Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/560 E. 2021/475 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/560 Esas
KARAR NO : 2021/475

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/09/2019
KARAR TARİHİ : 25/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Tic. Ltd. Şti firması ile temlik veren … A.Ş. arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi ile tarafların … A.Ş.’den kredi alınması hususunda anlaştıklarını, borçlu/davalı …’in bahis konusu sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzası olduğunu, Genel Kredi Sözleşmesi çerçevesinde oluşan borç tutarlarının ödenmesi için … A.Ş. ‘nin 06/01/1999 tarihinde borçlu/davalıya ihtarname göndererek borcun muaccel hale geldiğini ve ödenmesi gerektiğini bildirdiğini, ancak ihtarnamenin kendilerine tebliğ edilmesine karşın borçlular tarafından ödeme yapılmadığını, ödemenin gerçekleşmemesi sebebiyle borçlulara karşı … 14. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası çerçevesinde takip başlatıldığını, takip sürecinde borçlu/davalının takibe haksız şekilde itiraz ettiğini belirterek, ancak borcun mevcut olmadığına ilişkin herhangi bir bilgi veya belge sunamadığını, … 14. İcra Müdürlüğünün …E. takip dosyasına yapılmış itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere, icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, sözleşmenin akdedildiği dönemde yürürlükte olan 818 sayılı TBK’nun kefalete ilişkin hükümleri dikkate alındığında sözleşmenin şekli yönden geçersiz kabul edilmesi gerektiğini, davacının haksız ve hukuka aykırı olarak kötü niyetle ikame ettiği icra takibi nedeniyle %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesine göre kullandırılan kredi alacağının tahsili için müteselsil kefil hakkında başlatılan takibe itirazın iptali davasıdır.
… 14. İM …E takip dosyası celbedilip incelendiğinde, …’ye devredilen Sümerbank’ın kullandırdığı kredi alacağını …’den temlik alan … AŞ tarafından davalı müteselsil kefil hakkında 26/06/2013 tarihinde … E sayılı dosya üzerinden başlatılan takip olduğu, 04/12/2017’de işlemden kalkan takip dosyasının 2018’de (…’nin davacı ile birleşmesi üzerine) davacı … AŞ tarafından yenilendiği ve 2018/2578 Esas sayısını aldığı, ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itiraz ettiği, takipte (5411 sayılı Kanun gereği) satış işlemlerinin durdurulduğu, davanın (itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmediğinden) 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, takip dosyası, 07.10.1998 tarihli GKS, 06.01.1999 tarihli hesap kat ihtarı ve tebliğ şerhi, …’ye devredilmiş alacaklı bankanın hesap kat tarihinde ticari kredilere fiilen uyguladığı faiz oranları incelenmiş, krediyi kullandıran banka kayıtları üzerinde bankacılık ve finans uzmanı bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır.
Dava konusu takibin başlatıldığı tarih (26.6.2013) itibariyle davacının alacağını devir-birleşme yoluyla devraldığı … harçtan muaf olmadığı, harç muafiyeti kuruluş tarihinden 5 yıl sonra 2010’da sona erdiğinden, takip başlatılırken harç yatırılmadığından, davacıya eksik peşin harç yatırtılmıştır.
İlk defa 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 598/3. maddesinde düzenlenen (kefile başvuru için öngörülen azami süre) 10 yıllık hak düşürücü süre yönünden re’sen yapılan hukuki değerlendirmede ise, 6101 sayılı uygulama kanununun 5.maddesi gereği ikinci fıkrada düzenlenen 1 yıllık ek süre içinde 09.06.2013 tarihinde dava konusu takibin başlatıldığı anlaşılmakla, anılan hak düşürücü süre sona ermeden takip başlatıldığı ve dava da İİK md 67-1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığından, kefile başvuru hakkının düşmediği tespit edilmiştir.
Davalı vekilince cevap dilekçesinde ileri sürülen zamanaşımı def’i yönünden yapılan hukuki değerlendirme sonucunda, dava konusu alacağın faaliyet izni kaldırılarak …’ye devrolunan Sümerbank’tan …’ye temlik edilen alacak yani Fon alacağı niteliğinde olduğu, oradan … AŞ’ye ve devir-birleşme suretiyle … AŞ’ye temlik edildiği, 07.10.1998 tarihinde akdedilen GKS’den kaynaklanan alacakla ilgili zamanaşımının alacağın kat edildiği-muaccel hale geldiği 1999 tarihinden başladığı, 5411 sayılı Kanunun (mülga ettiği 4389 sayılı Kanunun ek 3. maddesine paralel) 141. maddesine göre Fon alacaklarında zamanaşımının 20 yıl olduğu, Anayasa Mahkemesince 2014’te 141. maddedeki zamanaşımı sözcüğü yönünden iptal kararı verilmişse de, takibin 26.06.2013 tarihinde yani Anayasa Mah.iptal kararından önce ve 20 yıllık zamanaşımı sona ermeden başlatılmış olduğu, bu nedenle alacaklı yönünden kazanılmış hak bulunduğu anlaşılmakla, davalının zamanaşımı def’inin de reddine karar verilmiştir.
Yargılama sırasında davacı vekilince sunulan 31/05/2021 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiklerini, feragate ilişkin olarak davalı tarafla karşılıklı olarak herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını, dava şartı arabuluculuk ücretinin yarı yarıya ödenmesi hususunda karşılıklı anlaştıklarını beyan etmiş, duruşmadaki beyanıyla da feragat nedeniyle davalıdan icra inkar tazminatı talebinin de kalmadığını beyan etmiştir. Davalı vekilince sunulan 31/05/2021 tarihli dilekçe ile, karşılıklı feragat akabinde davacıdan yargılama gideri-vekalet ücreti talepleri olmadığını, arabuluculuk ücretinin yarı yarıya ödenmesi hususunda karşılıklı anlaştıklarını beyan etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun feragate ilişkin 307 ve devamındaki maddelerine göre feragat, davacının, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmaksızın talep sonucundan kayıtsız-şartsız vazgeçmesidir. Hükmün kesinleşmesine kadar yapılabilen feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir.
Yukarıda yazılı yasal düzenlemeye göre davanın, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikteki davalardan olduğu, davacı vekilinin talep sonucundan kayıtsız, şartsız ve tamamen vazgeçtiği, incelenen vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu dikkate alınarak, aşağıdaki şekilde davanın feragat nedeniyle reddine, talep gibi taraflar lehine-aleyhine yargılama gideri-vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına ve davacının icra inkar tazminatı talebinin ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin de taraf beyanları doğrultusunda reddine, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
Davacının icra inkar tazminatı talebinin ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin de taraf beyanları doğrultusunda reddine,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 59,30 TL olup, peşin alınan 1.241,89 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.182,59 TL harcın karar kesinleştikten sonra ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Talep gibi, taraflar lehine-aleyhine yargılama gideri-vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, taraflar arası anlaşma nedeniyle 660,00 TL’sinin davacıdan, 660,00 TL’sinin davalıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.25/06/2021

Katip

Hakim