kişiler … ve … yönünden, 24/05/2022 günü saat 16:15 itibariyle konkordato komiserlerinin görevlerine ayrı ayrı son verilmesine; hak edilen ücretin komiserlere görev süresi ile orantılı olarak ödenmesine,
3-Adı geçen davacı gerçek kişiler yönünden, konkordato komiserlerinin görevine son verildiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine,
4-Davacı gerçek kişilerin konkordato talebinin ret olunduğunun, tüm mühlet ve tedbir kararlarının kaldırıldığının, konkordato komiserlerinin görevlerine son verildiğinin daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan Tapu Müdürlüğüne, Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Vergi Dairesine, Gümrük Ve Posta İdarelerine, … Birliğine, …Bankalar Birliğine, …Odasına, … Odasına, …’a, Sermaye Piyasası Kurulu olmak üzere gerekli yerlere ayrı ayrı bildirilmesine,
III-Bu dava nedeniyle alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40TL’den mahsubu ile kalan 36,30 TL’nin davacılardan müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına ve konkordato tasdik harcı davacı şirketler ve davacı gerçek kişi … yönünden alınmış olmakla yeniden alınmasına yer olmadığına,
IV-Davacılar tarafından harcanan giderlerin davacılar üzerinde bırakılmasına,
V-Artan avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
Dair, konkordato hakkında verilen karara karşı konkordato talep eden davacılar yönünden kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar yönünden ise tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.24/05/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip