Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/414 E. 2022/81 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/414 Esas
KARAR NO : 2022/81

DAVA : Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan Davalar (Alacak)
DAVA TARİHİ : 08/07/2019
KARAR TARİHİ : 09/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan Davalar (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili hastane ile davalı bankanın … Şubesi arasında 14.10.2015 tarihli Maaş Ödemeleri Ana Sözleşmesi imzalandığı ve sözleşme ile geçerlilik süresi 3 yıl olarak belirlendiğini, sözleşme ile müvekkili hastanede çalışan personelin maaşlarının davalı banka aracılığıyla ödenmesi karşılığında ilk maaş ödemesinin akabinde davalı banka tarafından 240.000, TL. Promosyon bedeli ödenmesinin kararlaştırıldığını, ilk maaş ödemesinin 20.10.2014 yapıldığını ve akabinde davalı banka adına gider faturası kesilmiş olmasına rağmen sözleşmede belirtilen 240.000, TL. nın ödenmediğini, müvekkili sözleşme sorumluluklarını ve edimlerini yerine getirmesine ve davalı bankanın da sözlü ve yazılı ihtara rağmen, edimini yerine getirmediğini, ödeme olmamasına rağmen müvekkilinin sözleşmenin bitimine kadar edimini yerine getirmeye devam ettiği ve sözleşmenin 11. maddesi gereğince sözleşmenin bitimine 1 ay kala, müvekkilinin sözleşmeyi uzatmak istemediğini davalı bankaya bildirdiğini, dava açılmadan arabuluculuk başvurusu yapıldığını, ancak anlaşmazlıkla sonuçlanmış olduğunu, bu nedenle sözleşmenin 10. maddesinde yazılı 240.000,TL. nın sözleşme tarihi olan 14.10.2015 tarihinden itibaren veya uygun görülmemesi halinde, davalı bankayı temerrüde düşürdükleri 21.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuka ve mevzuata aykırı olduğunu, zira 14.10.2015 tarihli Maaş Ödemeleri Ana Sözleşmesine istinaden davacı şirket personeline maaş ödemelerinin düzenli olarak yapılması gerektiğini fakat davacının ilgili ödemeleri maaş modülünden kısmi olarak gerçekleştirdiğini, sistem üzerinden maaş ödemesinin Aralık 2016 da yapıldığını, sonrasında Temmuz 2017 ye kadar maaş mödülünden herhangi bir ödeme yapılmadığı ve Temmuz 2017 den Aralık 2018 e kadar maaş ödemesinin sistem üzerinden tekrar gerçekleştirildiğini, nasıl ki banka imzaladığı sözleşme şartlarına uymakla yükümlü ise, davacı şirketin de sözleşmenin kuruluşu esnasında kabul ettiğini, bankanın bu şartlar olmasa sözleşmede yer alan promosyon şartını yerine getirmeyeceği, o nedenle de davacının kabul ettiği şartlara uymakla yükümlü olduğunu, basiretli bir tacir olmanın gereği olarak davacı şirketin sözleşme koşullarını kabul ettiği sürece her iki tarafı da bağlayıcı bir akit olduğunu bildiğini, davacının sözleşme şartlarını yerine getirmediğini, bu nedenle promosyon ödemesine hak kazanmadığını ve taleplerinin yersiz olduğunu, sözleşme serbestisi ve ahde vefa ilkeleri karşısında davacı itirazları hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğundan davanın reddinin gerektiğini beyanla haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasında akdedilen 14/10/2015 tarihli Maaş Ödemeleri Ana Sözleşmesi, hesaplara ve ödemelere ilişkin banka kayıtları, ticaret sicil kayıtları celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya Bankacı bilirkişi ..’e tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 28/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Taraflar arasında 14.10.2015 tarihli Maaş Ödeme Sözleşmesi İmzalandığı, davalı banka davacı şirket çalışanlarının her ay maaşlarının 3 yıl boyunca banka sistemi üzerinden ödenmek kaydıyla 240.000,00 TL (KDV Dahil) tutarında davacıya promosyon ödemesi yapılacağını kabul ve taahhüt etmiştir. Davalı banka gelinen noktada, personel listesi sunulmak suretiyle manuel ortamda sisteme yüklenen ödemeleri protokol kapsamında saymadığı için, sözleşme şartlarına davacının sıhhatli olarak uymadığını savlayıp, promosyon ödemesinden imtina etmektedir. Davacının gerek manuel ortamda ve gerekse de elektronik ortamda yapılan ödemelerin birlikte değerlendirilmesi halinde, davacının protokol süresince maaş ödemelerini yapmış olduğu anlaşıldığından, kararlaştırılan 240.000,00 TL’lık promosyon faturası bedelinin davacıya ödenebileceği mütalaa edinilmiştir. Sayın Mahkemece raporun benimsenmesi halinde, fatura tarihinden itibaren itibaren asıl alacak tutarı (promosyon bedeli) 240.000,00 TL’nin 3095 sayılı K’nun 2/2 m. hükmü uyarınca yıllık %10,50 ve değişen oranlarda basit usulde işleyecek nitelikli ticari avans faizi İle birlikte alacağın davalıdan istenilebileceği…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, bankacılık sözleşmesi kapsamında promosyon (komisyon) bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı …Ş. ile davalı … … Şubesi arasında 14/10/2015 tarihinde “Maaş Ödemeleri Ana Sözleşmesi” başlıklı bankacılık sözleşmesi imzalanmıştır. İşbu sözleşme uyarınca davacı şirketin tüm personeline yapacağı her türlü ödeme banka şubesinde açılacak vadesiz hesap üzerinden gerçekleştirilecek, davacı şirket çalışanları için bütün ödemeler davalı banka kanalıyla yapılacaktır (Sözleşme 3. md). Sözleşmenin başlangıç tarihi 14/10/2015, sözleşmenin bitiş tarihi 14/10/2018 tarihi olup, sözleşme imza tarihinden itibaren 3 yıl süre için akdedilmiştir (Sözleşme 11. md). Davacı şirket tarafından çalışanlarının tümünün her türlü ödeme işlemlerinin davalı banka aracılığıyla yapılması karşılığında ve sözleşmenin geçerli olduğu 3 yıllık süre için davalı banka ödemelere aracılık edilmesi karşılığında davacı şirkete 240.000,00 TL promosyon (komisyon) ödeyecektir. İş bu promosyon bedeli ilk maaş ödemesinin gerçekleşmesi akabinde davacı şirketin Banka adına keseceği gider faturası karşılığında davalı banka tarafından ödeneceği kabul ve taahhüt edilmiştir (Sözleşme 10. md). Sözleşmede maaş ödeme yöntemlerinin hangi yollarla gerçekleştirileceği taraflarca detaylı olarak kararlaştırılmıştır (Sözleşme 5.1, 5.2, 5.3, 5.4 md).
Taraflar arasında akdedilen bankacılık sözleşmesi uyarınca davacı şirket sözleşmenin akdedildiği 14/10/2015 tarihinden sonra tüm çalışanlarının ilk maaş ödemesini 20/10/2015 tarihinde davalı banka aracılığıyla gerçekleştirmiştir. Bu durum, sözleşmenin geçerli olduğu üç yıllık süre boyunca devam etmiş, davacı şirketin tüm personelinin her türlü maaş ve sair ödemelerini davalı banka kanalıyla yapmıştır. Davacı şirket ilk maaş ödemesi gerçekleştikten sonra sözleşme gereğince davalı bankaya promosyon bedelinin ödenmesi için gider faturası tanzim etmiş, ancak davalı banka herhangi bir ödemede bulunmamıştır. Promosyon bedelinin ödenmesine yönelik olarak davacı şirket tarafından 21/10/2016 tarihli ihtarname keşide edilmiş ise de; davalı banka tarafından promosyon bedeli ödenememiştir. Buraya kadar değinilen hususlarda ve akdi ilişkinin varlığı noktasında taraflar arasında çekişme bulunmamaktadır.
Davacı dilekçesinde davalı banka ile akdedilen maaş ödemelerine ilişkin sözleşme kapsamında kendi çalışanlarının maaşlarının davalı banka vasıtasıyla ödendiğini, ancak bunun karşılığında sözleşmede kararlaştırılan promosyon bedelinin taraflarına ödenmediğini iddia ederek promosyon bedelinin ödemesini talep etmiş; davalı banka davacı şirketin maaş modülü sistemini kullanmadığı için sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, bu nedenle promosyon bedeline hak kazanılmadığını savunmuştur.
Uyuşmazlığın temeli, promosyon bedelinin ödenmesi için davacı şirket tarafından maaş modülü sisteminin kullanılmasının zorunlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki ihtilaf sözleşmeden kaynaklandığına göre, uyuşmazlığın halli için öncelikle sözleşme hükümlerine bakılması zorunludur.
Bankacılık sözleşmenin Promosyon Bedelini düzenleyen 10. maddesinde davacı şirketin davalı bankanın “maaş modülü” sistemini kullanacağı, aksi halde promosyon bedelinin ödenmeyeceği noktasında hiçbir düzenlememe yapılmamıştır. Aksine, bahsi geçen sözleşme maddesinde sözleşmenin geçerli olduğu üç yıllık süre boyunca davacı şirket çalışanlarının maaşlarının davalı banka kanalıyla ödenmesi halinde ilk maaş ödemesi gerçekleştikten sonra promosyon bedelinin ödeneceği kararlaştırılmıştır. Somut olayda, davacı şirket tüm personelin her türlü maaş ve sair ödemelerini üç yıllık süre boyunca davalı banka aracılığıyla gerçekleştirmiştir. Esasen, bu konuda taraflar arasında ihtilaf da bulunmamaktadır. İlk maaş ödemesi gerçekleştikten sonra faturanın düzenleniş olması da nazara alındığında promosyon bedelini ödenmesine yönelik sözleşmedeki tüm koşulların gerçekleştiği aşikardır.
Davacı şirket tarafından ödemelerin bankaya hangi yöntemlerle yapılacağı sözleşmenin 6. maddesinde kapsamlı şekilde tarif edilmiştir. Bu bağlamda davacı şirket, personel maaşlarının ödenmesine yönelik olarak davalı banka nezdinde açılacak vadesiz hesaba EFT, havale, virman ya da elden nakit yatırmak suretiyle paranın hesapta hazır bulundurulabileceği belirtilmiştir. Davacı şirketin personel listesi açısından sözleşmenin 5. maddesinde e-posta, server araçlığı ya da internet bankacılığı (maaş modülü) ile dosya transferleri yapılarak bu ödeme metotlarından yararlanılabileceği gösterilmiştir. Ancak, anılan sözleşme maddesinde ödemelerin maaş modülü sistemi kullanılmadan yapılması halinde promosyon bedelinin ödenmeyeceği noktasında özel ve ayrıksı hiçbir hüküm mevcut değildir. Yalnızca, davalı bankanın hatalı, eksik ya da uygun surette ödeme yapılmamasından davacı şirkete ve çalışanlara karşı sorumlu olmayacağı ifade edilmiştir. Nitekim, davalı banka maaş modülü sistemi kullanılmadan hesabına yatırılan paraları kabul etmiş, davacı şirket personeline maaşlarını kendi hesapları aracılığıyla ödemiştir. Kaldı ki, davalı bankanın maaş modülü sistemi dışında kendi hesabına yatan parayı kabul etmeyerek davacının sözleşmeye aykırı davrandığı ya da sözleşmeyi ihlal ettiği noktasında (sözleşmenin 11.maddesi uyarınca fesih hakkı hakkı bulunmasına rağmen) dava öncesinde karşı tarafa hiçbir uyarı ve ihtarı da söz konusu değildir. Bu halde, maaş modülü sistemi kullanılmadığı için promosyon bedelinin ödenmediği savunması başta sözleşmeye aykırılık ve ahde vefa ilkesine ters düşmektedir.
Sözleşmenin geçerli olduğu üç yıllık süre boyunca davalı banka maaş modülü sistemi dışında davacı şirket tarafından elden dahi yatırılan parayı kabul ederek kendi hesaplarına geçirmiş ve davacı şirket personeline maaş ödemelerini gerçekleştirmiştir. Bu halde, maaş modülü sistemi dışında para yatırılmasını kabul eden bankanın, bu sefer aksini savunarak promosyon bedelini ödemekten kaçınması TMK’ nın 2.maddesi hükmü uyarınca dürüstlük ilkesine aykırılık teşkil ettiğinden hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir ve bu savunmasının hukuk düzeninde korunması mümkün değildir. Esasen, özel hukuk tüzel kişisi ve ticari şirket olması sebebiyle tacir olan davalı bankanın, basiretli davranması gerektiği de izahtan varestedir.
Öte yandan; maaş modülü sisteminin ödeme yöntemi olarak bir dönem kullanılmamış olması, davalı banka açısından zarar doğrucu bir sonuca yol açmadığı ve sözleşmenin ihlali mahiyetinde değildir. Zira, davacı şirket tarafından maaş ödemelerine yönelik tutarlar davalı banka hesabına düzenli şekilde yatırıldığından banka zararından bahsedilmesi mümkün değildir. Davacı şirket tarafından herhangi bir tutar yatırılmadığı takdirde, bankanın zaten davacı şirket personeline ödeme yapması söz konusu olmayacaktır. Kaldı ki, bu durumda sorumluluğun davalı bankada olmayacağı sözleşmede ifade edilmiştir. Diğer taraftan, sözleşmenin kapsamına ilişkin madde hükmü ve tarafların sözleşmeden bekledikleri menfaate bakıldığında, davalı banka bakımından; davacı şirket tarafından personeline yapılacak maaş ödemelerinin kendi hesapları üzerinden gerçekleşmesi, bu suretle banka hesabına yatacak paranın maaş ödeme tarihine kadar nemalandırılması önem arz etmektedir. Davalı bankanın sözleşmedeki bu menfaatten yine sözleşmede olduğu gibi üç yıl boyunca yararlanmasına rağmen, maaş modülü sistemi kullanılmadığı için promosyon bedelini ödemekten kaçınması davacının sözleşme ile beklenen menfaatini zedelemekte ve edimler arasındaki dengenin de bozulmasına neden olmaktadır.
Nihayetinde, sözleşmede tarafların sorumluluklarının düzenlendiği 8. maddede davalı bankanın savunmalarının aksine maaş modülü sisteminin kullanılmaması halinde promosyon bedelinin istenemeyeceği noktasında hiçbir düzenleme yoktur.
Mahkememizce uyuşmazlığın halli için bilirkişi incelemesi de yaptırılmıştır. Ancak, bankacı bilirkişi Sait Bilgiç tarafından düzenlenen 29/03/2021 tarihli raporda her ne kadar promosyon bedelinin ödenmesi gerektiği mütalaa edilmiş ise de; sözleşme hükümleri değerlendirilmeden ve bilimsel olarak uyuşmazlığı giderici mahiyette gerekçeli hiçbir mütalaa sunulmadan doğrudan kredi hesabında olduğu gibi alacak hesabı yapılmasından ötürü denetime elverişli olmayan bu rapora itibar edilmemiş, tarafların itirazları doğrultusunda yeniden başka bir bankacı bilirkişiden rapor alınması yoluna gidilmiştir. Emekli banka müdürü Bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 28/11/2021 tarihi raporda; ilk raporun aksine taraflar arasında akdedilen ve varlığı tartışmasız olan sözleşme kapsamlı olarak incelenmiş, uyuşmazlık konusu husus hakkında bilimsel olarak uyuşmazlığı giderici mahiyette açıklama yapılmış olduğundan işbu raporun hem Mahkemenin hem de tarafların denetimine elverişli ve gerekçeli olması karşısında itibar edilmiş ve hükme esas alınmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçeler ve 28/11/2021 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davacı şirketin sözleşme ile kararlaştırılan promosyon bedeline hak kazandığı anlaşılmakla davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın KABULÜ ile; 240.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 21/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Kabul edilen dava değeri (240.000,00 TL) üzerinden alınması gereken 16.394,40 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 4.098,60 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 12.295,80 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 4.098,60 TL peşin harç, posta ve tebligat masrafı 114,50 TL, bilirkişi ücreti 1.650,00 TL olmak üzere toplam 5.863,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 25.250,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.09/02/2022
Katip …
e-imza *

Hakim …
e-imza *