Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/292 E. 2023/328 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/292 Esas
KARAR NO : 2023/328

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 20/05/2019
KARAR TARİHİ : 12/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … A.Ş. İle davalı borçlu … Şirketi arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi gereği borçlu şirkete Çek Taahhüt Kredisi kredileri açılıp kullandırıldığını, İtiraz eden diğer davalılar …ve … de Genel Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, davacı banka ile imzalanan kredi sözleşmeleri hükümlerinin ihlal edilmesi ve bakiye borcun ödenmemesi üzerine 26.02.2019 tarihi itibarı ile hesap kat edildiğini, borçlulara … 2. Noterliğinin … tarihli, … yevmiye numaralı borcun ödenmesi ihtarlarını ve kullanılan kredilere ilişkin hesap özetlerini içeren ihtarnameler keşide edilerek gönderildiğini, davalı borçlular hakkında talep edilen muaccel borcun ihtara rağmen ödenmemesi üzerine … 8. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrini tebliğ alan davalı borçlular; borcun tamamına, faiz ve ferilerine itiraz ettiğini, açıklanan sebeplerle; borçlunun … 8.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra dosyasına itirazının iptali ile fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, takibin devamına, borçlular aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde; Davacının iddia ve taleplerinin haksız olduğundan davanın reddinin gerektiğini, müvekkillerinden … ve …’in varlığı iddia edilen borçtan dolayı şahsi sorumluluklarının bulunmadığını, her iki müvekkilinin de sözleşmenin imzalandığı tarihte evli olduklarını, her birinin eşinden rızaları olmadan sözleşmeye kefil olarak imza attıklarını, kredi sözleşmesinin kefaletle ilgili 47. ve 48. sayfaları incelendiğinde kefilin medeni durumu ile ilgili kısımların boş bırakıldığını, ayrıca kefalete ilişkin itirazları baki kalmak kaydıyla; davacının hesap katını içeren ihtarnamelerinin sadece müvekkillerinden …’e tebliğ edildiğini, şirket ve …’e ise ihtarnamelerin usulüne uygun tebliğ edilmediğinden her iki müvekkili açısından temerrüt şartları oluşmadığından davacının temerrüdün oluştuğu yönündeki iddiasının dayanaksız olduğunu, asıl alacağa uygulanan işlemiş ve işleyecek temerrüt faizi oranı olan % 45 oranının çok fahiş olduğundan TTK ve TBK’da ki temerrüt faizine ilişkin hükümlere aykırı olarak talep edilen faiz oranına itiraz edilmesi gerektiğini, akdedilen kredi sözleşmesinde çok ağır genel işlem koşullarının mevcut olduğunu, aradaki ilişkiyi aşan sorumluluk ve yükümlülüklerin yüklendiğini, müvekkilleri … ve …’e sözleşmeyi şirket yetkilisi oldukları için imzalamaları gerektiği söylendiğinden müvekkillerinin sözleşmeyi şirket yetkilisi olarak imzaladıklarını, sözleşme imzalanırken müvekkillerinin kefalet sorumluluğu altına girecekleri hususunda hiçbir bilgilendirme yapılmadığını, TBK’nın 25. maddesine göre genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamayacağını, banka genel kredi sözleşmelerinin banka tarafından tek yanlı ve banka çıkarlarını gözeten kayıtlar içeren maktu sözleşmeler şeklinde hazırlanması her ne kadar işlem hızını artırmakta ve iktisadi hayata katkıları bulunmaktaysa da; sözleşme serbestisi ilkesini bir bakımda aşındırdıklarını, sonuç olarak müvekkilerinin iddia edilen tutarda bir borcu bulunmadığından davanın reddinin gerektiğini, kabul etmemek kaydıyla, müvekkili şirketin böyle bir borcu olsa dahi kefalet şartları bulunmayan müvekkilleri … ve …’in bu borçtan dolayı hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine, haksız ve kötü niyetli icra takibinin iptaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 8. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı icra dosyası, Genel Kredi Sözleşmesi, … 2.Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi ve tebliğ mazbataları, hesap özetleri, davalı şirketin ortak ve yöneticilerini gösterir ticaret sicil kayıtları, arabuluculuk son oturum tutanağı celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, Emekli Banka Müdürü …’e tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 31/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Davacı bankanın davalılardan 22.03.2019 takip tarihi itibarıyla: Nakit alacak olarak; Talebiyle bağlı olarak 8.483,00 TL. asıl alacak, 251,00 TL. işlemiş faiz ve 1.229,58 TL. da ihtar gideri olmak üzere toplam 9.963,58 TL. nakit alacaklı olduğu, Takip Tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar 8.483,00 TL matrah üzerinden % 45 faiz ile bunun % 5 i gider vergisinin istenebileceği, Gayrınakit alacak olarak: tespitimiz gibi 3 adet çek yaprağı için 4.800,00 TL. Çek bedeli deposunu talep edilebileceği, Kefil sıfatıyla borçlu olan davalılardan; gayrı nakit çek yaprağı depo talebinin yerine getirileceğine dair taraflar arasındaki sözleşmenin 23. maddesinde açık ve yeterli bir hüküm bulunduğundan; çek yaprakları depo talebinin kefiller bakımından da geçerli olduğu, Tarafların, masraf, tazminat, ücreti vekalet ve benzeri talepleri ile hukuki mahiyetteki beyan ve itirazlarının Sayın Mahkemenizin takdirleri içinde kaldığı, sonuç ve kanaatine varılmıştır….” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya, Emekli Banka Müdürü …’e ek rapor alınmak üzere tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 23/01/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak; “… Davacı bankanın davalılardan 22.03.2019 takip tarihi itibarıyla: a- Nakit alacak olarak: Talebiyle bağlı olarak 8.483,00 TL. asıl alacak, 251,00 TL. işlemiş faiz ve 1.229,58 TL. da ihtar gideri olmak üzere toplam 9.963,58 TL. nakit alacaklı olduğu, Takip Tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar 8.483,00 TL. matrah üzerinden % 45 faiz ile bunun % 5 i gider vergisinin istenebileceği, b- Gayrınakit alacak olarak: tespitimiz gibi 3 adet çek yaprağı için 4.800,00 TL. Çek bedeli deposunu talep edilebileceği, Kefil sıfatıyla borçlu olan davalılardan; gayrı nakit çek yaprağı depo talebinin yerine getirileceğine dair taraflar arasındaki sözleşmenin 23. maddesinde açık ve yeterli bir hüküm bulunduğundan; çek yaprakları depo talebinin kefiller bakımından da geçerli olduğu, Tarafların, masraf, tazminat, ücreti vekalet ve benzeri talepleri ile hukuki mahiyetteki beyan ve itirazlarının Sayın Mahkemenizin takdirleri içinde kaldığı yönündeki 31.12.2021 tarihli kök raporumuzdaki görüşlerimizde bir değişiklik yapılmasını gerektirir yeni bir kayıt ve belge sunulmadığından kök raporumuzdaki tespitlerin geçerliliğini korudukları, Sonuç ve kanaatine varılmıştır…” şeklinde tespit edilmiştir.
Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı … A.Ş. … Şubesi ile davalı asıl borçlu … Ltd. Şti. arasında 23/07/2017 tarihinde 750.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesinin akdedildiği, işbu genel kredi sözleşmesine diğer davalılar … ile …’ in sözleşmedeki limit tutarının tamamı kadar müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefil olduğu, davalı asıl borçlu şirketin genel kredi sözleşmesi kapsamında kendisine tahsis edilen nakdi ve gayrinakdi kredileri kullandığı, ancak bundan doğan kredi borçlarını sözleşmede gösterilen şekilde geri ödeyememesi üzerine … A.Ş’ nin … 2. Noterliğinin… tarih … yevmiye nolu kat ihtarnamesi ile genel kredi sözleşmesinin 26/02/2019 tarihi itibariyle kat edildiği ve kat tarihi itibariyle bankaya olan toplam kredi borcunun ihtarnamenin tebliğinden itibaren 24 saat içinde bankaya ödenmesini borçlulardan talep ettiği, hesap kat ihtarnamesinin asıl borçlu … Ltd. Şti. İle müteselsil kefil …’e 01/03/2019 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ancak kat ihtarnamesinin adreste tanınmadığı gerekçesi ile davalı kefil …’e tebliğ edilemediği, davalı asıl borçlu ve kefile kat ihtarnamesinin usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen borcun atıfet süresi içinde davacı bankaya ödenmediği, bunun üzerine alacaklı bankanın davalılar hakkında … 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, ancak davalıların borca itirazı üzerine takibin durduğu, davacının duran takibe devam edilmesi ve kredi alacağının tahsiline yönelik işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Davalılar cevap dilekçesinde esasa ilişkin olarak kat ihtarının tebliği usulüne uygun olmadığından genel kredi sözleşmesinin muacceliyet koşullarının oluşmadığını savunmuşlardır. Bilindiği üzere, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların hesabın kat edildiği tarih itibariyle muaccel hale gelecekleri, muacceliyet için kat ihtarının tebliğine dahi gerek olmadığı, kat ihtarının tebliğinin ancak muhatap borçlu ya da kefiller için takip öncesi temerrüt durumunu etkilediği, öte yandan genel kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefil olan kişilerin asıl borçlu gibi kredi borcundan kefalet tutarları / kefalet limitleri kadar hukuken sorumlu bulundukları, bu bağlamda asıl borçlunun genel kredi sözleşmesindeki kredi borçlarını geri ödeyememesi halinde alacaklının pekala müteselsil kefilleri takip ve dava edebileceği konusunda duraksama yoktur.
Davalıların eş rızası alınmadığı için kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığına yönelik itirazlarına gelince, 6098 s. TBK 584/3.maddesinde “Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” denilmekle, davalıların kefalet sözleşmesinin akdedildiği tarih itibariyle davalı asıl borçlu şirketin ortağı ve yetkilisi oldukları, bu durumun davalı asıl borçlu şirkete ait celp edilen ticaret sicil kayıtları ile tespit edildiği, TBK 584/3. maddesi uyarınca davalı kefiller yönünden eş rızasının alınması zorunlu olmadığı anlaşılmakla, davalıların kefalet sözleşmenin geçerlilik şartlarının bulunmadığına yönelik itirazları açıklanan yasal nedenlerle yerinde görülmemiştir.
Uyuşmazlığın temeli, davacı bankanın genel kredi sözleşmesi kapsamında davalılardan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise icra takibindeki asıl alacak ve feri kalemlerle birlikte toplam alacak miktarının tutarı konusunda olduğu görülmektedir.
Genel kredi sözleşmesi kapsamında davacı bankanın davalılardan ne kadar tutarda alacaklı olduğuna ilişkin hesaplama yapılması amacıyla dosya bankacılık alanında uzman bilirkişi …’ e tevdi edilmiş, bankacı bilirkişi tarafından 31/12/2021 tarihli kök rapor; tarafların kök rapora itirazları sonucunda ise 23/01/2023 tarihli ek rapor dosyaya sunulmuştur.
Hemen belirtmek gerekir ki, birbirini tamamlayan ve tüm itirazların cevaplandırıldığı kök ve ek raporda; davacı bankanın davalılardan 8.483,00 TL. asıl alacak, 251,00 TL. işlemiş faiz ve 1.229,58 TL. da ihtar gideri olmak üzere toplam 9.963,58 TL Nakdi Alacak, Gayrınakit alacak olarak 3 adet çek yaprağı için 4.800,00 TL çek bedeli deposunu talep edilebileceği belirlenmiştir. Bilirkişi kök ve ek raporu denetime açık ve hüküm kurmaya elverişlidir.
Ancak, tarafların bilirkişi raporuna karşı itirazlarına da ayrıca değinilmesi gerekmektedir.
Davacı banka, davalı kefil … bakımından takip öncesinde temerrütün gerçekleştiğini, zira genel kredi sözleşmesinin 28/2..maddesinde adres değişikliği halinde yeni adres bildirilmediği takdirde sözleşmede gösterilen eski adrese çıkartılan kat ihtarı tebligatının geçerli olduğu vakıasına dayandırmaktadır. Bu anlatım İİK 68/b maddesi hükmü kapsamında asıl borçlular için geçerli olup, kefiller için geçerli değildir. İİK 68/b maddesinde “Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi hâlinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi hâlinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” denilmektedir. Bu hükmün krediyi kullanan asıl borçlu için geçerli olduğu kanun metninin lafzından anlaşılmaktadır. Kefil için sözleşmede gösterilen eski adrese tebligat yapılaması takip öncesi temerrüt için yeterli değildir. Konuya ilişkin emsal bir örnekte Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/12924 Esas, 2016/4207 Karar sayılı ilamında “…Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine davalı müteselsil kefil olmuştur. Kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından borçlulara gönderilen hesap kat ihtarı davalıya tebliğ edilememiştir. İİK’nun 68/b maddesi “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir. İİK’nun 68/b maddesi sadece sözleşmedeki asıl borçlu yönünden uygulanabilir, davalı kefil yönünden uygulanamaz. Bu nedenle davalıya gönderilen hesap kat ihtarının iade edildiği tarihe göre temerrüt tarihinin tespiti yerinde değildir. Davalıya davacının hesap kat ihtarı usulüne uygun olarak tebliğ edilemediğinden davalının temerrüdünün icra takip tarihi itibariyle oluştuğunun kabul edilerek borç miktarının hesaplanması gerekirken mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. …” demiştir (Örnek başka bir karar için bakınız. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2461 E., 2021/1827 K.). Somut olayda, davalı kefil … için çıkartılan hesap kat ihtarı tebligatı, kefilin adresten tanınmadığı gerekçesiyle bila ikmal iade sonucu tebliğ edilememiştir. Bu nedenle, davalı kefil yönünden temerrüt takip öncesinde değil, aksine icra takibiyle birlikte oluşmaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacı bankanın kefil yönünden temerrüt itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı bankanın gayri nakdi alacaklar yönünden itirazına gelince, ek raporda vurgulandığı üzere, iki adet çek dışında son çekin karşılıksız çıktığına ilişkin ya da boş çek yaprağı olduğu noktasında dosya içerisinde bir kaydın bulunmadığı, bu nedenle 2018 yılı itibariyle sorumluluk tutarı olan 1.600,00 TL için üç adet çek karşılığında toplam 4.800,00 TL depo talebinde bulunabileceği anlaşılmış, aksi yöndeki itirazlar esasen ispat edilemediğinden fazlaya ilişkin depo talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalılar vekilinin bilirkişi raporuna yönelik itirazlarına gelince, bankacı …’dan alınan ilk bilirkişi raporunda herhangi bir inceleme yapılmadığı, yerinde inceleme gerçekleştirilmediği, bankaya mail gönderilerek alacağın ispat edilemediği yönündeki görüşün hukukla ve bankacılık uygulamasıyla bir ilgisinin de olmadığı, bu nedenle bahsi geçen raporun eksik incelemeye dayalı olduğundan mahkememizce dikkate dahi alınmadığı, kat ihtarında verilen sürenin neden hukuka aykırı olduğunun itiraz dilekçesinde belirtilmediği, kaldı ki hukuka aykırılık da bulunmadığı, temerrüt faizi açısından yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca ticari işlerde faiz oranının serbestçe kararlaştırılabileceği, TTK 8. maddesi hükmü karşısında eldeki davaya konu kredinin, ticari kredi (GKS) olması ve faiz oranının serbestçe belirlenebileceği karşısında TBK 88 ve 120. maddesindeki sınırlamaların ticari krediler bakımından uygulanmayacağı, faiz oranının bu nedenle fahiş olarak da nitelendirilemeyeceği, esasen davalıların akdettikleri sözleşme ile bağlı oldukları, genel işlem koşulunun şartlarının ise somut olay bakımından bulunmadığından davalılar vekilinin tüm itirazlarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, bankacı bilirkişinin 31/12/2021 kök ve 23/01/2023 ek raporunun ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamında bulunan delillerle uyumlu, tarafların ve Mahkemenin denetimine açık şekilde düzenlendiği ve uyuşmazlığı giderici mahiyette olduğu görülmekle hükme esas alınmıştır. Bankacı bilirkişi tarafından düzenlenen 31/12/2021 tarihli bilirkişi kök raporundaki hesaplamalar doğrultusunda, davanın kısmen kabul kısmen reddine, ayrıca gayri nakdi alacaklar yönünden alacağın likit olmaması sebebiyle yasal koşullar oluşmadığından gayri nakdi alacaklara ilişkin davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, ancak nakdi alacakların likit ve muayyen olduğundan İİK’ nın 67. vd. maddelerinde düzenlenen icra inkar tazminatına ilişkin yasal koşulların oluştuğu tespit edilerek davalılar aleyhinde yalnızca nakdi alacaklar için icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1-Davalılar … Şirketi, …ve …’in … 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış oldukları İTİRAZIN İPTALİ ile; takibin 8.483,00 TL Asıl Alacak, 251,00 TL İşlemiş Faiz, 1.229,58 TL İhtar Gideri olmak üzere toplam 9.963,58 TL Nakdi Alacak üzerinden; asıl alacak (8.483,00 TL) tutarına takip tarihinden itibaren borç tamamen ödeninceye kadar yıllık %45 oranında temerrüt faizi ve bu faizin %5’i oranında gider vergisi uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
2-Davalılara verilen ancak davacı bankaya iade edilmeyen 3 adet çek yaprağının toplam tutarı olan 4.800,00 TL Gayrinakdi Alacağın davacı banka nezdinde faiz getirmeyen bir hesaba depo edilmek suretiyle takibin DEVAMINA, davacının fazlaya ilişkin depo talebinin REDDİNE,
3-Tüm davalılar yönünden nakdi alacağın likit ve muayyen olması sebebiyle hükmedilen asıl alacağın (9.963,58 TL) %20’si oranındaki 1.992,71 TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Gayri nakdi alacaklar yönünden alacağın likit olmaması sebebiyle yasal koşullar oluşmadığından gayri nakdi alacaklara ilişkin davacının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
5-Kabul edilen dava değeri (9.963,58 TL Nakdi Alacak + 4.800,00 TL Gayri Nakdi Alacak olmak üzere toplam 14.763,58 TL) üzerinden alınması gereken 1.008,50 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 183,50 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 825,00 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Davacı tarafından yatırılan 183,50 TL peşin harç, 399,00 TL posta ve tebligat, 2.350,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.932,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre taraflara paylaştırılması gerekmekle birlikte, 6325 sayılı HUAK 18/A maddesinin 11. fıkrası uyarınca davalıların tamamının geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona erdiğinden 2.932,50 TL yargılama giderinin tamamının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalılar … Şirketi, … ve … yargılama sırasında kendilerini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmekle birlikte, 6325 sayılı HUAK 18/A maddesinin 11. fıkrası uyarınca davalıların tamamının geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona erdiğinden davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer OLMADIĞINA,
9-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin tamamından 6325 sayılı HUAK 18/A maddesinin 11. fıkrası uyarınca davalılar sorumlu olduğundan 1.320,00 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
10-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı, HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/04/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır