Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/328 E. 2019/964 K. 23.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ E

ESAS NO : 2019/328 Esas
KARAR NO : 2019/964

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 31/05/2019
KARAR TARİHİ : 23/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin… E sayılı dosyası ile … LTD ŞTİ’nin iflasına karar verilerek İstanbul … İflas Dairesinin …E sayılı dosyası ile iflas tasfiyesi işlemlerine başlandığını, davacının 171.168,58- TL alacağı nedeniyle 27/12/2018 tarihinde iflas masasına alacak kaydı talep edilmiş ise de 21/05/2019 tarihli kararla alacak kaydının red edildiğini, müvekkili şirketin müflis şirkete hazır beton satışından kaynaklanan alacağına karşılık müflis şirketin 07/09/2018 tarihil …Şubesinin çeki ile ödeme yapmak istediğini, ancak çekin karşılıksız çıkması üzerine müflis firmanın haricen ödeme yapmayı taaahhüdü üzerine iade bordrosu düzenlenerek ilgili çekin müflis şirkete iade edilmiş olmasına rağmen borcun ödenmediğini belirterek, müvekkilinin alacaklarının kabulü ile iflas masasına kaydının yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı iflas idaresi vekili cevap dilekçesinde özetle; iflas masasına kaydı talep edilen alacak miktarı olan 171.166,58 TL’ye ilişkin olarak iflas dairesince verilmiş bulunan kararın hukuka ve usule uygun bir karar olup, iflas masasına kaydı talep edilen bir alacak hakkında kabul yönünde bir karar verilebilmesi için iddia edilen alacağın açıkça ve şüphe bırakmayacak şekilde mevcut olması gerektiğini, bu hususta davacı tarafın iddialarının doğruluğunun tespiti için öncelikle karşı tarafça sunulan sözleşme ve hak ediş belgeleri doğrultusunda bir alacağının olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, açıklanan gerekçelerle masaya kaydı talep edilen ve reddine hükmedilen 171.166,58 TL tutarındaki alacağın kaydı talebiyle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, davacı şirketin müflis şirketten alacağı bulunduğu iddiasına dayalı iflas masasına kayıt kabul davasıdır.
İstanbul … İflas Dairesinin … İflas sayılı dosyasına yazılan müzekkereye alınan cevapta …-…Ltd.Şti’nin İstanbul …ATM … Esas dosyasından 09.11.2018 tarihinden itibaren iflasının açılmasına karar verilmiş ancak kararın kesinleşmemiş olduğu, tasfiyenin adi usulde yürütüldüğü, iflas idare memurlarının henüz bulunmadığı ve tasfiyenin müdürlüklerince yürütüldüğü, 2.alacaklılar toplantısının henüz yapılmadığı, sıra cetvelinin 24/05/2019 tarihli ulusal gazetede ve 29.05.2019 tarihi TSG’de ilan edilmiş olduğu, davacının iflas masasına 171.166,58 TL alacak kaydı talebiyle iki kez (ikinci talebinde ek talep de ileri sürerek) başvurmuş olduğu, taleplerinin reddedildiği ve red kararlarının davacıya 30.05.2019 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, davacının ilk başvuruda tebliğ masrafı yatırmasa da ikinci başvuruda tebliğ masrafı yatırıldığı hususları bildirilmiştir.
Sıra cetvelinin ilan tarihleri itibariyle davanın İİK md.235’e göre 15 günlük hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Davanın tensiple belirlenen ve taraflara tebliğ edilen ön inceleme duruşması gününde davacı vekilince dosyaya Uyap üzerinden gönderilen dilekçe ile müflis şirketin iflas kararının İstanbul BAM kararıyla kaldırıldığı, bu nedenle dava konusuz kaldığından feragat edildiği beyan edilmişse de, anılan beyanın HMK md. 307 kapsamında davadan kayıtsız şartsız feragat olup olmadığı hususunda davacı vekiline bildirimde bulunmak üzere kesin süre verilmiş, kesin sürede sunulan 16.12.2019 tarihli beyan dilekçesinde HMK md.307 kapsamında davadan feragatin sözkonusu olmadığı, feragat kelimesinin sehven kullanılmış olduğu, iflas kararının kaldırılması nedeniyle kayıt kabul davası konusuz kaldığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin, ayrıca dava açılmasına müvekkili sebep olmadığından davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edilmesinin talep edildiği görülmüştür.
İflas kararı sonucunda düzenlenen sıra cetveline yönelik kayıt kabul davaları,alacağın iflas masasına kaydı istemine ilişkin olup,belli bir miktarın ödenmesine yönelik değildir.(Yargıtay 23. H.D. 2014/6115E.2015/4448K.sayılı ilamı)
Bu durumda iflas kararının kaldırılması/bozulması halinin, açılan kayıt kabul davasının niteliği gözetilerek, kayıt kabul davasına usuli etkisi değerlendirilmelidir.Yargıtay uygulamasında kabul olunduğu üzere iflas kararının bozulmasına dair ilamın kesinleşmesiyle birlikte iflas kararının tüm sonuçları ortadan kalkar; artık bu şartlarda ileride yeniden iflas kararının verilmesi ile birlikte ise iflasın sonuçları yeniden doğar. O halde davalı şirket hakkında verilen iflas kararının kaldırılması karşısında iflasın sonucu olarak açılan kayıt kabul davası da (iflas yargılamasında tekrar iflasa karar verilmediği sürece) ortadan kalkacaktır; yani kayıt kabul davası konusuz kalacaktır.Zira yukarıda açıklandığı üzere artık iflas kararı bozulmuş/kaldırılmış ve bu iflas kararına istinaden alacağı kaydedecek bir iflas masası hukuken mevcut olmaktan çıkmıştır.
Somut dava açısından kayıt kabul davasına esas iflas kararı ortadan kalkmış olmakla bu karara istinaden açılan kayıt kabul davası da konusuz kalmış olur.Nitekim ilk derece mahkemesi tarafından kayıt kabul davası ile ilgili konusuz kalma kararı verilmiş olsa dahi yeniden ticaret mahkemesi tarafından iflas kararı verilmesi durumunda iflas masasına başvuru ve reddi halinde ise kayıt kabul davası açma imkanı hukuken imkan dahilindedir.(Yargıtay 19.H.D. 2010/1798E.2010/3789K.sayılı ilamı)
Hal böyle olunca mahkememizce bu davanın konusuz kaldığına karar verilse dahi davacının ileride yeniden kayıt kabul dava açma imkanı olduğu gibi gerekirse ve hali hazırda normal alacak davası açma veya icra takibi yapma hak ve imkanı mevcuttur. Aksi düşünce ile iflas davasının sonucunun beklenmesi bu noktada davacının hak arama hürriyetini kısıtlayacağı gibi kayıt kabul davasının iflas kararının sonucu açılan bir dava olma özelliği ile de bağdaşmayacaktır.Daha da önemlisi davalının uzun süre ve gereksiz yere dava tehdidi altında kalması da hukuk güvenliğini sarsıcıdır.
Kaldı ki davacı vekili mevcut duruma uygun karar verilmesini açıkça talep etmiş, hatta mazeret dilekçesi vererek ön inceleme duruşmasına bile katılmamıştır.
Yapılan açıklamalar karşısında davalı şirket hakkında açılan iflasta sıra cetveline yönelik kayıt kabul davasında, davalı şirket hakkındaki iflas kararının kaldırılması, davacı vekilinin de bunu beyan ederek “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesini açıkça talep etmiş olması, davada kaldırma kararı üzerine iflas dosyası akibetinin, tekrar iflas kararı verilip verilmediğinin takip edilerek yargılamaya devam etme imkanı olabilirse de HMK md 24 uyarınca kimsenin açtığı davayı takibe zorlanamayacağı hususu hep birlikte değerlendirilerek, konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HMK md. 331 kapsamında yargılama gideri-vekalet ücreti yönünden yapılan hukuki değerlendirmede ise, davacı vekilince müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediği için davalı aleyhine yargılama gideri-vekalet ücreti yüklenmesi talep edilmişse de, kayıt kabul davası açılmasına ve ayrıca davanın konusuz kalmasına iflas dairesinin sebebiyet verdiğinden bahsedilemeyeceği, iflas idaresinin kayıt kabul davası yönünden İİK hükümleri uyarınca masanın kanuni temsilcisi sıfatıyla yasal hasım olarak davada yer aldığı, bu nedenle henüz ön inceleme aşaması bile gerçekleştirilmeden konusuz kaldığı beyan edilerek KVYO kararı verilmesi talep edilen davada davacının dava açılış tarihi itibariyle haklılık durumu konusunda yargılama tamamlanmadan bir hükme varılmasının yaklaşık da olsa mümkün olmadığı, kaldı ki verilen kararın davacı vekilinin bu yöndeki talebi üzerine verilmiş olduğu ve hiç kimsenin davasını takibe zorlanamayacağı hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı müflis şirket iflas idaresinin vekille temsil edilerek süresinde cevap dilekçesi verilmiş olduğu görülmekle, davacı vekilince davada yargılamaya devam edilmeme iradesinin ortaya konması nedeniyle KVYO kararı verildiğinden, iflas davasının akibetine göre yargılamaya devam imkanı bulunmakla birlikte davacı vekilince bu imkan kullanılmadığından, KVYO kararı verilmesine davalı taraf sebebiyet vermediğinden, AAÜT uyarınca ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce verilen karar nedeniyle davalı vekili lehine maktu vekalet ücretinin yarısı oranında vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harç peşin ve yeterli alındığıdan yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan maktu vekalet ücretinin yarısı olan 1.362,50 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalının yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 10 GÜN içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/12/2019

Katip
¸

Hakim
¸