Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/537 E. 2020/436 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/537 Esas
KARAR NO : 2020/436

DAVA : İstirdat (Çekin İadesi)
DAVA TARİHİ : 02/09/2019
KARAR TARİHİ : 14/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Çekin İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, … adresindeki işyerine kimliği belirsiz hırsızların 31.12.2018 tarihinde geceleyin çatıdan iş hanına girerek, işyerinde bulunan ve çalınan çeklerin içinde bulunduğu çelik kasayı patlatarak; Kesidecisi …Ltd Şti, cirantası … olan, … Bankası … Şubesi’nin … nolu hesaptan … seri numaralı, 29.03.2019 tarihli, keşide yeri …, 4.760,00-TL miktarlı yazılı çeki de çaldıklarını, bu hususta olayın meydana geldiği yerin bağlı bulunduğu … İlçe Emniyet Müdürlüğü Polis Merkez Amirliğine şikayette bulunularak olay yeri inceleme raporu tutulduğunu, ayrıca olayla ilgili olarak … Cumhuriyet Başsavcılığına da 02.01.2019 tarihinde suç duyurunda bulunularak, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … nolu soruşturma dosyası ile soruşturma açıldığını, müvekkilinin, tekstil imalatı ve satış yapmakta olan bir firmanın sahibi olup, sattığı mal bedellerine karşılık müşteriden ileri tarihli çek aldığını ve dava konusu çalıntı çekin hamili olduğunu, dava konusu çalıntı çekin de içinde bulunduğu diğer çalıntı çeklerin iptali için … 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyasından dava açıldığını, dava devam ederken, dava dosyasına gelen ilgili bankanın cevabi yazısından, dava konusu çekin davalı … tarafından … Bankası … Şubesine ibraz edildiğinin tespit edildiğini, davalının kötü niyetli olup, çalıntı çeki ele geçirdiğini, işyerlerine dadanan hırsızların çaldıkları çekleri, yasal takibatı etkisiz bırakmak için kendi aralarında ve hayali kişiler üzerinden ciro ederek çeklerin devirlerini sağladıklarını, davalının da en son ciranta olarak çeki devir alırken, ağır kusurlu veya kötü niyetli olarak hareket ettiğini ve haksız bir şekilde çeki tahsil etmek amacıyla ilgili banka şubesine ibraz ettiğini belirterek dava konusu edilen ve davalının elinde bulunan; … Bankası … Şubesinin … nolu hesaptan, … seri numaralı, 29.03.2019 tarihli, keşide yeri …, 4.760,00 TL miktarlı çekin istirdadı ile müvekkile iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkiline dava dilekçesinin tebliğine ilişkin tebligatın Tebligat Kanunun 21. Maddesi uyarınca usulüne uygun tebliğ edilmediğini, sadece komşunun isim ve imzadan imtina ettiğinin yazıldığı, komşuyu tespite yarayabilecek herhangi bir ibareye yer verilmeyerek imzadan ve isim vermekten imtina eden komşunun hangi komşu olduğu denetime elverişli şekilde açıklanmadığını, bu haliyle yapılan tebligat usulüne uygun olmayıp davalının savunma hakkını kısıtlar biçimde davalının yokluğunda aleyhine yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiğini, ayrıca HMK 19. Maddesine göre yetki itirazında bulunduklarını, istirdat davasının hangi mahkemede açılması gerektiğine ilişkin TTK’da hüküm bulunmadığını, HMK’ daki genel hükümlere göre yetkili mahkemenin belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin yerleşim yerinin … ili olup yetkili ve seçtikleri mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, açıklanan nedenlerle yetkisizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın çek iptali için … 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde … Esas numarası ile dava açmış olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli olarak çeki bankaya ibraz ettiğinin mahkemece tespit edildikten sonra, 01/07/2019 tarihinde yapılan duruşmanın 2 numaralı ara kararıyla davacı tarafa istirdat davası açması için iki haftalık kesin süre verildiğini, davacı tarafın iki haftalık kesin süre geçtikten sonra 02/09/2019 tarihinde mahkememizde dava açılmış olup, davanın süreden reddedilmesi gerektiğini ayrıca davanın iki haftalık kesin süreye rağmen açılmadığından dolayı … 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında konulan ödeme yasağının kaldırılmasını talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak da davacı tarafın öncelikle yetkili hamil olduğunu, sonra da bu çeklerin rızası dışında çıktığını ispat etmesi gerektiğini, Yapı ve Kredi Bankasının … seri numaralı çekin incelendiği takdirde davacı tarafın çek hamili olduğu konusunda bir ibarenin mevcut olmadığının anlaşılacağını, müvekkilinin çeki iyi niyetle, alacağına karşılık beyaz ciro ile aldığını, davacı tarafın yaklaşık 58 tane çekin çalındığını savcılık dosyasında iddia ettiğini, müvekkilinin çeki kötüniyetle veya ağır bir kusurla almış olsa mutlaka elinde birden fazla çekin olması gerektiğini ve bunların tahsili için bankaya başvuruda bulunulacağını, davacının, kendisinin yetkili hamil olduğunu kanıtlaması gerektiğinin yanı sıra, yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerektiğini, çeki elinde bulunduran davalının yeni hamilin çeki edinme sebebini kanıtlamakla yükümlü olmadığını, aksi halin kabulünün kıymetli evrakın mücerretlik ilkesini ortadan kaldıracağını belirterek tüm bu nedenlerle davacı tarafından süresinde açılmayan davanın usulden reddine, mahkememizin aksi kanaatte olması halinde esastan reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, zayi nedeniyle açılan iptal davasında çeki elinde bulunduran kişinin tespit edilmesi üzerine açılan çekin istirdadı (iadesi) istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı …’ın … ili … ilçesinde bulunan dükkanına kimliği belirlenemeyen şahıslarca hırsızlık için girildiği, soruşturmanın … Cumhuriyet Başsavcılığının … Sr. sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğü, olay yeri inceleme raporları ve soruşturma kapsamında kimliği belirsiz şüphelilerin 31/12/2018 tarihinde davacıya ait iş yerinde bulunan çelik kasayı patlatarak kasa içerisinde bulunan davaya konu … Bankası … Şubesine ait, keşidecisi … Ltd. Şti olan … nolu hesaptan… seri numaralı, 29.03.2019 tarihli, keşide yeri …, 4.760,00-TL bedelli çekin hırsızlandığı, davacının davaya konu çek ile birlikte kasada bulunan diğer tüm çekler hakkında … 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas sayılı dosyasından kıymetli evrakın iptali (çek iptali) davası açıldığı, Mahkemece çeklerin bankaya ibraz edilip edilmediklerine yönelik yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda davaya konu çekin davalı … tarafından tahsil için ibraz edildiğinin bildirildiği, bu durum üzerine … 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasında 01/07/2019 tarihli 2.celsede davacı vekiline çek hamili olan davalıya yönelik istirdat davası açmak üzere iki haftalık kesin süre verildiği, eldeki işbu davanın bu nedenle çekin istirdatına yönelik olarak Mahkememize açılan çekin iadesi davası olduğu, davalı vekili savunmalarında çekin iadesine ilişkin davanın süresinde açılmadığı, tebligatın usulüne uygun yapılmadığı, davanın yetkisiz mahkemede görüldüğünden yetki ilk itirazının bulunduğu ve davalının çekin iktisabında kötü niyet yahut ağır kusuru bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, çekin istirdadı davasının süresinde açılıp açılmadığı, davalı tarafa yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığı, mahkememizin yetkili olup olmadığı ve çekin istirdadına ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı konularında toplandığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, Türk Ticaret Kanunun “Poliçeyi eline geçiren kişinin bilinmesi” başlıklı 758.maddesinde “Poliçeyi eline geçiren kişi bilindiği takdirde, mahkeme, dilekçe sahibine iade davası açması için uygun bir süre verir. Dilekçe sahibi verilen süre içinde davayı açmazsa, mahkeme, muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır.” şeklinde düzenlenmiştir. … 5. Asliye Ticaret Mahkemesince çalıntı çeklerin bankaya ibraz edilip edilmediklerine yönelik yazılan müzekkerelere verilen cevabi yazılarda, davaya konu çekin davalı … tarafından tahsil için ibraz edildiğinin bildirilmesi üzerine … Esas sayılı dava dosyasında 01/07/2019 tarihli 2. celsede davacı vekiline çek hamili olan davalıya yönelik istirdat davası açmak üzere iki haftalık kesin süre verildiğinin duruşma zabıtları ile sabit olduğu, eldeki davanın ise 02/09/2019 tarihinde açıldığı, işbu dava her ne kadar 2 haftalık kesin süreden sonra ikame edilmiş ise de, Mahkeme ara kararında kesin süreye ilişkin ihtaratların yapılmadığı, kesin sürede belirtilen işlemin yapılmaması halinde hangi hukuki sonuçların ortaya çıkacağı ve süreye uyulmamasının davacı bakımından hangi yönde karar verileceği konusunda açıkça gösterilmediği, bu halde HMK ‘nın 94.maddesine göre tayin edilen sürenin kesin süre olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığından davalının süreye yönelik itirazları yerinde görülmemiştir.
Dava dilekçesi, doğrudan davalının mernis adresine 20/09/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Tebligat parçası incelendiğinde, adreste kimse bulunamaması üzerine kapalı olması sebebiyle en yakın komşusuna sorulmuş, işe gittiğinin beyan edilmesi üzerine imzadan imtina ettiği belirtilerek mahalle muhtarına teslim edildiği görülmüştür. Ne var ki, Tebligat Kanunun 21. maddesi ile Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesine göre usuli işlemlere riayet edilmediğinden tebligatın usulsüz olarak yapıldığı konusunda duraksama yoktur. Bu nedenle, davanın öğrenildiği tarih tebliğ tarihi sayılmalıdır. Davalı vekili, davadan usulüne uygun olarak 14/04/2020 tarihinde haberdar olduklarını bildirmiş, süresinde cevap dilekçesi sunulduğu anlaşılmıştır.
Davanın esasına geçilmeden önce, cevap dilekçesi ile birlikte ileri sürülen yetki ilk itirazının da değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalı, genel yetki kuralı gereğince Mahkememizin yetkisiz olduğunu, yetkili mahkemenin ikametgahı mahkemesi olan … Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu bildirmiştir.
Yasal düzenlemelere bakıldığında:
Türk Ticaret Kanunun “Poliçeyi Eline Geçiren Kişinin Bilinmesi” başlıklı 758.maddesinde “Poliçeyi eline geçiren kişi bilindiği takdirde, mahkeme, dilekçe sahibine iade davası açması için uygun bir süre verir. Dilekçe sahibi verilen süre içinde davayı açmazsa, mahkeme, muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır.” ve “İade Davası” başlıklı 763.maddesinde “Elden çıkan poliçe mahkemeye sunulursa, mahkeme, iade davası açması için dilekçe sahibine uygun bir süre verir. Dilekçe sahibi bu süre içinde dava açmazsa, mahkeme, poliçeyi, sunmuş olana geri verir ve muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır.” şeklinde düzenlenmiş olup, görüleceği üzere TTK’ da ister çeki eline geçiren kişi davanın başında bilinsin ya da yapılan araştırmalarla tespit edilsin, isterse Mahkemece yaptırılacak ilanlar sonrasında bizzat mahkemeye başvurarak çekin kendisinde olduğunu söylesin, Kanun koyucu bu davaların görülmesi gereken yer ile ilgili yetkili mahkemenin hangi yer mahkemesi olduğu hususunda yetkiye ilişkin özel bir düzenleme yapmamıştır. Öte yandan, işbu dava İİK 72. maddesindeki menfi tesbit / istirdat davası şeklinde bir dava olmadığından anılan yasa maddesindeki yetki kurallarının bu davada (çekin iadesi davası) uygulanma imkanı da yoktur. Açıklanan nedenlerle, genel yetki kurallarının uygulanması kanaatine varılmıştır.
Yargısal uygulamalara bakıldığında:
Davaya ışık tutabilecek ve bu hususun istinaf sebebi yapıldığı emsal bir davada, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2018/631 Esas, 2018/468 Karar sayılı ilamında “…Davacının uyuşmazlığa konu olan çekin zayi olduğu iddiasıyla çek iptali davası açtığı, yargılama aşamasında anılan çekin tahsil edildiğinin anlaşılması üzerine davacıya istirdat davası açmak üzere süre verildiğinden eldeki davanın açıldığı, davalının süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğu, ilk derece mahkemesince HMK 6.maddesi uyarınca genel yetkili mahkemelerin davada yetkili olduğu, davalının yerleşim yeri İstanbul’da bulunduğundan davaya bakmakla … Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verildiği görülmektedir. Davalı vekili süresi içerisinde yetki itirazında bulunmuş ve yetkili mahkeme olarak İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerini göstermiştir. Davacı vekili, dava kambiyo senedinden kaynaklandığından muhatap bankanın bulunduğu yer ve HMK.nın 10.maddesi gereğince borçlunun ikametgahı ile akdin yapıldığı yer, ayrıca çek hırsızlık sonucu ele geçrildiğinden HMK 16.maddesine göre haksız fiilin işlendiği yer olan Ayvalık mahkemelerinin yetkili olduğunu istinaf itirazlarında ileri sürmekte ise de; çek ve çek bedelinin istirdatı davalarında HMK.nın 6.maddesi uyarınca davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemeleri yetkili olmakla, mahkemece süresi içerisinde yapılan yetki itirazı kabul edilerek, yetki dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemekle, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine…” şeklinde karar vermiştir.
Bu itibarla, davalının cevap dilekçesi ile birlikte süresinde ve usulüne uygun ileri sürdüğü yetki ilk itirazı doğrultusunda, davalı …’in ikametgahının … olması nedeniyle Mahkememizin yetkisiz olduğu, yetkili mahkemenin HMK 6. maddesindeki genel yetki kuralı uyarınca … (Nöbetçi) Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, davalının yetki ilk itirazının kabulüne ve Mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davalının yetki ilk itirazının KABULÜ ile, davanın HMK m.114 ve m.115 hükümleri uyarınca USULDEN REDDİNE, MAHKEMEMİZİN YETKİSİZLİĞİNE,
2-HMK m.20 hükmüne göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde ve talep halinde dosyanın yetkili … (Nöbetçi) Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine; iki haftalık yasal süre içerisinde talepte bulunulmadığı takdirde dosyanın re’sen ele alınarak, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 14/10/2020

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)