Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/503 E. 2022/283 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/503 Esas
KARAR NO : 2022/283

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 19/08/2019
KARAR TARİHİ : 06/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalılardan … Şirketi arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını, diğer davalı …’ın da bu sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığını, davalıların akdi taahhütlerini yerine getirmemeleri üzerine … 27. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarı ile hesabın kat edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine, … 20. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla takibe geçildiğini ve daha sonra bu takip dosyasının ihtiyati haciz kararının infaz edildiği … 23. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile birleştirildiğini, borçluların takibe itirazı üzerine, arabuluculuk süreci işletilmiş ise de; anlaşma sağlanamadığından bu davanın açıldığını, borçluların itirazlarının yasal dayanaktan yoksun ve müvekkili alacağını geciktirmeye yönelik olduğundan iptalinin gerektiğini, alacağın miktarı konusunda yapılacak kayıt incelemesi ile banka alacağının ortaya çıkacağını, sözleşme ile banka kayıtlarının delil olmasının kararlaştırıldığını beyanla davalıların … 20. İcra M.’ nün … E. sayılı dosyasıyla birleştirilen … 23. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla devamına, borçluların % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, zira … 20. İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyasının kaydının kapatıldığını ve … 23. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyasına vaki itirazların iptali talep edilmediğinden, zorunlu dava şartı olan arabuluculuk sürecinin davacı tarafından işletilmemiş olması nedeniyle; davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, icra takibinin … icralarından yapılması gerektiği halde, yetkisiz icra müdürlüklerinden yapıldığından, davanın usulden reddinin gerektiğini, yasal mevzuat hükümlerine uygun hesap kat ihtarı tebliği bulunmadığından, kredi alacağının muacceliyet koşullarının oluşmadığını, bu nedenle de icra takibi yapılması koşullarının bulunmadığını, davaya konu kredi … kefaleti ile kullandırıldığından, kredinin katı ve yasal takibe devrine ilişkin işlemlerin usulsüz ve kanuna aykırı olduğunu, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesindeki hükümlerin yasal mevzuat hükümlerine aykırı olduğunu, haksız şart niteliğinin sözleşmedeki kefaletin geçerli olup olmadığını, … ödemesinin kredi tahsiline etkisinin ve… kapsamındaki kredilerin yasal mevzuat hükümleri ve kararnamelere uygunluğunun kredi borcunun yapılandırılması teklif olunup olunmadığının, tebliğ edilip edilmediğinin, kredi alacağının muacceliyetinin kat ihtarının usulüne uygun olup olmadığının, temerrüt oluşup oluşmadığının, ödeme ve mahsupların ve müvekkili şirket kayıtlarının değerlendirilmesi gerektiğini, talep edilen faiz oranının haksız ve fahiş olduğunu, davacının kötü niyetli takip yapması nedeniyle; kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini beyanla fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız ve mesnetsiz davanın usulden ve esastan reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 23. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası, davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, 02/03/2018 tarihli ve 800.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi, kredi hesap özetleri, … 27. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi ile tebliğ mazbataları, masraf makbuzu ve tüm banka kayıtları celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, alacak miktarının hesaplanması amacıyla bankacılık alanında uzman Bankacı bilirkişi Sait Bilgiç’e tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 26/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak;
“…1- Davacı bankanın davalılardan:
a- Asıl Borçlu … Şirketi’nden 14.03.2019 takip tarihi itibarıyla itibarıyla 202.779,46 TL asıl alacak,14.076,27 TL işlemiş faiz, 703,82 TL gider vergisi ve 325,45 TL da İhtarname Masrafı olmak üzere toplam 217.885,00 TL,
b- Kefil …’dan 14.03.2019 takip tarihi itibarıyla itibarıyla 202.779,46 TL asıl alacak, 9.575,70 TL işlemiş faiz, 478,78 TL gider vergisi ve 325,45 TL da ihtar masrafı olmak üzere toplam 213.159,39 TL, Alacaklı olduğunun hesaplandığı,
2- Takip tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar 202.779,46 TL matrah üzerinden % 25,50 temerrüt faizi ile bunun % 5 i gider vergisinin istenebileceği,
3- Kefil …’ın takiple temerrüde düştüğü ve temerrüt (takip) tarihi 14.03.2019 tarihi itibarıyla toplam borcu 213.159,39 TL iken imzaladığı kefalet sözleşmesi limiti bu tutardan daha yüksek olmak üzere 800.000,- TL olduğundan temerrüt (takip) tarihi itibarıyla kefalet limiti nedeniyle bir tutar kısıtlaması gerekmediği ve kefilin kendi temerrüdünün sonuçlarından kefalet limiti ile bağlı olmaksızın sorumlu olması nedeniyle de, bundan sonra hesaplanacak faiz ve ferilerden de sorumlu olacağı,
4- Davacının tespitlerimizi aşan talebinin yerinde olmadığı…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dosya, tarafların kök rapora yönelik itirazlarının karşılanması amacıyla bankacılık alanında uzman Bankacı bilirkişi …’e tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 22/11/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Her iki taraf itirazlarının da kök raporumuzda vardığımız sonuçları değiştirir nitelikte olmadıkları kök rapordaki görüş ve kanaatlerin korunduğu mütalaasında bulunulmuştur” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi ek raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Hemen belirtmek gerekir ki, davalılar icra dosyasında ödeme emrine itiraz dilekçesi ile birlikte … İcra Müdürlüklerinin yetkisine itirazda bulunarak genel yetki kuralları uyarınca kendi yerleşim yeri icra müdürlüğü olan Bakırköy İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu belirtmiş iseler de; taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 45. maddesinde İstanbul Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun yetki şartı olarak kararlaştırıldığı, İİK 50. madde atfı ve HMK 17. maddesi uyarınca mevcut yetki şartının hem davalı asıl borçlu şirket hem de TTK’ nın 7. maddesi hükmüne göre teselsül ilkesi uyarınca davalı kefil yönünden de geçerli olduğu , bu bağlamda İstanbul İcra Müdürlüklerinin takip hukuku açısından yetkili icra müdürlükleri olduğu konusunda duraksama bulunmadığından yetki itirazları yerinde görülmemiş, davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı … T.A.Ş. Merter Şubesi ile davalı asıl borçlu …Ltd. Şti. arasında 02/03/2018 tarihinde 800.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesinin akdedildiği, işbu genel kredi sözleşmesine diğer davalı …’ ın sözleşmedeki limit tutarının tamamı kadar müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefil olduğu, davalı asıl borçlu şirketin genel kredi sözleşmesi kapsamında kendisine tahsis edilen nakdi kredileri kullandığı, ancak bundan doğan kredi borçlarını sözleşmede gösterilen şekilde geri ödeyememesi üzerine … T.A.Ş’ nin … 27. Noterliğinin … tarih … yevmiye nolu kat ihtarnamesi ile genel kredi sözleşmesinin 04/12/2018 tarihi itibariyle kat edildiği ve kat tarihi itibariyle bankaya olan toplam kredi borcunun ihtarnamenin tebliğinden itibaren üç (3) gün içinde bankaya ödenmesini borçlulardan talep ettiği, kat ihtarnamesinin adresten ayrıldığı gerekçesi ile davalı kefile tebliğ edilemediği, ancak davalı asıl borçlu şirkete kat ihtarnamesinin usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen borcun atıfet süresi içinde davacı bankaya ödenmediği, bunun üzerine alacaklı bankanın davalılar hakkında … 23. İcra Müdürlüğünün… Esas ( … 20. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyası, … 23. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile birleştirilerek kapatılmıştır. Davalının savunmalarının aksine mükerrer takip dosyası yoktur.) sayılı takip dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, ancak davalıların borca itirazı üzerine takibin durduğu, davacının duran takibe devam edilmesi ve kredi alacağının tahsiline yönelik işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Davalılar cevap dilekçesinde esasa ilişkin olarak kat ihtarının tebliği usulüne uygun olmadığından genel kredi sözleşmesinin muacceliyet koşullarının oluşmadığını savunmuşlardır. Bilindiği üzere, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların hesabın kat edildiği tarih itibariyle muaccel hale gelecekleri, muacceliyet için kat ihtarının tebliğine dahi gerek olmadığı, kat ihtarının tebliğinin ancak muhatap borçlu ya da kefiller için takip öncesi temerrüt durumunu etkilediği, öte yandan genel kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefil olan kişilerin asıl borçlu gibi kredi borcundan kefalet tutarları / kefalet limitleri kadar hukuken sorumlu bulundukları, bu bağlamda asıl borçlunun genel kredi sözleşmesindeki kredi borçlarını geri ödeyememesi halinde alacaklının pekala müteselsil kefilleri takip ve dava edebileceği konusunda duraksama yoktur. Açıklanan nedenlerle, davalıların muacceliyet oluşmadığından borçtan sorumlu olmadıkları ve alacağın muaccel olmadığına yönelik savunmaları yerinde görülmemiştir.
Diğer taraftan, davalılar davaya konu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar için … tarafından teminat sağlandığını, davacı bankanın asıl borçlu şirketi ve kefili takip etmeden önce… başvurması gerektiği yönünde itirazda bulunmuş iseler de; … herhangi bir krediye kefalet sağlamış olmasının bankanın asıl borçlu ya da müteselsil kefilleri takip ve dava etmesinde bir engel oluşturmadığı, kaldı ki bu yönde yasak / engel bir kanun hükmünün de mevcut olmadığı, hatta … tarafından yapılacak ödemenin borçlular açısında borçlarında bir eksilme dahi yaratmadığı, alacağın tümü tahsil edildiğinde Bankanın, Kredi Garanti Fonundan almış olduğu ödemeyi geri Fona iade etmesi gerekliliği karşısında, davalıların savunmalarının yerinde olmadığı aşikardır. Nitekim, bilirkişinin kök ve ek raporunda yasal geciktirici nedenleri de gösterilerek bu hususta kapsamlı açıklamalar yapılmış olup, davacı bankanın davalıları takip ve dava edebileceği muhakkaktır.
Uyuşmazlığın temeli, davacı bankanın genel kredi sözleşmesi kapsamında davalılardan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise icra takibindeki asıl alacak ve feri kalemlerle birlikte toplam alacak miktarının tutarı konusunda olduğu görülmektedir. Genel kredi sözleşmesi kapsamında davacı bankanın davalılardan ne kadar tutarda alacaklı olduğuna ilişkin olarak hesaplama yapılması için dosya bankacılık alanında uzman bilirkişi …’ e tevdi edilmiş, bankacı bilirkişi tarafından 26/03/2021 tarihli kök rapor; tarafların kök rapora itirazları sonucunda ise 22/11/2021 tarihli ek rapor dosyaya sunulmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, birbirini tamamlayan kök ve ek raporda; davacı bankanın davalı asıl borçlu şirket yönünden toplamda 217.885,00 TL alacaklı olduğu, davalı kefil yönünden kefilin takip öncesi temerrüte düşürülmemesi sebebiyle toplamda 213.159,39 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir. Bilirkişi kök ve ek raporu denetime açık ve hüküm kurmaya elverişlidir.
Ancak, tarafların bilirkişi raporuna karşı itirazlarına da ayrıca değinilmesi gerekmektedir.
Davacı vekili kök rapora karşı itiraz dilekçesinde temerrüt faizi açısından bankanın faiz genelgesinin dikkate alınarak hesaplama yapılmasını talep etmiş ise de; taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 7.8.3.maddesinde temerrüt faizinin nasıl hesaplanacağı açıkça gösterilmiştir. Nitekim bahsi geçen sözleşme hükmünde davacının iddialarının aksine T.C.M.B’ ye bildirilen oranların ve faiz genelgesinin esas alınacağı yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Taraflar sözleşme ile bağlıdır. Bilirkişi ek raporunda davacının bu itirazını gerekçeli olarak karşılayarak hatta emsal Yargıtay içtihatlarını da raporun ekine dercetmek suretiyle davacının itirazlarının neden yerinde olmadığı kapsamlı şekilde vurgulamıştır.
Davalılar vekili kök rapora karşı itiraz dilekçesinde temerrüt faizi açısından TBK 88 ve 120. maddeleri uyarınca hesap yapılması gerektiğini ileri sürerek itirazda bulunmuş ise de; yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca ticari işlerde faiz oranının serbestçe kararlaştırılabileceği, TTK 8. maddesi hükmü karşısında eldeki davaya konu kredinin, ticari kredi (GKS) olması ve faiz oranının serbestçe belirlenebileceği karşısında TBK 88 ve 120. maddesindeki sınırlamaların ticari krediler bakımından uygulanmayacağı aşikardır. Nitekim, davacının itirazında olduğu üzere bankacı bilirkişi tarafından bilirkişi ek raporunda davalının bu itirazının da gerekçeli olarak karşılayarak hatta emsal Yargıtay içtihatlarını raporun ekine eklemek suretiyle davalının itirazlarının neden yerinde olmadığı vurgulamıştır.
Davacı bankanın ek rapordan sonra son itirazı ise, kefil bakımından takip öncesi temerrütün söz konusu olduğu noktasındadır. Davacı banka bu iddiasını ise, genel kredi sözleşmesinin 38.maddesine yani adres değişikliği halinde yeni adres bildirilmediği takdirde sözleşmede gösterilen eski adrese çıkartılan kat ihtarı tebligatının geçerli olduğu vakıasına dayandırmaktadır. Bu anlatım İİK 68/b maddesi hükmü kapsamında asıl borçlular için geçerli olup, kefiller için geçerli değildir. İİK 68/b maddesinde “Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi hâlinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi hâlinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” denilmektedir. Bu hükmün krediyi kullanan asıl borçlu için geçerli olduğu kanun metninin lafzından anlaşılmaktadır. Kefil için sözleşmede gösterilen eski adrese tebligat yapılaması takip öncesi temerrüt için yeterli değildir. Konuya ilişkin emsal bir örnekte
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/12924 Esas, 2016/4207 Karar sayılı ilamında “…Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine davalı müteselsil kefil olmuştur. Kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından borçlulara gönderilen hesap kat ihtarı davalıya tebliğ edilememiştir. İİK’nun 68/b maddesi “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir. İİK’nun 68/b maddesi sadece sözleşmedeki asıl borçlu yönünden uygulanabilir, davalı kefil yönünden uygulanamaz. Bu nedenle davalıya gönderilen hesap kat ihtarının iade edildiği tarihe göre temerrüt tarihinin tespiti yerinde değildir. Davalıya davacının hesap kat ihtarı usulüne uygun olarak tebliğ edilemediğinden davalının temerrüdünün icra takip tarihi itibariyle oluştuğunun kabul edilerek borç miktarının hesaplanması gerekirken mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. …” demiştir (Örnek başka bir karar için bakınız. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2461 E., 2021/1827 K.). Somut olayda, davalı kefil … için çıkartılan hesap kat ihtarı tebligatı, kefilin adresten taşındığı gerekçesiyle bila ikmal iade sonucu tebliğ edilememiştir. Bu nedenle, davalı kefil yönünden temerrüt takip öncesinde değil, aksine icra takibiyle birlikte oluşmaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacı bankanın kefil yönünden temerrüt itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, bilirkişi kök ve ek raporunun ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamında bulunan delillerle uyumlu, tarafların ve Mahkemenin denetimine açık şekilde düzenlendiği ve uyuşmazlığı giderici mahiyette olduğu görülmekle hükme esas alınmıştır. Bankacı bilirkişi tarafından düzenlenen 26/03/2021 tarihli bilirkişi kök raporundaki hesaplamalar doğrultusunda, davanın kısmen kabul kısmen reddine, ayrıca alacak likit ve muayyen olduğu için İİK’ nın 67. vd. maddelerinde düzenlenen icra inkar tazminatına ilişkin yasal koşulların oluştuğu tespit edilerek davalılar aleyhinde icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1) Davalı asıl borçlu … Şirketi yönünden davalının … 23. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile, takibin bu davalı bakımından:
202.779,46 TL Asıl Alacak
14.076,27 TL İşlemiş Faiz
703,82 TL BSMV
325,45 TL İhtarname Masrafı olmak üzere,
toplam 217.885,00 TL tutar üzerinden; takip tarihinden itibaren borç tamamen ödeninceye kadar asıl alacak tutarı (202.779,46 TL) üzerinden yıllık %25,50 oranında temerrüt faizi, bu tutarın %5 BSMV gider vergisi uygulanmak suretiyle DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2) Davalı müteselsil kefil … yönünden davalının … 23. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile, takibin bu davalı bakımından:
202.779,46 TL Asıl Alacak
9.575,70 TL İşlemiş Faiz
478,78 TL BSMV
325,45 TL İhtarname Masrafı olmak üzere,
toplam 213.159,39 TL tutar üzerinden; takip tarihinden itibaren borç tamamen ödeninceye kadar asıl alacak tutarı (202.779,46 TL) üzerinden yıllık %25,50 oranında temerrüt faizi, bu tutarın %5 BSMV gider vergisi uygulanmak suretiyle DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20′ si oranındaki 43.577,00 TL icra inkar tazminatının davalılardan (davalı kefil … için 42.631,87 TL’ sinden sorumlu olmak kaydıyla ) alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Kabul edilen dava değeri (217.885,00 TL) üzerinden alınması gereken 14.883,72 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 2.757,36 TL harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 12.126,36 TL harcın davalılardan alınarak (davalı kefil … için harcın 11.803,55 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yatırılan 2.757,36 TL peşin harç, 143,00 TL posta, tebligat, 1.150,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.050,36 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 3.865,49 TL’sinin davalılardan alınarak (davalı kefil … için masrafın 3.781,65 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (217.885,00 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 23.701,95 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak (davalı kefil … için vekalet ücretinin 23.371,16 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalılar yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
8-6183 sayılı Kanuna göre dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin tarafların haklılık durumlarına göre;
a) 1.259,75 TL’sinin davalılardan alınarak (davalı kefil … için arabuluculuk sarf ücretinin 1.232,43 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
b) 60,25 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
9-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.06/04/2022

Katip
e-imza *

Hakim
e-imza *