Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/347 E. 2022/280 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/347 Esas
KARAR NO : 2022/280

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/12/2018
KARAR TARİHİ : 05/04/2022

Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1092 E-2019/386 K sayılı ve 18/04/2019 tarihli YETKİSİZLİK kararının kesinleşmesi üzerine mahkememize tevzi edilen Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … orijinli … markalı tekstil ürünlerinin …’de oluşturulacak bayi/mağaza aracılığıyla satılması için davacının iyi niyetinin suistimal edilerek 08/07/2016 tarihli bayilik-yetkili satıcı sözleşmesinin akdedildiğini, bu sözleşmenin imzalandığı 2016 yılında davalı … tarafından … markasının Türkiye’deki tek yetkili satıcısının kendisi olduğu, … merkezli … ile yapılacak tüm işlemlerin … ile yapılması gerektiği ve kendisinin yetkili bir distribütör olduğu hususlarında davacının aldatılmak suretiyle ikna edildiğini, sonrasında tabela parası, bağlantı ücreti ve diğer adlar altında çeşitli ücretlerin ödenmesi ve ticari faaliyetin yürütülmesi konusunda davacının kandırıldığını, nitekim davacının ödeme günündeki dolar kuru üzerinde davalı …’ye toplamda 298.491 TL’lik ödeme yaptığını, davalılar …, …, …Ltd. Şti tarafından davacıya 198.187,98 TL karşılığında bir takım tekstil ürünleri gönderdiğini, nitekim fatura bedellerinin karşılaştırılması sonrasında davalılardan 35330 USD alacaklarının bulunduğunu, 05/11/2018 tarihli kur itibariyle bu miktarın 198.907 TL’ye karşılık geldiğini tüm bu nedenlerden dolayı da davacının 35330 USD alacağı karşılığı 198.907 TL alacağının aynen veya fiili ödeme günündeki dolar kuru üzerinden tespiti ile işleyecek faiziyle birlikte tahsiline ve 30000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesini, tüm yargılama giderleri ile taktir olunacak vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine kara verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap:Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle şirket merkezlerinin İstanbul ilinde olması nedeniyle yetki itirazlarının bulunduğunu, ayrıca davacı … Ltd. Şti’nin sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle husumet itirazlarının bulunduğunu, esas yönünden ise; dava dilekçesinde belirtilen hususları kabul etmediklerini, davalı…’nin … firmasının yetkili satıcısı olduğunu, davacı ile 2016 yılında akdedilen sözleşmenin yenilenerek devam ettirildiğini, bu süre zarfında davacının hiç bir şekilde sorun yaşamadığını, sonrasında tarafların karşılıklı mutabakatı ile taraflar arasındaki ilişkinin … Ltd. Şti ile yürütülmesine karar verildiğini, davalıların, davacıya hiç bir borcunun bulunmadığını, aksine 58197 TL alacağının bulunduğunu, tüm bu nedenlerle haksiz ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, karşı dava yönünden ise; davacı tarafın, davalının iş çevresindeki ve müşterileri nezdinde ticari itibarını zedeleyen, zarar veren haksız ve hukuka aykırı eylem ve davranışları nedeniyle davalılar nezdinde oluşan manevi zarara ilişkin 50000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, asıl dava yönünden yetkili satıcılık sözleşmesi nedeniyle eksik ürün tesliminden kaynaklı maddi ve manevi zararın tazmini talebi iken karşı dava yönünden ise davacının, davalıların (karşı davacıların) müşterileri nezdinde ticari itibarını zedeleyen zarar veren hukuka aykırı eylem ve davranışları nedeniyle manevi zarar tazmini talebinden ibarettir.
Asıl davacılar; davalı …’nin kendilerini, ABD merkezli … firmasının temsilcisi (yetkili distribtörü) gibi tanıtıp yanıltmak suretiyle taraflar arasında bayilik sözleşmesinin imzalanmasını sağladığı, bu ilişki nedeniyle davalıya yapılan 298.491 TL Karşılığı dolar ödemesine karşın 53.896 USD karşılığı 198.187,98 TL. tutarında mal teslim edildiği iddia edilerek aradaki fark nedeniyle oluşan davacının 35.330 USD alacağı karşılığı 198.907 TL alacağının aynen veya fiili ödeme günündeki dolar kuru üzerinden tespiti ile işleyecek faiziyle birlikte tahsiline ve 30.000 TL manevi tazminatın ödenmesinin tahsili talep ederken; Karşı dava yönünden ise karşı davacılar aynı hukuki ilişkiden dolayı davacı tarafın davalıların iş çevresindeki ve müşterileri nezdinde ticari itibarını zedeleyen zarar veren hukuka aykırı eylem ve davranışları nedeniyle davalılar nezdinde oluşan manevi zarara ilişkin 50.000-TL ‘nin dava tarihinden itibaren davacı karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin … E-…K sayılı ve 18/04/2019 tarihli YETKİSİZLİK kararı ile gelerek; yukarıdaki esası almıştır.
Mahkememizce yapılan incelemede; davacı vekiline dava dilekçesinde delil olarak dayandığı 08/07/2016 tarihli yetkili satıcı sözleşmesinin ve davalılar Karşı davacılar vekiline dosya kapsamında delil olarak dayandığı 20/09/2018 tarihli dava dışı taraflar hakkındaki distiribütörlük sözleşmesi incelenerek; taraflar arasındaki hukuki ilişki HMK m.33 uyarınca vasıflandırılması gerekmektedir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 2.maddesi uyarınca sözleşmenin konusu “Bu sözleşmenin taraflarından YETKİLİ SATICI bizzat görerek ve sipariş vererek kesin alım yaptığı SATICI FİRMA’nın “…” markasını taşıyan ve bu sözleşmeye ekli listede yazılı abiye kıyafet bilcümle ürünlerini, bu sözleşmenin diğer hükümlerinde ve bilcümle eklerinde yazılı şartlara riayet ederek … adresinde bulunan mağazasında satmasından ibarettir. YETKİLİ SATICI … mağazasında … markalı, satıcı firma’nın dışında tedarik edilmiş herhangi bir ürün satamaz. YETKİLİ SATICI her türlü … marka logosunu, tabelasını, görsellerini kullanmaya; yaymaya; reklam yapmaya yetkilidir.” şeklinde belirlenmiştir.
Doktrinde ve Yargıtay kararları incelendiğinde; “Tek satıcılık sözleşmesi, yapımcı (üretici/ithalatçı) ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde ve sürekliliği olan öyle bir sözleşmedir ki; bununla yapımcı mamullerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir coğrafi bölgede inhisari olarak satmak üzere sadece tek satıcıya göndermeyi, buna karşılık tek satıcı da sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satarak bu malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunmak yükümlülüğünü üstlenir.” (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 28.09.2016 tarihli 2016/5707 E., 2016/12723 K. sayılı emsal kararı)
Yapılan bu tanım neticesinde tek satıcılık sözleşmesinin unsurları;
a- ) Belirli bir bölgede satış tekeli sağlanması,
b- ) Sürekli borç doğuran bir sözleşme olması,
c- )Tek satıcının bir yandan kendi adına ve hesabına sözleşme konusu malları satması diğer yandan üreticinin dağıtım ağıyla bütünleşmesi,
d -)Tek satıcının dağıtım ve sürümü arttırıcı faaliyette bulunma yükümlülüğü Şeklinde sıralamak mümkündür.
Bu unsurlar çerçevesinde hukuki niteliğine değindiğimizde; tek satıcılık sözleşmesini ne bir satış sözleşmesi ne bir ön sözleşme ne de bir acenta sözleşmesi olduğunu söyleyebiliriz. Tam tersine tek satıcılık sözleşmesi tarafların tüm ticari ilişkilerini düzenleyen bir çerçeve sözleşme niteliğine haizdir. Böylelikle tek satıcıya sözleşme bölgesinde sözleşme konusu malları bizzat satma hakkının tanınması yanında; üreticiye de, bu bölgede doğrudan satış yapmayı ve rekabet hukukuna aykırılık oluşturacak şekilde malları üçüncü kişilere sattırmasını engelleyen yükümlülükler koydurmaktadır. Bunun karşılığında tek satıcı da sözleşme bölgesinde malların sürümünü arttırıp geliştirmeyi ve hızlandırma yükümlülüğü altına girmektedir. Bu yükümlülükler ve haklar tek satıcılık sözleşmesinin taraflar arasındaki çerçeve sözleşme konusunu oluşturmaktadır. Diğer taraftan üreticinin malları tek satıcıya teslim etme hak ve borcu ile tek satıcının malları teslim alıp bedelini ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu safhadaki hak ve yükümlülükler ise; sözleşmenin uygulama aşamasını oluşturmaktadır. (… Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2020/979 Esas, 2020/1050 Karar sayılı ilamı)
Taraflar arasındaki sözleşmenin 11.maddesi uyarınca “SATICI FİRMA, yetkili satıcının bulunduğu … il sınırları içerisinde “…” markasına ait ürünlerin satışını gerçekleştirecek bir başka yetkili satıcı (bayi) başvurusunu kabul etmeyecektir. SATICI FİRMA iş bu sözleşme tarihinden itibaren … ili sınırları içerisinde bayilik adı altında olmasa bile hiçbir mağaza vb. Yerlere … marka ürün satışı yapmayacağını taahhüt eder.” şeklinde … ili sınırları belirli bir bölgede satış tekeli sağlandığı; 3.1 maddesi ile “…” markasının imaj, prestij ve unvanının korunmasının hedeflendiği, “…” ürünlerine ait her türlü pano, logo, arma, reklam, levha ve teşhir malzemelerini, ticari marka, unvan ve renklerinin tek satıcı tarafından değiştirilemeyeceği, ürünlerin satış fiyatının dahi belirlendiği, taraflar arasında imzalanan sözleşme maddeleri değerlendirildiğinde, davacının kendi nam ve hesabına satmak üzere davalılardan ürün almayı, davalının da ürünlerin tedarikini üstlendiği, davacının, davalı nam ve hesabına hareket etmediği, dolayısıyla sözleşmenin acentelik sözleşmesi olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, sözleşmenin 2 ve 11. maddesinde coğrafi olarak münhasırlık unsurları taşıdığı bundan ötürü tek satıcılık sözleşmesi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Tek satıcılık sözleşmesine konu edilen sözleşme konusu marka ve ürünlerin sözleşmede belirtilen adreste inhisari kullanımına yönelik ihtilaflarda davaya bakma görevinin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğuna dair ayrıca;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin 2021/1104 Esas, 2021/1099 Karar sayılı ilamında; “…Taraflar arasındaki 01.01.2017 tarihli Franchise Sözleşmesinin 2.maddesi ve 04.04.2016 tarihli Lisans Sözleşmesi ile “……” markasının ve ürünlerinin sözleşmede belirtilen adreste inhisari kullanımı davacıya bırakıldığından, ihtilaf sözleşmenin feshinin haklı nedene dayanılarak feshedildiğinin tespiti halinde cezai şart ve tazminat taleplerine ilişkin olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23/11/2011 tarih ve 2011/11-552 esas ve 2011/686 karar sayılı kararında belirtildiği üzere, tek satıcılık sözleşmesi, aynı zamanda marka hakkının kullanımını da kapsadığından, davaya bakma görevinin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu, sonuç olarak dava dilekçesindeki açıklama, dilekçe ekindeki franchise sözleşmesi hükümleri ve dava dosyası içerisindeki tarafların iddia ve savunmaları itibariyle, uyuşmazlığın fikrî ve sınaî haklar hukuk mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerektiği,..” şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunduğu görülmektedir.
Bu haliyle; yukarıdaki gerekçeler ve tüm dosya kapsamı itibariyle; sözleşmenin 2 ve 11. maddesinde coğrafi olarak münhasırlık unsurları taşıdığı bundan ötürü tek satıcılık sözleşmesi olduğu, HMK.’nın 114/1-c, 115/2. Maddeleri uyarınca asıl ve karşı davanın dava şartı yokluğundan mahkememizin görevsizliği ile asıl ve karşı davanın ayrı ayrı usulden reddine, görevli mahkemenin Fikri ve Sina-i Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine dair hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-HMK.’nın 114/1-c, 115/2. Maddeleri uyarınca ASIL VE KARŞI DAVANIN dava şartı yokluğundan mahkememizin görevsizliği ile asıl ve karşı davanın ayrı ayrı USULDEN REDDİNE, Görevli Mahkemenin FİKRİ VE SİNA-İ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2- HMK’nın 20. Maddesi uyarınca asıl ve karşı dava için ayrı ayrı, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ FİKRİ VE SİNA-İ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 20 maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde asıl ve karşı davanın Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği,
4- Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde karar verildi.05/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır