Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/565 E. 2020/122 K. 28.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/565
KARAR NO : 2020/122

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 26/09/2019
KARAR TARİHİ : 28/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan konkordato davasının yapılan açık yargılaması sonunda ve HSK Genel Sekreterliği’nin 23/03/2020 tarihli ve Kovid-19 hastalığı nedeniyle aldığı tedbirler,yine HSK kararı çerçevesinde 01/06/2020 tarihi itibariyle kısmen dahi olsa normal çalışma düzenine geçilmesi ve müzakere yapılması imkanına kavuşulması sonrası;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili şirketin içinde bulunduğu kriz ortamından kurtularak borçlarını ödeyebilecek konuma gelmesi için kaynak olarak sermaye artırımı, ticari faaliyet sonucu elde edilecek net kar ve verimlilik ile tasarruf tedbirleri yapmayı öngördüğünü, müvekkil şirketin ortağı tarafından likit sıkıntısının aşılması için 5.000.000,00 TL sermaye artışı yapılacağını, sermayenin tamamının en geç 03/03/2020 tarihine kadar şirket ortağı tarafından nakden ödeneceğini ,bu şekilde mali durumun iyileştirilmesinin yöntem olarak benimsendiğini, şirketin konkordatoya tabi alacaklılar ile müvekkil şirketin alacaklarından %20 indirim talep ederek bu borçları konkordato projesinin tasdikini takip eden 36 ay içinde eşit taksitlerle ödemeyi öngördüğünü ,bu çerçevede geçici mühlet kararı verilmesini, sonuç olarak geçici mühletin uzatılmasını ,akabinde bir yıllık kesin mühlet ve yine akabinde altı ay uzatım kararı verilerek konkordatonun tasdikine dair karar verilmesini talep etmiştir.
Dava İİK .286 vd hükümlerinden kaynaklanan konkordato talebine ilişkindir.
İİK m.286 vd.hükümleri çerçevesinde konkordato müessesinin dürüst borçlular tarafından talep olunabileceğine dair normatif bir düzenleme mevcut olmasa dahi doktrinde de kabul olunduğu üzere konkordato esasen elinde olmayan nedenlerle, işleri iyi gitmeyen ve mali durumu bozulmuş olan, dürüst borçluları korumak için kabul edilmiş bir müessesedir.
Nitekim 15/03/2018 değişikliği öncesinde hukukumuzda mevcut olan konkordato kurumuna ilişkin yapılan çalışmalarda da “mehil kararından itibaren borçlu,komiserin nezareti altındadır.Bu süre içinde borçlunun davranışları mühim olduğu gibi tahkik edilen mali durumu,bilanço ve hesapları itibariyle birçok kusurların meydana çıkması da mümkündür.Bazen,alacaklıların müracaat veya itirazda bulunmaları sayesinde borçlunun (bilinmeyen taraflarının) açığa çıkması ve komiserin aydınlatılması da ihtimali dahilindedir.İşte borçlu,bu süzgeçten geçip alacaklıların zararına olarak doğruluk haricinde,pek büyük hiffetle hiçbir iş yapmadığı takdirde hüsniyet bakımından konkordatoya ehil ve layık sayılır.(Enver Buruloğlu-Yuda Reyna,Konkordato Hukuku ve Tatbikat, İstanbul,1968,Sayfa 58)
Davacı gerçek kişi yönünden davanın kesin yetki nedeniyle ayrılması sonrası,davacı şirket yönünden yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı şirket hakkında öncelikle üç aylık geçici mühlet,akabinde 03/01/2020 tarihinden itibaren iki aylık süre ile geçici mühlet verilmiş ve akabinde kesin mühlete geçilip geçilmeyeceği hususuna dair komiser heyeti raporunu sunmuştur.
Komiser heyeti 07/02/2020 tarihli raporunda,önceki raporda tespit edildiği üzere, davacı şirketin 30.09.2019 tarihli rayiç değerli özvarlık hesabına göre borçlarının, varlıklarının 6.292.997,80 TL tutarında geçtiğini, yani şirketin borca batık durumda olduğunun tespit edildiğini, kaydi özvarlık tutarının 31.12.2019 tarihli mali tabloda negatif olarak devam ettiği göz önüne alındığında, davacı şirketin güncel mali tablolara göre de, borca bataklığının devam etmekte olduğunu, konkordatonun başarılı olabilmesi için ön projede belirtilen 5.000.000 TL’lik sermaye artışının yapılması ve davacı şirketin en büyük borçlusu olan ve konkordato kesin mühleti içerisinde yer alan …Ticaret Ltd. Şti.’deki alacaklarını tahsil etmesi gerektiğinden ve her ne kadar ön projeye göre 5.000.000,00 TL’lik nakit sermayenin tamamının en geç 03.03.2020 tarihine kadar gerçekleştirileceği ifade edilse de ön projede yer alan nakit akım tablosuna göre söz konusu artırım tutarının 31.12.2019 tarihine kadar yapılacağını,nakit akım tablolarının bu plan dahilinde oluşturulduğunu, ancak inceleme dönemini oluşturan 31.12.2019 itibarı ile şirketin ön projede öngörmüş olduğu sermaye artırımını (ön projede 2019 sonuna kadar yapılması öngörülmesine rağmen) gerçekleştirmediğini, konkordato sürecinde bulunan davacı şirketin ön projede öngörmüş olduğu ciro ve faaliyet karlılığını yakalamaktan uzak olduğunu,2019 yılının son dört aylık verisi göz önüne alındığında şirketin ön projede belirtildiği gibi 2020 ve devamı yıllarda öngördüğü satış ve karlılığı yakalamasının mümkün görünmediğini, ön projede yer alan nakit akım tablosunda; senet ve cari alacakların tahsilinin nakit akış tablosunda 31.12.2019’a kadar yapılacağı belirtildiği halde inceleme dönemini oluşturan 31.12.2019 tarihli mali tablolarda bu öngörünün de gerçekleşmediğini,konkordato kapsamında borçlarını ödeyebilmesi için öngörülen kaynaklardan (sermaye artışı, senet – ticari alacak tahsili – faaliyet karı – ciro öngörüsü) hiçbirisini gerçekleştiremeyen şirketin mevcut durumu dikkate alındığında, konkordato borçlusu şirketin kesin mühlete geçişi hususunda görüşlerinin olumsuz olduğunu denetime elverişli şekilde açıklamıştır.
Davacı şirket hakkında komiser heyeti tarafından düzenlenen rapor içeriğine göre; davacı şirketin kesin mühlete geçilmesi noktasındaki görüşünün olumsuz olduğunun gerekçeli olarak açıklandığı gibi davacı şirket yetkilisinin huzuru ile düzenlenen 29/01/2020 tarihli tutanak içeriğine göre de projede ön görülen sermaye artırımı konusunda yeterli imkanın olmadığı kayden sabittir.
İcra ve İflas Kanunu’nun m.292/f.1 hükmü iflasa tâbi borçlu hakkında verilen geçici veya kesin mühletin hangi şartlarda kaldırılarak iflasının açılacağını dört bent halinde düzenlemektedir. Buna göre:
“a) Borçlunun malvarlığının korunması için iflâsın açılması gerekiyorsa.
b) Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa.
c) Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa ya da borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiği anlaşılıyorsa.
d) Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse” borçlunun iflasına re’sen karar verilebilecektir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 292’nci maddesinin birinci fıkrası, madde gerekçesinde de belirtildiği gibi borçlunun mali durumunun düzeltilmesinin mümkün olup olmadığı veya tasdikin sağlanıp sağlanamayacağı noktaları dikkate alınarak yorumlanmalıdır. Öğretide de benimsendiği gibi işletmenin devamına izin verilmesi önemli ve hissedilir ölçüde aktifleri azaltıyor ve/veya pasifleri arttırıyorsa ve bu durum konkordato süreci içinde geri dönüşü mümkün olmayan bir varlık-borç dengesizliğine yol açma ihtimalini gösteriyorsa iflas açılmalıdır. (Budak/Tunç Yücel, Öztek-Yeni Konkordato Hukuku,2018,Ankara,m.292, no.8)
Ne var ki iflasın derhal açılması “son çare” olmalıdır. Eğer daha uygun tedbirlerle maddede gösterilen riskler aşılabiliyorsa o tedbirlerin uygulanması tercih edilmelidir (Budak/Tunç Yücel, Öztek-Yeni Konkordato Hukuku,2018,Ankara,m.292, no.8)
Hal böyle olunca konkordatonun ana amaçlarından birisi alacaklıları iflasa göre alacaklarını daha uygun şartlarla tahsil edebilmeleri noktasında gerekli şartların oluşturulması,ayrıca işletmenin faaliyetlerine mümkün olduğu takdirde devam etmesi,bu çerçevede konkordato projesinin başarıya ulaştırılması olduğu göz ardı edilemez.
Yine konkordato talep eden davacı borçlunun konkordato talep ederken alacaklıları zarara uğratma amacı ile hareket etmelerinin engellenmesi amacıyla 2004 sayılı İİK m.292/f.1-bend(c) hükmü ile kanun koyucu açıkça düzenleme yapmış,borçlunun alacaklıların zarara uğratma amacı ile hareket ettiğinin anlaşılması durumunda bu durumu kesin mühletin kaldırılması, konkordato talebinin reddi ve hatta davacı borçlu tacir ise iflas nedeni dahi saymıştır.Bu noktada kanun koyucunun,konkordato talep eden davacı borçlu lehine İİK m.294 hükmünde belirtmiş olduğu takip yasağı başta olmak üzere birçok lehe düzenlemeler getirmiş olması ve bu hükümlerin uygulanmasının davacı borçlular tarafından talep olunması imkanının kötüye kullanılmaması da esastır.
Özellikle konkordato ile alacaklılar iflâsın gerektirdiği masrafları yapmadan ve dolayısı ile, daha fazla ölçüde alacaklarını elde ederler. 4949 sayılı Kanun ile 2003 yılında yapılan değişiklik sonucunda «alacaklılara da konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteme hakkı» tanınarak «borçlu ile alacaklılar» arasında eşitlik sağlanmış, başka bir deyişle bu suretle konkordatoda «borçlu ile alacaklıların menfaatleri eşit olarak» gözetilmiştir.Bu eşitliği bozmaya yönelik her türlü çabanın,hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup olmadığı irdelenmelidir.
Bu durumda kanunun konkordato talep eden davacı borçluya,konkordato talep etme ve kanunun kendisine tanıdığı imkanlardan yararlanma imkanını kayıtsız,şartsız ve sınırsız olarak verdiği kabul olunamaz.Zira yukarıda açıklandığı,üzere hakkın kötüye kullanılması hukuk düzeni tarafından korunamaz.Hakim,yukarıda belirtilen yasa maddeleri gereğince yasadaki boşluğu,objektif iyi niyet kuralları çerçevesinde doldurmak zorundadır.Konkordato kurumu açısından kanun boşluğu olmak bir tarafa,kanun koyucu açıkça alacaklıları zarara uğratma amacına dönük konkordato taleplerinin engellenmesi yönünde de açık düzenleme getirerek konuya dikkat çekmiştir.
Konkordato komiser heyetinin 07/02/2020 tarihli raporunun içeriği ve ekindeki tutanak dikkate alındığında davacı şirketin konkordato projesinde öngörülmesine rağmen sermaye artışı ile ilgili davacı şirketi bağlayacak somut bir adımın ve ön önemlisi sermaye artışının yapılmadığı,bu hususun kesin açık şekilde ortaya konulduğu,ayrıca bu şartlarda davacı şirketin konkordato projesinin gerçekleşmesi açısından önem arz eden sermaye artışına ait kaynağın nereden ve nasıl gerçekleşeceğine dair başkaca hiçbir açıklamanın yapılmadığı dahi sabittir.
Esasen davacı şirketin halihazırda öz sermayesinin -6.292.997,00 TL olduğu,bu miktarın şirketin hali hazırdaki mevcut borçları dikkate alındığında ciddi bir oran teşkil ettiği, mevcut projeye rağmen projenin gerçekleşmesi açısından büyük önem arz eden 5.000.000,00 TL nakit sermaye artışının yapılan tüm uyarılara rağmen ve belirtilen sürelerde gerçekleştirilmediği, komiser heyeti raporuna göre konkordato kapsamında borçların ödenebilmesi için ön görülen kaynaklardan yani sermaye artışı,senet-ticari alacak tahsili,faaliyet karı-ciro öngörüsü yönünden gerekli kaynakların temin edilemediği,esasen aksine hiçbir farklı bir beyanın dahi ön sürülmediği açıktır.Bu hali ile konkordatonun başarıya ulaşamayacağı açıktır.
Hal böyle olunca İİK m.292 hükmü dikkate alındığında davacı yönünden konkordato projesinin davacı şirket yönünden başarıya ulaşamayacağı yapılan mali ve finansal analizden anlaşılmaktadır.Daha da önemlisi konkordato komiser raporu bir bütün olarak gözetildiğinde mevcut açık kaynak yetersizliğine rağmen sürecin devam etmesinin alacaklıların alacağına katkı sağlayamayacağı da tespit edilmiştir.Bu yapılan tespite göre nitelik ve nicelik olarak projede belirtmiş olduğu kaynakları belirtilen sürelerde temin edemeyen, komiser heyeti raporuna rağmen bu noktada ciddi ve somut adım atmayan davacı şirketin,dayandığı proje ile mahkememizden geçici mühlet kararı alması durumu ise ayrıca davacı şirketin,alacaklıları zarara uğratma amacı ile hareket ettiği yönünde mahkememizde kanaat doğurmuştur.Esasen bu kanaat komiser heyetinin raporundaki tespitler ile dahi uyum içindedir.
Nitekim mahkememezin 2018/820E.2018/1354K.sayılı ilamı ve bu ilamı istinaf yolu ile denetleyen İstanbul BAM 17.HD.2019/520 E.2019/1562K.sayılı ilamında da “kesin mühlet aşamasına geçilmeden önce hazırlanmış olan nihai raporda da konkordato ön projesinin beyan edildiği şekli ile gerçekleşmesinin mümkün görülmediği görüşüne yer verildiği,diğer yandan, daha yüksek tutarlı bir sermaye artışı ve revize edilmiş bir proje ile mümkün olabileceği belirtilmişken, davacı tarafça bu konuda somut bir adım atılmamış olduğu,bu durumda sermaye artışının yerine getirildiğine dair bir delil veya iddianın da mevcut olmadığı”şartları karşısında davacı şirket lehine kesin mühlet verilmemesi,verilen geçici mühletin kaldırılması yönünde uygulama yapılmış olup mevcut uygulama da somut olay açısından emsal niteliktedir.Gerek mahkememizin ve gerek mahkememiz kararı ile uyumlu BAM’ın uygulamasından, somut olay açısından vazgeçilmesini gerektirir hukuki ve fiili bir durum ise bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere davacı şirketin rayiç değerlere göre borca batık olduğunun ve davacı şirketin konkordato talebinin başarıya ulaşmayacağının ise anlaşılması,yine borçlunun alacaklıları zarara uğratmak amacı ile hareket ettiğinin, mahkememizce kabulü karşısında ve İİK m.292 hükmünün,İİK m.287/f.5 hükmü uyarınca geçici mühlet aşamasında dahi uygulanmasının gerekmesi nedeniyle mahkememizce verilen geçici mühletlerin kaldırılması ve davacı şirketin konkordato talebinin reddi ile iflasına karar verilmesi yasal açıdan zorunluluk arz etmektedir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacı … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … LİMİTED ŞİRKETİ tarafından ileri sürülen konkordato talebinin reddine,davacı şirketin kesin mühlet verilmesi talebinin dahi bu suretle reddine,adı geçen şirket hakkında mahkememizce 03/10/2019 ve 23/12/2019 tarihi itibariyle verilen geçici mühlet kararının 28/02/2020 günü saat:16:24 itibariyle kaldırılmasına,adı geçen davacı şirket hakkında geçici mühlet kararları ile verilen tüm tedbir kararlarının 28/02/2020 günü saat:16:24 itibariyle tümden kaldırılmasına,28/02/2020 günü saat:16:24 konkordato komiserlerinin görevlerine son verilmesine;konkordato komiserlerinin görevine son verildiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine,… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı ve sicil merkezi “… ” olan davacı … ŞİRKETİ ‘nin iflasına,28/02/2020 günü saat:16:24 itibariyle iflasın açılmasına,kararın derhal … Nöbetçi İflas Müdürlüğüne ve … Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine,iflas kararının, iflas müdürlüğü tarafından İİK m.166 hükmü çerçevesinde ilan olunmasına,davacı şirket tarafından ve davacı şirket adına depo edilen iflas avansının İstanbul İflas Müdürlüğüne gönderilmesine,davacı,… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … LİMİTED ŞİRKETİ hakkındaki konkordato talebinin red olunduğunun, geçici mühlet kararlarının tümünün kaldırıldığının, konkordato komiserlerinin görevlerine son verildiğinin, daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan ilgili yerlere derhal bildirimde bulunulmasına,dava dilekçesinde adı geçen davacı … hakkında ayırma kararı verilmesi ve bu davacı hakkındaki davanın mahkememizin 2019/569 esas sayılı numarasını alması karşısında bu davacı yönünden bu dosyada karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-a)Davacı,… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … LİMİTED ŞİRKETİ tarafından ileri sürülen konkordato talebinin reddine,
Davacı şirketin kesin mühlet verilmesi talebinin dahi bu suretle reddine,
Adı geçen şirket hakkında mahkememizce 03/10/2019 ve 23/12/2019 tarihi itibariyle verilen geçici mühlet kararının 28/02/2020 günü saat:16:24 itibariyle kaldırılmasına,
Adı geçen davacı şirket hakkında geçici mühlet kararları ile verilen tüm tedbir kararlarının 28/02/2020 günü saat:16:24 itibariyle tümden kaldırılmasına,
28/02/2020 günü saat:16:24 konkordato komiserlerinin görevlerine son verilmesine;
Konkordato komiserlerinin görevine son verildiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine,
b)… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı ve sicil merkezi “… ” olan davacı … LİMİTED ŞİRKETİ ‘nin iflasına,
28/02/2020 günü saat:16:24 itibariyle iflasın açılmasına,
Kararın derhal … Nöbetçi İflas Müdürlüğüne ve … Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine,
İflas kararının, iflas müdürlüğü tarafından İİK m.166 hükmü çerçevesinde ilan olunmasına,
Davacı şirket tarafından ve davacı şirket adına depo edilen iflas avansının İstanbul İflas Müdürlüğüne gönderilmesine,
c)Davacı,… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … LİMİTED ŞİRKETİ hakkındaki konkordato talebinin red olunduğunun, geçici mühlet kararlarının tümünün kaldırıldığının, konkordato komiserlerinin görevlerine son verildiğinin, daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan ilgili yerlere derhal bildirimde bulunulmasına,
2-Dava dilekçesinde adı geçen davacı Mehmet Fatih Karslı hakkında ayırma kararı verilmesi ve bu davacı hakkındaki davanın mahkememizin 2019/569 esas sayılı numarasını alması karşısında bu davacı yönünden bu dosyada karar verilmesine yer olmadığına,
3-Bu dava nedeniyle alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından,peşin alınan 44,40 TL’den mahsubu ile kalan 10,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından harcanan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının iadesine,
Davacı vekili ile huzurda bulunan alacaklılar vekillerinin yüzlerine karşı,kararın tebliğinden itibaren on gün içinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.28/02/2020

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır