Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/437 E. 2022/112 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/437 Esas
KARAR NO : 2022/112

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 17/07/2019
KARAR TARİHİ : 16/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasında “Yazılım Bakım ve Destek” sözleşmeleri kapsamındaki ticari ilişki süresince; 15.10.2018 tarihli … numaralı, 15.10.2018 tarihli … numaralı, 26.12.2018 tarihli … numaralı, 17.01.2019 tarihli … numaralı, 17.01.2019 tarihli … numaralı, 17.01.2019 tarihli … numaralı, 17.01.2019 tarihli … numaralı, 17.01.2019 tarihli … numaralı, 17.01.2019 tarihli … numaralı, 17.01.2019 tarihli … numaralı, 17.01.2019 tarihli … numaralı, 01.03.2019 tarihli … numaralı, 01.03.2019 tarihli … numaralı, 04.04.2019 tarihli … numaralı, 04.04.2019 tarihli … numaralı, 04.04.2019 tarihli … numaralı, 04.04.2019 tarihli … numaralı, 04.04.2019 tarihli … numaralı, 04.04.2019 tarihli … numaralı, 04.04.2019 tarihli … numaralı, 04.04.2019 tarihli … numaralı, 15.05.2019 tarihli … numaralı faturalar düzenlendiğini, bu fatura bedellerinden bakiye 86.614,13 TL’nin davacı şirkete ödenmediğini, bunun üzerine … 18. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve mesnetsiz itirazı üzerine takibin durdurulduğunu beyanla, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın elindeki sözleşmesel gücü kötüye kullanmak suretiyle haksız ve mesnetsiz bir şekilde müvekkili şirketten borç tahsili yapmaya çalıştığını, taraflar arsında 05.04.2018 tarihinde söz konusu şirkette ait … Şubesine ilişkin … numaralı Yazılım Bakım ve Destek Sözleşmesi … numaralı Yazılım Bakım ve Destek Sözleşmesi, … numaralı Parça Dahil Donanım Bakım Sözleşmesi şeklinde 3 adet sözleşme imzalandığını, ayrıca taraflar arasında 05.04.2018 tarihinde söz konusu şirkete ait Türkbükü Şubesi’ne ilişkin … numaralı Yazılım Bakım ve Destek Sözleşmesi, … numaralı Yazılım Bakım ve Destek Sözleşmesi, … numaralı Parça Dahil Donanım Bakım sözleşmesi şeklinde 3 adet sözleşme imzalandığını, davacı tarafça haksız ve iyi niyetten uzak birçok eylemler ile müvekkili şirketin zor durumda bırakıldığını, bu nedenle de müvekkili şirket tarafından sözleşmenin feshinin gerçekleştirildiğini, verilen hizmetle alakalı birçok sorunun ortaya çıkması nedeniyle, sistemde özellikle muhasebe açısından sorun yaratan entegrasyon sisteminin bulunmaması ve bunun düzeltilmemesi, sorunlara müdahale etmekte gecikilmesi ve her işlem için ayrıca ve yüksek bedeller talep edilmesi ile muhatap şirketin hem kanunlarda hem de sözleşmede üzerine düşen yükümlülükleri ihlal ettiğini, davacı şirketin sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getirmediğini, hatta bu durumun taraflar arasındaki sözleşmelerin tek taraflı feshine sebebiyet verdiğini, davacı şirketin 3 ayda bir müvekkili şirkete fatura kesip gönderdiğini, 3 aylık fatura kesildiğinden rakamların artması ile fazladan bedellerin kesildiğinin görülmesinin daha da zorlaştığını, gönderilen ihtamamede de detaylıca açıklandığı üzere taraflar arasında sözleşmesel yükümlülükleri yerine getirme anlamında problemlerin mevcut olduğunu, davacı şirketin sözleşmenin gerektirdiği gibi hizmet almadığı gibi sözleşme bedellerinin fazladan yansıtılması ve bu yöndeki uyarılara rağmen davacı yanın durumu düzeltmemesinin kabul edilemeyeceğini, söz konusu feshe de gerekçe teşkil eden işbu dava konusu faturalar ile müvekkili şirketten fazladan bedel talep edildiğini, hem dava dışı hem de davaya konu haklılıklarını ortaya koyan 2018 ve 2019 tarihli faturalarda bariz hataların mevcut olduğunu, indirim bedellerinin faturalara yansıtılmadığını, taraflarınca tespit edilenlerin haricinde geçmiş dönemde de yine icra marifetiyle zorla fazladan kesilen bu bedellerin müvekkili firmadan tahsil edildiğini, bu nedenle geçmiş dönemlerin de incelenmesi ve hukuka ve sözleşmeye aykırı bu bedellerin tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu icra takibine konu faturaların çoğunun hatalı olduğunu, sadece bu faturalar incelendiğinde dahi 7.013,18 TL. fazladan bedel talep edildiğinin açığa çıkacağını, ayrıca takip öncesi dönemde kesilen faturalarda da yanı sorunların mevcut olduğunu, davacı şirketten toplamda 13.861,83-TL fazladan bedel tahsil edildiğini, fazladan tahsil edilen ve devamında kesilen faturalara ilişkin de fazladan bedel talebi nedeniyle ödenmeyen ve ortaya çıkan uyuşmazlık sonucu kesilen vade farkı faturalarının da iptal edilmesi gerektiğini, şirkete daha önce de bildirildiği üzere kullanılmayan sistem için hiçbir hizmet alınmamasına rağmen ekstra faturalar kesilerek talep edildiğini, davacı şirket ile davalı şirket yetkililerine ait dava dışı başka bir şirket arasında da aynı konulu dava mevcut olup, aynı konulu davalarda fazladan bedel talebi tespit edildiğini beyanla, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, fazladan kesilen bedellerin tespiti ile mahsubu ve hakkaniyet indiriminin yapılmasına karar verilmesini vekaleten talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 18. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra dosyası, taraflar arasında akdedilen sözleşmeler, fatura suretleri, cari hesap ekstresi, yazılım bakım ve destek hizmetinin verildiğine yönelik sistemsel kayıtlar, davalı şirkete ait BA formları, tarafların ticari defter ve belgeleri celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapmak ve alacak tutarının hesaplanması amacıyla Mali Müşavir – Bağımsız Denetçi bilirkişi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 14/10/2020 tarihli bilirkişi kök raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Davacının 2018-2019 takvim yıllarına ait incelenen resmi defterlerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, Davalının inceleme gününde, resmi defter ve belgelerini ibraz etmediği, Davacının incelenen resmi defter ve belgelerinde, 23.05.2019 İcra takip tarihi itibarıyla davalıdan 86.614,13 TL alacaklı olduğu, Davacının 86.614,13-TL’lik asıl alacak talebinin yerinde olduğu, Davacının icra takip tarihi itibarıyla işleyecek ticari temerrüt faizi talep edebileceği…” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya, davalının kendi ticari defterlerinin de incelenmesi istemi üzerine karşılaştırmalı olarak tarafların defter ve belgelerin incelenmesi ve ek rapor tanzimi için Mali Müşavir – Bağımsız Denetçi bilirkişi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 03/12/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Davacının 2018-2019 takvim yıllarına ait incelenen resmi defterlerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, Davacının incelenen resmi defter ve belgelerinde, 23.05.2019 icra takip tarihi itibarıyla davalıdan 86.614,13 TL alacaklı olduğu, Davalının 2018-2019 takvim yıllarına ait incelenen resmi defterlerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davalının incelenen resmi defter ve belgelerinde, 23.05.2019 icra takip tarihi itibarıyla davacıya 86.614,13 TL borçlu olduğu, hem davacının hem de davalının incelenen resmi belge ve defterlerinde icra takip tarihi itibariyle bakiyelerin birbirlerini doğruladığı ve teyit etiği, bu nedenle davacının 86.614,13 TL’lik asıl alacak talebinin yerinde olduğu, davacının icra takip tarihi itibarıyla işleyecek ticari temerrüt faizi talep edebileceği…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi kök ve ek raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, ticari hizmet sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraf şirketler arasında 05/04/2018 tarihinde Yazılım Bakım ve Destek Sözleşmesi ile Parça Dahil Donanım Bakım Sözleşmeleri imzalanmıştır. İşbu sözleşmeler, davalı şirketin iki farklı şubesi için ayrı ayrı düzenlenmiştir.
Davacı sözleşmelere konu hizmetin verilmesine rağmen davalının faturalardan kaynaklanan cari hesap bakiyesini ödemediğini iddia ederken; davalı taraf temelde sözleşmeye konu hizmetin verilmediği savunmasına dayanmaktadır.
Bilindiği üzere, ticari hizmet sözleşmelerinde akdi ilişkinin varlığı ve hizmetin verildiğini ispat yükü davacıya ait olup, bedelin ödendiğini ispat yükü davalı taraf üzerindedir. Davalı tarafından hizmetin verilmediği savunulduğuna göre, öncelikle ispat yükü davacı taraftadır.
Taraflar arasındaki Yazılım Bakım ve Destek Sözleşmeleri ile Parça Dahil Donanım Bakım Sözleşmeleri davalı tarafından açıkça ve ayrıca inkar olunmamıştır. Aksine, bu sözleşmelerin varlığı ve taraflarca imzalandığı noktasında çekişme bulunmamaktadır. O halde, taraflar arasında akdi ilişkinin varlığı / mevcudiyeti noktasında duraksanmamalıdır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/7819 Esas 2017/2738 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, fatura içeriği malların teslim edildiğini / hizmetin sunulduğunu ispat külfeti davacıya aittir. Ancak takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin / hizmetin verildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19 HD nin 2018/2293 Esas ,2019/4962 Karar sayılı 4.11.2019 tarihli ilamında da açıklandığı üzere davalı, davaya dayanak faturaya ilişkin beyanname vermekle malları teslim almış sayılacağı değerlendirilmelidir. Benzer Yargıtay kararları, Yargıtay 19. HD’nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.).
Bu amaçla, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafından Vergi Dairesi Başkanlığına bildirilip bildirilmediği yönünde müzekkere yazılarak araştırma yapılmış, BA form kayıtları dosya arasına celp edilmiş ve bilirkişi incelemesine gönderilerek rapor alınmıştır. Davalı şirketin Beşiktaş Vergi Dairesi Başkanlığından temin edilen BA formlarında davacı tarafından düzenlenen eldeki davaya ve cari hesaba konu faturaların kayıtlara alınması için Vergi Dairesine bildirdiği / beyan edildiği belirlenmiştir. Davalının, davacı tarafından düzenlenen faturalara karşı yasal süre içinde herhangi bir itirazda bulunmadığı, tam aksine bu faturaları kabul ederek ticari defter ve kayıtlarına işlenmesi için Vergi Dairesi Başkanlığına BA formu olarak bildirmesi karşısında davacı tarafından sunulan hizmetin verildiğinin kabulü zorunludur. Başka bir anlatımla, cari hesaba konu faturalar hakkında BA formu düzenleyen davalının, faturalara konu hizmeti aldığının kabulü gerekmiştir. Açıklanan nedenler ve emsal içtihatlar uyarınca davalının savunmaları yerinde görülmemiştir. Kaldı ki, davalının ticari defter ve belgelerinde bu faturalar kayıtlıdır. Aynı hususlar, SMMM bilirkişinin 14/10/2020 tarihli kök ve 03/12/2021 tarihli ek raporunda bilimsel olarak ve kapsamlı şekilde açıklanmıştır. (Aynı gerekçelerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/536 E. 2021/1126 K.)
Davalı cevap dilekçesinin 3.sayfasının 3. paragrafında esasen hizmetin verildiğini ikrar etmiş, ancak verilen hizmetle ilgili bir çok sorun ortaya çıktığını, muhasebesel sıkıntılar yaşandığını, sorunlara müdahale edilmekte gecikildiğini, ayrıca her işlem için yüksek bedeller talep edildiğini savunmuş, hatta bu sebeple sözleşmeyi feshettiğini bildirmiş ise de; mevcut savunmanın ayıplı edim ifasını oluşturduğu, ne var ki ayıplı ifaya ilişkin davalı tarafından sözleşmenin 8.2. maddesi uyarınca fesih tarihinden önce davacı şirkete usulüne uygun olarak ve yazılı şekilde bu durumun bildirilmediği, hatta davalı tarafından fesih öncesinde bu iddialara ilişkin hiçbir ayıp ihbarında dahi bulunulmadığı anlaşılmıştır. Akisne davalı taraf, davacı tarafından düzenlenen faturalara dahi itiraz etmeyerek defterlerine kaydetmiş, faturaların işlemesi için vergi dairesine bildirimde bulunmuştur. Dolayısıyla ayıplı ifa savunmasının aksine davalının faturaları kabul etmesi karşısında bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir.
Bu itibarla, davacı, ticari hizmet sözleşmesinde akdi ilişkinin varlığını ve hizmetin davalı tarafa verildiği ispatlanmıştır.
Eldeki davaya konu alacak miktarının tespiti, takip tarihi itibariyle tarafların alacaklı – borçlu durumlarının araştırılması amacıyla ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Her iki taraf delil olarak ticari defter ve belgelere dayanmıştır. SMMM – Bağımsız Denetçi bilirkişinin 14/10/2020 tarihli kök raporunda, sadece davacı taraf defter ve belgelerini ibraz ettiğinden yalnızca davacı kayıtları incelenmiş, davacının takip tarihi itibariyle 86.614,13 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalı taraf, 07/07/2021 tarihli 4.celsede kök raporun yalnızca davacı kayıtlarına göre hazırlandığını, davalı olarak kendi ticari defter ve belgelerinin de incelenmesini talep etmiş, Mahkememizce HMK 222.madde hükmü gözetilerek ve eksik tahkikat yapılmaması için davalının ticari defter ve belgeleri üzerinde araştırma yapılmak üzere bilirkişiye görev verilmiş, tarafların kayıtlarının karşılaştırmalı şekilde ek rapor düzenlenmesi istenilmiştir. Bilirkişi 03/12/2021 tarihli ek raporunda davalının ticari defter ve belgeleri üzerinde yaptığı inceleme sonucunda davalının takip tarihi itibariyle davacıya 86.614,13 TL borçlu olduğunu tespit etmiştir. Görüleceği üzere, hem davacının hem de davalının ticari defter ve belgeleri birbirini teyit etmekte olup davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 86.614,13 TL alacaklı olduğu doğrulanmış ve sübuta ermiştir.
SMMM – Bağımsız Denetçi bilirkişinin 03/12/2021 tarihli ek raporundan anlaşılacağı üzere, davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda davaya ve takibe konu faturaların davalı tarafından kendi ticari defter ve kayıtlarına işlendiği tespit edilmiştir. Diğer bir deyişle, davalının savunmalarının aksine davaya konu faturaların bizatihi davalı şirket tarafından kendi ticari defterlerinde kayıtlı olduğu / yer aldığı anlaşılmıştır. Ayrıca, bilirkişi raporunda her iki tarafın ticari defterlerin yasal olarak kanuna uygun usullerle tutuldukları, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, defterlerin birbirlerini cari hesap bakiyesi yönünden karşılıklı olarak teyit ettiği / doğruladıkları, herhangi bir farklılığın da söz konusu olmadığı, takip tarihi itibariyle davalının 86.614,13 asıl alacak tutarı kadar davacı şirkete borçlu olduğu tespit edilmiştir. O halde, davaya konu faturaları kendi ticari defterlerine borç olarak kaydeden davalı şirketin, davacı tarafından kendisine sunulan hizmetten yararlandığı ve bu hizmeti bitamam aldığının kabulü zorunludur.
Öte yandan, yukarıda değinildiği üzere hizmetin bedelinin ödendiğini ispat yükü davalı üzerinde olup, davalının delil olarak dayandığı kendi ticari defter ve belgelerinde dahi davacı tarafa icra takip tarihi itibariyle takip tutarı kadar borçlu olduğu tespit edilmiş, borcun ödendiğine ilişkin kayıt ve belge bulunmadığından ödeme hususu davalı tarafça ispat edilememiştir.
Nihayetinde; davacının takip tarihi itibariyle davalıdan toplamda 86.614,13 TL alacaklı olduğu, SMMM – Bağımsız Denetçi bilirkişinin 14/10/2020 tarihli kök ve 03/12/2021 tarihli ek raporlarının denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, davalının cari hesaptan kaynaklanan bakiye borcunu ödediğine yönelik dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı gözetilerek davanın kabulüne, ayrıca İİK’ nın 67. maddesi hükmü uyarınca alacağın likit ve muayyen olduğu, icra inkar tazminatına yönelik yasal koşulların bulunduğu anlaşılmakla davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar vermek gerekmiş, aşağıdak şekilde hüküm kuruluştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının … 18. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında ve aynen DEVAMINA,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (86.614,13 TL) üzerinden alınması gereken 5.916,61 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 1.046,09 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 4.870,52 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 1.046,09 TL peşin harç, posta ve tebligat masrafı 79,80 TL, bilirkişi ücreti 700,00 TL olmak üzere toplam 1.825,89 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 12.059,84 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE
6-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.16/02/2022

Katip …
e-imza *

Hakim …
e-imza *