Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/335 E. 2023/370 K. 25.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/335 Esas
KARAR NO : 2023/370

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/06/2019
KARAR TARİHİ : 25/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkil Dernek yukarıda yazılı cami müştemilatında iştigal ettiğini, davaya konu çekte keşideci sıfatıyla derneği temsilen imzası bulunan …, mevcut yönetim tarafından görevine son verildiği 14.05.2018 tarihine kadar münferiden temsil ve ilzam yetkisine sahipti. Ancak 2018 Nisan ayı başlarında ardarda gelen ödeme emirleriyle belirtilen dernek yöneticisinin mevcut yetkilerini kötüye kullarımak ve bir takım hilelerle evrakta sahtecilik) değişik bankalardan onlarca çek koçanı aldığı, bunları dernek kayıtlarına geçirmeden uhdesinde tuttuğu, işbirliği yaptığı kişi ve kurumlar üzerinden bazen sahte içerikli faturalar da kullanarak piyasaya sürdüğü anlaşıldığını, 14.05.2018 tarihinde Sabık dernek başkanı …’nin yetkilerine son verilerek uhdesinde tuttuğu boş çekleri iade etmesi için … 6. Noterliği … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname gönderilmiş, akabinde hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur(… C. Başsavcılığı … Sor. Ancak sabık yönelici çek koçanlarımı iade ctmediği gibi, o günden sonra kayıplara karıştığını, aynı yöneticinin haksız olarak ühdesinde bulundurduğu boş çeklerin iptali için … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi …Esas sayılı dosya ile dava ikame edildiğini, boş çek yaprakları kıymetli evrak hükmü kazanmıadığından davanın reddine karar verildiğini, Dernek Yönetimi tarafından mevcut durum belgeleriyle birlikte ilgili bankalara bildirildirildiğini, Eski yönetim kurulu başkanı …’nin işbu davanın ikame edildiği tarih itibariyle muttali olunan hileli yollarla piyasaya sürmüş olduğu dernek çekleri nedeniyle vücut verdiği zarar 5.000.000,00 TL civarında olduğunu, işbu davanın müsebbibi olan ve suç oluşturan çekler dayanak edilerek müvekkil dernek aleyhine … 21. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığını, başlatılan icra takibi ile müvekkillerin ticari ve sosyal itibarları bitme noktasına getirildiğini, dayanak takipte davalıların kölü niyetli olduğunu açıklanan ve duruşmalar sırasında ortaya çıkacak sebeplerden dolayı, kötü niyetle açılan takibin öncetikle teminatsşız durudulması akabinde iptalini, takibe konu edilen çek bedellerinin borçlu olmadığımızın tespitini, kötü niyetle hareket ederek müvekkillerin ticari ve sosyal hayatlarına onarılmaz zararlar veren davalıların %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı yan, dilekçede özetle …’nin dernekte yönetici olduğunu, görevini suistimal ettiğini, hakkında şikayette bulunulduğunu, diğer borçlu …ile birlikte danışıklı olarak dava konusu çeki müvekkil alacaklı davalıya verdiğini, alacaklı davalının da dolandırıcılık suçunu işlediğini, derneğin borçlu olmadığının tespiti ile takibin durdurulmasını talep ettiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde de açıkça ikrar ettiği üzere 14.05.2018 tarihine kadar …’nin derneği münferiden temsil yetkisinin bulunduğunu, dava konusu olan çekin keşide tarihi ise 29/04/2018 olup süresinde bankaya ibraz edilmiş, karşılıksız olması sebebiyle banka tarafından karşılıksız kaşesi basıldığını, davacı tarafından da açıkça …’nin 14/05/2019 tarihine kadar yetkili olduğu beyan edilmiş olup, …’nin yetkili olduğu dönemde imzalamış olduğu çeklere istinaden menfi tespit davası açmış olduğunu, davacı dernek ile derneği münferiden temsil etme yetkisi bulunan yönetici arasında çıkan ihtilaflar sebebiyle, iç ilişkideki ihtilafların müvekkile yöneltilemeyeceği sabit olup müvekkile yönelik açılan davanın reddini, dava konusu çek incelendiğinde Keşidecisi … Yaptırma Derneği olduğu, çekin sırası ile …, …, … tarafından ciro edilmek suretiyle müvekkile ciro ile ulaşmış olduğu müvekkilin çekte 4. Ciranta olduğu sabit olup, müvekkil iyi niyetli ciranta olduğunu, davacı ile davacı dernek yöneticisi arasındaki ihtilafları bilmediği gibi bilmesi de mümkün değildir. Müvekkil kendisinden önceki ciranta …’ten olan alacağına istinaden dava konusu çeki aldığını, davacı taraf her ne kadar dernek yöneticisinin 14/05/2018 tarihinde yetkileri alındıktan sonra da çekleri iade etmediğini iddia etmiş ise de dava konusu dayanak çekin keşide tarihi 29/04/2018 olup, davacının da kabulünde olduğu gibi derneğin yetkilisi tarafından imzalanmış olduğunu, davacı taraf dernek ile dernek ile çekin verildiği … arasında mal ve hizmet ilişkisi bulunmadığını iddia etmiş ise de dava konusu çek incelendiğinde müvekkilin 4. Ciranta olduğu davacı ile ilk ciranta arasındaki ticareti bilmediği gibi bilmesi de mümkün olmayacağını, çek asıl ilişkiden bağımsız bir borç doğurmakta olup, davacı tarafın dayanak çekten dolayı borçlu olduğunu, çek karşılığı bulunmadığından, davacı borçlu ve diğer borçlular hakkında … 21. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, İcra takibi dosyasına borçlular tarafından ödeme olmadığından ve süresinde itiraz edilmediğinden dosya kesinleşmiş ve borçlular hakkında haciz işlemi uygulandığını, keşideci derneğin yöneticisi için karşılıksız çek düzenleme suçundan cezalandırılması amacıyla … 8. İcra Ceza Mahkemesi … Esas sayılı dosyasıyla dava açılmış ve borçlunun cezalandırılmasına karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, icra dosyası ve çek şikayeti dosyasından da anlaşılacağı üzere, icra takibi konusu alacağın tahsili amacıyla gereken tüm işlemler yapılmış, tüm haciz işlemleri uygulanmışsa da borçluların hacze kabil malvarlığına ulaşılamadığını, borçlu dernek ile dernek yöneticisi arasındaki ihtilafın iç ilişkiden kaynaklı ihtilaf olduğu, bu ihtilafın çekte 4. Ciranta olan iyiniyetli müvekkil ile ilgisinin bulunmaması sebebiyle, müvekkil aleyhine haksız ve kötüniyetle açılan davanın reddi ile, borçlu davacı aleyhine, müvekkil davalı alacaklı lehine %20 den az olamamak üzere tazminata hükmedilmesini, davacı borçlu yanın tedbir talebinin reddine, aksi halde %115 oranında teminatın yatırılması ile takibin durdurulmasına karar verilmesini, davacı borçlunun tedbir talebinin reddini, haksız ve kötüniyetle açılan davanın reddini, alacağın %20 sinden az olmamak kaydıyla davacı borçlu hakkında tazminata hükmedilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini savunmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava; yetkisiz temsil nedeniyle davacının dava konusu çekten ve … 21. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takibinden borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Dava dilekçesinin netice-i talep kısmında takibin iptalinin talep edildiği, 2 no lu bent ile ise takip konusu çek nedeniyle borçlu olunmadığına yönelik menfi tespit talep edildiği; bu yönüyle dava dilekçesinin netice-i talep kısmının hüküm kurmaya elverişli olmadığı tespit edilerek ve … 21. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının iptalinin talebi halinde takip çıkışı 52.567,76-TL olduğu gözetilerek harç eksikliği bulunduğu belirtilerek davacı vekiline süre verilmiş; davacı vekilince dava konusu icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve takibin iptali talebi HMK m.31 gereğince netleştirilerek eksik harç ikame edilmiştir.
Yargılamanın başında … 12. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ceza dava dosyası huzurdaki dava için bekletici mesele yapılmış ise de davalının ceza davasında sanık sıfatının bulunmadığı da gözetilerek ilgili dava dosyasının bu dosya yönünden bekletici mesele yapılmasına yer olmadığına, karar verilerek açık yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı taraf, eski dernek başkanı …’nin göreve son verildikten sonra derneğe ait bulunan çek defterini kullanarak bir takım çekleri tedavüle soktuğunu, dava konusu çekinde davacı adına eski dernek başkanı … adına imzalanıp, lehdarı …’ye ciro edildiğini, davalının bankaya ibraz ettiği çekte lehtar olarak gözüken …’nin, derneği dolandıran …’nin gelini, olduğunu, lehtar ile vekil eden dernek arasında hiçbir mal veya hizmet ilişkisi bulunmadığını beyan ederek … 21. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takibinden borçlu olmadığının tespitini ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava konusu çekin incelenmesinde; keşidecisinin … Derneği olduğu, çek bedelinin 47.000,00 TL olduğu, … emrine düzenlendiği, keşide tarihinin 29/04/2018 olduğu, …’ tarafından çekin …’ye ciro edildiği, … tarafından …’e ciro edildiği, daha sonra davalı hamil … lehine ciro olduğu; bu şahıs tarafından da …’e tekrar ciro yapıldığı; … tarafından çekin bankaya ibraz edildiği ve karşılıksız işlemi uygulandığı ve ilgili çek hakkındaki takibin ise ciranta … tarafından başlatıldığı anlaşılmıştır.
Ciro silsilesine göre davalı yetkili son hamildir. Öyle ki TTK’nun 790. maddesinde; “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılacağı ..” öngörülmüştür. Yine tedavülü sona erip ibraz edilen ve muhtelif cirolar görmüş senetlerde cirantalar atlanmak suretiyle müracaat borçlularına başvurularak senet bedelinin tahsili ile ona iadesi mümkündür. Bu halde senet üzerinde ayrıca yeniden geriye dönüş ciro imzasının bulunması gerekmez. Ciro silsilesi içerisinde imzası olan ve senedi elinde bulunduran müracaat borçlusu yetkili hamil sayılır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 2019/407 Esas, 2019/1329 Karar sayılı ilamı)
Geriye ciro ya da iade yoluyla bonoyu devralan cirantanın, bonoyu devretmeden önceki durumuna döneceği ve bu şekilde kimlere başvurma hakkı varsa ancak onlara karşı takip yapma imkanına kavuşacağından, (Yargıtay 12. HD., 2018/10005 E., 2019/12436 K.), takibe dayanak çekin ciro silsilesinde bozukluk olmadığı, alacaklı davalının yetkili hamil olduğu anlaşılmıştır. Öyle ki işbu senet uyarınca davalı-alacaklı yalnızca ciro yoluyla borçlandığı dava dışı …’e karşı müracaat hakkını kaybetmiş, ancak davalı keşideci ve diğer müracaat borçlularına başvurma imkanını yitirmemiştir.
Dava konusu çekin keşideci sıfatıyla davacı derneği temsilen …’ tarafından keşide edildiği davacı tarafından dava dilekçesinde iddia edilmektedir. Bu hususta bir ihtilaf tespit edilememiştir.
… İlişkiler Müdürlüğüne yeniden müzekkere yazılarak hali hazırdaki ilgili derneğin temsile yetkili kişilerinin ve buna ilişkin kararlarının ayrıca gönderilmesinin istenilmesine, temsilcilerin müşterek veya münferiden hangi tarihler arasından görev yaptıklarını tereddütten uzak derneğin kuruluşundan bu yana şirket yetkililerinin mahkememize bildirilmesinin istenilmiş, dosya kapsamından; …’nin 14/05/2018 tarihine kadar münferiden derneği temsil ve ilzam yetkisine sahip olduğu, dernek yönetim kurulunun 02/01/2016 tarihli kararı ile çekleri imzalamaya yetkili kılındığı, bu hususta çıkarılan … 6.Noterliğinin … tarihli imza sirkülerine göre de bu hususun tasdik edildiği anlaşılmaktadır. 14/05/2018 tarihinde …”nin yetkilerine son verilerek uhdesinde tuttuğu boş çeklerin iade edilmesi için davacı tarafından … 6. Noterliğinin … tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiği, keşide tarihi olan 30/05/2018 tarihi itibariyle davacı dernek yetkililerin müştereken … ve … olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla dava konusu çekin keşide tarihi olan 29/04/2018 tarihinden dava dışı ve davacının çek keşide ettiğini iddia ettiği … davacı adına zaten çek keşide etmeye yetkili görünmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Vekaletin kapsamı” başlıklı 504.maddesi; “Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. Vekâlet, özellikle vekilin üstlendiği işin görülmesi için gerekli hukuki işlemlerin yapılması yetkisini de kapsar.
Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz.”  Hükmünü amirdir.  
Görüldüğü üzere,  vekil özel bir yetkiye sahip olmadıkça dava açamayacağı gibi, kambiyo taahhüdünde de bulunamaz. Vekilin kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi için vekaletnamede açıkça  “Kambiyo taahhüdünde bulunmak üzere” yetkilendirilmiş olması gerekir. Ancak, açıkça verilen yetkiye dayanarak kambiyo senedi düzenlenmesi halinde asilin vekilin bu işleminden sorumlu olduğu kabul edilebilir.
Şayet bu açık yetki verilmemişse 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun kambiyo senetlerinden sorumluluğa ilişkin hükümleri uygulama alanı bulacaktır.  Hemen burada 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun bonolar hakkındaki sorumluluk hükümleri  ortaya konulmalıdır.  
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Yetkisiz imza” başlıklı 678. maddesinde;  “Temsile yetkili olmadığı hâlde bir kişinin temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye  imzasını  koyan  kişi,  o  poliçeden  dolayı  bizzat  sorumludur;  bu  poliçeyi  ödediği takdirde, temsil olunduğu kabul edilen kişinin haiz olabileceği haklara sahip olur. Yetkisini aşan temsilci için de hüküm böyledir.” Denilmekte;  
“Düzenleyenin sorumluluğu” başlıklı 679. maddede de; “Düzenleyen, poliçenin kabul edilmemesinden ve ödenmemesinden sorumludur. Düzenleyen, kabul edilmeme hâlinde sorumlu olmayacağını şart edebilirse de ödenmemeden sorumlu olmayacağına ilişkin kayıtlar yazılmamış sayılır.”  Hükmü yer almaktadır.  
Diğer taraftan; 6102 sayılı TTK.nun 818. maddesinin göndermesi ile çekler hakkında da uygulama alanı bulacaktır.
Şu durumda, vekil özel yetki gerektirdiği ve bu konuda özel olarak açıkça yetki verilmediği halde kambiyo taahhüdünde bulunmuşsa bu taahhüdünden bizzat ve şahsen sorumlu olur ve burada artık asilin sorumluluğundan söz edilemez. Nitekim, aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.11.2006 gün ve 2006/12-682 Esas, 2006/682 Karar sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.  
Somut olayda ise dava konusu çekin keşide tarihi olan 29/04/2018 tarihinden dava dışı ve davacının çek keşide ettiğini iddia ettiği … davacı adına zaten çek keşide etmeye yetkili olduğundan, dava dışı vekilin bizzat sorumluluğuna yol açacak bir hal söz konusu olmayıp, davacı dernek; kambiyo taahhüdü hususunda yetkili olan temsilcisinin düzenlediği kambiyo evrakından sorumludur.
Davacı dernek; dava dilekçesi ile dava konusu senetten temsilcinin usulsüz işlemleri nedeniyle sorumlu olmadığı iddiasında bulunmaktadır. Bir kambiyo senedinden borçlu olunmadığı iddiasına dayalı defiler yönünden değerlendirme yapılmalıdır. Defilerin hangisinin mutlak, hangisinin nisbi defi sayılacağı, ‘görünüşe itimat (güven)’, ‘iyiniyet’ ilkesiyle, ‘kambiyo senetlerine ilişkin işlemlerdeki emniyetin korunması’ ilkelerinden hangisine öncelik tanınacağı sorunuyla ilgilidir. Bu iki çıkarın karşılıklı olarak çatıştığı bazı durumları yasa yapıcı özel olarak ele alıp hangi çıkarın korunacağını kendisi (örneğin; TTK. mad. 571/II, 592, BK. mad. 18/II, 505/II, TMK. mad. 990’ da olduğu gibi) düzenlemiştir. Kanunda öngörülüp açık bir hükümle düzenlenen bu durumların dışında gerek doktrinde ve gerekse de uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/19-1746 Esas, 2015/896 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda, dava konusu çekin keşide tarihi olan 29/04/2018 tarihinden dava dışı ve davacının çek keşide ettiğini iddia ettiği … davacı adına zaten çek keşide etmeye yetkili olduğundan davacı derneğin borçsuzluk iddiası nisbi defi niteliğinde olan temsil yetkisinin amacı dışında kullanılması iddiasına dayanmaktadır. Bu durumda bu iddianın hamile karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğinin ise ayrıca incelenmesi gerekir. Davalı taraf cevap dilekçesinde dernek içerisindeki iç ihtilafı bilmediğini, ilgili çeki dava dışı ciranta …’ten aldığına yönelik savunmada bulunmuştur.
TTK’nın 687/1 maddesi “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmünü haizdir. Aynı yasanın 818. maddesi uyarınca aynı hüküm çekler hakkında da geçerlidir.
Mülga 6762 sayılı TTK’nın 737 (6102 sayılı TTK’nın 825) maddesi uyarınca, borçlu, emre yazılı bir senetten doğan alacağa karşı ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senet metninden anlaşılan def’ilerle alacaklı kim ise ona karşı, şahsen haiz bulunduğu def’ileri ileri sürebilir. Borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması halinde caizdir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2021/5517 Esas, 2021/6585 Karar sayılı ilamı)
Davacı dernek yetkilisinin, çek düzenleme tarihinde … olduğu, dernek hesabına kambiyo taahhütlerinde bulunma yetkisine haiz olduğu, çeki keşide eden dermek yetkilisinin çeki dava dışı …’e ciroladığı, davalının çeki bu kişiden iktisap ettiği bu haliyle; davalının … ile doğrudan bir ilişkisinin bulunduğuna yönelik dosya kapsamında dava dilekçesindeki soyut iddialar dışında bir delilin bulunmadığı, dava dışı dernek yetkilisinin dosya kapsamında bulunan ceza soruşturmasındaki beyanlarının davalının kötü niyetini ortaya koyacak nispette olmadığı ve davalı aleyhine sonuç doğuramayacağı, davalının ceza soruşturma ve kovuşturmasında taraf sıfatının bulunmaması, dava dışı … aleyhine verilebilecek bir ceza mahkemesi kararının davalı açısından sonuç doğurmayacağı, davalının kambiyo takibini ayrıca bu kişiye de yöneltmiş olduğu, davalının senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket ettiğine dair dava dilekçesinde ayrıca özel bir bir maddi vakıaya dayanılmamış olduğu, bu haliyle davalının kötü niyetinin ispatlanamaması sebebiyle, söz konusu çek nedeniyle davacı borçlu derneğin sorumlu olduğu, … 21. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takibinde çek tazminatının da talep edildiği; ilgili çekin bankaya ibraz edilerek karşılıksız çıktığının dahi sabittir. Takip tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK’nun 783/3. maddesine göre; “Muhatap nezdinde karşılığı kısmen veya tamamen bulunmayan bir çek düzenleyen kişi, çekin karşılıksız kalan bedelinin %10’unu ödemekle yükümlü olduktan başka, hamilin bu yüzden uğradığı zararı da tazmin eder”. Çeki keşide eden kimsenin, bu çekin karşılığı olan miktarı, ibraz süresi içerisinde muhatap banka nezdinde bulundurması zorunlu olduğundan davacının çek tazminatı bedelinden de sorumlu olduğu; ispatlanamayan davanın reddine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin hükmün niteliği gereğince ayrıca reddine, davalının tazminat talebinin İİK m.72 yönünden verilen ve infaz edilmiş bir tedbir kararı bulunmadığından, İİK’nın 72/4. Maddesindeki yasal koşulların gerçekleşmediğinden kötü niyet tazminatı talebinin reddine, dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Davacının kötü niyet tazminatı talebinin hükmün niteliği gereğince ayrıca reddine,
3-Davalının tazminat talebinin İİK m.72 yönünden verilen ve infaz edilmiş bir tedbir kararı bulunmadığından, İİK’nın 72/4. Maddesindeki yasal koşulların gerçekleşmediğinden reddine,
4-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 802,65 TL peşin harcının mahsubu ile fazladan alınan ‭622,75‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline iadesine.
5-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığı anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.25/04/2023

Katip …

Hakim …