Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/533 E. 2023/616 K. 17.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2019/533
KARAR NO : 2023/616

DAVA : ALACAK (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/08/2019
KARAR TARİHİ : 17/07/2023

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen ALACAK davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin borçlu sıfatıyla imzaladığı 18.07.2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi gereği, davalı bankadan 15 ay vadeli 2.761.000,00 TL tutarında ticari kredi kullandığını, genel kredi sözleşmesi tahtında yapılan yanlış hesaplamalar sebebiyle, yine müvekkil şirkete adına 06.12.2018 tarihinde açılan taksitli ticari kredi kapsamında, faizin yanlış hesaplanması ve kredi sözleşmesi kapsamına dahil olmayan fazla tahsilatların ve kesintilerin iadesi için işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, şöyle ki, Müvekkil şirketin, davalı bankadan kullandığı 15 ay vadeli 2.761.000,00-TL tutarındaki ticari kredinin dayanağı olan 18.07.2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi tahtında, bahsi geçen sözleşme kapsamında yapılan yanlış hesaplamalar yüzünden yine davalı bankadan 06.12.2018 tarihinde 6 ay vadeli 107.000,00-TL tutarlı taksitli tüketici kredisi kullandığını, mezkur kredi kullanımı için açılan hesaptan, müvekkilin bilgisi ve onayı olmadan ücret ve masraflar kesildiğini, bankadan celp edilecek hesap dökümlerinden söz konusu ücretlerin tespit edilebileceğini, oysa ki, kredi sözleşmesine ilişkin bir hesap açılması ve bu hesaptan sadece kredi ile ilgili işlemler yapılması durumunda, kullanıcıdan bu hesaba ilişkin herhangi bir isim altında ücret veya masraf talep edilmemesi, yine kullanıcının açık talimatı olmaksızın kredi sözleşmesi ile ilişkili bir kredili mevduat hesabı sözleşmesi yapılamaması gerektiğini, dolayısıyla, işbu hesaptan kesilen ücret ve masrafların da davacıya iadesinin gerektiğini, müvekkil şirketin 18.07.2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin devamı olarak kullandığı 06.12.2018 tarihli taksitli tüketici kredisi hakkındaki 06.12.2018 tarihli Türk Lirası Ticari Kredi Kullandırım Talimatında, kredi faiz oranı %33,68 olarak belirtilmiş olmasına rağmen; aynı krediye ait taksitli ödeme tablosunda yıllık akdi faiz oranının %34,68 olarak belirtildiğini, bu kapsamda müvekkilden tahsil edilen faiz tutarının, gerek kredi sözleşmesine, gerekse taksitli kredi ödeme tablosuna aykırı olup, fazla yapılan faiz tahsilatının iadesinin gerektiğini, bununla birlikte, taksitli tüketici kredilerinde taksitlerin, anapara, faiz tutarı ve BSMV toplamından oluştuğunu, ödeme planında da, işbu toplamın kredi tutarından düşülmesi suretiyle kalan bakiyenin tespit edilmesi ve her bir taksit için aynı işlemin yapılmasının gerektiğini, oysa, davaya konu krediye ait ödeme tablosunda, anapara, faiz tutarı ve BSMV toplamından oluşan taksit tutarları doğru tespit edilmiş olmasına rağmen; mezkur taksitlerin ödenmesi sonucu kalan bakiyeler yanlış tespit edilmiş olduğundan, müvekkilden haksız ve hukuka aykırı olarak fazla tahsilat yapıldığını, örneğin, 07.01.2019 tarihli 19.818,74-TL tutarındaki ilk taksitin; 16.355,37-TL anapara, 3.298,45-TL faiz ve 164,92-TL BSMV’den oluştuğu yönündeki tespit yerinde olmasına rağmen, kalan bakiyenin 107.000,00 – 19.818,74 = 87.181,26-TL yerine 90.644,63-TL olarak tespit edilmesinin hatalı olduğunu, taksit ödemelerinin başlangıcından itibaren yapılan bu hatanın, devam eden ödemeler sonucu kalan bakiyenin her seferinde yanlış tespit edilmesi ile sonuçlandığını, bu kapsamda müvekkil şirketten haksız ve hukuka aykırı olarak fazla tahsilatlar yapıldığını, davalı banka tarafından, fazla tahsil edilen faiz sebebiyle 107.000,00-TL’lik yeni bir kredi kredi kullanılmak zorunda kalınmış olmakla birlikte, mezkur kredi kapsamında yasaya aykırı olarak yapılan fazla kesinti ve tahsilatların kendilerince tespit edilebilen toplamının şimdilik 10.000,00-TL olup, davaya konu kredi sözleşmelerinin, müvekkil banka hesap bilgilerinin ve tahsilat makbuzlarının davalı bankadan celbi ile, müvekkilin gerçek alacağının tespitinin mümkün olacağını, işbu sebeple, 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesi kapsamında, alacağın belli veya belirlenebilir olmasını müteakiben artırılmak üzere şimdilik 10.000,00-TL tutarındaki haksız ve hukuka aykırı nitelikteki fazla tahsilatın, reeskont faiziyle birlikte iade edilmesini talep etme zaruretinin hasıl olduğunu beyan ederek HMK m. 107 kapsamında fazlaya ilişkin artırım ve talep hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00-TL tutarındaki haksız ve hukuka aykırı nitelikteki fazla tahsilatın, dava tarihinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan TAHSİLİNE, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında;
Davacının bilgisi dışında kendisinden ücret ya da masraf tahsilatı yapılmadığını, dava dilekçesinin (1) numaralı bendinde davacıdan haksız şekilde masraf ve ücret tahsilatı yapıldığı belirtilerek hak iddiasında bulunulduğunu, iddia sahibinin iddiasını ispatla mükellef olduğunu, davacı kendisinden haksız şekilde ve ne kadar masraf kesintisi yapıldığını ispatla mükellefken soyut ifadelerle hak iddiasında bulunulmasının mümkün olmadığını, davacıya kullandırılan her iki krediye ait ödeme planlarının, hem davacının elinde mevcut, hem de internet bankacılığı vasıtasıyla her zaman ulaşabileceği belgeler olduğunu, 18.07.2018 tarihinde 2.761.000,00.-TL ve 06.12.2018 tarihinde 107.000.-TL olarak kullandırılan kredilere ait ödeme planları incelendiğinde davacıdan kredi komisyonu tahsil edilmediğinin açıkça görüleceğini, bunların haricinde davacıdan peşin ödenen faiz de tahsil edilmemiş olup bu hususun da ödeme planından rahatça tespit edilebileceğini, ancak davacının soyut ifadelerle kendisinden masraf tahsilatı yapıldığını iddia ederek haksız kazanç elde etme gayesinde olduğunu, dava dilekçesinin (2) numaralı başlığında 06.12.2018 tarihli kredi kullandırım talimatında talep edilen kredi faiz oranının yıllık %33,68 olduğu ancak aynı tarihli ödeme planında faiz oranının yıllık %34,68 olduğu iddia edilerek müşteriden fazladan tahsil edildiği iddia edilen faiz tutarının iadesinin talep edildiğini, dava dilekçesi ekinde bulunan 06.12.2018 tarihli kredi kullandırım talimatının davacı tarafından paraf edilerek düzeltilen faiz oranını gösterir halinin dilekçeleri ekinde sayın mahkemeye ibraz edildiğini, bu belgeden de görüleceği üzere davacının kredi kullandırım talimatının kredi faizi kısmını eliyle düzelterek %34,68 yaptığını ve yanına unvanını yazarak imzaladığını, dolayısıyla kredi kullandırım talimatı ile ödeme planında bulunan faiz oranlarının birbiri ile uyumlu olduğunu, bu belgenin davacının elinde bulunmaması ya da bu hususun davacının bilgisi dahilinde olmamasının mümkün olmadığını, buna rağmen davacının geçerliliği olmayan bir belgeyi mahkemeye gerçekmiş gibi sunarak delil olarak gösterdiğini, davacının gerçeğe aykırı belgelerle sayın mahkemeyi yanıltmak ve haksız şekilde kazanç sağlamak gayesinde olduğunu, bu kapsamda davacı hakkında suç duyurusunda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, davacı dilekçesinin 3.sayfasında kredi taksit tutarının tamamını anaparadan düşerek kendince bir hesaplama yaptığını ve müvekkil banka hesabının hatalı olduğunu iddia ettiğini, oysa davacı örneğinden yola çıkarsak 19.818,74 TL tutarlı taksitin 16.355,37.-TL’sinin anapara, 3.298,45.-TL’sinin faiz ve 167,92.-TL’sinin ise BSMV olduğunu, 107.000.-TL anapara tutarlı krediden elbette ödenen anapara tutarının düşülerek ve ödeme planında kararlaştırılan tutarda faiz tahsilatı yapılacağını, davacı mantığına göre müvekkil bankanın faizsiz kredi kullandırmış olması gerektiğini, oysa yine bizzat davacı tarafından dosyaya sunulan ödeme planında kredi taksit ödemesinin detayları ve hangi kalemlerin oluştuğunun açıkça yazdığını, davacının örnek hesaplamasının hatalı olduğunu, huzurdaki davanın hukuki temeli ve mesnedinin olmadığını beyan ederek, öncelikle sayın mahkemenin delilleri toplaması ve tahkikat aşamasına geçerek teknik incelemeye dahi gerek olmaksızın davayı reddetmesini, Sayın mahkeme aksi kanaatte ise de delilleri topladıktan sonra bankacı bilirkişiye inceleme yaptırarak mutlak gerçeği tespit etmesi ve davayı reddetmesini, Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; Genel Kredi sözleşmesi ile kullanılan kredinin faizinin ve masrafların fazla ve haksız hesaplandığı iddiasıyla bu bedellerin istirdatı istemine ilişkin, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Deliller toplandıktan sonra dosya banka ve finans uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş, verilen 05/06/2020 tarihli kök raporda; davacı tarafın dava konusu olan 18.07.2017 tarihli 2.761.000.-TL ve 06.12.2018 tarihli 107.000.-TL tutarındaki taksitli ticari krediler ile ilgili olarak davalı bankaya herhangi bir ücret, masraf, komisyon ödemediği, davacı firmanın 06.12.2018 tarihli 107.000.-TL tutarındaki taksitli ticari kredi kullanmak için davalı bankaya verdiği 06.12.2018 tarihli Kredi Kullandırım Talimat aslında kredi faizinin, ödeme planı ile taraflar arasında kararlaştırıldığı ve krediye uygulandığı gibi %34,68 olduğu, buna göre davacı firmanın fazla olarak herhangi bir faiz, fer’isi de ödemediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
İtirazlar üzerine alınan 21/05/2021 tarihli 1.Ek raporda ise; Davalı bankanın dosyaya sunduğu CD kapsamında yer alan kredi hesap özetleri, itirazlar ve ara karar çerçevesinde yapılan değerlendirme ve hesaplamalar sonucunda, vadesiz hesap özeti dosyaya tam olarak sunulmadığından davacının davalı bankadan kullandığı 2 taksitli kredi dolayısıyla ödediği ücret, masraf ve komisyonların var olup olmadığının tam olarak tespit edilemediği, dosya kapsamına ve davalı banka beyanına göre her 2 kredi kapsamında davacıdan herhangi bir kesinti yapılmadığı, dosyaya sunulan kredi hesap özetleri esas alınarak yapılan inceleme, değerlendirme ve hesaplamalar sonucunda, davacının fazla faiz ve ferilerinin ödenerek kredilerin kapatıldığına yönelik taleplerinin yerinde olduğu, buna göre, davacının, %34,68 akdi faiz oranına göre davalı bankaya ikinci kredinin kapatılması için 19.403,44 TL fazla ödeme yaptığı, %33,68 akdi faiz oranı üzerinden hesaplanan fazla ödeme tutarının ise 19.545,30 TL olduğu belirtilmiştir.
İtirazlar üzerine alınan 19/11/2021 tarihli 2.Ek raporda ise; davacının kullandığı her 2 kredi kullandırım ve kapatmalarında, ikinci kredi akdi faiz oranının yıllık %34,68 olduğununun kabulü halinde 1. Kredi ve 2. Kredi kullandırımları neticesinde davacıdan fiilen fazla tahsil edilen tutarlar toplamının 21.507,94 TL olduğu, ayrıca, davacıdan dayanaksız bir şekilde toplam 130,00 TL”de (Hesap İşletim Ücreti adı altında) kesinti yapıldığı, Genel Kredi Sözleşmesinde böyle bir ücret alınacağı yönünde hüküm bulunmadığı, davacıdan fazla tahsil edilmiş toplam tutarın 21.637,94 TL olduğu, davacının kullandığı her 2 kredi kullandırım ve kapatmalarında, ikinci kredi akdi faiz oranını yıllık %33,68 olduğunu kabul ettiğimizde 1. Kredi ve 2. Kredi kullandırımları neticesinde davacıdan fiilen fazla tahsil edilen tutarlar toplamının 21.629,71 TL olduğu, ayrıca, davacıdan toplam 130,00 TL’ de (Hesap İşletim Ücreti adı altında) kesinti yapıldığı, Genel Kredi Sözleşmesinde böyle bir ücret alınacağı yönünde hüküm bulunmadığı, dayanaksız bir şekilde kesinti yapıldığı, o halde davacıdan fazla tahsil edilmiş toplam tutarın 21.759,71 TL olduğu, önceki ek rapor ile oluşan farkın hesap özetleri ile ortaya konulan gecikme faizi ve ferisine ait fazlalıktan kaynaklandığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
İtirazlar üzerine alınan 13/02/2022 tarihli 3.Ek raporda ise; davacıdan fazla tahsil edilen toplam tutarın 1.305,06 TL olduğu, bu nedenle, 19.11.2021 tarihli Ek-1 rapor da revizyon yapılması gerektiği, buna göre de, 19.11.2021 tarihli Ek-1 rapor ile kanaat getirilen miktarlar revize edilerek, davalı bankanın davacıdan: (1) her 2 kredi kullandırım ve kapatmalarında, ikinci kredi akdi faiz oranını yıllık %34,68 olduğunu kabul ettiğimizde 1. Kredi ve 2. Kredi kullandırımları neticesinde davacıdan fiilen fazla tahsil edilen tutarlar toplamının 21.507,94 TL olduğu, ayrıca, davacıdan dayanaksız bir şekilde toplam 130,00 TL’ de kesinti yapıldığı, o halde davacıdan fazla tahsil edilmiş toplam tutarın 21.637,94 TL+1.305,06.-TL=22.943,00.-TL olduğu, (2) her 2 kredi kullandırım ve kapatmalarında, ikinci kredi akdi faiz oranını yıllık %33,68 olduğunu kabul ettiğimizde 1. Kredi ve 2. Kredi kullandırımları neticesinde davacıdan fiilen fazla tahsil edilen tutarlar toplamının 21.629,71 TL olduğu, ayrıca, davacıdan toplam 130,00 TL’ de dayanaksız bir şekilde kesinti yapıldığı, o halde davacıdan fazla tahsil edilmiş toplam tutarın 21.759,71 .-TL + 1.305,06.-TL= 23.064,97.-TL olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır, denilmiştir.
Raporlar kanaat verici bulunmadığından bu kez 3 kişilik bilirkişi heyeti oluşturularak tekrar rapor aldırılmıştır. Mahkememizce alınan 13.03.2023 tarihli 2.Rapora göre; Davacı şirketin davalı bankadan kullandığı Taksitli Ticari Krediler için kendisinden fazladan 191,20 TL masraf ve kesinti yapıldığı, kullandırılan 2 adet kredi nedeniyle kendisinden fazla faiz kesintisi yapıldığı itirazının; ilk kullandırılan 2.761.000,-TL’lik kredinin ötelenen ilk 7 aylık taksitlerine ait akdi faizlere faiz işletilip işletilmediğinin geri ödeme tablosundan belirli olmadığı, ancak faiz işletilebileceği kabul edildiği takdirde; davacıdan fazla tahsil edilmiş faiz bulunmadığı, ancak mahkemece ötelenen bu akdi faizlere faiz işletilemeyeceği kanaatinin benimsenmesi halinde: masraf ve kesintilerden dolayı 191,20.-TL, İlk Taksitli Krediden dolayı 10.094,70.-TL ve İkinci Taksitli Krediden dolayı 12.613,40.-TL olmak üzere toplam 22.899,30.-TL masraf ve faiz kesintileri yapıldığı, taraflar arasındaki ilişki ticari olduğundan, 10.000,00.-TL için dava tarihinden itibaren, 11.759,71.-TL için 21.12.2021 tarihinden itibaren, 1.139,59.-TL için 01.03.2022 tarihinden itibaren reeskont faizi isteminin mümkün olduğu, yönünde kanaat bildirilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan sonra somut olaya gelince:
Bilirkişi raporlarında da işaret edildiği üzere: davacı şirket ile davalı banka arasında 25.12.2013 tarihli ve 5.000.000,00-TL limitli bir Genel Kredi Sözleşmesi ve devamında da buna ek olarak 18.07.2017 tarihli “Genel Kredi Sözleşmesine Ek Nakit Yönetim Sözleşmesi” imzalanarak davalı banka davacı şirkete 18.07.2017 tarihinde, aylık % 1,50 yıllık % 18 faiz oranıyla 15 değişken taksitle geri ödenmek üzere 2.761.000,00.-TL ve 06.12.2018 tarihinde de aylık % 2,89 yıllık % 34,68 faiz oranıyla 6 eşit taksitte geri ödenmek üzere 107.000,00.-TL Taksitli Ticari Krediler kullandırmıştır. Davacı, bu kredi ilişkisi kapsamında kendisinden fazladan masraf ve kesintiler yapıldığını, ayrıca fazla faiz tahsil edildiği için 107.000,00.-TL tutarında ikinci krediyi kullanmak zorunda kaldığını iddia ederek, bu haksız tahsil edilen kesinti ve faizlerin iadesini istemektedir.
Davacı taraf her ne kadar davalı bankanın kredi faiz oranını %33,68 uygulaması gerekirken % 34,68 olarak fazla uyguladığını iddia etmekte ise de davalı bankanın cevap dilekçesi ekinde sunduğu 06/12/2018 tarihli “TÜRK LİRASI (TL) TİCARİ KREDİ KULLANDIRIM TALİMATI” belgesindeki faiz oranının matbu olarak “%33,68” olarak yazdığı ancak daha sonra mürekkepli kalemle “%34,68” olarak düzeltildiği, muhtemelen karışıklık olmasın, tam anlaşılsın diye ayrıca elle “34,68” yazıldığı ve aynı kalemle davacının ünvanı yazılarak altına yine aynı kalemle imzalattırıldığı, bu imzaya itiraz etmediği, davacının bu faiz oranından yani “%34,68” oranında faiz uygulanacağından bilgisinin olduğu anlaşıldığından bu husustaki itiraz ve talebi haklı bulunmamıştır.
18.07.2017 Tarihli Krediden Fazla Faiz Alındığı İddiaları Yönünden;
Davalı bankaca, Davacı şirkete 18.07.2017 tarihinde; aylık % 1,50 yıllık % 18 faiz oranıyla, ilk 7 ayı aylık 5.000,00.- TL, takip eden 7 ayı 395.000,00.- TL ve son taksidi de 494.657,05.-TL olmak üzere toplam 15 eşit olmayan taksitte geri ödenmek üzere 2.761.000,00.-TL. Taksitli Ticari Kredi kullandırılmıştır. Zaten bu hususta taraflar arasında da tartışma yoktur.
Alınan ilk bilirkişi raporunda (09.05.2021 tarihli I. Ek Rapor, Sh.4) ilk 7 takside ait hesaplanması gereken faizlerin aylık olarak ötelendikleri belirtilmiş, ancak faizlerin 7 aylık ötelenen tutarları hesaplanırken, 7 ay boyunca hak edilen faizlerin aylık tutarları alınmıştır. Bu faizler akdi faiz olup, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre; ticari işler bakımından bunların kapital faizi olarak anaparaya eklenerek faizlendirilmesi mümkün iken, bu yapılmadan sadece 7 aylık faizlerin toplamından hareket edilerek yapılan hesaplamalar sonucunda 2.761.000,-TL. lık kredi için 18.339,97 TL. fazla faiz tahsilatı yapıldığı tespitinde bulunulmuştur. Halbuki, taraflar arasındaki ilişki ticari olduğundan ve ilk 7 aylık dönemde ötelenen faizler akdi faiz olmakla; anaparaya eklenerek faizlendirilmesi mümkün olduğundan bu hesaplama biçimi bilirkişi heyetince doğru bulunmamıştır. Ötelenen akdi faizlere de akdi faiz istenebileceği, mahkemenin kabulünün de bu yönde olması halinde (raporun 4.sayfasındaki tabloda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere) yapılan ödemelerle dava konusu borcun tamamen ödenmiş olmayıp 9.617,58 .-TL daha borç bulunduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK.nun 8/2.maddesi gereğince; Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz. Taraflar arasındaki ilişkinin temelde ödünç para verme sözleşmesinden kaynaklı bir ticari iş olduğu kuşkusuzdur.
Yukarıda açıklanan ve davacıya kullandırılan kredi sabit taksitli bir kredi türü değildir. Sabit taksitli krediler ana para + faiz ile ödenecek aylık miktar belirlenmektedir ve ilk taksitlerde faiz miktarı ana paradan çok daha fazladır. Örneğin, 10.000,00.-TL taksitin 8.000,00.-TL si faiz iken, 2.000,00.-TL’si ana para olmaktadır. Taksitin sonlarına doğru bu durum tam tersine dönüşmektedir. Taksit içerisindeki faiz miktarı düşerken ana para artmaktadır. Davamıza konu kredinin ise, İlk 7 ayı aylık 5.000,00.- TL, takip eden 7 ayı 395.000,00.- TL ve son taksidi de 494.657,05.-TL olmak üzere toplam 15 eşit olmayan taksitli kredidir. Bunun anlamı şudur. İlk ayların taksitlerinin düşük tutulabilmesi için alınması gereken faiz miktarı düşük tutularak, sonraki aylara ötelenmiştir. Bu nedenle ötelenen faiz ana paraya eklenmiştir. Bilirkişi heyeti buna göre hesaplama yaptığında davacının alacağının bulunmadığını söylemektedir. Bu rapor mahkememizce de makul ve dosya kapsamına uygun bulunarak hükme esas alınmış, davacının bu husustaki talepleri kabul edilmemiştir.
Haksız Tahsil Edildiği İddia Edilen Masraflar Yönünden;
Davacı taraf, bilirkişi heyetinin de işaret ettiği gibi, hangi masrafların haksız olarak tahsil edildiğini somut olarak belirtmemekle beraber 06.12.2018 tarihinde yukarıda açıklanan nedenlerle bankanın hatası nedeniyle kredi kullanmak zorunda kaldığını belirttiğinden, bu nedenle yapılan masrafları istediği anlaşılmaktadır. Bu masraflar yönünden de miktar belirtmemiş, diğer talebi ile birlikte toplam miktar üzerinden kısmi dava açmıştır. Bu konudaki talep net olmadığından bilirkişi heyetince davacıya ait davalı banka nezdindeki tüm mevduat hesaplarının hareketleri dosya içine alınarak, bu hesap ekstreleri incelenmiştir. Bu incelemeler sonucunda; gerek Genel Kredi Sözleşmesinde ve gerekse de düzenlenen geri ödeme planlarında davacıdan masraf veya komisyon alınacağına dair bir madde bulunmamasına rağmen; davalı bankanın davacı şirketten 06.12.2017 tarihinde 60,00.- TL. ve 10.07.2018 tarihinde de 60,00.-TL ve 26.06.2019 tarihinde de 10,00.-TL olmak üzere toplam 130,00.-TL Hesap İşletim Ücreti adı altında masraf ve 26.06.2019 tarihinde de her biri 30,60.-TL olan 2 adette toplam 61,20 TL vergi ödemesi izahatıyla 2 adet tahsilat yaptığı, ancak bunların ne vergisi olduğu belirli olmadığından, toplam fazla tahsilatın 130,00.-TL + 61,20.-TL = 191,20.-TL olduğu belirtilmiştir. Bu bedellerden hesap işletim ücreti adı altında alınan bedellerin toplamda 130,00.-TL olduğu belirtilmekte ise de bu yönde bir dava yoktur. Talep, 06.12.2018 tarihinde kullanılan kredinin, önce kullanılan kredide bankanın hatası olduğundan kullanılmak zorunda olunan kredi olduğu, bu nedenle masrafların da ayrıca istendiği belirtilmektedir. Önceki kredi faizinin hesaplanmasında davalı bankanın bir hatasının veya fazla tahsilatının olmadığı yukarıda açıklanmıştır. Bu nedenle söz konusu talep de yerinde görülmemiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın REDDİNE,
1-Alınması gerekli 269,85-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 170,78-TL ve tamamlama harcı 281,53‬-TL toplamı 452,31-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 182,46-TL harcın karar kesinleştiğinde DAVACIYA İADESİNE,
2-Davalı vekille temsil olunduğundan yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp DAVALIYA VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin KENDİ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafça yapılan 400,00-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde ilgili tarafa İADESİNE,
6-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin, davada haksız çıkan davacıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.17/07/2023

KATİP

HAKİM