Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/541 E. 2020/421 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/541
KARAR NO : 2020/421

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 07/05/2007
KARAR TARİHİ : 15/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, asıl ve birleşen davada … A.Ş.tarafından genel kredi sözleşmelerine istinaden borçlulardan … AŞ.lehine, diğer davalıların müşterek borçlu-müteselsil kefaletleriyle kredi hesabı açılıp kullandırıldığını, borcun ödenmediğini, keşide edilen 10.01.2002 tarihli hesap kat ihtarnamesinden sonuç alınamadığını, birleşen dava konusu … 7.İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takibine itiraz edildiğini, bu icra takibinde fazla haklar saklı tutulduğundan ayrıca bakiye alacak için … 5.İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından başlatılmış olan icra takibine de itiraz edildiğini öne sürerek, davalıların itirazlarının iptaline, takiplerin devamına, %40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili asıl ve birleşen davada, davacının aynı alacak için ve aynı sebeplerle farklı icra dosyaları ile aleyhe icra takipleri yaptığını, müvekkillerinin Eximbank’tan kredi aldıklarını, …’ın ise kredi verilmesi ve kullandırılmasına aracılık ettiğini, bu nedenle davalıların davacıya borçları bulunmadığını, kaldı ki vadesi gelmeyen alacak için ödeme talep edildiğini bildirerek davaların reddi ile tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada itirazın iptali talep edilmiştir.
Daha önce yapılan yargılama sürecinde verilen kararlar Yargıtay tarafından bozulmuştur.
Mahkememiz 2014/167 E. 2016/129 K. Sayılı ve 18/02/2016 tarihli ilamında da açıklandığı üzere;
1.HÜKÜM:Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; iddia, savunma, bilirkişi raporları, toplanan delillere göre; asıl davaya konu icra takibinin mükerrer olduğu gerekçesiyle asıl davanın ve davalıların kötüniyet tazminat istemlerinin Bankacılık Yasası’nın 138.maddesi hükmü uyarınca reddine, birleşen dava yönünden davanın kabulü ile davalıların … 7.İcra Müdürlüğünün … nolu icra dosyasına yaptıkları itirazın iptaline, hem ipotekli takip, hem de davalılar yönünden tahsilde tekerrür olmamak üzere icra takibinin 236.445,68 USD ve 83.801,41 TL üzerinden devamına, bu miktarlar içinde ana alacaklar olan 183.575,84 USD’ye yıllık %6, 21.820,17 TL’ye yıllık %145 oranında takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesine, hükmolunan miktarın %40’ı olan 163.603,48 TL inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri ile davalılardan … tarafından temyiz edilmiştir.
1.BOZMA:Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 30.09.2010 tarih ve 2010 /10548 sayılı ilamı ile ;
“…1-Davacının temyizi yönünden;
a) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun döviz faizi ile ilgili bölümüne davacı tarafça itiraz edilmemiş olmasına ve davacı vekilinin talebi gözetilerek döviz faizi ile ilgili hüküm kurulmuş bulunmasına göre davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
b)Birleştirilen dosyanın temelini oluşturan … 7.İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takip dosyasında fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 83.801,41 TL ve 239.972,75 USD olmak üzere alacak talebinde bulunulmuş, Türk Lirası için %250, döviz alacağı için %6 faiz uygulanması istenmiştir.
Daha sonra asıl davanın konusunu oluşturan …5.İcra Müdürlüğü’nün… sayılı icra takip dosyasında 525.835 TL asıl alacak, 3.513,971 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.039,806 TL alacağın birleştirilen dosyanın konusunu oluşturan … 7.İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasındaki kefil ve asıl borçlu yönünden sorumluluk miktarları ve ipotek bedeli düşülmek suretiyle %145 faizi ile birlikte tahsili talep edilmiştir.
Bu durumda ikinci takip olan … 5.İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takip dosyasında birinci takip olan … 7.İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibinde talep edilen tutarlar düşülerek takibe girişilmiş olduğundan somut olay bakımından mükerrer takipten söz edilemeyeceğinden yerel mahkemenin bu yöndeki değerlendirmesinde isabet görülmemiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda temerrüt tarihindeki TL faiz oranının %145 olduğu saptanmış ise de takip tarihine kadar işlemiş faiz miktarı hesaplanırken taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca temerrüt tarihindeki bu faiz oranı üzerinden faiz hesabı gerekirken, sonraki tarihlerde temerrüt faiz oranındaki düşüşler gözetilerek faiz hesabı yapılmak suretiyle 152.944,24 TL toplam alacak saptanmış, ancak ilk takipte toplam 83.801,41 TL alacak talep edildiğinden talepten fazlaya hükmedilemeyeceği kuralının gözetilmesi gerektiği konusunda görüş bildirilmiş, mahkemece de bu görüş doğrultusunda hüküm oluşturulmuştur. İlk takipte fazlaya ilişkin hak saklı tutulmuş olduğundan orada talep edilen miktar dışındaki alacak bölümünün ikinci takibe konu edilmesi mümkündür. Ne var ki, taraflar arasındaki sözleşmede temerrüt tarihindeki temerrüt faiz oranının uygulanması kararlaştırılmış olduğu halde bilirkişi tarafından temerrüt tarihinden sonraki temerrüt faiz oranında meydana gelen düşüşler nazara alınarak işlemiş faiz hesabı yapılmak suretiyle TL alacağının saptanması doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece ilk takipteki TL alacağının hesabında temerrüt tarihi itibariyle uygulanması gereken %145 faiz oranı gözetilerek o takibin girişildiği tarihe kadar işlemiş faiz hesabı yaptırılıp, toplam TL alacağının saptanması yönünden bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak bulunacak toplam alacaktan ilk takipte talep edilen alacak miktarı düşüldükten sonra kalan kısım yönünden ikinci takiple ilgili olarak hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Davalıların temyizine gelince;
a)Taraflar arasındaki sözleşmenin içeriğine göre davalıların … kredisinin muacceliyeti ve temerrüt tarihine ilişkin temyiz itirazları ile takip tarihinden sonrası için hükmolunan faiz oranına yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
b)Hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre ilk takipte talep edilen ve hüküm altına alınan miktar ipotek bedeli kapsamında kalmaktadır.
… 10.İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip talebinde bulunulduğu da görülmektedir. İİK’nun 45/1.maddesi uyarınca rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoluyla takip edebilir.Bu durumda mahkemece yukarıda (1-b) maddesinde belirtilen biçimde alınarak ek bilirkişi raporuyla saptanacak olan ilk takiple ilgili toplam TL alacağından ipotek bedelinin düşülmesi suretiyle asıl borç yönünden ancak ipoteği aşan kısım yönünden ilamsız takibe girişileceği yönündeki İİK’nun 45.maddesi hükmü gözetilmek suretiyle bir hüküm kurulması gerekirken bu hususlar üzerinde yeterince durulmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir….” gerekçeleriyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
2.HÜKÜM: Yukarıda sözü edilen bozma kararı üzerine yapılan yargılama sonunda; asıl borçlu … A.Ş. hakkındaki asıl davanın reddine, diğer davalılar hakkındaki asıl davanın kısmen kabulüne, asıl borçlu … A.Ş. hakkındaki birleşen davanın kısmen kabulüne, diğer davalılar hakkındaki birleşen davada ise takibin 236.445,68 Amerikan doları ve 83.801,41 TL üzerinden devamına ve %40 oranında icra inkar tazminatıyla davalıların sorumluluklarına, fazlaya ilişkin talebin reddine, reddedilen kısım yönünden kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
2.BOZMA: Verilen karar Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2013/12666-19976 sayılı kararıyla bozulmuştur;
“…Mahkemece, hükmüne uyulan Dairemizin 30.09.2010 günlü bozma ilamı doğrultusunda 27.10.2011 günlü ve 26.02.2012 günlü ek raporlar alınmış ise de mahkemenin de kabulünde olduğu üzere bu raporlar hükme yeterli olmadığı gibi bozma ilamında gösterilen bozma nedenleri de karşılanmamıştır. Nitekim mahkeme gerekçesinde de “alınan bilirkişi kurulu raporunda, kısmen mahkememiz ek ara kararına uygun olmayan hatalı hesaplamalar yapılmış ise de…” denilmekle raporların yeterli olmadığı belirtilmiş ve mahkemece hesaplama yapılmıştır. Öte yandan mahkemece yapılan hesaplama da Yargıtay denetime elverişli değildir.
Hal böyle olunca mahkemece yapılması gereken iş konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden Dairemizin 30.09.2010 günlü ilamında gösterilen hususları da kapsar biçimde ve taraf vekillerinin itirazlarını da değerlendirilecek şekilde yeni bir rapor alınıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibarettir….açıklanan nedenlerle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA…”
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulmuş, bozma doğrultusunda rapor ve ek raporlar alınmıştır.
İlk takipte fazlaya ilişkin hak saklı tutulmuş olduğundan orada talep edilen miktar dışındaki alacak bölümünün ikinci takibe konu edilmesinin mümkün olduğu, taraflar arasındaki sözleşme gereğince temerrüt tarihinde geçerli temerrüt faiz oranının uygulanması (%145) gerektiği, takibin başlatıldığı tarihe kadar işlemiş faiz hesabı yaptırılıp, toplam TL alacağının saptanmasından sonra bulunacak toplam alacaktan ilk takipte talep edilen alacak miktarının düşülmesi ve kalan kısım yönünden ikinci takiple ilgili olarak hüküm kurulması gerektiği, … 10.İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip talebinde bulunulduğu, İİK’nun 45/1.maddesi uyarınca; rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu hakkında sadece rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabileceği, rehnin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklı kalan alacağın iflas veya haciz yoluyla takip edilebileceği, kabul edilerek bu yönde bilirkişi heyetinden rapor ve ek raporlar alınmış, bozma sonrası alınan ilk raporda bozma ilamında yer alan ilkeler gözetilerek yapılan hesaplama sonucunda ilk dosyada talep edilmeyen ve 2007/4201esas sayılı dosyadan talep edilebilecek alacağın 86.591,87.-TL olduğu bildirilmiş, daha sonra itirazlar üzerine alınan ek raporda yapılan hesap hatası düzeltilmiş ve 03.10. 2006 tarihindeki YTL kredi alacak tutarının 176.603,49.-TL olduğu, bundan ilk takip dosyasından talep edilen 83.801,41.-TL’nin mahsubuyla talep edilebilecek tutarın 92.802,08.-TL olduğu belirlenmiş, buna göre aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir”
Şeklinde hüküm oluşturulmuştur.
Mahkememizce verilen 18/02/2016 tarihli karara yönelik olarak asıl ve birleşen dosyayı davalılar vekili ve asil ile birleşen dosya davalısı asil … tarafından duruşmalı olarak, asıl ve birleşen davacı vekilince ise duruşmasız olmak üzere temyiz talebinde bulunmuştur.
Yargıtay 19. H.D.’nin mevcut temyiz talebi üzerine oluşturduğu 2016/15853 E. 2017/3488 K. sayılı ve 02/05/2017 tarihli kararında bu defa:
“(1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, asıl ve birleşen davacı vekilinin, asıl ve birleşen davalılar vekilinin ve asıl ve birleşen davalı asil …’ın aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
(2) Asıl ve birleşen davacı vekilinin temyizi yönünden; birleşen davada davalılar yararına 40.447,55 TL vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, bu miktarın hangi değer üzerinden hesaplandığı ve nasıl bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılamadığından birleşen davanın reddedilen bölümü yönünden hüküm tarihindeki AAÜT gözetilerek vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği dikkate alınıp, uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken birleşen dava yönünden davalılar yararına hesaplanan vekalet ücretinin denetime elverişli olmayacak şekilde hükme bağlanması doğru görülmemiştir.
(3) Asıl ve birleşen davalılar vekili ile asıl ve birleşen davalı asil …’ın temyizi yönünden ise; mahkemece kötü niyet tazminatı talepleri bakımından olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bend uyarınca asıl ve birleşen davacı vekilinin, asıl ve birleşen davalılar vekilinin ve asıl ve birleşen davalı asil …’ın sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bendde açıklanan nedenlerle hükmün asıl ve birleşen davacı vekilinin temyizi ile, (3) nolu bendde açıklanan nedenlerle hükmün asıl ve birleşen davalılar vekili ve asıl ve birleşen davalı asil …’ın temyizi ile BOZULMASINA” şeklinde gerekçesini açıklamıştır.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmak suretiyle yargılamaya devam olunmuştur.
Yukarıda açıklanan bozma ilamı içeriği de dikkate alındığında Yargıtay’ın 02/05/2017 tarihli ilk bozma ilamı usul hukuku tekniği anlamında “inceleme ve araştırmaya sevk” edecek nitelik taşımamakta olup “sınırlayıcı ve yol gösterici”nitelik taşımaktadır. O halde mahkememizce verilen karara yönelik bozma ilamı içeriği dikkate alındığında mahkememizce yeniden bilirkişi raporu alınması veya başkaca bir tahkikata yönelik işlem yapılması da gerekmemektedir. Yargıtay ilamına mahkememizce uyulmakla artık taraflar lehine ve aleyhine oluşan usuli kazanılmış hak çerçevesinde ve belirtilen konularla sınırlı değerlendirme yapılması gerekir.
Adı geçen bozma ilamına göre asıl ve birleşen dava dosyasındaki davalıların kötü niyet tazminatlarıyla ilgili olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılması gerektiği halde bu değerlendirme yapılmamıştır. Aslında yukarıda safahati açıklanan ve mahkememizce verilen ilk hükümde asıl ve birleşen dosyadaki davalıların kötü niyet tazminat talepleri daha önce ret olunmuş, bu yöne ilişkin yapılan temyiz incelemesinde davalıların kötü niyet tazminat taleplerinin reddine dair hükümle ilgili bir bozma ilamı oluşturulmamıştır. Bu itibarla mahkememizce verilen ilk hüküm ve akabinde oluşturulan 30/09/2010 tarihli bozma ilamı karşısında, davalılar aleyhine ve ancak davacılar lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu itibarla davalıların lehine kötü niyet tazminatı talep olunmasına dair talebin reddiyle ilgili Yargıtay HGK uygulaması dahi gözetildiğinde şeklen kesinleşmiş bir karar olmasa da dosyamız davacıları lehine bu noktada usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle bu yöne ilişkin talebin öncelikle bu nedenle reddi gerekir. Kaldı ki Bankacılık Kanununun m.138 hükmü çerçevesinde de davacının konumu dikkate dahi alındığında asıl ve birleşen dava dosyasındaki tazminat taleplerinin bu bu yönden de kabulü mümkün değildir. Nitekim verilen önceki kararda bu nedenle de ret kararı verilmiştir.
Bozma ilamı içeriği dahi dikkate alınarak birleşen dava dosyasında davalılar yararına hükmedilen vekalet ücretinin hangi değer üzerinden hesaplandığı ve nasıl bulunduğu ise hüküm fıkrasında irdelenmiş, bu suretle birleşen davanın reddedilen bölümü yönünden bozma ilamı içeriğine uygun olarak hüküm tarihi itibariyle geçerli olan AAÜT gözetilerek vekalet ücreti mahkememizce takdir edilmiş, bu suretle birleşen dava yönünden davalılar yararına hesaplanan vekalet ücreti denetime elverişli olmak üzere hüküm fıkrasında açıklanmıştır.
Bu arada yargılama aşamasında takip borçlusu … A.Ş.’nin birleşme suretiyle … A.Ş.’ye devredildiği, buna göre … A.Ş’nin tüm hak ve tüm halefinin … A.Ş. devredildiği dikkate alınarak güncel hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
Mahkememizce verilen hükümlerle ilgili değişik aşamalarda Yargıtay bozma ilamı oluşturulmuştur. Mahkememizce verilen bu hükümlerde açık olarak temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş olan bir kısım hususlar Yargıtay tarafından reddedilmiş, bir kısım hususlar ise temyiz başvurusu olmamasına rağmen bozma sebebi ise sayılmamıştır. Bu durumda Yargıtay HGK’nin son uygulamaları doğrultusunda bozma kapsamı dışında kalan hususlarla ilgili mahkememizce artık inceleme yapılamayacağı için bu kısımlar için bir kesinleşmeden değil, usuli kazanmış haktan söz etmek gerekir. Esasen Yargıtay HGK’nın bu uygulaması, söz konusu dava dosyasında bozma dışında kalan taleplerden biri veya bir kaçı hakkında bağımsız bir ilamlı takibin söz konusu olmaması nedeniyle de isabetlidir. Bu nedenle usuli kazanmış haklar dikkate alınarak hüküm fıkrası yeniden oluşturulmuştur.
Yapılan açıklamalar karşısında asıl davada, asıl borçlu … A.Ş (Yeni Ünvanı … A.Ş) aleyhindeki asıl davanın reddine, davalılar …ve … A.Ş yönünden asıl davanın kısmen kabulüne, davalıların … 5.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibine yönelik itirazlarının 92.802,08.-TL faiz alacağı için kısmen iptaline, takibin 92.802,08.-TL’nin faizsiz olarak tahsili için devamına, iş bu takip borçluları ve … 10.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibi ile tahsilde tekerrür ettirilmemesinin icra müdürlüğünce gözetilmesine, kabul edilen bakiye faiz alacağı belirli ve likit bir alacak olarak kabul edilmediğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına, Bankacılık Kanununun m.138 hükmü uyarınca davalıların kötü niyeti tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine, yine birleşen davada asıl borçlu … A.Ş (Yeni Ünvanı … A.Ş) yönünden kısmen kabulüne, tahsilde tekerrür etmemek üzere davalının … 7. İcra Müdürlüğünün… E. sayılı takibine itirazının kısmen iptali ile takibin Türk Lirası alacağı yönünden 21.820,17.-TL üzerinden ve bu miktara takip tarihinden itibaren yıllık % 145 temerrüt faizi işletilerek; döviz alacağı yönünden ise 37.818,90.USD üzerinden ve bu miktara takip tarihinden itibaren yıllık % 6 temerrüt faizi işletilerek devamına, davalılar … ve… A.Ş yönünden ise … 7.İcra Müdürlüğü’nün …sayılı takibinin, -tahsilde tekerrür etmemek üzere- 236.445,68.USD ve 83.801,41.TL üzerinden devamına, bu miktarlar içindeki asıl alacaklar olan 183.575,84.USD ‘ye yıllık % 6 ve 21.820,17.TL ‘ye yıllık %145 oranında takip tarihinden itibaren temerrüt faizleri işletilmesine, kabul edilen alacak belirli ve likid olduğundan %40 icra inkar tazminatı tutarı 163.603,48TL’nin -davalı … A.Ş. (Yeni Ünvanı … A.Ş) yönünden 31.466,30.TL ile sınırlı olmak kaydıyla-, davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, yine Bankacılık Kanununun m.138 hükmü uyarınca davalıların kötü niyeti tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine dair karar verilmiş,
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I.ASIL DAVA 2019/541 ESAS
1-Asıl borçlu … A.Ş (Yeni Ünvanı … A.Ş) aleyhindeki asıl davanın reddine,
Davalılar … ve … A.Ş yönünden asıl davanın kısmen kabulüne, davalıların … 5.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibine yönelik itirazlarının 92.802,08.-TL faiz alacağı için kısmen iptaline, takibin 92.802,08.-TL’nin faizsiz olarak tahsili için devamına, iş bu takip borçluları ve … 10.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibi ile tahsilde tekerrür ettirilmemesinin icra müdürlüğünce gözetilmesine,
Kabul edilen bakiye faiz alacağı belirli ve likit bir alacak olarak kabul edilmediğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
Bankacılık Kanununun m.138 hükmü uyarınca davalıların kötü niyeti tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine,
2-Mahkememiz dosyasının bozma öncesi esası olan 2014/167 Esas sayılı dosyasında verilen 18/02/2016 günlü kararında asıl davaya ilişkin “Alınması gerekli 6.339,31-TL karar harcının davalılardan tahsiline,” karar verilmiş olup, mahkememizce bozma öncesi 2014/167 sayılı esastan 29/09/2016 tarihli 2016/157 numaralı Harç Tahsil Müzekkeresi ile harç tahsil müzekkeresi yazıldığından YENİDEN HARÇ ALINMAINA YER OLMADIĞINA,
3-Mahkememiz dosyasının bozma öncesi esası olan 2014/167 Esas sayılı dosyasında verilen 18/02/2016 günlü kararında asıl davaya ilişkin kazanılmış hak karşısında “Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 10.174,17-TL vekalet ücretinin davalılar … ve … A.Ş’den alınıp davacıya verilmesine,”
4-Mahkememiz dosyasının bozma öncesi esası olan 2014/167 Esas sayılı dosyasında verilen 18/02/2016 günlü kararında asıl davaya ilişkin kazanılmış hak karşısında “Davalılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 100.215,87.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,”
II.BİRLEŞEN DAVA 2007/346 ESAS
1-Birleşen dosyadaki davanın asıl borçlu … A.Ş (Yeni Ünvanı … A.Ş) yönünden kısmen kabulüne, tahsilde tekerrür etmemek üzere davalının … 7. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takibine itirazının kısmen iptali ile takibin Türk Lirası alacağı yönünden 21.820,17.-TL üzerinden ve bu miktara takip tarihinden itibaren yıllık % 145 temerrüt faizi işletilerek; döviz alacağı yönünden ise 37.818,90.USD üzerinden ve bu miktara takip tarihinden itibaren yıllık % 6 temerrüt faizi işletilerek devamına,
Davalılar … ve … A.Ş yönünden ise … 7.İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takibinin, -tahsilde tekerrür etmemek üzere- 236.445,68.USD ve 83.801,41.TL üzerinden devamına, bu miktarlar içindeki asıl alacaklar olan 183.575,84.USD ‘ye yıllık % 6 ve 21.820,17.TL ‘ye yıllık %145 oranında takip tarihinden itibaren temerrüt faizleri işletilmesine,
Kabul edilen alacak belirli ve likid olduğundan %40 icra inkar tazminatı tutarı 163.603,48TL’nin -davalı … A.Ş. (Yeni Ünvanı … A.Ş) yönünden 31.466,30.TL ile sınırlı olmak kaydıyla-, davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
Yine Bankacılık Kanununun m.138 hükmü uyarınca davalıların kötü niyeti tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine,
2-Mahkememiz dosyasının bozma öncesi esası olan 2014/167 Esas sayılı dosyasında verilen 18/02/2016 günlü kararında birleşen davaya ilişkin “Alınması gerekli 53.699,58-TL karar harcının davalılardan ( davalı … A.Ş. yönünden 9.164,04.TL ile sınırlı olmak kaydıyla ) tahsiline,” karar verilmiş olup, mahkememizce bozma öncesi 2014/167 sayılı esastan 29/09/2016 tarihli 2016/157 numaralı harç tahsil müzekkeresi yazıldığından ve gerekli tahsilat yapıldığından YENİDEN HARÇ TAHSİL MÜZEKKERESİ YAZILMASINA YER OLMADIĞINA,
3-Mahkememiz dosyasının bozma öncesi esası olan 2014/167 Esas sayılı dosyasında verilen 18/02/2016 günlü kararında birleşen davaya ilişkin kazanılmış hak karşısında “Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 45.394,64-TL vekalet ücretinin davalılardan ( davalı … A.Ş. yönünden 13.482,29.TL ile sınırlı olmak kaydıyla ) alınıp davacıya verilmesine,”
4-Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 02/05/2017 günlü bozma kararının ikinci (2.) bendinde yer alan birleşen davaya ilişkin davalı yararına olan vekalet ücreti hususunda;
Davalılar aleyhine açılan davada toplam talep miktarı olan 445.416,35 TL olup, talep miktarı içinden yer alan 239.972 USD’den ret olunan 3.346,32 USD’nin dava tarihi olan 07/05/2007 tarihindeki döviz kurundan efektif satış olan 1 USD=1,3421 TL üzerinden hesaplanan 4.491,09 TL ve yine talep içinde yer alan 83.801,41 TL’den ret olunan kısım bulunmamakla birlikte toplam 88.292,50 TL üzerinden 18/02/2016 olan hüküm tarihindeki AAÜT hesaplanan 12.278,03 TL nispi vekalet ücretinin;
Davalı eski ünvanı … A.Ş., – yeni ünvanı … A.Ş.’den ayrıca toplam talep miktarı olan 445.416,35 TL olup, talep miktarı içinden 239.972 USD’den ret olunan 202.153,1 USD’nin dava tarihi olan 07/05/2007 tarihindeki döviz kurundan efektif satış olan 1 USD=1,3421 TL üzerinden hesaplanan 271.309,67 TL ve yine talep içinde yer alan 83.801,41 TL’den ret olunan 61.981,24 TL toplamı 333.290,91 TL üzerinden hesaplanan 18/02/2016 tarihi olan hüküm tarihindeki AAÜT üzerinden 31.780,36 TL nispi vekalet ücretinin (Davalılar … ve … A.Ş.’nin 12.278,03 TL’den sorumlu olmak üzere) tüm davalılardan alınarak tahsilde tekerrür olmamak üzere davacıya verilmesine,
III.a)Davacı tarafça bozma öncesi yapılan 1445,00-TL posta, 2.700,00-TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 4.145,00-TL ile bozma sonrası yapılan 80,00 TL tebligat posta gideri yargılama gideri toplamı 4.225,00 TL davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 109,00-TL yargılama giderinin tahsilde tekerrür olmamak üzere davalılar … ve … A.Ş’den alınıp davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
B)Davalılarca bozma öncesi yapılan 164,00-TL ve bozma sonrası yapılan 82,00 TL toplamı 246,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 239,65-TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine, kalan kısmın davalılar üzerinde bırakılmasına,
IV.Artan avansın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı , gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı 15/10/2020

Başkan

Üye

Üye

Katip