Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/450 E. 2019/915 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/450 Esas
KARAR NO : 2019/915

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 22/07/2019
KARAR TARİHİ : 10/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirketin kurucu ortağı ve hissedarı olduğunu, davalı …A.Ş’ nin hisse senedi sahibi olan müvekkillerine kar payı dahil diğer bütün ödenmesi gerekli hak ve bedellerin ödenmediğini, yasanın müvekkillerine vermiş olduğu hak olan bildirimin yapılmadığını, müvekkillerinin kar payı hakkı, yeni pay alma hakkı (rüçhan hakkı); şirket yönetimine katılma hakkı, oy hakkı, bilgi alma hakkı, hisse değerlerinin kısımlarının ödenmesi hakkı, temettü alma hakkının kendilerine verilmediğini, bu nedenlerle müvekkilleri adına olan tüm şirket kayıtlarının ortaya çıkartılarak kendilerine ödenmesi gereken bütün hak ve alacakları ile bu alacaklara yıllık en yüksek banka reeskont/ avans faizleri ortalaması baz alınarak hesaplanacak bedel ve hakların müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava şartları oluşmayan davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine, davacının noksanlık bulunan dava dilekçesinin HMK 119 maddesi uyarınca reddinin gerektiğini, davacının söz konusu talepleri ile ilgili olarak müvekkili bankaya herhangi bir başvurusunun bulunmadığını, davacının dava dilekçesi ekinde hisse senetlerinin bulunduğunu belirtmiş olmasına rağmen ne dava dilekçesi ekinde ne UYAP kayıtlarında ne de dosya içeriğinde bu hisse senetlerinin bir örneğine rastlanılmadığını, ayrıca dava konusunun davacının müvekkili bankanın kurucu ortağı ve hissedarı olduğu ancak kendisine kar payı dahil bütün ödenmesi gerekli hak ve bedellerin ödenmediği iddiası ile şimdilik 10.000,00 TL’ nin ödenmesi talebi içerdiğinden öncelikle davacıların arabuluculuk kurumuna başvurmaları, orada bir netice elde edememeleri halinde dava açmaları gerekeceğinden davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, ayrıca yapılan incelemelerde davacının banka kayıtlarında herhangi bir yatırım hesabına rastlanılmadığını, bu nedenlerle haklı itirazlarının kabulüne, hukuka, usul ve yasalara, hakkaniyete, dayanaksız talepler içeren davanın tüm talepler açısından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, hisse senedi ile şirket ortaklığından kaynaklanan kar payının tahsili istemine ilişkin olup, 7155 sayılı Kanun gereği dava şartı olarak dava öncesi arabuluculuk görüşmesi yapılmış olması yasal zorunluluktur.
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 27/11/2019 tarihli arabuluculuk son tutanağının yapılan incelemesinde; Arabuluculuk sürecinin başlama tarihinin 19/11/2019 (dava tarihinden (22/07/2019) sonra), arabuluculuk sürecinin bitiş tarihin ise 27/11/2019 olduğu anlaşılmıştır.
TTK’nun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrasında ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olarak öngörülmüştür.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi 2. fıkrasında “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Anılan düzenlemeler karşısında somut olayda uyuşmazlığın ; şirket hissesine dayalı alacak isteminden ibaret olduğu, TTK 5/A maddesi 1. fıkrasında arabulucuya başvurulmasının dava şartı olarak düzenlendiği, davanın arabulucuya başvurulmadan açıldığı ve arabulucuya başvuru şartının mahiyeti gereği sonradan tamamlanamayan özel dava şartlarından olduğu anlaşılmakla (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2109/1038 esas 2019/869 karar sayılı kararı) davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın 6325 sayılı yasanın 18/A, 6100 HMK’nın 114/115 maddeleri uyarınca usulden reddine,
2-Alınması gerekli 44,40 TL karar harcının peşin alınan 136,62 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 92,22 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT m.7/2’e göre hesap ve takdir edilen 1.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Fazla yatan avans var ise Adalet Bakanlığı HMK gider avansı tarifesinin 5. maddesine göre karar kesinleştikten sonra talep halinde elektronik ortamda hesap numarası var ise bu numara üzerinden yok ise PTT aracılığı ile adreste ödemeli gönderilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/12/2019

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır