Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/555 E. 2022/142 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/555 Esas
KARAR NO : 2022/142

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 07/02/2014
KARAR TARİHİ : 23/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka bünyesinde devren birleştirilen …A.Ş ile ….Tic.A.Ş arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıların kredi sözleşmelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden kredi kullandırıldığını, borçluların Genel Kredi Sözleşmeleri gereğince üzerlerine düşen edimleri yerine getirmemelerinden dolayı tüm kredi hesaplarının kat edildiğini, davalılara … 5.Noterliğinin … tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamenin keşide edildiğini, borcun ödenmediğini, bunun üzerine … 3.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalıların yetkiye, borca, takibe ve ferilerine itiraz ettiklerini takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davalılar …, …, … 05.03.2014 tarihli dilekçeleriyle, tarafların ikametgahlarının …’de olması, sözleşmelerin … ‘de düzenlenmesi nedeniyle … Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, ayrıca alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek esasa ilişkin beyanda bulunma hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle davanın yetki yönünden reddine ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı …’e usulüne uygun tebligat yapılmış, davaya cevap vermemiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Mahkememizce 2014/51 Esas sayılı dava dosyasında bozma ilamı öncesinde;
“….Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı vekilinin 05/03/2014 tarihli cevap dilekçesiyle, zamanaşımı itirazında bulunduğu anlaşılmıştır. Zamanaşımı itirazının HMK 320 gereği ilk itirazlardan olmasından dolayı ön inceleme aşamasında esasa girmeden öncelikle incelenmesi ve sonuca bağlanması gerekir.
Zamanaşımı itirazı yönünden yapılan incelemede, dava açıldığı sırada yürürlükte olan 5411 Sayılı Yasanın 141.maddesinin geçmişe yönelik olarak Fon alacakları bakımından uygulanmasını düzenleyen geçici 16.maddenin Anayasa Mahkemesinin 04/06/2014 tarihli kararı ile iptal olunduğu, kararın yasama organına yeni düzenleme süresi tanıyan türde bir karar değil derhal yürürlüğe girecek nitelikte olduğu, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2003/13786 Esas- 2004/8192 Kararı ve benzeri nitelikteki birçok Yargıtay Daire İçtihadında yer aldığı üzere iptal kararının derdest davalara da uygulanması gerekeceği, hele usul hükmü özelliği taşıyan düzenlemelerin derhal yürürlüğe gireceğinin genel kabul olarak beninsenmiş olduğu nazara alındığında 5411 s.y. 141.maddesindeki 20 yıllık zamanaşımı süresinin geriye dönük olarak uygulanması imkanının kalmadığı, bu durumda zamanaşımına ilişkin genel hükümlere müracaat etmek gerekeceğinden yürürlükteki Borçlar Kanununun 146. Maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresinin dava konusu bakımından uygulanması mümkün düzenleme olduğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu kredi sözleşmesi borcundan dolayı … 5. Noterliğinin … tarihinde ihtarname gönderilmesinden sonra bu dava konusu edilen icra takibinin .. 3 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında takip başlatılana kadar geçen süre içerisinde Borçlar kanununu 146 B.K.146.md.deki zamanaşımı süresinin dava konusu alacak bakımından dolup dolmadığı yönünde zamanaşımını kesen ve durduran sebepler(B.K.153-154) itibariyle yapılan incelemede; dava konusu kredi sözleşmesinden kaynaklı borçla … 5.Noterliğinin … tarihinde yapılan ihtarattan sonra zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir işlem yapılmadığı, daha sonra bu davanın dayanağı olarak gösterilen … 3.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takip başlatıldığı, dolayısıyla zamanaşımını kesen en son işlem olan 11.08.1998 tarihli ihtarnameden icra takibinin başladığı 2013 yılına kadar 10 yıllık zamanaşımını kesen veya durduran başka bir neden bulunmadığı anlaşıldığından, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir… ” şeklinde karar verilmiş, işbu karara karşı davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 17/04/2019 tarih ve 2017/5273 Esas 2019/2644 Karar sayılı bozma ilamında;
“…26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren 5020 sayılı Kanunun 27. maddesiyle 4389 sayılı Kanuna eklenen ek 3.maddesiyle, Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıl olmuştır. 01.11.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı kanunun 141. maddesinde de Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğu hükme bağlanmıştır. 5411 sayılı Kanunun geçici 16. maddesinde ise 141. maddede öngörülen 20 yıllık zamanaşımı süresinin geçmişe etkili olduğu belirtilmiştir. Bu durumda 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren ek 3. madde ile bu tarihte on yılını doldurmamış tüm fon alacaklarının zamanaşımı süresi 20 yıla uzamıştır.
Anayasa Mahkemesi’nin 04.06.2014 gün 2014/85E.-2014/103K. sayılı ilamı ile Bankacılık Kanunu’nun 141.madde hükmü iptal edilmemiş, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun geçici 16.maddesine ilişkin esas incelemenin “zamanaşımı” sözcüğü ile sınırlı olarak yapılmasına ve bu maddede yer alan “zamanaşımı” sözcüğünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Davaya ve takibe konu genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davacı, 11.08.1998 tarihli ihtarnameyi göndererek hesap kat ihtarında bulunmuş, alacak bu tarih itibariyle muaccel olmuştur. Yukarıda açıklanan zamanaşımı süreleri ve tarihler dikkate alındığında davaya konu alacağın 4389 sayılı Kanuna eklenen ek 3. maddesinin yürürlüğe girdiği 26.12.2003 tarihinde on yıllık zamanaşımı süresini doldurmadığı ve zamanaşımı süresinin 20 yıla uzadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin karar düzeltme taleplerinin kabulüyle Dairemizin 17.05.2017 gün ve 2016/12898 E. – 2017/3883 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” denilerek Mahkememiz kararı bozulmuş, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan nakdi alacakların tahsili ile gayrinakdi alacakların deposuna yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı banka (devir öncesi eski …A.Ş. … Şubesi) ile davalı asıl borçlu… A.Ş. arasında farklı tarihlerde ve birden fazla genel kredi sözleşmelerinin imzalandığı, işbu genel kredi sözleşmelerine sözleşmelerine limit tutarı kadar davalılar …, … ve …’ ün müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefil oldukları, genel kredi sözleşmesine istinaden davalı asıl borçlu … A.Ş.’ ye teminat mektubu kredisi verildiği, bu kapsamda 18 adet teminat mektubunun düzenlenerek asıl borçluya kullandırıldığı, ancak davalı asıl borçlunun teminat mektuplarının tahakkuk eden komisyon bedellerini ödemediği, meri teminat mektuplarının toplam tutarını da kat ihtarına rağmen depo etmediği, davacı bankanın mektup komisyon bedellerinden kaynaklanan kredi alacaklarının tahsili ve halen meri olan teminat mektuplarının toplam bedelinin faizsiz olarak banka hesabında deposu için takip öncesinde yaptığı girişimlerin sonuçsuz kaldığı, bu durum üzerine … 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden davalılar hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalıların süresi içinde takibe ve borca itirazı üzerine takibin durduğu, davacı bankanın duran takibe devam edilmesi ve alacağın tahsiline yönelik olarak işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Davalılardan …A.Ş., … ve … yargılama sırasında sunduğu cevap dilekçesi ile alacağın zaman aşımına uğradığını savunmasına dayanmıştır.
Davalıların asıl borçlu ve müteselsil kefili oldukları Genel Kredi Sözleşmelerinin davacı banka tarafından … 5. Noterliğinin …tarih ve … yevmiye numaralı Kat İhtarnamesi kat edildiği, kat tarihi itibariyle genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacakların muaccel hale geldiği, …A.Ş’ nin 2001 yılında faaliyet izni kaldırılarak fona (…’ye) devredilen bankalardan olduğu, alacağın fon alacağına dönüştüğü hususunda tereddüt bulunmadığı, … 5. Noterliğinin … tarihinde kat ihtarı ile birlikte alacağın muaccel hale geleceği ve genel on yıllık zaman aşımı süresi sonunda 11/08/2008 tarihinde zaman aşımına uğrayacağı, ancak bu süre içinde henüz on yıllık zaman aşımı süresi dolmadan 2003 yılında Bankalar Kanununda yapılan değişiklikle fona devredilen alacakların zaman aşımı süresinin 20 yıl olarak uzatılarak yasal güvenceye kavuşturulduğu, bu halde zaman aşımı süresinin 20 yıla uzatıldığı ve kat tarihi itibariyle (1998 yılı) 20 yıllık süre dolmadan (2013 yılı) icra takibi yapılmış ve dava açılmış (2014 yılı) olması karşısında alacağın zaman aşımına uğramadığı açık olup, davalı savunmaları yerinde görülmemiştir.
Esasen, Mahkememizce bozma öncesinde davanın zaman aşımı nedeniyle reddine dair verilen karar, yukarıda değinilen Yargıtay ilamı ile davanın zaman aşımına uğramadığı gerekçesiyle bozulmuş olup, artık bu hususta bozma ilamına uyulduğundan tartışma da kalmamıştır.
Teminat mektuplarının tahakkuk eden komisyon bedelinden kaynaklanan nakdi kredi alacaklarının hesaplanması ve gayri nakdi kredi alacaklarına yönelik olarak banka tarafından deposu istenebilecek tutarın tespiti amacıyla dosya bankacılık alanında uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, bankacı bilirkişi 01/03/2021 tarihli kök raporunu dosyaya ibraz etmiştir. İşbu kök rapora karşı davacı vekili yalnızca gayri nakdi alacaklara ilişkin davalı kefillerden deposunun istenebileceğine yönelik sınırlı ve dar kapsamlı itirazda bulunmuş, davacı vekili itirazları doğrultusunda eksik tahkikat yapılmaması için itirazları karşılar şekilde ek rapor alınması yoluna gidilmiş, bankacı bilirkişi 01/12/2021 tarihli ek raporunu dosyaya sunarak kök rapordaki görüşlerini tekrar etmiştir. Bilirkişi kök ve ek raporu gerekçeli ve denetime elverildir.
Öncelikle belirtmek gerekir, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan nakdi alacaklar için alacak tutarına yönelik yapılan hesaplamaya ve takip koşullarına ilişkin tarafların itirazı bulunmamaktadır. Nitekim, bankacı bilirkişi tarafından tüm davalıların nakdi alacaklar için (94.201,06 TL) takip talebindeki koşullarla ve miktarla sorumlu oldukları isabetli ve doğru şekilde belirlenmiştir.
Gayri nakdi alacaklar yönünden genel kredi sözleşmesinde asıl borçlu davalı … A.Ş. yönünden mektup bedellerinin deposunun istenebileceği yönünde düzenleme bulunduğundan davalı asıl borçlu için gayri nakdi alacakların deposuna yönelik talebin kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, bilindiği üzere müteselsil kefiller yönünden teminat mektuplarının bedelinin depo edilmesine yönelik hükümlerin kefiller bakımından ilave teminat gösterme borcu niteliğinde olduğundan bu konuda mutlaka genel kredi sözleşmesinde özel ve açık bir düzenleme bulunması gerektiği, aksi halde davalı kefillerin mektup bedellerinin deposundan sorumlu olmayacakları aşikardır. Yerleşik Yargıtay içtihatları da aynı doğrultudadır.
Ne var ki, genel kredi sözleşmelerinde davalı kefillerden mektup bedellerinin deposunun istenebileceği yönünde yukarıda ifade edildiği üzere, özel ve açık bir sözleşme hükmü bulunmamaktadır. Davacı vekili genel kredi sözleşmesinin 21.1. , 21.13. , 14.1. maddelerinde özel düzenleme bulunduğunu iddia etmiş ve itirazda bulunmuş ise de; incelenen sözleşme maddelerinde asıl borçlu / MÜŞTERİ yönünden hükümlerin mevcut olduğu, ayrıca, açıkça ve özel olarak kefillerden depo istenebileceği yönünde bir ifade bulunmadığı anlaşılmıştır. Nitekim, aynı yöndeki itirazların karşılanması amacıyla alınan ek raporda bankacılık alanında uzman bilirkişi tek tek sözleşme hükümlerini inceleyerek itiraza konu maddelerin kefillerden gayri nakdi alacakların deposunun istenebileceğini ihtiva eden düzenlemeler olmadığını isabetli şekilde belirlemiştir. Başka bir anlatımla, genel kredi sözleşmesinde mektup bedelinin deposunun kefillerden istenebileceği yönünde özel ve açık bir sözleşme hükmü bulunmadığından davalı kefiller yönünden gayri nakdi alacaklarının deposuna yönelik istemin reddine karar verilmiştir.
Nihayetinde, bankacı bilirkişinin kök ve ek raporun denetime açık ve gerekçeli olduğu, bilimsel tespitlerin sözleşme hükümleri dikkate alınarak yerinde ve doğru olarak tartışıldığı, asıl alacak ve diğer feri kalemlerinin hesaplamasında bilimsel ya da maddi hata bulunmadığı, gayri nakdi alacaklara ilişkin tespit ve değerlendirmelerin yerinde olduğu, bu bağlamda denetime elverişli ve hüküm kurmaya müsait olması karşısında kök ve ek raporlar hükme esas alınmıştır.
İcra inkar tazminatı talebi bakımından, nakdi alacaklar için alacağın likit ve muayyen olduğu, İİK 67. maddesindeki icra inkar tazminatına yönelik yasal koşulların oluştuğu görülmekle davacı banka lehine nakdi alacak için icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Ancak, gayri nakdi alacaklar yönünden alacağın likit olmaması sebebiyle yasal koşullar oluşmadığından gayri nakdi alacaklara ilişkin davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
I. Asıl borçlu … ŞİRKETİ yönünden;
1-Davalının … 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile; ,
A) NAKDİ ALACAK:
a) 22.933,00 TL Asıl Alacak,
b) 66.782,30 TL İşlemiş Faiz,
c) 4.485,76 TL BSMV olmak üzere toplam 94.201,06 TL üzerinden; asıl alacak tutarına (22.933,00 TL) takip tarihi 28/02/2013 tarihinden itibaren borç tamamen ödeninceye kadar yıllık %44,00 oranında temerrüt faizi ile bu tutarın %5’i gider vergisi uygulanmak suretiyle takibin DEVAMINA,
B) GAYRİ NAKDİ ALACAK:
Gümrük Teminat Mektuplarından kaynaklanan 28/02/2013 takip tarihi itibariyle güncellenmiş toplam 55.913,60 TL gayrinakdi alacağın davacı banka nezdinde açılacak olan faizsiz bir hesaba takip talebinde gösterilen şartlarla DEPO EDİLMESİNE,
II. Davalı müteselsil kefiller …, … VE … yönünden;
1-Müteselsil kefil olan davalıların … 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış oldukları İTİRAZIN İPTALİ ile;
A) NAKDİ ALACAK:
a) 22.933,00 TL Asıl Alacak,
b) 66.782,30 TL İşlemiş Faiz,
c) 4.485,76 TL BSMV olmak üzere toplam 94.201,06 TL üzerinden; asıl alacak tutarına (22.933,00 TL) takip tarihi 28/02/2013 tarihinden itibaren borç tamamen ödeninceye kadar yıllık %44,00 oranında temerrüt faizi ile bu tutarın %5’i gider vergisi uygulanmak suretiyle takibin DEVAMINA,
B) GAYRİ NAKDİ ALACAK:
İşbu davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olmaları ve genel kredi sözleşmesinde kefiller yönünden gayri nakdi alacakların deposuna ilişkin özel ve açık bir sözleşme hükmü bulunmadığından gayri nakdi alacağın depo edilmesine yönelik talebin bu davalılar bakımından REDDİNE,
2-Tüm davalılar yönünden nakdi alacağın likit ve muayyen olması sebebiyle asıl alacağın (94.201,06 TL) %20 ‘si oranındaki 18.840,21 TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Gayri nakdi alacaklar yönünden alacağın likit olmaması sebebiyle yasal koşullar oluşmadığından gayri nakdi alacaklara ilişkin davacının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gereken 10.254,33 TL karar ve ilam harcının (davalı kefiller … A.Ş., … ve … yönünden nakdi alacaklar için kısmen kabul kararı verildiğinden bu tutarın 6.434,87 TL’ sinden müştereken ve sınırlı sorumlu olmak kaydıyla ) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yatırılan 851,40 TL posta masrafı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.051,40 TL yargılama giderinin (davalı kefiller …Tic. A.Ş., … ve … yönünden nakdi alacaklar için kısmen kabul kararı verildiğinden bu tutarın 1.287,30 TL’ sinden bu davalıların müştereken ve sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 18.210,89 TL vekalet ücretinin (davalı kefiller …A.Ş., … ve … yönünden nakdi alacaklar için kısmen kabul kararı verildiğinden bu tutarın 12.899,10 TL’ sinden bu davalıların müştereken ve sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı … yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (gayri nakdi alacak 55.913,60 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ‘ nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 8.068,77 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e VERİLMESİNE,
8-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde Yargıtay temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/02/2022

Katip …
e-imza *

Hakim …
e-imza *