Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/419 E. 2022/625 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2019/419
KARAR NO : 2022/625

DAVA : TAZMİNAT (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/07/2019
KARAR TARİHİ : 07/10/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen TAZMİNAT davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, … Sosyal Güvenlik Merkezi’nin … dosyasında işlem gören mükellefi ve aynı zamanda davalı bankaya ait … Şubesi müşterisi olduğunu, müvekkilin ihracat yapan bir firma olması nedeni ile KDVK’nın 32. maddesi ile 81 ve 84 numaralı KDV Genel Tebliği ve 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesi uyarınca … Vergi Dairesi Başkanlığı’nda biriken KDV iade alacaklarının davalı bankanın anılan şubesinde bulunan hesaba aktarıldığını, müvekkil şirkete ait SGK borçlarının da bu hesaba aktarılan KDV iadelerinden mahsup edilmek suretiyle davalı banka tarafından ödendiğini, müvekkili şirket tarafından SGK prim borçlarının anılan şekilde ödendiği inanç ve güvenindeyken dava dışı SGK tarafından müvekkili şirkete SGK borçları nedeni ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilu tarafından SGK’ya 2016 yılında SGK borçları ferileri ile birlikte 58.000,00.-TL olarak ödendiğini, ödeme sonrasında yaptıkları araştırma ve inceleme neticesinde; müvekkil şirketin hesabında toplanan KDV iadesinin 18.385,90 TL’sinin 11.05.2005 tarihinde SGK borçlarından mahsubu için davalı tarafından … Sosyal Güvenlik Merkezi hesaplarına aktarıldığını ancak yine aynı tarihte 8.328,11 TL olan diğer KDV iadesinin müvekkil şirketin davalı banka nezdinde bulunan … numaralı hesabından virman edildiği, ancak söz konusu tutarın müvekkil şirketin … Sosyal Güvenlik Merkezi’ne olan borcuna istinaden aktarılmadığı, anılan tutarın başka bir şirket olan … sicil nolu …Tic. Ltd. Şti.’nin SGK borcuna mahsuben gönderilmiş olduğunun anlaşıldığını, kısaca belirtmek gerekirse davalı banka tarafından müvekkilinin SGK’ya olan borcunun ödenmesi gerekirken başka bir şirketin SGK borcunun ödenmesi için müvekkil hesaplarından virman yapılmış olduğunu, davalı banka tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan bu hatalı işlem nedeni ile müvekkilin SGK’ya olan borcunun ödenmemiş olduğunu, anılan borç nedeni ile SGK tarafından müvekkil aleyhine takip başlatıldığını ve 58.000,00 TL ödenmek zorunda kaldıklarını, bu durumu 2018 yılı içerisinde öğrendiklerini, davalı bankaya … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini ancak cevap verilmediğini, arabuluculuk görüşmelerinden de herhangi bir netice alınamadığını belirterek, davalı banka şubesi tarafından müvekkili hesabından haksız ve hukuka aykırı bir şekilde virman yapılan tutar nedeni ile müvekkilin uğramış olduğu 58.000,00 TL zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; iddiaları kabul etmediklerini, Dış Ticaret Vergi Dairesi Başkanlığının cevap dilekçelerine ekli 10.05.2005 tarihli gönderme yazısına istinaden … Şti. nin SGK borcuna mahsup edilmek üzere 11.05.2005 tarihinde Dış Ticaret Vergi Dairesi Başkanlığı hesabından SGK’nın …. Kamu Kurumsal Şubedeki … numaralı hesabına “… nolu Hesaba Virman” açıklaması ile 8.328,11 TL aktarıldığını, oysa davacının 8328,11.-TL tutarındaki ödemenin … sicil numaralı … Ltd. Şti. nin SGK borcuna mahsuben gönderilmiş olduğunu belirttiğini, ekte mevcut Hesap ekstresi incelendiğinde görüleceği üzere müvekkili banka tarafından, Dış Ticaret Vergi Dairesi Başkanlığının 10.05.2005 tarihli gönderme emrine istinaden davacı ….Şti için toplam 25.696,97 TL (447,44 + 304,11 + 231,41 + 16.385,90 + 8.328,11), …Gıda için toplam 869,08 TL (205,22+663,86), …Tic. Ltd. Şti. için ise 33,33 TL tutarında işlem yapıldığını, dava dilekçesinde 8.328,11.-TL KDV iadesinin … nolu hesaptan virman yapıldığı belirtilmekle birlikte, söz konusu hesabın Dış Ticaret Vergi Dairesi Başkanlığına ait olduğunu, Dış Ticaret Vergi Dairesi Başkanlığının 10.05.2005 tarihli gönderme emri ekinde yer alan KDV iadesine İlişkin Borç Döküm Formundan 8.328,11 TL nin 2005 yılı Mart ayına ait borç olduğunun anlaşıldığını, dava dilekçesinde durumun SGK’ya ödeme yapıldıktan çok sonra 2018 yılı içerisinde öğrenilmiş olduğu belirtilmiş olsa da, ilk ödeme tarihinin 03.03.2017 son ödeme tarihi ise 05.08.2019 olan ödeme planı dökümlerinden toplam 56.277,18 TL (17.345,12+38.932,06) ödeme yapılmış olduğunun anlaşıldığını, davanın SGK ya ihbarı gerektiğini belirterek, müvekkili bankanın her hangi bir işlem hatası bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; bankacılık işlemlerinden kaynaklanan hatalı işlem nedre ticari kredi borcunun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalı bankanın 11/05/2005 tarihinde davalı bankanın nezdinde bulunan hesabından başka firmanın SGK borcunun ödendiğini, davalı bankanın bu hatalı işlemi nedeniyle SGK’nin ödenmeyen borç nedeniyle haklarında icra takibi başlattığını ve bu nedenle zarara uğradığını, bu durumu 2018 yılı içinde öğrendiklerini iddia ederek uğradığı zararı talep etmektedir.
Davalı banka ise olayda kusurunun olmadığını savunmaktadır.
Davalı banka cevap dilekçesini 09/08/2021 tarihli dilekçesi ile ıslah ederek, zamanaşımı def’ini ileri sürmüştür.
Davanın esasına girmeden önce cevap dilekçesinin ıslahı ve zamanaşımı hususları üzerinde durmak ve bu usuli işlemleri çözmek gerekmektedir.
Cevap Dilekçesinin Islahı;
Dava dilekçesi davalı tarafa 06/08/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davaya cevap verme süresi HMK.nun 127.maddesi gereğince 2 haftadır.
Tebligat adli tatil içinde yapıldığından, HMK.nun 104.maddesi gereğince cevap verme süresi bir hafta uzatılmış sayılır. Yani cevap verme süresi 08/09/2019 tarihinde sona ermektedir.
Davalı banka 06/09/2019 tarihinde cevap verme süresinin uzatılması talebinde bulunarak 2 hafta ek süre istemiştir. Mahkememizin 09/09/2019 tarihli ara kararı ile 1 ay ek süre verilmiştir.
Davalı banka 18/09/2019 tarihinde davaya yasal süre içerisinde cevap vermiş, iddiaları reddederek sorumluluğu kabul etmemiş, ancak zamanaşımı def’inde de bulunmamıştır. Ancak daha sonra cevap dilekçesini 09/08/2021 tarihli dilekçesi ile ıslah ederek, zamanaşımı def’ini ileri sürmüştür.
HMK.nun 176.maddesi gereğince Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Usuli işlemlerden biri olan cevap dilekçesinin de ıslahı mümkündür.
Zamanaşımı HMK.nun 116. maddesi kapsamında bir ilk itiraz değildir. Maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i ve savunma aracıdır. Davanın başında, süresinde verilecek cevap dilekçesinde (veya sözlü yargılama usulünde ilk oturumda esasa girişilmeden önce) ileri sürülmelidir.
Zamanaşımı def’i, unutma veya benzeri nedenlerle, davanın başında ileri sürülmemiş olabilir. Daha sonra bu durumun farkına varılırsa, ıslah yoluyla ileri sürülebilir. Zira ıslah, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/04/2011 tarih ve 2010/9-629 E. 2011/70 K.sayılı karında da işaret edildiği üzere taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yöntem olup, iddia ile savunmanın genişletilmesi yasağının da bir istisnasıdır (Yargıtay HGK 14.4.2004 gün, 2004/4-200E, 2004/ 227 K). Usulünce yapılmış davalı ıslahı da geçerlidir. Esasa cevap süresi içinde ileri sürülmediğinden davacı tarafın savunmanın genişletilmesi yönündeki itirazı ile karşılaşması mümkün olan zaman aşımı defi’nin ıslah yoluyla yapılmasında usule aykırı bir yön bulunmamaktadır. Yargıtay’ın diğer Dairelerinin kökleşmiş uygulaması bu yöndedir (Yargıtay 9.HD. 2007/23744 E. 2007/31371 K. ve 2.4.2007 gün, 2006/ 23813 E, 2007/ 8905 K.; Yargıtay 2. HD. 2.3.2004 gün, 2004/ 1098E, 2004/ 2590 K).
Açıklanan nedenlerle davalının zamanaşımı def’inin incelenmelidir.
Zamanaşımı Def’inin İncelenmesi;
Zamanaşımı süresinin belirlenmesi;
Dava, tazminat davası olup, davalı bankanın kusuruna dayanmaktadır. Davacı taraf, davalı bankanın, gerekli özen ve dikkati göstermediğinden zarara uğradığını iddia etmektedir. Öyleyse uyuşmazlık bankacılık işlemlerinden kaynaklanmaktadır.
5411 Sayılı Bankacılık Kanununun Zamanaşımı başlıklı 62. Maddesi gereğince; Bankalar nezdlerindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tâbidir (Benzer bir olayda emsal: Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21.01.2014 tarih ve 2013/11454 E. 2014/1235 K.)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146.maddesi gereğince; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Beş yıllık zamanaşımına tâbi olan alacakların hangileri olduğu 147.maddede sayılmış olup, huzurdaki dava konusu olay bu maddede sayılanlardan olmadığından dava zamanaşımı süresi 10 yıldır.
Zamanaşımı Süresinin Başlangıç Tarihinin Belirlenmesi;
Dava dilekçesinde anlatılan, bilirkişi incelemesine esas alınan ve davalı bankanın hatasına dayanılan işlemin tarihi 11/05/2005’tir. Bu tarihte yanlış hesaba para aktarıldığı iddia edilmektedir. Ancak davacı bu işlemi 2018 yılı içinde öğrendiklerini söylemektedir. Dolayısıyla davacı taraf zımnen zamanaşımı süresinin başlangıcının öğrenme tarihi olarak kabulü gerektiği düşüncesindedir. Diğer bir anlatımla dava konusu olay 11/05/2005 tarihinde meydana gelmiş, davacı bu durumu 2018 yılında fark ettiğini söylemektedir.
Davacı taraf bir sermaye şirketidir. TTK.nun 18/2.maddesi gereğince, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.
Bünyesinde çalışan kişiler vardır. Muhasebesini tutan, işlemlerini takip eden meslek sahibi uzmanları vardır. Bu kişiler SGK, borçlar, banka kayıtları vb.muhasebe işlemlerini takip etmek zorundadır. Herhangi bir aksamanın nedenini araştırarak patronuna bilgi vermekle yükümlüdür. Davacının çalışanları bu durumu fark etmemişler ise bunun sorumluluğu davalı tarafa yüklenemez. Diğer bir anlatımla bu hatadan kaynaklanan ve davalı lehine sonuç doğuran zamanaşımı gibi usuli bir hak davalının elinden alınamaz. Zira bu hata davacı ile çalışanları arasındaki iç sorundur ve davalıyı ilgilendirmemektedir. Bu nedenle dava zamanaşımının başlangıç tarihi bankacılık işleminin yapıldığı 11/05/2005′ tarihi olarak kabul edilmiştir.
Buna göre, davaya konu edilen ve davalının kusuru ile zarara yol açtığı iddia edilen bankacılık işleminin tarihi olan 11/05/2005 tarihiden, yukarıda açıklanan zamanaşımı süresi olarak belirlenen 10 yıllık sürenin dolmasından (yaklaşık 14 yıl) sonra 09/07/2019 tarihinde huzurdaki davanın açıldığı, davalının süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı def’ini ile sürmemiş ise de cevap dilekçesini 09/08/2021 tarihli dilekçesi ile ıslah ederek, zamanaşımı def’ini ileri sürdüğü, bu ıslahın geçerli olduğu anlaşıldığından davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın zamanaşımı nedeniyle usulden REDDİNE,
1-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 990,50-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 909,80-TL harcın karar kesinleştiğinde DAVACIYA İADESİNE,
2-Davalı vekille temsil olunduğundan yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.280,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp DAVALIYA VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin KENDİ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde ilgili tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.07/10/2022

KATİP –

HAKİM –