Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/495 E. 2020/707 K. 25.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/495
KARAR NO : 2020/707

DAVA : Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 08/08/2019
KARAR TARİHİ : 25/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan genel kurul kararının iptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin 19/06/2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı sonrası düzenlenen tutanak içeriğine göre yapılan bağımsız bölümlerle ilgili ferdileşmeye,taksimle satışa dair kararların alındığını,yönetim ve denetim kurullarına dair maaş bağlanmasına dair karar alındığını,bu suretle adı geçen tutanağın 6 ve 7 numaralı maddelerinde yer alan bu kararların iyi niyet kurallarına,kamu vicdanına,etik kurallara,mülkiyet hakkının kutsallığı ilkesine aykırı olduğuna, bu çerçevede bu kararların iptal edilmesini,ayrıca yönetim kurulunun tapuda yapacağı satış ve ferdileşme işlemlerinin önlenmesine dair karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesiyle; davanın süresi içinde açılmadığını, 19/06/2019 tarihli genel kurul toplantısının 6 numaralı maddesinin kooperatife ait mevcut gayrimenkullerin satışı ile ilgili birim fiyat ve piyasa araştırması yapılmasına dair olduğunu, icrayı bir nitelik taşımadığını,ayrıca genel kurul tarafından yönetim ve denetim kurulu üyeleri için takdir olunan ücretlerin makul olduğunu,bu çerçevede davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, genel kurul kararına konu olduğu iddia olunan şekilde ferdileşme, tanzim/taksim ve üyeler ile üye harici kişi ve kuruluşlara satış noktasında alınmış karar olup olmadığı, yönetim ve denetim kurulu üyelerine hakkaniyete aykırı şekilde yüksek meblağlı maaş verilmesinin söz konusu olup olmadığı, buna göre her bir davacı yönünden iptal talebine konu genel kurul karar tarihi de gözetildiğinde iptal talebinin süresi içinde ileri sürülüp sürülmediği her bir davacı yönünden ayrı ayrı ele alındıktan sonra ve her bir davacının ayrı ayrı iptal talebinde bulunma hakkının ve özellikle muhalefet şerhlerinin içeriklerinin de ele alınması sonrası 6 nolu ara karar açısından ve kooperatif uygulamaları dikkate alındığında 6 nolu ara kararın icrai nitelikte bir karar olup olmadığı, yine 7 nolu ara karar açısından ise uyuşmazlığa konu ücret miktarının kooperatifin yapısı, kooperatifin bu yöndeki uygulamaları, kendilerine ücret takdir olunan yönetim ve denetim kurulu üyelerine daha önce takdir edilen ücretler, harcadıkları ve harcayacakları emek ve mesainin kooperatifin amacı, büyüklüğü, mali ve işletmesel yapıları dikkate alındığında ve en önemlisi daha önce takdir olunan emsal ücretler dikkate alındığında iptal talebine konu olan maddede yer alan ücretlerin fahiş olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davacıların kooperatif ortağı iddiası ile bu davayı açtıkları, davanın genel kurul kararının iptali davası olduğu, talebin 19/06/2019 tarihli genel kurul tutanağında yer alan 6 ve 7 nolu kararların iptali amacına dönük olduğu tartışmasızdır.
Her ne kadar duruşmalı ön inceleme yapılarak bilirkişi raporu alınmış ise de dava açan davacılar arasında 6100 sayılı HMK m.58 hükmü uyarınca ihtiyari dava arkadaşlığı olduğu, bu nedenle her bir davacının davasının birbirinden bağımsız olduğu anlaşılmakla Harçlar Kanununun m.27, m.30, m.32 hükümleri çerçevesinde her bir davacı yönünden başvurma harcı ve karar harcının Yargıtay 23. HD’nin uygulaması da gözetilerek tamamlatılması, gerekli harç eksikliğinin giderilmesi sonrası ancak müteakip işlemlere devam edileceğinden akabinde duruşmalı ön inceleme mahkememizce takdir olunmuştur.
Yargılama aşamasında usul hukuku açısından ihtiyari dava arkadaşlı konumunda olan her bir davacı yönünden açık ve gerekli ihtaratlar yapılarak bu eksiklik her bir davacı yönünden ayrı ayrı tamamlattırılmaya çalışılmıştır.
Ne var ki usulüne uygun olarak duruşmalı ön inceleme gününe kadar, bir başka deyişle yukarıda anılan Harçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde yapılacak ilk duruşmaya kadar bu eksikliğin tamamlatılması için usule uygun verilen kesin sürelere rağmen davacılardan …, …, …, …’in gerekli harç eksikliklerini tamamlamadığı anlaşılmakla açıklanan hükümler nedeniyle 25/12/2020 tarihi itibariyle bu davacılar hakkındaki dava her bir davacı yönünden ayrı ayrı ve HMK m.150 hükmü gereği işlemden kaldırılmıştır. Diğer davacılar yönünden ise dava dosyasının hüküm aşamasında olması nedeniyle ve usul ekonomisi kuralları dikkate alınarak, HMK m.167 hükmü uyarınca adı geçen bu davacıların açmış oldukları davaların asıl dosyadan ayrılmasına dair karar oluşturulmuştur.
Hal böyle olunca somut uyuşmazlıkta usulüne uygun olarak harç eksikliğini tamamlayan davacılar …, …, …, …’in davalı kooperatif aleyhine açmış oldukları genel kurul karar iptali davası ile ilgili uyuşmazlık bu dosyada değerlendirilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık davalı kooperatifin genel kurul kararının iptaline ilişkin olup 1163 sayılı Kooperatifler Kanunundan kaynaklanması ve davalı kooperatifin adresi karşısında mahkememiz görevli ve yetkilidir. Tahkikat duruşmasına başlanmadan önce ise bu davacıların süresi içinde dava açıp açmadıkları irdelenmelidir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunun m.53.maddesi ‘… yazılı kimseler kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile genel kurul kararları aleyhine, toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere bir ay içinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurabilirler.’ hükmünü içermektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki gerekli harçları yatıran davacılar aleyhine bir karar alınması halinde bu süre tebligatın yapıldığı tarihten başlar. Ne var ki somut olayda adı geçen davacılar aleyhine bizatihi alınan bir karar değil, genel kurul kararının iptaline yönelik bir talep ortaya konulduğundan bu davanın toplantı tarihinden itibaren 1 aylık sürede içerisinde açılması gerekir.(Yargıtay 23. HD’nin 2016/6160E. 2019/4103K.sayılı ilamı)
Somut olayda ise iptali istenen kooperatif genel kurul toplantısının 19/06/2019 tarihi itibariyle yapıldığı, buna rağmen davacılar tarafından genel kurul kararının iptaline ilişkin davanın mahkememizde 08/08/2019 tarihi itibariyle açıldığı, yukarıda açıklanan şekilde iptal davasının bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığı, belirtilen hak düşürücü sürenin teknik açıdan durma ve kesilmesinin zaten mümkün olmadığı gibi özel bir düzenleme çerçevesinde de bu sürenin işlemesine engel bir halin mevcut olmadığı anlaşılmakla adı geçen …, …, …, …’in açmış olduğu davasının süre aşımı nedeniyle ve ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki “6100 sayılı HMK’nın 104. maddesi, “Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanun’un tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.” hükmünü içermektedir. HMK’nın 104. maddesine göre, bitmesi adli tatile rastlayan sürelerin yedi gün daha uzatılmış sayılması, sadece, adli tatilde bakılamayacak olan iş ve davalara ilişkin olup, HMK’nın tayin ettiği süreler içindir. Başka kanunların, özellikle maddi hukuka ilişkin kanunların tayin ettikleri hak düşürücü süreler ile zamanaşımı sürelerinin bitmesi adli tatile rastlarsa, bunların adli tatilin bitmesinden itibaren yedi gün daha uzatılmış sayılmasına imkân yoktur.(Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 16.04.2014 tarih ve 2013/8984 E., 2014/2998 K. Sayılı) Bu nedenle hak düşürücü sürenin son gününün adli tatile isabet edecek olması dahi davacılar lehine sonuç doğurmayacaktır.
Yapılan açıklamalar karşısında haklarındaki dava dosyaları işlemden kaldırılan … , …, …, ve …’ in açmış oldukları dava dosyasının, diğer davacılar yönünden dava dosyanın hüküm aşamasında olması nedeni ile HMK m.167 hükmü uyarınca bu davadan ayrılmasına; diğer davacılar …, …, …, …’in davalarının süre aşımı nedeni ile ve ayrı ayrı reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Haklarındaki dava dosyaları işlemden kaldırılan …, …, …, ve …’ in açmış oldukları davaların, diğer davacılar yönünden dava dosyanın hüküm aşamasında olması nedeni ile HMK m.167 hükmü uyarınca bu dava dosyasından ayrılmasına,
1-Diğer davacılar …, …, …, …’in davalarının süre aşımı nedeni ile ve ayrı ayrı reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince davacılar …, …, … ve …’den 54,40’ar TL ilam harcı alınması gerekmekle birlikte davacılar …, …, … tarafından yatırılan peşin harç yeterli olduğundan bu davacılardan ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, davacı … tarafından yatırılan 44,40 TL harcın alınması gereken 54,40 TL harçtan mahsup edilerek 10,00 TL harcın davacı …’den alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacıların yapmış oldukları yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davalı kooperatif tarafından harcanan 200,00 TL bilirkişi yerinde inceleme ücretinin giderinin müteselsilen davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığının bulunması karşısında ve ayrı harç yatırmaları nedeniyle davacı …, …, … ve … aleyhine AAÜT gereği ayrı ayrı takdir edilen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin ayrı ayrı davacılardan tahsil edilerek ayrı ayrı davalıya verilmesine,
7-Tarafların depo etmiş avansların ilamın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere huzurdaki davacı asiller ve vekillerin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi. 25/12/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …