Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/511 E. 2023/426 K. 15.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2019/511
KARAR NO : 2023/426

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (TBankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/08/2019
KARAR TARİHİ : 15/05/2023

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen İTİRAZIN İPTALİ davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … ile müvekkili şirket arasında 1961 sayılı Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, diğer davalı gerçek kişilerin kefil sıfatıyla sözleşmenin tarafı olduklarını, borçların ödenmemesi üzerine … 3. Noterliği’nin … tarihli … keşide numaralı hesap kat ihtarnamesinin tüm davalılara gönderilerek bu tarih itibariyle kullandırılmış kredilerin kat edildiği, 5.553.53 USD tutarında anapara ve 3.660.00 USD faiz olmak üzere toplam 9.193,53 USD’nin ödenmemesi halinde hukuki yollara başvurulacağının tebliğ edildiğini, davalıların ise … 17. Noterliği’nden keşide edilmiş ….ve…tarihli cevap ihtarnameleri ile davacı müvekkil tarafından gönderilen ödeme planı çerçevesinde ödeme yapıldığını, (davacı) şirketçe ödeme planında hesap hatası yapıldığını ve buradan hareketle borcun kapandığını söylediklerini, alacakları ile ilgili olarak … 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında yargılama yapıldığını, bilirkişi incelemesi sonucunda müvekkilinin davalı … 9.158.50 USD alacaklı olduğu, diğer davalı gerçek kişilerin ise bu lutarın 9.100.00 Amerikan Doları tutarından kefil sıfatıyla sorumlu olduklarının tespit edildiğini, ilgili davanın, takibe konu olan senetlerin bir başka kredi sözleşmesine konu olduğu gerekçesiyle reddedilmiş ise de bilirkişi raporu ile müvekkilinin alacaklarının sabit hale geldiğini, bilirkişi tarafından tespit edilen söz konusu tutarın tahsili amacıyla davalılar aleyhine 19.07.2019 tarihinde … 23. İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalıların takibe itiraz ettiğini, arabuluculuk sürecinin olumsuz sonuçlandığını, alacağın menfi tespit davasına konu edilerek burada hazırlanan bilirkişi raporu kapsamında tespit edilmesine ve biri ihtiyari diğeri zorunlu olmak üzere 2 kez arabuluculuk görüşmesinde tartışılmasına rağmen davalılar tarafından herhangi bir gerekçe veya delil sunulmaksızın haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz edilerek müvekkilin alacağını tahsil etmesinin önüne geçilmeye çalışıldığını, huzurdaki davaya konu edilen alacağın, hesap hatasından kaynaklı olarak taraflar arasında münakit sözleşme ile kararlaştırılandan daha az olacak şekilde davalı Vakıf tarafından ödenmesi nedeniyle doğduğu açık ve oldukça kolay anlaşılabilecek bir husus olduğunu, ilgili döneme kadar % 9 üzerinden faiz ödemesi yapan davalı vakfın son iki ödemede bu faizin uygulanmayacağını düşünmesinin veya finansal hayatın olağan akışına tamamen aykırı şekilde bu durumu fark etmemesinin kötü niyetli bir yaklaşım olduğunu, davalıların “biz yazılanı ödedik” şeklindeki beyanlarının basiretli bir tacirle bağdaşmadığını (Emsal: Yargıtay 19. HD.nin 15.03.2016 tarih ve 2015/9593 E. 2016/4539 K.), davalıların, anapara borcunun yanı sıra borcun fer’ilerine de itiraz ettiğini, huzurdaki davava konu icra takibinde davalı Vakıf yönünden hesap kat ihtarnamesinin tebliğ tarihi olan 06.04.2016 tarihi, davalı gerçek kişiler yönünden ise takip tarihinin faiz başlangıç tarihi olarak esas alındığını, ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiklerini belirterek, borçluların icra takibindeki borca itirazlarının iptaline, takibin ticari avans faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte takip talebindeki koşullar ile aynen devamına, borçluların %20′ den az ulmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkillerinden … ile davacı banka arasında akdedilen “1824 sayılı Genel Kredi Sözleşmesi” kapsamında müvekkilinin 600.000,00 USD kredi kullandığını, diğer müvekkillerinin de bahsi geçen krediye kefil olduklarını, taraflar arasında ilk taksiti 07.03.2011 tarihinde ödenmek üzere ekte belirtilen ödeme planı dahilinde yapılandırma yapılması hususunda mutabakata varılarak sözleşme imzalandığını, ödemelerin başlamış olmasına rağmen bankanın sonradan her taksit için teminat senedi düzenlenmesini talep ettiğini, 06.06.2011 tarihinde keşideci …, aval … ve … olarak ödeme planındaki her taksit için senet düzenlenerek bankaya tevdi edildiğini, ödemelerinin tamamı plana uyularak yapıldığını, hatta kredi borcunun müvekkili tarafından erken ödeme yapılarak 23.03.2012 tarihinde tamamen kapatıldığını, krediyle ilgili olarak verilen 07.12.2015 tarihli 16.236 USD bedelli senedin daha önce … 19. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında takibe konu edildiğini, bu takipten kaynaklanan herhangi bir borcun olmadığının tespiti için … 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E. sayılı dosyasında (Menfi Tespit) davası ikame edildiğini, yargılama sonucunda mahkemece 18.12.2018 tarihli kararı ile ilk olarak 1824 sayılı 600.000,00 USD lik kredinin kullanıldığı, bu kredinin 23/03/2012 tarihinde erken ödeme ile kapatıldığı, takibe dayanak olan senedin 1824 sayılı kredinin ödeme aracı olarak alınmış olduğu, … sayılı kredinin …tarihinde erken ödeme ile kapatılmış olması sebebiyle takibe konu senedin bedelsiz kaldığı gerekçesiyle menfi tespit davalarının kabulüne karar verildiğini, aynı yargılamada müvekkillerinin davacıdan daha sonrasında kullanmış oldukları 1961 sayılı 1.200.000,00 USD kredinin de yapılandırma neticesinde tamamının ödendiğinin tespit edildiğini, davacının bu karara karşı istinaf yoluna başvurmadığından kararın kesinleştiğini, hal böyle iken davacının sebepsiz yere ve müvekkilleri tarafından tüm borç ödenmiş olmasına rağmen huzurdaki davanın açıldığını, davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiğini belirterek davanın reddine, haksız ve kötüniyetli olarak icra takibi açan davalı hakkında %20’ den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; bankacılık işlemlerinden kaynaklanan ticari kredi borcunun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Davacı … 23. İcra Dairesi’nin …sayılı dosyası ile 19/07/2019 tarihinde, davalılar aleyhine, Genel Kredi Sözleşmesine dayanarak, 9.158,50.-USD asıl alacak, 752,13.-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.910,63.-TL üzerinden (borçlular … ve …’in 9.100,00.-USD asıl alacak ile sorumlu olmak üzere) ilamsız icra takibi başlattıktan sonra (…) ödeme emrinin borçlu/davalı işletmeye 23.07.2019 tarihinde tebliğ edildiği, diğer boçlulara tebligat yapılamadığı, borçluların 23.07.2019 tarihinde hiçbir borçları olmadığını, borcun tamamına ve faize itiraz ettiklerini belirterek takibi durdurdukları, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 22/08/2019 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde 9.158,50.-USD (56.606,54.-TL) asıl alacak üzerinden huzurdaki itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında … nolu Genel kredi Sözleşmesinin imzalandığı hususunda tartışma bulunmamaktadır.
Çözümlenmesi gereken sorun, davacı bankanın bu sözleşmeden kaynaklı bakiye alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının ne olduğu noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK.nun “Delil Sözleşmesi” başlıklı 193.maddesi gereğince, taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilirler. Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkânsız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir. Taraflar arasında imzalanan “Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi”nin 47 maddesi gereğince çıkabilecek her türlü uyuşmazlıkta bankanın defter ve bilgisayar kayıtlarının geçerli delil olarak kabul edileceği konusunda anlaşmışlardır.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sundukları deliller, icra dosyası ile tüm dosya kapsamı ile beraber alınan bilirkişi raporları ve yapılan yargılama sonunda;
Dava konusu alacak …tarafından temlik alınmış, buna ilişkin sözleşme ve ekleri dosyaya sunulmuştur.
Huzurdaki davadan önce, davacı tarafından … 19. İcra Müdürlüğünün… sayılı dosyası ile 28.04.2016 tarihinde, davalılar aleyhine, 06.06.2011 tanzim, 07.12.2015 vade tarihli 16.236,00.-USD bedelli bonoya dayanarak, 9.153,53.-USD asıl alacak, 215,17.-USD işlemiş faiz, 27,46.-USD komisyon olmak üzere toplam 9.396,16.-USD üzerinden kambiyo senetlerine (çek, poliçe ve emre muharrer senet) özgü haciz yolu ile icra takibi başlattığı, borçluların da 18.07.2016 tarihinde … 12. Asliye Ticaret mahkemesinde Menfi Tespit davası açtıkları anlaşılmaktadır.
Yapılan yargılama sonunda mahkemenin 18.12.2018 tarih ve 2016/778 E. 2018/1245 K.sayılı kararı ile davanın kabulüne, davacıların … 19. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası ile takibe konulan senetten kaynaklı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş, hüküm istinaf edilmeksizin 09.07.2019 tarihinde kesinleşmiştir.
Yukarıda açıklanan yargılamada alınan bilirkişi raporunda; “Davalı alacaklı Bankanın, davalı borçlulara keşide ettiği … 3.Noterliği …tarih ve … Yevmiye nolu ihtanna konu alacak, … sayılı Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında kullandınlan 1.200.000,00 USD miktariı sözleşmeye ilişkin olduğu tespit edilmiştir. Davacı Borçluların, … sayılı sözleşme kapsamındaki borçlarımn 23.03.2012 tarihinde ödenerek kapatıldığı tespit edilmiştir. Davalı/Alacaklı Bankamn ihtarma konu alacak, 1961 sayılı Genel Kredi Sözleşmesi kapsaminda kullandınlan 1.200.000,00 USD miktarlı sözleşmeye ilişkin olup, ödeme planma ilişkin yapılan hesaplama tablosu aşağıda sunulmuştur. Hesaplanan ödeme planı ile tarafların imza altına aldığı ödeme planı incelendiğinde, davacı bankanın 17 ve 18 taksitlerin faiz hesaplamasımn hatalı olduğu, tarafımca yapılan hesaplama sonucunda 17 ve 18 nolu taksitlere ilişkin olarak 5.460,00 USD + 3.640,00 USD = 9.100,00 USD faizin eksik hesaplandığı tespit edilmektedir. …’nin 07.04.2016 tarihinde, diğer borçlular … ve …’nun takip tarihi itibariyle temerrüde düştüklerin … (SONUÇ) Detayları yukarıda verilen tespit ve incelemelerden sonuç olarak; Davacı borçlunun, … Salı Sözleşme kapsamında kullandırılan kredinin, ödeme aracı olarak alınmış olan 06.06.2011 tanzim tarihli 07.12.2015 vadeli 16.236,00 USD’lik Emre Muharrer senedin, kullanılan kredinin ödenmesi sonucu senedin bedelsiz kalması sonucu borçlarının bulunmadığı, …takibe konu senedin, illetten mücerret olduğu görüşünün benimsenmesi durumunda, davacı borçlu …’nin, davalı alacaklı bankaya 9.100,00 USD Asıl Borç, 31,50 USD işlemiş faiz, 27,00 USD %0,30 nispetinde Komisyon olmak üzere toplam 9.058,50 USD borçlu olduğu, … ve …’nun yönünden, 9.100,00 USD borçlu olduğu, davalı/alacaklı bankamn tespitlerimiz uzerinde kalan 9.396,16,-USD’lik talebinin yerinde olmadığı, takip tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar 9.100,00 USD matrah üzerinden %6 Temerrüt faizi istenebileceği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan 10.06.2020 tarihli 1.bilirkişi raporunda; … 12. Asliye Ticaret mahkemesinin…E. … K.sayılı dosyasında verilen bilirkişi raporuna dayanılarak davalılar aleyhine; … 23. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden … no’lu GKS ne dayanılarak toplam 9.910,63 USD alacak talebiyle icra takibi başlatıldığını, ilgili bilirkişi raporunda; Davacı alacaklı Bankanın davalı borçlulara keşide ettiği … 3. Noterliği … tarih ve … yevmiye no.lu ihtarına konu alacağın, 1961 sayılı Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında taraflar arasında düzenlenen “Ödeme Planı”na göre kullandırılan 1.200.000,00 USD miktarlı sözleşmeye ilişkin olduğu, tarafların imza altına aldığı hesaplanan ödeme planının 17 ve 18. Taksitlerinin faiz hesaplamasının hatalı olduğu, taksitlere ilişkin olarak 5.460,00 USD + 3.640,00 USD = 9.100,00 USD faizin eksik hesaplandığını belirttiği, dosyada mübrez 102.00.02.01 cari hesap kodlu 5823746 USD hesap ekstresi incelendiğinde; 12.06.2015 tarihinde 7.280,00 USD, 11.09.2015 tarihinde 60,00 USD Kredi Faiz transferi yapıldığının görüldüğü, 11.12.2015 tarihinde 160.000,00 USD Kredi Ana Para Transferi yapılarak kredi borcunun kapandığı, faiz ödemelerinin “İtfa Planı” doğrultusunda yapıldığı, netice olarak, davalı borçluların, 1961 sayılı Genel Kredi Sözleşme kapsamında kullandırılan 1.200.000,00 USD kredinin, yeniden yapılandırılması ile taraflar arasında imzalanan “Ödeme Planı” doğrultusunda Kredi Ana Para ve Faizlerinin tamamen ödendiği, davacı bankanın, icra takibine yaptığı itirazın iptali talebinin de yerinde olmadığı, davacı bankanın iddia ettiği herhangi bir hatalı faiz hesaplaması bulgusuna da rastlanmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
İtiraz üzerine bu kez bir başka bilirkişiden alınan 07.06.2021 tarihli 2.bilirkişi raporunda; Davacı bankanın davalı asıl borçlu işletmeye, davalı kefillerin kefaleti mukabilinde kullandırdığı 13.06.2008 tarihli 1.2 mio USD tutarındaki nakit kredinin, aynı anapara tutarı, vade sonu 11.12.2015, yıllık %9 akdi faiz oranı üzerinden 19 taksit ödemeli olarak 30.06.2011 tarihinde yapılandırılarak yeni ödeme planı imzalandığı, ancak, taraflar arasında imzalanan yeni ödeme planında, 12.06.2015 tarihli, 17. Taksit tutarı 87.280.-USD ve 11.09.2015 tarihli, 18. Taksit tutarı 80.060.-USD ödendikten sonra kalan anapara tutarları üzerinden işlemiş bulunan faizlerin yeni ödeme planında 17. Taksit sonrası için eksik hesaplandığı, 18. Taksit sonrası için ise hiç bir faiz hesaplaması yapılmadığı, yani yeni ödeme planında hesap hatası yapılarak, olması gerekenden daha az bir faiz ödeme yükümlülüğünün getirildiği, bunun sonucu olarak da, davalı tarafın yeni ödeme planı taksitlerini tümüyle ödeyerek krediyi kapatmakla birlikte,17. Ve 18. Taksit ödemelerinden sonra işlemiş bulunan faizlerin eksik ödendiğinin açık ve net olduğu, davacı banka tarafından otomatik sistemce hazırlanan, olması gereken yeni ödeme planı faiz hesaplaması ile tarafımızca manuel olarak yapılan hesaplama arasında teknik olarak bir farklılık bulunmadığı, söz konusu eksik faiz tutarlarının hesaplanması sonucunda, davacı tarafın huzurdaki dava konusu takip ile davalı asıl borçlu işletmeden hesap hatasından kaynaklanan bakiye faiz alacağının; 9.040.-USD Asıl Alacak, 741,77 İşlemiş Faiz olmak üzere toplam 9.781,77 USD olduğu, takip tarihinden itibaren 9.040.-USD üzerinden yıllık %2,5 temerrüt faizi talep edilebileceği, davalı kefillerin söz konusu takip alacağının sadece 9.040.-USD Asıl Alacak tutarından sorumlu tutulabileceği, 26.07.2019 temerrüt tarihinden itibaren borç tamamen ödeninceye kadar davalı kefillerden 9.040.-USD asıl alacak tutarı üzerinden işleyen yıllık %2,5 temerrüt faizinin talep edilebileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
İtiraz üzerine alınan 07.04.2023 tarihli 2.bilirkişinin 1.Ek-raporunda; 07.06.2021 tarihli kök raporda yer alan tespit ve hesaplamalara dosyaya daha önce de sunulmuş bulunulan Türkçe tercümeli, yapılandırılmış yeni ödeme planı ve taraflar arasında imzalanan ödeme planı değişiklik mutabakatının esas alındığını, bilirkişilerin manuel olarak yaptığı hesaplamalar ile düzenlenen ödeme planlarının ya da ödeme planlarına yönelik bilirkişi hesaplamalarının davacı banka sisteminin/makinanın hesaplama programı vasıtasıyla düzenlediği ödeme planları karşısında hatasız olamayacağına yönelik açıklamanın ön yargılı ve yanlış olduğu, söz konusu ödeme planı dikkatlice incelendiğinde anlaşılabileceği ve kök rapor ile de detaylıca ortaya konulduğu gibi, yapılandırılmış ödeme planının 18. Ve son taksiti olan 19. Taksitlerin içerdiği, sırasıyla 60,00 USD ve 0 faiz tutarlarının hatalı olduğunun ortada olduğunu, makina tarafından hesaplama programı ile otomatik olarak yapılan faiz hesaplamalarının da makinaya girilen verilere dayandığını, söz konusu ödeme planının eşit taksitli, anuite hesaplama ile otomatik olarak da düzenlenmediğini, aylık değişken taksit tutarlı olarak düzenlenmiş olup, yapılan hesaplamalar ve kök raporda da belirtildiği gibi dosya mevcudu … 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin …E sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporu ile de tespit edildiği, bu nedenle davacı bankanın hesaplama programı ile otomatik olarak yaptığı faiz hesaplamasının hatalı olamayacağına yönelik beyanların yerinde olmadığı, diğer yandan, dosyaya sunulan ilk bilirkişi raporunun eksik ödemeye yönelik bir inceleme-hesaplama konusunu içermediği, rapor ile yapılandırılmış ödeme planının kontrol edilmediği, bu nedenle söz konusu eksik düzenlenmiş ilk bilirkişi raporu ile tarafımızca hazırlanan rapor arasında çelişki olduğunun ileri sürülemeyeceği, faizin makina tarafından otomatik olarak hesaplanması nedeniyle hatasız olduğunun kabulünün gerektiğine, bilirkişilerin manuel hesaplamalarının hatasız olmasının mümkün olamayacağına yönelik beyanlar ile davalının itirazlarının çelişiyor olup, davacı tarafından hazırlanan ödeme planında söz konusu eksikliğin tersine, davalı aleyhine fazla bir ödeme olması halinde davalının hak iddiasında bulunmasının da mümkün olduğu, sonuç olarak, davalı itirazlarının kök raporda her hangi bir değişiklik gerektirecek nitelikte bulunmadığı, kök rapora hatalı olarak hesaplanan herhangi bir husus bulunmadığı yönünde görüş bildirilerek önceki raporda ısrar edilmiştir.
İtiraz üzerine ve çelişkinin giderilmesi amacıyla bu kez bir başka bilirkişiden alınan 20.02.2023 tarihli 3.bilirkişi raporunda; Dava dosyasına sunulu 12.06.2020 tarihli ilk kök rapor; davalı asıl borçlu işletmeye kullandırılan 1.200.000 USD kredinin 1961 sayılı yapılandırma ödeme planımın faizlerinde hatalı faiz hesaplaması bulgusuna rastlanılmadığı. dolayısıyla davacının bir alacağı olmadığı görüşü bulunduğunu, 07.06.2021 tarihli ikinci kök raporda isc; davalı asıl borçlu işletmeye kullandırıları 1.200.000 USD) kredinin 1961 sayılı yapılandırma ödeme planının da kayıtlı tüm taksitleri ödeyerek krediyi kapatmış olmakla birlikte 17. Ve 18. Taksitlerin ödemelerinden sonra işlemiş olan faizlerin eksik ödendiğinin açık olduğu, davacı bankanın bu nedenle davalı asıl borçludan 9.040 USD asıl alacak ve 741,77 USD işlemiş faizi ile birlikte toplam 9.781,77 USD alacağı olduğu davalı kefillerin ise 9.040 USD asıl alacaktan sorumlu olabileceği görüşü bulunduğunu, davacı bankaca tanzim edilen … nolu ödeme planının akdi faiz oranı yıllık % 9 olup, her bir taksitten sonra kalan anaparaya yıllık % 9 oranında faiz işletilmesi gerekirken 17. Ve 18 taksitlere faizin eksik hesaplandığı, bununla birlikte davacı bankanın kendi kusurundan menfaat temin edemeyeceği kanaatimiz doğrultusunda 19.07.2019 takip tarihi itibarıyla davalılardan herhangi bir alacağı olmadığı sonucuna varılmış, ancak, mahkemece davacının … nolu ödeme planında eksik hesaplanan ve dolayısıyla eksik tahsil edilen faizin davalılardan talep edebileceği yönünde bir kanaate ulaşması durumu da dikkate alınarak; davacı bankanın davalı asıl borçlu firmadan 9.040 USD asıl alacak ve 752,08 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.792,08 USD takip alacağı olduğu, davalı kefillerden ise yalnızca 9.040 USD asıl alacağı olduğu, asıl alacak tutarlarına tahsile kadar yıllık % 2,5 oranında faiz istenilebileceği yönünde görüş bildirilmiştir
Görüldüğü üzere … 12. Asliye Ticaret mahkemesinin … E. …K.sayılı dosyasındaki bilirkişi raporu ile davacı bankanın 9.100,00 USD faizin eksik hesaplanmasından kaynaklanan alacağı olduğunu tespit etmiş, Mahkememizce alınan 10.06.2020 tarihli 1.bilirkişi raporunda; hatalı faiz hesabı olmadığını, davacı bankanın itirazının yersiz olduğu yönünde görüş bildirilmiş, başka bilirkişiden alınan 07.06.2021 tarihli 2.bilirkişi raporunda; davacı bankanın hesap hatasından kaynaklanan 9.040.-USD bakiye faiz alacağı bulunduğunu, 741,77 İşlemiş Faiz olmak üzere toplamda 9.781,77 USD alacaklı olduğunu, davalı kefillerin ise söz konusu takip alacağının sadece 9.040.-USD Asıl Alacak tutarından sorumlu tutulabileceği yönünde görüş bildirilmiş, çelişkinin giderilmesi amacıyla bu kez bir başka bilirkişiden alınan 20.02.2023 tarihli 3.bilirkişi raporunda; davacı bankanın hesap hatasının doğru olduğunu, faizin eksik hesaplandığını ancak bankanın kendi kusurundan veya hatasından dolayı talepte bulunamayacağını ancak mahkeme aksi kanaatte ise 9.040 USD asıl alacak ve 752,08 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.792,08 USD takip alacağı olduğu, davalı kefillerden ise yalnızca 9.040 USD asıl alacağı olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Raporlar incelendiğinde bir rapor hariş tüm raporlarda davacı bankanın eksik faiz hesaplaması nedeniyle alacağının bulunduğu noktasında birleştikleri görülmektedir. Mahkememizce de bu çoğunluk görüşü kabul edilmiş, davacı bankanın hesap hatasından kaynaklanan 9.040.-USD bakiye faiz alacağı bulunduğu, 752,08 İşlemiş Faiz olmak üzere toplamda 9.792,08 USD alacaklı olduğunu, davalı kefillerin ise söz konusu takip alacağının sadece 9.040.-USD Asıl Alacak tutarından sorumlu tutulabileceği yönündeki görüş kabul edilmiştir.
Peki davalı banka kendi kusuruna (hesap hatasına) dayanarak, borç kapatıldıktan sonra talepte bulunabilecek midir? Tartışmanın burada toplandığı görülmektedir. Son bilirkişi raporunda davacı bankanın kendi kusuruna dayanamayacağı yönünde görüş bildirilmiştir. Esasen bu durum mahkemenin hukuki bilgisi ve tecrübesi ile çözümlenebilecek bir konu olup, bu konuda bilirkişi görüşü almaya gerek yoktur.
Evrensel hukukta kişinin kendi hatası nedeniyle alacak hakkının ortadan kalktığı yönünde bir kural yoktur. Halk arasında geçerli olan ve sıkça söylenen “…” deyişi hukukta her zaman geçerli değildir. Davalılar vekilinin bilirkişi raporuna itirazlarını içeren 03.03.2023 tarihli beyan dilekçesinde bir mahkeme kararı atıfta bulunarak, “Kimse Kendi Kusuruna Dayanamaz” denilerek son bilirkişi raporundaki görüşe desteklemekte ise de, kişi kendi kusuru olsa bile açıkça feragat etmedikçe hakkından vazgeçmiş sayılamaz. Kusuruna bir zımni bir irade beyanı atfedilemez, böyle bir karine yüklenemez. Kişi kendi hatasına, kusuruna dayanabilir (TBK.nun 39. Maddesi). Elbette ki hak düşürücü sürelerin kaçırılması, zamanaşımı def’inin kullanılmaması vb.gibi sürelere uyulmaması bir takın hakların kaybına yol açmaktadır. Ancak bu ve bu gibi hakkın kaybına neden olan vakıaların temeli yasal düzenlemelerdir. Hak düşürücü ve zamanaşımı süreleri yasa maddelerinde açıkça tanımlanmıştır. Kişi ancak kendi muvazaasına dayanarak hak talep edemez. Bunun dışında bir kimse (yukarıda da savunulduğu üzere) hakkından açıkça feragat etmedikçe her zaman talepte bulunabilir. Hatasını fark ederek, tam olarak alamadığını öğrendiği hakkın bakiye kısmını sonradan talep edebilir. Zamanaşımı ve hak düşürücü süreler de zaten biraz da bunun için vardır. Feragat olmadıkça devam eden bu talep hakkının sonsuza kadar sürmesi de hukuk güvenliği açısından beklenemez. Bu nedenle davacı banka her ne kadar … nolu GKK kredisi nedeniyle kullandırılan krediye ait ödeme planında 17.ve 18.taksit faizlerini kendi kusuru ile eksik hesaplamış ise de bu durumu … 12. Asliye Ticaret mahkemesinin … E. … K.sayılı dosyasındaki yargılamada öğrenerek, davamızın dayanağı olan … 23. İcra Dairesi’nin … sayılı dosyası ile 19/07/2019 tarihinde, davalılar aleyhine, Genel Kredi Sözleşmesine dayanarak, 9.158,50.-USD asıl alacak, 752,13.-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.910,63.-TL üzerinden (borçlular … ve …’in 9.100,00.-USD asıl alacak ile sorumlu olmak üzere) ilamsız icra takibi başlatmıştır. Yukarıda işaret edildiği üzere takibin 9.040.-USD asıl alacak, 752,08.-USD İşlemiş Faiz olmak üzere toplamda 9.792,08 USD üzerinden devamına, davalı kefillerin ise söz konusu takip alacağının sadece 9.040.-USD Asıl Alacak tutarından sorumlu tutulmasına karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı bankanın hatası nedeniyle faiz hesabının yanlış yapılmasında davalıların bir kusuru yok ise de ve icra takibine yaptıkları itiraz haklı gibi görünse de, davalılar hatalı hesaplamayı ve dolayısıyla eksik ödeme nedeniyle borçlarının kaldığını … 12. Asliye Ticaret mahkemesinin … E. … K.sayılı dosyasındaki yargılamada alınan bilirkişi raporu ile öğrenmişlerdir. Buna rağmen davamıza konu icra takibine itiraz etmeleri haksız ve kötü niyetli bulunmuştur. Söz konusu yargılama yapılıp bilirkişi raporu alınmadan, davacı bankanın bu hatayı kendi kendine fark ederek icra takibi başlatmış olsa idi o zaman davalıların itirazlarında haklı olmamaları beklenen bir durum olabilirdi. Fakat bu aşamada davalıların haksız itirazı nedeniyle davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebi haklı bulunarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davacının … 23. İcra Müdürlügünün … sayılı dosyası ile davalı/borçlu aleyhine başlattığı icra takibine İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE,
Takibin 9.040,00.-USD asıl alacak, 752,08.-USD İşlemiş Faiz olmak üzere toplamda 9.792,08.-USD üzerinden DEVAMINA,
Davalı kefillerin (… ve …) ise söz konusu takip alacağının sadece 9.040,00.-USD Asıl Alacak tutarından SORUMLU TUTULMALARINA,
Fazlaya ilişkin taleplerin REDDİNE,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a.maddesi gereğince devlet bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına değişken oranlarda ödediği en yüksek faiz UYGULANMASINA,
İcra takibine yapılan itiraz haksız olduğundan ve likit (belirlenebilir) hüküm altına alınan alacak (9.792,08.-USD x 5,7668.TL = 56.468,96.-TL) üzerinden % 20 hesabıyla 11.293,79.-TL (kefiller … ve …’nun sorumluluklarının 10.426,37.-TL ile sınırlı olmak üzere) İcra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 3.857,39-TL olup, peşin alınan 645,73-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.211,66‬-TL karar ve ilâm harcının DAVALILARDAN MÜŞTEREKEN VE MÜTESELSİLEN ALINARAK HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan posta ve tebligat masrafı 334,70-TL, bilirkişi ücreti 2.300,00-TL toplamı 2.634,70-TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre hesaplanan 2.603,18-TL yargılama gideri ile ilk dava açma gideri (başvuru harcı, peşin harç toplamı) 690,13‬-TL’nin toplamı 3.293,31‬-TL yargılama giderinin (kefiller … ve …’nun 3.064,62‬-TL’sinden sorumlu tutulmak şartıyla) DAVALILARDAN MÜŞTEREKEN VE MÜTESELSİLEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE, BAKİYESİNİN DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafça yapılan 1.500,00-TL bilirkişi ücreti yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre hesaplanan 17,94-TL yargılama giderinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALILARA VERİLMESİNE, BAKİYESİNİN DAVALI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan (kabul olan dava değeri üzerinden) 9.200,00-TL maktu vekâlet ücretinin DAVALILARDAN MÜŞTEREKEN VE MÜTESELSİLEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan (reddolan dava değeri üzerinden) 9.200,00-TL maktu vekâlet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALILARA VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde DAVACIYA İADESİNE,
8-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul/red oranına göre 1.304,21-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 15,79-TL’sinin davacıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.15/05/2023

KATİP …

HAKİM …