Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/426 E. 2020/456 K. 23.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/426 Esas
KARAR NO : 2020/456

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 11/07/2019
KARAR TARİHİ : 23/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07.02.2019 tarihi itibarıyla iflasına karar verilmiş olan … Ltd. Şti.’nin müvekkili bankanın … Şubesinden kullandığı krediler kapsamında risklerinin devam ettiği ve yine müvekkili banka Nuruosmaniye şubesi ticari müşterisi olan … A.Ş.’ye de kefaletlerinin bulunduğunu, müvekkili bankaca bu şirkete verilen her bir çek yaprağı için 5941 sayılı yasanın 3/3. maddesi ile ödenmesi garanti edilen çek yaprakları garanti toplamının 61.205,00-TL. olduğu, bu alacağın 23.577,25 TL.’sinin rüçhanlı bakiye 37.627,75 TL.’sinin ise rüçhansız olarak 4. sıraya kaydı için 2019/3 sayılı dosyaya başvurulduğunu, iflas idaresince yapılan inceleme sonucunda 23.577,25 TL.’sinin rüçhan hakkı saklı kalmak üzere kabul edilerek 4. sıraya alınmasına, geriye kalan 37.627,75 TL. sının ise yargılamayı gerektirmesi nedeniyle reddine karar verildiğinin bildirildiğini, reddedilen bu kısmın sıra cetveline kaydı için bu davanın açılma gereğinin doğduğunu, kaydı talep edilen alacağın Genel Kredi Sözleşmelerine dayandığının bu konuda yapılacak inceleme ile ortaya çıkacağıni, yine mer’i bulunan çek yapraklarının depo edilmesinin istenebileceği hususunun da yerleşik Yargıtay içtihatları arasında olduğu belirtilerek, tüm bu nedenlerle fazlaya dair hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla, … 3. İflas Müdürlüğünün …İflas sayılı dosyasında kayıtlı Müflis… Ltd. Şti. İflas masasına 6 kayıt numarası ile yaptırılan alacak kaydının haksız ve mesnetsiz olarak reddedilen 37.627,75 TL’sının 4. sıraya kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Müflis şirket iflas idaresi tarafından, usule uygun tebligata rağmen davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, davacı bankanın müflis şirketten alacağı bulunduğu iddiasına dayalı iflas masasına kayıt kabul davasıdır.
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine dayalı müflis şirketin kefaletinden kaynaklanan alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü talebinin kabul edilebilir olup olmadığı, kaydedilmesi gereken alacak tutarı konularında toplanmaktadır.
Dava, müflis şirketin iflas tasfiyesini yürüten … 3. İflas Dairesinin … İflas sayılı dosyasına tebliğ edilerek bildirilmiş, yazılan müzekkereye alınan cevapta müflis şirketin … 4.ATM … Esas dosyasından 07.02.2019 tarihinden itibaren iflasının açılmasına karar verildiği, tasfiyenin adi usulde yürütüldüğü, iflas idare memurlarının henüz bulunmadığı ve tasfiyenin müdürlüklerince yürütüldüğü, 2.alacaklılar toplantısının henüz yapılmadığı, sıra cetvelinin 05/07/2019 tarihli …’de ilan edilmiş olduğu, davacının iflas masasına 61.205,00 TL alacak kaydı talebiyle başvurmuş olduğu, talebin kısmen kabul edildiği ancak 37.627,75 TL’lik kısmının yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle reddedildiği ve red kararının davacıya 21.06.2019 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, davacının başvuru sırasında tebliğ masrafı yatırmış olduğu hususları bildirilmiştir.
İflas dairesince gönderilen red kararı tebliğ belgesine göre, kararın e-tebliğ yoluyla alacaklı vekiline tebliğe çıkarıldığı, e-tebligat iflas dairesince bildirilen 21/06/2019 tarihinde muhatabı tarafından açılmış ise de, e-tebligat mevzuatı uyarınca 5 günün sonunda yani 26/06/2019 tarihinde tebliğ edilmiş sayılması gerektiği, ayrıca sıra cetvelinin …’de ilan tarihi(05/07/2019) itibariyle de davanın İİK md.235’e göre 15 günlük hak düşürücü süre içinde 11/07/2019 tarihinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında davacı banka kayıtları üzerinde bankacılık ve finans uzmanı bilirkişi aracılığıyla bilirkişi incelemesi yapılmış ve rapor alınmıştır.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; iflas idaresi tarafından kısmen kabul edilen ve kısmen reddedilen davacı alacağının tümünün, müflis şirketin müteselsil kefili olduğu dava dışı …AŞ ile davacı banka arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine istinaden dava dışı şirkete verilen ve iade edilmeyen çek sorumluluk depo bedellerinden yani kefil olunan gayrinakdi alacaktan oluştuğu, müflis Kadıköy…Ltd.Şti’nin iflas tarihi olan 07.02.2019 tarihindeki tutarının sunulan çek listesine göre 61.205,00- TL. olduğu ve bunun 23.577,25 TL’lik kısmının bu şirkete ait mevduat hesabında mevcut olduğundan rüçhanlı olarak iflas masasına kaydının iflas idaresince kabul edilmekle birlikte bakiyesinin reddedilmiş olduğu; çek hesabının asıl borçlu yönünden kat edilip edilmediği, çek depo bedelinin asıl borçludan ve kefilden talep edilip edilemeyeceği hususunda hukuki takdirin mahkemede olduğu, ancak 23.577,25 TL’lik kısmın iflas idaresince masaya kaydının kabul edilmiş olması nedeniyle, dava konusu bakiye kısım yönünden de talebin haklı olduğu görüşü bildirilmiştir.
Yargılama sırasında iflas müdürlüğünün 23/09/2020 tarihli yazısıyla, müflis şirket hakkındaki iflas kararının İstanbul BAM tarafından kesin kararla kaldırıldığı, bu nedenle iflas dosyasının işlemden kaldırıldığı bildirilmiş, davacı vekilince son duruşmada kayıt kabul talepli davanın bu nedenle konusuz kaldığı beyan edilerek yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri bulunduğu belirtilmiştir.
İflas kararı sonucunda düzenlenen sıra cetveline yönelik kayıt kabul davaları, alacağın iflas masasına kaydı istemine ilişkin olup, belli bir miktarın ödenmesine yönelik eda davası niteliğinde değildir.(Yargıtay 23. HD. 2014/6115 E. 2015/4448 K. sayılı ilamı)
Bu durumda iflas kararının kaldırılması/bozulması halinin, açılan kayıt kabul davasının niteliği gözetilerek, kayıt kabul davasına usuli etkisi değerlendirilmelidir.Yargıtay uygulamasında kabul olunduğu üzere iflas kararının bozulmasına dair ilamın kesinleşmesiyle birlikte iflas kararının tüm sonuçları ortadan kalkar; artık bu şartlarda ileride yeniden iflas kararının verilmesi ile birlikte ise iflasın sonuçları yeniden doğar. O halde davalı şirket hakkında verilen iflas kararının kaldırılması karşısında iflasın sonucu olarak açılan kayıt kabul davası da (iflas yargılamasında tekrar iflasa karar verilmediği sürece) ortadan kalkacaktır; yani kayıt kabul davası konusuz kalacaktır.Zira yukarıda açıklandığı üzere artık iflas kararı bozulmuş/kaldırılmış ve bu iflas kararına istinaden alacağı kaydedecek bir iflas masası hukuken kalmamış, müflis şirket de fiil ehliyetini ve temsil yetkisini yeniden kazanmıştır.
Somut dava açısından kayıt kabul davasına esas iflas kararı ortadan kalkmış olmakla bu karara istinaden açılan kayıt kabul davası da konusuz kalmış olur.Nitekim ilk derece mahkemesi tarafından kayıt kabul davası ile ilgili konusuz kalma kararı verilmiş olsa dahi yeniden ticaret mahkemesi tarafından iflas kararı verilmesi durumunda iflas masasına başvuru ve reddi halinde ise kayıt kabul davası açma imkanı hukuken imkan dahilindedir.(Yargıtay 19.HD. 2010/1798 E. 2010/3789 K.sayılı ilamı)
Hal böyle olunca mahkememizce bu davanın konusuz kaldığına karar verilse dahi davacının ileride yeniden kayıt kabul davası açma imkanı olduğu gibi, iflas kararı kaldırılan limited şirket aleyhine alacak davası açma veya icra takibi yapma hak ve imkanı da mevcuttur. Kaldı ki davacı vekili mevcut duruma uygun karar verilmesini açıkça talep etmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında davalı şirket hakkında açılan iflasta sıra cetveline yönelik kayıt kabul davasında, davalı şirket hakkındaki iflas kararının kaldırılması, davacı vekilinin de bunu beyan ederek “davanın konusuz kaldığını” açıkça beyan etmiş olması karşısında, HMK md 24 uyarınca kimsenin açtığı davayı takibe zorlanamayacağı hususu hep birlikte değerlendirilerek, konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HMK md. 331 kapsamında yargılama gideri-vekalet ücreti yönünden yapılan hukuki değerlendirmede ise, dosyaya delil olarak dava dışı asıl borçlu şirketle akdedilen GKS’nin sadece ilk sayfası ve 41. Madde sonrası sayfalarının sunulmuş olduğu, asıl borçlu şirkete teslim edilen ve iade edilmeyen mer’i çek listesi sunulmuşsa da herhangi bir hesap kat ihtarının ve tebliğ şerhinin sunulmamış olduğu, bu nedenle dosyada rapor düzenleyen bilirkişi tarafından bu hususta herhangi bir görüş ve tespit bildirilmemiş olduğu, bilirkişi raporunda davacı bankanın başka dosyalarda incelenen GKS’lerindeki hükümlerden bahsedilerek, müflis şirket mevduat hesabında karşılığı olduğundan kabul edilen kısım bulunması nedeniyle dava konusu kısmın da kaydının kabulü gerektiği şeklinde görüş bildirilmişse de bu görüşün yasal veya sözleşmesel bir dayanağı olmadığı, rapora yazılan başka dosyalardaki davacı banka GKS hükümlerinin davaya esas alınması mümkün olmadığı gibi, raporda yazılan başka sözleşmelerdeki ilgili kısım maddesinde de çek depo bedelinin kefilden talep edilebileceğine dair bir hükmün yer almadığı, yargılama konusu talep yönünden, dosyaya sunulan GKS sayfalarında müflis şirketin müteselsil kefil sıfatıyla imzası olduğu görülmüşse de, çek depo bedelinin kefilden de talep edilebileceğine dair açık bir hüküm bulunmadığı, çek depo bedellerinin gayrinakdi alacak olarak talep edilebilmesi için öncelikle asıl borçluya hesabın kat edildiği ve çek depo bedelinin talep edildiğinin kat ihtarıyla bildirilmesi, asıl borçlunun depo talebini yerine getirmemiş olması gerektiği, TBK md 586 gereği alacağın asıl borçlu takip edilmeden doğrudan müteselsil kefilden talep edilebilmesi için öncelikle asıl borçlunun ifada geciktiği ve ihtarın sonuçsuz kaldığı veya asıl borçlunun açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olduğunun ispatı gerektiği, davacı tarafça yasal delil süreleri geçmiş olmasına rağmen dosyaya bu yasal koşulların müflis müteselsil kefil şirket yönünden gerçekleştiğine dair bir delilin de sunulmadığı anlaşılmakla, mevcut delil durumuna göre davacının dava açmaktaki haklılığı ortaya konamamış olduğundan, yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına ve lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli 54,40-TL karar harcının peşin alınan 44,40-TL harçtan mahsubu ile 10,00- TL eksin harcın davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 10 GÜN içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle karar verildi. 23/10/2020

Katip …

Hakim …